@fatmarwq
|
*Üç ay önce:*
Günlerden cuma okul haftasının son günüydü biz de buluşma kararı almıştık saat gece bir gibiydi ve parkın yanındaki çimenlere oturmuş sohbet ediyorduk hepimizin dördüncü sınıfın sonlarındaydık ve şu an hayallerimiz hakkında konuşuyorduk Açelya bugünlerde biraz durgundu ama neyse ki meslek hayatımızla ilgili bu tür konular her açıldığında hızlı hızlı hukuk bölümünden bahsetmeyi ihmal etmiyordu evet bu grubumuzun en hırslısını alma diğer "Açi"
Ta ki Ece ; "Of Hadi ama sıkıntıdan burada kök salıyoruz diyene kadar."
"Açelya hemen sanki mahkemedeymişiz gibi savunmaya geçti bu bizim için çok önemli bir adım hayata atılmak içine büyük bir fırsat küçüklüğünden bir inat edip büyük hayalleri olan Açelyamız " Ece Açelya'nin söylediklerini aynen tekrarladı. Açelya ise bir sinirli evet sayın okuyucular Açelya bu konu açıldığında her zaman sinirli bir şekilde savunmaya geçer ve bu sinirle tam yanındaki bir şey fırlatacaktı ki Ece son anda arkama geçmesiyle şişe tam yüzüme geldi. Bir an afalladım ve sinirlerine ikinizde rahat durun diye bağırdım.
"Sanem bir anda gülerken ona katılan onlara sinirli bir bakış attım. "
Ece "sı-kıl-dım "Ama b en! Diye mırıldanmaya devam etti.
'Açelya ne yapalım son sınıfız artık her şeye daha güzel olacak zaten okulun kapanması ve mevzun olmamıza az kaldı biraz dayan dedi dişlerin arasından kızarcasına sonra kısık bir sesle sabır çekti."
Onların bu hallerini izlerken;
"Ece'de alelacele Açi konuşmasını bitir bitirmez. Of ne düşünüyoruz aman ya okuyoruz gidiyoruz işte hem herkesin hayali belli değil mi Açelya çok bilmiş arkadaşım sen savcı, Yalçın sen pilot sanem anasınıfı öğretmenliği, Onur'a baktım müdürden oğlum sen ne olacaksın hakikaten deyince Onur gözlerinde devirerek yazılımcı Ece yazılımcı !diyerek her zamanki gibi konuyu geçiştirdi."
Açelya Ece'in bu vurdum duymaz tavırların hep içten içe bir sinir olurdu ama yine de bu sefer sessizliğini korudu.
Sanem hemen ortalığı yumuşatmak için sözü devraldı peki Ececiğim senin aşçılık nasıl gidiyor Hadi biraz sen de anlat anlat da Can sıkıntın geçsin dedi.
" Nasıl olsun görevli ödevimi göstermeden yediğim için "0" verdi neymiş efendim nasıl yemeyeğimi göstermeden yemişim de nasıl böyle bir şey yaparmışım da zaten son günlerde güzel sunum yapamamıştım da! BEN O YEMEKLER İÇİN ECEL TERLERİ DÖKTÜM YA! bla bla işte."
Ece bunları sitemli bir şekilde söylerken hepimiz aynı anda kahkaha attık. Ve Ece birden sinirlendi ne varmış be bunda ! sadece güzel gözüküyordu birkaç kaşıkla bitti zaten insan o kadar yemekle de doymazmış bunu test etmiş oldum hem de Ece'nin bu savunması biz daha çok güldürürken Ece daha da sinirlendi ben gidiyorum deyip tam ayağa kalkacaktı ki;
Onur son anda kuzumdan tut ve " ta-mam" Hadi otur gülmek yok. Ece ona kararsız gözlerle bakınca Onur Hadi ama dedi ve ellerini teslim oluyormuş gibi yaptı."
-Açelya'da abartma otur sen de deyince;
-oturuyorum oturuyorum ama size küstüm haberiniz olsun konuşmayacağım.
Açelya şükürler olsun der gibi bakınca Sanem Ve ben yine güldük.
-heh! Evet tamam nerede kalmıştık bir an düşünen Açelya tam savunmaya geçiyordu ki ! Ece birden;
-evvet diye bağırdı buldum buldum ! heyecanlı bir şekilde diyen Eceye hepimiz anlamaz gözlerle ona bakınca ne oldu yine ne var diye böbürlendi Açelya.
-Allah'tan bize küsmüştü konuşmayacaktı bir de konuşsa neler olurdu acaba diye söylenmeye devam etti Açi.
"Sanırım birileri iyi gününde değil"
-Ece bu hareketine karşı gözlerini devirip her neyse ne diyecektim deyip eliye başını kaşıdı ve he şey tabii ki de doğruluk mu cesaretlik mi oynayacağız!
Birden gülecek gibi oldum ama dilimi ısırarak kendimi son anda tuttum ve Onur'a baktım o da benim gibi aynı durumdaydı.
Açelya üzerindeki gerginliği atamamış olacak ki daha da sinirlendi ve yüzü kızardı daha neler bu muydu? bizim geleceğimizden önemli söyleyeceğin şey!
-tabii ki de buydu hadi başlayalım diye devam ısrarcı olan Ece ye karşı;
-başlamıyoruz!
-evet başlıyoruz!
-dişlerin arasından başlamıyoruz.
Ece bir arada duraksadı ve bir hışımla başlamıyoruz dedi ve Açelya daha hızlı bir şekilde hayır başlıyoruz deyince birden afallayan Açelyaya baktık ve hepimizi tekrardan gülmeye başladık.
"Ece diye bağırdı herkes dönüp bize baktı. Fakat Açelya umursamadan sözüne tam devam edecekti ki Onur araya girdi Hadi ama oylama yapalım o zaman bence en mantıklısı bu dedi ve Açelya somurtarak biraz düşünüp tamam bence de en mantıklısı bu ne de olsa hukuk var deyip sinsice Eceye gülümseyip bana baktı."
Bunun anlamını gayet iyi biliyordum.
"Ece de biraz düşündükten sonra evet evet bence de dedi ve yine bir imada bulundu ama bu sefer Açelya da takmadı"
Tamam o zaman dedi Onur oyluyoruz oynamak isteyenler; ece hızlıca el kaldırdı. Sanem açelya'ya özür dilerim dilercesine bakarak o da elini kaldırdı yaklaşık otuz saniye sonra Açelya hah! 3 -2 yiyerekten öne atıldı Ece birden Yalçınnn diyerek bakınca ben başıma gelecekleri bilerek;
Hayır hayır! Ece bana o gözlerle bakma Diye içimden hayıflandım.
Ama neye yarar Ece'nin masmavi gözleri radarıma yakalanmıştı bile o masmavi o lanet olası masmavi gözlerini hiçbir zaman hayır diyemiyordum. Ve bunu bana karşı çoktan takınmıştı derken bir an elime havada buldum birden bir çığlık sesi duydum. Ve Açelyanın kızarmış yüzünü.
"evet çığlığı atan tabii ki de ece'ydi. "
Bir an afalladım ve sessiz bir küfür savurdum kendime Açelya da bu sırada yuh dedi şu an kendimi açıklama durumunda buldum.
-yani diye geveledim eğlenceli olur diye düşünmüştüm. Bu açıklamam benden uzaklaşmayan gözlere bakınca yetmediğini anladim ve hafiften öksürdüm. Tam yine konuşacaktım ki son anda Sanem araya girdi ve tamam ya uzatmayalım Hadi oynamaya başlayalım dedi bir hevesle. Ve oyun başladı. Ece Açelya ya dil çıkartıp sen onları boş ver Yalçın yanındaki şişeyi fırlat dedi bana bir an yanıma baktım şişeyi görünce yavaşça ece'ye fırlattım heyecanlı bir şekilde şişeyi çevirince benimde odağım oraya çevrildi. önü sanem'e arkası ise Onura geldi. Onur da bunu fırsat bilerek hınzırca gülümseyip doğruluk mu cesaretlik mi diye sordu.
-Onur 1.92 boylarında kahverengi saçlı biraz iri yapılı şefkatli ve aramızda en korumacı olanımızdı ve ortaokuldan beri Sanem'e aşıktı fakat Sanem bunu hiç anlayamamıştı ya da anlamamazlıktan gelmişti bunu ben de bilmiyorum işte bu yüzden bu soru hakkı Onur için güzel bir fırsattı.
Sanem ise orta boylarda siyah saçlı çekik gözlü ve aramızda en çekingen olanıydı. Fazla konuşmaz ama sadık biriydi.
Sanem biraz düşündükten sonra doğruluk dedi. Onur fırsat değerlendirmek için düşünüyormuş gibi yaptı Ve sonra erkeklerde sevdiğin özellikler nelerdir diye sordu.
"Bir an da söyle kardesim daha iyi diyecektim ama son anda neyse ki kendimi tuttum"
Ece ve Açelya biraz olanları unutup birbirlerine bakîp beraber ooooo' lamaya başlayınca. Sanem biraz şaşırdı ve kızardıktan sonra çekingen bir sesle ,
-şey... Yani...
Bizim olan bakışlarımız onu daha da rahatsız ederken utandırırken onu çok mutlu bir şekilde senemin ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordu sen hem ağzına bir şeyler ebeleyip geveledikten sonra;
-ıııı... Şey...
Onur'un gözleri birden büyüdü resmen şu an komedi filmin içine düşmüş gibiydik. Ve tam da o sırada Sanem;
-şey... Şey... İşte... Bilmiyorum dedi birden ve hızlıca başka bir tarafa baktı. Açelyayla ece bir yandan kıkırdarken onur üstüne fazla gitmedi ama tabiki de cevaptan daha doğrusu cevapsızlıktan memnun kalmamıştı.
"Ece Hadi Yalçın şimdi sende sen çevir derken sişeyi bana fırlattı bu sefer ben çevirdim ve ucu bana arka kısmı eceye geldi evet yalçıncığım dedi Onuru taklit eder gibi ,kızlar da sevdiğin özellikler nelerdir diye sordu ben ise bira an afallarken, Onur sinirli bakışlarını ece'ye çevirdi ama Ece onu hiç umursamadan gözlerimin içine bakarak evet Yalçın hala cevap vermedin. Açelya ve Sanem bu sefer film izler gibi bizi izliyordu onlara baktım ve ne bakıyorsunuz deyince kıkırdadılar. sonra biraz düşününce tekrardan öksürdüm ve benden kana susamış vampir gibi cevap bekleyen arkadaşlarıma baktım. Tam o sırada Onur araya girdi ve ne olacak nefes alsın yeter deyip, kolunu omzuna atınca, ona sert bakışla baktım Onur gülerken kızlar ise düşman cephesindeymiş gibi Açelya bir hışımla;
-o da ne demekmiş öyle sen şimdi bize ne demeye getiriyorsun?
Onur ise yüzünde kalan donuk gülümsemeyle bir an affalayıp, yok canım ben öyle şey diye dedim...
-ne diye?
Bana bakan Onur'a hakkettin der gibi baktım ama Ecenin de lafa başlayacağını anladım ve tamam hadi bir an ağzından kaçtı onurun omzumla omzunu dürttüm Onur kızların bakışlarından sıyrılmaya çalışıp, evet evet tabii canım benim boş bogazlıgım siz takmayın bana.
Açelya neyse diye tısladı. Ve tekrardan çevirdik evirdik derken oyun gitgide sohbet muhabbete bağlandı ve dikkatimden kaçmayan bir şey oldu Açelyanın tam düzeldigini ve moralinin yerine geldiğini düşünmüştüm ki eline aldığı telefona bakınca birden yüzü bembeyaz oldu tam bir terslik olduğunu anlayıp soracaktım ki Sanem ve Ece'nin telefonu aynı anda çalınca dikkatim dağıldı. İkiside konismalarını bitirince Sanem lafa ilk başlayan oldu.
-saat çok geç benim artık gitmem lazım.
-benimde dedi Ece.
-Tamam o zaman kalkalım isterseniz dedi Onur.
Saate baktım ve dördü çeyrek geçtiğini görünce ayaklanıp bana da uyar diyecektim ki Açelyaya baktım ve kararım an itibariyle değişirken, siz gidin biz birazdan geliriz. Ece'ye baktım Ece hadi siz gidin ben Açelyayı birazdan yanınıza bırakacam. Kimse ikiletmeden gidince, ay gibi parlak yemyeşil gözlü Açelyama biricik kardeşime baktım. Ve aramızda kısa bir süre sessizlik oluştu.
" Sessizliği bölmeyi düşünürken birden Açelya hıçkırarak ağlamaya başladı. Ve anın şokuyla ilk bir kaç saniye öyle kaldım ama hemen sonra yanına gidip sarılmıştım. Açelya bir süre sessiz bir şekilde omzunda ağlarken en sonunda nefeslenir gibi oldu.
-endiseli bir sesle, ne oldu biricik kardeşim biricik gülûm benim. Lütfen bana herşeyi anlat son zamanlarda ki halin elbette gözümden kaçmıyor Açelya sözlerimle daha fazla hıçkırırken, konuşmaya başladı.
-be... Benim yüzümden... Yalç... Yalçın!
Daha fazla endiselenirken elimi yüzüne aldım. Açim ne oldu hadi söyle bana dedim tam ağzımı açmıştı ki bir an sustu ve ba... Babam onun bugün ölüm yıl dönümû. Her... Şey... Benim yüzümden oldu dedi kendine tekrarlatır gibi ve ben bunu nasıl unutmuştum dedim bense kendime bunu tekararlatır gibi...
" Açelyanın anne babası pekde iyi anlasabilen birileri değillerdi genellikle annesi Açelyanın her davranışında kusur bulur ve küçümserdi babası ise yani fırat amca gelmiş geçmiş en iyi babaydı ve kızını hep korurdu. Ama gel zaman git zaman derken Açelya ve annesi tartışmış ve Açelya ise babasını büyûk bir özlemle bekliyordu Açelyanın babası polisti ve işinden ötürü geç gelirdi ama yinede asla Kızını ihmal etmezdi. O gün eve yorgun gelen babası Açelyayı görür gôrmez gözleri parlamış bir şekilde kızına sarîldı ve eşine baktı. Kızıyla konuşurken bir şeye üzgün olduğunu anlamış onu ne kadar güldürmeye çalışsa da gülmeyen yüzüne karşılık.
-Ne oldu Açelyam benim güzel kızım.
-hiç çikolata kalmamış ve annemde almama izin vermiyor halbu ki haftada bir yeme iznim vardı.
Kızının bu halini gören fırat amca beni burada bekle hemen geliyorum dedi. İlk önce mutfağa gidip sonradan da evin kapısından çıkmıştı.
-aferin sana aferin babanı bu saatte yorup markete gönderdin ya helal olsun !
...
Aradan saatler geçtikten sonra fırat amca geri gelmeyince endişelenen Neriman teyze tam telefonu alıp konusacaktı. Ama acı haber gelmişti evet Açelyanın babası fırat amca yakaladığı suçlu olan kişinin abisinin saldırısıyla darp edilmişti...
Günûmûz;
Omzumda ağlayan gülümün saçlarını okşadım. Açelyam biricik kardeşim lütfen ağlama kesinlikle senin hatan yoktu!
-am...
-ama sı yok Açelyam bu konuyu ne kadar konuştuk ve ne anlaşmıştık biz söyle bakalım.
Aglaması yavaslarken özür dilerim özür dilerim Yalçın ben sadece biraz dolmuşum. Yumuşayan gözlerle ona baktım. Ve tekrardan sarıldım birden bir kahkaha sesiyle Açelyaya delirmişsin dercesine bakarken ahhhg Yalçın aklıma geldikçe gûlesim geliyor deyince bu seferde anlamayan gözlerle,
-neyi ?
-neyi olacak Ece yi nasıl da hala ona o gözlerine hayır diyemiyorsun şaşıyorum valla!
-bir an afallayıp ne alaka hiç te bile diye çıkıştım ben sadece kibar...
-hadi ama yalan söyleme bizim birbirimize bir sözümüz vardı .
Bir iki üç bir ömûr boyu yalan yok.
Bir iki üç bir ömûr boyu yalan yok.
İkimizde aynı anda söyleyince tamam pes ediyorum diyerekten kendimi serbest bıraktım gözlerine, bakışlarına, onun benligine karşı koyamıyorum. Ama...
-ne ama onun içinde aynı mıdır duygular bilmiyorum dedim nefeslenirken.
-Hadi ama yalçın neden böyle düşünüyorsun bence Ece de sana karşı boş değil.
Gözlerimin büyümesiyle sahi mi bunu o mu sana söyledi yoksa?
-hayır ama benim hislerim kuvvetlidir. Bu arada yeni bir söz daha istiyorum eğer bana birşey olursa hep mutlu ol ve ece'ye onu sevdiğini söyle tamam mı?
-Gûlûmsemem sönerken bu da ne demek dedim sinirle sakın bir daha böyle bir şey söyleme !
Kısa bir sessizlikten sonra, Ece'nin evinin yolunu tuttuk ve Açelya birden durdu.
-Yalçın buradan sonra ben gidebilir miyim?
-neden?
-biraz yürümek istiyorum.
Ona hala onaylamaz gözlerle bakınca;
-hadi ama sadece iki mahalle öte biraz düşünmem lazım.
Tam itiraz edecektim ki!
-lütfen anla beni yalçınn!
Tamam dedim içim rahatsız bir şekilde ve o gidene kadar arkasından baktım. Ve nihayetinde bende eve gittim yorgunlukla yatağa girip, gözlerimi kapatmıştım.
...
Bir ses hayır bir melodi mi? Tam o anda uyku mahrumluğuyla telefonuma gitti elim. Telefonun çaldığını anlayınca kulağıma koydum yarım yamalak.
-yalcın! Gelen çığlık gibi sesle birden yerimden sıçradım.
-ya... Yalçın na... Nasıl nasıl oldu bu.!
Ayağa fırlayıp hemen konuştum.
-ece iyimisin ne nasıl oldu başın...
-yalçın sen ne saçmalıyorsun Açel... Açelya.
-ece ne Açelya yoksa bir şey mi oldu?
-yalcın açelya öldü! Ve telefon kapandı...
Bu bir kabus muydu hayır ya da kötû bir şaka mıydı
Hayır bunların hiçbiri değildi. Bu benim sonumdu! |
0% |