@fevziceviz
|
Bellwood'da sıradan bir gündü. Aynı güneş, aynı olaylar, aynı kovalamacalar, garajında tişörtsüz hâlde arabasını tamir etmeye çalışan Kevin'ı dikizleyen yaşlı teyze- hadi buradan biraz uzaklaşalım- aynı Tennyson malikanesi ve aynı burnunda kirli çorabıyla uyuyan Ben Tennyson...
Ben burnuna gelen pis bir kokuyla gözlerini araladı.
"Bu koku da ne böyle?!"
Gözlerini tamamen açtığında burnundaki pis çorabını görür ve eline alır.
"Iğğğ, bu nasıl geldi buraya acaba?"
Sonrasında yatağından kalkarak lavaboya gider. Yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladıktan sonra kahvaltısını yapmak üzere mutfağa gider. Kasesine mısır gevreği ve süt doldurur. Tam kasesinden bir kaşık alacakken Rook onu arar.
Rook:
"Hey dostum, günaydın."
Ben:
"Tahmin edeyim, soygun mu yine?"
Rook:
"Nereden anladın? Evet, hâlen devam etmekte olan bir yumurta soygunu."
Ben:
"Ah Liam (Liyım)! Bu kuş beyinliden gerçekten bıktım. O yumurtalarla anne olamayacağını ne zaman anlayacak bu?! Sen bana konumunu at, birazdan oradayım."
Rook'tan gelen mesajı aldıktan sonra omnitrixinden XLR8'i (Şimşek Hız) seçip dönüştükten sonra Liam'ı durdurmak üzere yola çıkar.
...
O sırada Legerdomain'de (Lecırdomeyn)...
Hex, Addwaitya'nın (Edweytya) elinde esir düşmüştür. Charmcaster bu haberi aldığından beri, yaklaşık bir aydır, hem amcasını Addwaitya'nın elinden kurtarmak hem de karşı bir saldırı başlatıp Legerdomain'in hükümranlığını kendi eline almak istiyordu. Günlerce stratejiler geliştirmeye çalıştı. Kaya canavarlarını daha da güçlendirebilecek büyüler araştırdı. Hatta Ben ve Gwen'den yardım bile istemeyi düşündü çünkü böyle bir konuda "hayır" demeyeceklerini biliyordu. Fakat bu sefer işin içinden kimsenin yardımı olmadan sıyrılması gerektiğini düşündüğünden dolayı daha çok büyü ve stratejide odaklanmayı seçti. Bir ara Micheal'ı piyon olarak kullanmaya çalışmayı düşündü. Sonrasında "O pisliğin canı cehenneme!" diyerek bu düşünceyi beyninden derhal sildi.
O, bir ay içinde yeterince güçlendiğini düşünüyordu. Tam teşkilatlı bir şekilde Legerdomain'e bir portal açtı fakat bilmediği bir şey vardı. Addwaitya onun her hareketini takip etmişti. Addwaitya o sürede Charmcarter'ın ve diğer büyücülerin tüm büyü gücünü kolaylıkla kendine aktarabileceği bir yasaklı büyüde ustalaşmıştı. Böylece kimse kendine karşı koyamayacaktı. Ve Charmcaster ayaklarıyla felaketine gidiyordu.
...
Charmcaster boyutlararası portaldan geçmişti. Ve fark edilmeyecek şekilde Addwaitya'nın sarayına ilerlemeye çalışıyordu. Arada bir, seyrek sayıda, kafa görüyordu. Ortalıkta kaya canavarlarından neredeyse hiç yoktu. Addwaitya'nın ne yapmaya çalıştığıyla alakalı hiçbir fikri yoktu. Onun oraya gelmesini beklediğinden adı gibi emindi. Fakat neden hiçbir önlem almamıştı? Kafaların sayılarını artırmak yerine neden azaltmıştı? Şimdi bunları düşünmenin sırası değildi. Kurtarması gereken bir amcası vardı. Ailesinden kalan son kişiyi de kaybetmeyi göze alamazdı.
Saraya gireceği sırada gizlenme büyüsünü aktif etti. Hızlı olması gerekiyordu. Çünkü bu büyüyü çok uzun süre kullanamazdı. Ama hâlâ içini kemiren bir şey vardı. Neden her yer ürkütücü derecede sessizdi?
Hex'in saraydaki mana izinden yerini tespit etmişti. En hızlı şekilde amcasının yanına gidiyordu. Hex'in tutsak edildiği yere geldiğinde Hex onu fark etti ve Charmcaster'a acı bir tonlamayla seslendi:
"Charmcaster..."
Charmcaster:
"Ben geldim amca, seni bu lanet olası yerden kurtaracağım."
Charmcaster amcasını çözer.
Hex:
"Bu bir tuzak, senin güçlerinin emilmesi ve ölmen için hazırlanmış bir tuzak! Kaç hemen!"
Charmcaster:
"Bu kadar kolay girmemin nedeni şimdi anlaşıldı ama seni buradan almadan gitmem."
Uzaktan kaplumbağa silüetli biri seslenir:
"Bence amcanın dediğini yapsan iyi olur."
Ve Charmcaster bağırır:
"ADWAİTYA!"
Charmcaster ona doğru büyülü bir lazer gönderir. Addwaitya onu kolaylıkla engeller. Charmcaster birbiri ardına birçok farklı saldırı dener fakat hiçbir etkisi olmaz.
Addwaitya:
"Tüm yapabileceğin bu mu gerçekten küçük kız? Ben seni daha güçlü sanıyordum."
Charmcaster daha da öfkelenerek saldırılarını hızlandırmaya devam eder.
Hex seslenir:
"Seni manipüle etmesine izin verme."
Charmcaster amcasına baktığı sırada Addwaitya büyülü bir kıskaçla onu yakalar.
Charmcaster:
"Bırak beni!"
Addwaitya:
"Artık çok geç, tüm büyü gücün benim olacak. Ve aptal kız, bu zamana kadar yaptığın tüm herşeyden haberdardım. Diğer şeylere o kadar çok odaklanmıştın ki basit bir gözetleme büyüsünü bile fark edemedin. "
Addwaitya, Charmcaster'ın büyü enerjisini hızla emmeye başlar. Tüm büyüyü emdikten sonra Charmcaster'ı öldürme planına geçer. Ama onu öldürmeden önce, Alfa Rune'u kaybetmesine neden olduğu için, bir süre hırpalayacaktır.
...
Hex'in gözü önünde yeğeni acı çekiyordur fakat vücudundaki yara ve kırıklar yüzünden elinden önemsenebilecek derecede bir şey gelmiyordur. Bir an Addwaitya'nın sesini işitir:
"Seni tanımak güzeldi Charmcaster. Fakat buraya kadarmış."
Hex bunu duyduğunda içindeki kalan son büyü kırıntısıyla Charmcaster'ı dünyaya, ona yardımcı olabilecek tek kişinin yakınına, ışınlar ama koordinatları tam olarak ayarlayamaz. Hex'in bunu yaptığını gören Addwaitya onun yanına geldikten sonra konuşur:
"Ah, kardeşin Spellbinder'ın (Spelbindır) kaderinin aynısını yaşamak ne büyük dejavu olacak değil mi ama(?)"
...
Dünyada...
Ben, Liam'ı caddede, Çamur Ateş olarak, yakalamaya çalışırken bir an gökte oluşan bir ışık ve ardından oradan düşmekte olan gümüş saçlı kızı görür.
Ben:
"Charmcaster..., lanet olsun! Kötü günümde olmalıyım."
Ben derhal Liam'a bir ateş topu göndererek onu bayılttıktan sonra Büyük Korku'ya dönüşerek Charmcaster'a doğru uçmaya başlar.
Onu kollarının arasına aldığında vücudundaki taze açılmış yaraları görür. Charmcaster'ın baygın yüzüne bakarak "Sana ne yapıldı böyle, nasıl bu hâle geldin?" diye geçirir. Sonrasında Tennyson malikanesine doğru yola çıkar.
...
3 saat sonra, Tennyson malikanesinde...
Ben, odasına girer. Verdona, Ben'e sorar:
"Hex'ten haber var mı?"
Ben:
"Hayır, yok. Olabileceği her yeri araştırdım ama sanki bu dünyada değil gibi. Onun yaraları nasıl oldu peki?"
Verdona:
"Yaralarını neredeyse iyileştirdim ama bir süre dinlenmesi lazım. Yaralarında tanımadığım bir büyücünün varlığını hissettim. Yani bu yaralar fiziksel bir kavga ile oluşmamış."
Ben:
"Charmcaster tanıdığım en güçlü büyücülerdendir. Onu bu duruma getirebilecek tek büyücü Legerdomain'de, onu da birkaç yıl önce yenmişti. Hatta bir ara onu bir toteme dönüştürüp çantasında taşımıştı. Onunla yaptığımız en sonki dövüşte Addwaitya serbest kalmıştı. Tabi kendisi de bir toteme dönüşmüştü. O zamanlarda normaline göre kötülük seviyesi daha çok artmıştı. Onun da nedenini Gwenden sonrasında öğrendim. Addwaitya toteme dönüşeceğini bildiğinden bu süreçten daha hızlı çıkabilmek için basit bir büyü yapmış."
Verdona:
"Tabi ya, Addwaitya..."
Ben:
"Ne yani, onu bu hâle getiren o mu?"
Verdona:
"Sanıyorum ki evet. Totem olmaktan kurtulduktan sonra daha fazla güçlenmiş olmalı. Ve Ben, sana söylemem gereken bir şey daha var."
Ben:
"Lütfen söyler misin büyükanne?"
Verdona:
"Şey Ben, o tüm büyü gücünü kaybetmiş. Bir daha büyü yapamayacak."
Ben:
"Dur bir dakika ne?! Nasıl kaybetmiş?"
Verdona:
"Onunla savaşırken bir büyüye maruz kalmış olmalı. Büyücüdeki tüm büyü gücünü büyüyü kullanan kişiye tranfer eden bir şey. Bu büyüye maruz kalan kişi ise gerçekten bir mucize olmadığı sürece asla büyü kullanamaz."
Ben:
"Beni hemen oraya götür büyükanne."
Verdona:
"Olmaz Ben, şu an asla olmaz. Onun ne kadar güçlü olduğu hakkında bir fikrimiz yok. Ve onun burada yalnız ve savunmasız kalmasına göz yumamayız. O yüzden sen şimdi burada onun yanında kalıyorsun, ben de, Gwen'i olanlardan haberdar ederek, buradan ayrılıyorum. Görüşürüz Ben."
Verdona malikaneden gittikten sonra Ben, Charmcaster ile başbaşa kalır. Bir zaman sonra onu incelemeye başlar. Uzun gümüş rengi saçları, yaşadığı arbede nedeniyle, dağınık ve yıpranmış hâldedir. Yüzündeki tam olarak iyileşmeyen çizikler onun maruz kaldığı eziyete örnekti.sol elinde sargıda olan orta ve yüzük parmağı atlattığı badirenin uzun bir süre izini taşıyacaktır.
...
2 saat sonra...
Charmcaster yavaş yavaş, Ben'in yatağında, gözlerini açıyordu. Başı biraz ağrıyordu. Neredeydi, nasıl buraya gelmişti ve daha da önemlisi elini tutar hâlde uykuya dalmış çocuk kimdi?
Önce yerinden doğrulmaya çalıştı fakat sol elindeki acıdan dolayı zar zor yaptı. Ardından elini tutan çocuğun üzerinde gözlerini gezdirdi. Kolundaki saat gözüne çarptı. Bu omnitrix miydi yoksa sadece oyuncağı mıydı? Çocuğun arkası dönük olduğu için kim olduğunu anlayamamıştı.
Ayağa kalkmaya çalıştı. Fakat ayakta durabilecek hâli yoktu. Büyü yapmayı denedi, bu sayede uçarak bu evden gidecekti. Büyü... büyü yapamıyordu. Ama nasıl? Sonradan bir şeyler hatırlamaya başladı. Addwaitya'nın büyüsü tüm gücünü emmişti. Biraz da bir şeyler hatırladı. Addwaitya'dan "ölümden önceki ceza" niyetinde dayak yemişti. Ölüm mü? Her şeyi hatırlamıştı artık. Hex, onu bayılmadan hemen önce bir büyüyle dünyaya ışınlamıştı. Ama eğer kendisi yaşıyorsa Hex'e ne olmuştu? Cevap aşikardı. Onun yerine Hex ölmüştü. Onun için... Aynı babası Spellbinder gibi...
|
0% |