Merhaba canım okurlarım. Bomba gibi bir bölümle karşınızdayım. Hikayemize geçmeden önce sizden bir şey rica edeceğim. Hikayede Demir Afil, Orkide, Volkan, Eda ve Ceren için platformlarda şarkı seçip yorumlara yazar mısınız? (Çiftler için de olabilir. Orkide ile Demir Afil, Volkan ile Eda) Sizin için birer şarkı çalma listesi oluşturacağım. Yoruma yazmak istemeyenler özelden yazabilir. Birden fazla şarkı yazabilirsiniz.
Yazarınızdan
Sevgilerle...
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
-Orhan Veli
*****
Sabah gözlerimi zorlukla açtım. Boğazım ağrıyordu. Nefes aldıkça hırıltılı bir ses çıkıyordu. Bugün daha kötüydüm. Yaslandığım kişiye daha sıkı yaslanarak gözlerimi ovdum. Başımı yana çevirdiğimde yanımda Ceren'i gördüm. Başımı hafif kaldırınca onun yanında Eda, Eda'nın yanında ise Volkan uyuyordu.
Peki benim yaslandığım kişi kimdi?
Başımı sola doğru çevirince Demir Afil'i gördüm. Mavi gözleri bana bakıyordu. Yüzlerimiz karşı karşıyaydı. Kurumuş dudaklarımı ıslatarak "Afil?" dedim. Yeni uyandığım için sesim tiz çıkmıştı. Buna kısılan sesiminde katkısı vardı. Dün kısılan sesim bugün iyice kısılmıştı. "Günaydın" dedi.
"Günaydın" dedim. Mavileri yüzümü inceliyordu. Ne zaman buraya gelmişlerdi? Bizi nasıl bulmuştu? Dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Başım çatlıyordu. "Ne zaman geldin?" diye sordum. "Nasıl buldun?"
"Dün akşam" dedi. "Ceren'in arabasında GPS cihazı var" diyerek devam etti. "Bizi ormana kadar getirdi."
Bir mafya babasından ne bekliyordum ki? GPS cihazı olması normaldi. Mavi gözlerinin çevresi kırmızıydı. "Uyumadın mı?" diye sordum. Dilini damağına vurarak 'çıt' diye bir ses çıkardı. "Uyumaktan daha güzel bir rüya vardı karşımda" dedi. Dilim tutuldu. Bana güzel olduğumu imâ etmişti. Ve daha önemlisi yan yana uyumuştuk. Umarım dün gece boş şeylerden bahsedip kafasını şişirmemişimdir. Çünkü dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordum.
"Orkide?" diye soru dolu sesini duyunca bakışlarımı yüzüne çevirdim. "Ömer kim?" diye sorunca kaşlarımı çattım. Neyden bahsediyordu?
"Ömer mi?" diye sorunca bana olan bakışlarını sürdürdü. Ömer diye birini tanımıyordum. "Öyle birini tanımıyorum" dedim. Bana düz gözlerle bakmaya devam edince gerildim. Bana inanmıyor muydu? Dün gece olanları hatırlamaya ihtiyacım vardı.
"Dün gece beni Ömer diye çağırıyordun" dedi. "Ne?" diye sordum şaşkınca. Gerçekten böyle bir şey yapmış mıydım?
Şarkıda ki Ömer ile Afil'i karıştıracak kadar mı kendimi kaybetmiştim?
"Ben-" derken "biliyorum çok içmiştin" dedi sözümü keserek. "Hatırlamayacak kadar hem de"
"Özür di-"
"Özür dilemene gerek yok" dedi. "Dün gece özür dilenecek birşey yaşanmadı." diyerek beni bir kez daha şaşırttı.
"Peki" dedim kısık bir sesle. Dün yeterince dozumu aşmış olmalıydım. Onu Ömer diye çağırmak kırmış olabilirdi. Beni başkasının adıyla çağırsa yüzüne bakmazdım. Ama o sarhoşluğuma vermiş duymazdan gelmişti. Bilemiyorum. Belki de bana yansıtmıyordu.
Yastıkta kayarak biraz daha yaklaştı. "Sen bana küstün mü?" diye sordu.
"Niye?"
"Bilmem" dedi dudak büzerek. "Dün gece öyle söyledin"
"Hatırlamıyorum" Bana Ceren den bahsetmedi diye küsmüştüm. Ama ne ara söylediğimi unutmuştum.
"Emin misin?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.
"Eminim"
"Öyle olsun"
1 hafta sonra
Yazardan
Demir Afil ile Orkide çok güzel bir hafta geçirmişlerdi. 1 hafta boyunca gezmiş ve çok eğlenmişlerdi. Bu sürede daha da yakınlaşmış birbirleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmuşlardı. Neyi sevip sevmediklerini ikisi de çok iyi biliyordu. Demir Afil sabah erkenden kalkmış ilk iş olarak şirkete gitmişti. Bugün ödül töreni vardı. Ama gözden birşey kaçırmak istemiyordu. Herşey eksiksiz ve kusursuz olmalıydı.Orkide ise bugün izinliydi, akşam olan ödül törenine hazırlık yapacak, geç saate kalmadan ödülün ait olduğu otelde gidecekti.
Orkide aceleyle eşyalarını çantasına sıkıştırırken çalan telefonuyla derin bir nefes verdi. Büyük ihtimal Eda onu aşağıda beklediğini söylemek için arıyordu. Telefonu meşgule atıp ayakkabılarını giyerek hızlıca asansörün düğmesine bastı. Genelde asansör kullanmazdı ama bugün önemli bir gün olduğu için zaman kaybedemezdi. Ödül için kendisine siyah renkte omuzları açık, dar ve uzun bir elbise seçmişti. Elbisesi oldukça uzundu. Mağazada gördüğü ilk an beğenmiş hemen almıştı, hareket ettikçe elbisenin uzun kumaşı yere sürünüyor kendisini prenses gibi hissediyordu. Asansörde ki aynaya dönerek kendine baktı. İyi görünüyordu. Açık saçlarını omzunun tek bir tarafında toplayarak, dudağının köşesinden taşan kırmızı rujunu dikkatle sildi. Yine her zaman ki gibi fazlasıyla güzeldi.
Asansörün açılmasıyla hızlıca kapıya yöneldi. Apartmanın büyük camdan kapısını tutup dikkatlice açtıktan sonra dışarı çıktı. Eda'yı tek görmeyi beklerdi ama diğerlerini yanında görünce biraz şaşırmıştı. Demir Afil'i burada görmeyi beklemiyordu.
Kısa bir şaşkınlığın ardından elbisesinin eteklerinden tutarak dikkatle merdivenlerden indi. Yanlışlıkla elbisesine basar yere düşebilirdi. Demir Afil karşısında ki kadına nutku tutulmuş bir halde bakıyordu. Onu süzerken yüzünde hiç olmadığı kadar garip bir ifade, gözlerinde beğeni vardı. Siyah renk ona çok yakışıyordu. Bugün ona birkez daha aşık olmuştu. Elbisesinin açık bıraktığı omuzunu görünce sıkıntıyla burun kemerini sıktı. Bu gece onun için kolay olmayacaktı. Bakışları yüzüne çıktı. Kırmızı rujun süslediği dudaklara bakınca yutkundu. Çok güzeldi.
Volkan ağzının içinde kısa bir ıslık çalıp hayranlıkla Orkide'ye döndü. "Çok güzel olmuşsunuz Orkide Hanım"
"Teşekkürler Volkan Bey" dedi eteklerini tutup dizlerinin kırarak prenses selamı verdi. "Siz de çok yakışıklı olmuşsunuz" dedi. Volkan kravatının boğaz kısmını biraz gevşeterek çapkınca yanında ki Eda'ya göz kırptı. Eda pembe etekleri fırfırlı bir elbise giymişti. Pembe ona yakışmıştı. "Siz hanımlar kadar olamasak da fena değiliz"
"Çok güzel olmuşsun" dedi Ceren. Gece elbisesiyle harika görünüyordu.
"Mükemmel" diyerek Eda'da ona katıldı. Demir Afil henüz hiçbir yorumda bulunmamıştı. Çok güzelsin demek isterdi ama diyemezdi. Güzelliği değil söz, kelimelerle bile ifade edilmezdi. Hayatın da gördüğü en güzel kadın karşısında ki kadın olabilirdi. Mankenlere taş çıkaracak bir vücudu ve büyüleyici bir güzelliği vardı. Ondan bakışlarını alamıyor, hayran ve beğeni dolu gözlerle bakıyordu. Bakışları tekrar elbiseye dönünce sıkıntı basmış gibi kravatını çekiştirdi. Bu elbise çok açık değildi ama başkasının ona göz ucuyla bakma ihtimali bile Demir Afil'i geriyordu. Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Volkan'ın boğazını temizlemesiyle kısa bir an bakışları elbiseden ona çevrildi. Volkan gözleriyle Orkide'yi işaret ettiğinde bakışları ona döndü. Orkide heyecanla Demir Afil'in bir şey söylemesini bekliyordu ama Demir Afil bunu yapmadı.
"Hazırsanız gidelim" dedi kolunda ki saate bakarak. Orkide'nin içini büyük bir üzüntü kapladı. İçinde ki acının aksine kocaman gülümseyerek "gidelim" dedi. Demir Afil onun kalbini ne kadar kırdığını bilmiyordu. Bunu gözleri dolu bir şekilde gülünce fark etmişti. Demir Afil bazen gerektiğinde duygularını çok iyi saklayan birisiydi. Ve işte o anlardan birindeydi. Ağzını açıp birşey söyleyecekken Orkide çoktan arka koltuğa oturmuştu. Kendisine binbir küfür ederek adamlarına arabalarına binmelerini söyledikten sonra sürücü koltuğuna geçti. Dikiz aynasından arkaya baktığında Orkide dolu gözleriyle dışarıya bakıyor, ağlamamak için elbisesini yumruk yaptığı eliyle sıkıca tutuyordu. Hevesle giydiği elbisesini yırtarak çıkarmak istiyordu. Bu gece Demir Afil'e güzel görünmek istemişti ama karşılığını alamamıştı. Tüm hevesi kursağında kalmıştı. Sıkıntılı bir nefes alarak arabayı çalıştırdı.
Arada bakışları dikiz aynasından arkaya kayıyor, dolu gözlerini gördükçe belinde ki silahı çıkarıp kendi kafasına sıkası geliyordu. Kızı istemeyerek üzmüştü. Araba uzun kırmızı halının önünde durduğunda gelen gazeteciler arabanın etrafına dolaşarak üstü üste flaşlar patladı. Gazetecilere iyi malzeme çıkmıştı. Herkes gibi onlarda ödülü alacak kişinin Demir Afil Soydan olduğunu biliyordu. Volkan'la beraber arabadan inen adamlar gazetecileri arabanın etrafından biraz uzaklaştırarak güvenli bir alan oluşturdular. Demir Afil sayısız gazetecilere bakarak başını arkaya çevirdi.
"Fotoğraflarının çekilmesinden..." dedi. Henüz yapacağı şeyi bilmiyordu. "Rahatsız olur musun?" diye sordu. Orkide her an ağlayabileceği için sesinin titrememesine dikkat ederek "Hayır, olmam" dedi. Böyle yaparak kendini ele veriyordu. Demir Afil kısa bir an yüzüne baktı. Mimik okuyabiliyordu. Kendisini sıktığını görünce arabadan indi. Arabanın etrafından dolaşarak Orkide'nin kapısını açtı. Volkan'da Eda'nın kapısını açmıştı, Ceren ise çoktan mekana doğru ilerlemişti. Demir Afil elini tutması için ona elini uzattı. Orkide onun kapısını açmasına şaşırmıştı, adı geçtiğinde herkesi korkudan titreten adam bugün bir kadının inmesi için kapısını açmış ve elini uzatmıştı.
Orkide şaşkınlıkla bir ona ve uzattığı eline bakarken duygu karmaşası içindeydi. Elini tutmalı mıydı? Tereddüt ediyordu, belki daha sonra sıkılıp onu bırakabilirdi. Demir Afil tutmakta tereddüt ettiğini görünce elbisesinde ki elini tutarak onu dışarı çekti. İnmesiyle arkasından kapıyı kapattı. Orkide ise başı önüne eğik, parmaklarının arasında ki ellere bakıyordu. Saçlarının arasında nefesini hissetmesi ile titrek bir nefes aldı. Bu adamın yakınında olması bile onu heyecanlandırıyordu. "Ben tuttuğum eli bırakmam" demişti kulağına eğilip fısıldarken. Tuttuğu eli acıtmayacak kadar narin, bırakmayacak kadar da sıkı tutuyordu.
Kırmızı halının üstünde yürümeye başladıklarında çok uyumlu gözüküyorlardı. İkisi de baştan aşağı siyah giyinmişti. Gazetecilerden gelen soruların hiç birine yanıt vermeyerek dik ve kendinden emin adımlar atıyordu Demir Afil.
"Ödülü sizin kazanacağınız söyleniyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?" diye sordu mikrofonu ona uzatan muhabir. Bir şey söylemeye gerek yoktu. Kazanacağı belliydi.
"Demir Bey yanınızda ki hanımefendi kim?" diye sordu başka bir muhabir hemen yanından seslenirken. Işıklar tekrar yüzüne patladı.
"Sevgili olduğunuz söyleniyor. Bu doğru mu?" Böyle bir şey söylenmiyordu. Sıkı bir güvenliği olduğundan şimdiye kadar hiçbir magazin Orkide'yi yanında görmemişti. Muhabir sadece Demir Afil'in ağzını arıyor, yanında ki kadını bu denli sahip çıkmasını merak ediyordu. Eğer Orkide istemezse yarın gazetelerde çıkacak herşeyi engelleyebilirdi.
Kapıda ki görevlilere davet kartını göstererek içeriye doğru attığı adımla duyduğu son şey "Ceren Hanım'ın geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye döndüğü söyleniyor. Bu konuda bir açıklama yapar mısınız?"
Ödül otelin içinde bulunduğu büyük salonda yapılacak, daha sonra bahçede ışıklarla süslenmiş yerde kutlama yapılacaktı. Bu ödül törenine seçilmiş ve sadece davet kartı olan kişiler girebilecekti. Ceren ilerleyip en önde onlar için ayrılmış koltuğa oturduğunda bakışları sahnedeydi. Ceren'in yanında Orkide ve Demir Afil, onların yanında ise Eda ve Volkan vardı. Salon ağzına kadar dolmak üzereydi. Şirket yönetici ve çalışanların bir çoğu gelmişti. İçlerinden yeraltı dünyasından olanlarda vardı. Hepsi birbirini görmezden geliyordu. En ufak bir açıkta yakalanabilirlerdi. Sahnenin arkasında ki büyük kameralar salonu çekiyordu. Birazdan başlayacaktı.
*****
Diğer ödüllerin verilmesi beklenmişti, şimdi sıra yılın en iyi holdingindeydi. Sahnede ki kadın konuşmak için sözü devraldığında kısa bir an bakışları salonda ki insanların üzerine kaymıştı. Bakışları Demir Afil'de durduğunda Orkide'nin de bakışları ona çevrildi. Ne tepki vereceğini görmek istiyordu ama yüzünde mimik oynamıyordu. Ödül alacaktı ve heyecanlı değil miydi?
Sunucunun sesi duyulmasıyla bakışları tekrar sahneye çevrildi.
" Sıra yılın eni iyi çıkış yapan holdingin de; makine ve teknolojiden, enerjiden, mimari yapılara kadar birçok sektörde dünyanın onlarca ülkesinde, ülkemiz Türkiye'yi temsil eden MG Holding başarılarıyla Türkiye'nin göğsünü kabartıyor." diyerek derin bir nefes aldı. Kalbi göğüs kafesine şiddetle vururken sunucu devam etti.
'YILIN EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN HOLDİNGİ' ödülünü almak üzere MG Holdingin sahibi Demir Afil Soydan'ı başarılarından dolayı tebrik ediyor ve ödülünü alması için sahneye davet ediyorum." diyerek konuşmayı bitirdiğinde Demir Afil ayağa kalktı. Daha sahneye çıkmadan onun için büyük bir alkış tufanı kopmuştu. Ceketinin önünü ilikliyerek sahneye doğru yürümeye başladı. Merdivenleri çıkarken göz ucuyla arkasında duran kalabalığa baktı. Sadece şirketi veya holdingi değil, tüm Türkiye'yi temsil ediyordu. Bu onun için gurur vericiydi.
"Tebrik ederim Demir Bey" dedi sunucu kadın sıkması için elini uzatırken.
"Teşekkürler Özge Hanım" dedi Demir uzattığı elini sıkarken. Kadın eline aldığı ödülü Demir Afil'e uzatarak "Bize kısa bir konuşma yapar mısınız?" diyerek ricada bulundu. Ödül altından bir melekti. Meleğin uzun kanatları arkasından geçiyor elinde örgü şeklinde tuttuğu yuvarlak çemberi havaya kaldırmıştı. Işıklar altında parlıyordu. Herkes bu ödülü almak için bir sene boyunca uğraşmıştı. Ve kazan MG Holding olmuştu.
"Tabi" diyerek konuşma kürsüsüne geçtiğinde kameramanlar art arda fotoğraf çekti. Herkesin beklediği an gelmişti ve Demir Afil Soydan konuşma yapacaktı.
"12 yıldır hep olduğu gibi liderliğimizi koruyoruz. Ülkemize hizmet veren MG Holding adına bu ödülü almak benim için çok gurur verici." diyerek söze başladı. "Ülkemize ve bölgemizin kalkınmasına destek olan, bilgi teknolojilerine yatırımda ve güvenilir şirket olma vizyonuyla hareket eden şirketimiz MG Holding'i ve değerli çalışanlarımızı kutluyorum." dedi. Derin bir nefes alarak etrafa göz gezdirdiğinde devam etti. "Sizin ve değerli çalışanlarımızın sayesinde bu ödülü alıyorum. Hepinize MG Holding adına teşekkür ederim."
"Şimdi sizin huzurunuzda beni lâyık gördüğünüz ödülü havaya kaldırmak istiyorum" diyerek konuşmasını bitirdi. Elinde tuttuğu ödülü havaya kaldırdığında aynı anda tüm kameralar çekti. Salon birkez daha alkış ve ıslık sesleriyle dolduğunda sahnenin perde tarafına geçerek arka kapıdan çıktı.
Elinde ki altın ödülü Celal'e teslim ettikten sonra davet alanına yöneldi. Birazdan salon boşalacak, herkes kutlamalara başlayacaktı. Salonun kapıları açıldığında Orkide etrafa bakmakla meşguldü. Demir Afil az önce bir konuşma yapmış ve ortadan kaybolmuştu. Ceren'in ona seslenmesiyle etrafa bakmaya son verip peşlerinden gitti.
"Abini gördün mü?" diye sordu. "O nerede?"
"Bilmiyorum, birazdan gelir" diyerek yanıt verdi Ceren. Düşmemek için elbisesinin eteklerinden tutarak yürümeye başladı. Bahçede ki siyah beyaz taşların üstünden yürürken arada etrafa bakıyordu. Bir masanın önünde durduklarında garsonun getirdiği şarap kadehinden bir yudum aldı.
"Kendimi tebrik ediyorum" dedi Volkan. Orkide ona dönerek "Ne alaka?" diye sordu.
"Girdiğim her yere şans getiriyorum" diyerek kendini övmesine güldü. Şirkete gireli daha iki hafta olmuştu, bu iki haftada kazanılması güç birşeydi. Hepsinin Demir Afil'in kendi çabaları sonucu olduğunu biliyordu. Orkide'nin neşesini yerine getirmek amacıyla espri yapıyordu. Volkan uzanıp masada ki çerezlerden bir kaçını ağzına attığında etraftakilere bakıyordu. Sadece birkaç masa gerisinde Cevher ve Devran Bey duruyordu. Devran Beyin şirketi 6. Cevher Beyin şirketi ise 9. olmuştu. Demir Afil uzun zamandır yine hep olduğu gibi birinciliğini koruyordu.
Demir Afil bahçenin arka tarafında diğer yöneticilerle konuşuyordu. Ama halâ ortada yoktu. Orkide "dolaşacağım" diyerek masadan ayrıldığında etrafında dönerek baktı. Yanına gelen Ebru Hanım'a gülümsemeye çalıştı.
"Merhaba Orkide Hanım"
"Merhaba Ebru Hanım"
"Tebrik ederim."
"Teşekkür ederim. Demir Bey'in çabaları sayesinde birinci olduk" diyerek yanıt verdi. Ebru Hanım ile kısa bir sohbetten sonra oradan ayrıldı. Biraz daha ilerlerken yanından geçtiği masadan gelen sesle irkildi.
"Merhaba hanımefendi" dedi bir adam. Uzun boylu kumral bir adamdı. Dikkat çeken kahverengi gözleri ve keskin yüz hatlarıyla yakışıklı gözüküyordu. Bu adamı ödül alırken görmüştü. Babasının ünlü reklam şirketi vardı. Babasının âni rahatsızlığı sebebiyle, varisi olarak ödülü o almıştı.
"Merhaba" dedi Orkide çekingen bir tavırla.
"Çok güzelsiniz" dedi adam gözlerinde oluşan beğeniyle. "Ben Ömer" diyerek tanışmak amacıyla elini uzattı. Orkide gelen iltifatla gülümsedi, "Teşekkürler" dedi ama Ömer Beyin elini tutmadı. Bu adamın elini tutmak istemedi. Adamın eli havada kalınca elini cebine koyarak ona pis bir sırıtışla gülümsedi. Niyeti iyi değildi. "İsminiz?" diye sordu. Zorlukla gülümseyerek "Orkide" dedi. Ömer Bey garip bir şaşkınlıkla Orkide'ye baktı. "Orkide?" dedi sorarcasına. Onu ismiyle yargılıyordu. Orkide ise başını salladı.
"Benimle biraz sohbet etmek ister misiniz?" diye sordu. "Tek başımayım. Görüyorum ki sizde öyle" dedi onu işaret ederek. Orkide kısa bir an durdu. Buraya Demir Afil ile gelmişti. "Aslında b-" derken belinde hissettiği el ile duraksadı. Başını çevirince yanında Demir Afil ile karşılaştı. Orkide ona bakıyordu ama o bakmıyordu. Karşısında ki adama odaklanmıştı. Sonunda gelebilmişti. Çünkü bu adamın aklından hiç iyi şeyler geçmiyordu.
"Merhaba Ömer" dedi Demir Afil'in soğuk ve sert sesi. Orkide burada olmasa parçalara ayırır köpeklere yem ederdi. Ömer denen ş*r*fsiz, baba parası yiyen, her gece biriyle yatan, zengin züppenin biriydi. Babası ise oğluna karşıt efendi biriydi ama gel gör ki oğlu öyle değildi.
Ömer Bey ise yalancı bir şaşkınlıkla "Merhaba Demir" diyerek sıkmak için elini uzattı. "Tebrik ederim, çok büyük bir başarı" dedi. Demir Afil ise önce ona sonra uzattığı eline bakmış ardından tutmuştu. "Ben de tebrik ederim" dedi elini sıkarken. Elinde olsa Orkide'ye uzattığı bu eli kırardı. Şu an herkesin göz odağıydı ve yanlış bir hareket yapmak istemiyordu. Ama karşısında ki adam şansını zorluyordu. "Baban çok iyi iş çıkarmış" dedi. Onu küçük düşürmüş, ödülü almada hiçbir faydası olmadığını açık bir şekilde yüzüne söylemişti. Ömer Beyin tüm keyfi kaçsa da nefretle gülümsemiş, başını sallamakla yetinmişti.
Ömer Beyin bakışları Demir Afil'in sıkıca tuttuğu kadına kaydı. Bu kadını böyle sahiplenircesine tutması onu şaşırtmıştı. Volkan masasında ki çerezlere bir kez daha uzandı. "Ceren" diye seslendi fısıltıyla. Ceren'in bakışları ona çevrildiğinde keyifle gülümsedi. "Kavga var" dedi. Ceren kaşlarını çatınca "abine bak" dedi. Karşısında ki Ömer Beyi gözleriyle işaret ederek "Birazdan bu herif için hiç iyi şeyler olmayacak" diyerek devam etti. Demir Afil'i durdurmak yerine izlemeyi tercih ediyordu, Demir Afil boş yere kimsenin canını yakmaz veya canı sıkıldığı için öldürmezdi. Ama karşısında ki kişi öyle değildi, birazdan onun da sonu gelecekti. Volkan açtığı antep fıstığını Eda'nın eline uzatırken diğerini kendisi yedi. Ceren'de aldığı şarap kadehini sakince yudumluyordu. Abisinin neler yapacağını görmek istiyordu.
"Hak ediyor" dedi Eda. "Gözümüzün önünde kıza yürüyor"
"Gebersin" dedi Volkan. "P*ç kurusu"
"Biz de sohbet ediyorduk" dedi Ömer Bey, Orkide ile kendisini kastederek. "Siz?" diye sordu alayla. Masada ki gerilimle herkes konuşmayı bırakmış pür dikkat bu masaya odaklanmıştı. Herkes yaklaşan tehlikenin farkındaydı ama kimse müdahale etmiyordu, ederlerse sıranın ona geleceğini biliyordu. "Biz..." diyerek onayladı Ömer. Bu adamın canını sıkmak hoşuna gidiyordu. Ama sonunun yaklaştığını farkında değildi.
Demir Afil son derece sakin bir hareketle garsonun elinde ki şarabı alıp Ömer Beyin gözlerinin içine bakarak yere döktü. Elinde duran boş kadehi kafasında parçaladığında, geriye doğru sedelendi. Orkide araya girecekken onu durduran şey ise Volkan'ın kolundan tutup çekmesiydi. "Ne yapıyorsun?" diye sordu Orkide. "Karışma" dedi Volkan. Demir Afil yakalarından tutup elini kaldırdı ve yumruğunu suratına geçirdi. Ömer Bey daha ne olduğunu anlayamadan ikinci yumruğunu da suratına geçirdiğinde onu yere serdi. "Siz diye bir şey yok!" diye bağırdı. "O benim kadınım!" Sinirden titrerken üst üste yumruğunu suratına geçirince Orkide korkuyla ona baktı. Artık Demir Afil'i o bile durduramazdı. Yakalarından tutup yüzüne kafa attığında çıtırdama sesi gelmişti. "Ona hangi elini uzattın!?" diye sordu dişlerinin arasından gürleyerek. "Söyle!" Cevabın gelmesine gerek yoktu. Gözlerinin içine bakarak tüm parmaklarını çevirip kırdığında Ömer Beyin bağırışı tüm bahçeyi sarmıştı. Orkide ise dehşete kapılarak Volkan'dan kolunu kurtarmaya çalışıyordu. "Bırak!" dedi. "Bırak! Öldürecek!"
"Onun ne yaptığını bilmiyorsun!" diye bağırdı karşılık olarak. "Yaptığı az bile"
Gözlerinin önünde adam öldürüyordu ve kimse çıkıp bir şey demiyordu. Ömer Bey acıdan bayıldığında son bir kez yumruk atıp üstünden kalktı. Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. "Volkan!" diye gürledi bu sefer olduğu yerde. "Bu iti götürüp babasının önüne atın!"
Arkasına döndüğünde ilk hedefi Orkide oldu. Orkide geriye doğru bir adım attığında daha çok sinirlendi. Ondan korkmasını istemiyordu. "Korkma!" diye bağırdı ona doğru sinirle adım atarken. Orkide ona her yaklaştığında bir adım geri gidiyordu. "Benden korkma!" diye bağırdı. Korkuyla yerinde durduğunda hıçkırmamak için zor duruyordu. Demir Afil ileri atılıp onu kolundan tuttuğu gibi arka çıkışa yöneldi. Arabasının önüne geldiğinde hiç kimse yoktu. Kolunu bıraktığında "Bin" diye emretti. Ama Orkide olduğu yerde durmuş, adım atmak istemiyordu. Korkuyla başını iki yana sallayarak "Binmek istemiyorum" dedi gözleri dolu bir şekilde. "Bin" dedi Demir Afil sabrının son demlerini kullanarak. Orkide başını iki yana sallamasıyla kolundan tuttuğu gibi arabanın kapısını açıp onu içeri oturtturdu. Ne kadar sinirli olsa da canını yakmak istemezdi. Arabanın etrafından dönerek sürücü koltuğuna geçip arabanın kapılarını kilitledi. Her ihtimale karşı sürerken kendisini aşağı atabilirdi. Arabayı çalıştırarak alandan çıktığında arabayı çok hızlı sürüyordu. "Kemerini tak!" dedi. "Takmayacağım" dedi hızla. "Sen de takmamışsın"
"Benim canım umrumda değil!" diye bağırdı. "Ama senin ki umrumda!"
Orkide onun bu söylediğine sinirlenip "Niye?" diye bağırdı. "Benim canım niye senin umrunda?!"
Araba âni bir frenle parkın önünde durduğunda "Anla artık kadın!" dedi. "Çünkü ben seni seviyorum!" diye haykırdı yüzüne karşı.
Arabanın içini derin bir sessizlik kapladığında Orkide duyduğu şeyi sindirmeye çalışıyordu. "Gecem de sensin, gündüzüm de!" dedi sakin bir sesle. "Her şeyim oldun anla artık!"
"Sen..." dedi ama cümlenin devamını getiremedi. Bu zamana kadar onu sevmediğini düşünürdü. Demir Afil onun aklından geçenleri okumuş gibi devam etti. "Ben sırf bir adam sana baktı diye onu öldürüyordum. Başkasının sana bakmasına dayanamayacak kadar seni sevdim ben... Seni sevmediğimi nasıl düşünürsün?"
Orkide'nin akmaya başlayan gözyaşlarını eliyle silip ellerini yanaklarına bastırarak onu kendisine çekip öptü. Onu büyük bir şehvet ve istekle öpüyordu. Orkide ilk bir kaç saniye ne olduğunu anlamamış, dudaklarının arasında ki dudakları fark etmesi uzun sürmemişti. Hızlı ve sert öpüşüne aynı şekilde karşılık verdi. Tüm sinirini dudaklarından çıkarmak ister gibiydi. Alt dudağını emmeye başladığına yakasını tutarak onu daha çok kendine çekti. Soluklanmak için ayrıldıklarında alınlarını birbirine yasladı. Göğsü hızlı inip kalkıyor, var gücüyle vuruyordu. Kırmızı ruju ağzının etrafına dağılmış olması gecenin ışığında onu daha çekici kılıyordu.
Dudaklarını bir kez daha öptüğünde "Sen benimsin" dedi adam.
"Ben seninim" diyerek tekrar etti kadın.
BÖLÜM SONU
Bölüm nasıldı?
Yorumlarda buluşalım.
Bir sonra ki bölümde görüşmek dileğiyle...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
23.41k Okunma |
1.57k Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |