Yeni Üyelik
6.
Bölüm

BÖLÜM 6: KIZIŞMA

@fevziceviz

Hope'un ağzından...

 

Rook'a "Alo, Rook eğer beni duyuyorsan Fırtına birliğini bir araya getir." dedim. Rook anladığını belli ederek "Ben de tam olarak o iş üstündeydim." dedi.

 

Seni onun ellerinden alacağım Ben. Sana her ne büyüsü yapmışsa o büyüyü bozacağım. Eğer beni engelleyecek olursa onun kırılmadık kemiğini bırakmayacağım. Biraz daha dayan lütfen, çok az kaldı.

 

Hope, mor gökyüzünde daha çok parlayan, gümüş grisi saçlarını salındırarak Tesisatçı üssüne doğru yola çıkar.

 

...

 

Gwen'in ağzından...

 

3 saat önce, Legerdomain'de ...

 

"Darkjamin, hayatım, yanıma gelebilir misin? İlgine ihtiyacım var." Darkjamin yanıma gelip dudaklarıma güçlü bir öpücük kondurdu. Onu tüm bu olanlar olmadan önce aşk büyüsünü kullansaymışım keşke. "Ah, tatlım bugün o sürtük Charmcaster'a bana meydan okumanın cezasını nasıl verelim sence?"

Dudaklarıma tekrar güçlü bir öpücük kondurdu. "Bence çarmıha gerelim." dedi. "Ama tatlım bu ona çok hafif bir ceza olmaz mı sence?" dedim. Beni yatağa ittirerek "O zaman onu çarmıha gerdiğimizde etlerini yavaş yavaş kopartalım." dedi. "Olur." dedim.

 

Beni yatağa yatırdı. Dudaklarıma kapanacağı sırada onu durdurdum. "Şu an kendini tut lütfen. Bugünkü önceliğimiz o sürtüğü öldürmek." Normal bir pozisyona geçtikten sonra devam ettim. "Kaya goblini ordusu savaşa hazır mı?" Bana "Evet kraliçem, arkalarına griffinler konuşlanmış hâlde savaşa hazırlar." diye cevap verdi.

 

Charmcaster'ın acı çekecek olması beni çok zevke getiriyordu. Özellikle Ben'imi çalmaya çalışması, Ben'imi benden almaya çalışacak olması kabul edilebilir bir şey değildi. Onun derhal acı çekerek öldürülmesi lazımdı. Onu derhal öldürmem lazım...

 

Darkjamin'e beş saat sonra saldırıya geçeceğimizi söyledim. Ardından dudağının kenarına bir öpücük kondurarak "Bize 'Hiç hazırlanacak süre tanımadı.' demesinler değil mi tatlım?" dedim.

 

Onu ordunun başına gönderdikten iki saat sonra Legerdomain'deki kalenin güçlü büyülerle kilitlediğim bir kapısının olduğu yere gittim. Kapının kilidini geçici süreliğine kaldırdığımda orada hapis tuttuğum yakışıklı şey bana ters ters bakarak "Yine neden geldin Gwen, yoksa beni kendine aşık edebilecek büyüyü mü buldun?"

 

Onun yanağını sulu bir şekilde öperek "Keşke bulabilseydim canım kocacığım. Bugünü gerçekten daha da eğlenceli hâle getirebilirdi. Kopyan Darkjamin'in yerinde olman ve onunla yaşadıklarımızı seninle yaşıyor olmak... Çok zevkli olmaz mıydı kocacığım? Ah..., düşünmesi bile beni benden alıyor sana getiriyor."

 

"Saçmalamayı kes!" diye bağırdı bana ve devamını getirdi. "Ne yapmaya çalışıyorsun, senin o saplantıyı bırakmış hastalığa evrimleşmiş kafandan ne geçiyor bilmiyorum ama kesinlikle hiçbiri gerçekleşmeyecek."

 

Onun karizmatik yüzünde ellerimi gezdirerek "O kadar emin olma kocacığım. Şu an kaya goblinlerinden ve griffinlerinden oluşan ordum bugün içinde Belwood'a saldırı düzenleyecek. Sırf Charmcaster'ın yaklaşık 3 ay öncesi ve sonralarında evrensel haber kanallarından bana sürekli meydan okuduğu ve sürekli beni aşağılayıp seni elimden alacağını söylediği için." dedim.

 

Bunu duyduğunda yüzünde buraya geldiğinden beri ilk defa oluşan gülümsemesiyle "İşte benim söz konusu intikam olunca, hele ki sevdiklerinin intikamı, üstüne insan tanımadığım kızım!" dedi.

 

Sinirlerim bozulmuştu. "Ama hâlâ anlatacaklarım bitmedi kocacığım. O sürtük Charmcaster omnitrixi büyü gücü olmadan kullanamıyor. Öyle ki bana ilk meydan okuduğu gün sadece Arctiguana ve Ateştopu'nu kullanarak Vulcanus, Albedo, Zombozo ve Vilgax'ı yenemeyeceğinden Arctiguana ile Vulcanus'u dondurup Nullvoid'a yolladı; sonrasında ise Ateştopu'nun büyüyle ateşini güçlendirip tek hamlede diğer üçünü yendi. Görüyor musun ne kadar güçsüz olduğunu?"

 

Bu sefer kahkaha attı ve "İşte benim muhteşem kızım!" dedi ve benim sinirimi bızmaya yemin etmiş gibi devam etti. "Sana bir şey söyleyeyim mi Gwen? Eğer onun bu yaptığının güçsüzlük belirtisi olduğunu düşünüyorsan kesinlikle bir beyin doktoruna git çünkü şu an o Uzaylı-X'ten sonra evrendeki en güçlü varlık durumunda. Yani Gwen istersen şimdiden beyaz bayrakları sallamaya başla çünkü onun sana acıyacağını hiç sanmıyorum." dedi. Bunun üzerine öfkeyle onun kapısını tekrar kilitleyip gittim.

 

...

 

"Darkjamin, artık onlara hazırlanma sürelerini verelim mi, ne dersin?" Bana şehvetle bakarak "Siz ne derseniz kraliçem..." dedi. Öncelikle Belwood'un üzerini bir kubbe ile kapattım. Sonrasında omnitrixin Ben'in yerini bulmasını engelleyen büyüleri devre dışı bıraktım. "Tik tak, tik tak... hazırlık süreniz başladı."

 

...

 

Hope, Tesisatçı üssüne ulaştığında Max'i görür. "Belwood bir kubbeyle kaplanmış, sanırım kimse kaçmasın diye. Yakında saldırı başlatacak. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Fırtına birliği hazır mı?"

 

Max torununa karşı savaşacağı için kafası karmakarışıktı. Onun nasıl bu hâle geldiğine anlam veremiyordu hâlâ. Torunuyla birlikte kaç kötüye karşı gelmişti, kaç savaşı bitirmişti... Ama şimdi durum tam tersiydi. Torunu kendini kaptırdığı bir saplantı yüzünden olmasını istemediği bir sonuç doğacaktı. Bir torunu için diğer torununu kaybetmek zorunda kalacaktı. Buna hazır mıydı? Hazır olması lazımdı. Kötülüğe karşı savaşılarak kazanılırdı çünkü. Ve bir ihtimal de olsa belki kaybettikten sonra doğru olanı görebilecekti. O yüzden bir karar verdi: torunuyla kesinlikle savaşacaktı.

 

Hope, Max'in düşünceli yüzünü gördüğünde konuşur:

 

"Biliyorum, Gwen senin torunun fakat şu an sadece Ben'i elinde tutmuyor; tüm Belwood'un hayatını da riske atıyor. O yüzden onu durdurmak zorundayız."

 

Max gülümser ve şöyle der:

 

"Biliyor musun Hope, ben de tam bunu düşündüm. Eğer tekrar doğru olanı seçecekse ancak bugün onu yenersek mümkün olur bu."

 

Hope, Max'e doğru "O zaman... kahramanlık zamanı." der ve Rook ile Fırtına birliğinin yanına giderler.

 

...

 

Hope ve Max onların yanına geldiklerinde Hope beş kişiden oluşan Fırtına birliğine sırayla selam verir:

 

Hope:

"Hey Alan (Elın), ateşin nasıl?"

 

Alan:

"Bugün herzamankinden daha sıcak!"

 

Hope:

"Helen, ortalığın tozunu dumana katacak mısın?"

 

Helen:

"Elbette!"

 

Hope:

"Pierce (Piyırs), dikenlerin en sert maddeyi bile delecek mi?"

 

Pierce:

"Delememe gibi bir imkanı yok."

 

Hope:

"Many (Meni), herzamanki gibi formundasın."

 

Many:

"Bugün her şeyi yerle bir edebilirim."

 

Hope:

"Ve Kevin, bu işe karışmak zorunda değilsin. Yol yakınken dönebilirsin."

 

Kevin:

"Gwen ile yaşadıklarım geçmişte kaldı. Ben, benim en iyi dostlarımdan biri. O yüzden bu işte varım."

 

Selamlaşma kısmı bittiğinde Hope, Rook'tan- omnitrixten gelen sinyaller ile- Ben'in yerini saptamasını ister. Bir süre onunla uğraştıklarında sinyallerin Legerdomain'den geldiğini öğrenirler. Hope sinirlenerek "Sinyal olayını biliyordu, bu yüzden omnitrixe gelen sinyalleri kesti." der.

 

Birden çok tiz bir ses, ardından bir kadın sesi duyulur. "Kocacığımın yerini bulduğunuza göre sizin hazırlanmanız için tanıdığım süre bitmiş demektir. Kaya goblinlerim ve griffinlerimden oluşan ordum hazır. Eğer ki tüm gücünüzle on dakika içinde şehir merkezinde karşımda olmazsanız tüm Belwood yıkılmak zorunda kalır."

 

Bu sesin sahibi Gwen'dir. Bunun ardından Hope takıma seslenir:

 

"Rook, Büyükbaba Max, Fırtına birliği ve kapı arkasından bizi dinleyen Lucy savaşa hazır mısınız?"

 

Lucy kapı arkasından çıktıktan sonra herkes "Evet!" diye bağırır. Sonrasında şehir merkezine doğru yola çıkarlar.

 

...

 

Şehir merkezine geldiklerinde Hope, Gwen ile göz göze gelir. Birbirlerine kaşlarını çatmış durumdalardır. Bir yanda Gwen'in saplantısından dolayı Hope'a duyduğu öfke, diğer yanda Hope'un geçmişte yaptıklarından dolayı Gwen'e duyduğu intikam duygusu vardır. Ortalık tam anlamıyla kızışıyordur. Nihai savaş birazdan başlayacaktır.

 

Loading...
0%