Merhaba canım okurlarım. Bomba gibi bir bölümle karşınızdayım. Hikayemize geçmeden önce sizden bir şey rica edeceğim. Hikayede Demir Afil, Orkide, Volkan, Eda ve Ceren için platformlarda şarkı seçip yorumlara yazar mısınız? (Çiftler için de olabilir. Orkide ile Demir Afil, Volkan ile Eda) Sizin için birer şarkı çalma listesi oluşturacağım. Yoruma yazmak istemeyenler özelden yazabilir. Birden fazla şarkı yazabilirsiniz.
Yazardan
Sevgilerle...
***
Güneş gibi parlamasa da bazen bana
Ay aydınlatmasa da çehremi böyle
Yine de farklı bir hisle izlerim
İlhamım için gözlerinde sözlerim
Bazen kapansa da tüm yollar bana
Bir söz gerekse de kurtuluş için bana
Ben bakacağım yeri yine bilirim
İlhamım için gözlerinde sözlerim
~şiirdar şair
***
Yazardan
Orkide sabah erkenden kalkmış, güzel bir duş almıştı. Bugün kendisini iyi hissediyordu ama şirkete gidemezdi. Demir Afil onu eve bırakırken birkaç gün şirkete gelmemesini izinli olduğunu söylemişti. Eğer şirkete giderse gittiği gibi geri gelirdi. Demir Afil'in inadını biliyordu. Yatakta uzanmış sosyal medyada geziniyordu. O geceye dair bir sürü fotoğraf vardı. Hepsine bakmıştı. Hepsinde de çok güzel çıkmışlardı. Bütün ülkenin dilinde olmak kendisini biraz geriyordu. Alışık değildi böyle şeylere.
Ekrana düşen bildirimle kaşları çatıldı. Bir numaradan kendisine video gelmişti. Bildirimin üstüne tıklayarak ekranı açtı. Video inmeye başladığında sıkıntıyla dudağını dişledi. Karşısında Demir Afil'i görmesiyle içini bir sıkıntı kapladı. Belki de açmadan silmeliydi. Ama merakı buna izin vermiyordu. Neden bu video ona gelmişti?
Merakına yenilerek videoyu açtı. Görüş açısında Demir Afil ve bir adam vardı. Yüzleri net değildi video uzaktan çekilmişti ama sesi net ve kendinden emindi. Videonun sesini tam açarak büyük bir dikkatle dinledi.
"Sevgilim değil tek gecelik bir ilişki sadece" diyordu Demir Afil. Neyden bahsediyordu?
Elinde tuttuğu kağıtları masanın üzerine fırlatarak karşısında ki adama odaklandı Demir Afil. Orkide videoyu izlerken kağıtların ne olduğunu göremiyordu ama tahmin ettiği şey olmamasını diliyordu. "Eğer sevgilim olsaydı o gece bu fotoğrafların çekilmesine izin vermezdim" diyerek Orkide'nin kalbine bir hançer soktu. Gözyaşları çoktan yanağını ıslattığında elinde tuttuğu telefon titredi. "Sevdiğim kadını düşmanlarımın önüne yem olarak atmazdım" diyordu Demir Afil. O an elinde ki telefon yerle buluştu. Görünmez bir hançer onu defalarca kez bıçaklıyordu sanki.
"Neden sana inanayım?" diyordu adam. Vereceği cevabı duymak istemiyordu. Elini acıyan kalbine götürdüğünde bir kez daha darbe yedi. "İnanmıyorsan öldür" dedi. "Umurumda bile olmaz"
Gerçekten öyle miydi? Kendisini bir yem gibi düşmanlarının önüne mi atmıştı?
"Bir kadın benim hiçbir şeyim olamaz" diyordu video kapanmadan önce, devamı gelmedi. Oturduğu yerde elinin altındaki yorganı sıktı, kalbinde ki sızı büyüdü. Masanın üstündeki vazoyu tuttuğu gibi karşısında ki aynaya fırlattı. Ayna kendisini olduğu gibi gösteriyordu. Aynayı kırmıştı artık paramparçaydı tıpkı ruhu gibi...
Kalbi kırılmamıştı, sökülmüş ayaklar altına alınmıştı. Boğazına batan iğneler nefes almasını engelliyordu. Sürekli k ses kafasının içinde dönüyordu. Onu kullanmıştı. 'Sevdiğim kadını düşmanlarımın önüne yem olarak atmazdım' diyordu. Nasıl sevmezdi? Yalan mıydı herşey? Bunları göremeyecek kadar mı kör olmuştu?
Acıyan kalbine inat güçlükle ayağa kalktı. Bunların mantıklı bir açıklaması olmalıydı. Üstünde ki beğenerek aldığı takımı yırtarcasına çıkarıp odanın içinde savurdu, şu an kendisini iyi hisstemiyordu. Kullanılmış bir oyuncak gibiydi. Bir çocuğun ailesine ısrarla aldırdığı oyuncağı elde edip birkaç gün oynayıp bir köşeye atması gibiydi. Ağlayarak üstünü giyindi, saçlarını kökünden çekerek rastgele bağladı. Yerde olan telefonunu alıp pantolonunun arka cebine bırakarak odadan çıktı.
"Kırsaydın kapıyı" diye bağırıyordu Ferda. Kapının tekrar sertçe kapanmasıyla korkmuştu. Orkide dışarı çıkararak ayakkabısını giydiği gibi tekrar kapıyı sertçe kapattı. Bu sefer öyle sert çekmişti ki kapının menteşeleri bir an yerinden oynamıştı. Asansörü bekleyemezdi o kadar zamanı yoktu. Merdivenlerden hızla inerek dışarı çıktı. Umarım şirketteydi aksi halde kimse onu durduramazdı.
*****
Şirkete gelmiş asansöre doğru ilerliyordu Orkide. Ona bakan gözleri görmezden gelerek hızlı adımlarla asansöre yönelip düğmesine bastı. Herkes o gece ki fotoğrafları konuşuyordu. Demir Afil ile Orkide'nin mekana el ele girmesi büyük dedikodu konusu olmuştu. Oysa ki herkesin bilmediği bir şey vardı.
Asansör aşağı inince birkaç kişi indi, onların inmesiyle binerek gideceği katın tuşuna bastı. Asansör yukarı çıkarken sanki zaman geçmiyor gibiydi, saniyeler ona dakikalar gibi geliyordu.
Demir Afil'in 'istersen öldür, umurumda olmaz' deyişi hala kulaklarındaydı ama daha devamını dinlemememişti. Dinlemek de istemiyordu. Kim bilir o birkaç saniyede kaç tane daha hançer yiyecekti göğsüne...
Asansörün kapıları açıldığında yüzünde hiçbir duygu olmadan indi. Koridorda hızlıca ilerleyerek kartını ekrana okuttu. Müsait olup olmaması umurunda değildi verilecek bir hesabı vardı.
İçeri girdiğinde ona bakan mavi gözlerle karşılaştı. Niye hızlanıyordu kalbi? Bu adam kendisini sevmediğini bir videoda itiraf etmemiş miydi? Demir Afil kısa bir an bakışlarını bilgisayardan Orkide'ye çevirdiğinde dolu gözlerle karşılaşmayı beklemiyordu. Bozguna uğrayarak ayağa kalktı.
"Orkide?" dedi. "Ne oluyor?"
Orkide sadece ona bakmakla yetindi. Onun bu kadar pislik biri olduğunu bilmiyordu. İki yüzlü biriydi. Binlerce kez bu adamı seven kalbine lanetler okuyordu.
"Bana yalan mı söyledin?" diye sordu Orkide. Sesinin titrememesine dikkat etmişti ama başarılı olamamıştı. Demir Afil'in kaşları çatıldığında kısa bir an durdu.
"Ben sana hiçbir zaman yalan söylemedim"
"Hâla gözümün içine baka baka yalan söylüyorsun" dedi buruk bir sesle.
"Neyden bahsediyorsun?" dedi Demir Afil. Orkide'nin neyden bahsettiğini anlamıyordu. Orkide çıkardığı telefonuyla kaydı açtı.
'Sevgilim değil tek gecelik bir ilişki sadece' diyordu. Odada sadece Demir Afil'in sesi vardı. Demir Afil gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. 'Eğer sevgilim olsaydı o gece bu fotoğrafların çek-' derken videoyu durdu Demir Afil. Devamının gelmesine razı olmadı. Karşısında ki kadın her saniye daha fazla acı çekiyordu.
"Madem sevmiyordun niye ümit verdin?" diye sordu Orkide. Gözyaşı çoktan yanağından süzülüyordu. "Niye kandırdın beni?"
Demir Afil cevap vermeyince daha da sinirlenip masanın üstünde ki kalemliği elinin tersiyle yere itti. Dosyaları alarak Demir Afil'in yüzüne fırlattı. Kağıtlar havada süzülürken "Bana cevap ver!" diye bağırdı. "Niye yalan söyledin?"
"Sana yalan söylemedim!" dedi Demir Afil onun bağırmasına karşılık. "Sana olan h-" derken Orkide yaklaşarak elinin tersiyle Demir Afil'e vurdu. Ona tokat atmıştı. Demir Afil vurulan tokadın şiddetiyle başı yana dönmüştü. Tehlikeli bir yavaşlıkla başı Orkide'ye döndüğünde sakince yutkundu.
"Sakın beni sevdiğini söyleme!" dedi. Akan yaşlar kurumadan yerine yenisi akıyordu. Telefonunu masadan alarak ondan uzaklaştı. "Bundan sonra karşıma çıkma" dedi gitmeden önce. "Senin yüzünü bile görmek istemiyorum" dedi ve gitti.
Demir Afil onun arkasından bakarken olduğu yerde adımları yere çivilendi. Masada ki eşyaların hepsini yere fırlatmaktan hiç gocunmuyordu. Ortada ki cam sehpaya elinde tuttuğu ödülü fırlatırken altından ve sağlam olduğu için kırılmamıştı ama sehpanın cam parçaları kırılarak odanın her tarafına saçıldı. Masanın önünde olan küçük koltuklara tekme atarken söylediği sözler için kendine lanetler okuyordu. Neredeyse krizin eşiğindeydi. Kendisini kaybetmiş gibi duvarlara yumruk atıyor, kırıp döküyordu. Her şey göründüğü gibi değildi.
*****
1 gün önce
Yazardan
Gecenin karanlığında arabasıyla gidiyordu Demir Afil. Babasının kaldığı yeri öğrenmiş onunla karşı karşıya gelmeyi bekliyordu. Arkasından onu takip eden korumaları vardı. Ama içlerinden birinin hain olduğunu bilmiyordu. Arabası şehirden uzak eski bir evin yakınında durdu. Evin önünde durmadı çünkü babasının onun geldiğini anlayıp korkudan kaçacağını biliyordu. Evin etrafında hiçbir koruma koruma yoktu, babası sözde burayı boş bir yer olarak gösterecek kimsenin gelmemesini sağlayacaktı. Babası zeki bir adamdı ama Demir Afil ondan daha zekiydi. Her planı, her stratejiyi kullanarak hareket ederdi. Sürekli birden fazla planı vardı. Ama babası öyle değildi yaptığı şeylerin sonuçlarını düşünmez tek bir plana sadık kalırdı. Tabii bu durum kendisi için çok sıkıntıydı. Yaptıkları üzerine çoğu malını kaybetmiş, gözünü oğlunun kazandığı paraya dikmişti. Oğlunu öldürmeden parayı almayacağını biliyordu ama yanlış biliyordu Demir Afil istese bütün servetini önüne sererdi. Ama yeter ki ailesinden uzak olsundu. Babasını tanıdığından parayı kendisine verdiği gibi bütün servetini kumar masasında yiyeceğini biliyordu. Bu yüzden vermek istemiyordu.
"Evin etrafını sarın" dedi. "Kaçmasın"
Adamlar dediği gibi evin etrafına dağılırken o sadece bakıyordu. Onu her gördüğünde ablasıyla olan geçmişini hatırlıyordu. Acaba annesi de burada mıydı? Annesini en son bir arkadaşın nişan töreninde görmüştü. Eğer o gün yanına gelip 'pişmanım oğlum' deseydi. Ölümüne annesini bırakmazdı. Ama annesi yanına gelmemiş ona nefret dolu bakışlar atmıştı. O gün çok utanmıştı. O gün kendisinden o kadar çok utanmıştı ki hiç doğmamayı dilemişti. Annesi 11 yıldır kendisini ne aramış ne de sormuştu. Kendisini ve Ceren'i evlatlıktan reddetmişti. Kendi çocuklarını sevmeyen ve ölmesini dileyen bir anneydi. Belki de hiç birşey annesinin suçu değildi, onun tek hatası acımasız bir adamın parasını sevmesiydi. İçinde bir yerde hâla o küçük çocuk vardı, ve henüz büyümemişti. Sevgiye muhtaçtı...
Celal eliyle kendisine bir işaret yaptığında belinde ki silahı çıkardı. Yavaş adımlarla ağaçların etrafından dolanarak evin önüne geldi. Taş verandadan geçerek kapının önünde durdu. Kilidine silahını doğrultup gözünü kırpmadan sıktı. Cevdet Soydan, Demir'in buraya geleceğini biliyordu. Bu yüzden buradan kaçmamıştı. Demir Afil bilmiyordu ama kendisini öldürecek bir adam vardı içinde. Üstelik yaptıkları herşeyi kayda alıyordu. Neyse ki hain çok içerden değildi eğer öyle olsaydı hemen bulunurdu. Kapının kırılmasıyla ayağa kalkan Cevdet Soydan düz gözlerle kapıya bakıyordu. İçeri girdi Demir Afil. Ayağa kalkan Cevdet Soydan'ı görünce dudağının bir kenarı kıvrıldı. "Rahatsız olma" dedi alayla. "Otur lütfen"
Kendisine yemek masasından bir sandalye çekip babasının tam karşısında oturdu. Celal, Cevdet Soydan'ın arkasından şakağına silahı bastırdı. Demir Afil'in verdiği bir komutla kafasına sıkmaya hazırdı. "Karın yok mu?" diye sordu. Annesinden bahsediyordu. Belli etmek istemese de özlemişti onu. Her şeye rağmen. Bazen geceleri rüyasına ablası giriyordu. Ablasına karşın kendisini suçlu hissediyordu. Onu babası öldürmüştü, annesiyle işi yoktu. Ama yine de suçlu hissediyordu kendisini.
"Yok" dedi Cevdet Soydan rahatlıkla. Karısını seviyordu, çocuklarına babalık yapamamıştı belki ama karısına kocalık yapmıştı. Onun üstüne hiçbir kadına bakmamıştı. Herkesin hayatını zindan etmişti buna karısı da dahildi. Bu ş*refsiz biri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. "Seninle konuşmaya geldim"
"Öldüreceksen öldür" dedi Cevdet Soydan. "Seninle konuşacak bir şeyim yok"
Demir Afil kınayıcı bir şekilde dilini damağına vurdu."Seni öldürmeye gelmedim" dedi. "Beni öldürmen için geldim"
Cevdet Soydan'ın kaşları alaylı bir biçimde havaya kalkınca "Sana son bir fırsat veriyorum" dedi. "Beni öldür, öldüremezsen" diyerek devam etti. Bir çeşit akıl oyunu oynuyordu onunla. Silahını çıkararak aralrındaki masaya sert bir şekilde koydu "Ben seni öldürmekten çekinmem"
Cevdet Soydan bir silaha bir de kendisine baktı. Başını eğerek alaycı bir şekilde güldükten sonra "Neden bunu yapayım?"diye sordu.
"Benden kurtulmak istemiyor musun?" dedi Demir Afil.
Cevdet Soydan'ın gülüşü yavaşça soldu. "İstiyorum" dedi.
"Güzel" dedi Demir Afil. "Aradığın fırsat ayağına geldi"
"Ardında seni bekleyen kadını umursamıyor gibisin" dedi. Bel altı oyunlarla Demir Afil'in zaafını arıyordu. Demir Afil'i öldürmemesinin asıl sebebi önce sevdiklerini ondan alacaktı, sonra canını. Acı çektirmeyi seven biriydi. Demir Afil'in kaşları çatıldı.
"Kadın?" derken gözü koltuğun üstünde duran bir deste fotoğraflara takıldı. Fotoğraflarda Orkide'nin sahilde oturduğu bir fotoğrafı vardı. Koltuğun üstünde ki fotoğraflara uzanarak eline aldı. Fotoğrafı değiştirerek bir diğer fotoğrafa baktı. Bu fotoğrafta ödül gecesine beraber el ele girerken fotoğrafları vardı. Bir diğer fotoğrafa geçti. Bu fotoğrafta Volkan arkalarında Demir ile Orkide'nin birbirlerine baktıkları fotoğraflar vardı."Sevgilin" dedi Cevdet Soydan elinde ki fotoğraflara bakarken.
"Sevgilim değil" dedi Demir Afil. "Tek gecelik bir ilişki sadece" Cevdet Soydan anlamsız bir biçimde ona baktığında devam etti. "Eğer sevgilim olsaydı o gece bu fotoğrafların çekilmesine izin vermezdim" diyerek elinde ki fotoğrafları masanın üstüne fırlattı. "Sevdiğim kadını düşmanlarımın önüne yem olarak atmazdım" dedi.
Aslında öyle değildi o gece fotoğrafların kaldırılmasını söyleseydi Cevdet Soydan'ın kulağına gideceğini biliyordu. Tüm oklar Orkide'yi bulduğunda tek bir hatada onun hayatına sebep olacağını biliyordu. Bu yüzden tüm okları Orkide'den uzaklaştırıyordu. Babasının ilk öldüreceği kişinin Orkide olacağını biliyordu bu yüzden onu koruma altına alana kadar bu yalana devam edecekti. O bilmese bile Orkide'den söylediği her cümle için özür dileyecekti. Söylediği her kelime ve her harf için öpecekti onu.
"Neden sana inanayım?" dedi Cevdet Soydan.
"İnanmıyorsan öldür" dedi Demir Afil umursamaz bir halde. "Umurumda bile olmaz"
"Bir kadın için fazla korumacısın"
"Korumacı değilim" dedi silahı beline takarken. "Zevklerim iyidir"
"Bir kadın benim hiçbir şeyim olamaz, bence senin de zaaflarını olmamalı" dedi Demir Afil ayağa kalkarken. Oldukça ağır konuşuyordu.
Celal'e silahı indirmesini işaret ettikten sonra "Şansını kaybettin" dedi. "Bundan sonra kendini koru çünkü ben durmayacağım" diyerek son sözünü söyleyip evden çıktı.
BÖLÜM SONU
Sizce yeni bölümde neler olacak?(spoi:😪😭😭🤕🤧😵😦)👉
Bölüm nasıldı?
Ferda yı özlediniz mi? sjsjsjsjsjsjs
Bu bölüm tahmin bile edemeyeceğimiz şeyler oldu. Bakalım diğer bölümde ne olacak?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
24.32k Okunma |
1.59k Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |