52. Bölüm

20.BÖLÜM-GÖZYAŞI.

felaketbiri
felaketbiri

Oy vermeyi unutmayın!

İyi okumalar...

 

Mezarda gözyaşları dinmiyor, Ferda'nın acısı yürekleri dağlıyordu. Mehmet Bey'in iş arkadaşları elinde ki kürekle tabutun üstüne toprak atıyordu. Öğrencilerinin gözü yaşlı, okulda yas ilan edilmiş derslere birkaç saatliğine ara verilmişti. Mehmet Beyin mezun ettiği öğrencisi çoktu. Aralarında evli olup çoluk çocuğa karışanlar da vardı. Şimdi hepsi bu acı haberle tekrar yan yana gelmişlerdi.

 

Ferda yerde ağlarken, Orkide ise dimdik ayakta duruyordu. Yengesi sakinleştiricilerle ayakta duruyor, yanında ki komşularından birine tutuyordu. Amcası öğretmen olabilirdi ama çevresi çoktu. Cenazeden sonra taziye evi ayarlanmış, Mehmet Beyin hayırına yemek dağıtılıp, dua okunmaya karar verilmişti. Gözünden bir damla yaş dökülüp toprağa karıştığında yanında ki mezara baktı, babası oradaydı.

 

Başını yerde ağlayan Ferda'ya, bir de üstüne toprak atılan amcasına çevirdi bakışlarını. Ferda'nın hissettiği acıyı anlayabiliyordu. Çünkü tam 20 yıldır babasından kalan yara kanıyordu. Dolan gözleriyle başını yere eğdi. Ayakta duruyordu ama kimse onun içinde ki fırtınayı görmüyordu. Bir kişi hariç.

 

Demir Afil

 

Demir Afil, Orkide'nin sadece birkaç adım gerisinde Volkan ile beraber duruyordu. Sevdiği kadını acısıyla tek başına bırakacak biri değildi. Ağzındaki siyah maske ve şapkasıyla yüzü net değildi. Uzaktan bakan kimse onun iş adamı olduğunu anlayamazdı.

 

Bakışları ona kaydığında Orkide'nin gözünden bir damla yaş düştü, içi acıdı. Sevdiği birini kaybetmenin acısını iliklerine kadar hissetti. Aklı ablasının öldüğü geceye giderken bakışlarını kaçırdı.

 

Cenaze gömüldükten sonra komşular yengesini sandalyeden kaldırıp taziye evine yönlendirdiklerinde Ferda mezarın taşına sarılmış, "Baba!" diye feryat ediyor, kendini kaybetmişçesine ağlıyordu. Mezarlıktaki herkes dua okuyup üstüne çiçek bıraktıktan sonra baş sağlığı dileyip gidiyordu. Mezarlık boşaldığı zaman sadece Ferda, Orkide, Demir Afil ve Volkan kalmıştı. Orkide kuzenine doğru ilerleyip elini omzuna koydu. "Ferda," dedi ama sesi fısıltıdan farksızdı. Aynı acıyı taşıyordu, biliyordu yarasını. "Ferda gitmemiz lazım" dedi. "Biliyorum canın acıyor ama ağlamakla geri gelmiyor" diyordu. Gözünden bir yaş amcasının mezarına düştüğünde kuzeninin önüne yere diz çöktü. Ferda'nın yüzünü avuçları arasına aldığında Ferda "çok a-acıyor" dedi eliyle göğsüne vurarak.

 

"Benim ki yirmi yıldır acıyor" dedi Orkide. "Bir gün bile acısı dinmedi"

 

"N-nasıl dayandın?" diye sordu Ferda kekeleyerek. Kalbinde yoğun bir acı vardı. Daha babasını şimdiden özlemişti. Geçmişe gidip gelme şansı olsaydı eğer babasına sıkıca sarılırdı, bırakmazdı.

 

"Dayandığımı kim söyledi?" dedi Orkide kaşlarını çatarak. "Ben her gün o acıyla daha fazla boğuldum" diye devam etti. Ferda tekrar babasının mezarına baktığında elini toprağa koyup avucu içine aldı. "Ama zamanla alışıyorsun..." dedi. "Onu unutmuyorsun ama zamanla içinde ki acıyla yaşamaya alışıyorsun"

 

"Özür dilerim" dedi Ferda'nın ağzından bir hıçkırık kaçarken. "Çok özür dilerim, sana kötü davrandığım için" deyip kuzenine sarıldığında Orkide'nin elleri toprağın üstünde kaldı. Ferda'nın yaptıkları için pişman olup özür dileyeceğini düşünemezdi. Ellerini kaldırıp kuzeninin beline sardığında o da onun gibi sımsıkı sarılıp hıçkırıklara boğuldu.

 

 

*****

 

 

Demir Afil, Orkide ile Ferda'yı alıp taziye evine bırakmış ardından işi olduğu için gitmek zorunda kalmıştı. Taziye evi dışarıdan gelen akrabalar ile birlikte kalabalık olduğundan taziye evinin biraz uzağında Celal ile güvenli adamlarından birini başına dikmişti. Ama onun bundan haberi yoktu.

 

Elinde ki tepsiyle getirdiği suları dağıtırken tüm akrabalar onun değişimine bakıyordu. 20 yıl önce babası için toplanan akrabalar, şimdi amcası için toplanmıştı. Onlar sadece kötü anlarda taziyeler için bir arada olmuştu. 20 yıl önce küçücük kız çocuğunun şimdi büyümüş haline bakıp konuşmaktan hiç gocunmuyorlardı.

 

Arkasını dönüp hızla oradan uzaklaşarak kendisini mutfak olan küçük yere attı. Ardından kapıyı kapatırken ağzından bir hıçkırık kaçıp mutfakta yankılandı. Sırtını kapıya yaslarken yere çöküp usul usul ağladı. Dayanamıyordu. Amcasının ölmesine dayanamıyordu. Burada ki herşey kendisine bir kabusmuş gibi geliyordu. Sanki sabah erkenden uyanacak ve bunlar bitecekmiş gibi geliyordu. Keşke öyle olsaydı ama değildi.

 

Dışarıdan biri kapıyı açmaya çalışıyordu ama açamıyordu. Kapı çalındığında hızla gözyaşlarını silip ayağa kalktı. Dışarı çıkmak için kapının koluna dokunmuştu ki kapı açıldı. Gelen Ferda'ydı. "İyi misin?" diye sordu kırmızı gözleriyle kuzenine bakarken.

 

"Değilim" dedi Orkide kalçasını tezgaha yaslarken. "Ben hiç iyi değilim"

 

Ferda bir eliyle gözünü silerken diğer eliyle Orkide'nin omuzuna dokundu. "Boş ver" dedi başıyla arkada ki kalabalığı işaret ederken. "Duyma onları"

 

"Nasıl duymayayım Ferda?" diye sordu Orkide çenesi titrerken. "Duyulmayacak gibi mi?"

 

"An-" derken kapının sertçe açılması ile duraksadı Ferda. Annesi gelmişti. "Ne konuşuyorsunuz burada?" dedi sertçe. Tüm sinirini onlardan çıkarmak için yer arıyordu. "Hiçbir şey" dedi Ferda yutkunarak.

 

"Hiçbir şey mi?" diye sordu kaşlarını çatarak. "Dua okunuyor ama siz burada konuşuyorsunuz." dedi. Sinirli gözlerini kızından Orkide'ye çevirdiğinde sinirleri arttı. Kocasını kullandığı yetmezmiş gibi birde kızını kullanıyordu.

 

"Sen hâla neden buradasın?" diye Orkide'nin bileğinden tutup sertçe sıktığında Orkide kolunu ondan çekmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Ağlamamak için zor dururken yengesi kolunu daha çok sıkıyordu.

 

Ferda araya girip annesinin elinden Orkide'yi çekmeye çalıştı. "Anne!" dedi sesini yükselterek. "Bırak onun kolunu" deyince annesinin bakışları hemen kızına döndü.

 

Orkide hemen bu boşluktan yararlanarak kolunu sertçe ondan çektiğinde bileği kızarmıştı. Gözyaşı yanağından süzülürken bileğinin kızaran yerinin moraracağını biliyordu. Gözyaşıyla bakışları karşısında ki kadına döndüğünde sinirden deliye döndüğünü görebiliyordu. Yengesi kapıyı çarpıp gittiğinde Ferda'da, Orkide'ye döndü.

 

"Acıyor mu?" diye sordu bileğine bakarken. "Kızarmış"

 

"Önemli değil" dedi kolunu arkaya saklarken. "Geçer sonra" Oysa ki kızaran yerin moraracağını biliyordu.

 

"Burada krem varsa sürelim" dedi Ferda yardımcı olmaya çalışarak. İçinde yılların pişmanlığı vardı ve bunu telafi etmek istiyordu. "Acımasın sonra"

 

"Gerek yok" dedi düz bir sesle. "Sen git, içerde dua okunuyor bende yüzümü yıkayıp gelirim"

 

Ferda ona üzgün gözlerle baktıktan sonra dışarı çıktı. Orkide eliyle ağzını kapatarak sessizce olduğu yere çökerken hıçkıra hıçkıra ağladı. Kolundan çok, kalbi acıyordu. Bu kadar zulümü hak etmiyordu. Görmüyorlar mıydı? O aslında günden güne eriyordu. Kayboluyordu ama kimse onu görmüyordu.

 

 

 

*****

 

 

 

Demir Afil az önce önemli bir silah sevkiyatı yapmış, sorunsuz bir şekilde halletmişti. Arabayla giderken hava çoktan kararmış, saat geç olmuştu. Birazdan Orkide'yi almaya gidecek daha sonra malikaneye geçeceklerdi.

 

Onu yengesi ve kuzeniyle tek bırakmaya niyeti yoktu. Amcası öldüğü için bir de yengesi ve kuzeninin yaptıklarına ağlamasını istemiyordu. Arabaya binmeden hemen önce Orkide'yi aramış ama ulaşamamıştı. Celal'i aradığında taziye yerinin çoktan kapanmış olması gerektiğini ancak henüz kimsenin içerden çıkmadığını söylemişti. Bu saatte taziye evinde ne olmuş olabilirdi?

 

Bunu düşüncesiyle gaza daha fazla basıyordu. Taziye yerinin biraz ilerisinde durduğunda yüzünü kapatma gereği duymadan arabadan indi. Celal'e ufak bir baş selamı verip taziye yerine ilerlerken kısa bir an pencerelere baktı. Tüm ışıklar kapalıydı ancak ön tarafın ışıkları açıktı. Daha yeni boşalmış olsa gerek temizlikçiler çalışıyordu. Temizlikçi abla başını kaldırdığı gibi yanından geçip giden Demir Afil'e şaşkın gözlerle baktı. Herkes onun gibi birinin buraya gelmesini şok dolu gözlerle karşılıyordu. Gerçekten o muydu?

 

Kapıdan geçip ışıkların olduğu yere geldiğinde ilk olarak kapının girişinde oturan Ferda'ya değdi gözleri. Ardından "Ferda!" dedi kaba bir sesle. Ferda duyduğu sesle yerinde sıçrarken başını kapıya çevirdi. Gördüğü şeyle şok olurken, dilini yutmuş gibi oldu. Bir iş adamının burada ne işi olabilirdi?

 

"Orkide nerede?" diye sordu. Karşısında ki kıza acıması yoktu. Orkide'ye yaptıklarını unutmuş değildi. Ferda dilini yutmuş gibi karşısında ki adama bakarken yutkundu, hâla şok içerisindeydi. Eliyle içeriyi gösterirken arkasından bakıyordu. Ayağa kalktığında o da Demir Afil'in peşinden gitti. Mutfakta olan annesi içeriye giden adamı görünce arkasından baktı. Bu saatte buraya kim gelebilirdi ki?

 

Adamın arkasından Ferda'da gidince elindekileri tezgaha bırakıp o da kızının peşinden gitti.

 

 

Demir Afil içeriyi girince arka tarafta köşede duran sedirlerin üzerinde uyuyan Orkide'yi gördü. Ona bakarken derin bir nefes aldı. Buradaydı ve uyuyordu. Dün akşam sadece birkaç saatliğine uyutulmuş bir daha da uyumamıştı. Ona doğru adımlarken oldukça sessizdi. Tam önünde durduğunda başucunda olan telefonunu alıp cebine koydu. Çantaya gerek yoktu, ihtiyacı olan herşey evinde vardı. Kolunu başının altından geçirip kucağına alacağı sırada boşlukta olan eli dikkatini çekti. Elini yavaşça başından çekip bileğine dokunduğunda duraksadı. Dün akşam böyle bir morluk yoktu. Ama bugün vardı. Birkaç saatliğine kızı yalnız bırakmıştı ve kıza vurmuşlar mıydı?

 

Omzunun üstünden arkaya baktığında onu izleyen Ferda'yı ve onun arkasında ise Ferda'nın annesini gördü. Başını yana yatırıp kıtlattığında sinirlenmemek için çabalıyordu. Ses çıkarmamaya dikkat ederek arkasına dönüp Ferda'yı yanına çağırdı. Ferda onun ne gördüğünü anlamış gibi sadece yutkunmuştu. Kuzenine ilerlerken hiç olmadığı kadar gergindi. Başını önünde duran adama çevirdiğinde Demir Afil kısık sesle konuştu. "Eğer bana doğruyu söylersen bu kıza yaptıklarını unutur, seni affederim" dedi. Bir adım atıp Ferda'nin tam karşısına dikildiğinde eğildi. "Eğer yalan söylersen senin için hiç iyi şeyler olmaz" dedi.

 

Demir Afil'in bakışları kısa bir an arkasında ona yaklaşan kadına döndüğünde umursamadı. Bunu onun yaptığını biliyordu, Ferda bunu yapmazdı çünkü onun mezarlıkta kuzenine nasıl sarılıp ağladığını görmüştü. Ferda doğru söylerse onu da kuzeniyle beraber götürürdü. "Bunu kim yaptı?" diye sordu morluğu gösterirken.

 

 

 

Ferda bakışları kısa bir an annesine değdikten sonra annesini korumak için "Ben yaptım" dedi. "Kavga ettik sonra kolunu tuttum çok sıktığımdan öyle oldu" diyerek annesini korudu.

 

Demir Afil burnundan güldüğünde Ferda'ya dönüp "Yanlış cevap" dedi. Bakışları arkasında ki kadına kayarken "Annen yaptı" dedi. Ferda'yı kolundan tutup köşeye çekerken gayet sakindi. Ferda'nın annesinin üstüne yürüdüğünde kadın bir an ne yapacağını şaşırmış gibi geriye doğru adımlamıştı.

 

"Kocan daha yeni öldü" diyerek söze başladı. "Acın var, saygı duyuyorum" dedi. Ferda hemen annesinin önünde belirdiğinde bile durmadı üstlerine yürümeye devam etti. "Ama..." diyerek onları köşeye sıkıştırdığında üstten onlara bir bakış attı. "Bu kızı öyle kafana estiğinde vuramazsın" dedi oldukça sert bir sesle. "O benim sevgilim" dedi üstüne bastıra bastıra.

 

Ferda ile annesi ikinci bir şok geçirirken, duyduğu cümleyi sindirmeye çalışıyordu.Arkasına kısa bir an bakış attığında Orkide'nin uyuduğunu görünce devam etti. İşaret parmağını onlara doğrultarak "Eğer bir daha ona dokunursan, yapacaklarımdan ben sorumlu değilim" dedikten sonra onlara son kez bakıp tekrar arkasını döndü.

 

Orkide'nin tekrar başına gelerek ceketini çıkarıp kızın üstüne örttü. Bir elini başının altından, diğer elini bacaklarının altından geçirip kucağına aldı. Kızı göğsüne bastırıp kapıya doğru ilerlerken onlara bakma gereği bile duymayıp kapıya ilerledi.

 

 

*****

 

 

Malikaneye gelmiş arabadan iniyordu Demir Afil. Koltukta uyuyan kadına bakarken derin bir nefes aldı. Eğilip üstünde ki ceketi iyice örtüp kucağına aldı. Orkide burnuna gelen ferahlatıcı kokuyla bir şeyler mırıldanarak kollarını ona sarıp yüzünü boyun girintisine koyduğunda içli bir nefes verdi. Arkasını dönüp ilerlerken malikane fazlasıyla sessizdi. Saat geç olduğundan diğerleri çoktan uyumuştu. Odasının önüne gelip kapıyı yavaşça açtı. Orkide'yi yatağa yatırıp ceketini üstünden alarak yorganı üstüne örttü.

 

Demir Afil ceketi koltuğa bırakarak, giyinme odasına yöneldi. Hızlıca üstünü değiştirip dolaptan bir yorgan daha aldığında elindekini koltuğun üstüne bıraktı. Bu gece de koltukta uyuyacaktı. Gidip başka bir odada uyuyabilirdi ama o Orkide'nin yanında koltukta uyumayı tercih ediyordu. Yatağın etrafından dönüp en alt çekmeceyi açıp içinden bir krem çıkardı. Yatağın hemen yan tarafında oturarak kremini kapağını açıp birazcık parmağının ucuna sıktı. Ardından Orkide'nin elini bularak moraran kısma sürdü. Kremin soğukluğundan Orkide huysuzlanıp elini çekmeye çalışınca kolundan tuttu. Bir şeyler daha söyleyip tekrar uykuya dalınca yavaşça biraz daha sürdü. İşi bitince kremin kapağını kapatıp üstünü örttü. Krem olan eli yorganın dışında bırakarak üstünü örtmüştü. Gece elini yüzüne sürüp bileğinin acımasını istemiyordu.

 

Kremi komidine bırakıp lambayı kapattıktan sonra giyinme odasının yan tarafında olan banyoya yöneldi. Elini yıkadıktan sonra tekrar odaya döndü. Yorganı güzelce açtıktan sonra koltuğa uzanıp üstünü örttü. Sırtını koltuğa yaslarken önü Orkide'ye dönüktü. Uyumadan önce karşısında ki manzaraya dönüktü gözleri. Bu gecede onun güzel yüzünü izleyerek dalmıştı uykuya.

 

BÖLÜM SONU

Bu bölüm hakkında ki düşüncelerinizi yoruma yazın.

 

Bölüm : 20.11.2024 20:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...