@fatma_uygun
|
İyi okumalar kar taneleri 🥰 ❄️❄️❄️❄️❄️ Bazı acılar vardır ne kadar zaman geçse de unutulmayan .Bazı yaralar vardır hiç bir zaman kapanmayan. İnsanın vücudundaki yara kabuk bağlar iyileşir ve o yara kopar tenden ayrılır. Bazen iz bırakır bazen iz bırakmaz. Ama bazı yaralar vardır nekadar zaman geçerse geçsin ne izi nede acısı geçer. Beden yara alsa da izi bile kalsa iyileşir ama ruhu yara aldı mı insanın iyleşmez . Yeni bir güne gözlerini araldı Aden .Ruhen ve bedenen yorgun hissediyordu kendini. Gece geç uyumuş evdeki misafirlerden dolayı sabahın erken saatinde uyanmıştı. Ve halâ deli gibi uykusu vardı .Bir an kafasını yastığa gömdü tekrar uyumak için ama aklına gelenle geri kalktı. Bugün babasının mezarını gidecek sonrada İstanbul'a geri dönecekti.Bedenini yataktan doğrultup ayaklandı . Banyoya girip kısa sürede bir duş alıp çıkıp gardıropun karşısına geçip ne giyeceğine baktı. Gözüne takılan siyah elbiseyi alıp yatağa bıraktı. Çekmeceden aldığı iç çamaşırı takımını giyip ardından elbisesini giydi. Hızlı bir şekilde saçlarını kurutup düz bir şekilde bıraktı. Yüzü güzel ve pürüzsüz olduğu için makyaj yapma gereği duymadı. Makyaj yapmayıda pek sevmezdi . Yatağını düzenleyip odasını toparladık tan sonra odasından çıktı. Bir alt kata inmeye başladı. Alt katı geçip bahçeye inen merdivenin başına geldiğinde bahçe kapısından giren Barlas'ı gördü. Dün gece olan tartışmaları geldi aklına. Barlas'a okadar sinir olmuştu ki . Umursamadan önüne döndü. Tam merdivene adım atacak ken arkasından omuzlarına dokunan eli hissetti .Kafasını kaldırmaya fırsat bulamadan Alp kolunun altına aldığı Aden'in saçlarını karıştırmaya başladı. Aden boğuk çıkan sesiyle. "Nefes alamıyorum boğdun beni . " Diyerek Alp ten kurtulmaya çalıştı. Alp kolunun altındaki Aden'i bıraktı. Aden kafasını kurtarmasıyla çattığı kaslarıyla Alp'in sırıtan yüzüne bakıp saçlarını düzeltti.Derin bir nefes alıp kendine geldi . Kendine geldiği gibide Alp'in koluna sert bir şekilde vurdu. "Ahh! Kızım senin elin de ne kadar ağır be . Kolumu kökten söktün ." Diyerek kolunu sıvazladı. "Az bile yaptım . Rüyandamı gördün beni sabah sabah ne uğraşıyorsun ? " Alp alay eder gibi sırıtarak. "Yoooo merdivende gördüm seni . Rüyamda görmüş olsam o rüya olmazdı kabus olurdu." " Şu komik olmayan iğrenç şakalrını kendine sakla hiç komik değil . Geldiğim günden beri her sabah kara basan gibi basıyorsun. Senin yüzünden sabahlardan nefret etmeye başladım .Alp uğraşma artık benimle. " " Senden başka uğraşacak kimse yokki evde . Babamlamı uğraşayım? Arkasından yaklaşıp kaytan bıyıklarını çekiştirip tokayla bıyıklarını mı bağlayayım ? Bi çirkef Dila var ona da dokun duğum dakika Taipan yılanı gibi sokuyor. En son tava fırlattı manyak . Aslında senin yerine Dila yı mı yollasak ne . O gitsin senin yerini hem evdeki fazlalıktan kurtulmuş oluruz . " Diyerek Alp gülmeye devam etti . Aden gülerek . " Amcam ve Dila duymasın bunları bu defa tavayla da yırtamazsın . İkisi bir olur bahçenin ortasında sallandırırlar seni. Bu arada Taipan yılanıda sensin Diloşuma laf edip durma ." Alp , Aden'i omzuna kolunu dolayıp kolunun altına aldı . Konuşarak bahçeye doğru yürümeye başladılar. Alp'in bir anda yüzü asıldı . " Çok özleyeceğim seni nazlı bacım benim ." Aden buruk bir tebessüm le. " Sen beni uğraşacak kimse bulamayacağın için özlersin. Bende sizi özleyeceğim . Dila ile birlikte gelisiniz demi? ." " Gelirim bu defa daha sık gelirim . Önce okulu bahane ediyordun Aden hanım bu defa bahane edeceğin birşeyde yok . Bu defa İstanbul'un altını üstüne getirelim .Emekli olmuş yaşlı amcalar gibi eve tıkılmam seninle bu defa. Ama o Taipan yılanı Dila yı getireceğimden pek emin değilim. " ❄️❄️❄️ Alp kolunun altına aldığı Adenle kahvaltı masasına doğru geldiler. Barlas gelen ikiliyi görünce gözleri direk Aden'i buldu . Karşısındaki kadın hayat doluydu ne kadar gözlerinde incinmişlik görsede. Dün gece olan tartışmaları geldi aklına. O sözleri başkası söylemiş olsaydı hiç çekinmeden incitirdi. Ama Aden'e kıyamadı sebebini kendide bilmiyordu. Hele birde o kokusunu yakından hissetmişken hiç kıyamadı . Barlas dün gece okadar ısrara rağmen otele gidip orda kalmıştı. Aden ile birlikte İstanbul'a döneceği için sabah EROĞLU ailesinin evine gelmişti. Herkes kahvaltısını ederken Agah bey ve Behram bey sohbet ediyor. Diyer yandan Şehnaz hanım , Eslem hanım ve Eyşan hanım sohbet ediyorlardı. Dila ve Aden de kendi aralarında konuşuyorlardı. " Aden " "Efendim. " "Sana bir şey söyleyeceğim ama kızma ." Aden yine ne söyleyipte beni kızdırcaksın bakışı attı Dilaya. " Söyleyeceğin şey kesin beni kızdıracak türdendir kızma dediğine göre. " " Şey " " Ne Dila söyle " " Sankii Barlas'ın bakışları sık sık sana takılıyor." Aden duyduğu sözle şaşkınlıkla gözleri büyüdü.Dünden beri bunun farkınday dı ve Dila bile fark etmişti . Başka birinin farketme olasılığı da vardı . " Saçmalama Dila sana öyle gelmiştir." Çaktırmadan Barlas'ın oturduğu yere baktı. Baktığı gibide Barlas'ın kendisini izledigini gördü. Bir kaç saniyelik göz göze geldiler . Aden Dila nın ima ettiği şeyden dolayı utanarak önüne döndü. Barlas Ade'nin utandığını fark etti. Bu utangaçhali istemsizce hoşuna gitti. Dila " Ne saçmalayacağım kızım . Sanki demiştim ya sanki falan değil baya baya sana bakıyor tıpkı şuan baktığı gibi. " " Sus Dila sus. " Kısık sesle Dila yı susturmaya çalıştı ama nafile. Dila ufak ufak sırıtarak Ade'nin duyacağı şekilde . " Hemde dünden beri bakıyor. Kaç defa yakaladım kaçamak bakışlarını." " Dila sus artık biri duyacak ." Dila koluyla Aden'i dürtüp . " Kız yoksa senden hoşlandımı bu yakışıklı ağa. İnşallah ta hoşlanmıştır senden . Hem ağa hemde ünlü iş adamı. Adam taş mübarek bildiğin Yunan heykeli gibi." Aden dilanın ima dolu cümlelerine dayanamayıp.Dilanın kolunu tırnaklarının arasında ezdi. " Ayyy" attığı çığlıla tüm bakışlar Dilaya döndü. Eyşan hanım kızının attığı çığlıla Dila nın yüzüne kızgın bir şekilde bakıp. " Ne oldu Dila ." Dila acıyan kolunu ovarak " Arı soktu galiba . "Diyerek Aden'e ters bir bakış attı. Alp yanında oturan Ade'nin , Dilayı koluyla dürtüp durduğunu görünce onun yaptığını anladı. Alp " Biraz önce yukarıda beni de kolumdan soktu o arı." Ade'nin yukarıda koluna vurduğunu ima ederek sırıttı başına gelecekten habersiz. Bu defada Aden sağında oturan adamın ayağına sert bir şekilde vurdu. Bu defa Alp "Ahhh ." Diye bağırdı. Masadaki herkes Ade'nin sağında ve solunda oturan iki kardeşe bakıyordu . Sanki Aden kendisi yapmamış ne olduğunu bilmiyormuş gibi iki kuzenini izliyordu. Behram bey sert bakışlarını çocuklarının üzerinde sabitledi . " Ne oluyor oğlum önce kardeşin şimdi sen." Alp ve Dila aynı anda . " Birşey olmuyor." "Birşey olmuyor. " Barlas'ın bakışları sürekli Ade'nin üzerinde olduğu için onun yaptığını görmüştü. Şimdide hiç birşey yapmamış gibi iki kardeşin arasında oturmuş olanları izlemesi tıpkı yaramaz bir kız çocuğu gibi gördü Aden'i o an Barlas. Deli doluydu bu kız.Hem güzel hem çekici bir çocuk kadarda masumdu. Dünden beri kendine hakim olamıyordu bakışları Aden'i buluyordu ve bu hissi ilk defa tadıyordu Barlas. Dünden bu yana Ade'nin her bir hareketine dikkatlice izliyordu kimseden çekinmeden. Biri fark ederimi diye hiç düşünmeden. Aden yeri geldimi olgun davrnaşı yeri geldimi deli dolu neşeli haline takılı kaldı bakışları . Gülümseyince yanağında beliren gamzesi , boynunda anka kuşu kolyesi bileğinin iç kısmında kolyesiyle aynı olan dömesi. Kapıda ilk gördüğünde fark etti bunları .Saçının teline kadar çok değerliy miş gibi baktı Barlas. Barlasın o gülmek bilmeyen sert yüzü Aden'i gördükçe yumuşuyordu. Bir insan ilk görüşte böyle duygular hissedermiydi ? Barlas hissetmişti . Bazan bazı bağlar ilk görüşte kurulur ve bunu fark etmemiz zaman alır . Behram bey " Birşey yoksa ne diye tek tek bağırıyorsunuz." Karşılıklı oturan Murat ve Aden birbirlerine bakıp gül memek için yanaklarının iç kısmını ısırıyorlardı. Murat başını 'sen varya ' dercesine salladı Aden'e. Murat " Bal arısıdır o arı birşey olmaz ." Diyerek Aden'e göz kırptı. Alp ve Dila , Murat'ı öldürecek miş gibi bakıyorlardı. İki kardeşin babalarının sözleri üzerine yüzleri düştü. ❄️❄️❄️ Biten kahvaltının ardından el birliğiyle masa toplanıldı. Aradan geçen bir saatin ardından Aden ve Annesi, Ade'nin odasına çıkmış gitmeden önce hasret gidereceklerdi. İkisi de biliyordu uzun bir süre görüşemeyeceklerdi . Onlar yaşarken bir birlerine hasret bırakılmış anne ve kız dı. Behram bey'in vicdanına kalmışlardı. Bugün den sonrada herşey çok farklı olacaktı eğer bunu bilseler di bir birlerine daha sıkı sarılırkardı. Odaya giren anne , kız yatağın üzerine oturdular. Aden annesinin dizini işaret etmesiyle başını annesinin dizine koydu. Eslem hanım kızının saçlarını öpüp şevkatle okşadı. Dakikalar dır odanın içini sessizlik hükmederken sessizliğin hükmünü bozan Aden oldu. " Anne " Diye bakışlarını Eslem Hanım'ın yüzüne çevirdi. " Efendim canımın içi." "Sende gelsene benimle ben çok özlüyorum seni. " Tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi annesine baktı. Aden hayallerine kavuşmuştu ama ailesine olan yakınlığını kaybetmişti. Koca şehirde kendini yanlız hissediyordu. Sahi insan kalabalığın içinde kendini yanlız hissedermiydi? Aden koca bir kalabalığın içinde kendini yalnızlığa hapsetmişti. Etrafında olan her insanı hayatına dahil etmemişti seçiciydi bu konuda. Eslem hanım derin bir iç çekti. " Ben bu toprakları bırakıp gelemem kızım.Bu şehrin toprağın da benim diğer yarım yatıyor.." Gözleri doldu boğazına bir yumruk oturdu.Bir süre konuşmadı . Derin bir nefes aldı. " Baban burada o toprağın altında yanlız bırakamam. Zaten yokluğu canımı çok acıtıyor. Elimden geldiğince sık sık mezarına gidiyorum. Yokluğuyla böyle baş edebiliyorum. Gelemem canımın içi." Eslem hanım'ın gözünde biriken yaşlar süzülüp Ade'nin hoyratça akan göz yaşlarına karıştı. Biri hayat arkadaşı çok sevdiği adamı kaybetmişti diğeri canından can bulduğu babasını . Mehmet bey ve Eslem hanım'ın yaşları kaç olursa olsun onlar birbirlerini sevmeye doyamamışlardı. Onların sevdası da mahşere kalmıştı... İkisininde acısının tarifi yoktu. Onlar bu dünyada iyi yada kötü yaşarken sevdikleri adamın bedeni toprakla bütünleşmiş ti. "Amcam ve yengem sana karşı nasıllar? İyi davranıyorlar mı ? " " İyi davranıyorlar kuzum aklın bende kalmasın . Eskisi gibi değiller. " Eyşan hanım hep Eslem hanımı kıskanıyor du . Ölen kaynı Mehmet'in Eslem hanıma değer verip sevmesini çekemiyordu. Çünkü Behram bey Eyşan hanımı Ade'nin babasının annesini sevdiği gibi hiç bir zaman sevmemişti. Bu yüzden hep Behram beyi dolduruşa getirip Eslem hanıma eziyet etmesine sebep oluyordu. Ade'nin babası ve annesi vicdan sahibi insanlardı. Merhametli ve dürüstlük leriyle saygı duyulan insanlar olmuşlardı. Kim dara düşse kimin yardıma ihtiyacı olsa hep el uzatmışlardı. Aden ve abilerini dürüst ve vicdan sahibi çocuklar olarak yetiştirmişlerdi. Kızına diyemedi Eslem hanım yeri gelince evimi bana cehennem ediyorlar diye .Hem kızına kıyamadı aklı bura kalmasın diye hemde Alp ,Murat ve Dilaya kıyamadı. Onlara haksızlık etmek istemedi . Bukadar bencil bir anne , babadan bu evlatlar nasıl olmuş. " Anne özür dilerim. " " Ne için özür diliyorsun kuzum. " " Seni burada yanlız bıraktım. Sadece kendimi düşünüp bencillik ettim seni arkamda bırakıp gittim . " Aden bu duyguyu bir ömür hissedecekti . " Bunu duymamış olayım Aden. Tabiki kendi hayatına bir yerden başlayacaktın. Gidiş şeklin hiç doğru değildi ama . Kendin istediğin yerden bir başlangıç yaptığın için ben senin adına mutluyum kızım . Üzme kendini bunlar için ." Aden uzandığı yerden kalkıp annesine sım sıkı sarıldı. Anne kız bir süre konuşup özlem giderdiler . Kapının çalması ile konuşmaya ara verdiler. Odaya giren Dila " Canım yola çıkacakmış sınız seni bekliyorlar." Yüzünden üzüldüğü belliydi Dila nın kardeş bildiği ile ayrılık vakti gelmişti. Aden kuzeninin üzüldüğünü biliyordu . Ade'nin olmayan kız kardeşiydi Dila. İkiside ailenin tek kızlarıydı. İki kuzen değilde iki kardeş gibi büyümüşlerdi. Anne kız oturduğu yataktan ayaklanıp odadan çıkıp bahçeye indiler. Bahçeyey geldiklerinde Aden için en zor an gelmişti. Vedalaşmayı hiç sevmezdi . Kim vedaları severki.? Bazı vedalar vardır can alıcı . Bir daha göremeyeceğiniz, sevip te dokunamayacağınız vedalar. Aden bu yüzden hep vedalardan korkup nefret etmişti sürekli birini kaybetme korkusuyaşıyordu kendi içinde. Aden aile bireyleri ve Agah bey ve Şehnaz hanımın elini öper onlarlada vedalaştı. Onlarda direk Mardin'e gideceklerdi.Aden arkasını döndüğünde kendisine dolu gözlerle bakan annesini gördü. Aden için en zor an annesinden ayrılmaktı. Onlar için yini büyük bir ayrılık gelmişti . Bir daha nezaman annesini görecegini bilmiyordu çünkü istediği zaman doğup büyüdüğü eve gelemeyecek ti . Amcası nezam isterse ozaman gelebiliyordu annesi hiç gelmiyordu yanına . Abileri Fransa'dan geldiği zaman gele biliyordu . İşlerin yoğunluğundan dolayı aylardır abileride gelmiyorlardı. Annesinin ağladığını görünce Ade'nin de gözleri doldu. Eslem hanım şevkatle kollarının arasına aldı kızını. Bir birlerini sanki bir daha göremeyecekmiş gibi sım sıkı sarıldılar.Anne kız sessizce göz yaşı döktü. Kimse bilemezdi evladı hayattayken ona hasret yaşamanın acısını. Annesinin kokusunu içine çekip başını baynuna gömdü. Eslem hanım da doya doya evladının kokusunu içine çekip saçlarını öptü. Anne kızın bu halleri belki diğerlerine abartı gibi gelmiş olabilir di. Bu dört , beş yıl içinde çektiklerini bir onlar bir Allah bilirdi. İnsanın evladı yaşarken ölmüş gibi hasret kalırmı ? Eslam hanım iki yıl boyunca kızının sesi haricinde ne gördü nede yanında olabildi. Onlara bu hasteretliği kılan Behram bey oldu. Aden gitti diye en büyük cezayı verdi. Oysa o yaralı bir kuş gibiydi. Yaraları çoktu. Yaralarının çok olduğu yetmezmiş gibi birde amcası yara açtı. Açmaya da devem edecekti. Ailesiyle görüşüp konuşması yasaktı.Eslem hanım,Behram beyle aynı evde yaşadıkları için kızıyla sınırlı dakikalarda konuşuyordu. Eslem hanım gibi evlat hasreti çekmeyen bu acıyı bilmezdi. Behram beyinde bilmediği birşey vardı .Aden kendi küllerinden doğmayı öğrenmişti. Tıpkı anka kuşu gibi yavaş yavaş kendi küllerinden yeniden doğmaya başladı. Boynundaki kolye ve bileğindeki döme deki anka kuşu gibi. Aden "Annem ağlama ben senin akıttığın göz yaşlarına kurban olurum . " Biliyordu Aden annesinin göz yaşlarına en büyük sebebiyet veren kendisi olduğunu. Bu yükün altında eziliyor du. Eslem hanım Ade'nin kurduğu cümleyle kızından ayrılıp göz yaşlarını silip gerçek olmayan bir tebessüm belirdi dudağında. Kızının yüzünü avuçlarının arasına alıp yanaklarını öptü. " Sen üzülme sen mutlu ol kızım . Artık gözünden tek bir damla akıtma . Ben anneyim işte sen benim ağlamama bakma. Ağlarım da gülerimde . Sen benim ne demek istediğimi şimdi anlamazsın anne olunca anlarsın. Evlatlarım iyi olsun o bana yeter. Siz iyi olun kızım. " Anne ve kızı için ayrılık vakti geldi. Herkes arabalarına bindi. Behram bey ve Şehnaz hanım Mardin'e doğru yol aldılar.Aden , Murat,Dila ve Alp aynı arabaya binip mezarlığa doğru yola çıktılar.Barlas ta kendi arabasına binip havaalanına geçip orda bekleyecekti. Dakikalar süren yolculğun ardından araba mezarlığın önünde durdu. Hepsi arabadan inip mezarlığa doğru yürüyüp mezarlığa girdiler. Aden çantasının kenarına bağladığı siyah şalını çıkarıp başına örttü. Ağır adımlarla ilerleyip babasının mezarının yanına oturdu. Gözleriyle ağır ağır mezar tasının üzerinde yazan ismi inceledi . Mezar taşında babasının ismi yazmasına rağmen . O mezarda yatanın babası olduğuna halâ inanmak istemedi. Herkes duasını etti. Aden mezar taşında olan bakışlarını kuzenleri ne çevirdi. " Beni babamla yanlız bırakırmısınız? " Gözleri den sicim sicim gözyaşları ile kuzenleri ne baktı. Babasının mezarına yanlız gelirdi hep. Derdini , mutluluğunu , üzüntüsünü anlatırdı. Yıllardır bu mezar taşına bile hasret bırakılmıştı amcası sayesinde. Yanında birileri olduğu zaman rahat konuşamıyor du. Kuzenleri Ade'nin isteği üzerine arabanın yanına ilerlediler. Arabanın durduğu yer mezara yakın mesafedeydi. Aden gözlerini diktiği mezar taşını eğilip öptü. " Babam " dedi içindeki acıyla " Bak ben geldim . Seni çok özledim . Bana kızıyorsundur şimdi sık sık yanına gelmiyorum diye . Ama bana kızma baba mezar taşına bile hasret bıraktılar beni . Bile isteye gelmemezlik etmedim . Eğer amcamın sözünü dinlemeyip gelseydim annemin canını daha çok yakardı . Affet beni gelemedim ." Gözlerindeki yaşların biri akmadan diğeri doldu. " Ondör yıl geçti kos koca ondört yıl. Ama ben halâ alışamadım sensizliğe. Ben senin bu soğuk toprakta yattığına inandıramadım kendimi. Hem sen soğuğu hiç sevmezsin ki . Herşey kötü bir kabus gibi geliyor yokluğunda. Senin yokluğun çok ağır geliyor be baba. Ne alışa bildim ne dayana bildim babam . Ben senden sonra hiç güçlü olamadım ." Ade'nin içindeki ateş öyle büyüyordu ki kurduğu her cümle de boğazında bir düğüm oluyordu. " Acın ilk günki gibi baba . Yıllar geçti ama acın aynı. Deşilmiş bir yara gibi sürekli kanıyor kabuk tutmuyor. Olmuyor babam olmuyor senin yokluğun bana ağır geliyor. Ne kadar güçlü durmaya çalışsam da senin yokluğun yıkıyor beni. O geceyi unutamıyorum bir saniyesini bile . Sen öyle bi ölümü haketmedin. Okadar ilaç kullandım sadece beynimi uyuşturuyor hiç bir şeyi silmiyor aklımdan . O görüntüler çıkmıyor kafamın içinden . Normal bir şekilde uyuyamıyorum bile ondört yıldır . " Derdini anlattıkça daha çok ağladı . Bu hayatı ona reva görmüşlerdi . Kimseye zararı olmayan küçük bir kız çocuğuydu oysa. Hiç bir çocuk böyle bir yükün altında bırakalıpta ezilmeyi hakatmiyordu. " Biliyormusun baba senin yokluğunda kokunu Ferman abimde aradım . Sanki kokun abimin üzerine sinmiş. O kokunu sadece Ferman abimde ala biliyorum . Oda tıpkı senin gibi bana baba olmaya çalıştı. Çok güzelde oldu . Seni özledikçe Ferman abime sarılıyorum. " Dilinden dökülen her bir kelime boğazına düğüm olup nefesini kesiyordu Ade'nin. Alamadığı her nefes yerini hıçkırık lara bırakıyordu. Dile döktüğü özlemi de acısıda büyüktü. Kuzenleri arabanın yanında Ade'nin söylediği her kelimeyi duyuyor ve görüyorlardı . Ellerinden hiç birşey gelmiyordu Ade'nin acısını hafifletmek için çaresizce babasının mezarıyla konusmasını izliyorlardı. Aden ağlamaktan kısık çıkan sesiyle avuçlarının arasına aldığı toprakla konuşmaya devam etti. " Biliyormusun baba abilerim gittiğinden beri kokuna hasret kaldım. Sen öldükten sonra hepimiz bir tarafa dağıldık . Sen yaşıyor olsaydın bir arada olurduk. Sen bizi bir arada tutardın. Ben kimsesiz kaldım koca şehirde annem burda abilerim dünyanın bir ucunda biz dağıldık baba kimse bizi bir araya toparlamadı. Sen gittikten sonra kimsesiz kaldım baba. Sen öldükten sonra kimsesiz kaldık ..." Okadar çok göz yaşı döktü ki Aden ağlamaktan hıçkırık ları dahada şiddetlendi. Sanki babasına sarılıyor gibi mezara sarılıp yüzünü toprağa koydu. " Ben sana ölümü yakıştıramadım baba. Sen bizi hiç yanlız bırakmazdın ki. Ben dağ gibi arkamda duran şevkatiyle beni sevip koruyan seni toprağa yakıştıramadım baba. Senin gibi hiç kimse sevip korumayacak beni . Abimlerede yük oldum . Ferman abim benim için kendi çocukluğundan vaz geçti bana babalık yapmak için . Senin sevgin başkaydı. Bizi kimsesiz bıraktın ." Oysaki annesi ,abileri ve kuzenleri çok seviyordu onu . Ama Ade'nin kafasına bu şekilde yerleşmiş ti . Bunun sebebi de yanlız geçirdiği yıllar olmuştu . Oysaki annesinin ve kuzenlerinin gücü yetmemisti amcasına . Alp ve Dila , Ade'nin annesi daha fazla zarar görmesin diye uzaktan destek olmuşlardı .Murat elinden geldiğince yakın temas kurmuştu Aden le ortadaki dengeyi sağlamak için. Murat sevdiği kadının haline içi gide gide baktı . Keşke dedi kendi kendine 'Acını söküp te ben ala bilsem tüm acını derdini senin yerine ben çeke bilsem . Daha az canım yanardı be kızım ' Dila kardeşi gibi büyüdüğü Ade'nin haline daha fazla dayanamadı. Murat ve Alp gidemedi Ade'nin yanına kabul etmeyeğini bildikleri için. Daha önce bu durumu defalarca yaşamışlardı.Bu yüzden Dila , Ade'nin yanına gidip sarıldığı mezardan güçlükle kadırıp sarıldı. Dila gözünden akan yaşlarla "Bak biz varız hep yanındayız. Bir Daha kimsesiz kaldım demeyeceksin . Biz seninle kardeş gibi büyüdük . Kardeş bildik bir birimizi kimse olmasa bile ben varım Aden. Sen yanlız değilsin." " Canım yanıyor Dila yaşadıklarım ağır geliyor kaldıramıyorum." " Biliyorum canım . Canının çok yandığını biliyorum. Ama böyle yapma yine atakların başlayacak kriz geçireceksin. O ilaçlara mahkum kalmak zorunda bırakma kendini . Beraber çok çabaladık geçmişe götürme bizi . " Bir süre Dila Aden'i sakinleştirmek için uğraştı . Aden ,Murat ve Alp'i yanına yaklaştırmadı bu halini görmelerini istemedi. Dila , Aden'in koluna girip arabaya bindirdi. Sakinleştirmek için elinden gelen herşeyi yaptı . Eski günlerdeki gibi acısını acısı bildi. Bazı acılar dile kolay gelir .O eksikliği tatmayan o acıyı anlayamaz. Sedece o acıyı anladıklarını sanarlar. Oysaki ne zordur bir mezar taşını öpüpte babam demek . Babalar kızlarının ilk aşkıdır. Aden içinde öyleydi . Aden kaderinden kaçamadı bir yanı eksikliğe mahkum edildi hemde çok erken . Babasının yerine hiç geçmeyen bir acı geçti. Alışırsın dedikçe hiç alışamayacağı bir hal aldı. İnsan sevdiğinin yokluğuna hiç alışırmı? Hemde hiç gelmeyeceğini birdaha hiç görmeyeceğini özlemle kavrulacağın bir yokluğa. Belkide babasının ölümü normal olsa bu kadar etkisi altına girmezdi. Ama babası gözünün önünde öldürüldü babasının o halinin her saniyesine şahit oldu bu yüzden daha ağırdı Aden için. Bir kız çocuğu için baba faktörü önemlidir bu hayatta . İlk sevgiyi babada tadar babadan öğrenir. Bir kız çocuğu ne kadar sevilirse ayakları yere daha sağlam basar. Aden bu konuda çok şanslıydı onu koruyup kollayan abileri vardı. Ama amcasının kendisine yaşattığı okadar şeyin üstünü kapatmıştı . Hiç birşey söylememişti abilerine. Kardeşine yapılan zulmü öğrendikten sonra ortalığı ateşe verecek olan tek kişi Ferman EROĞLU idi. 🔥 🔥 🔥 Kardeşi onun kırmızı çizgisiydi. Aden kadar şanslı olamayanlar da vardı bu hayatta . Sevgiye aç olan insanlar. Hayatları boyunca hep yanlış ilişkilerin içinde olurlar. Karşısındaki insanın duygularını gerçek sanırlar . Bir insanın hayatındaki sevgisizlik bir çok şeye sebep olur... Bazen karşımızdaki insanın karşımızdaki insanların gözlerine bakarız . Dile getirmesek bile gözlerimizle sevgi dileniriz. Bu hayatta en zor şeylerden biriside sevgisizliktir. İyi yada kötü ol , güzel yada çirkin ol. İnsan hep sevgiye ve merhamete ihtiyaç duyar. Bir çok acı biriktirirsin içinde kimse ne görür nede duyar seni. Oysa insan sevdiklerinin acısını da görür yarasını da. İnsanı insan yapan şey sevgi ,merhamet ve vicdan dır. Geçen bir saatin ardından havalanına geldiler. Yapılması gereken işlemleri halledip bekleme salonuna geçip Barlas'ın bulunduğu yere geçip oturdular. Barlasın gözleri direk Aden'i buldu. Ağlamaktan kızaran gözleri solgun tenini farketti hemen . Sabah kahvaltı masasındaki o kızdan eser yoktu. Barlas Ade'nin solgun görünen yüzünde göz gezdirdi. Aden üzerindeki bakışları hissetmiş gibi yan tarafında oturan Barlas'a döndü bakışları. Baktığı gibide kahvenin iki farklı tonu bir biriyle kesişti. Bir kaç saniye bir birlerinin gözlerine baktılar . Aden bir boşlukta süzülüyormuş gibi bakarken Barlas Ade'nin acıyan canının gözlerindeki yansımasına baktı. Aden yaptığı şeyin farkına varıp önüne döndü. Uçağın kalkış vakti yaklaşınca. Aden , Alp ve Dila ile vedalaşmak için ayağa kalktı. Dila " Seni çok özleyeceğim ." Ağlayarak Aden'e sarıldı. Aden kuzeninin ağlamasına dayanamayıp ağlamaktan şişen gözleri tekrar doldu. " Bende seni özleyeceğim Diloşum ." Diyerek iki kuzen bir birine sarıldı. Bir süre sonra Alp , Dila yı Aden den ayrıp kendisi sarıldı. " Sen bu deliye bakma getiririm yanına . Ayrıca ağlama ağlayınca dahada bir çirkin oluyorsun. " Ade'nin ağlamasını durdurmak için sonkez kuzeniyle uğraşmaktan geri durmadı Alp . Aden göz yaslarını silerek buruk bir tebessüm etti . " Sensin çirkin olan . Gider ayak bile uğraşıyorsun. " ❄️❄️❄️ Dila ve Alp abisiyle vedalaştık tan sonra yanlarından ayrıldılar. Yapılan anons la Barlas, Aden ve Murat uçağa bindiler. Aradan geçen zamanla uçak kalkışa geçti. Ade'nin ağlamaktan yorgun düşen gözleri yavaş yavaş kapandı yorgunluğa daha fazla dayanamadı. Bedeninden çok ruhu yorgun du yılların verdiği yorgunluk. Kafasını Murat'ın omzuna koydu . Murat omzunda hissettiği ağırlıkla yan tarafta oturan Aden'e baktı. Gördüğü görüntüyle gülümsedi. Kolunu kaldırıp Ade'nin başını kendi göhsüne koydu. Parmak uçlarıyla Ade'nin uzun kahverengi saçlarını sevdi . Aden'e hissettir meden hafif eğilip saçlarının kokusunu içine çekti. Özlem doluydu bu kokuya . Ne kadar yakın olsada bir okadar uzaktı kadına . Durması gerektiği yerler vardı. Barlas'ın bakışları yine Aden de idi. Aden, Murat'a abi diyordu ama Murat'ın , Aden'e olan bir çok hareketini gördü bu iki günde. Aden'e öyle bir bakıyordu ki dışarıdan bakıldığında bile aşık olduğu anlaşılıyordu. İstemsizce kaşlarını çattı Barlas kafasından geçen düşüncelerle ve Murat'ın şuan yaptığı harekete. Aden'i güzel ve çekici bulmuştu ne kadar kendi kafasında inkar etse de. Onu Aden'e çeken güzelliği değildi masumluğuydu. Kendine bile saçma geliyordu şu iki gündür Aden hakkında düşünceleri. Sanki birşey vardı bu kızda sürekli bakma isteği duyuyor du. Aden'i çeken bir şey vardı Barlsa . Diğer yandan da Murat , Ade'ni en masum şekilde seven adam dı. Çocukluğundan bu yana Aden'i hep sevmişti yaşı büyüdükçe aşık oldu. Adı gibiydi Aden onun Cennetiydi. Oda biliyordu Ade'nin kendisini abi gibi gördüğünü. Ama kalbine ,duygularına söz geçirmiyor du. Bu durumda en çok yanan murat tı. Hiç şansı yoktu imkansızdı Aden onun için . Tıpkı Cennetteki yasak meyve gibiydi. Yanmaya devam edecek olan Murat tı. Herkesin hakettiği bir dünya yok bir yerde birilerine hep yazık oluyordu. Murat , Aden'i aşık olduğu kadın olarak sarıp sarmalaya mıyordu . Sadece abi faktörüyle sarıla biliyordu . Bu durumda en çok Murat'a yazık oluyordu. Yanındayken bile özlüyordu ama dile getiremiyordu korkuyordu. Sevdasını dile getirirse sevdiği kadını kaybetmekten. Özdemir Asaf'ın da dediği gibi Aşk; görmekten çok özlemeyi sever dokunmaktan çok düşlemeyi ... Ve aşk öyle haindir ki nerede imkansız varsa gider onu sever. Şairin şiiri tamda Muratı anlatıyordu... Tiktok adresim @fatma.uygun.wattpad |
0% |