Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7.BÖLÜM-SEVDİĞİME...

@felaketbiri

Bol bol yorum yapmayı unutmayın

iyi okumalar...

 

Demir Afil hastaneden çıkmış, sabah erkenden soluğu depoda almıştı. Depodan içeri girdiğinde sadece adım sesleri duyuluyordu.

 

"Bu mu?" diye sordu celal'e. Karşısında ki sandalyeye bağlı olan adam ona bayık gözlerle bakıyordu. Gözleri mosmordu, açamıyordu. Kaşı patlamış yüzüne akan kanlar kurumuştu. Volkan onu güzel benzetmişti. Ama yetmezdi. Başkasının karısına, kızına veya sevdiğine sarkmaması gerektiğini bunun gibilerine öğretmeliydi.

 

"Evet abi" dedi celal onu onaylayarak. Demir Afil ceketini çıkarıp yanında duran Celal e verdi. Adamın gözlerinin içine bakarak gömleğinin kollarını yavaşça kıvırdı.

 

Yavaşça adamın üstüne eğilerek sandalyeye iple bağlı olan kolunu tutup sert bir şekilde çevirdi. Adam acı bir şekilde yerinde debelenip dursada Demir durmuyordu o eli kırmakta kararlıydı. Yavaşça parmaklarını tutup teker teker çevirip kırdı. Geri çekildiğinde adamın yüzüne baktı.

 

Adamın hiç beklemediği bir anda sıkı bir yumruk attı. Sandalyeden geriye düşecekken yakalarından tutup güzel bir kafa attı. Adamın burnundan kemik sesleri gelmişti. Kırılmıştı. Adam acıyla inlediğinde Demir Afil adamın suratına baktı. Üzgünmüş gibi dudaklarını büzdü. "Burnun yamulmuş, dur düzelteyim" diyerek bir kere daha kafa attı. Tekrar bir kemik sesi geldiğinde adamın burnundan oluk oluk kan akıyordu.

 

Adamın yakasını bırakarak cebinden bir bıçak çıkarıp iplerini çözdü. Bıçağı yere fırlatıp eline aldığı sopayla adama vurmaya başladı. Sopayı büyük bir hırsla adamın karnına vururken "Bundan sonra hiçbir kadına yan gözle bakmayacaksın?!" diye sordu bağırarak. Adamın kırılmadık yeri kalmamıştı. Nefes alamıyordu kırılan kemikleri ciğerine batıyor, burnundan akan kanlar ağzına giriyordu.

 

Elindeki sopayı yere fırlatarak elinde ki kanları büyük bir nefretle sildi. Bunun gibi şerefsizlerin kanı midesini bulandırıyordu. Beyaz gömleği kan olmuştu, giydiği pantolonda kan lekeleri vardı. Ama sorun değildi şirkete gitmeden önce değiştirebilirdi.

 

Demir Afil arkasını dönüp sinirle Celal in elinden ceketini alıp çıkışa yönelecekken durdu. Hırsını alamamıştı. Kimse onun sevdiğine bakamazdı. Belinden silahını çıkarıp yerde öksürerek can çekişen adama doğrulttu. Adam aldığı darbelerle gözünü bile açamazken onu durduran şey anlının ortasına yediği kurşundu.

 

*****

 

Şirketteydim. Birazdan toplantım vardı. Muhtemelen uzun sürecekti. Cebimden telefonumu çıkarıp masaya bıraktım. Orkide dün akşam hastaneye beni ziyarete gelmişti. Beni düşünmesi hoşuma gitmişti ama gelirken başına gelen olaya fazlasıyla sinirlenmiştim. Aklıma geldikçe deliriyor, tüylerim diken diken oluyordu. Bunun olma düşüncesi bile beni fazlasıyla delirtiyordu. Aklıma gelenlerle yine sinirlenmiştim. Sinirle üstümdeki ceketi çıkarıp koltuğa fırlattım.

 

Ne diye gecenin bir vakti hastaneye gelmişti ki?

 

Sıkıntıyla gömleğimin düğmelerinden iki tanesini açıp koltuğa oturdum. Yaram sızlıyordu kanamasını istemezdim. Başımda bu kadar şey varken birde yaramı temizlemekle uğraşamazdım.

 

Başımı iki elimin arasına aldığımda kapı çaldı.

"Gel" dedim. Gelen Edaydı. "Abi misafirler geldi toplantı odasındalar seni bekliyoruz."

 

"Tamam geliyorum."

 

"Volkan gelmeyecek mi?" diye sordu.

 

"Gelmeyecek. Ankarada ki şirkette sorun varmış bakmaya gönderdim" bunu söylememle durdu biraz düşündükten sonra kafasını sallayıp çıktı. Yüzümü ovuşturduktan sonra telefonumu alıp ayağa kalktım. Elimi tarama sistemine okutup odamdan çıktım. Koridorda düz ilerleyip masasında çalışan danışmanlara kolay gelsin dedikten sonra cebimden kartımı çıkardım. Asansöre okutup gideceğim katın tuşuna bastım.

 

 

 

*****

 

 

Toplantı tam dört saat sürmüştü. Çok yorulmuştum. Akşam satacağım silahlar için de bir toplantı vardı. Odamın kapısının önüne geldiğimde ekrana elim dokundurup kapıyı açtım. Dosyaları masaya bırakıp kendimi koltuğa attım.Şu an dosya falan görmek istemiyordum. Yaram sızlıyordu. Bir elimi yaramın üstüne dokundurduğum sırada kapı açıldı. Bakışlarımı karnımdan çekip kapıya baktığımda Volkan'ı gördüm.

 

"Gel Volkan. Bende seni arayacaktım. Sorun ne?"

 

"Bir sorun yok. İnşaat firmasına yanlış araziyi devretmişler." dedi kendisini yanımda ki koltuğa atarken.

 

"Hallettin mi?" diye sordum başımı ona çevirerek.

 

"Hallettim"

 

"Toplantı nasıl geçti? Konuştun mu adamlarla?"

 

"Konuştum. İstanbul'daki tüm hisselerini bana devredecek." Bir şey söylemeyip kafasını salladı. Bir süre sessizce durduk. Sessizliği onun sesi böldü.

 

"Of!" dedi. Başımı ona çevirip yüzüne baktım.

 

"Hayırdır pek bir dertli gördüm seni" dedim şakaya vurarak.

 

"Ya hiç sorma çok dertliyim." dedi.

 

"Anlat da bir çare bulalım derdine"

 

"Derdime çare bulunmaz doktor"

 

"Niye kara sevdaya mı düştün?" diye sordum.

 

"Hem de ne kara sevda... Yaktı beni"

 

"Yazık" dedim gülerek. Ben gülünce o da güldü. Biraz geveze olabilirdi ama çok mert bir adamdı. Sözünün eriydi. Değer verdiği herhangi birine zarar gelse gözü kimseyi görmezdi.

 

"Demir?" dedi. Onu onaylayan bir mırıltı çıkardım. "Biz çok zenginiz"

 

"Evet" diye bir cevap verdim.

 

"Biz ultra zenginiz"

 

"Yani?"

 

"Acaba diyorum yatırım mı yapsak?" diye sordu. Dönüp yüzüne baktım. "Ne gibi?"

 

"Otel mi alsak?" diye sordu. Güldüm. "Şehirde ki tüm oteller bizim zaten"

 

"Mağaza?"

 

"Bizim"

 

"Galeri mi açsak?"

 

"Geçen sene açmıştık"

 

"Şirket mi alsak?"

 

"Lan sekiz tane şirketin var neyine yetmiyor?"

 

"Biz çok zenginiz ya napacaz biz o kadar parayı?"

 

"Başka şeyler alırız" diye cevap verdim.

 

"Lan zaten şehir senin neyini alacaksın?" durdum. Düşündüm. Gerçekten doğu söylüyordu şehirde çoğu mekan bize aitti.

 

"Haklısın. Yeni yerler açarız o zaman."

 

"Hastane mi yaptırsak?" diye sordu kendi kendine.

 

"Hastanemiz var zaten"

 

"Okul mu yaptırsak?" diye sordu, sonra ardından gür bir kahkaha patlattı. "Demir Afil Soydan okulu" deyip güldü.

 

"Fena fikir değil bence"

 

"Ciddi misin?" diye sordu.

 

"Evet. Yanına da bir tane cami yaptıralım ölürsek hayrımıza dua edip, namaz kılarlar nasıl fikir?" diye sordum ciddi bir şekilde.

 

"Gayet mantıklı" dedi başını sallarken. Bir süre öylece durduk. Canım sıkılıyordu. Orkideyi de aramamıştım. Sesini özlemiştim hem arasam da ne diyecektim?

 

"Of!"

 

"Hayırdır Demir pek bir dertli gördüm seni?" Diye sordu.

 

Haklıydı. Dertliydim. "Hiç sorma düşmüşüm bir kara sevdaya"

 

"Kara sevda?" diye sordu gülmemek için kendini zor duruyordu.

 

"Boşver sen anlamazsın gönül işlerinden"

 

"Ben mi?" diye sordu kendini gösterirken.

 

"Evet"

 

"Lan gerizekalı elimi sallasam ellisi kapımda"

 

"Haklısın ama unuttuğun bir şey var" dedim ayağımı masaya uzatırken.

 

"Ne?" diye sordu.

 

"Elini sallasan millet sana değil parana koşar" dedim.

 

"Ya beni gerçekten seven biri varsa?"

 

"Var mı?" diye sordum kaşlarımı kaldırarak.

 

Dudaklarını büzdü "Bilmem belki vardır"

 

"Kim?"

 

"Belki tanıyorsundur"

 

"Lan oğlum kim?" dedim yerimde doğrularak."Şirketten mi?"

 

"Evet" dedi. Ayağa kalkıp ensesine bir tane şaplak attıktan sonra tekrar yerime oturdum. Eliyle ensesini ovuşturdu. "Niye vurdun lan?!"

 

"Biz burada çalışalım beyefendi çapkınlık yapsın öyle mi?"

 

"Bana diyene bak. Sanki kendisi yapmamış gibi gelmiş birde bana söylüyor"

 

"Ben hiç kimseye bakmadım"

 

"Lan yalan söyleme çarpılacan şimdi ağzın yamulacak"

 

"Kime bakmışım lan söyle?!"

 

"Biz gidip canımızı dişimize takıp adamlarla çatışalım, Demir Beyimiz operasyonu yürütmek yerine davette çapkınlık yapsın" dedi. Durdum. Düşündüm. Orkide yi söylüyordu.O gece Orkide ye bakmaktan doğru düzgün operasyonu yürütememiştim ama istediğimi almıştım.

 

"Ne oldu? Niye sustun? Artık yengem nasıl aklını almışsa benimle bile konuşamadın" dedi. Ona yandan bir bakış attım, eğleniyordu benimle.

 

"Konuştun mu onunla?" diye sordu.

 

Başımı iki yana sallayarak "Konuşamadım" dedim.

 

"Niye?"

 

"Arayıp ne söyleyeyim Volkan?"

 

"Buluşmak istediğini söyle"

 

"Olmaz"

 

"Niye?"

 

"Çünkü başına birşey gelmesinden korkuyorum"

 

"Lan zaten bir sürü korumayı peşine takmadın mı?!"

 

"Abartma"

 

"Lan neyi abartma"

 

"Sen kendini koruyabilirsin ama o koruyamaz" diye mantıklı bir açıklama yaptım.

 

"Bin tane korumayla mı?"

 

"Evet" deyince ağız dolusu küfretti. Ben ise rahatça masaya ayağımı uzatmış öyle boş boş bakıyordum. Onun hakkında kafamda bir sürü soru vardı.

 

Acaba en sevdiği renk ne?

 

Hangi çiçeği severdi?

 

Hangi yemeği daha çok severdi?

 

Alerjisi var mıydı?

 

Ne yapmaktan hoşlanırdı?

 

Hobisi var mıydı?

 

Spor yapar mıydı? Bence yapıyordu çünkü kusursuz ve fit bir vücudu vardı.

 

Kulağımın dibinde ki ses ile yerimden sıçradım. "Demir!"

 

"Ne bağırıyorsun lan siktiğimin kulağının dibinde?!"

 

"Dalmışsın" dedi.

 

"Yine d-" derken kapının açılmasıyla ikimizin bakışları oraya çevrildi. Tahmin eğmek zor değildi gelen Eda'ydı. Bu odanın kartı sadece Eda ve Volkan da vardı. Başka birisi kendi kartıyla giremezdi. Ben zaten parmak iziyle giriyordum sadece asansör için kart kullanıyorum. Şirket benimdi. Sadece benim kartımla tüm katlara çıkıp istediğiniz yere girebiliyordunuz.

 

"Gelmişsin" dedi Volkan'ın önüne kahve bardaklarından birini bırakırken.

 

"Geldim" dedi Volkan karşılık olarak. Diğer kahve bardağını benim önüme bırakıp Volkan ın yanına oturdu. Masada ki kahvemi alıp bir yudum aldım. Orkide de kahve severdi. Keşke burada olsaydı da kahve içebilseydik.

 

Onu işe mi alsam?

 

Bir ara buluştuğumuzda işten ayrıldığını söylemişti.

 

Niye ayrılmıştı? Yengesi yüzünden mi? Gittikçe yengesine daha çok sinirleniyordum. Daha kadını tanımıyordum ama ona karşı sabır kotam dolmak üzereydi. Kızıyla beraber Orkide ye yapmadıklarını bırakmamışlardı.

 

Ona iş teklifi etsem kabul eder miydi?

 

Eğer kabul ederse onu görebilmek için sürekli kahve içerbilirim. Eğer mesele onu görmekse... Herşeyi yaparım.

 

Gözümün önünde sallanan el ile kendime geldim. "Demir abi?"

 

"Ne? Noldu?" dedim ani bir tepkiyle. "Kolyeyi verecektim çağırdık duymadın" dedi Volkan elinde ki kolyeyi bana uzatırken. Kolyeyi avucumun içine alıp baş parmağımı mavi parlak taşın üstünde gezdirdim. Orkide nin kolyesiydi, bu kolye için çok ağlamıştı. "Ne düşünüyordun?" diye sordu Eda.

 

"Sevgilisini" dedi Volkan.

 

Sevgilim

 

Benim sevgilim

 

Sadece benimdi ama henüz bundan haberi yoktu.

 

 

"Bak nasıl gülüyor gördün mü?" diye sordu Volkan, Eda'ya. O söyleyene kadar gülümsediğimin farkında bile değildim. Hemen ciddileştim.

 

"Aynen" dedim.

 

"Ben gidiyorum" dedi Volkan ayaklanarak. Şaşkın gözlerle ona döndük. "Nereye?" diye sordu Eda.

 

"Kuzenim aklını alan kadının yanına" dedi.

 

"Niye?" diye sordum çatık kaşlarla.

 

"Aramızdan çekilmesini isteyeceğim"

 

"Sikerim belanı" Bu söylediğime kahkaha attı. "Bak" dedi Eda ya beni işaret ederken. "Bak kesin bu Orkide benim kuzenime büyü yaptı"

 

"Büyü mü?"

 

"Ne büyüsü gerizekalı karıştırma kızın aklını"

 

"Büyü yaptı artık nasıl bir büyüyse aklına bile gelemiyoruz" dedi bu söylediğine göz devirdim.

 

"Eda?"

 

"Efendim abi?"

 

"Yanına arkadaş ister misin?" diye sordum.

 

"Ne arkadaşı?"

 

"Orkide nin yanında çalışmasını ister misin?" diye sordum gülümsedi.

 

"Olur, çok güzel olur"

 

"Tamam o zaman Orkide ye iş teklifi ederim kabul ederse senin yanında çalışır"

"Tamam"

 

"Yakında şirketi Orkide ye devrediyorum derse şaşırmam" diye homurdandı Volkan.

 

"Sevinmedin mi?" diye sordum

 

"Niye Eda nın yanında çalışıyor? Ben çalışırım. Orkide senin yanında çalışsın"

 

"Ben ceo'yum ya Volkan"

 

"Ne olmuş ceo'ysan?"

 

"Çalışmak mı istiyorsun?"

 

"Evet"

 

"Diğer şirketlerle ilgilen"

 

"Ben bu şirketi istiyorum" deyip kollarını göğsünde birleştirdi.

 

"Niye bu şirket?" diye sordum

 

"Keyfim öyle istiyor"

 

"İyi yarın gel işe başla o zaman"

 

"Tamam" dedi Volkan çocuk gibi gülümseyerek.

 

BÖLÜM SONU

 

Herkese merhaba arkadaşlar

 

Nasılsınız?

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

 

Bölümü beğenmeyi ve oy vermeyi unutmayın.

 

instagram @karanliginhakimi (takip ederseniz sevinirim)

 

Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle...

Loading...
0%