Saat onda kafeye ilk İlkkan gelir. Ersoy'la selamlaşıp üst kata çıkarlar. Geçip bir masaya otururlar. Ersoy, İlkan'a bir bardak çay doldurur.Tedirgin ve düşünceli bir ifadeyle konuşmaya başlar.

Ersoy: Abi kapıyı kapattın değil mi?

İlkan: Evet, Evet de sen iyi misin? Betin bezin atmış. Hayırdır neyin var?

Ersoy: İyi olmaya çalışıyorum. Diğerleri de gelsin neyim olduğunu anlatacağım.

İlkan: peki.

Tam o esnada çalan kapının sesini duyarlar. Ersoy kalkıp bakar. Yılmaz ve Emircan gelir. Selamlaşıp otururlar. Ortamda bir sessizlik hakimdir. Sessizliği ilk Yılmaz bozar

Yılmaz: Ee! Ersoy anlat bakalım. Bizi burada toplamanın sebebi çay içmek değildir diye düşünüyorum. Sonuç itibariyle dışarısı kar kıyamet bir yerlerimizin donma riskini göze alarak buraya geldik. Umarım anlatacağın şeyler önemlidir. Zira Game of Thrones'u en heyecanlı yerinde bırakıp geldim ona göre!

İlkan: Bir yerlerinin neden donma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı şimdi anlaşıldı. Game of thrones yani seninkini baya çalıştırmıştır. Dinlenmeye geçtiyse artık (Emircan'a bakar ikisi de sırıtmaya başlar.)

Yılmaz: Yani cidden ayıp ediyorsun İlkkan. Bu yaptığın kansızlık haberin olsun. Bir yerlerim dediysem şeyimi mi kastettim. Ayıp gerçekten. Sana bu sözleri hiç yakıştıramadım. Ayrıca film arası porno kovalayacak yaşta mıyım ben? Bak ya! Gelir gelmez canımı sıktın. Cidden bak tat tuz bırakmadın adamda. Yani her seferinde bunu nasıl başarıyorsun hayret ediyorum doğrusu, hayret!

Ersoy: İlkkan cidden yaptığın hiç hoş değil. Zaten canım burnumda sen hala işin gırgırındasın. Olmaz yani!

İlkan: Ya ben ne dedim ki abi! Ortam gergindi biraz yumuşatmak maksadıyla şaka yaptım. Güleriz diye. Neden bu kadar kabardınız anlayamadım!

Yılmazla tartışmaya başlarlar. Ersoy en sonunda araya girer:

Yeter! Arkadaşlar lütfen. Bakın ben buraya sizi tartışın diye çağırmadım. Size ihtiyacım var diye çağırdım. Eğer yanımda olmayacaksanız kalkın gidin Abi! Zaten öğrendiğim şeyler yüzünden canım ağzımda dolaşıyorum. Siz burada s*** kavgası yapıyorsunuz. Yakışıyor mu gerçekten ya!

Ümit can: Ersoy haklı arkadaşlar. Sakin olun da buraya neden çağrıldığımızı öğrenelim. Tartışmanızı başka bir zaman dilimine bırakırsınız. Şu çocuğunun yüzünün haline bakın beti benzi atmış. Çamaşır suyuna basmışlar gibi

Ersoy: hakikaten mi?

Deyip elini yüzüne götürür.

Ersoy: O kadar belli ediyor mu?

Emircan: Yani!

Yılmaz ile İlkkan sakinleşir.

Yılmaz: Tamam ya haklısınız. Kusura bakmayın. Ersoy seni dinliyoruz anlat kardeşim!

Ersoy : böyle bir şey nasıl anlatılır cidden bilemiyorum. Bana inanacak mısınız onu da bilmiyorum ama uzatmayacağım. Direk söyleyeceğim. Yanımda çalışan Koreli çocuk var ya Jae sung.

Hep bir ağızdan: evet!

Ha işte çocuk vampirmiş abi!

Ne!!!