Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Yeni Planlar

@fatmatoraman

Bir melezi öldürmek için yapılması gereken tek bir şey vardı; kanatlarını yakmak. Bu onu ömür boyu süren bir sonsuzluğa götürüyordu. O sonsuzluk bir şey bilmiyordum. Öğrenmeyi çok isterdim ama sessiz bir şekilde olsa da kardeşimin intikamını alacağıma kendime ve ona söz vermiştim.

Clenyx aklımda tek bu kelime kalmıştı. Hepsini yok etmek istiyordum. Ne olursa olsun onların arasına karışmalı ve kardeşime bu sonu hak gören kişilerden intikamımı almalıydım.

Düşünceler içerisinde uykuya dalmışım Kalktığımda sırtüstü yattığım için kopardığım kanat yerlerim acıyla sızlıyordu. Derin bir nefes alıp kalktım ve aynada kendime baktım.

Harap haldeydim. Çaresiz, harap, kimsesiz. Sabah kahvaltı yaptığımız masaya oturdum ama hiçbir şey yemedim. Bixi’nin oturduğu yere gözyaşları içinde baktım. Bunun sonu gelmeyeceğini anlayınca kalktım ve dün kopardığım kanatları toplayıp sakladım. Ölümden korkmuyordum sadece intikam almadan bu dünyadan gitmemeye kararlıydım.

Biraz bilgi toplama adına dışarı çıktım. Sanki avlanacak bir şeyler arıyormuş gibi görünerek yürürken onu gördüm; Matty.

Koştum, koşarken aramızda bu kadar mesafe olduğuna inanamıyordum ama sonunda kendimi onun kollarına bıraktım. Uzun zaman sonra birinin kollarında huzuru bulmak beni rahatlatmıştı. Derin derin nefesler aldım. Titriyordum. Acaba olanlardan haberi var mı diye düşünürken kendini geri çekti ve yüzümü ellerinin arasına aldı. ‘’Biliyorum her şeyi ve ben hep yanındayım. ‘’ dedi. Evet belki içimi ultra rahatlatmamıştı ama yine de beni düşünen birilerinin olduğunu öyle ya da böyle görmüş olmuştum.

‘’Öldürdüler onu. Kanatlarını yaktılar. ‘’ dedim biraz fazla yüksek sesle bağırırken. ‘’ O daha çok küçüktü. Kime ne zararı olabilirdi ki?’’ diye devam ettim. Matty tekrar bana sarıldı ve kulaklarıma ‘’Kanı, çektiği acıları yanına kalmayacak. ‘’ dedi.

Buna inanmak istiyordum hem de tüm benliğimle. İntikamını almak, o yüzünü tanınmayacak hale getirmek istiyordum. Ama önce plan yapmam lazımdı.

Sanki aklımı okurcasına ‘’Benim bir planım var. ‘’ dedi. Elimden tutup beni bulunduğumuz yerden biraz uzağa kimsenin olmadığı bir yere götürdü. Sesimi çıkarmadan onu takip ettim ki zaten başka çarem yoktu. O artık benim sevip güvendiğim tek kişiydi. Annemi, babamı, kardeşimi kaybetmiştim. Bu kelimden nefret etsem dahi ‘’zavallı’’ durumundaydım.

Sonunda bir barakanın içinde durduk. Etrafa göz gezdirdikten sonra çalılığın üzerine oturmamı işaret etti. Hiçbir sorun çıkarmayarak dediklerini yaptım.

İlk önce bana olay gününü, bir tuhaflık görüp görmediğim gibi sorular sordu. Hepsini elimden geldiğince hatırlamaya çalışarak cevapladım. Derin bir nefes çektikten sonra ‘’Clenyx halkı tehlikede’’ dedi. Çok sinirlenmiştim. Bu yüzden sesimi biraz fazla yükselterek ‘’O halkın tek sorunu kardeşim miydi? Benim kardeşim tek bir yerde bıraksak evin yolunu bulamaz. Bir halkı nasıl tehlikeye sokabilir. ‘’ dedim. Haklı olduğumu onaylarcasına başını salladı.

‘’Seni anlıyorum. Biliyorum kardeşini kaybeden ben değilim ama o benim de kardeşimdi. Bırak da birbirimize yardım edelim.’’ dedi. Ona her şeyi anlatmanın iyi olacağını düşünüp arkamı ona döndüm ve ellerimle koparttığım artık orada olmayan kanatlarımı gösterdim. Şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Ayağa fırladı ve kafasını ellerinin için alıp sinirle ‘’BUNU NASIL YAPARSIN ‘’ diye sordu.

Ben de bilmiyordum. Hangi aklımla böyle bir şey yapmıştım, bir planım yokken böyle büyük bir adım atmıştım kestiremiyordum. Bu yüzden sadece ‘’Doğru olanın bu olduğunu düşündüm. O aptal kanatlar bizi sadece damgalamıyor hayatımızı kısıtlıyor.’’ diyebildim.

Gözündeki öfke yerini anlayışa bıraktı. Yeniden yanıma oturdu ve ellerimi ellerinin arasına tekrar aldı. ‘’Bir planım var. ‘’ dedi. Sesini oldukça kısmıştı. Ama bunun için sana ihtiyacım var. İçeriye sızacağız. Sonunda bunun kimin yaptığını bulup kellesini senin önüne getireceğim.’’

Gülümsedim. ‘’Belki de o kelleyi sana ben getiririm. ‘’ dedim. Her ne kadar hoşuna gitmese de bu gülümsemesine engel olmamıştı. ‘’Siz nasıl isterseniz hanımefendi. ‘’ demekle yetindi.

Kanatlarımı ne yaptığımı sorunca güvenilir bir yerde olduğunun teyidini verdim. Fazlasını sorgulamadı. Zaten sorgulayıcı biri pek olmamıştı.

Bu arada Matty’den kısaca bahsedecek olursak; çok uzun boylu benim gibi sapsarı saçlara sahip ama oldukça güçlü biriydi. Gücünü nerden bildiğimi aman sormayın.

Ona sonsuza dek güvenebilirdim. Çocukluğumuzdan beri tanışıyorduk. Kendisi melez değildi ama kasabada yaşamanın ona huzur getirdiğini söylerdi. Bu yüzden hiçbir zaman hayatımızda bulunan kim olursa olsun bunu sorgulamamıştı.

O benim koruyucu meleğimdi.

Cesaretimi toplayıp aralarına nasıl karışacağımızı sordum. Uzun bir süre düşündü, belli ki bu sorunun bu kadar çabuk geleceğini tahmin etmemişti.

‘’Detayları konuşmak için hava biraz fazla karardı. Sen evine git güzel bir duş al ve benden haber bekle. Emin ol seni yarı yolda bırakacak biri değilim. Diğerlerinin aksine.’’

Kalbim acıyla doldu. Birçok insan tarafından birçok kez yarı yolda bırakılmış, satılmış hatta oyuna getirilmiştim. Ama artık akıllanmıştım -yani umarım- hiçbir şeyin beni hayal kırıklığına ulaştıramayacağını artık kabullenmiştim. Daha temkinli, daha dikkatliydim.

Ama bildiğim bir şey daha vardı. Risalyn için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

***

Sabah olduğunda o güne hiç uyanmamayı diledim. Gözlerimi açmamayı, güneşin yüzüme vuran sıcaklığını hissetmemeyi diledim. Tek bir istediğim vardı Bixi’nin yatağımda zıplaması, beni uyandırmak için çaba göstermesi… Tek başımaydım. Evimiz kocaman değildi ama küçücük evde koca bir yalnızlık çekiyordum. İntikam istiyordum. Kelimenin tam anlamıyla; intikam.

Bundan vazgeçecek değildim ama Matty bana bir söz vermişti ve o hep sözünü tutardı. Beni yarı yolda bırakmayacaktı. Planının ne olduğunu merak ederken kapıdan sesler geldi. Kulağımı kabartıp dinlerken sesin Matty’den başkası olamayacağını anladım. Yatağımdan kalktım ve odadan çıkarken kenarda duran aynada görüntüme baktım. Matemde olabilirdim ama bu güzelliğime gölge düşüremezdi.

Matty ben kapıyı açar açmaz koluma yapıştı ve beni içeri çekti, arından kapıyı kapattı. Yüzünde acı çektiğini belli eden bir ifade vardı. Sanki bir şey anlatmaya çalışıyor da nasıl söyleyeceğini bilemiyor gibiydi. Sessizce içeri girdik ve koltuğa yerleştik. ‘’Seni dinliyorum, sabahın bu saatinde bu kadar öneml…’’ Ben cümlemi bitirmeden atıldı ve ‘’Biri daha. ‘’ dedi. Hiçbir şey anlamayan gözlerle ona bakınca anlamadığımı anlamış olacak ki ‘’Bir kurban daha var. ‘’ dedi. Olduğum yerde donakaldım. ‘’Biri daha.’’

Bu bir melez daha demekti ve artık sıra belki de yavaş yavaş bana geliyordu. Normalde bundan korkar, kaçar, saklanırdım. Ama benim kaybetmekten korktuğum Bixi hayatta yokken yaşamak zaten anlamsız geliyordu. Matty ne düşündüğümü anlamak istercesine yüzümü incelerken gözyaşlarımı içime akıttım. Sonunda ‘’Benim için endişelenmene gerek yok. Biliyorsun kanatlarımı koparıp sakladım.’’ diyebildim.

Derin bir nefes aldı ve nedense bana bu konuşmayı aklında sürekli planladığını hissettiren bir ifadeyle ‘’Bana yerini söylemek zorundasın, yoksa seni koruyamam. ‘’ dedi.

Ben de aynı ciddiyetle ‘’Ben de tam bu yüzden söylemiyorum. Beni korumanı istemiyorum. Kimsenin benim için bir şey yapmasını istemiyorum. ‘’ dedim. Söylediklerimde sonuna kadar kararlıydım. Birileri melezleri yok etmeye çalışıyordu, o kadar vicdansızlardı ki bunlara küçük yaştaki çocuklardan başlamışlardı. Kalbim, kafam ikisi de apayrı şeyler anlatıyordu bana.

Bixi ile kardeştik. Ben onun biricik ablasıydım. Ama tek ortak yönümüz kanatlarımız ve sarı saçlarımızdı. Ben peri annemin elf kulaklarını almıştım. Beyaz yüzüm, beyazdan biraz koyu gözlerimle melez olduğum asla belli olmazdı. Bunun bana fayda sağlayacağını Matty’nin anlattığı plandan sonra kesinleşmişti.

 

Clenyx Kraliyet Ailesi bir okul yapmaya ve orada herkesi güçlerine göre sınıflandırmaya karar vermişti. Tek şart melez olmamaktı tabii ki. Böylece melezlerle oluşacak bir savaş durumunda okulda eğitim görenler bir asker edasıyla melezlerin karşısına çıkaracaklardı.

Matty bunları anlatırken hem hızlı konuşuyor hem de çok terlediği belli oluyordu. Aklından geçen planı az çok anlamıştım.

Anlamadığım şey neden biz melezlerden bu kadar nefret ediyorlardı. Biz onlara hiçbir şey yapmamıştık. Boşa bir güç gösterisi için lanetlenmiş yıllarca kaçak bir şekilde yaşamıştık. Ama artık bu saltanatın yıkılması gerekiyordu ve bunu yıkacak tek bir kişi vardı;

BEN.

Ama büyük bir sorun vardı. Benim hiçbir özel gücüm yoktu. Hiçbir zaman bunu keşfetmek için herhangi bir çaba sarfetmemiştim. İnsanlar gibi büyümüş, yemiş, öğrenmem gereken şeyleri öğrenmiştim.

Şimdi ilk kez böyle şiddetli bir şekilde annemin yanımda olmasını diledim. O bana yardım eder yol gösterirdi. Ya da olması en azından Bixi yanımda olsaydı. Ellerim tutar avuç içlerimi öper ve masum suratını bana döndürüp ‘’Sen bunu da halledersin. ‘’ diyerek bana telkinlerde bulunurdu.

Ama yoktu… Ne annem, ne babam ne de canımdan kanımdan çok sevdiğim Bixi.

Öyle bir dalmışım ki düşüncelere Matty’nin anlattıklarını son anda yakalama fırsatı buldum. ‘’Eh işte böylece içeri girip casusluk yapacak ve bize bilgi sızdıracaksın. ‘’ diyordu. Kafamdaki ses bunun koca bir şaka olduğunu söylerken inanmaz gözlerle ona baktım. Gayet ciddiydi.

‘’Peki Sayın Matty beni oraya seçeceklerine olan inancın takdire şayan fakat ya anlaşılırsam. Beni diri diri yaktırmak mı istiyorsun?’

Oturduğu koltukta belini düzleştirdi ve tam bir oturma pozisyonu aldı. ‘’Kanatlarını sakladığını söylemiştin. ‘’ diye açıklamada bulundu.

Elbette kanatlarımı saklamıştım ama bu, onların beni diri diri yakmasına engel olamazdı. Evet belki ölmezdim ama yanmanın verdiği acı yetmez miydi?

‘’Neden sen gitmiyorsun o saçma okula. ‘’ sorusunu sormaktan kendimi alamadım. Gözlerini devirdi ve ‘’ Çünkü benim sende olan yeteneklerimden yok da ondan akıllı kızım.’’

Sinirlenmiştim. Hem de çok ve neye olduğunu dahi bilmiyordum. ‘’Gerçekten sana benim güçlerimin olduğunu düşündüren şey ne??’’ dedim oldukça sinirli.

Esneyip gerildikten sonra koltuktan kalktık ve ‘’Bunu yarın göreceğiz seni 09:00 olunca alırım.’’ dedikten sonra odadan çıktı ve ben arkasından öylece bakakaldım.

Loading...
0%