@flora_
|
Bir sabah ağrılar içinde uyandım çünkü 1 gece öncesine kadar evden kaçmıştım. Babamdan her zamanki gibi dayak yemiştim bende dayanamayıp kaçmıştım ama her seferinde babamın koruması olan Hakan ve 5 koruma daha beni yakalamıştı. Zaten babamın sadece 6 koruması var onlarda benim için. 21 kere kaçmıştım ve her seferinde dayak yemiştim. Yataktan kalkmaya çalıştım ama ağrılar vücuduma iğne gibi batıyordu zorlukla kalkıp hızlıca bir duşa girdim. Çıktıktan sonra moraran yerlerime krem sürdüm giyindim ve aşağı indim. Babam denen o şerefsiz uyanmamıştı.Eğer kahvaltı hazırlamazsam yine dayak yiyecektim. Derin bir nefes alıp kahvaltı hazırlamaya başladım hazırladıktan sonra kendime bir sandviç yapıp yukarı çıktım. Yatağıma oturup telefonumu alıp mesaj var mı diye bakmaya başladım. Her zamanki gibi en yakın arkadaşım Hande "günaydınnn" diye mesaj atmıştı. Buruk bir gülümseme kondu dudaklarıma o da babamın bana nasıl davrandığını biliyor ama elinden bir şey gelmiyordu. Ben de ona" günaydınn" yazdım odamın kapısı tıklandı. Evde sadece babam ve ben yaşıyorduk babam da kapımı tıklatmazdı korkmaya başlamıştım yatağımın sol tarafına doğru yanaşmaya başladım en sonunda derin bir nefes aldım ve "gel" diye seslendim. Kapı yavaşça açılmıştı ve babamdı sanırım içmişti çünkü çok leş kokuyordu ve bu kadar nazik davranması normal değildi. Yavaş yavaş yanıma gelmeye başladı kalbim çok hızlı atmaya başladı sağa sola gide gide yatağımın kenarına uzanıp uyudu. Şaşırmıştım ne alaka benim yanıma gelmekten nefret eden adam yatağımda yatıyordu. * Kaldırımın kenarında 8 yaşındaki İdil, Işıl ve Ümit yürüyordu. Işıl kızını çok sevdiği için kendine ismine benzer bir isim koymuştu. İdil'in elinde pembe bir balon duruyordu. Balonun ipini ise elinde tutuyordu rüzgar sert bir şekilde esti idilin elindeki pembe balon uçmaya başladı. İdil ağlamaklı bir ses tonu ile "Annee! balonum gidiyor" Işıl "kızım bir şey olmaz ben sana yenisini alırım" diye idil'i ağlatmamaya çalıştı. Ama İdil ağlamaya başladı Işıl dayanamayıp yola atladı balonunu almaya çalışırken neredeyse son süratli bir araba ışıla çarpmıştı. İdil çok korkmuştu ve daha fazla ağlamaya başladı. Ümit hemen yola çıktı ışıl'ın nabzına baktığında her şey için çok geçti. Ve son 15 yıl idilin kabusuydu. * İdil'den Zaten kıyafetini giymiştim. şu anki amacım bu evden çıkıp Handeye gitmek istiyordum ama korumalar olmadan, bunun için evden kaçmam lazımdı. Küçük bir çantanın içine iki takım elbise tabii ki 2 tane topuklu ayakkabı ve birkaç tane iç çamaşırı aldım pijamaları ve spor ayakkabıları hande'den alırdım ve bir miktar para. Camdan kaçmaya çalışacaktım arka bahçede koruma yoktu. Çok yüksek değildi babam benim odamda yatıyordu ama tek kaçabileceğim yer benim odamdı ayakkabılarımı değiştirmeyi düşünüyorum çünkü ayağını topuklu vardı. "siktir et" dedim mırıldanarak kıyafet çantamın içine normal çantamı koydum telefonumu arka cebime koydum gözlüğümü taktım tanımam lazımdı ve güzelliğimizden ödün veremezdik çantamı koluma taktım sessizce camı açtım ve sağ ayağıma cama doğru uzattım. Ayağım aşağı sarkıyordu diğer ayağımı da aşağı sarktım artık iki ayağımda camdan satmıştım. Etrafıma baktım arka bahçede kimse yoktu. "Bismillah" diye mırıldandım. Kendi kendime 3'ten geriye saydım ve atladım. Kendimi kontrol ettim her yerin sağlamdı çok şükür yavaş yavaş ön bahçeye doğru ilerledim yerden büyük bir taşı aldım olduğum yerin sadece sağ tarafına doğru attım. Hakan bey 3 kişi o tarafa gitti sadece 2 kişi kalmıştı onlara da her zaman yanımda taşıdığım küçük jbl'mi çantamdan çıkarıp telefonumu bağladım. Ama evin arka tarafını dolamam lazımdı çünkü şu an ön bahçede evin sol duvarına yaslanmıştım bu iş çok yorucu olacaktı. ama bu evden çıkmak için tek yöntem buydu. Arka bahçeye doğru giderken topuklu ayakkabılarımın ses çıkarmamasına Özen gösteriyordum Bir yandan da Fatiha okuyordum -Edep sen ne güzel şeysinn- evin sağ duvarının tarafına geldiğim sırada çok dikkatli olmam gerekiyordu çünkü 4 kişiyi o tarafa yönlendirmiştim. Jbl'i yere koydum ve ondan bayağı bir uzaklaştım yani ses açtığımda beni görmemeleri lazımdı. Evin arka kısmına gelmiştim ve köpek sesi ne son ses açtım. Hızlı ama sessiz adımlarla evin sol tarafına geçtim baktığımda kalan 2 koruma yavaş yavaş gidiyordu ben de o sırada topuklu ayakkabılarımı kontrol ediyordum eğer çıkarsa boku yerdim. Ayakkabılarım iyiydi korumalar da yoktu Allah ne verdiyse koştum ayakkabılarım çok ses çıkarmamisti. Hızlı koştuğum için evden uzaklaşmıştım, ana yolda kaldırımda yürürken sert bir cisme çarptım. Kafamı kaldırdığımda nereden baksan 1.90 virgül kaslı, kumral, siyah pantolon ve siyah ceketin içine giydiği beyaz tişört ile çok yakışıklıydı ama arkasındaki 5 koruma korkutucu görünüyordu. Ben çarptıktan sonra kurumlardan ikisi önüme geçti. Adam onlara kaş göz yaptı ama kaş göz yaptığını zar zor anlamıştım. Ben adımı suratına bakarak "özür dilerim, dalgındım" dedim big boy olan adam da "sorun değil ama iyi misiniz?" Dedi gülümseyerek bende sakin bir şekilde " iyiyim iyiyim hatta bomba gibiyim" dedim o da "tamam Bir dahakine kafanızı kaldırırsanız iyi olur" dedi imalı ses tonuyla ben de yorgun ve nefes nefese kalmıştım buruk bir gülümseme ile "olur bakarım" dedim. Ben kaldırımdan inip kaldırımın yanına geçtim ve bir şey hissetmiştim adam ben yürürken arkamdan bakıyordu değişik hissetmiştim bozuntuya vermeden adamdan uzaklaşmıştım. Telefonum cebinden çıkarıp hande'yi aradım ilk çalıştı açtı " alo aşkım evde misin" dedim o da ağzı doluydu yemek yordu sanırım. "Evdeyim de ne oldu" dedi ağzındaki yutmaya çalışarak, "gelince anlatırım hadi kapat" dedim telefonu yüzüme kapattım. Bir bank buldum oturmaya ihtiyacım vardı ama beni bulup yakalayabilirlerdi. Hem korkuyordum hem de çok mutluydum çünkü hande'yi tanımıyorlardı. Hande'nin evinin önüne gelmiştim zile bastım Hande pembe şort takımı ile ağız dolu bir şekilde beni karşıladı."Hoş geldin bebiş" dedi Hande ben de hızlı içeriye girdim ayakkabılarımı çıkarırken "hoş buldum hoş buldum" dedim. Hemen yemek masasına oturdum Hande şaşkın şaşkın arkamdan bakmaya başladı "ya kızım niye mal mal bakıyorsun git yemek getir bana" dedim o sırada elimi telefonu aldım. Hande "fesupanallah" diyerek mutfağa gitmeye başladı ben de göz devirdim. O sırada bir mesaj geldi. "Bilinmeyen numara"mesaj kutusuna girdim. 0535: selam güzellik Ben:siz de kimsiniz? 0535: şu anda öğrenmeyeceksin Ben:beyefendi ya kim olduğunuzu söyleyin ya da engelleyeceğim. 0535: şu anki erken güzelim ama en yakın zamanda öğreneceksin Ben: beyefendi lütfen boş yapmayın engelliyorum. [0535... Numaralı kişi ENGELLENDİ ] O sırada Hande elinde Bir tabak makarna, kaşık ve bardak ile yanıma geldi önüme tabağı koyduğu nokta tam karşıma oturduktan sonra "kim o?" Dedi Hande, ben de "bilmiyorum bilinmeyen numara, tanımıyorum" dedim elimi kaşığı alıp salçalı makarnanın tadına bakmaya başladım. Hande sanki ilk defa yemek yiyen bir insan görmüş gibi bakıyordu bana, "ne oldu, hayatında hiç mi yemek yiyen insan görmedin?" Dedim gözlerinin içine bakarak . Hani resimlerini masanın üstüne koydu ellerini birleştirdi ve baca bacak üstüne attı. Tek kışın hafifçe havaya kaldırarak bana bakıyordu. "Yok İlk defa yemek yiyen bir insan gördüm ama..." Dedi derin bir nefes alıp gözlerini kırpıştırdı sonra ela gözleri beni buldu. "Üsluplu bir şekilde evime girdiğini görmedim" dedi bıktım bir sesle Hande "cık cık Handeee, sen benim en iyi arkadaşım değil misin yahu ben kimin evine istediğim gibi girip çıkacağım, tamam anlaşıldı ben kocaya gidiyorum sen beni evde istemiyorsun "dedim sandalyeyi geri çektim tam getireceğim sırada Hande kolumdan tuttu."otur ki şuraya daha bana anlatacaklarım var" dedi ben de " ne anlatıcamkine" dedim ve sandalyeye oturup arkama yaslandım ellerimi ise üst üste attığım bacaklarımın üstüne koydum. "Neden pat diye evime geldin ve bu çanta ne?" Dedi ayakkabılığın üstündeki çantayı göstererek. "Şimdi şöyle ben evden kaçtım ve sana kaçtım ve eve bir daha hiç dönmeyeceğim, inşallah yakalanmazsam " dedim. Hande şok olmuş bir ifade ile bana bakıyordu. Çok şaşırmıştı çünkü hiçbir zaman evden kaçtığında hande'ye gitmemiştim. Ya hande'nin ayarladığı bir eve gidiyordum ya da hande den sonra en yakın arkadaşım olan Mihriban veya zümra'ya gidiyordum AMA sonra yakalanıyordum Hande derin bir nefes alıp kafasının ön eydi 3 saniye boyunca o nefesi verdikten sonra başını kaldırıp bana baktı ve o korkulu an hande'nin dudakları aralandı."kızım madem kaçacaksın benim niye haberim yok mal, eğer baban bizi bulursa ikimiz de yanarız"doğru diyordu ama buna izin vermezdim "korkma Hande sana bir şey yapmasına izin vermeyeceğim eğer beni bulursa seni ele vermeyeceğim, benim yakınım yok diye ben sana geldim yoksa gel-" dediğim anda Hande sözümü kesip "kızım saçma sen bana güvenmişsin bana gelmişsin ayrıca anca beraber kanca beraber bu yolda beraberiz "dedi mutlu olmuştum yanına gittiğim sırada Hande ayağa kalktı ve bana kendime güvende hissedeceğim bir şekilde sarıldı. Sonra ikimiz de oturduk. Ben yemeğimi yerken bir yandan video izliyordum. Hem de koltuğa oturmuştu. O da video izliyordu sanırım 10 dakika sonra yemeğimi bitirmiştim ama hala masada oturuyordum ayaklarıma karşımdaki sandalyeyi uzattım sonra Hande Çığlık atmıştı. Korkunç ayaklarım sandalyeden kaçtı ve ben sandalyeden aşağı düştüm. Sinirle bağırmaya başladım "lan geri zekalı ne bağırıyorsun aptal ödüm bokuma karıştı salak"deyip yerden kalktım tekrar sandalyeme oturdum Hande ayağa kalkıp ellerini yüzüne koyup zıplayarak etrafında dönmeye başladı sanırım bir şeye mutlu olmuştu çünkü böyle bir salaklık yapması normal değildi. |
0% |