Yeni Üyelik
38.
Bölüm

38. Bölüm

@feyzagns9

MAHŞERE KALAN SEVDA ❤️🇹🇷


Teğmen Yusuf DEMİR & Öğretmen Nazlı Güneş


Yusuf otogarda sağanak yağan yağmuru rağmen gizleyemediği bir heycanla kız kardeşini bekliyordu.Otobüs geldiğinde inen insanlarda kız kardeşini aradı.Yağmurdan dolayı net seçemese de kız kardeşine benzettiği bir kızın yanına ilerledi.Kızın arkası dönüktü şaka yapmak için kız kardeşine arkadan sarıldı.O sırada burnuna gelen papatya kokusuyla kardeşi olmadığını anlaması kısa sürmedi.O sırada kız korkuyla ilkilip sert bir şekilde dirseğini Yusufun karın boşluğuna geçirdi.Yusuf beklemediği hamle karşısında iki büklüm olurken kız hızla kendini geri çekip savunma pozisyonu aldı.


"Sapık mısın sen polis çağırın hemen taciz etti beni."


"Ahh hayır hayır durun yanlış anlaşılma var sizi kız kardeşime benzettiğim için böyle davrandım.Lütfen kusura bakmayın."


"Size neden inanayım beyefendi habersiz bir şekilde yaklaşıp bana sarıldınız. Rızam olmadığı halde yaptığınız bu eylem düpedüz tacize giriyor şimdi kız kardeşime benzettim diyerek bu işten sıyrılamasızsınız."


"Bakın rica ediyorum beni bir dinleyin.Gerçekten kötü bir niyetle size yaklaşmadım yaklaşmam da herşeyden önce bu hareketi kendi karakterime yakıştırmam.Sizi Gerçekten kız kardeşim sandım."


O sırada otobüsten en son inen kız kardeşi abisini görmesiyle koşarak abisine sarıldı.


"Abiii seni çooook özledim."


Yusuf boynuna dolanan kız kardeşiyle derin bir nefes alıp sarıldı.Kız kardeşinden ayrıldıktan sonra kendini izleyen kıza konuştu.


"Kız kardeşim Irmak sizi benzettiğim kişi daha demin ki yanlış anlaşılmadan dolayı Gerçekten özür dilerim size çok mahçup oldum kusura bakmayın lütfen."


Genç kız, kendine bakan kıza baktığında aslında gerçekten de kendime benzediğini fark etti.Karşısındaki adamın  mahçup hissettiğini fark edince daha fazla uzatmak istemedi.


"Pekala gördüğü üzere Gerçekten de Irmak hanım ile benziyoruz.Özrünüzü kabul ediyorum.İyi günler"


Yusuf karşısındaki genç kadının numarasını alıp  konuşmayı ilerletmeyi dilese de bu isteğinin yanlış anlaşılacağı kanısına vararak sadece iyi günler dileyip kız kardeşi ile otogardan ayrılma kararı almıştı.Otogardan ayrılırken arkasında bıraktığı genç kız için dua etti rabbine."Allahım papatya kokulu güzel ile bir kez daha karşılaşmayı nasip eyle."


******


Teröristler tarafından  okula suikast yapılacağı ihbarının gelmesiyle Yusufun timi hazırlanarak okula gittiler.Okula geldikleinde çoktan teröristlerin içeriye daldığı bir öğretmeni rehin alarak dağa kaçırdığı haberiyle okulu jandarmalara teslim ederek karargaha geri döndüler.Kaçırılan öğretmenin nerede tutulduğuna dair bilgi aldıktan sonra tekrar operasyon düzenlendi.Öğretmeni kaçırdıkları mağaranın önüne geldiklerinde herkes konumuna uygun olarak kayalıklara arkasına yaşlandı.Mağraya en yakın olan kişi Yusuftu.


"Yusuf sessiz bir şekilde içeriye sızmanı istiyorum aslanım.İçerideki kişi sayısı ve öğretmenin durumu hakkında bilgi ver ona uygun bir operasyon düzenleyelim.Öğretmeni de kendini de koru.Kendi canın da öğretmenin canı da sana emanet dikkat et."


"Emredersiniz komutanım."


Yusuf sessiz adımlarla mağaranın girişine geçti.Girişte duran iki teröristi fark etmeden boynunu kırarak öldürdükten sonra kenara görünmeyecek yere çekip içeriye usulca sokulup mağraya giriş yaptı.İçeride yüzünü seçemese de kadın olduğu belli olan öğretmeni  elleri ve ayaklarından bağlı bir şekilde sandalyede oturttukları belli oluyordu.Çevresinde 5 adam karşısında ise iki adam öğretmene sırıtarak konuşmaya başladı.


"Ne oldu öğretmen övündüğün devletin nerede sen burada avucumun içine dururken hani devletin."


Kadın başını kaldırıp yüzünü tam meydana çıkardığında Yusuf bu kızın papatya kokulu güzel  olduğunu fark etti.Burada olmaz dedi başka yerde başka zamanda karşılaşsak ne olurdu sanki...Genç kadın karşısındaki şerefsize alaya alarak konuşmaya başladı.


"Benim devletim heryerdedir sen merak etme.Asıl senin devlet bildiğin bir yer var mı ? Hani devletin hani millettin hani bayrağın uğruna can veren insanlar, senin bayrak dediğin bir bez parçası dava dediğin şeyse YEDİĞİN KABA PİSLEMEKTİR..Sizin gibi aciz insanlar sadece paraya tapar.Şimdi sana üç kuruş versem karşıma geçip dansöz gibi kıvır desem kırk yıllık dansözden iyi kıvırtırsın üç kuruş para için.Birde karışma geçmiş erkeklik taslıyorsun az ötede havla canım."


Genç kız yüzüne yediği tokat ile Yusuf sinirlendi.Kulağındaki kulaklığa dokunup komutanıyla iletişime geçti.


"Komutanım içeride 7 kişi var.Halledebileceğim durumdalar müsaadeniz varsa harekete geçeyim."


"Sana güveniyorum Yusuf öğretmeni al ve o mağarayı o itlerin başına yık.Bizde mağraya gelen itleri karşılayalım size gelmesini önleyeceğiz.Elini hızlı tut Çavuşum."


"Emredersiniz komutanım."


Yusuf duvar kenarında duran adama usulca yaklaşıp boynunu kırdı.Kimse fark etmeden diğer adamın yanına ilerledi.Onunda boynunu kırdığında içeride 5 adam kalmıştı.Susturucunun yardımıyla 3 adami indirdi.Çıkan sesle öğretmenin başındaki adam anında silahı öğretmene doğrulttu.Genç öğretmen yüzündeki zafer gülümsemesi ile sırıtırken bu sırıtma tabii ki Yusufun gözünden kaçmamıştı.Öbür adamı indirdiğinde tek o adam kalmıştı.Ögretmenin arkasında başına silah dayamış korkuyla titreyen adam.


"Bana bak asker, öğretmen elimde en ufak adımında kafasını dağıtırım."


"O biraz sıkar şimdi beni uğraştırma da direk teslim ol."


Silahının güvenliğini açıp elini tetiğe getiren terörist ile Yusuf gerildi.Gözleri öğretmeni bulduğunda sağ gözünü kırparak işaret verdi.İşareti anlayan öğretmen sağ koluyla sertçe arkasındaki adamın kasıklarına doğru vurdu.Adam acıyla çekilirken tetiğe bastı.Mağarada iki silah sesi duyuldu.Biri teröristin anlını delip beynini dağıtırken diğeri Yusufun sağ omzuna girmişti.Genç öğretmen korkuyla Yusufun omzuna bakarken Yusuf yerdeki teröristi görmesin diye genç öğretmenin gözlerini kapattı.


"Yaralandın iyi misin ? "


"İyiyim ben öğretmen şimdi buradan çıkmamız gerek.Gözlerini açma bu görüntülerin güzel rüyalarını kirlenmesini istemem."


Öğretmen başını tamam anlamında salladı.Yusuf elini çektiği an gözleri kapalı kadını izledi.Omzundaki yakıcı kurşunu omzunda değil de tam kalbinin ortasında hissediyordu sanki...Yavaş adımlarla mağaranın girişine geçtiler.Kulağındaki kulaklığa dokunup konuşmaya başladı.


"Komutanım öğretmeni sağ salim kurtardım.İçeride 7 leş var."


"Hemen yanımıza gelin Demir kalabalık bir gurup geliyor.Öğretmeni korumamız gerek."


"Emredersiniz komutanım."


Hala gözleri kapalı bir şekilde bekleyen öğretmene baktı Yusuf.Yüzü,duruşu,kalbi öyle güzel bir kadına sevdalandığını anladı.


"Gözlerini açabilirsin öğretmen."


Genç kadın gözlerini açtığında Yusufun kanayan omzuna içi giderek baktı.Kendi yüzünden olmuştu bu yara.Mahçup bir şekilde konuştu.


"Benim yüzümden yaralandınız özür dilerim."


"Özür dilemene gerek yok öğretmen hanım hatırlarsan benim de sana özür borcum vardı.Otogardan kalma ona sayarsın hadi biran önce timin yanına gidelim."


Genç kadın hatırladığı anıyla şaşkınlıkla konuştu.


"Sen otogarda kavga ettiğim adamsın."


"Ta kendisiyim.Kavga demiyelim de ufak bir yanlış anlaşılma oldu.Sonuçta bile isteye yapılmış bir eylem değildi.Üstelik özür dilediğimi hatırlıyorum."


"Pekala haklısınız uzatmanın anlamı yok.Bu arada eğer sorun değilse isminizi alabilir miyim ? "


Mağaradan çıkıp timin yanına ilerleyen ikili konuşmaya devam etti.Yusuf etrafı incelerken konuşmasına devam etti.


"Adım Yusuf Demir Uzman Çavuşum peki sizin adınızı alabilir miyim ? "


"Nazlı Güneş Sınıf öğretmeniyim."


"Tanıştığımıza memnun oldum Nazlı Hanım."


"Bende tanıştığıma memnun oldum Çavuşum.Ama resmiyete sevmem Nazlı yeterli."


"Pekala Nazlı sende bana adımla seslen lütfen."


"Tamam."


Timin yanına geçen Yusuf ve Nazlı ile tim hareketlendi.Hızla adımlara helikopterle buluşacakları alana ilerlerken kan kaybından başı dönmeye başlayan Yusuf yanındaki arkadaşı Feyzullah 'ın kolundan tuttu.Feyzullah rengi atan Yusufa baktı.Üzerlerindeki siyah üniformadan yaralandığı belli olmadığı için sorun yok sanan tim Yusufun halini görünce kaşlarını çattı.


"Neyin var Yusuf abi ? "


"Sağ omzumda kurşun var aslanım.Kanama fazla olunca başım döndü."


Yanındaki Nazlı duyduklarıyla suçluluk duygusu daha da artmıştı.Başındaki bandanayı çözüp yaralı kısıma bastırdı.Yusuf narin elleriyle kendine dokunan kıza baktı.Nazlı telaşla kendini açıklamaya başladı.


"Kanamayı azaltmak için yaptım."


Yusuf elini omzundaki elini üzerine koyup hafif gülümsemesi ile konuştu.


"Yanlış anlamadım merak etme."


Sonunda helikopterin buluşacağı alana geldiklerinde helikopterin gelmesini beklerken kendilerini korumaya alıp kayaların arkasına oturdu tim.Yusuf'un yanına Feyzullah geldi.Pansuman  yaparken Nazlı da onların yanında onları izliyordu.Feyzullah sıkıntılı bir nefes alıp konuşmaya başladı.


"Komutanım kurşun kemiğe saplanmış.Kanamanız çok fazla daha fazla bu şekilde idare edemezsiniz."


Nazlı hemen telaşla konuştu.


"Birşeyler yapamaz mıyız?  "


Yusuf  Nazlının kendi için endişeli edip telaşla konuşmasına gülümsedi.Feyzullaha bakarak konuştu.


"Helikopter gelene kadar dayanırım merak etme aslanım."


Böyle dese de halsizlik vücuduna istila etmişti.Öyle ki gözlerini kapatıp uykumak üzerindeki halsizlik geçene kadar da uyanmak istemiyordu.Gözlerini kapatıp başını arkasındaki kayaya yasladığı an Nazlı telaşla konuştu.


"Yusuf kapatma lütfen gözlerini bu halin beni korkutuyor."


Onca teröristin yanında korktuğunu belli etmeyen kız şimdi gözlerini kapattığı için mi korkmuştu.Onu daha fazla endişelendirmek istemyen Yusuf gözlerini açtı.


"İyiyim öğretmen sadece gözlerimi dinlendiriyordum."


"Olsun sen yine de kapama gözlerini."


Yusuf tamam anlamında başını sallarken gelen helikopter ile Yusuf ayağa kalktı.Aniden kalktığı için başı dönerken Nazlı koluna girdi.Papatya kokusu burnuna dolduğunda gözlerini kapatıp bu kokuyu içine çekti.Çok fena tutulmuştu bu güzele.Helikoptere bindiğinde artık gücü kalamayan Yusuf elini tuttuğu Nazlı ya bakıp konuştu.


"Gözlerimi açtığımda seni görmek istiyorum Papatya kokulu güzel..."


Nazlı,Yusufun sözleriyle kalbinin heycanla attığını karnında küçük kelebeklerin kanat çırptığını hissetti.Sanki o an anlamıştı geleceğinin bu adam olduğunu....


*****


Yusufun Nazlıyı kurtarmasının başlayan görüşmeleri ilerlemişti.İkisi de duygularından emin olmuştu.Şimdi bir uçurumun kenarında oturmuş gün batımını izlerken Nazlı başını Yusufun omzuna yaslamıştı.


"Bugün bir öğrencim yanıma geldi.Kız çocuğu öyle güzeldi ki Yusuf bana heycanlı heycanlı yaptığı resmi anlattı.O resimde  ailesini çizmiş bana heycanla ailesini anlatırken aklıma biz geldi.İlerde bizim de bir kızımız olur mu Yusufum ? "


"Olur ya sana benzeyen annesi gibi papatya kokan kahve gözleri kahve saçları olan tatlı bir kız çocuğu.Hayali bile kalbimin ritmini değiştiriyor Papatya kokulum."


Nazlı yüreğine gelen hüzüne bir anlama vermese de konuştu.


"İlerde eğer birşey olurda biz ayrılırsak ne yaparsın Yusuf ? "


"Oda nereden çıktı Nazlı yarim ben senden ayrılmam bizi ancak ölüm ayırır.Ola ki öyle bir durum oldu bu yüreğe senden başka kimse giremez.Sen benim evvelim ve ahirim oldun.Ayrıca bunları düşünmeyelim güzelim.Bizim önümüzde seninle uzun bir yol  var.'


"Var değil mi çocuklarımızla birlikte yaşadığımız uzun bir yol."


"Öyle sen ben üç kız bir de oğlan çocuğu olan koca bir aile olacağız biz."


Nazlı Yusufun cümlesiyle gözlerinin önüne getirdi o hallerini ikisi de kaderlerinin onlara biçtiği yolu bilmeden hayallere daldı...


****


N


azlı'nın tayin işi çıkmasıyla Yusuf düğünlerine erkene çekme kararı almıştı.Nazlı gitmeden eş durumu sebebiyle yanına kalmasını yada onunla birlikte görev yerinin değişmesini sağlamak istiyordu.Nazlı düğün hazırlıkları için memleketi Hataya gidecekti.Iki hafta sonra Yusuf da izine ayrılıp Nazlının yanına geçecekti.Nazlı üzerine beyaz papatya deseni olan bir elbise giymiş , dalgalı saçlarını tarayıp boş bırakmıştı.Hafif pembe tonlarında yaptığı makyajı ile güzel ve zarif bir görünüme kavuşmuştu.


Odasından küçük valizini alıp Yusufun yanına ilerledi.Salonda kendini bekleyen Yusuf gördüğü Nazlıyla elinde tuttuğu kumandayı yere düşürdü.Nazlı onun bu tepkisine gülerken Yusuf derin bir nefes alarak içli içli baktı sevdiğine onun bakışlarındaki anlamı gören Nazlının yanakları kızardı.


"Ç-Çok güzel olmuşsun papatya kokulum.Gitmesen mi acaba yanımda kalsın hep yanımda olsan."


"Sadece iki hafta sevgilim sonra sende yanımda olacaksın.Üstelik hiç ayrılmamak üzere."


"Bu detay elimi kolumu bağlıyor zaten."


Yusuf Nazlının yanına gidip anlından öptükten sonra elinden tutarak valize de aldı ve arabaya geçtiler.Nazlı yol boyunca seçeceği gelinliği kına elbiseni anlatırken Yusuf da  can kulağıyla dinledi sevdiğini iki genç de öylesine heycanlı ve aşıktı ki biran önce düğün günleri gelsin istiyorlardı.


Otogara geldiklerinde ikisinde yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.İlk tanıştıkları yere gelmişlerdi.Arabayı park ettikten sonra Nazlıyla birlikte otobüsün önüne geldiler.Yusuf valizi muavine vererek yerleştirmesine yardım ettikten sonra Nazlının yanına gitti.Nazlı içinde beliren hisleri görmezden gelmeye çalışıyordu.Ama his o kadar belirgindi ki geri plana atmadı.Elleriyle Yusufun yüzünü kavrayıp parmaklarıyla yusufun yüzünü severken dolan gözlerini inat yüzünde beliren buruk tebessüm ile konuştu.


"Seni çooook seviyorum Yusufum.İyi ki rabbim senin gibi bir adamı çıkardı karşıma senden biran olsun şüphe etmedim her daim varlığına şükrettim.Kaderini kaderime yazan rabbime şükür olsun.Seni her zaman seveceğim."


Yusuf Nazlının sözleriyle gerildi.Nazlı ona herzaman onu sevdiğini söylerdi.ama bu defa veda konuşması gibi yapmıştı bunu bu his onu huzursuz etmiş olacakki yerinde kımıldayıp elleriyle yüzünde duran elleri kavradı.


"Nazlım papatya kokulum neden veda eder gibi konuşuyorsun.Iki hafta sonra buluşacağız görev olmasa hemen gelirdim biliyorsun."


"Biliyorum sadece içimden geçenleri bil istedim canımın içi."


Yusuf  Nazlının ellerinden öptükten sonra sol elini tam kalbinin üzerine koyup konuştu.


"Elinin altında atan kalp var ya bir senin için bu şekilde atıyor ve atmaya da devam edecek.Bende seni çooook seviyorum Nazlı yarim kendine dikkat et çünkü bir can değil iki can taşıyorsun o kalbinde."


"Hataya giden yolcu kalmasın otobüs kalkıyor."


Muavinin bağırmasıyla Nazlı Yusufa sıkıca sarıldı.Sanki son sarılışı olduğunu hisseder gibi sanki bu uğurlayışın son olduğunu bilir gibi hafifçe geri çekilip Yusufun dudağına veda öpücüğünü bıraktı.Geri çekildikten sonra ona aşkla bakan adama aynı şekilde karşılık verip kocaman gülümsemesiyle el sallayarak otobüse bindi.Yerine cam kenarına oturduktan sonra Yusuf tekrar ona el sallarken aynı şekilde karşılık verdi.Bir otogarda başlayan aşk yine bir otogarda sona eriyordu.İkiside bu vedanın son yolculuğuna olduğunu bilmeden vedalaştı...


Otobüs kalkalı iki saat olmuştu.Yusuf içindeki sıkıntıya bir anlam veremiyordu.3 saat sonra göreve gideceklerdi.Kantine geçti oturup bir çay içerek rahatlamak istiyordu.Kantinde duran erlerin birinden bir çay isteyip masalardan birine geçti.O sırada ekrandaki haber dikkatini çekti.


"Adana yolundan Hataya giden otobüs şoförün hakimiyetini kaybetmesiyle devrildi.Otobüste çok sayıda can kaybı ve yaralı var."


Yusuf duyduğu haberle başından kaynar sular döküldüğünü hissetti.Korkuyla Nazlıyı aradı.Çalan olsa da açan olmuyordu.Haberi alan komutanı Yusufun yanına gelerek izin verdi.Yusuf aldığı izinle üzerini bile değiştirmeden hızla otobüsün kaza yaptığı yere arabasını sürmeye başladı.Yaklaşık 1 saat süren yolu Yusuf 30 dakikada gelmişti.Kaza mahalline geldiğinde her yerden ağlayanların feryat edenlerin sesi geliyordu.O ise etrafına bakarken sedyenin üzerinde karnında kocaman bir cam parçasıyla yatan Nazlıyı gördü.Telaşla ambulans içine alınan Nazlının yanına koştu.İçeriye girmeye çalıştığında ambulans hemşirlerinden biri konuştu.


" Sizi içeriye alamam beyefendi."


"Ne demek içeriye alamazsın sedyede  yatan kadın benim nefesim onu görmezsem nefes alamam ne olur beni de içeriye alın."


Kadın Yusufun haline acıyıp içeriye aldığında Doktor Nazlıya kalp masajı yapıyordu.Bunu gören Yusuf Nazlının elini tutup konuştu.


"Dayan sevgilim yalvarırım dayan ben sensiz nefes alamam ki sensiz olmaz bırakma beni yakma beni papatyam.Beni acılar içinde bırakıp gitme bunu bana yapma ne olursun."


Doktor ne kadar kalp masajına devam etsede Nazlı geri dönmemişti.Doktor geri çekildiğinde Nazlının kapalı gözlerinden bir damla yaş süzüldü.Bunu fark eden Yusuf adeta delirdi.


"Vazgeçme bizden gitme Nazlım beni sensizliğe sessizliği bırakma.Kalbimi de ruhumu da alıp gitme yapma."


Doktor Yusufun omzuna dokundu.Üzgün gözlerle genç adam baktı.


"Üzgünüm hastayı kaybettik."


Yusuf nefesinin kesildiğini hissetti.kalbi öyle bir acıyla kavruluyordu ki gören herkesin yüreği parçalanırdı.Hastaneye ilerleyen ambulans ile Yusuf ayağa kalıp Nazlının baş ucuna oturdu.Saçlarını okşarken kalbinden geçenleri acıyla dışarıya vurdu.


"Hissettin değil mi meleğim.Son vedamız olduğunu hissettin bu yüzdendi o sözlerin yaktın beni güzelim.Avuçlarına bıraktığım yüreği küle çevirdin.Sana veda etmeyeceğim bu bir veda değil olmaz da kavuşacağız burada değilse öbür tarafta kavuşacağız.Benim seni burada beklediğim gibi sende beni orada bekle.Mahşere kalan Nazlı Yarim...."


Loading...
0%