Yeni Üyelik
12.
Bölüm

BÖLÜM 12: 1 AY 23 GÜN, 2. PARÇA

@fevziceviz

"HAYIR... HOPE!" diye bağırdı. Bir yandan Hope'a doğru gidenlerin durdurulmasına imkan yokken diğer yandan arkasındakilere de insan hâlinde gücü yetmezdi.

 

...

 

Ken'in evine doğru koşmaya başladı. Evrenin koruyucusu bu sefer başarısız mı olacaktı? Neden Los Angeles'taki kuralları umarsayası tutmuştu?

 

Omuzundan bir pençenin tuttuğunu hissetti. Arkasında bıraktığı sürüden biri olmalıydı. Ayakları yerden kesiliyordu. Hücuma gelen griphinler onu hırpalamaya başlamıştı.

 

Buraya kadar mıydı? Kayıp mı ediyordu? Hem de Hope'un canını dişine takarak onu kurtardığı günün akşamına...

 

Hope'u sanırsa son defa görecekti. Eğerki bir mucize olup uyanmazsa onu sonsuza dek kaybedecekti.

 

...

 

Ben bir an hırpalanmaya devam ederken bir şey etrafındaki griphinleri dağıttı. Bir insandı. Hayır, sadece bir insan değildi. Ölmüş olması gereken biriydi.

 

"Kai..." dedi acı çeker bir sesle.

 

Hope'a doğru giden griphinlerin oraya baktığında bir büyü ışını gördü.

 

"Yeğenimden uzak durun işe yaramaz şeytanlar!"

 

Yine acılı bir sesle "Hex..." dedi ve şaşkınlığı arttı.

 

O sırada birkaç griphin yine üzerine geliyordu. Saatine baktığında rengi kırmızıdan yeşile dönmüştü. Öfkeyle "Artık oyun bitti." dedi ve saatine bastı.

 

"WAYBİG"

 

Eliyle üzerine gelen griphinleri yakalayıp toza çevirdi. Boynuzundan birkaç kez gönderdiği lazerle griphinlerin yarısının yok olmasına neden oldu. Kalanını ise teker teker ezmeye başlamıştı.

 

Bir süre sonra griphinlerin sayısı iyice azalmıştı. Ben, son bir tane griphin kaldığında onu eline alıp bağırmaya başladı. "Beni iyi dinle Gwen! Bu saatten sonra en acımasız yanımı göreceksin."

 

Elindeki griphini de toza çevirdikten sonra insan hâline geri döndü.

 

Omzu yaralıydı. Etrafındakilere aldırmadan Hope'un yanına doğru ilerliyordu. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkarken etrafta yankılanan helikopter sesleri sinirini bozuyordu.

 

Waybig'e daha erken dönüşüm hepsini halledebilirdi. Şehri neden bu kadar umursamıştı? Daha çok umursadığı biri varken bu gerekli miydi?

 

Hope'un yanına geldi ve saçlarını okşamaya başladı. O uzun, ipeksi saçlarını...

 

Hex olmasaydı çoktan ölmüş olacaktı Hope. Onların nasıl orada olduklarını düşünecek hâli yoktu. Bir şekilde dirilmiş olmalıydılar.

 

"Eğer sana bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim"

 

Yarası kanıyordu. Etrafında Ken'in "Ben... Ben iyimisin?" diyen sesi yankılanıyor gibiydi. Bir günde çok şey yaşamıştı ve güçsüz düşmüştü. Sanırım bayılıyordu.

 

...

 

Ertesi sabah, New Jersey'de bir sığınakta...

 

Ben gözlerini açıyordu.

 

"Evlat..., evlat..., iyi misin evlat?"

 

Bu Hex'in sesiydi.

 

Ben doğrulmaya çalıştığında omzundan gelen ağrıyla acı bir "Ahh!" çekti. Hex onun doğrulmasına yardımcı olduktan sonra Ben ona sordu:

 

"İkinci bir şans mı, pierce da olduğu gibi?"

 

Hex sol gözündeki nişanı ovarak "Tam olarak öyle değil. Ruhlar alemini tehdit eden bir unsuru ortadan kaldırmanıza yardımcı olmak için..." dedi.

 

Ben bir an gözünü etrafta gezdirdiğinde yan tarafında yatıyor olan Gwen'e kilitlenir. Omnitrixe doğrularak "Onun burada ne işi var!" diyerek bağırır. Hex kolunu omnitrixten çekerek " Gerçek Gwen 1 yıl önce öldü Ben!" der.

 

Ben bu cümleyi duyduğunda donakalır. "Gerçek Gwen... öldü mü?" Ben bir an hiddetlenerek "O zaman o Gwen kim?!" der.

 

Hex Ben'i sakinleştirmeye çalışır. "Evlat lütfen sakin ol, sana her şeyi anlatacağım." Ben bu cümleyi duyduğunda sert bir ifadeyle Hex'in yüzüne bakarak "Her şeyi anlat."

 

...

 

1 yıl önce...

 

Antonio Ester'e saldırır. Ester acı içinde "ANTONİO HAYIR...!" der.

 

Ben yerde kanlar içindeki Ester'i gördüğünde öfkeyle Rath'e dönüşür. Antonio'ya doğru saldırır.

 

Bir kaç dakika boyunca Antonio'ya kan kusturmayı başardıktan sonra bir darbe daha indirdikten sonra Antonio yere serilir.

 

...

 

Ben Antonio'yu Tesisatçılar'a teslim edip oradan ayrılırken Albedo, Ben'in kılığına girmiş bir şekilde, uzaktan hem Antonio'nun haberini gördükten sonra olay yerine gelen Sunny'yi hem de öfkeli bir şekilde oradan ayrılan Ben'i izliyordur. Albedo, Ben tamamen oradan uzaklaştıktan sonra, kendi kendine "Bakalım şöhretini kararttığım vakit ne yapacaksın Tennyson?" dedikten sonra elinde bir Tesisatçı silahıyla tam Sunny'nin onu görebileceği şekilde ve kaşlarını çatarak Antonio'yu nişan alır. Antonio'ya bir el ateş ederek onu öldürür.

 

Sunny öfkelenerek insan formundan çıkıp anodite formuna girer. Ardından Albedo'ya (hâlâ Ben formunda) saldırmaya başlar. Albedo XLR-8 formuna girerek hızla oradan kaçar.

 

...

 

Sunny öfkeyle Ben'i ararken etrafta Mr. Smoothie'de (Bay Smuti) beşinci bardağını bitirmiş olan Ben'i (gerçek olan) görür. Öfkeyle oraya bir ışın gönderir.

 

Ben kendisine gelen ışını fark ederek son anda oradan kaçmıştır ama kaçmak yeterli olmamıştır. Üzerine düşmekte olan otomobili görür. Bundan kaçması imkansızdır. Omnitrixe bakarak "Demek buraya kadarmış." der.

 

O sırada bir şey arabanın patlamasına neden olur. Ayağa kalktığında çatık kaşlı bir Gwen görür. "Gwen..." der mutlu bir şekilde.

 

"Sen bu savaşa karışma sakın Ben! Şu an güç seviyesi omnitrixi bozabilecek seviyede." der Gwen. Ardından "SUNNY, BEN'E ULAŞMAK İÇİN ÖNCE BENİ ÇİĞNEMEN GEREK!" diye bağırır.

 

Sunny'nin öfkeden gözü dönmüş hâldedir. "Antonio'nun intikamını almama izin ver Gwen." Ardından tekrar Ben'e saldırmaya çalışır.

 

Gwen onun saldırısına karşı koyduğunda Sunny "Düşmanım sen değilsin Gwen! Antonio'nun intikamını almama izin ver." der.

 

Gwenden bir ses yükselir. "Ben'in birini öldürebileceğine inanıyor musun?"

 

Sunny kaşlarını daha sert çatar. "Gördüklerimi inkar etmemi mi istiyorsun?" Gwen sessiz kalır. O sırada Sunny elinde büyük bir top oluşturmaya başlar. Ve şunu der: " Ne dersem diyeyim anlamayacaksın. O yüzden YOK OL GWEN!"

 

...

 

Aradan bir saat geçmişti. Gwen ile Sunny'nin kavgası sonlarına doğru yaklaşıyordu. İkisi de soluk soluğaydı. Aralarındaki kavga onları bir uçurum kenarına kadar getirmişti. Büyü dalgalanmaları tüm iletişim cihazlarını ve GPS'leri bozmuş yerleri bulunamıyordu.

 

İkisi de havada uçuyordu. Sunny'nin gücü tükenme noktasına gelmişti. Gwen onun bu durumunun farkındaydı ve ona göre hareket ediyordu. "Gücün tükeniyor, pes et Sunny!" dedi Gwen soluklarla. Ama yanıldığı bir şey vardı. Sunny'nin gücü yorgunluktan dolayı tükenmiyordu.

 

Sunny bir elinde, ikisinin de yere çakılmasına neden olacak, yerçekimi büyüsünü aktifleştirmeye hazırlanırken dudaklarında başka bir büyünün sözleri mırıldanıyordu.

 

Sunny bir anda sağ elini Gwene doğrulttu. Sol eliyle yerçekimi büyüsünü aktif ettiğinde Gwen'in ikisi de yere düşerken bir anda sağ elinde yaptığı bir büyü ile Gwen'i yakaladı.

 

İkisi de yere düşmeye devam ederken Gwen'in bedenindeki güç Sunny'ye akmaya başlamıştı. Akış çok hızlı devam ettiğinden kendini çakılmaktan koruyacak bir büyüyü yapacak gücü bile kalmamıştı.

 

İkisi de yere çakıldığında bilinçleri kapanmıştı ama akış hâlâ devam ediyordu. Bu akışın Sunny'den bağımsız şekilde devam etmesi başka bir şeye daha neden oluyordu. Gwen yavaş yavaş Sunny gibi, Sunny yavaş yavaş Gwen gibi görünmeye başlamıştı ve enerji izleri bile yer değiştirmişti. Akış tamamlandığında bir tarafta Gwen bedeninde Sunny, diğer tarafta Sunny bedeninde nabzı yavaşlamakta olan Gwen kalmıştı.

 

Bir süre sonra üzerlerinde Astrodactyl'e benzeyen bir gölge düşmüştü. O sırada Sunny uyanmış ve Gwen'e baktığında bedenlerinin değiştiğini anlamıştı.

 

Ben'i gördüğünde saldırmak istedi ama bedenini kıpırdatamıyordu. O an bir yemin etti. Ben'in sevdiği adamı elinden aldığı gibi kendisi de Ben'in hiçbir kadınla bir geleceği olmasına izin vermeyecekti.

 

...

 

Aynı gün Hex her şeyi anlattıktan sonra...

 

Ben şok olmuştu. Tüm yaşadıkları, tüm her şey... Gwen'den nefret etmişti. Sunny'yi yendikten sonra Albedo'dan her şeyin hesabını soracaktı. Buna bir son vermesi lazımdı.

Loading...
0%