Merhaba canım okurlarım. Takip etmeyi unutmayın!
İyi okumalar...
Sevda ateşinde yanar insan...
***
Ağlamak istemiyorum.
Ağlamak istemiyorum.
Ağlamak istemiyorum ancak gözlerim yanıyor. Dudaklarımı dişliyorum, hıçkırmamak için. Gözlerim buğulanıyor ama ağlamak istemiyorum. Hepimiz ölümün kıyısındaydık.
Bir kurşun can almak için.
Bir bomba her şeyimi almak için.
Ne yapmalı? Ölmeli mi, vazgeçmeli mi?
Gözlerim giderek daha fazla bulanıyor, yanıyordu. Gözümden bir damla yaş kayıp yanağıma düştüğünde "Ne istiyorsun?" dedim bakışlarım yüzünde gezinirken. Demir Afil'in neden nefret ettiğini anlamıştım. Bu acımasız bir adamdı. Merhameti hak etmiyordu.
"Ne istediğimi biliyorsun." dedi. Başımı iki yana salladım.
"Onları öldür demeyeceğim." dedim yüzüne nefretle. "Bir can almak istiyorsan benimkini alabilirsin." Gözlerinde ki alaylı ifade yerini korudu. "Ama bedeli ağır olur."
"Sen mi alacaksın canımı," diye sordu. "Yoksa senden nefret eden şu kadın mı?"
"Ben almayacağım ama bu yaptığını ödetecek biri var."
"Ona mı güveniyorsun sende?" dedi. Ardından gür bir kahkaha attı. "Öldürmek isteseydi neden şimdiye kadar öldürmedi?" diye sordu. "Ablasının intikamını almak çok mu zordu?" diye sordu yine.
"Ne ablası?" diye sordum kısık sesle. Yaşayan bir ablası olduğunu sanmıyorum. "Onun bir ablası yok."
"Var," dedi durgunlaşırken. "Mezarda."
Ablasının intikamını niye alsın ki?
Ablası kaza sonucu ölmemiş miydi?
"İntikam?" diye sordum. Ne alakaydı?
"Ben öldürdüm" dedi normal bir şeyden bahseder gibi.
Ne?
"Ölmeyi hak etmişti."
Ne?
Şaşkındım çünkü ablası ölmüştü. Ölü olması değil, babasının onu öldürmüş olması...
Gözlerim yanıyordu, akan yaşların hemen ardına yenisi ekleniyordu.
İnsan kendi evladına kiyabilir miydi?
Hangi devirde yaşıyoruz biz?
Bu dünya gerçek ama insanlar sahte.
Bugün bunu çok iyi anlamıştım.
"Bir karar ver artık," dedi sıkılmış bir sesle. "Hepsini mi öldüreyim?"
Bakışlarım ekrana kaydığında eve yetişmek üzere olduğunu gördüm. Eve yetişip arabasından inmesini sağlamalıydım. Sadece onu biraz daha oyalamalıydım.
"Neden öldürdün kendi kızını?" diye sordum. Amacım hem zaman kazanmak hem de onun hakkında bir şeyler öğrenmekti.
"Anlatmadı mı sana?" diye sordu şaşkın bir sesle. Başımı iki yana sallarken diğerlerine bakmamaya çalışıyordum. Ne halde olduklarını görmek istemiyorum. "Şaşırdım," dedi. "Seni sevdiğini sanıyordum."
"Bu konuyla ne alakası var?" dedim yüksek sesle.
"Bana o piçin savunmayı bırak, canımı sıkıyorsun."
"Beni öldür." dedim gözünün içine baka baka.
Başını iki yana salladı. "İstesem öldürürdüm zaten," dedi. "Ama bana lazımsın."
"Si-" demeye kalmadan yanağımda hissettiğim acıyla kendimi yerde buldum. Çınlayan kulağımın aksine elimi acıyan yanağıma bastırdım. Bana tokat atmıştı. Patlayan dudağımı ve burnumdan akan sıcaklığı hissediyordum. Burnumdan akan kan eş zamanlı olarak yanağımdan süzülen gözyaşıyla yarışıyor gibiydi. Gözümü yumdum. Bu anda olmamayı diledim.
Gözlerimi açtım, olmadı. Ve ben bu herifin karşısındaydım.
"O sesini kısacaksın." dedi dişlerinin arasından tıslarcasına. Ardından telefonunu alıp cebine koydu. Ekranı kapatmadan önce gördüğüm şey Demir Afil'in uzaktan çekilen bir görüntüsüydü. Arabadan inmişti. Ama hâla güvende değildi. O arabada olmasa bile evin etrafında birçok koruma vardı, zarar gelmesini istemezdim.
Saçımdan tutup sert bir şekilde yüzümü açığa çıkardığında gözlerine nefretle baktım. Bir eliyle saçımdan diğer eliyle kolumdan tutarak ayağa kaldırmaya çalıştı ve ben sessizce ağladım. Gözyaşlarım yanağımdan sessizce süzülüyordu, saçlarım çekiliyordu, vücudum sürükleniyordu ve ben hiç bağırmadım. Sessizce ağladım.
Yazardan
Demir Afil arabadan sakince indi. Arkasında kendisine doğrultulmuş bir silah, arabasında bomba olduğundan habersizdi. Arkasını dönüp şoför koltuğundan inen Volkan'a baktı, ardından evin etrafında ki adamlarına. Bir şüphe duydu içinde, evin etrafında ki adamların sayısının arttığını fark etti.
Yanına gelen Volkan'a dönerek sordu, "Güvenliği sen mi arttırdın?"
Volkan adamlara kısa bir an baktıktan sonra "Evet." dedi.
"Geri gönder" dedi Demir Afil. "Tanımadığım adamları evimin etrafında istemiyorum."
"Tamam." dedi Volkan soru sormayarak. Demir dediyse bir bildiği olduğunu düşünürdü.
Demir Afil büyük malikaneye girerken düşünceliydi. Önce kızlara bakacak ardından duş alıp biraz çalışacaktı. Koridorda ilerlerken tabak sesleri geliyordu. Akşam yemeği için Fatıma teyze hazırlık yapıyor olmalıydı.
Mutfakta durduğunda kardeşini burada bulduğuna gülümsedi. Ceren'in küçüklüğünden beri mutfağa olan ilgisi vardı. Eda'nın da ondan aşağı kalır yanı yoktu.
"Hoş geldin." dedi Ceren abisine.
"Hoş buldum." dedi Demir Afil, tezgaha doğru yürürken. Tencere ve tabaklarda olan yemekleri görünce bakışlarını Ceren'e çevirdi.
"Sen mi yaptın?" diye sordu küçük kardeşine.
"Ben yaptım." dedi kirpiklerinin altından abisine bakarken.
Demir Afil her zaman iyi bir abi olmuştu kardeşi Ceren'e. Bazen abi bazen anne bazen de baba olmuştu. Zor zamanlarında kardeşinin yanında olmuş, sahip çıkmıştı. Eda'ya da Volkan'a da öyleydi. Üçü de gözünde aynıydı.
Kardeşinin estetik olan küçük burnunu parmaklarının arasına alıp sıktı.
"Abi!" diye kızdı Ceren. "Bırak burnumu"
"Niye?" diye sordu anlamamazlıktan gelerek.
"Ya bırak!" diye cırladı Ceren. Yağlı olan elini havaya kaldırarak abisine yaklaştırdı. "Ellerimi gömleğine sürerim." dediğinde bıraktı burnunu. Demir Afil'in temizliğe önem verdiğini biliyordu.
"Akıllı ol" dedi Demir Afil yalancı kızgınlıkla kardeşine bakarken.
"Diyelim ki olmuyorum," dedi Ceren elinde ki kaşığı tezgaha bırakırken. "Ne yapacaksın?"
Demir Afil usta bir oyunculukla repliği devam ettirdi. "Keserim seni."
"Sen benim kılımı bile kesemezsin." dedi Ceren.
Demir Afil üstüne yürürken "Şaka" dedi Ceren tezgahın etrafından dönerken. "Şaka yaptım abi."
Demir Afil üstüne yürürken "Orkide nerede?" diye sordu. Sesini duymamıştı bugün. Sesini özlemişti.
"Yok," dedi Ceren. "Gitti."
"Nereye?" diye sordu kaşlarını çatarak. Haberi yoktu.
"Kuzenimi aramış ne oraya gitti."
"Kim izin verdi çıkmanıza?" diye sordu kızgınlıkla. "Ben size 'dışarı çıkmayın demedim' mi?"
"Haklısın ama ben izin verdim. 'Hemen geleceğim' dedi zaten."
"Tek mi gitti?" diye sordu.
"Yok, Mehmet abiyle gönderdim." dedi Ceren. Demir Afil cebinden telefonu çıkararak Orkide'yi aradı ancak telefonu kapalıydı. Koruması Mehmet'i aradı, telefon uzun uzun çalıyor ama açan olmuyordu. Bir kez daha aradı.
Bir kez daha.
Bir kez daha.
Ama açan olmadı.
İçinde ki huzursuzluk büyüdü.
Mutfaktan hızla çıkarken, karşıdan Celal koşturarak Demir Afil'e doğru geliyordu.
"Abi arabada bomba bulduk," dedi Celal. "Aracı uzaklaştırdık, Samet imha etmeye çalışıyor."
"Bomba önemli değil Celal, tuzak kurmuşlar." dedi hızla. "Orkide evde yok."
"Nasıl yok?"
"Yok Celal," dedi. "Orkide yok."
Volkan karşıdan telaşla gelen Demir Afil'e baktı. "Demir hallediyoruz." dedi. "Oraya gitmen tehlikeli."
"Yenge yok." dedi Celal. Volkan şaşkınlıkla Celal'e döndü.
"Nasıl yok, nerede?" diye sordu.
"Yok amına koyayım" dedi Demir Afil sinirle. "Yok."
"Demir dur." diyerek önüne geçti Volkan. Tam o sırada karşıdan gelen Samet bağırdı. "Kaçın, süre dolmak üzere patlayacak!"
"Duramam Volkan," diye bağırdı Demir Afil. "Arabada tuzak var!"
"Demir!"
"O arabada olabilir." dedi Volkan'ı iterken. Korumaların hepsi arabadan uzaklaşmaya çalışırken Demir Afil, Volkan'dan kurtulup arabaya doğru gitmek için uğraşıyordu. Sevdiği kadın arabada olabilirdi.
"O piç, onu arabada bırakmış olabilir."
Volkan "Dur, arabada değil" derken Eda ve Ceren'de dışarı çıkmıştı. Fatıma teyze bir eli sütunda Demir Afil'i eli yüreğinde izliyordu.
"Siktirtme belanı Demir," diye bağırdı Volkan. "Orkide arabada yok. Ben kontrol ettim. Yok!" derken arabanın patlaması bir oldu.
Demir Afil ve Volkan patlamanın şiddetiyle yere sırt üstü bir şekilde düşerken, arabadan birazcık uzaklardı. Etrafı toz ve duman kaplarken arabanın yanan ateşi bir kez daha harlandı. Öksürük sesi gelirken Volkan önce Demir Afil'e baktı. "İyi misin lan?" diye sordu. Demir Afil başını sallarken omzunun üzerinden patlayan arabaya baktı.
Demir Afil üstünde ki Volkan'ı ittirirdi, yanan arabaya baktı. Ardından yanında ki Volkan'a baktı. "Arabada değil miydi?" diye sordu.
Volkan yerden kalkarak etrafa baktı, yaralı yoktu. "Değildi, binmeden önce arabayı kontrol ettim." dedi hızla. "Bombayı aküye yerleştirmişler." dedikten sonra elini Demir Afil'e uzattı. Demir Afil elini tutup kalkarken, Volkan kuzenini kendisine çekip güçsüz bir şekilde sarıldı. Omzuna bir fiske vurarak "Biraz laf dinle," dedi. "Öldürüyordun lan kendini manyak."
"Sanki Eda arabada olsa atmayacaktın kendini." diye homurdandı Demir Afil.
"Kes, zırvalamayı hayvan herif."
BÖLÜM SONU
Yorumlarda buluşalım.👉
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
24.32k Okunma |
1.59k Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |