@fesatrice
|
Platonik aşk yaşayan herkese verilen klasik tavsiyeler vardır. Kendini fark ettir. Onunla konuşmaya çalış. Hislerini anlamasını sağla. Direkt gidip aşk ilanı yapmasan da en azından şüphelenmesine olanak tanı. En kötü reddedilirsin ama aklında soru işaretleri kalmaz. Belirsizlik, kötü ihtimalden daha yorucudur. Bunlar güzel, biraz da hak verdiğim tavsiyelerdi. Ancak benim durumumdaki biri için kullanışsızdı. Çünkü ben, bu belirsizliği de seviyordum. Hislerimin masumiyeti kalbimi temizliyordu. Onu görünce yaşadığım o heyecan, en ufak gülüşünde kanat çırpan yüreğimle birleştiğinde kendimi canlı hissediyordum. Birini sevmenin aşamaları olduğunu onu sevdikçe fark ediyordum. Ve onu sevmeye de onunla birlikte âşık olmuştum. Fark edilmemek canımı sıkmıyordu. Ara sıra yüzüme değen bakışlarının hiçbir anlamının olmaması, yalnızca tanıdık bir sima olduğum için dudaklarında oluşan kibar gülümseme... Hislerim henüz o aşamaya gelmemişti. Belirsizliğin beni yorduğu aşamaya gelene kadar bu masumiyetin tadını çıkarmaktan yanaydım. Ve şu anlık mükemmel planım, hislerim bana zarar vermeye başladığında onları hissetmeyi bırakmaktı. Bunu yapabilmek için önlemimi önceden almış ve ondan kimseye bahsetmemiştim. En yakın arkadaşımın dahi alt komşuma abayı yaktığımdan haberi yoktu. Evet, âşık olduğum kişiyle aynı apartmanda oturuyorduk. O benim alt komşumdu. Aynı zamanda okuldan arkadaşımdı ve hem aynı apartmanda oturup hem de aynı okula gitmenin getirdiği doğal bir sonuç olarak aynı servise de biniyorduk. Bu kadar çok ortak alanımız olmasına rağmen hiçbir muhabbetimiz yoktu. Sabahları servis beklerken, "Günaydın," diyor; eve döndüğümüzde de, "Görüşürüz," gibi tek kelimelik cümlelerle sohbeti noktalıyorduk. Bugünkü 'görüşürüz'e son üç ders kalmıştı. Derin düşüncelere dalarak geçirdiğim son birkaç dakikayı zil çaldığında bir kenara bıraktım ve oturduğum sıradan kalkıp camın önüne geçtim. Kafamı dışarıya çıkartıp gözlerimi bahçede gezdirmeye başladım. Onu göreceğim kesin değildi ama genelde her teneffüs bahçeye çıkardı. Ben de pencereye çıkar, onun teneffüs boyunca yaptıklarını uzaktan izlerdim. Onu izlemek şu günlerde en büyük hobim olmuştu. Onun hareketlerini, gülmesini izlemekten büyük keyif alıyordum ve bunu yapamadığım zamanlar bir şeyler yolunda değilmiş gibi hissediyordum. Aslında buna hobi demek şu durumda yanlış olurdu. Çünkü gözlerimi ona değdirmek artık günlük rutinimin bir parçasıydı. Barış, sonunda okulun kapısından çıktığında kalbim heyecanla sıkıştı. Arkadaşlarıyla birlikte bir banka ilerleyip oturdular ve konuşmaya başladılar. Sesleri, gülmeleri buraya kadar geliyordu ancak bahçedeki onca sesin arasında kimin ne dediği anlaşılmıyordu. Barış, arkadaşının söylediğine kahkaha atmaya başladığında ben de çenemi elime yaslayıp gülümseyerek ona eşlik ettim. Hakkını vermem lazımdı, güzel gülüyordu. İçten gülüyordu. Kahkahasının sesini, gözlerine kadar ulaşmasını çok seviyordum. Ben onun gülüşünü izlemeye dalmışken Barış'ın bir anda kafasını kaldırıp yukarı doğru bakmasıyla başımı başka yere çevirdim. Kalbim telaş içinde çarptı. Bana bakmak için kafasını kaldırmadığını biliyordum ancak yine de ona bakarken yakalanmak istemiyordum. Çok utanırdım. Bahçenin başka bir noktasına gözlerimi dikip gayet sakin bir şekilde etrafı izliyormuş gibi davranırken birkaç saniye bekledim. Barış'ın çoktan arkadaşlarına dönmüş olması gerekiyordu. Kimin ne dediğini duymasam da bir erkek grubunun gürültüsünü görmezden gelmek mümkün değildi. Arkadaşları konuşmaya devam ediyordu. Barış da odağını yeniden onlara vermiş olmalıydı. Tüm bunları düşündüğümde tehlikeyi atlattığımdan emin olarak gözlerimi yeniden onun olduğu tarafa çevirdim. Ve Barış da bana bakmak için o ânı seçti. Göz göze geldik. Paniklemiş olsam da bakışlarımı ondan çekemedim. O ise çekmeye zahmet etmedi. Rahat bir tavırla ela gözlerini yüzümde gezdirdi ve tekrardan arkadaşlarına döndü. Durduğunu hissettiğim kalbimin atışları kulaklarımda çınlarken usulca arkamı dönüp tuttuğum soluğumu verdim. Yakalanmıştım. Bu düşündükçe utanacağım bir sonuçtu. Ama şimdilik güzel olan sonuca odaklanıp kendimi mutlu etmeyi tercih ediyordum. Çünkü göz göze gelmiştik!
|
0% |