@feyzaelmiratasdemi
|
Kuntay Tam odadan çıkacakken arkamı dönüp Almira'nın yüzüne uzun uzun baktım. Sen hem benim kalbini korumaya muhtaç olduğum hemde herşeyi senden saklamak zorunda kaldığım kadın, beni affedebilecek misin? Daha fazla böyle bekleyemezdim. Odadan dışarı çıkıp kapıyı kappattım ve yan taraftaki çalışma odasına girdim. Odaya girdip çalışma masasının çekmecesinde ki sakinleştiriciyi çıkarıp bir tanesini elime aldım. Beni bu zor yolda tek rahatlatan sensin. Teşekkür ederim. dedikten sonra masada duran bardağa su doldurup ilacı ağızıma attıp suyla beraber tek yudumda yuttum. - Ne zaman bu ilacı kullanmayı bırakacaksın, Kuntay? Ellerimi cebime sokup odada turlamaya başladım. - Unuttun galiba, Almira'ya böyle davranmamı söyleyen sendin. İçimdeki ses neler söylüyordu böyle? Böyle bir şey olabilir miydi? - Neden olmasın ki? Almira güzel kız sonuçta. " Kalbim neden bu kadar hızlı atmaya başladı ki? Hayır Kuntay, olmaz. Bunu kendine yapma, lütfen!" - Neden yapmayacakmışsın? Derin bir nefes aldıktan sonra camın yanında duran aynanın karşısına geçip, " Onu üzmekten." dedikten sonra gözümden iznim olmadan yaşlar akmaya başladı. - Erkek adam ağlar mı hiç? Gözümden akan yaşları sildikten sonra,"Kuntay kendine gel. Hadi yapman gereken çok şey var." dedikten sonra cebimden telefonu çıkarıp en yakın arkadaşım ve sağ kolum diyebileceğim Doru'ğu aradım. - Alo, Doruk? Dorukla konuşurken gözüm bir anda dışarı kaydı. Dışarda havuz kenarında sarhoş gibi yürüyen birinin olduğunu gördüm. Hava karanlık olduğu için ve ışıkta, yürüyen kişiye arkadan vurduğu için kim olduğunu anlayamadım. Havuz kenarında yürüyen kişinin sendelediğini farkettim. Kimdi bu? Böyle devam ederse suya düşmesi büyük bir olasılıktı. Bahçede nöbet tutan görevlileri aradım ama hiç kimse telefona cevap vermedi. Başka çare yoktu, gidip kendim bakmalıydım. Odadan dışarıya çıktığımda Almira'nın kaldığı odanın kapısı açıktı ve yerde ıslaktı. Kafamı odanın içerisine sokup, "Almira!" diye seslendim ama ses gelmedi. Tekrardan " Almira, içerde misin?" diye sordum ama yine cevap gelmedi. Yavaş adımlarla içeri girdim heryer sırılsıklam dı. Odada hiç kimse yoktu. Belki banyodadır umuduyla banyoya gittim ama banyonun kapısı açıktı ve kimse yoktu. Bir dakika. Acaba... acaba, Hayır, olamaz! Koşar adım odadan çıkıp merdivenlerden indim. Evin kapısı ardına kadar açıktı. Koşararak evden çıktım ve arka bahçeye doğru gittim. Arka bahçeye gittiğimde korktuğum başıma gelmişti. Almira, havuzun kenarında sendeleyerek yürüyordu. Kendinde olmadığı belliydi o yüzden onu korkutmadan yavaş adımlarla ilerliyordum. Birkaç adım sonra Almira'nın güvenli olmayan bir şekilde yürüdüğünü fark ettim böyle devam ederse dengesini kaybedip havuza düşebilirdi. Daha fazla böyle ilerleyemezdim, kendisine gelmesi gerekiyordu. Arkasından seslenmeye başladım. Ben Almira'ya doğru yaklaşınca, Almira bana doğru dönüp yüzüme baktı ve gülümsedi ve daha sonra kendisini havuza bıraktı. Almira'nın havuza düştüğünü görünce dona kaldım. Ne yapacağımı bilemedim. Almira, havuzun içinde hareket etmeden duruyordu, kendisini kurtarmaya çalışmıyordu. Ben hareket edemiyordum. Ben o havuza giremezdim. Bunu yapamazdım. -Kuntay kendine gel. Ne bekliyorsun? Kız boğulacak. Korkularını kenara sakla. Şuan birinin canı tehlikede. Onu kurtarmak zorundasın. -Yapamam, yapamam! -Yaparsın, buna eminim. Sen Kuntay Miroğlu'sun. Herşeyin üstesinden gelebilirsin. Hadi, daha ne bekliyorsun? Derin bir nefes aldıktan sonra havuza atladım ve Almira'yı kolundan tuttuğum gibi havuzun dışına doğru sürükledim. Almira'yı havuzdan çıkardığımda hareket etmiyordu. Nefesini yokladığım da nefes almadığını fark ettim. Kalbim delicesine atıyordu. Hemen nabzını kontrol ettim. Çok şükür nabzı atıyordu. Ve sonunda, Almira o acıyla birlikte kendine geldi. "Almira, iyimisin?" Almira derin derin nefes alıp bir yandan da öksürüyordu. Almira gözlerini açıp kapattıktan sonra gözleriyle gözlerimi birleştirip, "Yiğit..." dedi. O an dona kaldım. Ne diyeceğimi bilemedim. Bu adam senin için bu kadar önemli mi gerçekten, Almira? Almira, son söylediginden sonra tekrar bayıldı. Bu böyle olmayacaktı. Almira'yı kucağıma alıp eve doğru yürümeye başladım. Evin önüne geldiğimde korumalarda koşar adım yanımıza geldiler. Sinirli bir şekilde, "Nerdesiniz siz?" Şuan onlarla tartışacak bir zaman değildi. Hızlı adımlarla merdivenleri çıktım, Arkamızdan Fatma Abla ve Kiraz, onu taşıyan korumayla beraber yukarı çıktılar. Bir şey değil, bir sürü şey var abicim ama bunu ne size neden başkasına anlatamam. Özellikle de Almira'ya. Kiraz'la uzun süre bakıştıktan sonra hâlâ bir şey söyleyememiştim. Bir anda korumalardan biri içeri girip, " Kuntay Bey, doktor geldi." dedim. Doktor çantasından serum ve bir şürü ilaç çıkardı. Almira'nın kolunu sıvayıp koluna bir iğne soktu ve daha sonra serumu yerleştirdi. Doktor son kontrollerini de yaptıktan sonra," Hastanın durumu hala kritik, bu gece onun için çok önemli." dedikten sonra çantasından çıkardığı ilaçları gösterip, "Bu ilaçları serum bittikten sonra üzerine yazdığım gibi kullanın. Gece boyunca yanından ayrılmamanız gerekiyor. Başına sirkeli su yapıp bezle anlına koyun, ateşinin düşmesine yardımcı olur. Gece boyunca terleyecektir kıyafetleri ni sık sık değiştirin." Bana ihtiyacı... Benim ona tek faydam onun için onu bırakmam olacaktır ama bunu istesem de yapamam, olmaz! Kiraz Almira'ya uzun uzun bakıyordu. Ben ne söyleyebilirdim ki şimdi? Kiraz'a ne anlatacaktım? Ben, ne çok şeyi istemeden yapmak zorunda kalmıştım... Fatma Teyze bir kaç dakika sonra yanımıza gelip, "Oğlum, istersen Almira'nın yanında ben kalayım." Almira'ya uzun uzun baktım. Çok yorgun gözüküyordu. Şuan baygın durumda bile olsa sanki içten içe ağlıyor gibiydi. Onun, kalbinde yaşamış olduğu her bir acı katlanarak benim kalbime de aynı acıları yaşatmak için yol alıyordu. Bedeni ne kadar çok yanıyor olsada ruhu bir o kadar soğuktu. Bunu hissedebiliyordum. Bir anda kapı çaldı. Gelen kişi Fatma Teyze'ydi. "Doktorun söylediği sirkeli suyu getirdim, oğlum." Banyoya gidip temiz bir havlu alıp Almira'nın yanına gittim. Ellimi anlına koyduğumda hâlâ atteşi vardı. Gerçekten Almira'ya ne olmuştu? -Bu da sorumu? Neden olacak, senin yüzünden. Ayağa kalktım ve odada yavaş adımlarla yürümeye başladım. -Ne sus? Tamam ben susayım, yine susayım ama yine ve yine söylüyorum ben susamda kalbin susacak mı? Zaten ben neden uğraşıyorum ki. Bu işi kalbin yapması gerekmez mi? Almira'yı görünce kalbim ortadan kayboldu. Belkide kalbim olmadığı için bir türlü bir çıkış yolu bulamıyordum. -Korktuğum başıma geldi iyi mi? Bir anda gözlerim, Almira'nın yüzünü bulmak için beynime emir verdi ve kafam beynimden aldığı emirle gözlerimi Almira'nın yüzüyle kavuşturdu. Almira'ya karşı olan hislerimin acımaktan ibaret olduğunu sanarken meğersem çok daha kalıcı hislere sahipmişim. Aslında Almira'nın neden böyle davrandığını çok iyi biliyordum. Bugün onun için zor bir gündü, onu yanlız bırakmamalıydım ama bu derecete kötü olup tekrardan eskisi gibi olacağını düşünmemiştim. İyileşti sanmıştım. Belkide çok büyük yanılmıştım. Tüm gece Almira'nın yanından bir an olsun ayrılmadın. Bir kaç defa Fatma Teyze Almira'nın üzerini değiştirmek için geldi. Arada bir bende Almira'nın ateşini ölçüp başındaki bezi değiştirip durdum. Bu gece benim için uzun bir gece olacaktı ve ben bu gecelere zaten küçüklüğümden beri alışıktım. Küçükken Kiraz her hastalandığında ona bakan hep ben olurdum çünkü başka kimsemiz yoktu. Tabii resmi olarak bir anne ve babamız vardı ama biz onlar için işe yaramayan iki çalışandan farksızdık. ---------------------------🌓-------------------------- Açık olan camdan içeriye esen sıcak rüzgar, yüzüme çarpıp uyanmam için bana yardım ediyordu. Gözlerimi zar zor da olsa açtığımda Almira'nın kaldığı odada olduğumu fark ettim. Yatağın yanında duran komidinin üstünde uyuya kalmışım. Hayır, bu kadar çabuk mu? Daha hazır değiliz ama görünen o ki her an hazır olmamız gerekiyor. "Kim olduğunu öğrenebildiniz mi?" Elimi Almira'nın saçlarından çektim. Tam doğrulacaktım ki Almira'nın sesini duydum. Duyduğum sese inanamayıp Almira'nın yüzüne baktım. Almira uyanıyordu ve bir şey söylemeye çalışıyordu. " Yi... Yiğit!" Almira hem kendi kalbini hemde benim kalbimi kandırmıştı. Kendi kalbine Yiğit'i sevmediğine inandırmışken düşünceleriylede kalbimde ki soruları karşılıksız bırakmıştı. Yiğit'i unuttuğuna inanmıştım. -Sen nereden biliyorsun Almira'nın Yiğit'i unuttuğunu? Abin gibisin. Abi... Artık buna alışmalısın. Almira senin için sadece bir görev bunu unutma. Yerine getirmek zorunda olduğun bir görev. Başka bir şey değil. Düşünceleriyle, hisleriyle ve özelliklerde kalbiyle ilgilenme. Sadece onu koru. Almira yavaş yavaş gözlerini açtı. Gözlerini açtığında etrafına şaşkın bir şekilde baktıp, "Neredeyim ben?" dedi. Kiraz hassas bir kızdır. Almira'nın bu hâle gelmesi onu endişelendirmiş olmalı. Kiraz tekerlekli sandalye kullandığı için onun odası alt kattaydı. Merdivenlerden inip odasının olduğu yere gittim. Odanın kapısı açıktı. İçeriye doğru baktığımda Kiraz, bahçeye doğru bakan camın önünde duran berjelde oturuyordu. Kapıyı tıklatıp yumuşak bir ses tonuyla, "Kiraz Hanım, girebilirmiyim?" dedim. Kiraz'ın oturduğu yere doğru yaklaştım ama yanına gidemedim. Kiraz elinde bir defter tutuyordu. "Kiraz bir problem mi var?" Bana ciddi bir bakış attıktan sonra, "Almira'yı buraya getireceğini söyledin ve getirdin ama neden getirdiğini söylemedin." İtiraz eder bir tavırla, "Kiraz, sana daha önce anlattımya. Ben yani biz, Almira'yla birbirimizi seviyoruz o yüzden..." cümlemi bitirmeme izin vermeden,"O yüzden mi Almira bu kadar üzgün ve dün bu üzgünlüğünü gidermek için kendisini havuza attı." "Kiraz, yanlış düşünüyorsun." Hayatımızı etkileyen her olumsuz durum karşısında etrafımızdan sanki bu yaşananların suçlusu bizmişiz gibi imalara maruz kalmak yaşamış olduğumuz olumsuz durumdan daha çok canımızı acıtıyordu. Bu olumsuz hayat standartlarına alışmış olan bizim gibi insanları çevredeki insanlar, bizim gibi insanların kötülüklerini isteyip hiçbir hayırları dokunmayıp, olumsuz bakışları ve konuşmalarıyla bize bu hayatı çekilmez kılmayı başarıyorlardı. Neden insanlar mutsuz olsun diye bu kadar uğraşıyorsunuz? Bir anda kapı çaldı ve içeri Furkan girdi. Nefes nefese kalmıştı. "Furkan, ne oldu?" "Abi, ne yapacağız?" Kiraz'ın bu korkmuş hali beni de korkutmaya başlamıştı. Onu sakinleştirmek için, "Merak etme Kiraz, hiçbir şey olmayacak." diye teselli etmeye çalıştım. Bir anda Fatma Teyze Furkan'ın arkasından çıkıp odaya girdi. Niye herşey böyle üst üste geliyor ki? "Furkan, ne zaman burada olurlar?" Fatma Teyze olanları anlamaya çalışıyormuş gibi, "Oğlum, kim geliyor?" Kiraz gözünden akan yaşlarla birlikte," Onlar geliyor, Fatma Teyze." dedi. Harekete geçmem gerekiyordu. Fazla vaktim yoktu. Şuan önceliğimin Almira olması gerekiyordu. Onu olacaklara hazırlamalıydım. Fatma Teyze ve Kiraz'ı sakinleştirmeye çalıştım. "Merak etmeyin, birşey olmayacak. Ben gidip Almira'ya bakayım." Kiraz'ın odasından çıktıktan sonra hızlı adımlarla merdivenleri çıktım ve Almira'nın odasının kapısının önünde durdum. Kalbim delicesine atıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı çalıp içeri girdim. İçeriye girdiğimde Almira odada bulunan balkonun kapısında duruyordu. Almira benim içeri girmemle birlikte arkasını döndü ve bana çok ciddi bir şekilde bakmaya başladı ama bu bakışı çok farklıydı. Karşımda eskisi gibi bütün gücünü kaybetmiş hayat enerjisi olmayan biri değil, güçlü kararlı ve en önemlisi çok ciddi bir kadın vardı. Almira, bir kaç adım atıp bana doğru yaklaştı. Ben hemen konuya girmek istedim, "Almira bak..." Almira'yla şuan uğraşacak vakit değildi. "Şuan bunları konuşacak vakit değil. Beni dinle." Almira bir türlü konuşmama izin vermiyordu. Çok sinirli ve öfkeliydi, böyle olmasıda normaldi. "Dedemin nerede olduğunu söyleyecek misin?" "Söyleyemem?" Keşke söyleyebilsem ama söyleyemiyorum işte. Almira alaycı bir şekilde gülüp, "Zaten sende bunu söyleyebilecek bir yürek varmı ki? Sen ne kadar şerefsiz ne kadar haysiyetsiz birisin böyle." Almira'nın hakaretlerine karşılık söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu. "Madem sen söylemiyorsun o zaman dedemi kendim bulurum ve sen buna engel olamassın." Almira yüzünü yüzüme yaklaştırıp, "Senden korkmuyorum, Kuntay Miroğlu. Sen benim düşmanım bile olamayacak birisin. Benim düsmanımdı olmaya bile layık değilsin." Yutkundum. Almira'nın benim için söylediği herşeyi içime attım çünkü buna alışıktım ama ilk defa içime atarken kalbim çok acımıştı. Almira bir anda yatakta duran telefonunu aldı ve odadan çıktı. Arkama dönüp baktığımda Almira hızlı adımlarla merdivenlerden iniyordu. Hayır şimdi olmaz, gidemezsin. Almira merdivenleri inerken Fatma Teyze ve Kiraz'da merdivenlerin önüne geçip Almira'ya bakıyorlardı. Kiraz bir anda Almira'yı durdurup, "Almira, nereye gidiyorsun?" diye sordu. "Dur, sakın gelme!" diye bağırdı. Merdivenlerin yarısında durdum ve hareket dâhi edemedim. Almira durdu, sadece durdu. Kapıyı açmıştı,isterse gidebilirdi ama gitmedi, sadece durdu. Neler olduğunu anlamaya çalışırken gözüm Kiraz ve Fatma Teyze'ye kaymıştı. İkiside hayrete düşmüş bir şekilde kapıya bakıyorlardı. Yavaş yavaş merdivenlerden indim ve herkesi hayrete düşüren şeyin ne olduğunu görmek için kapıya doğru yaklaştım. Benim geldiğimi fark edince Almira kenara çekildi ve bu hayattaki kabuslarımı görmem için bana yol verdi. Kapıda duran şeyleri daha doğrusu insanları görmek başımdan aşağıya kaynar sular dökülmesine sebep olmuştu. Ağzımdan her çıktığı zaman bütün vücüdüma bıçak saplayan o iki kelime ağzımdan dökülmüştü. "Anne, baba..." Bölümü beğendiniz mi? ❤️ Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 💐🥰 Instagram 📷=feyelbooks
|
0% |