@feyzacanpolat
|
BURUŞUK KÂĞIT Resme bulanık olan gözlerimle baktım. Güzel olmuştu evet belkide şu ana kadar çiziğim resimlerin en iyisi olabilirdi. Yılımın son resmimi çizmiştim bu resimde sergime bırakıp küçük çocuklara resim yapmayı öğretecektim. Mutluydum belkide bu hayata tek yaptığım iyilik olacaktı. Tuvalle son kez daha baktım kanlara bulanmış bir adam ve gölgesinde elinde bıçak olan bir kadın ve onan gölgesinde küçük bir kız çocuğu çizmiştim. Tuvalin köşesini yırttım ve bir tane kurşun koydum sonra da köşesini yapıştırdım bu tür şeyleri yapmayı seviyordum. Vampirlerde merak uyandırıyordu vampirler bunda anlam olduğunu sanırken ben sadece öylesine koyuyordum resmi sergimin ortasına koydum ve giyinme kabinine doğru ilerledim beyaz bir kazak ve uzun kahverengi ceket giyindim beyaz dalgalı saçlarımı açık bıraktım. Altına siyah bir pantolon giyindim genelde hep eşofman giyerdim ama bu sefer farklıydı. Sergim açılınca vampirler her zamanki gibi toplandılar bir saat sonra açık artırma olacaktı vampirlerin arasında dolaşım gülümseyerek sorularına cevap veriyordum. Açık artırma başlamadan dışarı çıkıp temiz hava almak istedim. Derin nefes alırken kapı sesi ile arkamı döndüm gelen her sergimde beni yanız bırakmayan. Alex ti başım ile selam verip sahte bir tebessüm kondurdum. Alex yanıma gelerek resimlerinize bayıldım şahane elimde olsa hepsini almak isterim doğrusu dedi sahte tebessümüm sahtelikten çıkmıştı gülümseyerek bu son sergim dedim. Alex şaşkın bir şekilde neden dedi omuz silkerek artık eğitim vermek istiyorum. Dedim Alex iyi düşünmüşsünüz dedi içeri geçelim mi dedim. ∞∞ Tüm medya ‘ünlü ressam Maria Dean kariyerine veda etti diye çalkalanıyordu balkonumda oturmuş dışarı bakarken bahçeme biri girince balkonun demirliklerine yaslandım daha önce görmediğim bu adam şimdi dış kapımın önünde kapıyı tıklatıyordu merdivenlerden indim evimde bir tane bile çalışan yoktu kendi işimi kendim halletmeyi severdim. Kapıyı açtım ve bulanık gördüğüm gözlerim ile büyük cüsseli adama başımı kaldırıp birine mi bakmıştınız dedim. Ben iyi miydim zaten yanız yaşıyordum baksa bana bakacak cüsseli adam evet küçük hanım size bakmıştım dedi kapıyı sonuna kadar açıp buyrun dedim. Ama adam içeri girmedi benimle gelmeniz gerek yolda size gerekli bilgileri vereceğim dedi nereye dedim adam cevap vermedi sonra tam bir şey diyecekti ki demedi gelmeniz gerek dedi. Sert bir sesle kaşlarımı çatarak cevabımı alamadım beyefendi. Sizce öyle her tanımadığım kişilerin arabalarına binecek tip var mı sizce dedim. Cüsseli adam cevap vermeyince bende öyle düşünmüştüm diyerek tüm gücümle kapıyı kapatmaya çalıştım ama adam tek bir hareket ile kapıyı sonuna kadar açtı. Bu böyle olmayacaktı kapıyı bıraktım ve hemen merdivenler koştum cüsseli adam ‘da benimle geliyordu odama girdim kapıyı kilitledim ben nefessimi düzene sokmaya çalışırken cüsseli adam bu kapıyı kıramayacağımı mı? Düşündünüz dedi bunu düşünmüştüm ama bu umrum’da değildi odamda acil çağrı butonu vardı polisler iki dakika içerisinde gelebilirlerdi hemen butona bastım sonra banyomun kapısını kilitledim ama o raya girmek yerine dolabıma girdim yüksek bir ses duyunca kapımın kırıldığını anladım. Şimdi ikici kapı sesi geliyordu bir süre sonra o da kırılınca adam sinirle neredesin seni bulursam çok kötü olur demişti hala ses çıkarmayınca dolabım açılmıştı sonum bu şekilde olamazdı daha gençliğimin baharındaydım. Gülümseyerek lütfen bana mafya olmadığınızı söyleyin dedim. Tam o sırada polisler odama giriş yaptı iki polis silahla cüsseli adama yaklaştı cüsseli adam arkasını dönüp neye uğradığını şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Görüşürüz dedim gülümseyerek cüsseli adam teslim oluyorum derken elime buruşuk bir kâğıt verdi kâğıdı meraktan aldım polisler damı götürdü bende odama baktım iki kırık kapım varda harika. Misafir odasına yerleşmiştim çünkü tamirciler iki günlüğüne kapalılardı ve bende o adamlardan başka kimseyle çalışmıyordum cüsseli adamın bana verdiği buruşuk kâğıdı açtım sokak numarası ve ev numarası yazıyordu ne yani götüreceği yere kendim mi gidecektim bu adam çıldırmış olmalı kâğıdı çöpe attım ve mavi kazak ve beyaz eşofman giydim. Kulaklığımı aldım saçımı bağladım yürüyüşe çıktım hızlı ‘hızlı koşarken. Bir anda kalbime ağrı girdi hemen durdum nefes alamıyordum nefes alınca kalbim ağrıyordu. Kalbimi tutum geçmesini bekledim ama geçmiyordu bir adam yanıma yaklaşarak hanımefendi ‘hanımefendi iyiminsiniz dedi. O derken ben artık bünyemi hissetmiyordum. Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım doğrulduktan sonra karşımda bulanık gördüğüm benim yaşlarımda bir adam gördüm adam ayağa kalkarak yanıma geldi hanımefendi iyi olmanıza sevindim kısa süreli panikatak geçirmişsiniz daha iyisiniz bu arada ben Nick dedi başımı sallayarak evet oldukça iyiyim çok teşekkür ederim dedim sonra elimi uzatarak bende Maria dedim. Nick elimi sıktı sonra yanıma sandalye çekerek iyi olmanıza sevindim dedi Nick şey çok oluyor mu? Yoksa yeni mi dedi başımı kaldırarak aslında ilk kez böyle bir şey ile karşılaşıyorum dedim sonra esneyerek yastığı çektim ve uzandım. Nick bi-bir dakika sen Maria Dean mısın dedi gözlerim kapanırken başımı salladım Nick aman tanrım buna inanamıyorum derken ben gözlerimi kapatmıştım. Gözlerimi açınca daha çok insanla karşılaştım bunlar inşallah haberci falan deyilerdi doğrularak bacaklarımı bağdaş kurdum bulanık gördüğüm gözlerle tam tamına 7 bilemedin 8 tane vampir görüyordum. Bulanık gördüğüm bu gözlerle pembiş olan bir teyze bana bakarak torunum dedi yutkunarak hı dedim kahretsin sevgili ailem gelmişti ben onlardan ne kadar kaçmaya çalışmamda onlar. Yine gelmişti ve bu pembiş kadın benim babaannemdi Miles yani pek sevgili katil babam kızım şu ana kadar neredeydin hemen eve gidiyoruz taburcu oldun dedi kaşlarımı çatım bu sefer olmazdı annemin canına kıymış adam benimde canıma kıyacaktı onlarca insanın canına kıyan adam. Benimkinde kıyacaktı hışımla ayağı kalktım ve koşarak kapıyı açtım arkamdan neredeyse sülale koşuyordu ama benim pek umrum’da değildi. Merdivenler yerine asansöre bindim tak kapı kapanırken Miles gözüktü ama kapı kapanmıştı kazanan yine bendim dudaklarım büyük bir şekilde kıvrıldı ama merdivenlerden inmesi an meselesiydi asansör durunca koşarak çıkışa ilerledim ilk gördüğüm taksiye bindim. Duştan çıktım kısa kolu beyaz tişört ve beyaz eşofman şort giyindim bugünlerde hava açılmıştı beyaz dalgalı saçımı atkuyruğu yaptım. Ve hala tek olan dişime baktım genelde vampirlerin iki büyük dişi vardı ama benim maalesef bir büyük dişim vardı tüm vampirler iki büyük dişleri çıkar çıkmaz ilk kurban ısırma partisi yaparken ben hala. Yapamamıştım üstelik vampirlerin içki ve şaraptan sonra sevdikleri kan içeceğini görünce midem bulanıyordu kan görünce kusuyor kokusunu alınca karnım ağrıyordu ve vampirlerin gözü kırmızıyken benimki elaydı ben doğunca Annem beni kurt adamlardan sanmış hata beni yetimhaneye götürüp götürmemek arasında kalmış beş yaşıma gelince bir tane dişim çıkmış. Telefonumu cebime koyduktan sonra taksi çağırdım bulanık gördüğüm için arabada süremiyordum en büyük hayalimdi araba sürmek ama bu imkânsızdı. Hayvan barınağına girdim bir kedi veya tavşan sahiplenecektim kedilerin arasından gezerken gözünün bir tanesinin olmadığını gördüğüm kediye yaklaştım yanımdaki görevli onu kimsenin islemediğini ve sahi bininde terk etiğini söyleyince hemen aldım sonra hayvan dükkânına girip gerekli olan her şeyi aldım. Eve geldim ve boş bir odayı yeni arkadaşım için hazırladım ardından bahçeye çıkıp kedi için birkaç oyuncak bıraktım isimi olması lazımdı yavru kedi sütünü içerken her yere şapırdatıyordu onu izlerken aklıma ilk gelen cümleyi onun ismi yapacaktım. Bu kedi çok asildi yani şapırdatıp aynı zamanda asil duran bilen tek kediydi kontes olsun evet tam. Kontesti bu kedi simsiyah tüyleri ve yeşil gözü ile bana bakıp miyavlıyordu sütü bitince onu kucaklayarak duşa soktum aslında ilk yapmam gerekendi ama çok aç duruyordu iyice yıkadıktan sonra havlusu ile kuruladım sonra uykuya daldı bende aşağı inip televizyonu açtım. Kurşunun gizemi adlı başlık çıktı sokak röportajında bir kadın benim hakkımda psikoloğa gitmem gerektiğini söylüyor yanındaki adam ise o kurşunla birini öldürdüğümü söylüyor kıkırdayarak televizyonu kapattım. Bu vampirler fazla hayal persti oysaki biraz hafif düşünseler her şey ortaya çıkardı. En iyi katiler bile öldürdükleri kişileri en kolay yerlere saklarlardı iyi biliyorlardı ki vampirler hep zor yerleri arayacaklarını. Yemek siparişi verip evin deposuna girdim burada büs büyük tuvaller vardı ve bende boyaları fırlatıp onlardan bir şeyler çıkartıyordum elime aldığım sarı boyayı büyük tuvale fırlattım. Her yerim boya olmuştu kapı zilini duyunca üstümü değiştirmek ile kapıyı bu şekilde açmak arasında kaldım eğer kapıyı şimdi açmasam adam gidebilirdi ne kadar utansam da kapıyı bu şekilde açtım pizzamı alıp parasını verdim içeri girdim kontesin mamasını koyduktan sonra yanındaki masaya geçip pizzamı yemeye başladım. Yemekten sonra kontes ile bahçeye çıkıp oyun onarken birinin bizi izlediğini hissetim bulanık gördüğüm halde etrafa bakmaya başladım görebildiğim kişi ile tüylerim diken, diken oldu. Cüsseli adam bahçemin etrafından bana bakıyordu panikle kontesi aldığım gibi eve geçtim kapıları kilitledim ve akılı ev sistemi ile pencereleri balkonu perdelerini kapattım soğuk terler akmaya başlamıştı. Dışarıdan tanıdık bir ses duydum Anneni bulmak istiyorsan sana verdiğim eve gitmelisin küçük hanım yutkundum kendimi toparlayamıyordum benim Annem ölmemiş miydi ben yılarca babama. Annemi öldürdüğü için yüzüne bakmamıştım benim bir Annem yoktu hayır hayır bu imkânsızdı. Saçımı kaşıyarak nefes aldım sonra aynı şekilde benim bir Annem yok diye bağırdım aynı ses yine sen öyle san Bergüzar kız dedi perdelerden birini yarılayarak dışarı baktım yoktu gitmişti. Yatağıma girip uyumak istedim ama olmadı hala uyuyamıyordum hem korkuyor hem de meraktan ölüyordum. Uykuya dalacağım sırada telefonum çaldı büyük bir nefes aldım ardından gece lambamı açtım telefonumu elime aldım arayan kişinin ismi yoktu daha çok korkmamak için telefonu alarak balkona çıktım sabah ile gece arasıydı telefonu açarak kulağıma götürdüm. A-Alo kimsiniz sesim hem ince hem de pürüzlü çıkmıştı yutkunuyordum tanıdık bir ses. Maria benim Nick derin bir nefes alarak balkonun koltuklarına oturdum efendim dedim Nick Maria daha iyimisin dedi evet iyiyim Nick buna sevindim ben bu saat te aramak istemez dim ama. Ailen senin için endişeleniyor ben onların komşularıyım da Maria lütfen derken telefonu yüzüne kapattım. Bu adam kendini ne sanıyordu bir iyilik yaptı melek mi oldu cennetin kapısı sonuna kadar sana açık. Telefonu balkonun masasına koyarak duşa girdim. Duştan çıkınca pembe bir tişört ve beyaz şortlu eşofman tulum giyindim. Saçımı yukardan topuz yaptım.
Olayların üstünden 1 ay geçmişti kendimi toparlamış küçük çocuklar için küçük şirin bir dükkân açıp ressam yetiştiriyordum. Her gün 10 tane öğrenci geliyor ve birlikte vakit geçiriyorduk hayatımın mükemmel dakikaları geçiyordu. Şimdi ise kontesi gezmeye çıkarmış aynı zamanda bende yürüyüş yapıyordum biraz mola vermek için yakınlardaki kafeye doğru ilerledim kafeye girdice cam kenarında bir masa seçtim. Çalışan çocuk geldi ne istersiniz dedi bir tane orta şekerli kahve dedim çalışan çocuk siparişi yazıp gitti. Kahvemi içerken telefonda bahçemde dolaşan adamın verdiği yere bakıyordum neredeyse her hafta gelip bana zehir ediyordu bu gün oraya gidecektim. Hesabı ödeyip kalktım. Taksi çağırıp beklemeye başladım ben beklerken bacağıma sarılan bir beden hissettim arkamı dönünce betti yi gördüm. Betti halamın üvey kızıydı halam evli değildi yetimhaneden bir kız çocuğu alıp büyütüyordu ve benim o Ailede tek sevdiğim kişiydi betti ‘yi kucaklayarak gülümsedim. Ne yapıyorsun burada Betti yoksa kayboldun mu? Dedim Betti başını sallayarak Annem bir çanta mağazasına girdi bende dışarıdaki balonlara baktım sonra bir baktım karşıdayım dedi gülerek onu aşağı indirdim tamam mağaza nerede biliyor musun Bitti hayır anlamında başını salladı tamam bekle aryayayım gelip alsın. Dedim betti bacağıma yapışarak olmaz ya yine kaybolursam sen beni babaannelere bırak dedi sevecen bir şekilde iç çekerek başımı salladım taksi gelince Bettiyide alıp bindim telefonumu çıkarıp halam. Zoe yi aradım Zoe tatlım sen sonra arasam Betti ile parktayız da korkulu sesi kendini ele vermişti hala betti benim yanımda Babaanneme götürüyorum sen takıl parkta dedim Zoe oh dedi rahatlamıştı eh kim olsa rahatlardı kapatıyorum görüşürüz dedim. Babaannemlerin pembe köşkünün önünde durmuştum betti, yi tutunan elimi serbest bıraktım Bettiye bakıp bence buradan sonrasını kaybolmadan geçe bilirsin dedim. Betti elimi tutu sende geleceksin dedi sert bir şekilde yutkunarak eğildim bir şeyler söyleyip ikna etmem gerekiyordu onu yoksa çok üzülecekti betti dedenin kedilere alerjisi var aklıma ilk gelen şeyle beraber. Betti kontesciğim bahçede kalır dedi başımı olmuşuz anlamda salladım ama Betti bağırarak Dedeciğim bak Maria geldi dedi bağırarak sözlerini tekrar ettiriyordu Betiyi tutan elimi çekmeye çalışıyordum ala olmuyordu. En sonunda Dedem Johans gelmişti ayağı kalkarak selam verdim betti dede diyerek sarıldı Johans hoş geldiniz dedi sevecen bir şekilde bende yalandan tebessüm ederek selam verdim. Johans haydi kızım gelsene dedi eh artık iş işten geçmişti bir kahve içer kalkardım. İçeri girince Johans ile Babaannem Emma nın yanız olmadığını gördüm babam. Miles ve halam Edna vardı onun kızı benim yaşıtım Natalie vardı selam vererek tekli koltuğa oturdum herkes bir bana birde Bettiye bakıyordu sanki ilk kez geliyormuş gibi betti ben bahçeye çıkacağım. Maria abla kedi almış bir gözü yok ama çok güzel dedi sonra hemen koşarak bahçeye çıktı. Hizmetli abla bana kahvemi verip gitti ben kahveden bir yudum alırken Natalie demek kedi aldın dedi başımı sallamakla yetindim Natalie hala dişin çıkmadı mı senin dedi kibirli bir sesle ah tanrım ben ondan gelmek istemiyorum. Buraya baksana birinden kurtulacam derken öbürü’ ‘öbürü derken dolu başımı yine salladım zaten bu Ailede tek yaptığım oydu Halam Edna ressamlığı da bırakmışsın Maria şimdi ne işi yapıyorsun dedi hafif öksürerek şimdi ressam yetiştiriyorum dedim. Natalie gözlerini şaşkınlıkla açtı Natalie haberciydi ve genelde Ailemizin her haberini yapmaktan çekinmezdi bunu bir ay önce duymadığının şokunu yaşayacak yine öksürerek bir aydır yapıyorum dedim. Miles aferin kızım dedi tebessüm ederek baktım sadece sonra ayağı kalkarak ben artık gideyim uğramam gereken bir yer varda dedim Emma olmaz yemeğe kalacaksın kaç yıldır yoksun seni bırakmam dedi başımı olumsuz anlamda salladım. Gitmem gerek ama söz yine gelirim. Dedim Betti ile vedalaşıp kontesi de alarak uzaklaştım taksiye bindim hava iyice karanlıktı ve yağmurda yağıyordu genelde güneş hiç çıkmazdı ama karanlıkta olmazdı şimdi hava akşam öncesi olmasına rağmen kapkaranlıktı kontesle birlikte gidemezdim bende ‘U’ dönüşü yaparak eve gittim. İlk önce kontesi yıkadım ardından kendim yıkandım üzerime eşofman kırmızı cırop ve altımda aynı şekilde koyu kırmızı şort giyindim saçımı açık bırakarak balkona çıktım. Hala yağmur yağıyordu bir tane sigara yaktım ve içime çektim evet bu gecede pazarı ve o adam yine bahçemde dolanıyordu daha fazla dayanamayarak telefonumu alıp aşağı indim sigaramı söndürüp çöpe attım adamın karşısında durarak evet pazarlarımı mahfeden adam haydi gidelim dedim. Cüsseli adam kazanmış gibi sırıtarak tamam dedi bir dakika bekleye bilirimsin hava çok soğuk ta adam başını sallayarak tamam dedi içeri girdim. Odama geçip siyah boyunlu kazak ve beyaz bol kot pantolon giyindim siya ceketimi giyindim sonra telefonu alarak en yakın arkadaşım Catarina ya mesaj attım. Catarina şimdi sana canlı konum atıyorum eğer benden bir güne yakın haber alamasan gerekli kişilere haber ver. Catarina: nereye gidiyorsun Catarina: Ne oluyor kötü bir yer mi? Catarina: Cevap versene Siz: bilmiyorum neyse sen dediğimi yap görüşürüz. Yazdım ve kapattım siyah tabanlı spor ayakkabı giyindim boyum adama göre kısa duruyordu aşağı indim adam haydi gidelim küçük hanım dedi başımı sallayarak ilerledim siyah Jeep pe bindik yol boyu hiç konuşmadık önümüze duvarlar girince doğrularak burası kurt adamların bölgesi değil mi? dedim. Cüsseli adam başını salladı bir anda el fireni çektim. Ama araba durmak yerine geri gitti buğulu gözlerle el fireni yerine başka bir yere basmış olmalıyım cüsseli adam ne yapıyorsun dedi ve arabayı durdurdu neyse benim yerime o halletmişti işimi. Aslı siz ne yapıyorsunuz ne yapacaksınız mafya bey yani koca dünyada bula bula benim böbreğimi kaldı hı yâda dur yoksa çocuğunuzun kalbi benimki ile mi uyumlu hey ‘hey siz vampir yerine kurt adam mısınız bakın benim böbreğim de kötü durumda kalbimde lütfen beni evime bırakımısınız. Cüsseli adam iç çekerek ben vampirim ve mafya falan değilim küçük hanım eğer elinizi bir yerlere koymasanız sevinirim diyerek arabayı çalıştırdı benden ne istiyorsunuz mafya bey dedim mafya olmadığını söylemişti ama yalanda olabilirdi. Adam ben mafya değilim diye bağırınca koltuğa iyice sokuldum. Tanrı beni korusun dedim sesli bir şekilde cüsseli adamda tebessüm oluşmuştu. Bir evin önüne geldiğimizde araba durdu tam beş saattir arabada sessizce oturuyordum ve galiba bacaklarım uyuşmuştu korkudan hiçbir şey yapamayınca ayaklar uyuşurdu tabi. Ah sanki tüm ineler yavaş yavaş ayağıma giriyordu cüsseli adam bıkkınlıkla ne oldu dedi ayağım uyuştu yani hiçbir yerde durmadık demiyorsun hiç bu kız aç mı ihtiyacı var mı dedim. Cüsseli adam arabadan indi sonra benim kapımı açarak beni kollarının arasına aldı ama ne zaman hareket etse acıyordu elimi birleştirip yavaşça adama vurdum yavaş ol valla çok acıyor ya dedim. Cüsseli adam buğulu gördüğüm gözlerim me bakmış ciddimi der gibi bakıyordu evin merdivenleri yerine asansörü vardı asansöre bindik benim ayağım yavaş yavaş çözülüyordu. Ama yürümekten iyiydi bu taşıma büyük bir kapının yanına gelince aklıma gelen ile senin yüzünden iki kapım gitti bana böyle bir kapı yaptıracaksın dedim beyaz kaşlarımı çatarak adam. Kahkaha atarak bu kapı senin odana sığarsa yaptırırım dedi. İçeri girince beni tekli koltuğa oturttu burada bir kadından başka kimse yoktu ortam fazla gergin olduğu için gülümseyerek elimi kaldırıp merhaba dedim. Kadın ir süre bana baktıktan sonra öksürdü beliki konuya girmeyecekti yine gülümseyerek çok güzelsiniz dedim kadın tebessüm ederek sende çok güzelsin dedi. Tebessüm ederek ona baktım sonra arkamda duran adamı göstererek sizin bu kaba kurumanız bana iki kapı borçlu haberiniz olsun dedim. Kadın adama baktıktan sonra başı ile işaret yaptı cüsseli adam odadan çıkınca sadece kadın ile ben kalmıştık kadın biraz daha yaklaşarak yanımdaki koltuğa oturdu sonra. Merhaba Maria ben Asel dedi. Hım demek Türk bir kurt kadındı. Sonra lafı uzatmayı sevmem Maria direk konuya gireceğim ama nasıl gireceğimi bulamıyorum dedi. Hemen siz baştan en baştan anlatın şu aralar hiç hikâye dinlemedim de dedim. Asel bu hikâye değil Maria dedi olsun siz yine de baştan anlatın Asel başını salladı fazla heyecanlıydı ve çok garip bir şekilde bana benziyordu her ne kadar albino olsam bile bu kadın bana benziyordu. Acaba hangi kökenden geliyordu. Asel Sene ‘2075’ o zamanlar yirmi yaşındayım gencim eh tabi bende birkaç şeye bulaşacağım bir sürü oyun oynadım para kaybettim canımla tehdit edildim. Ben bunları yaparken Ailemle de aram kötüleşti. Sonra bir haber çıktı kara deliğe girecek 3 kişi istiyoruz para şeyi falanda var tabi kayıt oldum testler yapıldı önceden bana 500.000 milyar verdiler aslında iyi para ama herkes az diyordu kimse kara delikten çıkacağına güvenmiyordu borçlarımı ödedim ve yapmak istediğim şeyleri yaptım. Aileme hiç bir şey söylemedim işte mekiğe bindik herkes yerine oturdu sonra mekikteki üç kişinin en hayat dolusu selen bize neden buraya geldiğimizi sordu kendisinin sevgilisi aldatmış o da ölmek için gelmiş. Ama ölmek için dediğinde bile sevinç dolu hayatında en güvendiği kişiymiş bende başımdan geleni anlattıktan sonra son kişi sesiz kimseyle konuşmuyor sadece sorulara cevap veriyor ona sorduğumuzda ilk önce hiç bir şey demedi ama iki gün geçince bize alıştı adı Serkan, dı karısı ve çocukları intihar etmiş. Karısı fazla şikâyet ediyormuş aslında durumları gayet iyiymiş ama karısı kimde ne görse istiyormuş Sarkanın en yakın arkadaşı şirketi batırmış böyle olunca ellerinde ne varsa alınmış karısı bunu kaldıramamış. Bir gün çocuklarımda alp Annelerine gitmek istediğini söylemiş Serkan izin vermeyince kavga çıkmış o gün karısı Bade çocukları nın ve kendi içeceğine zehir koymuş Serkan nın gözleri önünde ölmüşler acı çekerek. İşte biz böyle konuşurken üç gün oldu hala kara deliğe varamamıştık dördüncü gün ani bir hareket ile uyandım kara deliğe giriyorduk kulaklarım çınlıyor kollarımı bacaklarımı hissedemiyordum ama bir yandan gözlerim büyülü bir manzara ile karşılaşıyordu. Selen daha fazla katlanamayarak acı içinde inledi hemen selenin yanına koştum dayan falan diyordum ama benimde takatim kalmamıştı. Kara deliğin çıkışını görünce çok daha güçlü bir şekilde inledi kulaklarım sağır olacak şekilde çınlıyordu. Kara delikten çıkınca selenin cansız bedenine sarılıyordum. Serkan geldi oda çok kötüydü seleni görünce hafif bir şok yaşadı sonra kendini toparladı Selini koçağına alarak mekiğin en soğuk yerine koydu 5 gün hiç kokuşmadık sanki tüm neşemiz gitmiş gibi Selen giderken bizim neşemizde almıştı. Sanki beşinci günün sonunda bir evren ile karşılaştık çoktan güzeldi tüm gezegenler gömüş açımızdaydı dünyaya iniş yapmak için hazırlandık dünyaya inince durum raporu yaptık yani sizin evren oluyor. Mekik hasar görmüştü en az 10 yıl sizin evrende kalmak zorundaydık bize bir ev tutular bizde Serkan ile işe başlamıştık. Dedi ve bir süre bekledi ardından konuşmaya devam etti o iyi bir şirkette CEO luk yapıyordu bende bir restoranda işe başlamıştım orada baban ile tanıştık babanda garsonluk yapıyordu. Sonradan öğrendim ki babanın babasının mış restoran ama dedeni insanları sevmezmiş. Kusura bakma ama deden tam bir kıt düşünüyordu kurt adamlardan ve insanları sevmezmiş çünkü onlar vampir değilmiş zaten bende ilk önce şaşırmıştım ım yeni bir evren kurt adamlar vampirler yani sadece hikâyeden kalma dediğim şeyler buradaydı kendimi peri masalın içinde hissediyordum. Ama perisi kalmamış bir masalın. Yedi yıl sonra baban bana evlenme teklifi etti o gün ya baban ile hep bu evrende yaşayacaktım yâda teklifi reddedip üç yıl sonra kendi evrenime gidecektim. Biraz düşünmek için izin aldım odama girip iyice düşündüm ben üç yıl sonra selen gibi ölebilirdim bu sefer dayanamaya bilirdim zaten baban, dan hoşlanıyordum bende kalmayı seçtim babanla konuştum baban öyle sevinçliydi sanki dünya onun olmuştu dedi ve iç çekerek devam etti. Baban dedenle konuştu deden kati bir şekilde hayır diyordu beni acımışta almış restoranına başına gelecekleri bilseymiş almazmış. Baban o gün beni de alıp Newry şehrine gittik orada kendimize zar zor düzen kurdurduk baban kötü yolara bulaştı iç çekerek işte yasal yolardan silah taşımacılığı uyuşturuculuk yasal olmayan kumarhaneler falan sonra sen doğdun eve neşe kattın bir yıl sonra babanı yakaladılar. O hapishaneye gidince yanız kaldık ben hem iş te çalışıyor hem de sana bakmak zorunda kalıyordum onuncu yıl da telefonuma mesaj geldi testleri yapıp evrene dönebilirsiniz mesajı senide yanıma almak istedim ama selen gibi sende katlanamazdın. Daha bebektin istemeye. İstemeye seni bir yurda bırakıp geri Londra ya gittim geri gelecektim. Serkan burada kalmak istedi karısının ve çocuklarının öldüğü dünyada nefes almak bile istemediğini söyledi senden bahsetmek istedim ona sana bakmasını istemek istedim ama olmadı yapamadım. Ben kendi evrenime gittim aradan bir yıl geçti Serkan’a ulaştım durumları anlattım. Seni buldu sen daha küçücüktün baban hala hapishanedeydi senin ismin yoktu sana uygun isim verememişler bizde zaten bulamamıştık Serkan seni kâğıtta olarak evlat edineceğini söyledi. Öylede yaptı senin adını kızının adı koydu açelya Serkan’ın durumu gayet iyiydi sana her türlü sevgiyi gösteriyordu bana senin fotoğraflarını atıyordu sen dokuz yaşına gelenince daha da güzelleştin üçüncü sınıfa gidiyordun. Seni almak için testte girdim ama testten çıkamadım böylelikle seni yine alamadım sen dördüncü sınıfa geçerken baban çıktı hapishane den çıktı. Serkan seni ilk başta vermek istemedi sonra anlaşma yaptılar baban durumları toparlayana kadar sen Serkan’da kalacaktın baban deden ile barışmış bir iki yıla yakın işlerini toparlamıştı velayetini kendine aldı ismini Maria ile değiştirdi sen ortaokula başlarken servisin tarik kazası yapmış. Sen küçüklük anılarını tamamen unutun o kaza ile ben sana Serkan’dan sonra hiç ulaşamadım ama Serkan sana mektuplar yolladığın söyledi. Hım demek bana mektuplar yollayan Serkan abiydi bana mektuplarında hep Bergüzar kız diyordu dedim gözyaşlarımı silerek Asel başını sallayarak tebessüm kondurdu sonra sen resim dersleri almaya başladın Annem çok iyi bir ressam, dı. Harika resimler yapardı içim kıpır kıpır oldu sen çok güzel bir bayan aynı zamanda çok iyi bir ressam oldun. Babana hep Annem nerede falan diyormuşsun baban sonrada Anneni öldürdüm demiş babanla aran bozulmuş benim yüzümden. Yılar böyle geçerken bana evrenlerin dengesini sağlayan kişiler beni çağırdı senden bahsettiler seni benim evrenime getirmemi istediler niye diye sorduğumda farklı evrenlerdeki iki insanın çocuğu olduğun için dediler ilk başta anlamdım. Sonra ilk yani ilk kez bir vampir ile bir insan veya farklı evrenlerin insanları nın çocuğu olmuş sana birkaç test yapmaları lazımmış dedi. Kaşlarımı çatarak senin yüzünden babamdan nefret ettim ve şimdide bana test içinmiş geldin o aptal testler olmasa varlığımı bile unutun mu dedim ve hemen kalktım. Ve büyük kapıdan dışarı çıktım kadına bak be kapının arkasındaki cüsseli adama bağırarak beni hemen evime güttür dedim. Cüsseli adam ilk önce Asel le baktı sonra hadi gel o zaman Bergüzar kız dedi kan beynime sıçramıştı bu cüsseli adam Serkan, dı arabaya binince hiç konuşmadık bu sefer iki saat sonra benzincide durduk ama ben dışarı çıkmamıştım utanıyordum bana o kadar emeği olan adama hakaretler savurmuştum. Serkan abi açelya hadi kalk bak yine dizlerin uyuşacak dedi kafamı sallayarak dışarı çıktım telefonumu alarak Catarina ya mesaj attım. Siz: Catarina ben iyiyim beni merak etme Catarina: Maria iyi misin evine geliyorum bir şeyin yok değil mi? Bana her şeyi anlatacaksın. Siz: Ben daha eve gelmedim gelince yazarım iyiyim görüşürüz. Yüzümü yıkayarak arabaya bindim yol boyu hiç konuşmadık dişlerimi sıkıyordum ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Serkan abi sana Türkçeyi öğrettiğim günü hatırlıyor musun tabi hatırlamıyorsun dedi ve tebessüm ederek nasıl oldu hiç anlamamıştım ama ilk öğrendiğin kelime Valla olmuştu dedi. Gözümü büyülterek ben hala Valla diyordum. Serkan abi tebessüm ederek kullandığın cümle Serkan amca valla ben kırmadım vazoyu dedi bende tebessüm ettim hatırlamıyordum ama bu kesin benlik bir şeydi. Evime girince ilk olarak Catarina evdeyim mesajı attım sonra duşa girdim. Duştan çıkınca üstüme koyu yeşil kazak giyindim ve beyaz eşofman giyindim. Kontese mamasını ve suyunu verdikten sonra kahve yaptım kahvemi bardağa koyarken Catarina geldi kapıyı açar açmaz içeri girdi hemen mutfağa gelerek çerez çekmecesini açarak çekirdek doldurdu sonra kendine çay demleyip anlat canım dedi gülerek anlatmaya başladım. Ben anlatırken hep lafımı kesip surular soruyordu her şeyi anlatınca Catarina Ee Maria şimdi sana ben ne diyeceğim Açelya mı? Yoksa Maria mı? Omuz silkerek istediğini de dedim Catarina üçüncü çayını doldururken kontesciğim naber dedi ve kucağına aldı. Biraz zaman geçtikten sonra Catarina açelya çığım sen bu testi yapmamakta kararlımınsın dedi başımı olumlu anlamda sallayınca Ee canım bu adamlar da sana yapmakta kararlı bence sen bir süre bende kal hem ben çok sıkılıyorum. Sen sıkılıyorsun birlikte gezip tozarız hem senin şu öğrencilerin varya of onlarla alakalı nelere neler öğrendim. Bir sürü olay var yani hadi sen valizini hazırla hatta bende geleyim. Başımı salladım bu iyi bir fikirdi misafir odasındaki eşyalarımı alıp kendi odama çıkınca kapımın tamir olduğunu gördüm Catarina vay kapı çok güzelmiş dedi. Gardırobumu açıp Catarina, ya baktım. Catarina şimdi rahat şeyler alalım çünkü öyle şık yerler gitmek sıkıcı oluyor tüm vampirler rezil olmak pahasına yemeklerini zor yiyor aynı zamanda da rezil olanları kınıyorlar o yüzden biz rahat ortamlarda takılalım canım. Catarina nın hayatı hep o tür ortamlarda geçmişti Annesi ile Babası çok ünlü yıldızlardı ve kızlarını hep sık yetiştirmişlerdi ama. Catarina hiç öyle değildi zaten 18 yaşına gelince bir iş teklifi alıp evden ayrılmıştı. Catarina bana kombin yapıp valize yerleştiriyordu. Bende ikinci valize şaz aletimi ve tuval ile boyalarımı alıyordum. Her şeyimiz hazır olunca kontesin eşyalarını da toparladık eşyalarımı Catarina nın arabasının bagajına koyup evine doğru ilerledik Tam tamına 1 ay geçmişti Miles ile sorunumuzu çözmüştük ama ben hala çocukluğumu tam yedilememiştim. Çocukluğumun zerresini hatırlamıyordum ama Miles, sin annemi öldürdüğünü çok net hatırlıyordum bu sorular bana çak garip geliyordu. Şimdilik sadece anlaşmaya çalışıyorduk babama her şeyi anlatmıştım beraber bir sürü güzel şeyler yapmıştık şimdi de balkı tutmak için hazırlanıyorduk. Catarina ya Natalina diyordum son iki haftadır Natalina küçükken isminin hep Natalina olmasını istiyormuş ama Ailesi uygun bir isim olmadığını onlara göre bu ismin uğursuz olduğunu söylüyormuş. Bende sevgili arkadaşımın istediğini yapıp ona arada Natalina diyordum. Natalina hadi hazırlan artık Açelya mısın Mariayamısın Bergüzar mısın yarım saat oldu hadi diye bağırıyordu tama be sus artık deyip kapımı açtım Hala Catarina, da kalıyordum artık bana o kadar alışmıştı ki evimi satıp onda kalmamı istiyordu. Arabaya binip göl kenarına gittik Babam bizi görünce Oo hoş geldiniz kızlar dedi içten bir gülümsemeyle Catarina hoş bulduk amcacığım dedi bende Hoş bulduk baba dedim. Yarım saat geçmişti ama benim kovam hariç herkesin kovası doluydu oltayı yere atarak sandalyelerden birine oturdum. Babam kızım bu ne çabuk pes etme dedi gülerek pes etmedim. Ki’ siz varken niye ben tutuyorum, sadece sonuçta hepsini yiyeceğiz ha ben tutmuşum ha siz fark etmiyor ikiside kahkaha atarken arkamızda bir ses duyduk. Bende katıla bilimiyim arkamı dönüce bulanık gördüğüm gözlerle Asel, li görmüştüm. Yutkunarak Babama baktım hiç tepki vermiyordu sadece gözlerini Asel’e dikmişti Catarina bana baktıktan sonra aradaki sessizliği kapatmaya çalışır gibi yerdeki oltamı alıp tebessüm ederek Asel’ le verdi yutkunarak Asel’e bakıyordum Babam hiç bir şey demeden yüzünü göle çevirdi. Asel babamın yanına gelince babam yana kaydı Asel gitti Babam kaydı ikiside küsmüş liseli âşıklar gibiydi yüzümde istenmeden tebessüm kondurdum. Natalina bile sırıtarak izliyordu onları. Bu sefer Asel elini Babamın koluna tutarak daha ne kadar kaçacaksın Miles dedi. Babam hiç cevap vermeden sadece göle bakıyordu Asel ani bir hareket ile Babamı itti Babam suda çırpınırken Natalina izle diye göz kırpıp Asel’ li göle itti ikiside zar zor karaya ulaşınca ben gülmemek için dişlerimi kırıyordum. Asel kahkaha atarak inşallah su senin çeneni açmıştır. Miles yoksa göle girdiğimin hiç faydası olmayacak dedi titreyerek babam da hafif bir tebessüm oluşmuştu. En sonunda dayanamayarak kahkaha atmıştım Babam yeter Asel ne istiyorsun bizden sinin yüzünden kızım bana düşmen oldu. Annesiz bıraktığın yetmedi Babasızda bıraktın sen daha ne istiyorsun kızımı oraya götürüp iyice bizden uzakta mı bırakacaksın yeter Asel yeter şimdi buradan gidiyorsun ve bir daha kızımın ve benim karşı Çıkmıyorsun. Dedi son cümlesini Bağırarak bu sefer ben bile yutkunmuştum. Natalina nın gözleri kıpkırmızı olmuştu Ağlamamak için kendini zor tutuyordu beliki Asel ise gözlerindeki yaşı silerek ufak bir test. Miles hem belki kızımız için iyi bir seçenek olur dedi onca şeyden bunumu çıkarmıştı gerçekten onca sözden sonra hala test mi diyordu? Miles bağırarak hiç değişmemişsin hala çıkarları düşünüyorsun hala kimler ne çekmiş ne yaşamış umursamadan kendi isteklerini söylüyorsun bu benciliği bırakmalısın. Maria o teste girmeyecek hemen defol git buradan dedi Oh iyi dedi. Asel anlamıyorsun. Miles eğer kızımız demeden Babam defol buradan yine gecemizi berbat ettin. Dedi Asel gidince babam bir süre sesiz kaldı sonra siz keyfinize bakın kızlar ben artık gideyim. Dedi ve arabasına binerek uzaklaştı. İkimizde sessizleştik. Ben gözümdeki yaşları silerek hava soğudu hadi gidelim hem balkı koktuk yıkanmalıyız dedim Natalina yaşlarını silerek bak eve gittiğimizde Dırama’ya falan başlamayacaksın hatta şimdiden diyorum sakın ha O afet kadın yüzünden Dırama’ ya başlamayacaksın hiç çekemem seni dedi burnunu silerken gülerek asıl sen başlama ağllak dedim ve arabaya bindim. Eve varınca hemen üstümdekilerden kurtulup duşa girdim bu aralar mevsimler birbirine karışmıştı bir gün yaz bir gün son bahar oluyordu. İyice kafamız karışmıştı. Duştan çıkınca beyaz şort ve yeşil tişört giyindim. Aşağı inerken Natalina kızım hazırlan bir çocukla tanıştım demiştim ya çocuk biz almaya geliyor acayip eğlenceli birisi hiç yas tutmaya gerek yok dedi gülümseyerek sana iyi eğlenceler ben gelmecem Natalina bağırarak nasıl gelmicesin Maria o kadar hazırlık yaptık geliyorsun ne yapıncaksın gelmeyip evde salya sümük ağlayıp intihar mı edeceksin? Dedi ve sustu sonra sesini incelterek öyle bir şey yapmayacaksın değil mi? dedi yaparsan seni gebertirim. Diyede ekledi omuz silkerek intihar edersem beni gebertemesin. Natalina sen öyle san büyü yaparak seni tekrar canlandırır gebertir geri gönderirim ve geliyorsun zaten oldukça güzelsin hadi ayakkabılarını giyin gelmiştir şimdi. Ayakkabılarımı giyerek dışarı çıktım Natalina da siyah eşofmanını ve kırmızı crop ile oldukça güzel di upuzun siyah saçlarını atkuyruğu yapmış ayakkabılarını bağlıyorum. Korna sesi ile irkilip etrafa baktım bu dediğin çocuğun ismi Nick miydi Natalina dedim Natalina ayakkabılarını bağlarken Aa evet yoksa tanışıyormuşsunuz. Dedi ve ayağı kalktı sonra Nick, ke sarılarak merhaba bak bu arkadaşım Açelya dedi Nick bana bakarak Açelya dedi Natalina yani Maria Dedi çekinerek yanlarına gidip elimi uzatım Nick beni zaten tanıyorsunuzdur diyerek elimi sıktı. Ya tanımaz oluruyum hiç dedim sırıtarak Arabadan inip bir barın içine girdik kendimizi koltuklara atınca Natalina hemen konuyu açtı siz nasıl tanıştınız dedi. Nick ben kriz geçirirken hastaneye götürmüştü. Natalina o çocuk sen miydin yaptı şaşkın bir şekilde Nick niye şaşırdın dedi Natalina yok hani hanımefendi falan diye anlatınca Maria şaşırdım pek Senlik değil, de Nick isteyince bir beyefendi olabiliyorum ben çok yünlü bir insanım demek’ ki diyerek kendini övmeye başladı tebessüm ederek onları izliyordum. Müziğin sesi ile dans etmeye başlamıştık Nick gerçekten çok eğlenceliydi bizi bayağı güldürmüştü hayatımda hiç bu kadar güldüğümü görmemiştim.
İki haftadır Natalina, ‘‘daydım’’ bu günde Kontesin iğne günüydü Natalina kontesi alarak iğne yaptırmaya gitmişti bende dedemlerdeydim onlara da özür borçluydum. Dedem eh torun şimdi ben yasladım artık şirket ile ilgilenemiyorum. Baban desen hiç anlamıyor bu işlerden sadece restorana bakıyor sende iyi eğitim almışsın aynı ben gibi benim işlere sen geçsen dedi öksürerek Dede ben ressamım ne anlarım. Bu işlerden Felix yok mu o çok iyi bilir bu işleri Dedem zaten Felix’se söyledim ama ben ortak ile çalışırım diyor dedi ensemi kaşıyarak Natalie yok mu dedim. Dedem kızım Natalie sadece gazetelik bölümü okudu sen tasarım bölümlüde okudun hem zaten hep orada ol demiyorum ki arada toplantılara katılsan yeni bir ürün çıkarttırsak gelirsin. Anlaşılan Johans Bey kafaya koymuştu olumlu anlamda başımı salladım. Kendi evime yerleşiyordum Catarina fazla kalmıştım ama Catarina beni bırakmayarak bu sefer o benim evime gelmişti. Duştan çıktıktan sonra beyaz tişört kırmızı tulum giyindim. Saçımı iki yandan örüp kâküllerimi kulaklarımın arkasına koyup aşağı indim. Catarina kontes ile oynuyordu beni görünce ayağı kalkıp vay çok şık olmuşsun nereye dedi omuz silkerek ben her halimle güzelim bir yere gitmiyorum dedim Natalina Nick nasıldı ama dedi yanıma gelerek koltuklardan birine oturup. Valla çok eğlenceliydi tam Senlik yani Natalina kıkırdayarak sende sap kal böyle tamam mı? Diyerek nutuk çekmeye başladı. Bu gün bir öğrencim gelecek 10 yaşında ama çok yetenekli bir kız bizi yanız bırakıyorsun. Natalina aman be banane sizden siz depoda yaparsınız resminizi iç çekerek ona bakınca tamam ya biz üst kata çıkarız açelya aslında bahçeye açelya diksek fena olmaz dedi gülümseyerek hadi çıkalım tohum alalım dedim Natalina omuz silkerek hiç çıkamam sipariş edelim dedi. Tohumlar gelirken öğrencim Cesar geldi hoş geldin Cesar bana sarılıp hoş bulduk dedi birlikte resim odasına gittik. Natalina bize çay, süt ve kurabiye getirince molla vermeye karar verdik Cesar Maria abla seninle yaptığımız resimleri öretmenim gösterince bu işler boş şeyler sen matematik dersi al dedi ne yapayım gülümseyerek bence boş iş değil. Bak ben resim yaparak para kazanıyorum hem eğleniyor hem senin gibi güzel çocuklar ile tanışıyorum. Hiç te boş değil ama istersen Catarina ablan sana matematik dersi verebilir dedim Cesar gözleri parlayarak başını salladı tebessüm ederek çayımdan bir yudum aldım. Cesar Türk kökenliydi babası Türk annesi Fransız’dı birde benim yaşlarımda abisi vardı. Ne zaman gelse abisinden bahsedip duruyordu Cesar öğretmenim. Biliyor musunuz? Abim de çok güzel kurabiye yapar dedi gülümseyerek o zaman çok şanslısın güzelim hadi başlayalım hemencecik bitirelim olur mu diyerek eldivenlerini takmaya başladım. Telefonuma gelen mesaj ile elimdeki eldiveni çıkararak telefonuma uzandım Bilinmeyen numara: merhaba Maria Dean biz evrenlerin adaleti şirketti size söylemiş olduğumuz test için yarın sizi almaya geliyoruz sakin kaçmaya çalışmayın gideceğiniz yerleri biliyoruz eğer bizimle gelmeseniz sizi almaya gelen arkadaşlarım sizi bize yaralı getirmek zorunda kalır iyi günler.
İç çekerek Natalina, ya mesajı gösterdim. Natalina kaşlarını çatarak bu salaklar ne saçmalıyor sen gitmek islemiyorsun gitmeyeceksin bu ülkede adalet yok mu özgürlük yok, mu dedi öylede adaletin önüne güç geçiyor işte. Natalina iç çekerek kontese baktı sonra kontesi Nick, ke verelim ve bizde bir süreliğine bir dağ evine gideli oraya sen ve benden başka kimse bilmiyor. Güzel olur ama Nick, kin kedilere alerjisi falan varsa Natalina yoktur ya dedi ve telefonu nu çıkararak Nick, ki aradı bir süre sonra anladım sorun değil biz başka birini buluruz sana kolay gelsin tamam görüşürüz sorun yok dedi telefonu kapatarak duydun ne bakıyorsun dedi sırıtarak Bettiye verelim çok sevmişti. Natalina başını sallayınca kontesin eşyalarını alarak halamlara gittik halam bizi görünce çok mutlu olup hemen eve aldı. Zoe hala kızım ne oldu sorun yok değil mi? Yok halıcığım bizim iş için. Catarina ile ülke dışına çıkmamız lazımda işte kontese bakacak vaktimiz olmayacak siz bakabilir misiniz zaten kısa sürelik Zoe hala yok kızım ne olur hem bize, de bir neşe daha gelir siz hangi ülkeye gidiyorsunuz. Natalina Fransa dedi ben de İtalya diyecektim iyi olmuştu bu. Tam kalkarken Betti, nin sesi duyuldu Maria diye bağırarak bana sarıldı. Onu kucağıma alarak burnunu hafif sıktım gülerek naber prenses. Betti gözünüzdeki çapağı silkelerken neden geldiğini söylemedin dedi. Uyuyordun rahatsız etmek istemedik diyerek Betti, yi kucağımdan indirdim Natalina. Betti beni özlemedin mi? Dedi Betti sen demi geldin dedi Natalina yalandan somurtarak. Aa sen beni hiç özlememişsin dedi Betti tam bir şey diyecekti ki kontesi görüp Aa kontesciğim gelmiş dedi ve hemen eğilerek kontesin tüylerini okşadı Betti biz şimdi gidiyoruz ama kontes sizde kalacak Betti sevinçle yaşasın dedi. Hemen ardından neden gidiyorsun yeni gelmedin mi hadi gel oyun oyun oynayalım demeye başladı Natalina Betti cim beni ne kadar çok özlediğinin farkındayım tatlım ama maalesef gitmem gerek bayy diyerek beni ve kendisini kapıdan çıkardı. Arabaya binince babamı arayıp aynı yalanı söyleyince dağ evine doğru ilerledik. Dağ evine varınca şaşırarak burası mı? Dedim en son gittiğimizde sadece Natalina, nın evi vardı ama şimdi reddeyse 10 veya 15 tane ev vardı Natalina, da şaşkınca Aa kız bu ne dedi elini ağızına götürerek Neyse boş ver diyerek arabadan inip bagajı açtım valizlerimi aldım. Natalina, da valizlerini alınca eve girdik ev çok güzeldi ama bayağı toz vardı valizleri yere indirerek temizlik malzemesi olan küçük kilere girdim sonra Ee hadi aval aval bakma bir sürü işimiz var. İşlerimiz bitince odalara yerleştik duştan çıkınca boğazlı gri kazağımı giyip altıma gri tulum giyindim saçımı yine örgü yapıp telefonumu cebime koyarak odadan çıktım. Natalina, da odasından çıkınca birlikte dışarı çıktık hava iyice kararmıştı öğrendiğimize göre gece olunca burada büyük bir ateş yakılıyormuş ve insanlar şarkı söyleyip eyleniyormuş ateş alanına gelince her şeyin başladığını gördük kalabalıktan uzaklaşıp puflardan birine oturduk ben kalabalığa bakıp eylenirken. Natalina daha ne kadar kaçacaksın. Dedi ona dönüp ne diyebildim sadece Natalina daha ne kadar kaçacağız dedi iç çekerek sen değil ben kaçacağım. Natalina saçmalama sen nereye ben oraya dedi aslında doğru söylüyordu teste girsem bir şey olmazdı ufak bir test hem adamlar hiç pes edecek gibi durmuyordu. Yine güçlüler başaracak güçsüzler boyun eğecekti hayatın kuralı olmuştu bu. Başımı Natalina, ya çevirip bu test ne kadar acıta bilir ki dedim zorlukla Natalina n-ne hayır asla o teste girmeyeceksin hey sana diyorum çıkart o beynindeki aptal fikri. Başımı eğerek boş ver alt tarafı bir test dedim diz kapaklarım ile elerim titriyordu telefonumu tam çıkaracakken Natalina telefonumu alarak saçmalama bek bu telefonu yanan ateşe atmamı istemiyorsan beynindeki düşüncelerden uzaklaşacaksın. Yapamazdım böylelikle Natalina, yı da peşimden sürükleyecektim. Onun bunu yaşamaya hakkı yoktu gözyaşlarımı silerek tamam ver telefonu hiçbir yere gitmiyorum. Natalina sevinçle bana sarılıp telefonu bana verdi sonra yarın kimliğini ve numaranı değiştirelim. Birde sana dokunulmazlık yapabiliyor muyduk dedi tebessüm eder saçmalama ya kimlik değiştirsek yeter. Natalina ile lise son sınıfta tanışmıştık onun sayesinde düzeldiğimi bile hatırlıyordum. Lisenin sonları doğru: sınıfta kalacağıma eminim aslında çok çalışıyordum ama hocalar hep eksik notlar veriyorlardı diğer öğrencilere iyi puan ile doldururken bana hep eksileri veriyorlardı bahçeye çıkmış ağaçların arasında hıçkırarak ağlıyorum kimseyi umursamıyorum zaten okulda görünmez gibi bir şeyim. Yanıma birinin oturduğunu hissedince hıçkırıklarımı içimde tutmaya çalıştım. Hafifle kaba arası bir ses tutma ağla bağır çünkü bende ağlayacağım ve duyulmasını istemiyorum dedi. Başımı dizlerimden kaldırıp konuşan kişiye baktım. Saçları dalgalı saç tutamları hafif sarı ve kumral arası çok güzel bir kız duruyordu deri ceketini birkaç defa sikkeleyip. Söylenenden çok daha çirkinsin dedi o gün beni yiyecek sanmıştım bu laflara alışık olduğum için sesimi çıkarmadım onun yerine söylenende mi? Dedim deri ceketli kız sırtını duvara yaslayıp çalılıkları ikimizin, ‘de’’ görünmeyeceği şekilde kapattıktan sonra sesli bir şekilde iç çekerek aynen söylenenden dedi. Bende sırtımı duvara yasladım konuşmadan sadece ağladık. Ben hep ağlardım ama onun gibi bir kızın ne gibi bir derdi olup, ‘ta’’ ağladığını merak ediyordum. Hıçkırıklarımız bitince deri ceketli kız neden ağlıyorsun dedi aslında benim ona sormam gerekirdi bana hiç neden ağladığımı soran olmadığı için ne diyeceğimi, ‘de’’ bilemiyordum. Deri ceketli kız ben Carolina dedi Carolina, Carolina ben adını tekrar ederken Carolina yeter neden ağlıyorsun dedim dedi yanaklarımdaki yaşı silerek çok çalışmıştım çok notlarımın hep iyi olmasına rağmen hoca beni sınıfta bırakıyormuş dedim. Carolina buna mı? Üzülüyorsun gerçekten onu hallederiz dedi başımı kaldırarak sen dedim sen neden ağlıyorsun. Carolina evden kaçtım evim yok param yok falan filan işte dedi gülümseyerek bende kal dedim. Benim evim ikimize de yeter bu söyledikten sonra içim güven problemi çıkardı Carolina nasıl bu yaşta nasıl evin olabiliyor daha reşit bile değilsin dedi. Reşit sayılıyordum bana ne için yaptıklarını bilmediğim test için beni reşit göstermişlerdi. Reşit sayılıyorum yani kimliğimde öyle dedim. Carolina sana nasıl inana bilirim dedi. Okul çıkışı benimle gel dedim. Carolina olur zaten gidecek yerim de yok diyerek yanımdan ayrıldı. Derslere girmedim sadece içimdeki güvensizliği kırmaya çalıştım. Okul çıkış zili çalınca. Carolina yanıma gelerek kalk hadi dedi yutkunarak sana güvenemiyorum ya aileme haber verirsen. Carolina inan bana evinin olduğunu öğrenir öğrenmez ailene haber vere bilirdim ama vermedim dedi. Bu söz beni vazgeçirememişti Carolina, ‘da’’ bunu anlamış olacak ki bak sana zorla kendime güvendiremem bunun için sen bilirsin der giderim ama şu an ikimizin de birbirimize ihtiyacı var sen zaten bana sarılınca güven koktuğumu hissetmesen çekip gidersin kaçmak kolaydır. Dedi ayağı kalkıp başımı salladım zaten kaybedecek bir şeyim yoktu dedim. Carolina biliyordum ya dedi kıkırdayarak yürü hadi evim uzak dedim. Evime geldiğimizde Carolina alın terini silerek merak etme ailen ölse bulamaz seni dedi taksiye geldik sadece yokuş çıktın diyerek homurdandım. Anahtarla kapımı açıp içeri girdim Carolina, da girince kapıyı kapattım. Carolina vay güzelmiş zevkli kızsın dedi evi hiç dekore etmedim nasılsa öyle aldım dedim Carolina çantasını bırakarak Ee evi hangi parayla aldın dedi gülümseyerek resimlerimle diyerek yerdeki tuvalleri gösterdim param azalınca satıyorum. Alan çok dedim Carolina çantasını yere bırakarak tuvallere yaklaştı güzelmiş ama ben pek anlamam dedi daha sonra yanıma yaklaşarak benim odam dedi sadece iki oda vardı. Biri boş olduğuna göre onun olacak tı gel diyerek boş odaya götürdüm odanın kapısını açınca sadece bir gardırop masa ve yatak olduğunu gördüm. Benim odamdan farksız değildi Carolina bu ne be senin odan nerede dedi iç çekerek gel dedim odamı gösterince bunların ikisinde aynı hiç mi poster falan asmadın dedi. Niye asayım dedim Carolina neyse o zaman benimde iş bulmam gerekiyor dedi iş bulmana gerek yok benim param ikimize. ‘’de’’ yeter diyerek elbisemin cebindeki çekleri gösterdim. Carolina avazı açık bir şekilde yuh bu tuvaller o kadar ediyor mu dedi omuz silkerek daha fazlası ediyor dedim. Carolina elimdeki çeklerden bir tanesini alarak o zaman bunu alayım şu oda güzelleşsin dedi olur dedim ilk arkadaşım ilk oda arkadaşım ilk konuştuğum arkadaşım ilk benimle dalga geçmeyen arkadaşım. İlklerimi yaşadığım kız Carolina o zaman ben bir duşa gireyim sonra senin işini halledelim bana kıyafetlerinden getiririmsin dedi başımı olumlu anlamda sallayıp odada banyo var diyerekten ekledim. Odama girerek gardırobumu açtım. Hep elbise vardı Carolina, ‘nın’’ giyindiklerine bakılırsa benim giyindiklerimin tersiydi yutkunarak gardırobu karıştırırken diz üstünde siyah bir elbise buldum elbiseyi alarak birde bandana alıp Carolina, nın odasına girip yatağına bıraktım. Odadan çıkıp bende üzerimdekileri çıkardım beyaz bir elbise giyerek saçlarımı bağladım. Carolina odadan çıkıp yanıma gelince elbiseyi göstererek sende hiç eşofman yok mu? Dedi yoktu. Yok, ama sen istersen kendine alabilirsin dedim. Carolina karşıma oturarak sehpanın üzerindeki kitaplardan bir tanesini aldı. Kitabı sallayarak seni zeki dedi sonra kitabı bana atıp gelelim senin durumuna. Omuzlarımı dikleştirerek ne yapabiliriz dedim. Carolina sen ya cahilsin yâda korka dedi. İkisiyim galiba dedim alınmıyordum bu laflar zaten hep duyduğum türdendi. Carolina müdürün odasına girip notlarını değiştire bilirsin dedi gözlerim irileşti yapamam yakalanırsam bu sefer beni atarlar zaten atmak için yer arıyorlar dedim. Carolina gözlerini kısarak anlamıyorum neden seninle uğraşıyorlar dedi. Onu bende bilmiyorum ya Carolina ben girerim sen bana okul bilgilerini versen yeter dedi. Peki dedim içimde dolup taşan bir sevinç vardı harika bir heyecan. Soru sırası bende dedim. Carolina dinliyorum dedi gülümseyerek sen neden evden kaçtın hadi beni azda olsa anlamış olacaksın sen dedim. Carolina benim ailem fazla baskıcı anladın mı şu an beni burada deri ceketle görseler hem beni yakarlar hem de ceketi hatta direk tarihten sile bilirler bu anı. Dedi anladım anlamında başımı salladım. Carolina gayet rahat bir şekilde etrafta dolanırken ben hala oturduğum yerden kalkamıyordum nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Sabah olunca yatağımdan kalkarak beyaz bir elbise ve onun üstüne okul ceketini giyindim akşamdan hazırlamış olduğum çantamı alarak odadan çıktım. Carolina, ‘nın’’ odasının kapısını yavaşça tıklatıp içeri girdim. Carolina, ‘nın’’ uyuduğunu görünce uyandırmak için omzuna yavaşça dokundum uyanmadı biraz daha baskı uyguladım uyanmadı. Bu seferde uyan dedim uyanmadı boğazımı temizleyerek uyanır mısın diye bağırdım uyandı. Gözlerini ovuşturarak ne oldu dedi. Yutkunarak şey okula geç kalacağız da dedim. Carolina saatine bakarak daha çok erken değil mi? Dedi yutkunarak şey uzakta ya hani işte o yüzden diye gevelemeye başladım. Carolina anladım diyerek sesini inceltti sanki beni kendine alıştırmaya çalışıyormuş gibi beni kendine alıştırıp o da diğerleri gibi gidecekti ve ben bunu bile bile yine yürüyordum. Belkide o müdür odasında beni suçlayacaktı. Carolina düşüncelerini kendine sakla sesli konuşmayı bırakmalısın dedi nasıl dedim düşüncelerimi seslimi söyledim. Carolina geldiğimden beri sesli söylüyorsun çenen nasıl dayanıyor odanda bile dedikodumu yaptın dedi. Yanız olduğum için bende düşüncelerimi sesli söylüyordum bu sesli işini abartmış olmalıyım. Carolina neyse ben bu elbiseyle gitmem başka bir şeyin yok mu sesinin. Dedi yutkunarak yok ama okul üniforması var Carolina napalmı idare edeceğiz artık dedi odama gidip okul üniformasını alıp Carolina, ‘ya’’ verdim sonra mutfağa girerek sandviç hazırlamaya başladım genelde yemeden çıkardım ama belki Carolina yemek yiyip çıkıyordur diyerek Sandviç hazırlamaya başlamıştım. Carolina yanıma gelerek sende bayağı kısa ve zayıfmışsın zayıf olmasan içine giremezdim dedi. Elimdeki sandviçi görünce bir tanesini alarak koca bir ısırık aldı. Sandviçler bitince ayakkabılarımızı giyerek dışarı çıktık Carolina deri ceketini üstüne geçirip önünü kapattı. Taksi ye binerek okula doğru ilerledik yol boyunca ikimizde konuşmadık Carolina arada telefonuna bakarak sırıtıyor sonra bana dönerek göz kırpıyordu. Okulun önünde durunca hemen inip elimdeki parayı taksiciye uzatım. Taksici gidince Carolina görüşürüz çenesi düşük kız ikinci ders çalılıklarda buluşuruz diyerek gitti. Sınıfa girip en arkaya oturdum. Kimse bana bakmıyor ben kimseye bakmadan kitabımı açmış okumaya çalışıyorum. Teneffüs zili çalınca yine tüm öğrenciler seslerini yükseltmeye başlamışlardı. Kitabımı çantama koyarak ayağı kalktım genelde yerimden hiç kalkmazdım yere bakarak sınıftan çıkarken birine çarptım evet şimdi yemediğim laf kalmayacaktı. Yutkunarak başımı kaldırdım. Sarı saçlı uzun boylu çocuk bana bakarak sırıtıyordu geri çıkarak özür dilerim çok üzgünüm demeye başladım. Sarı saçlı çocuk tatbikîde üzgün olacaksın seni kör kim izin veriyor böyle yürümene diyerek omzundan itmeye başladı. Sana kim izin verdi karşıma çıkmana söylesene hadi beyazlı omzumdan daha sert itince öğretmen masasına serçe çarptım. Tam o sırada Carolina sarı saçlı çocuğun omzundan tutarak kendine çekti salladığı yumruğu çocuğun yüzüne seçe vurdu tüm sesler susmuştu kıkırdamalar susmuştu. Benim için birine vurmuştu. Benim için Carolina çocuğu daha sıkı tutarak asıl sen söyle nasıl benim arkadaşıma dokunabilirsin söylesene sarışın bomba sana bu izni kim verdi. Bilmiyor musun? Bilmiyorsan ben söyleyeyim diyerek ikinci bir yumruğu sarı saçlı çocuğa savurdu. Kimse benim yakınıma onun izni olmadan dokunamaz helede senin gibi bir oruspu çocuğu anladın mı beni. Dedi bana arkadaşım demişti yakınım demişti hatta benim için bir çocuğa vurmuştu umarım bunları sesli söylemiyordum. Sarı saçlı çocuk bilmiyordum. Dedi üzgünüm Carolina bir yumruk daha savurup defol çocuk daha toparlanmadan gidince şaşkınlıkla Carolina, ya bakıyordum. Carolina omzumu silkeleyerek neden kendini korumadın dedi şaşkınlığımdan çıkamazken sessizce herkes bize bakıyor dedim. Carolina baksınlar dedi sonra hadi çıkalım diyerek kolumdan tutarak sınıftan dışarı çıkardı. Şu anda güvenin kokusunu alabiliyorum dedim. Carolina neymiş güvenin kokusu dedi gülümseyerek pamuk şeker kokusu gibi dedim. Carolina pamuk şeker kokusu benim parfümüm güven kokusunu hissedebilirsin algılayamasın dedi çalılıklara gelince iç çekerek şimdi ilk kuralım. Artık ne ben gidiyorum nede sen iş işten geçti artık ikinci kuralım hemen şu kasları çıkarıyoruz kursa başlamalısın kendini kurman gerek her zaman yanında olamam. Üçüncü kural bak bu çok önemi sakın ama sakın bana sormadan sevgili yapmayacaksın sen fazla safsın bak bu konuda, ‘da’’ çalışalım ve şu özgüvenini tazeleyelim he birde alışveriş yapmamız gerek her gün her gün elbise olmaz dedi. Başımı olumlu anlamda sallayabildim. Bu karaları sadece benim içindi sadece beni düşünüyordu. Güveni hissetmiş bile olabilirdim. Carolina harika o zaman şu müdürün odasına girelim hazır girmişken kendi notlarımla da oynamalar yaparım. Gör bak ikimizde okul birincisi olacağız dedi. Gülümseyerek Carolina, ya sarıldım. Anlamsız sarılmam onu şaşırtmış olacak ki bir an durdu sonra sarılmama karşılık verdi. Bir süre sonra hadi yılışıklık yapma. Kalk gidelim işlerimiz var dedi. Müdürün odasına yaklaşınca Carolina sen odanın yakınlarında bekle biri gelirse de ona çarp ben gerisini hallederim dedi. Olur diyerek başımı salladım. Carolina odaya girdi bende koridorda beklemeye başladım. Bir süre sonra Carolina çıkınca sevinçle oldu mu? Dedim. Carolina oldu, oldu dedi gülümseyerek biri daha seni üzerse ki artık üzemezler artık popüler oldun canım okul gurubuna alınmışsın dedi şaşkınlıkla okul gurubu mu? Vardı dedim Carolina sesli bir şekilde iç çekerek seninle çok işimiz var küçük dedi. Aynı yaştayız dedim Carolina toplum küçüğü nasıl. Dedi okul çıkışı okulun arkasında buluşalım diyerek yanımdan ayrıldı. Sınıfa girince herkesin gözü beni bulmuştu. Şaşkınlıkla yerime oturdum üzerimdeki gözler azalmayınca yutkunarak etrafıma bakınınca hepsi farklı yerler bakmaya başladılar. Bende çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Okul çıkış zili çalınca herkes kitaplarını kalkıp çıktılar yavaşça çantamı alarak okulun arka tarafına geldim. Carolina saatine bakmak yerine bana doğru dönüp iki dakika geç kaldın bu saatlerde çalışmamız gerekiyor dedi. Tam gideceği sırada kolundan tutup neden bana yardım ediyorsun. Dedim Carolina sesli bir şekilde iç çekip bıraktıktan sonra nedenini söylersem bir daha beni sorgulamayacağına söz veririmsin dedi. Başımı hızla sallayıp evet dedim Carolina çünkü seni iç dünyama benzetiyorum. Kimse sana sevilmenin nasıl olduğunu hissettirememiş hem iç dünyama hem de sana hissettirmek istiyorum. Dedi bana acıyor musun dedim kolunu elimden kurtarıp saçmalama ergence laflar etmek istemiyorum ama ikimizin de birbirimize ihtiyacı var maddi manevi her şekilde. Hadi çok işimiz var ve bu cümlelerim aramızda alıyor dedi. Günler birbirlerini kovaladı artık ne görünmez öğrenci neden aşağılanan kişi olmuştum. Carolina, ‘nın’’ dediklerini yapıp kendimi yenilemiştim artık kendimi kendim kurtarıyordum. Tabi bu sürece çok fazla izlendiğimi hissediyordum. Özelliklede ne zaman gülsem kahkaha atsam. İlk öncelerde Carolina yanımda diye sanıyordum ama yalnızken oluyordu açıkçası pekte kafama takmıyordum. Odamdan çıkıp ortak alana geldiğimde Carolina, ‘da’’ oradaydı beni fark etmediği için karşısına oturup kitabımı okumaya başladım. Bir süre sonra Carolina bana dönerek ne okuyorsun dedi hevesle kitabımı gösterdim. Carolina tarih mi? Okuyacak başka bir şey mi? Bulamadın. Dedi somurtarak az önceki hevesim gitmiş somurtarak eğlenceli beni heyecanlandırıyor dedim. Carolina sen heyecan nedir bilmiyorsun bile dedi. Sesli bir şekilde nefes alıp verdikten sonra kitaptaki en sevdiğim bölümü açarak. Sayfanın özetini okumaya başladım. On altıncı yüz yılın Fransa’ ‘sında’’ dini açıdan epey korkutucu zamanlar geçiyor Protestanların epeyce güçlenmesi sonucunda Katolikler otorite kaygısına düşer bu zamanda birçok Protestan katledilir ama bazı Protestanlar kollarına beyaz bir sargı bezi bağlayarak ölmekten kurtulurlar. Çünkü beyaz kol bandı Katolikliğe bağlılığı simgeler. Efsaneye bakılırsa on altıncı yüz yıllarda iki genç âşıklardan kız olanı Katolik erkek olansa. Protestan genç kız sevdiği adama beyaz sargı bezini bağlamaya çalışır bu sayede âşık olduğu adamı ölümden kurtara bilir ama genç adam düşüncesinde net her ne kadar yaşamak istese de dinine ihanet etmek istemiyor genç kızı incitmeden kolundaki sargı bezini çözmeye çalışıyor. Kitabı kapatıp nasıl buldun diye Carolina’ya bakınca Carolina’nın tiksindirici bakışlarına maruz kaldım. Carolina sıkıcı romantik ergeni. Diyerek ayağı kalkıp gitti.
Yatağımdan kalkarak telefonumu aldım gecenin ikisiydi Natalina çoktan uyumuştu hemen Mesaj yazmaya başladım.
Siz: Üç saat sonra evimin önüne gelin İsimsiz: tamam |
0% |