Evden koşar adım çıktım. Okulun ilk günü hem geç kalmak istemiyor, hem de ıslanmak istemiyordum.
Evet delicesine bir yağmur yağıyordu. Kendimi otobüs durağına attığımda benden beş altı santim uzunluğunda bir gence çarpmıştım. Nefes alış verişlerimi düzenledikten sonra pardon çok özür dilerim diyebildim .Görünen sert mizacının aksine biraz tebessüm edip önemli değil siz iyi misiniz diye sordu?
Biri benim için endişelenmişti o an hülyalı bakıyor gibi gözükmek istemediğimden hemen toparladım kendimi. O telefonuyla oynarken biraz onu inceleme fırsatı bulmuştum. Anlına düşen siyah perçem saçları onu oldukça yakışıklı yapıyordu. Ben böyle düşünürken otobüs geliyordu. Genç adam benden önce davranıp el işareti yaptı yaklaşan otobüse.
Sanırım aynı otobüse binecektik ama gideceğimiz yer de aynı olacak değildi. Bütün bu düşünceleri bir kenara bırakıp çantamdan kartımı aldım. Kartı okutup boş bir yer arıyordum ki oturduğu yerden kakıp bana yer verdi.
Başımla teşekkür ederim işareti yolladım. İçimden kendimi dövesim geldi. Adama baş selamı yollamak nerden çıktı .Sanki askerlik arkadaşım. O da senin gibi genç ve ... yakışıklı diyemedi genç kız.
İlk görüşte kendini bu kadar kaptırmamalıydı. İneceğim durağa gelmiştim en iyisi arka kapıdan çıkmak diye düşünerek arka kapıdan çıktı. Otobüsten iner inmez o genci karşısında görmeyi planlamıyordu. Siz de mi burada okuyorsunuz dedim heyecanla.
Yine o muhteşem gülümsemesini takınarak senin için bir sakıncası yoksa evet dedi. Bu dediğine ben de güldüm. Hayır tabii ki diyerek cevap verdim. E hadi o zaman okula geçelim diyerek elini öne uzattı okulu göstererek.