@fatma_uygun
|
İlk kaleme aldığım kitabım haliyle heyecanlıyım. Eksiklerim'de olabilir yanlışlarımda. Sizlerden istediğim saygı duymanız ve okuyup destek olmanızı rica ediyorum. İyi okumalar... ◦•●◉✿*✿◉●•◦ Geçmişin yaraları daha dün gibi kanar içimizde. Zaman ayırt etmeden geçmişte kalmaz bu günümüzüde ele geçirir. Akıp giden sadece zamandır ruhtaki yara hep bizimledir. İnsan nereye giderse gitsin içindeki acı onunla olduğu sürece nereye gittiği yere acısınıda taşır . Acıdan kaçar ama boşuna kaçar aklında ,yüreğinde acısını götürdüğünü bilmeden. Bir yaz sabahının ılık esen rüzgarını teninde hissetti. Odasının balkonundan bahçeyi izliyordu. Dudaklarında bir tebessüm belirdi genç kızın.Ne güzel günleri geçmişti bu bahçede abileri ve kuzenleriyle koşuşturarak. Bazen insan belli bir zamana gidip o zamanda kalmak ister. Hiç geçmesin zaman akmasın o zamanda kalsın ister. İnsanoğlu hep ister ama her istediğini elde edemez. Hayat bazen acımasız yüzünü gösterir. Genç kızın dudağındaki tatlı tebessüm yerini acı bir tebessüme bıraktı. Tam 14 yıl önce gülüşleri elinden alınmıştı. Sadece gülüşleri değil çocukluğunu da o yıllara bırakmıştı. 8 yaşındaydı hayatının zeminin çöküşünde. Bir damla yaş süzüldü genç kızın gözünden. - "Aden" Duyduğu sesle irkilip kendine geldi genç kız. Arkasını döndüğünde geniş gülümsemesiyle kendine bakan kuzeni Dilayı gördü. Belli etmeden yanağından süzülen yaşı elinin tersiyle silip sıcak bir tebessüm etti. -"Hadi güzellik kahvaltıya seni bekliyoruz. " -"Tamam canım " diye kuzenin koluna girdi genç kız. Birlikte alt kata indiler. Uzun yıllardır ailesiyle fazla bir zaman geçirememişti genç kız. İstanbul'a okumak için gitmişti. Memleketinden gideli 4 yıl olmuştu. En sevdiği şehirdi Gaziantep. Bu topraklarda büyüdü. Bu toprakları seviyordu genç kız. Getirdiği mutluluğu da hüznü'de. Hayallerinin peşinden gitmek için 4 yıl önce bu topraklardan gitmişti. Aden'e göre gitmek ailesine göre kaçmaktı. İstanbul yıldız teknik Üniversitesini kazanmıştı. Ne abileri nede amcası İstanbul'da okumasını istemediler. Memleketinde okuması için ailesi çok diretmiş hep gözleri üzerinde olsun istemişlerdi. Eroğlu ailesi Antebin tanınan güçlü ve büyük bir ailesiydi. Antep'te saygın bir aileye sahip ti Aden EROĞLU. Bu şehirde okumsını isteme sebepleri dostları olduğu kadar düşmanlarıda vardı. Aden kimseye söylemeden hayallerinin peşinden gitti. Amcası 2 yıl boyunca görüşüp konuşmamış aile fertlerini de görüşmesine izin vermemiş Aden'i bu şekilde cezalandırmıştı. O 2 yıl boyunca bu topraklara adım atmamıştı. Bu son 2 yıl boyunca bu gelişiyle birlikte ikinci gelişiydi. Okulunu bitirmiş stajını yapmış işi hazırdı işe başlamadan önce ailesini ziyaretine gelmişti. Nerden bilecekti ki bu ziyaretten sonra hayatının değişeceğini. Keyifli bir kahvaltı ve sohbet ediyordu EROĞLU ailesi. Alp'in yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi . Kuzeni adenle uğraşmaya bayılıyordu. Sinsi gülüşüyle birlikte -"Aden"diye seslendi Alp. Aden Dila ile olan sohbetine ara verip kafasını kuzenin olduğu yöne çevirdi. -"Efendim" Genç adam yüzündeki sinsi sırıtmaları devam etti. -"Görmeyeli bi çirkin leş mişsin sanki " Yüzünü ekşitti ardından sırıtma ya devam etti. -" Uğraşma benimle Alp" Karşısındaki oturun adamın yüzünü inceledi. Yine aynı ifade vardı tıpkı küçükken yaptığı gibi onu çıldırtmaya çalıştığını anladı. -" Küçükken ne uğraşırdım seninle Aden" -" O küçük kendi artık geçti Alp " diye güldü. Genç adam oyunbaz tavrını takınarak -" Çirkinsin dediğimde nasılda çıldırıp ağlardın " diye ufak bir kahkaha attı. " Gerçekten bi çirkin leş mişsin ." Diye takılmaya devam etti. -"Uğraşma lan Adenle" Duyduğu gür sesle abisi Murat'a döndü göz ucuyla bakıp umursamadı. Bu defa Aden'in yüzünde sinsi sırıtma yer aldı. -" Başka larının söylediği şeyi tekrarlayıp moralini bozma kuzen . " Geçmişten gelen bir olayı yüzüne çarpıp güldü. Adenin neyden bahsettiğini anlayan Murat ve Dila kahkaha attı. Alp 17 yaşındayken bir kıza aşık olmuş sürekli kızın peşinde dolanır bir hal almış. Kız Alp'i red ederken seni beğenmiyorum çirkinsin demiş. Alp'in o zamanki hali pek tipsiz ve çirkinmiş. Ama şuanki hali ozamanla kıyaslanırsa büyük bir evrim geçirmiş. Dikkat çekicek bir şekilde yakışıklılığa sahip ti şuan Alp EROĞLU. Ozamanlar Alp bu konuyu anlatmış alay konusu olmuştu kuzenleri ve kardeşlerinin arasın da. Alp, Aden'i özlediği için uğraşmış ama Aden yine Aden liğini yapmıştı. Alp, Aden'in yüzüne derin bakışlarıyla inceleyip daldı. Aden , Alp için kıymetliydi.Kız kardeşi neyse Aden de öyleydi onun için.Genç adamın amcası Adeni çok severdi. En küçüğü göz bebeğiy di babasının genç kız. İki oğlu vardı amcası için kızı bir başkaydı. Genç adam daldığı düşüncelerin arasında boğulacak gibi oldu. Amcası vefat ettikten sonra EROĞLU ailesi büyük bir yıkım yaşamıştı. Enkazın altında en çok yara alan Aden olmuştu. Babasının yokluğuna bir an olsun alışamamış 8 yaşında omuzlarına koca bir yük binmişti. Genç kız yaşadığı ve gördüğü olaydan dolayı pisikolojik sorunlar yaşamış sinir kırizleri geçirmişti uzun yıllar. Herkesin içinde bir yara vardır Aden'in en büyük yarası babası idi... Genç adamın amcasından kalan en kıymetli şeydi karşısındaki genç kız. Murat, Dila ve Alp amcasının çocuklarıydı Aden'in. Kardeş gibi büyümüş bir birlerinden hiç kopmamışlardı. Ade'nin abilerinin yokluğunda Murat ve Alp abilik yapmış abilerinin yerini aratmamışlardı. Ferman ve Aras yurt dışındaki şirketin başında durmaları gerektiği için yıllardır yaşamlarını orda sürdürüyorlardı. İki kardeş gitmeden önce annelerini ve Aden'i amcasına emanet etmişlerdi. Bilemezlerdi hayatta en çok güvendikleri amcaları kız kardeşinin hayatını elinden alacağını. Herşeyden habersiz herkes hayatlarına devam ediyor du. İnsanın başına ne gelirse en güvendiklerimizden gelmez miydi hep... Kahvaltı faslı bittikten sonra Murat ve Alp işe gitmiş Aden'in amcası Behram bey yengesi Eyşan ve annesi Eslem hanım bahçede sohbet edip kahvelerini yudumluyor lardır. Aden ve Dila mutfaktaki işleri halletmek için mutfağa geçtiler. Bir süre sonra mutfaktaki işler bitmiş evin temizliği için kolları sıvadılar. Aradan geçen saatler sonra evin temizliğini bitirdi iki genç kız. Bahçeye çıkıp yorgun bedenlerini sandalyeye bıraktılar. Behram bey yeğenin aralarına katıldığını görünce konuşmaya girdi. -" Biliyorsunuz benim dostum olan KARAHAN ailesini." Bir kaç saniye herkesin üzerinde göz gezdirip devam etti. Büyük bir aşiretler iki haftadır kan davasıyla uğraşıyorlar. Agah ağanın yeğeni kız kaçırmış. Kardeşinin kızı olmadığı için Agah ağanın kızını berdel etmek istiyorlar. Ne Agah ağa nede oğlu Barlas bunu kabul etmiyor . Kızı Devayı abisi Barlas yurtdışına göndermek istiyor ama Deva ve babası kabul etmiyor. İstanbul'da okuyormuş son senesiymiş. Geçen sene okulunu dondurduğu için bu sene devam etmek istemiş bu yüzden inat ediyor. Agah ağanın kızı onun için çok değerli. Tek kız evladı gözünden sakınır. Durum bukadar karışık ve tehlikeliyken göz önde olsun istemiyor. Bende dostuma destek olmak için dedim ki yeğenim İstanbul'da yaşıyor. " Bir kaç saniye soluklanıp devam etti " Sizin hasımlarınız bizi tanımaz bilmez okulu bitene kadar yeğenimin yanında kalsın kimsenin aklına gelmez orda olduğu dedim. " Herkes konuşan adamı pür dikkat dinleyip söylediklerinden dolayı yüzleri şekilden şekile giriyordu. -"Bir kaç gün düşündü dünde beni aradı Deva'nın , Aden'in yanında kalması için. " Aden şaşkın bir şekilde amcasını yüzüne baktı şakamı bu dercesine. - " Bana niye sormadın amca böyle bişeyi kabul edip etmeyeceği mi? . " Diye amcasının gözlerine baktı. Behram bey yeğeninin bakışlarına sert bakışlarıyla karşılık verdi. "Sana sormam gereken bir durum yok! Olamazda sen İstanbul'a giderken beni çiğneyip gittin. " Aradan kaç yıl geçmişti ama amcası hala kin besliyordu bu konu için genç kıza. "Rahmetli abimin hatrı için sustum ben. Ozaman yapacağımı biliyordum da Ferman ve Aras durdu karşımda. " Öfkeli şekilde nefes alıp verdi Behram bey. "Sana sorulma hakkını kaçar gibi gittiğin gün kaybettin! " dedi sert bir şekilde. Kendi hayatımız için başkalarına niye söz hakkı veriyoruz ki? Oysa hayatı eğrisiyle doğrusuyla yaşayacak olan bizler değil miyiz? Günümüzde hayatları, söz hakları elinde alınmış bir çok insan var. Susturulmuş, korkutulmuş baş kaldırıp meydan okuyamaya cesaret edemeyip ezilip sındırılmış insanlar var bu coğrafyada. En çokta kadınların ezildiği... İnsan hayatını doğrular ve yanlışlar üzerine kurar. Bazen hata yaparız düşeriz de kalkarız da. İnsan hata yaparak bulmaz mı doğruyu? Aden de kendi bildiği doğrudan gitmişti. Pişman mıydı? Bir yanı pişmandı abilerini ikna edebilmek için daha çok çaba sarfetmeliydi. Daha çok uğraş saydı ikna ede bilmek için ailesinden bukadar uzak kalmak zorunda bırakılmazdı. Aslında abilerini bu konuda biraz daha üsteleyip ,ısrar etseydi kabul ederlerdi. Onu kaçar gibi gitmeye iten amcasının yaptıklarıydı. Ama pişman olmayan yanı istediği bölümü istediği şehirde okumuş ve hayatının ilk temellerini atmıştı. Aden amcasının söylediklerini kafasında idrak etmeye çalıştı. Daldığı düşüncelerden kurtulup tekrar amcasıyla konuşmaya başladı. - " Amca bu benim hayatım! Bilmediğim insanları nasıl hayatıma alayım? Kan davası diyorsun, aşiret diyorsun. Ben kendime sade ve sakin bir hayat kurdum böyle birşeyi kabul etmiyorum. " Derin nefes alıp verdi. " Kos koca aşiret. Aileyi tanımıyorum ama adlarını bilmeyen yok. Benimde duymuşluğum oldu. Böyle bir aile kızlarını koruyamayacak mı? Bize mi düştü bunun çabası " Aden sözlerine devam edecekken amcasının kükrereyen sesi kulaklarına doldu. -" Sana sormadım! Kabul eder misin diye. Ben ne diyorsam o olacak kaçıp giden sana kapımı tekrar açtığıma beni pişman etme. " Tehdit vari gürsesi genç kızın kulaklarının çınlamasına sebep oldu. "Ogün sana yapmadığım şeyi bana bugün yaptırma. Bana bir daha karşı gelirsen bu kapıdan içeri girmeyi bırak bu şehirde adım attırtmam seni bilesi. "diye bağırdı. Genç kız amcasının aldığı bu tavrı anlamamıştı. Çok yakın arkadaşına yardım etmek istese bile ona bukadar yükselmemeliydi bu konu için . Gerçekten bu adam neden bukadar yükselmişti? Yeğenin yaptığını yüzüne vuracak kadar. Bu anı yükselişin sebebini zaman gösterecekti. Aden varlık içinde büyüyen bir kız olmasına rağmen kendini hiç bozmamış sıradan bir hayat yaşamayı tercih etmişti. Karşısındaki insanları hiç bir zaman ezip küçümseyen bir kız olmamıştı. Bu yaşına kadar ailesine hiç bir zaman saygıda kusur etmemişti. Bu yüzden çevresi tarafından sevilen bir kız olmuştu. Eyşan hanım hariç. "Yarın Agah ağa gelecek ziyarete bugünden hazırlıkları yapın. "Diyerek yeğenine döndü. "Aden yarında bu şekilde konuşursan olacaklardan ben sorumlu değilim bilesin. " Ser bakışlarıyla yeğenine baktı. Aden amcasının bu tavrından çekinerek baş hareketiyle onayladı. Amcasından çekinirdi sert bir adamdı. Dediği dedik biriydi. Dediğini de şüphesiz yapardı. Yeğenin baş hareketiyle onaylamasının ardından tekrar konuşmaya başladı. -" Bizde biliyoruz KARAHAN ların kızlarını koruya bileceğini. Kızını senin yanında kalmasını kabul etme sebebi o kaosun ortasında kalıpta yıpranmasın istiyor . Yeğenin kız kaçırdığı taraf eskiye dayalı olan düşmanlık sürdürdükleri bir aile ne yapacakları belli olmaz tedbir amaçlı.Bizimde bir bildiğimiz var Agah ağayla. Kızını hiçbir zaman gözünün önünden ayırmadı çok bağlı kızına uzakta olması istemiyor. İsteseydi oğlu göndermek istediğinde karşısında durmazdı. Kızına İstanbul'da bir hayat kura bilirdi ama bizim yanımızda olacağnı kimse tahmin etmez kimsenin aklına gelmez. Sen nekadar kabul etmesen de bu böyle olacak. Ortalık durulana kadar böyle olacak. Gerisini sonra düşünürüz. "Bir süre bakışlarını ailesinin üstünde gezindirdi Behram bey. Tekrar konuşmaya devam etti. " Ya Deva berdel olacak, ya kan akacak, yada orta yol bulunacak. Bu sorun çözülene kadar dostuma destek olacağım. " Yüzündeki sert ifade silinmeye başladı. Yerine yapmacık babacan bir tavır aldı yeğenine bakıp "Sen bana abimin emanetisin. Sen benim evladım gibisin. Aden saçının teline zarar gelsin istemem tırnağına taş deyse taş üstünde taş koymam. Korkma tırnağına zarar gelmeyecek. Normal bir şekilde hayatına devam edeceksin. Ama sana kızgın ve kırgınım gittiğin için. Kızgın yanımı ağır bastırma yeğenim söz verdim sözümde duracağım. " Daha önce sanki yeğenini öldüresiye dövüp şiddet uygulayan kendisi değilmiş gibi birde sen benim evladım gibisin diyordu . Sanki biraz önce tehdit etmemiş gibi konuşması genç kızı şoka uğrattı. Amcası değişmişti hemde çok. Buruk bir tebessümle kaldı Aden amcasının söylediklerine. Genç kız amcasının istediğini kabul etmişti ama istediği için değil. Geçmişteki gibi ailesinden uzak kalmamak için kabul etmek zorunda kaldı. Genç kız İstanbul'a gittiği için amcası ona en büyük cezayı vermişti ailesinden mahrum ederek. Memleketine ayak bastırmamıştı 2 yıl boyunca. Herkesin Adenle görüşüp konuşmasına engel olmuştu. Ozamanlar en çok yıpranan Eslem hanım olmuştu. Kızıyla görüştüğü için sürekli kavgalar edilmiş huzursuzluk çıkmıştı. Ama Eslem hanım kızından vaz geçmemişti. Görüşmeye devam etmişti çok fazla olmasada . Abileri ne kadar kızgın olsalarda kardeşinin arkasında durup amcasına karşı korumuşlardı. Aden giderken böyle olacağını tahmin etmemişti. Murat babasını karşısına almış Adenle ozamanlar yanına sık sık gidip gelen tek kişiydi. Babasının ölümünden sonra bu tepkiler ağır gelmişti genç kıza. Zaman geçiyor devir değişiyordu ama bazı zihniyetler hiç değişmiyor. Tıpkı Behram Bey'in zihniyeti gibi. Sözünün üstüne söz söyletmez karşısındaki ne düşündüğünü sormazdı. Behram bey katı düşünceli bildiğini yapan bir adam dı. Behram Bey'in bu işte bir çıkarı vardı elbette. *** Saatler geçmiş karanlık çökmüş akşam yemeği yenilmiş. Erkekler bahçede çay içerken kadınlar yarın için hazırlığa başlamıştı. Dila yine her zamanki gibi söylene söylene yardım etmişti. -" Yardımcılarda tam izin kullanacak günü buldular canım çıktı anne yaaa. " Diye söylenip durdu. Aden kuzeninin bu hallerine gülmeden edemedi. İş yapmayı sevmez bitene kadarda ciyaklayıp dururdu Dila. Saatler geçmiş herkez odasına çekilmişti. Aden ve kuzeni Murat bahçede oturmaya devam ettiler. Sessizliği ilk bozan Aden olmuş tu. - " Biliyormuydun amcamın aldığı kararı. " Diyerek yanında oturan adama döndü Kafasını yan tarafa çevirdiğnde genç adamın kendisini izlediğini fark etti. - " Biliyordum kaç defa konuştum ama babam her zamanki gibi bildiğini okudu." Diyerek sıkıntılı bir nefes verdi genç adam. Aden'in gözlerine baktı sanki korkuyor gibiydi genç kız. Murat sık8ntılı bir nefes aldı. -" Korkuyor musun? " Diye sordu. Aden bir süre gözlerini etrafta gezdirip genç adamın gözlerine baktı. -" Evet korkuyorum. " Ben sessiz sakin bir hayat yaşamak için gittim. Babamın katilleriyle burun buruna yaşamamak için gittim. Düşmanlarımızın olduğu bu karmaşık hayatı yaşamamak için gittim. " Dolan gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. O gece gözlerinin önünde belirdi bir an sanki o karanlık gece tekrar yaşanmış gibi hissetti. Nefesinin kesildiğini hissetti bir anda. Yutkunarak konuşmaya devam etti. -" Amcam onların işlerine çomak sokup duruyor aynı korkuyu yaşamamak için gittim. Ben yarınki gelecek insanları tanımıyorum. Kan davası diyorlar düşman diyorlar.Bizim yeterince düşmanımız yokmu ? Bizim kanımız yeterince akmadı mı? " Yorgun bir şekilde nefes alıp verdi. "Birde onların düşmanlarını düşman mı edinelim. Ben yine geçmişte olanlar gibi ölüm görmek istemiyorum Murat abi. " Murat sesizce fısıldadı genç kızın duyamayacağı bir şekilde "abi" diye. Bu kelime genç adamın kalbini sızlattı. Aden'in söylediği şeyler genç adamın içini acıttı. Ne ağır şeyler yaşamıştı bu kız. Aden oturduğu yerden ayağa kalkıp durmak bilmeyen göz yaşlarını sildi. Aden'in ayaklanmasıyla birlikte Murat'ta oturduğu yerden kalktı. Genç kızın tam karşısında durdu. Genç kızın yüzünü avuçları arasına alıp baş parmağıyla durmak bilmeyen yaşları sildi. Genç kızı kendine çekerek başını göhsüne koydu. Kollarını sım sıkı sardı genç kızın bedenine. Başına bir öpücük kondurup kulağına fısıldadı. "Korkma ben herzaman yanındayım. " Bir süre sarılmaya devam ettiler. Aden biraz daha sakinleşmişti. Bir anda gelen sesle ikili bir birinden ayrıldı. Bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdiklerine balkonda duran Eyşan hanımın memnuniyetsiz bakışlarını gördüler. Durduğu balkondan aşağidaki ikiliye sert bir şekilde " Bu saatte ne yapıyorsunuz? " Diyerek bakışlarını oğluna dikti. "Bir şey yapmıyoruz konuşuyorduk anne . " Sesi oldukça setr çıkmıştı genç adamın. "Bu saatte ne konuşması bu yarın misafirler gelecek gidin yatın! " Diye sert bakışlarını Aden'e çevirdi. Murat ağzının içinde söylenip homurdan dı. İkili cevap vermeden eve ilerledi. Eve girip odalarının olduğu kata çıkıp odalarına girdiler. Aden girdiği odasında hızlı bir şekilde üzerini değiştirip yatağına girdi. Günün verdiği yorgunlukla kendini uykuya bıraktı. Hayat bazen acı getirir insana. Hem geçmişteki yaşanm ışlık lardan . Hemde gelecekteki yaşanacak lardan... Bazı geçmişte acılar saklıdır. Geleceğin ne getireceğini bilmeden umutla bekleriz. Umarım beğenmiş sinizdir Düşüncelerinizi yorumda belirtiniz Gelecek bölümde görüşmek üzere |
0% |