1. Bölüm

1. Bölüm

Medine Erol
firewolf

1.BÖLÜM

Sabahın ilk ışıkları yansıyarak duvarın kenerında bulunan küçük masaya vuruyordu. Sanırım sabahın erken saatleriydi. Erken olmasına rağmen insanı dışarı iten bir hava vardı. Güneş bulutların arasından yeni çıktığı için dışarısı biraz serin olsada rüzgar serin bir şekilde eserek insanı hem mayıştırıyor hem de içine huzur veriyordu.

 

 

Açık pencereden içeri giren koku ister istemez insanın sesli bir şekilde nefes alıp bu kokuyu ciğerlerine çekmesi gerektiğini söylüyordu sanki.

 

Yağmur yağıdıktan yağmur damların toprakla adeta dans edesıyla gökyüzünden buluşarak bu koku ortaya çıkıyordu.

 

 

Yağmurdan sonra gökyüzüne bakmak her zaman insana huzur verir. En azından ben böyle düşünüyorum.

 

 

Çıkan gökkuşağı insana sonunda ne olduğunu düşündürüyordu. Çoğu kuşi gökkuşağının bitiminde hazibe olduğunu söylüyordu.

 

Gerçek hazine var mıydı sonunda?

Eğer var ise ilk ona dokunan ve gören kişi olmayı dilerdim.

 

Beni mest eden şey gündüzleri değil geceleri ortaya çıkıyor.Yıldızlar... Onlar benim ilham kaynağım ve sırları birçok kez anlattığım ailem, evim gibi.

 

Çoğunlukla üstesinden gelemediğim veya canım sıkıldığı zaman gece olmasına bekleyerek tüm içimi yıldızlara dökerim.

 

Onlar bu hayatta en yakınlarıma bile anlatmadıkları biliyor ve onlar beni asla incitmeden dinliyor ve anlıyordular.

 

Ben kim miyim? Evet kendimi tanıtırsam ben Elif Nisan Aksoy.Şuan 12. sinifa gidiyorum ve eşit ağırlık öğrencisiyim.

 

Şimdi hobilerimi sevip sevmediğim şeyleri falan filan söylemem gerekiyor fakat ben çok üşengengecim.

 

O yüzden şimdi tahtayı bakarak hocayi dinliyorum ancak pek dinlediğim sayılmaz. Tahtaya bakıyorum. Evet ama kafam şuanlık başka bir yerde. Ders matamatik mi diye sorarsanız eğer hayır, ders matamatik değil. Ders şuan edebiyat ve ben kitap yazıp yazamayacağım hakkında düşünüyorum. Okumayı daha çok sevsemde yazayacağımdan pek emin değilim. Etrafımda ki insanlar güzel yazıyorsun deselerde ben tereddüt ediyorum. Sanırım bu biraz kendime karşı olan güven problemim ya da herhangi bir şey...

 

Nihayet ders bitmişti. Hoca tahtaya ne ara onları yazdı iki dakika dışari baktım doldurmuş tahtayı. Nasıl olur? Anlayamıyorum. Taramalı mı yuttu bu hoca acaba.

 

"Nisssss! Kızım sana diyorum. Sağır sultan duydu bir sen duymadın beni" Betül.

 

Betül benim çocukluğumdan beri en yakin arkadaşım. Birbirimizin her şeyini en ince ayrıntısına kadar biliriz. O benim arkadaşımdan daha çok kız kardeşim gibi.

 

İkimiz de bir birimizi kardeş olarak görürüz. Bir halt yemekten korkmam asla çünku Betül'ün beni gelip kurtatacağını her zaman için bilirim.

 

O da aynı şekilde onu bırakmayacağımı asla bilir

 

 

"Ne çığrıyon be kulağım dibinde görmüyon mu yazi yazdığımı. İki dakika dışarı baktık doldurmuş tahtayı salak hoca ya. "

 

 

Matamatikçi bile daha yavaş yazdırıyor. Bütün ders konuştun konuştun beş dakika kala nasıl bu kadar yazı yazıyor. Kahvaltıda ne yiyor acaba.

Bir ara araştırmalıyım. Kesinlikle!

 

 

"Kanka emin misin iki dakika olduğuna? Gözün tahta da ama aklın beş karış havada" Betül.

 

Benimle dalga geçmesi adettendir. Bir gün bile benimle uğraşmasa adeti bozulur. Mazallah...

 

 

"Ne benim mi aklım beş karış havada asıl kendine bak sen derste uyuyan ben değildim".

 

Kendisi okulun çoğunu uyuyarak geçirirdi. Akşam yatmayı bilmeyip sabah zorla kalkıp sonra da bütün günün çoğunu uyuyarak geçirenlerdendi.

 

Uyumasına rağmen neredeyse benle aynıydı. Çalışmadan doğuştan zeki olanlardandı o.

 

"Hıhh bir kere ben gözümü dinlendiriyordum. Tamam mı?" Betül.

 

"Tamam. Benimde aklım havada değil tamam mı?"

Aklım gerçekten havada mıydı? Sanki bu aralar çok fazla düşünüyordum. Üniversite sıbavına az kalmıştı. Ne kadar çalışsamda her an farklı bir durum gerçekleşecekte başaramayacağım diye korkuyordum.

 

Liseye başladığımdan beri psikolog olmak istiyordum. İnsanları dinleyip onları anlamak bana her zaman iyii geliyordu.

İnsanların hayatlarına onları iyi hissettirecek küçük dokunuşlar yaparak onların mutlu olması beni de mutlu ediyordu.

 

Betül, canım arkadaşım o da benim gibi uzun süredir adalet için savaşan başarılı bir avukat olmak istiyordu.

 

İkimizde hayallerimiz için önümüze koyduklara merdivene adım adım tırmanıyor ve asla pes etmeyerek arkamıza bakmıyorduk.

 

"Tamam. Hadi ben çok açıktım kantine gidelim. Hadi kalk sonra veririm ben sana yazıları" Betül.

 

Betül ile ne kadar kavga etsekte yine ayrı kalamaz barışırdık. Aslında bizim ki kavga sayılmazdı canımız sıkılınca yapacak bir şey bulamayınca bir birimize takılırdık.

 

"Ne zaman doydun ki zaten, neyse hadi inelim aşağıya benim de zaten canım tatlı istedi. Acele ette zil çalmadan inelim".

 

"Hadi yürü. Ben ısmarlıyorum sana tatlıyı bu kıyağımı unutma sakın" Betül.

 

Ne bir dakika Betül ve ısmarlamak ikisi bir birine zıt kavramlar , zıt kavramı bırak düşman kelimeler. Betül asla insanlara bir şeyler almaz kendisinede alınmasını da sevmez.

 

"Neee! Sen şimdi bana kantinden çikolata alacaksın öyle mi?"

 

"Olamaz mı?" Betül

 

"Bebeğim senin ateşin yok değil mi ya da içine bir sey kaçmadı?"

 

Gerçekten şaşırtıcı, içine umarım milyon ışık yılı uzaklıktan gelen bir uzaylı kaçmamıştır.

 

Çok mu fazla garip filmler izliyorum acaba bu aralar. Neyse..

 

"Almıyorum. Al kendine çikolatanı, iyi ki bir değişiklik olsun dedik. Hanımefendi yüzümüze vuruyor" Betül.

 

"Kızma hemen ben açıkçası ne yalan söyleyim şaşırdım biraz. Hadi inelim aşağıya çabucak.

 

"Kızlar nereye böyle" Mertcan.

 

Bize seslenen sınıfımızın ve grubumuzun komiği Mertcan' dı. O bence tüm dünyanın neşe kaynağıydı.

 

En üzgün olduğum anlarda yanıma gelerek beni kasvetli havamdan çıkararak neşe ile dolduruyordu.

 

Onun yeri ben de her zaman ayrıdır. Betül gibi o da benim kardeşim gibidir.

 

"Kantine iniyoruz Mert"

 

"Bana da gelirken bir çay kapıp geli versenize" Mertcan.

 

Tam çay delisiydi. Su yerine çay içerdi. İnsanın vücudu su ile kaplıysa onun vücudu çay ile doluydu.

 

Kanımda akan asil kan çaydı. Sanirim bu durum Karadenizli olmasından kaynaklanıyordu.

 

"Tamam alırız Mertcan" Betül.

 

"Teşekkürler hanımlar şimdiden"Mertcan.

 

Elime göğsüme koyarak hafif bir baş selamı ile "Eyvallah"diyerek merdivenlere doğru ilerledik

 

Omulumuz dört katlıydı. Bizler yani 12. sınıflar son kattaydık. Bir alt katımızda 10. ve 11. sınıflar yer alıyordu.

 

İkinci katta ise 9. sınıflar vardı. Bizler son sene olduğumuz için rahatsız olmamak için bizi üst kata atmıştılar.

 

Evet resmen atmıştılar. Dört kat merdiven inerken canım çıkıyor. İnsan en alt kata alırda. Daha kolay gideriz kantine.

 

En alt katta etkinlik odaları vardı.

Müzik,resim,dans ve yüzme gibi okulumuzda çeşitli etkinlikler bulunuyordu.

 

Okulun bu yanını seviyordum. Öğrencilere kendilerini geliştirmeleri için farkli alanlarda yetenek sağlayarak onların kendilerine olan inançlarını artırıyodular.

 

Dans benim için her zaman için bir tutku olmuştur. Daha çok dans ederken müzik dinlemek bana huzur verir.

 

Müzik açıların ilacıdır. Müziksiz hayat karanlığa kapılarını aralamış sinsi yılandan başka bir şey değildir.

 

Müzik ve dans benim vazgeçilmezlerimdir. Şarkı söylemeyi sevmesem de dinlimeyi bir o kadar çok severim.

 

"Duydun mu hani bizim tahrihçi varya felsefeci ile çıkıyormuş"Betül.

 

Betül dediklerine fare görmüş kedi gibi bakıyordum. Bu kız bu bilgileri nereden öğreniyordu? CIA' da bile onun bildiklerinden daha az bilgi vardır.

 

"Hangi felsefeci? Emin misin?"

 

"Kim olucak bizim geçen seneki felsefeci Yasemin hoca, bizim tahrihçi Hakan hoca ile çıkıyor"Betül.

 

"Sen nereden anladın çıktıklarını? Belki sadece arkadaştırlar."

 

"Yok değiller arkadaş falan çıkıyolar eminim. Geçen akşam marketten gelirken el ele gördüm parkta oturmuştular. Okulda da görmüştüm bir kaç kez gizli gizli arkada konuşuyodular.Zaten sonra hesaplarına baktığımda birbirinin attıkları gönderileri beğenmişler. Anlayacağın şuan sevgililer veya çıkıyorlar. Sevgillik aşamasında da olabilirler"Betül

 

Anlattıklaŕıni ağzım açık bir ifade dinliyordum. Onun radarına yakanlandığız zaman ayağanızdaki donun rengine kadar ataştırırdı.

 

Siz siz olun onun gözüne batmayın. Tüm gerçeklerinizi ortaya döker.

 

"Vay vayy helal be Hakan hocaya turnayı gözünden vurdu."

 

"Vallah ben de öyle düşünüyorum. İkisini de önceden beri shipliyorum zaten. Umarım ayrılmazlar ve mutlu olurlar" Betül

 

"İnşallah, ayrılmazlar"

 

Kantine geldiğimizde fazla sıra olmadığını gördük. Hızlıca sıraya girerek alacaklarımızı aldık.

 

Betül kendine sandiviç ve bir tane meyve suyu aldı. Ben de çikolata ve Mertcan için çay almıştım.

 

Zil çaldığı için sınıfa ilerledik. Dersimiz tarihti. Favori derslerim arasında ilk sırada yer alır. Benim için her zaman ilk numara olmuştur.

 

Az önce dedikodusunu yaptığımız adamın dersine girecektik.

 

Sınıftan içeri girdikten sonra Mertcan' a çayını vererek yerimizi oturduk. Tam o sırada hoca gelmişti.

 

Ayağa kalkarak hep bir ağızdan"Günaydın" diyerek yerimize oturduk.

 

"Nasılsınız çocuklar?"Hakan Hoca.

 

 

Hakan Hoca bizim için öğretmenden fazlasıdır. Bize öğretmenden daha çok abi gibi yaklaşır.

 

Sorunlarımız varsa ona gelmemize söyler. Daima bir çözüm yolu bulur.

 

Hem en sevdiğim hocam hem de bahsettiğim üzere favori dersimin hocasıdır.

 

"İyiyiz hocam. Sizi sormalı siz nasılsınız?" Ayşe.

 

 

Ayşe sınıfın çalışkanlarının arasındaydı.Çok fazla konuşmasa da iyi bir kızdı, şu ana kadar kimseyi incittiğini görmemiştim.

 

Hani bazı insanlar bir yaprak kadar rüzgara dayanıksız, bir çınar kadar güçlü ve kuvvetlidir.

 

Ayşe' de onlardandı dışarıdan narin görünen bir kişili varmış gibi görünsede aslında baktığında bir ağacın toprağa saklanmış derin kökleri kadar sağlam ve kuvvetlidi.

 

Annem annesini tanırdı. Annem sürekli olarak mahalledeki günlere katılırdı.Sadece bizim mahalle ile kalmayıp diğer mahalledeki günlere de giderdi. Elinden geldikçe gitmete çalışırdı.

 

Annemde bu şekilde tanışmıştı Ayşe ve annesi ile.

 

"İyiyim canım" Hakan Hoca.

Evet herkes kitaplarını çıkarsın. Verdiğim sayfalara çalışmışsınızdir sanırım.Biriniz okumaya başlasın.

 

Sınıfın kapısı çalınmıştı. Hoca otoriter bir sesle gir demişti.

Sınıfa daha önce tanımadığım bir çocuk girmişti.

 

"Dersi böldüğüm özür dilerim ben yeni öğrenci...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 06.12.2024 01:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Medine Erol / ÇILGIN LİSE Yeni Çocuk / 1. Bölüm
Medine Erol
ÇILGIN LİSE Yeni Çocuk

40 Okunma

7 Oy

0 Takip
3
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...