Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@feyzagns9

Yüreğimde senin resmin,


kulağımda senin sesin,


ve içimde sana kavuşma ümidi,


Bu sabah beni sarhoşa döndürdü.


Nazım Hikmet.


Ece ' den


Arda gilin süprizi bizi çok mutlu etmişti.Onun karşımda yeni traş olmuş üniforması üzerinde maviş gözleriyle bana bakması nefesimi kesiyordu.Ama aynı zamanda yeniden nefes almamı da sağlıyordu.Belki aramızda sözlü bir konuşma geçmedi ama gözlerimiz birbirimize olan özlemimizi haykırırken duramadım sonrasını düşünmeden sevdiğim adama sıkıca sarıldım.Ona sarılmamla ferahlatıcı kokusunun burnuma dolması bir oldu.Ben onun kokusunu soluyarak bayram ederken onun kolları da bedenimi sardı.Sonra hiç beklemediğim birşey yaptı.Burnunu saçlarımın üzerine getirip kokladı.Ardından saçlarıma uzun bir öpücük bıraktı.


Bu hareketi elimi ayağımı birbirine dolarken sanki bana kalp krizi geçirmeye yemin etmiş gibi kulağıma doğru eğildi.Sıcak nefesini boynumda hissederken bende zaman mekan kavramı kaybolmuştu.Hatta şuan Arda beni tutmasaydı ayakta durabilir miydim pek emin değilim.Kalın ve erkeksi sesi kulaklarıma doldu.


"Bu bu zamana kadar aldığım en güzel karşılama.Hayatıma iyi ki girdin Ecem.Senden önce boşluklarda dolu hayatım seninle anlam doldu."


Ecem :Kraliçem ,Sultanım anlamlarına geliyor.


Ardanın sözlerinden sonra bedenimde istemsiz bir heycan oluştu.Ve cevap vermek için araladığım ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı.Yanaklarımın yandığını hissederken başımı aşağıya eğip hıçkırmaya devam ettim.Kahretsin çok utanınca yada heycanlanınca hıçkırık tutardı beni.Arda benden ayrılıp parmaklarıyla hafif çenemi kavrayıp gözlerine bakmamı sağladı.


"Utanınca çok tatlı oluyorsun Ecem.Lütfen o güzel yüzünü saklama benden."


Mırıldanarak onu onayladım.


"Tamam."


Arda Leyla hanımın onu çağırmasıyla onun yanına giderken ablamla gözgöze geldik.Kızarmış yüzümü fark ettiğini belli edercesine sırıtıp göz kırptı.Bakışlarımı ondan kaçırıp Sevda ya çevirdim.O şuan sadece abim ile ilgileniyordu.Abim Sevdanın yüzünü kavrayıp anlını öperken Sevdanın gözleri kapanmış bu huzurlu anın tadını çıkartıyordu.Onların bu tatlı halleri hoşuma giderken gizlice telefonumu çıkartıp çaktırmadan çektim, onların hepsi yorgundu gözlerindeki kızarıklıktan belli oluyordu ama onlar dinlenmeden direk bizimle buluşmak istemişlerdi.Bu çok değerli birşeydi.


Benim eski hayatımda böyle birşey yoktu.Arkadaşlarım hep çıkar ilişkisine bağlı olurdu.Ve biz hep yarış halindeydik.Gerek telefon yarışı gerek kıyafet gerekse makyaj biz iyi gün dostuyduk.Bunu en iyi anladığım zaman kötü günümde belli olmuştu.Hiçbir arkadaşım arayıp halimi hatırımı sormamıştı.Aslında beklediğim sadece bir telefondu bir iyi misin birşeye ihtiyacın var mı? Normalde dostlar böyle olur değil mi ? Ama benim doslatlarım hiç öyle olmadı.Belki de dostluk nedir bilmedikleri içindir.


Burada bulduğum dostluklar gerçekten paha biçilemez.Yusuf abinin sesiyle ona döndüm.


Yusuf :Nasılsın Ece iyi misin abim ? Birşeye ihtiyacın var mı?


"İyiyim Yusuf abi çok şükür birşeye ihtiyacım yok.Sen nasılsın iyi misin ? "


Yusuf :İyiyim abim sizi gördük daha iyi olduk.


"Valla o konuda çok haklısın abi.Sizi çok özlemiştik sizi bize sağsalim geri getiren rabbime şükürler olsun."


Yusuf abide onaylayan mırıltılarla bana eşlik etti.Daha sonra bakışlarım Gökhan'ı buldu eli arada bir karnına gidiyor yüzünü buruşturmamak  için dişini sıkıp duruyordu.Onun yanına ilerledim.Beni görmesiyle elini karnından çekip gülümsedi.Belli ki yarası vardı.Belli etmek istemiyordu. Ortamın enerjisini bozmak istemiyor ilgiyi üzerine çekmek istemiyor gibiydi.Hala ayaktaki bedenine bakıp konuştum.


"Gökhan belli ki yaralısın otur hadi zorlama kendini."


Onu fark etmeme şaşırırken telaşla konuştu.


Gökhan:Çok mu belli ediyorum ?


"Hayır dikkatli bakılmalıdığı sürece belli olmuyor merak etme.Yinde otur dinlen hadi zaten yorgun argın geldiniz.Ayakta durup daha fazla yorma kendini."


Sözümü dinleyip oturduğunda masanın üzerindeki açılmamış suyu açıp ona uzattım.Teşekkür edercesine hafifçe gülümseyip suyu içti.O sandalyede arkasına yaslanıp biraz dinlenirken bakışlarım Feyzullah'ı buldu.Gözlerini karşı masada oturan dikmiş bakıyordu.Kız ise habersizce elindeki kitabı okuyordu ve ne okuyorsa onu heyecanlandırmış olacak ki yüzünde tatlı bir ifade vardı.Belli ki yüzündeki ifadesini tatlı bulan bir tek ben değildim.Çünkü Feyzullahın bakışları da bunu haykırıyordu.Kız kitabın sayfasını değiştirirken sanki izlendiğini anlamış gibi başını kaldırdı.Feyzullah ile gözgöze geldiklerinde gözlerimi kaçırdım.Çünkü bundan sonrası onların özeline giriyordu.


Abim yanıma gelince bakışların onu buldu.


"Ooo küçük hanım abisini hiç özlememiş sanırım."


Hızla abime sarılırken gülümseyerek konuştum.


"Onuda nerden çıkardın abilerin birtanesi.Sadece Sevda ile sizi biraz yanlız bırakmak istedim.Sonuçta koskoca bir yıl sonra sevdiğini kavuştu kızcağız kötü görümcelik yapıp hasret gideremeden elinden mi alsaydım seni ? Gerçi öyle birşey yapsaydım Sevda saçımı başımı yolardı."


Evet Sevda söz konusu abim olduğunda sınır tanımıyordu.Küçük bir kız çocuğu ile kavga ettiğini de bilirim.Sebebi ise abime senin değil benim sevgilim demesi.Çok komikti bir yanda 6 yaşında bir kız çocuğu abimin kolunu çekişiyor diğer yanda 25 yaşındaki Sevda.Abimin de aklına aynı sahne gelmiş olacak ki ikimiz aynı anda kahkahayı bastık...


Ablamla günümüze buruk bir tebessüm ile başlarken şimdi içten bir kahkaha ile devam ettiriyorduk günü.Ben bir dersim olduğu için okulu bugün ekme kararı almıştım.Ama ablam gitmekte ısrarcıydı.Çünkü bir yıldır çok sevdiği mesleğinden uzaktaydı ve çalışmayı çok özlemişti bu yüzden kahvaltıdan sonra hastaneye geçecekti.Bu durumdan memnun olmayan Ege abinin ise moodu düşük düşük oturuyordu.Sanki en sevdiği oyuncağı elinden alınmış bir oğlan çocuğu gibiydi.Sürekli oflayıp şikayetleniyordu.Ablam ise Ege abiye şirinlik yapıyor kendince gönlünü almaya çalışıyordu.Uzun bir zaman sonra onu tam anlamıyla mutlu görmek benim içimde de tarifsiz bir mutluluğun belirlesine neden oluyordu.


Sonunda herkes masaya geçtiğinde siparişler verilmiş herkes koyu bir sohbete dalmıştı...


Ayperi 'den


Ne kadar Egeyi ikna etmeye çalışsam da bende istemiyordum hastaneye gitmeyi sevdiceğim yanıma gelmişken hasret giderip beraber gün geçirmek istiyordum.Ama diğer yandan da çok sevdiğim özlediğim mesleğim vardı.Kahvaltıdan sonra herkes dağılmıştı.Ece bana bugün okula gitmeyeceğini Arda ile birlikte biryere gidecelerinden bahsedip yanımdan ayrılmıştı.Yusuf abi gökhan ve Feyzullah ile birlikte hastaneye Gökhanın pansumanı için gelirken abim ve Sevda da annemle birlikte abimin evine geçtiler.Sevda dün nöbetten çıktığı için bugün evdeydi.Şansa bak be bugün birtek ben sevdiceğimden ayrı kalacaktım.


Hastane kapısının önüne geldiğimizde Egeme sıkıca sarıldım.Ege de bana sarılırken huysuzca konuştu.


"Ya güzelim iyi hoşta neden benim geldiğim güne denk geliyor işe başlaman.Şu hale bak ya daha doğru dürüst hasret bile gideremedik.Ulan daha sevdiğini söyleyemen Arda bile aldı Eceyi vakit geçiriyorlar bide bize bak Ayperim - ..."


"Söyle Ayperinin canı."


Sözlerim ile Yağız Egenin yüzünde oluşan gülümseme kalbimi hızlandırdı.Ben bu adamın herşeyini özlemiştim ama en çok bana bakarken yüzünde oluşan o eşsiz gülümseme ile gözlerinin ışıltısını herşeyden çok özlemişim.Aşık aşık onu izlerken arkadan gelen sesle ilkildim.Arkamı döndüğümde gördüğüm yüzle bedenim buz kesti.Kahretsin bu şerefsiz adamın burada ne işi vardı.


X : Ooo Ayperi seninle burada olduğunu bilmiyordum bilsem daha erken gelirdim.Nasılsın?


Yağız Egeyle gözgöze geldiğimizde üzerimdeki gerginliği hissetmiş gibi kaşlarını çattı.Lise ve üniversite de hayatımı zehir eden Kağan platonik aşığım.Aslında bana aşık değildi.Her istediği olan şımarık bir çocuktan başka birşey değildi.İlk defa benden Red yediği için beni saplantı haline getirmişti.Yüzümü düz bir ifadeye getirip konuştum.


"Sizi görmeden önce gayet iyiydim Kağan Bey."


Yağız Egeme dönüp yanağından öptükten sonra içten bir gülümseme ile konuştum.


"Çok yorgun duruyorsun birtanem.Eve gidip öğlen arasına kadar dinlen lütfen.Öğlen arasında beraber yemek yeriz olur mu ? "


Yağız Ege bir bana birde Kağana baktı.Sanırım onu benimle yanlız bırakmak istemiyordu.Aslında bende çok yanlız kalmak istemiyordum ama Yağız Egeyi peşimden sürükleyip onu yoramazdım.Zaten yorgundu sevdiğim.


"Hadi Yağız Egem söz veriyorum bu konuyu Öğlen yemek yerken konuşacağız.Yorgunsun sevgilim belli etmek istemesen de gözlerin kızarmış uykuya ihtiyacın var.Seni böyle yorgun görmek beni de üzüyor."


Yağız Ege sözlerimden sonra teslim olmuş bir şekilde gözlerime baktı.


"Pekala gidiyorum ama kesinlikle Öğlen arasından geleceğim ve vakit geçireceğiz tamam mı? "


"Tamam bitanem."


Yağız Ege yanağımı öptükten sonra arabasına binip uzaklaşmaya başladı.O gittikten sonra hastaneye girmek için Arkamı döndüm.Tam karşımda beliren Kağan ile kaşlarımı çattım.


Kağan :Benden sona gittiğin adam bu mu ? Kusura bakma güzelim ama bu attan inip eşeğe binmek olmuş.


"Senden sonra mı ? Bizim seninle bir öncemiz yada sonramız yok Kağan.Sen sadece reddedilmeyi yediremeyen babasının arkasına sığınan şımarık bir erkek çocuğusun.Burada ne işin var baban ceza mı verdi yoksa ? "


Onunla dalga geçmem sinirine dokunmuştu.Sinirle dişini sıkarak konuşmaya başladı.


"Ben benim olanı paylaşmayı sevmem.Ve sen benimsin ne olursa olsun seni alacağım.Seve seve olmazsa zorlama ile sen benim olana kadar buradayım güzelim alışsan iyi olur."


Anne babasının eğitimediği çocuklar bu şekilde başka insanların hayatını karartıyordu."Keşke kız çocuklarına namus kavramını öğretirken erkek çocuklarına da her istediklerinin olmayacağını öğretselerdi."


Kısa bir haberde verilen kadın cinayetleri sizce neden bu kadar arttı.Babalar anneler erkektir yapar algısıyla çocuk büyüttükleri için.


Bir insanın özgürlüğü diğer insanın özgürlüğünü kısıtladığı an biter.


Kağan karşımda cevap vermemi bekliyordu.Yüzüme ondan iğrendiğimi belli edecek derecede buruşturdum.


"Nesin sen beş yaşındaki çocuk mu ?  paylaşmayı sevmediğin şey bir eşya bir oyuncak mı?  Kendine gel Kağan ben senin istediğin bir oyuncak yada eşya değilim.Bu şımarık tavırlarını kes ve beni rahat bırak."


Elini yüzüme yaklaştığında bileğinden tutup burktum.Acı içinde inlerken kulağına eğilip fısıldadım.


"Senin karşında eski güçsüz Ayperi yok.Canımı yakacak olursam canını alırım Kağan şimdi defol git."


Sertçe ittiğimde yere düştü.Ona burun kıvırdıktan sonra hastaneye giriş yaptım.Bugün hiçkimse hiçbirşeyi benim huzurumu bozamazdı.Üzerimi değiştirmek için soyunma odasına gittim.Üzerimi değiştirip acil bölümüne geçtim.Sonunda bir yıldır hasret kaldığım mesleğime başlamış mesai başı yapmıştım...


Acil bugün sakin geçiyordu.Sadece gelen birkaç  kişiye serum takmıştım.Bir kaç bebeğinde aşılarını yapmıştım.En  zor olan onlardı.Minicik vücutlarına kocaman iğne yapıp onları ağlatmayı sevmiyordum.Ama onların sağlığı için buna mecuburdum.Gözüm hastanenin saatine takıldığında sonunda öğlen arasına girdiğimizi fark ettim.Çalan telefonum ile elim cebimi buldu.Telefonu aldığımda Egenin aradığını gördüm.Telefonu açtığımda Egenin sesi kulaklarıma doldu.


"Ben hastanenin bahçesinde bekliyorum Ayçiçeğim."


"Tamamdır geliyorum sevgilim."


Telefonu kapattıktan sonra hastaneden çıktım.Ege arabasına yaslanmış beni bekliyordu.Beni fark ettiğinde yaslandığı arabasından ayrılıp kollarını bana açtı.Ah tabii ki uçar adım yanına ilerleyip kolları arasına girmedim !


Egeme sarılırken onun neşeli kahkahası kulaklarımda yankılanıyordu.Benimde yüzümde içten bir gülümseme belirdi.Biribirimizden ayrıldığımızda gülümsememi soldurmadan konuştum.


"Seni çoooook ama çook özlemişim.Özelliklede neşeli kahkahalarını."


"Bende seni çok özledim Ayçiçeğim.Hadi gidelim hem hasret giderelim hemde karnımızı doyuralım."


Başımı sallayıp onu onaylandıktan sonra arabaya bindik.Yağız Ege hastaneye yakın bir restorana doğru arabayı sürmeye başladı.Bende kısa olan bu yolculukta arkama yaslanıp sevdiğimi izledim.En güzel manzaram.


Restorana geldiğimizde Ege arabayı park etti.Birlikte arabadan indikten sonra Ege eliyle elimi tuttu.Ellerimiz birleştiğinde içim sıcacık olmuştu.İçeriye geçtiğimizde sakin bir ortam bulup oturduk.Gelen garsonla siparislerimizi verdikten sonra Yağız Ege konuşmaya başladı.


"Bugün neşemiz kaçmasın hasret giderelim diye birşey söylemiyorum ama ayrı geçirdiğimiz bir yılı konuşacağız Ayçiçeğim."


Konuşmasak ben unutmak için çabalarken hiç o deryalara dalmasak olmaz mı ? Yutkundum bu konuyu onunla konuşmak zor geliyordu bana.Anlattığımda acı çektiğimi duyduğu heranda kendini kahredecekti.Neden yanımda olup bana destek olmadığını sorgulayıp kendini suçlayacaktı.Ben bunu istemiyordum.Ellerimi masanın üzerindeki ellerinin üzerine koyup konuştum.


"Bu konuyu açmak istemiyorum Yağız Egem.Sanki hiç yaşanmamış hiç ayrı kalmamış gibi yapsak olmaz mı?  Hem kendimde anlatacak cesareti de bulamıyorum."


Yağız Egenin yüzünde düşerken üzgün ve pişmanlıkla konuştu.


"Anlatamayacak kadar zor mı geçti?  "


Ona yalan söylemezdim bu yüzden gözlerimi kaçırdım.Cevabını sessizliğimden almıştı.Elimin altındaki eli yumruk olurken konuyu dağıtmak için konuştum.


"Gitmeden önce bana verdiğiniz bir söz vardı beyefendi ne zaman tutarsınız acaba. ? "


Yüzük olan elimi gözlerinin önüne tutup yüzük parmağımı gösterdim.


"En kısa sürede Sözümü tutacağın hanımefendi.Sizi en kısa sürede Ayperi ARSLAN yapacağımdan şüpheniz olmasın."


"Heycanla bekliyor olacağım sevgilim."


Konun dağılmasıyla rahatlarken garson yiyeceklerinizi getirdi.Ayrı kalmamızın acısını çıkartmak ister gibi bol sohbetli bir yemek yedik...


Bölüm sonu...


Bölümü nasıl buldunuz ?


Loading...
0%