Yeni Üyelik
40.
Bölüm

40. Bölüm

@feyzagns9

İyi okumalar...


Demir timi yaklaşık 20 gündür dağ tepe demeden buldukları mağradaki teröristleri bir bir indirmiş şehitlerinin intikamını almışlardı.Şimdi dinlenmek ve mühimmatlarını yenilemek için sınırdaki bir karakola geçmişler komutanlarının izniyle 3 gün burada kalacak sonra karargahalarına geri dönecekelerdi.


Duşlarına alıp üzerlerini değiştirdikten sonra uyumak için yataklarına yatmışlardı.Yağız Ege tam uykuya dalacakken çalan telefonuyla gözlerini açtı.Kim bu münasebetsiz diye saydıracakken sevdiği kadın olduğunu fark edip sanki daha demin sinirli olan o değilmiş gibi büyük bir neşeyle telefonu açtı.


"Egem ? "


"Söyle Ayçiçeğim "


"Müsait misin kaç gündür haber alamayınca merak ettim seni iyisiniz değil mi ? "


"İyiyiz güzelim herşey yolunda sen nasılsın neler yapıyorsun? "


"Bende iyiyim hastaneye gidip geliyorum aklım hep sizde kendinize çok dikkat edin olur mu? "


"Bizi merak etmeyin gayet iyi durumdayız.Asıl siz kendinize dikkat edin geldiğimde seni zayıflamış görürsem fena bozuşuruz."


"Seni çoook ama çooook seviyorum Egem."


"Bende - "


Dışarıdan gelen kurşunla cümlesi yarım kalmıştı Egenin hızla yataktan kalkıp silahına davrandı.


"Baskın var haydi kalk kalk hızlı olun."


Telefon yatağın üzerinde açık kalkarken Ayperi duyduğu silah sesleriyle korkuyla nişanlısına bağırdı.


"Ege ? "


"Yağız Egem iyi misiniz ? Ses ver ne olursun ? "


"Ege ? "


Ege çoktan odadan çıkmış savunma yapmak için dışarıdaki alanlara dağılmışlardı.Telefon kapanırken Ayperi kaygıyla odasında dönüp durmaya başlamıştı.O sırada Demir timi baskını bastırmaya çalışıyor it sürüsü gibi çoğaldıkça çoğalan itlere küfürler ederek savunma yapıyorlardı.


Ayperi 'den


Kaygıyla odanın içinde dolaşıp dururken tekrar çalan telefonumla heycanla yatağıma koşarak fırlattığım telefonu geri elime aldım.Telefondaki kayıtsız bir numaraydı.Yağız Egemin olabileceği düşüncesiyle telefonu hemen açıp kulağıma dayadım.


"Naber güzelim , nasılsın? "


"Şuan seninle uğraşacak havamda değilim Kağan ! "


Telefonu kulağımdan çekip kapatacakken yüksek sesle seslendi.


"Duyduğuma göre seninkiler baskın yemiş gebermemek için uğraşıyorlarmış.Aslında bende seninle bu konuyu konuşacaktım.Lojmanın önünde bekliyorum çabuk gel ! "


Duyduklarım beni şaşırmıştı.İyi de ben bile telefonla şahit olmasam bu anı bilemezken Kağan nasıl...


"S-sen bunu nasıl biliyorsun? Bir dakika yoksa sende...Tabi ya senden de ancak böyle bir karaktersizlik beklenirdi."


"Kes sesini yanıma gel 5 dakika içinde yanımda olmazsan sonuçlarına katlanırsın."


"Bekle aşağılık herif geliyorum."


Hızlıca telefonumu ve anahtarımı alarak aşağıya indim.Lojmanın ilerisinde sırıtarak bekleyen şerefsizi gördüğümde midem bulandı.Yüzüm ister istemez buruşurken yanına ilerledim.Yanına gittiğimde sarılmak için ileriye atılan kollarından kurtulup hızla geri çekildim.Sinir ve nefretle bakışlarımı gözüne diktiğimde tüm öfkemle konuştum.


"Neyin içindesin hemen anlat bana ?"


"Olur sizinkileri pusuya düşürdük.Dört kolla saldırıyoruz.Muhtemelen ölmemek ve sınıra en yakın karakollarını kurtarmak için çabalıyorlar.Tabii ki onları bekleyen füzelerden habersiz boş yere kürek çekiyorlar.Telefonun ucunda adamım bekliyor eğer benimle gelmeyi red edersen füze atışını serbest hale getireceğim."


"Senin gibi salağa nasıl güvenebilirim ? Her sözü yalan olan bir şerefsizsin sen."


"Bende böyle diyeceğini tahmin ettiğim için görüntülü arayacağım.Ortamı görelim değil mi ? "


Kağan elindeki telefonla birilerini ararken ben yalan çıkması bu anın gerçek olmamasını diyordum içten içe yaşadığım şok öyle ağır gelmişti ki ne hissedeceğimi nasıl karar vereceğimi bilemez hale gelmiştim.Tek temmenim iyi olmalarıydı.


"Patron ? "


Arkadan gelen silah sesleri içimdeki korkuyu körüklerken Kağan telefondaki adamına konuştu.


"Durumlar nasıl? "


"Mühimmatları yarıya indi 8 yaralı 2 de ciddi yarası olan adamları var.Haa bu arada Senin Üsteğmen var ya Arslan onunda sol omzuna ve sağ bacağına birer kurşun yarası açtık.Adam pes etmiyor canavar gibi neyse füzeyi fırlatalım mı? "


Egemin aldığı yaraları duyunca elim ayağım buz kesti olduğum yere bıraktım kendimi gözlerimden yaşlar akarken Kağan keyifle suratıma gülüp daha değil diyerek kapattı telefonu.


"Eeee son kararını senin onca adamın hayatı senin ellerinde üstelik bunun içine abin ve şerefsiz Üsteğmen de dahil."


Onca askeri abimi ve sevdiğim adamı riske atazdım.Ailem olan insanlara böyle bir vicdansızlığı yapamazdım.Daha yeni şehit vermiş şehit ailelerinin yaşadığı acılara tanık olmuş yaşamışken bunları bir başkasının yaşamasına izin veremezdim.Ne olursa olsun sonucu ne kadar ağır gelse de razı geldim kaderime.Sevdiğim adam için abim için aileleri olan onca asker için kendimden vazgeçtim.


"Tamam seninle geliyorum Allahın belası ama ilk önce itlerini oradan çekeceksin bende bunu kendi gözlerim ile göreceğim.Sonra hangi cehenneme gideceksen geleceğim seninle."


"Akıllı kadınları her zaman çok severim.Sana da bu yüzden aşık oldum zaten.Toparla valizini bir veda mektubu yaz Üsteğmene peşimize takılmasın.Sonra da bana yani sevdiğin adamın kollarına gel."


"Sonra da cehhenemine gel demek istiyorsun anlıyorum.Tamam ara konuş adamlarla hadi."


Kağan gözümün önünde geri çekilin emrini verince bütün itler geri çekilmeye başlamıştı.Hepsinin uzaklaştığını görene kadar konuşmayı açık tuttu.Daha sonra telefonu kapatıp gözleriyle lojmanı işaret etti.


Gözlerimden yaşlar akarken lojmana doğru ilerlemeye başladım.Lojmanın kapısından içeriye girerken askerler berbat halimi fark etmiş ki yanıma geldiler.


"Ayperi hanım iyi misiniz ? "


"İyiyim teşekkür ederim.Size iyi nöbetler."


Askerler inanmasa da çok üzerime gelmek istememiş olacaklar ki kenara çekildiler.Merdivenlerden yukarıya çıkarken apartmanın merdiven boşluklarında hıçkırık seslerim yankılanıyordu.Kalbim acıyla kasılırken sessiz olmaya özen göstererek kapıyı açtım.Hıçkırıklarım dudaklarımdan firar etmesinden korktuğum için elimi ağzıma sıkıca kapattım.Odama geçip kapıyı kitledikten sonra makyaj masamdan defter ve kalem çıkardım.Kaderim de sevdiğim adamı bir mektupla terk etmekte varmış meğer oysa ben o elleri ömür boyu bırakmamak üzere söz vererek tutmuştum.Düğünümüz olacaktı bizim mutlu bir evimiz 4 tane de çocuğumuz peki şimdi ne haldeyiz o ölmemek için savaşırken ben hayatta kalması için ondan nefes aldığım yanımdan vazgeçiyorum.


Deftere gözyaşlarım akmasın diye elimin tersiyle sildim.Birgün Egeye bir mektup yazacaksın ama nasıl başlarsın diye sorsalar dolu dolu Egem , nefesim , aşık olduğum adam ,kalbimin sahibi diye başlarım derdim.Ama şimdi bu kelimelerin hiçbirini kuramadım.Veda mektubu yazmam gerekiyor.Ellerim titrerken derin bir nefes aldım.Korkak bir kadın gibi davranamazdım.Eğer ben şimdi bunları yapmazsam biliyorum ki o psikopat durmayacak her dakika her saniye Yağız Egemin hayatı tehlike de olacak.Bu yüzden yapmak zorundayım.Kalemi sıkıca kavradım.Ve kağıt üzerinde hareket ettirmeye başladım.


Yağız Egeye


Hayatıma kattığın herşey için çok teşekkür ederim bu mektubu yazmak çok zor benim için ama son zamanlardan sonra ilişkimizi baştan göz geçirdim.2 yıldır birlikteyiz ama ben seni toplasan sadece 6 veya 7 ay gördüm.Bu artık yetmiyor bana yetiremiyorum.Her an başına birşey gelecek korkusuyla nefeslerim kesiliyor uykularım kaçıyor.Günleri kendime zehir eder oldum.Asker yareni olmak zormuş ben beceremedim.Ağır geldi kaldıramadım.Ne olur affet beni affet ve yoluna bak.Bırakalım zamana belki de karşına benden daha alımlı daha anlayışlı birisi çıkar.O seni ömür boyu bekler.Böyle olmasını çok isterim.Beni unut ve hayatını yaşa Yağız Ege.Kendine dikkat et hoş çakal...


AYPERİ ÜNSAL.


Kağıdı defterden yırtarken içim üşüyordu.Senden başka yolum yok renkler sadece seninle var diyen adamı karanlığa mahkum ederek gidiyordum.Kağıdı katlayıp yatağın üzerine bıraktıktan sonra valizimi topladım.Elimdeki nişan yüzüğüne ve ayçiçeği şekildeki yüzüklerime baktım.Ne olursa olsun onları elimden çıkartamazdım.Hatta onlardan güç alıp kalktım ayağa odanın kapısını açtım.Valizimi itekleyerek salona geçtim.Çantamı ve ayakkabılarımı giyindikten sonra son kez baktım evime ne zaman nasıl geri dönerim bilinmez geldiğimde eskisi gibi bulabilir miyim orası da meçhul iyisiyle kötüsüyle gerçekten yaşadığımı hissettiren 2 yılıma ortak olan bu evi de içindeki anılarımla bırakıp çıktım.Kapıyı kapatırken yüreğimdeki sancılar ne denli acı çektiğimi kanıtlar nitelikteydi.


Lojmandan çıkıp ileride arabasına yaslanmış beni bekleyen Kağanı görmek nefesimi kesti.Yıllardır kaçtığım cehennemin içine kendi isteğim ile gidiyordum.Arabaya doğru ilerlerken yanıma gelip elimden valizimi aldı.Valizi bagaja koyarken bende arka kapının kapısını açtım.Tam binecekken kapıyı kapatıp ön koltuğu gösterdi.Sinirle ön koltuğa oturup sertçe kapıyı kapattım.Kağan gülerek arabanın etrafını dolaştı ve sürücü koltuğuna oturdu.


"Şu asi hallerin var ya içimde öyle bir yere dokunuyor ki sen bile bilmek istemezsin yoksa ister misin güzellik sen ben şaraplar ve yataklar..."


Midem bulanmıştı bu nasıl pis bir zihniyetti bir kadını sadece yataktan ibaret görmek nasıl haysiyetsiz onursuz bir davranıştı.


"Kusura bakma ama ben onursuz haysiyetsiz şerefsiz insan yerine koyamadığım mahlukatlar ile bırak dediğini yapmayı konuşmaya bile tiksiniyorum."


"Anlayacaksın zamanla senin için en doğru adamın ben olduğumu anlayacaksın.Baban Fırat bey seni yanında istiyor nikahmız kıyılıp magazinde olay olana kadar onunla yaşayacaksın.Sonra da benimlesin.Biliyorsun babalarımız ortak iş arkadaşı bizim evliliğimiz ile bu ortaklık güçlenecek iki tarafta kazan kazan usulüne göre kazanacak.Bir de dört beş torun verdik mi kucaklarına tamam."


Gerçekten midem bulanıyordu.Yüzüne bakmaya tahammül edemediğim için bakışlarımı dışarıya çevirdim.Yollar akıp giderken aklımdaki tek soru Egemin iyi olup olmadığı idi...


Yağız Ege


Aldığım kurşun yaralarından bacağımdaki sıyırıp geçmiş diğeri ise sol omzuma saplanmıştı.İt sürü öyle çok çullanmıştı ki üzerimize vurdukça çoğalıyorlardı sanki şerefsizler sonra ne olduysa bir anda geri çekilmeye başladılar.Normalde bu hamleden sonra karakolu ele geçirmek için daha da bastırırlar diye düşünüyordum öyle olmadı.Sanki göz dağı vermek için böyle bir işe kalkışmışlar gibi yada daha farklı birşeyler var işin içinde.


Çevreye baktığımda Akın abinin yaralı askerlere müdahale ettiğini gördüm.Gelen helikopterler ile direk hastaneye yolluyorlardı.Yanıma gelen Ardaya baktım elinde telefonumu tutuyordu.


Arda :Baskın olduğu sırada Ayperi ile konuşuyordun.Kız meraktan delirmiştir ara hadi.


Telefonu açıp baktığımda 25 cevapsız çağrı olduğunu gördüm.Ve birsürü iyi misin mesajları yüzümde buruk bir tebessüm belirirken Ayçiçeğim yazısının üzerine tıklayıp aradım.Aradığım numaraya ulaşılmazken kaşlarım çatıldı.Daha yarım saat önce bana attığı iyi misin mesajlarından sonra benden haber almadan telefonu kapanmazdı.Ne yapar eder bir çaresini bulur açık tutardı telefonunu.


Tekrar aradığımda yine ulaşılamıyor diyordu.Meraktan içim içimi yerken Akın abinin sesini duydum.


Akın:Sen niye ayaktasın Yağız doğru revire geçip yaralarına baktır gelen helikopterle birlikte sen Arda ve Feyzullahı hastaneye yolluyorum.Hem kendi yaranızı halledip dinlenin hemde askerlere göz kulak olun.


"Emredersiniz komutanım."


Kan kaybından başım dönmeye başladığında Arda koluma girip revire doğru hareket ettirmeye başladı.Ayperi'den haber alamadıkça içim rahat etmeyecekti.Arda ya dönüp konuştum.


"Sen bir Eceyi arayıp öğrensene Ayperinin yerini nerdeymiş neden telefonu kapalıymış bir haber alalım."


"Tamam hadi sen yarana baktır ben gidip bir konuşayım."


Arda beni revire bırakıp gözler önünden kayboldu.Doktor gözlerime bakıp konuştu.


Doktor:Komutanım kurşunun acilen çıkarılması gerek.


"Çıkar o zaman."


Doktor :Yeterince anestezi yok.Canınız çok yanar.


"Birşey olmaz sen yapacağını yap."


Doktor gereken malzemeleri ayarlayıp yarayı temizledikten sonra sargı bezi uzattı.Ağzıma aldığımda elindeki tıbbi cımbızla yaranın içerisine girdi.Kurşunu bulduğunda tutup çıkardı.Çıkartırken canımın yanmasıyla dişlerimi sıktım.Kurşun çıktıktan sonra gerisi kolaydı.Yarayı dikip sardı.Bacağımdaki sıyrığa da pansuman yapıp diktikten sonra sardı içeriye giren Ardayı buldu gözlerim ,gözlerindeki sıkıntı üzgünlük belirginken yattığım yerden telaşla doğruldum.


"Ne oldu ulaştın mı Eceye nasılmış Ayperi uyuya mı kalmış yoksa ? Nerdeymiş neden açmıyormuş telefonlarımı ?Söylesene Arda neyi bekliyorsun ? "


"Konuştum konuşmasına da sen bir sakin mi olsan çok fazla kan kaybettin daha yeni çıkardılar kurşunu bir yerine birşey olacak şimdi."


"Beni boşver ne biliyorsan söyle daha fazla delirtme beni hadi ! "


"Yağız aradım Eceyi açtı telefonumu konuştuk.En son ablası saat 11 de yatacağım deyip odasına çekilmiş sonra da konuşmamışlar zaten Ece uyumuş bir bakar mısın ablana Yağız merak ediyor dedim.Ablasını bulamamış.Odasına girdiğinde yatağı düzenliymiş üstelik yatağın üzerinde bir mektup varmış sana.Ece açıp mektubu okuduğunda ağladı bana."


"Ne mektubuymuş bu direk söylesene Arda !"


"Yağız..."


Sinirle ayağa kalkıp yakasına yapıştım.


"Konuşsana Arda ney yazıyormuş mektupta Ece neden ağladı söylesene."


"Ayperi seni terk etmiş kardeşim.Bir mektupla terk etmiş."


"Ne demek terk etmiş oğlum bu kız birkaç saat öncesinde bana aşkla Egem derken beni nasıl terk etsin.Ayçiçeğim beni terk etmez bu işte başka bir iş var."


"Valizini toparlayıp çıkmış evden."


Olmaz yapmaz ki Ayçiçeğim beni bu dünyada yapayalnız bırakmaz.Ben onu tüm ailem yapmışken bir mektupla terk etmez beni üstelik bir kaç saat öncesinde beni deli gibi merak eden kadın bunu bana yapamaz yapmaz.Gözümün önü kararırken Ardanın yakasındaki ellerim aşağıya düştü.Dengemi sağlamaya çalışırken dayanamayıp kapadım gözlerimi...


Bölüm sonu...


Uzun bir ara vermiştim.İlham gelmediği için bir türlü bölüm yazamıyordum.


Sonunda gelen bir ilhamla yazdım.


Sizce Bölüm nasıl oldu ?


Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.


🤗🤗🥰🥰🤭🤭


Loading...
0%