@feyzaelmiratasdemi
|
3. Bölüme hoşgeldiniz 🥳 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.🥰
Hiçbir zaman yeni bir hayata başlamak içi geç değildir. İster yirmi, ister kırk yaşında hiç fark etmez. Her istediğiniz zaman yeni bir hayata adım atabilirsiniz.
Kahvaltım bittikten sonra kitap okumak için odama çıktım. Bugün dersim geç saateydi o yüzden kitap okumak için baya bir vaktim vardı. "Girin!" Kapının ardındaki kişi bu zamana kadar hep yanımızda olan ve bizim için çalışan Fehim Beydi. "İyiyim Doruk Bey siz nasılsınız?" "Sağ olun bende iyiyim." Kısa bir muhabbetten sonra Doruk Bey çantasını masadan alıp içerisinden bazı dosyalar çıkardı. " İstediğiniz belgeler burada Arif Bey." Dedeme belgeleri verdikten sonra hemen karşımdaki sandalyeye oturdu. Dedem dikkatli bir şekilde belgeleri inceledi. Birkaç dakika sonra dedem elindeki belgeleri bırakıp bana doğru döndü." Almira sabah sana anlatmam gereken şeylerin olduğunu söylemiştim. Benim şuan daha fazla çiftlikle uğraşacak gücüm kalmadı. Zaten holdingle de şuan kuzenin ilgileniyor. Asıl konuya girecek olursak ben seni varisim olarak seçmek istiyorum. Artık benim üzerime olan her şey resmi olarak senin de üzerine olacak." "Dede, neden şimdi böyle bir şey yapıyorsun ki? Bana söylemediğin bir sıkıntımı var?" "Neden bir sıkıntı olsun ki? Bu ailede ben en çok sana güveniyorum. Senin benim emeklerimi boşa çıkarmayacağına eminim." Dedem masanın üzerindeki Doruk Bey'in vermiş olduğu evrakları bana uzattı. "Bu belgeleri imzala." Belgeleri elime aldıktan sonra ilk başta ne olduklarını anlamadım. "Nedir bunlar?" "Senin benim varisim olduğuna dair resmi belgeler." Dedemin neden bir anda böyle bir şey yaptığını anlamamıştım. Normalde dedemin varisi olması için benim dışımda kuzenlerim, Tuna ve Tolga var. Kuzenlerimin de üstünde olan İsmet dayım var. Ama dedemin de benimde çok iyi bildiğimiz bir şey var ki benim dışımda bu aileyi tam olarak ayakta tutabilecek biri yok. Kuzenlerim ve amcam ne kadar çok ailelerine bağlı olsalar da bir zorluk karşısında başa çıkmakta zorlanabiliyorlar. Birkaç defa dedemin kesin kurallarını çiğnedikleri de olmuştu. Bu yüzden dedem onlara tam olarak güvenmiyor. Ben her zaman dedemin yaptıklarını sorgulamamam gerektiğini biliyordum. Çünkü eğer dedem bir şey yapıyorsa mutlaka bunu benim iyiliğim için yapardı. Dedemin bana verdiği belgeleri alıp imzaladıktan sonra belgeleri Doruk Bey'e uzattım. Doruk Bey belgeleri inceledikten sonra dedeme döndü. "Gerekli her şey tamam Arif Bey, gerisini bana bırakın." Doruk Bey belgeleri çantasın koyduktan sonra ayağa kalkıp dedemin elini sıktıktan sonra dedemle beraber Doruk Beyi kapıya kadar geçirdik. Doruk Bey gittikten sonra dedemde Holdingi kontrol etmek için hazırlanıp çıktı. Saat üçe doğru yaklaşırken okula gitmek için hazırlanmaya başladım. "Okula mı gidiyorsunuz küçük hanım?" Şoföre işaret ettikten sonra onu durdurdum. " Evet ama bugün kendim gitmek istiyorum. Biraz hava alacam." Fehim Bey hiç diretmeden çıkışa kadar bana eşlik etti. Hava bugün bir ayrı güzeldi. Etraf yemyeşil ağaçlarla çevriliydi. İçimi açan çok güzel çiçek kokuları vardı. Saate baktığımda gecikeceğimi anlayınca hızlı adımlarla okula doğru yol aldım. En fazla on-on beş dakika sonra okula varmıştım. Okulun girişinde Aslı beni bekliyordu. "Almira günaydın. Bakıyorum da yüzünde güller açıyor." Aslı her şeyden habersizdi. Ona bayıldığımı söylememiştim. Çünkü eğer söylersem hemen Yiğit'in yüzünden olduğunu anlayacaktı.-aslında onun bir suçu yok hepsi Sıla'nın yüzünden- ve bir daha onunla görüştürmezdi. Ne kadar onunla eskisi gibi samimi olmak istemesem de onunla bir daha görüşmemek beni korkutuyordu. Ders bittikten sonra Aslıyla birlikte bahçeye çıktık. Hava çok güzeldi. Okulun bahçesinde daha yeni dikilmiş olan güller vardı. O kadar güzel kokuyorlardı ki bütün bahçeyi bu gül kokusu sarmıştı. Normal de gülü pek sevmem, en sevdiğim çiçek papatyadır ama gül kokusu karşısında da tepkisiz kalamam. Ders bittikten sonra Aslıyla birlikte eve doğru yol aldık. Normalde okul çıkışında kâhyamız Beyhan Bey beni almaya gelirdi ama bugün hava güzel olduğu için Aslıyla birlikte eve kadar yürümek istedim. Son birkaç gündür hava güzel olduğu ve Üniversitede evlerimize yakın olduğu için yürüyerek eve gidiyorduk. Ben etraftaki güzelliklerin büyüsüne kapılıp yürümeye devam ederken birden Aslının telefonu çaldı. Arayan kişinin ismini gördükten sonra benden birkaç adım uzaklaştı. Belki de özel bir görüşmesi vardır diye aldırış etmedim. Kısa bir görüşme yaptıktan sonra telefonu kapattı. Olduğu yerden uzaklaşıp yanıma geldi. Hava daha da soğumaya başlayınca hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Bahçe kapısına geldiğimde kapıda korumalar yoktu ve kapı ardına kadar açıktı. Normalde Fehim Bey hep burada olur ve beni karşılardı. Girişte kimsenin olmaması ve kapının açık olması çok garipti. İçeriye girdiğimde gördüğüm manzara karşısında dona kalmıştım. Bahçe yağmalanmış gibiydi. Her yer de kırık tahta ve cam parçaları vardı. Dedemin sırf ben istediğim için özel olarak yaptırdığı süs havuzu kırılmıştı. Güvenlik kulübesi devrilmişti ve yerde mermi ve en önemlisi kan izleri vardı. Gözlerime inanamamıştım. Kan izlerini görünce çığlık attım. "DEDEE!" Yerde, bahçede olduğu gibi tahta ve cam parçaları vardı. Ev sanki savaştan çıkmış gibiydi. Duvarda kan izleri yerde ise mermi kovanları vardı. Birkaç adım daha ilerlediğimde salonda birilerinin olduğunu fark ettim. Salonda birilerinin olduğundan emin olunca yavaş adımlarla salona doğru ilerledim. Salona girdiğimde hayrete kapıldım. Fehim Bey ve adamları diz çökmüşlerdi ve yaralılardı. Başlarında onlara silah doğrultmuş, daha önce hiç görmediğim insanlar vardı. Fehim bey beni fark edince doğrulmaya çalıştı ama başına silah doğrultan adam Fehim Beyin kafasına vurup onun kalkmasına izin vermedi. Fehim Beyin başından kanlar geldiğini görünce bir anda kendime engel olamadım ve salonun ortasına kadar gelip durdum. " Ne oluyor burada? Siz kimsiniz? Bırakın onları." Fehim Bey zorda olsa olduğu yerden doğrulup bana baktı." Küçük Hanım gidin buradan." Neler olduğunu anlayamıyordum. Bu adamlar kimdi ne işleri vardı burada? "Neler oluyor burada çabuk adamlarımı bırakın ve çekip gidin buradan." Adamlar beni dinlemiyorlardı. Sanki bir robot gibiydiler. Bu insan görünümlü robotların sahibi her kimse onları bu pozisyonda bırakmış ve çekip gitmiş gibiydi. Bir anda aklıma Dedem geldi. Peki Dedem neredeydi? Ona bir şey yapmış olabilirler miydi? "Dedem nerede peki?" Bu insan görünümlü robotlar tam da olması gerektiği gibi hiçbir tepki vermeden aynı pozisyonda durmaya devam ettiler. Gittikçe daha da sinirlenmeye başlamıştım. Sinirli bir ses tonuyla, " Dedem nerde cevap verin?" "Arif Bey benim elimde." Başından beri solonda olan ve arkası dönük bir şekilde bizi dinleyen adam, arkasını dönüp bize baktı. Birkaç adım atıp aramızda mesafe bırakacak kadar yaklaşıp durdu. "Arif Bey, yani deden, benim elimde." Karşımda tam bir mafya babasına benzeyen, uzun boylu mavi gözlü bir adam vardı. Gözleri ne kadar masum görünse de duruşu ve söylediği sözler hiç de öyle değildi. Çok ciddi ve bir o kadar korkutucu bir duruşu vardı. Daha önce hiç görmediğim bu adam kim oluyordu da dedemi benden alabiliyordu. Dedemin düşmanı falan mıydı. "Sende kimsin?" Bir adım, iki adım, üç adım derken tam önüme gelip durdu. Yeni bir hayata başlayacak ve hep kendimi düşünüp kendim için yaşayacaktım. Fakat her bir güzellik için öncesinde çok bedeller ödenmesi gerekiyordu. Bugün gerçekten de benim için yeni bir başlangıç olmuştu. Yeni, çok güzel bir hayata başlayacağım diye uyandığım gün kabus gibi bir akşamla bitmişti.
Bu bölümü nasıl buldunuz? Sizce bundan sonra Almira'ya ne olacak? Sizce bu adam Almira'ya neler yapacak? Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🥰
|
0% |