56. Bölüm

22.BÖLÜM-KAYBET. PART 1

felaketbiri
felaketbiri

 

Hepinize mutlu yıllar. İyi ki varsınız.❤

 

 

 

Dün gece Demir'le eve geldikten sonra, kendisine telefon gelmiş hemen adamlarını alarak evden çıkmıştı. Gitmeden önce "Evden çıkmayın." diyerek gitmişti. Hava kararıyordu ve henüz gelmemişlerdi. Ne olduğunu bende bilmiyorum. Umarım kötü bir şey değildir diyorum içimden. Gelmesinin umuduyla odamda öylece bekliyorum ama kimse gelmemişti. Oturduğum yataktan kalkarak pencerenin önüne geldim. Hava kapalıydı, içimdeki sıkıntı giderek büyüyordu.

 

 

Çalan telefonumla hızla arkamı dönerek yatağa doğru ilerledim. Ferda arıyordu. Derin bir nefes vererek telefonu açtım.

 

 

"Efendim?"

 

 

"Orkide..." dedi titreyen bir sesle.

 

 

"Ferda?" dedim. Niye ağlıyordu? "Birşey mi oldu?"

 

 

"Gelmen lazım."

 

 

"Niye?" diye sordum.

 

 

"Orkide... Gelmen lazım." dedi sert bir şekilde. "Annem iyi değil."

 

 

"Ama-"

 

 

"Orkide lütfen!" dedi haykırırcasına. "Ne olur gel." dedikten sonra telefon suratıma kapandı. Telefonun ekranına boş bakışlar atıyordum. Demir Afil 'Evden çıkmayın.' demişti. Ferda ise 'Gelmen lazım" diyordu. Ne yapmalıydım?

 

 

Odadan çıkarak merdivenlerden aşağıya indim. Salonda kimse yoktu. Mutfakta olduklarını düşünerek oraya doğru yöneldim. Her bir adımımda gülme sesleri kendisini daha fazla belli ediyordu. Mutfağa yetiştiğimde hamurla uğraşan Ceren'i gördüm.

 

 

Beni fark etmedikleri için "Merhaba" dedim. Hepsinin bakışları bana döndüğünde yutkundum.

 

 

"Gelsene Orkide, Ceren bize kurabiye yapacakmış." dedi Eda alay dolu bir sesle. "Tabi yapabilirse..."

 

 

"Ne var canım kurabiye yapmakta?" diye sordu Ceren. "Çok kolay."

 

 

"Aynen." dedi Eda. "O tırnaklarla mı yapacaksın?"

 

 

"Eldiven takacağım." dedi Ceren.

 

 

"Senin o tırnakların yırtar eldivenleri"

 

 

"Bende başka bir şey yaparım o zaman." diyerek Ceren konuşmayı bitirdiğinde tekrar hamuruna dönmüştü.

 

 

"Ben aslında birşey diyecektim," dedim. "Demir gelmedi mi?"

 

 

"Yok. İşleri uzar, akşama kadar gelmezler." dedi Eda.

 

 

"Ama benim o kadar vaktim yok." dedim sıkıntıyla.

 

 

"Ne oldu ki?"

 

 

"Ferda'nın yanına gitmem lazım," dedim. "Konuşmadık bir türlü."

 

 

"Sonra gidemez misin?"

 

 

"Hayır." dedim. "Ama birşey olmuş. Bilmem gereken birşey."

 

 

"Abim 'evden çıkamayın' dedi."

 

 

"Biliyorum ama hemen geri döneceğim. Bir saat beni idare edemez misiniz?"

 

 

"Ederiz ama-"

 

 

"Ceren lütfen. Gitmem lazım, erken döneceğim."

 

 

"Peki, ama tek gitmene izin veremem." dedi. "Korumalardan birkaçı sana eşlik etsin."

 

 

"Teşekkürler," dedim gülümseyerek. "Ben çıkıyorum."

 

 

"Orkide..." dedi Ceren arkasından bakarken. "Dikkat et, bir sorun olursa ara."

 

 

"Tamam." dedim. Ardından hızlı adımlarla evden çıktım.

 

 

***

 

 

Yazardan

 

 

 

 

Depoda yorgun adımlar atıyordu Demir Afil. Dün gece kendisine depoya baskın olduğuna dair haber gelmiş ardından hızla buraya gelmişti. Ama geldiğinde mallar yerindeydi. Biri onu aramış tuzağa düşürmüştü. Saatlerdir çoğu adamını konuşturmayın çalışıyor ama hiçbir bilgi bulamıyordu. Arayan kişi ya çok zeki ya da çok iyi saklanan birisiydi. Belki de yerin dibine girmişti. Gerçekten de yerin dibine bile girmiş olabilirdi. Yapan kişiler bile öldürmüş olabilirdi. Sıkıntıyla olduğu yerde anlını ovdu. Hava kararıyordu. Buün bir türlü bitmiyordu.

 

 

Gelen adım sesleri ile omzunun üstünden arkaya baktı. "Konuşmadılar mı?" diye sordu.

 

 

"Hayır." dedi Volkan. "Ama bence o kişi burada değil."

 

 

"Kim?" dedi kaşlarını çatarak.

 

 

Volkan 'bilmiyorum' dercesine dudağını büzdü. "Düşmanını uzakta arama Demir." dedi.

 

 

"Biliyorum," dedi Demir Afil. "O yaptı ama nasıl?" diye sordu kendi kendine. "Bizi buraya çekerek eline ne geçmiş olabilir?"

 

 

"Bir şeyin peşinde olduğu belli" dedi Volkan. "Ama neyin?" diyerek tamamladı Demir Afil cümlesini.

 

 

Bakışları depoda gezinirken düşünüyordu. Bir süre sonra adamlarını toplayarak depodan çıktı ve malikaneye doğru yol aldı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Orkide arabadan indikten sonra kısa bir an geldiği eve baktı. Arkasında ki korumaya baktıktan sonra anahtarını çıkararak kapıyı açtı. İlerleyip asansörün düğmesine bastı, bu sıralar kendisini çok halsiz hissediyordu. Gelen asansöre binerek gideceği katın tuşuna bastı. Asansörden inerek kaldığı dairenin onüne geldi, amcası öldükten sonra ilk kez bu eve geliyordu.

 

 

Kapıda olan bakışlarını çekip zile bastı. Açılmadı. Kapı açılmadığı için tekrar zile bastı, bir süre sonra kapı açıldı. Ferda'nın gözleri yaşları, yüzü solgundu. Orkide onun yüzüne bakarken ne olduğunu anlayamıyordu. Bakışları yüzünde gezinirken, içeriye doğru bir adım attı.

 

 

"Ferda?" diye sordu. "Sen i-" diyemeden kapı kendiliğinden kapandı ve ensesinde ki silahın namusunu hissetti. Aldığı nefesi tedirgin bir şekilde geri verirken, hareket etmeye korkuyordu. Karşısında Ferda, ensesinde bur namlu vardı. İkisinin arasında kalmıştı. Ferda başını iki yana sallarken gözleri tekrar buğulandı. "Özür dilerim..." dedi çaresiz bir sesle. "Mecburdum."

 

 

"Bir merhaba demek yok mu gelinim?"dedi ensemde ki silahın sahibi.

 

 

Cevap vermedim.

 

 

Silahı daha fazla baskı uygulandığında gözlerimi kapattım. Tuzağa düşmüştüm.

 

 

"Geç," dedi beni kolumdan tutup ittirerek. Kolumu elinden kurtararak koridorda ilerleyip salona doğru ilerledim. Silah hâla yerini koruyordu. Salonda koltukta oturan yengemi ve ensesine silah dayayan bir adamı gördüm. Beni gördüğünde gözleri nefretle bakmıştı. Bunların hepsinin benim yüzümden olduğunu düşünüyordu.

 

 

"Çök." dedi Ferda'ya. Ferda annesinin yanına oturduğunda gözleri ben ve arkamda ki adam arasında gelip gidiyordu. Kolumdan tutup koltuğa ittirdiğinde ikiletmeyerek oturdum. Arkamda ki silah dolanıp anlıma dayandığın da yüzünü gördüm. Bu adamı görmüştüm. Video da ki adam...

 

 

Bir dakika ne?

 

 

"O adam benim babamdı..." diyen Demir Afil'in sözleri kulağımda çınlarken, adamın yüzüne hayretle bakakaldım. Babası mıydı?

 

 

"Ne oldu?" dedi keyifli bir sesle. "Korkmuş gibisin"

 

 

Öylece suratına bakakaldım, dilimi yutmuş gibiydim. Bu adam... Ne işi vardı burada?

 

 

"Korkmadım." dedim konuşarak. "Korkmam da."

 

 

Kaşları havaya kalktı. Bu çıkışımı beklemiyor olmalıydı. Alay dolu bir şekilde kafasını salladı.

 

 

"Seninle burada oturup uzun uzun sohbetler etmek isterdim ama..." dedi. "Ölüm beklemez." dedi kaşlarımı çattım. Neyin ölümünden bahsediyordu?

 

 

"Bakalım ne kadar seviyorsun?" diye sordu telefonu çıkarırken.

 

 

"Ne saçmalıyorsun?" dedim sert bir şekilde. "Ne ölümü?" diye sordum ama cevap vermedi. Telefonundan bir şey açmaya devam etti. Ardından bir kayıtı önüme koyduğunda bakışlarımı telefona çevirdim. Ekran ikiye bölünmüştü. En üstte film izleyen Eda, telefonuyla oynayan Ceren vardı. Alt kısımda önden giden bir araç ve onun arkasından takip eden bir araç daha vardı.

 

 

"Üst tarafta tek bir sözümle şu kızı öldürecek bir adam var," dedi Eda'yı göstererek. "Alt kısımda ise patlayacak olan bir bomba."

 

 

"Ve tahmin et, arabanın içinde kim var?" diye sordu. Bakışlarımı ona çevirdim. Kendi sorusuna cevap verdi. "Demir ve çok sevdiği Volkan var." dedi.

 

 

"Hangisini öldürmemi istersin seç bakalım. Demir mi?" dedi hareket halinde ki aracı işaret ederken. "Bu kızı mı?" diye sordu. "Yoksa yengen ve çok sevdiğin kuzenin mi?" diye sordu.

 

 

 

BÖLÜM SONU

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 31.12.2024 22:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...