@fera_evla
|
Arınmak istiyordum. Nedenmi? Geçmişimden..~
Yürüyordum. İsmimle bu anki zamanın uyumluluğunda yürüyordum. İçten içe bana acı veren şeylere gülümsüyordum istemesemde. Çünki sen nasılsan karşındaki de öyle olurmuş sana karşı. Evet karşımdakı acılarımdı, gülümsüyordum onlara. Ancak neden bana aksine bir tepki verdiğini çözemiyordum. Gecenin karanlığına gömülmüş bir gülüşümü onlardan esirgemezken onlar bana kendilerini çektiriyorlardı. Ben kendime gömülmüştüm.
Durdum. Arkamda birinin varlığını hiss etmemle şu anda bunu yapmaya istekli buldum kendimi. Nefesini bu kadar yakında hiss etmem korkutucuydu. Kokusunu çok iyi alıyordum. İlk defa bir ten kokusundan korkmuştum. Sert nefesinin bedenimde gezmesiyle bütün bedenim kaskatı kesildi.
Nefes almam gerginliğimle bükülmüş gibiydi. Gözlerim yuvalarından firar edicekken kalbim hızlılığını saklayamıyordu. Bedenim bacaklarıma ağırlık hazm ettiriyorken omuzlarıma düşen ter damlalarının soyumasıyla vücudumu soğuk kaplıyordu. Islak saçlarım rüzgarın etkisiyle yüzümle buluşurken onları yüzümden çekmemek için zor duruyordum.
Kıpırdayamamak ayrı bir işgenceydi. Nefesi hala boynumdayken kendimi sıkmaya devam ediyordum. İnip kalkan göğüsümle kalbimin ne kadar hızlı attığının farkında değildim. Kendimi toparlayıp arkama dönecekken nefesini tenimde hiss ettiğim bu adamın sesiyle afalladım "aklından geçirme".
Sessiz ve bir o kadar net çıkan ses tonu hıçkırığımla bastırılmıştı. Olduğum yerde kala kaldım. Gözlerimden gelen yaşları durduramadım. Kendimi az da olsa toparlamaya çalışıp "ki-kimsin" dedim korki dolu sesimle.
Elini omzuma atmasıyla olduğum yerde sıçradım. Elini çekdi. Bunu beklemiyordum. "Bilmek mi istiyorsun?" Alaycı sesle sorduğu ses tonuyla ve serbaskılı sesiyle devam etdi "bilmek istiyorsan arkanı dön ancak bu senin için hiç iyi olmaz".
Kendimi öyle sıkmıştım ki kaburqalarımın kırılıcağını zannettim. Gözlerim kapaklara baskı yaparken kapattım gözlerimi. "Ne istiyorsun" dedim aciz bir sesle. Sustu. Artık ne kokusunu ne de sesini hiss ede biliyordum. Gitmiş miydi? Kimdi bu adam?
Kalbim hızla atarken garip duygu yaşamıştım. Kendisinden değil kokusundan korkutmuştum. Sesinden korkmuştum. Teninden korkmuştum. Bunlar ona ait olamayacak korkunçtu. Bunlar bir insana ait olamayacak kadar korkunçtu.
Dayanamayıp arkamı döndüğümde yoktu. Gitmişti sanırım. Aşağı baktığımda siyah gül leçekleri dökülmüştü yere. Elime almak için aşağı eğildim. Elimi birine atarken toz olub yavaş-yavaş kaydı ellerimden. Sıçradım o anki korkuyla.
Koşmayı tercih ettim. Eve gitmek mi burada kalmak mı. Hangisi daha tehlikeliydi? Eve gitmeyi daha mantıklı bulurken yine sesli düşündüm. 'En azından başıma ne geleceğini bilmemekten korkutucu değil'
Hızlı adımlarla uzaklaştım o yerden. Eve vardığımda anahtarı delikten sokmaya çalıştım. Olmadı. Yanlış mı çeviriyorum diye düşünürken yaptığım istikametin tam aksini yaptım. Olmuyordu. Evin anahtarımı değişmişti. Peki içeride hiç kimse yokmuydu.
Dışarısını sadece sokak lambaları aydınlatırken evde hiç bir ışık yoktu. Ne yapacaktım derken aklıma arka kapı geldi. Nerede olduğu bilinmeyen bu kapıyı sadece abim ve ben biliyorduk. Hızla evimizin arka tarafına koştum. Çok yorgundum.
Kendimi ayakta tutmak için çabalıyordum resmen. Alışık olduğum bir durumdu bu.
|
0% |