@felaketbiri
|
Oy vermeyi unutmayın canım okurlarım. İyi okumalar...🤍
-Hayat, her gün biraz daha tamamladığın bir yapboz gibidir; eksik parçaları buldukça, kendini daha çok tanırsın.
Hayat tesadüflerle doluydu. Birkaç gün önce otobüste gördüğüm motorcunun, sınıf değişikliği yapıp bizim sınıfa geleceğini hiç düşünmemiştim. Nereden bilebilirdim böyle olacağını?
Ufuk Hoca "Enes tahtaya gelip bu soruyu bize çözer misin?" diye sorduğunda ağlamaya yakın sesler çıkararak arkama yaslandım. Ufuk Hoca benim favori hocamdı ve neredeyse beni unutmuştu. Enes çok zeki olduğundan eli aşağı bir türlü inmiyordu.
"Sakin ol" dedi yanımda ki Sena. Onlara da eğlence çıkmıştı. Enes kısa bir an bana baktığında "Hocam soruyu yanlış çözmüşüm, başkasını kaldırır mısınız?" diye sorduğunda çığlık atmak üzereydim.
Ufuk Hocanın gözleri bana çevrildiğinde gülümsedim. Beni kaldıracaktı, bunu biliyordum. "Rüya sen gelmek ister misin?" diye sorduğunda derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Sonunda tahtaya çıkabilmiştim. Bunun hevesiyle soruyu çözüp yerime geçerken Enes'e bakıp minnetle gülümsedim. Benim için kalkmadığını biliyordum. Yerime otururken hoca da tekrar başka sorulara yönelmişti.
***
Zil çaldığında kitabımı kapatıp eşyalarımı hızlıca topladım. Eve gitme vaktiydi. Sınavların bitişine bugün ders çalışmayı düşünmüyordum. Şimdilik konu eksiğim yoktu, sadece eve gidip biraz soru çözdükten sonra uyuyacaktım. Telefonumu kutudan aldıktan sonra çantama koydum. Sena'da bu sırada dün bitirdiği kitabının devamını anlatıyordu.
Bana okuduğu kitabı anlatırken oldukça heyecanlı gözüküyordu. "Sonda kadın adamı terk ediyor" dedi üzgün bir sesle. "Keşke böyle olmasaydı" diyerek derin bir iç çektim. "Mutlu sonu hak ediyorlardı" dedim. "Keşke..." dedi o da benim gibi iç çekerek. "Belki başka bir hayatta mutlu olurlar"
Omuzlarımı kaldırıp indirdim, başka bir hayat var mıdır bilinmezdi. Belki yoktu ve onlar ebediyen kavuşamayacaklardı. Adamın suçu yoktu o sadece sevdiği kadını korumak istemişti. Kadının bir suçu yoktu o sadece adamı sevmişti. Bu hikayede kim haklı kim haksız bilinmezdi. Belki yazar kaleminde bir değişiklik yaparak onları kavuştururdu. Bilemezdik...
Kitap okumayı severdim. Ama türüne göre değişirdi. Askeri ve fantastik kurguyu diğer türlere göre daha çok okurdum. Çünkü çoğunlukla onlar mutlu sonla biterdi. Bir keresinde bir kitap okumuştum. Sonu mutsuz sonla bitiyordu. Tam iki gün boyunca derslere adapte olamamış, ağlama krizlerine girmiştim. O günü unutamıyordum ne kadar da çok ağlamıştım.
Sena ile vedalaşırken ayrıldığımız da durağa doğru yürümeye başladım, otobüs henüz gelmemişti. İşten çıkanlarda olduğu için gelmesi zor oluyordu. Telefonu çıkarıp biraz sosyal medyada gezinerek oyalandım. Otobüs gelince binerek arka koltuklardan birine geçtim. Neyse ki otobüste pek fazla kimse yoktu.
Birinin bana baktığını hissederek başımı otobüse çevirdim. Yan okulda ki çocuklardan biri bana bakıyordu. Giydiği formadan anlamıştım. Ne diye bakıyordu sanki?
Başımı tekrar cama yaslayarak ona bakmamaya odağımı yola vermeye çalıştım, benim tarafımda siyah motoruyla Enes belirince gülümsedim. El sağladığımda o da karşılık olarak bir elini havaya kaldırmıştı. Daha sonra gazlayarak ortadan kayboldu. İneceğim durağa az kaldığında demirlere tutunarak ayağa kalktım. Demirde ki kırmızı tuşa basarken çıkış kapısının önüne çoktan yetişmiştim.Otobüs fren yaparak durduğunda hızla kendimi dışarı attım. Evimle durak arasında iki sokak vardı. Eve doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Cebimden anahtarımı çıkararak apartmanın kapısını açtım. Annem çalıştığından evde olmuyordu. Kapıyı ardımdan kapatırken asansöre ilerleyip düğmeye bastım. Kapılar iki yana açılırken 3. katın düğmesine bastım. Merdivenlerle de çıkabilirdim ama ayaklarımı yormak istemiyordum.
***
Annem az önce gelmiş, mutfakta yemek hazırlıyordu. Ben ise yatağımda uzanmış kitabımı okuyorum. Çok güzel bir kitaptı, asker kurgusuydu. Henüz yeni başlamıştım ama kitap iyi sarıyordu.
"Rüya?" diye seslenen anneme.
"Efendim?" diye bağırdım odadan. Cevap vermeyince "Anne!" diye seslendim. Ama cevap vermedi. Bundan nefret ederdim. Adımı seslenip sonra seslenen o değilmiş gibi cevap dahi vermiyordu. Derin bir nefes vererek ayaklarımı yere vura vura mutfağa doğru ilerledim.
Annem görüş açıma girince "efendim anne?" dedim sinirle.
"Gidip süt alır mısın?" diye sordu. "Evde hiç kalmamış"
"Babamı arayıp söyleyemez misin?" diye sordum üşengeçliğimi ortaya koyarak.
"Aradım ama işi var, sen hızlıca gidip al" dedi. Cüzdanından para uzatırken. Elinde ki parayı alarak kapıya doğru ilerledim. Üstümü değiştirmeye üşendiğimden sarı civcivli pijamayla dışarı çıktım. Asansöre basarak gelmesini bekledim. Binip sıfıra bastığımda asansör aşağı iniyordu. Aynadan siyah saçlarımın tepeden toplayıp topuz yaptığıma ve sarı civcivli pijamanın uyumuna baktım. Bence fena değildim.
Asansör gelince inerek kapıya doğru yürüdüm. Market hemen sokağın sonunda, cadde üstündeydi. Ardımdan kapıyı kapatıp yüzüme vuran güneşle elimi gözüme kapatıp ilerlemeye çalıştım. Güneş tam gözlerimin içine vuruyordu. Gölge alana geçince elimi yüzümden çekip sokakta ilerlemeye başladım. Sokakta top oynayan çocukları geçip markete doğru ilerledim. Küçükken bende arkadaşlarımla sokakta oynardım. Sokakta oyun oynamak gibisi yoktu, vaktin nasıl bu kadar hızlı geçtiğini bilmezdim.
Markette içeri girip uzun rafların arasından ilerledim. Yeni gelen ürünleri incelerken ayağıma birşeyin çarpmasıyla durdum. Küçük bir kızdı ve boncuk gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
"Merhaba" dedim sesimi neşeli çıkararak.
"Meyaba" dedi. Tahmini 5 yaşındaydı. Küçük gözleri beni süzdüğünde kazağımda ki civcivi işaret ederek "Aa?" dedi şaşkın bir sesle. "Cucu"
Şaşkın haline gülmeden edemedim. "Evet" dedim bir dizimi kırıp önünde eğilirken. "Cucu"
Elini uzatıp kazağımda ki tüylü civcive dokununca güldü. Hoşuna gitmişti. Saçlarını kulağının arkasına verirken gülümsedim. "Tek mi geldin küçük?" diye sordum. Buraya tek başına gelmesi imkansızdı.
"Ayı" dedi. Bana hakaret mi etmişti bilmiyordum ama sanırım 'hayır' demek istemişti. Ona bakmayı sürdürdüğüm sırada işaret parmağıyla reyonu gösterdi. İşaret ettiği yere baktığımda çilekli sütü gördüm. "Onu baa vey"
Çilekli sütü raftan alıp önümde ki kıza uzattığım sırada sütü hevesle elimden alıp havaya zıpladı. Tam o sırada arkamda duyduğum sesle yerimde kaskatı kesildim.
"Yaren?"
Arkamı döndüğümde Enes'i gördüm. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Küçük kız hemen Enes'e koşup bacağına yapıştı. Elinde tuttuğu çilekli sütü havaya kaldırarak "Aca bu da aliyim" dedi. Oysa Enes ona bakmıyordu, gözleri bendeydi. Bakışları hala beni süzerken diz çöktüğüm yerden ayağa kalktım. Karşısında utanç içerisindeydim, sınıftan birine yakalanmıştım. Hem de civcivli pijamayla.
Bakışları yerde ki kıza döndüğünde gülümseyerek "Alalım" dedi. Bu sefer küçük kızın bakışları bana döndüğünde eliyle kazağımı işaret etti. "Ba, cucu" dedi Enes'e göstererek. Enes gülmemek için yanaklarının içini ısırarak "gördüm" dedi. "Civciv" ama kız hâla parmağını indirmemişti. Parmağını indirmedikçe geriliyordum.
Enes onun ne istediğini anlamış gibi "Sana da alayım mı aynısından?" diye sordu. Ne diyordu bu? Hoşuna mı gitmişti?
Yaren hevesle başını sallayıp gülümsediğinde o da güldü. Daha sonra Yaren'in elini tutarak bana döndü. "Merhaba" dedi.
Yanaklarım hemen kızarırken "Merhaba" dedim. Sesim içime kaçmıştı sanki. "Bugün tanışmadık" dedi ensesini kaşırken. "Yani zaman olmadı" diyerek elini uzattı. "Enes ben"
Uzattığı eline bakıp tuttum. "Rüya bende"
"Tanıştığıma memnun oldum Rüya..."
Adım ağzından çıktığı anda kalbim bir darbe indirdi göğüs kafesime. Ne oluyordu?
"Memnun oldum Enes" dedim. Bakışları duraksadığında yutkundu. "Kardeşin mi?" diye sordum bacağına yapışıp bizi izleyen kızı göstererek.
"Yeğenim" dedi.
"Çok tatlı" dedim.
"Evet" dedi ic çekerek. Öyle farklı bir tonda söylemişti ki yeğenine mi demişti emin olamadım.
Bakışmamız sürdüğünde çalan telefonumla durdum. Cebimden telefonu çıkarırken bakışları altında eziliyordum. Telefonu çıkardığım da bakışları telefonuma kaydı. Annem arıyordu. Çok geç kaldığımdan arama gereksinimi duymuştu.
Telefonu meşgule vurup "Benim eve gitmem lazım yarın görüşürüz" dedim. "Görüşürüz" dedi Enes. Yerde ki küçük kızın önünde eğilip ona da "görüşürüz" dediğimde utanarak yüzünü amcasının bacağıyla kapattı. Utanmıştı.
Ayağa kalkıp reyon boyunca sakin adımlarla yürüdüm. Marketten çıktığımda eve doğru hızla koşmaya başladım. Ben az önce markette Enes ile karşılaşmıştım. Bu içimde ki bağırma isteğini ortaya çıkarıyordu.
Evin önüne geldiğimde durdum. Ben markete süt almak için gitmiştim ve sütü almayı unutmuştum. Elimle alnıma vururken bir kez daha çalan telefonumla almak için artık geç olduğunu anladım. Yukarı çıkarken somurtuyordum. Süt almaya gitmiş ve süt almayı unutmuştum. Aklım neredeydi?
Kapıyı açan anneme düz gözlerle baktım. "Neredesin sen?" dedi kızgınlıkla. "Yüreğime mi indereceksiniz benim?" diye sordu elini göğsüne bastırarak.
Cevap vermedim. Elimde ki parayı avucuna bırakarak içeri geçtim. "Süt almadın mı?" diye sordu.
"Kalmamıştı" dedim yalan söyleyerek. Eğer 'unuttum' dersem bana kızacağını biliyordum. Hemen odama geçerek kapımı kilitledim. Elimi göğsüme bastırdım. Kalbim çok hızlı çarpıyordu. Niye böyle olmuştum ki durduk yere? Elini tutunca neden hızlanmıştı kalbim?
Bilmiyorum
BÖLÜM SONU Merhaba canım okurlarım. Nasılsınız? umarım iyisinizdir. Enes ile tanıştık. Kendisini sevdiniz mi? Sevmiş olmanız lazım çünkü sjsjsjsjsjsjs kitabı sevdiğinizi biliyorum, bölüm istediğinizi de ama elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. Zaten bir kitabım daha var bildiğiniz üzere Mafyanın Orkidesi ona bölüm yazıyorum. Bu yüzden geç gelebiliyor bölümler. Elimden geldiğince her hafta bölüm atmaya çalışıyorum. Anlayışınız için teşekkürler. Seviliyorsunuz canım okurlarım🤍 |
0% |