Hoş geldin...
Ben "Unutmuştur!" demiştim.
"Unutmuştur adımı!" demiştim.
Ama şimdi geldin.
Ortalık da biraz dağınık.
İstersen, sağına ve soluna bakma.
Hiç kımıldama.
Evet, olduğun yerde kal.
Düşersin.
Canın yanar.
Kendimi artık tutamıyorum.
Seni nasıl tutarım?
Seni nasıl incitirim?
Bak, her şey kırıldı.
Şurası çok kirlenmiş.
Lekeler de çıkmıyor.
Oysa okşamaya kıyamazlardı.
Hata ile mi olmuş?
Görmemişler mi?
Görmek istememişler mi?
O kelimeyi de artık kullanma!
'Değerden' bahsetme bana!
"Değerli idi!" deme!
Görüyorsun sen de,
Bütün o 'değerli' diyenlerin,
'Değeri' nereye düşürdüğünü.
Kim kırmış?
Kim kirletmiş?
Kim atmış?
Hiç sorma, istersen?
Artık her şey önemsiz.
Kıran "Bir kusur ettim." derse de,
Ben o kıranın hatıralarına
Bakıp bakıp duruyorum.
Bir de ne olmuş, biliyor musun?
Bıçağın ucuna kan değmiş.
Can acıyor.
Can acı çekiyor.
Ama hoş geldin...