Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@floraaa_ny

SON KONUŞMA

 

Bölüme başlamadan önce yıldıza basarak,yorum yaparak ve hesabımı takip ederek destek olursanız çokkk sevinirim🌸

Bölüm şarkısı: Nazan öncel/ Geceler kara tren

Keyifli okumalar:)

 

Aynadan kendime bakıp beğeniyle kendimi süzdüm. Okula gitmek için hazırlanıyordum aslında özel bir şey yoktu ama bugün aşırı mutluydum nedenini bilmememe rağmen.

 

Giyinme odama ilerledim ayakkabılarımı aldım ve giydim. Üzerimde siyah kumaş bir pantolon,siyah bir body ve bir blazer vardı.

 

İçerden İlayın seslenmesiyle biraz daha hızlı olmaya çalıştım. İlay benim en yakın arkadaşımdı hatta kardeşim sayılırdı. Onunla beşinci sınıftan beri arkadaştık üniversitemiz aynıydı ama bölümler farklıydı İlay mimarlık okuyordu ben ise hukuk.

 

Aynanın karşısında otururdum makyajımı yaptım. Saçımı şekillendirirken bir ses duydum. Etrafıma bakındım ses telefondan geliyordu tam elime telefonu alıyordum ki...

 

Bir an boşluğa düşüyormuş gibi oldum ve gözlerimi açtım. Etrafa bakındım ,dejavu,ses gelmeye devam ediyordu evet gece kombin düşünerek uyursan olacağı bu. Rüyaymış hepsi ve kalkıp hazırlanmam gerekiyordu.

 

Geri yatarak telefonu açtım , bildirimlere baktım ve ayaklanıp lavaboya gittim kişisel ihtiyaçlarımı karşıladım. Rüyamda yaptığım kombini yapmak için giyinme odasına girdim.

 

Hazırlandıktan sonra çantamı aldım ve odadan çıktım. Odaya İlayın yanına gittim annem ve babamı ben geçen yıl kazada kaybetmiştim. ailemden miras olan evde kalıyordum ve İlay da ben yalnız kalmıyayım diye yanıma taşınmıştı. O zamandan beri beraber yaşıyordu. Çok da güzel olmuştu yanıma taşınması çünkü İlay bana anne de olmuştu babada.

 

"günaydınlar efendim" diyip yanına oturdum "gün çoktan aydı efendim,hadi kalk kahvaltıya"diyerek karşılık verdi İlay ve kalkıp mutfağa gitti. İlayın peşinden kalkıp bende mutfağa gittim. İlayın hazırladığı kahvaltı masasına oturdum ve kahvaltı yapmaya başladım.

 

🩶🤍

 

Dışarıya çıktığımda yüzüme vuran rüzgarla derin bir nefes aldım ve uyandığımdan beri düşünmemeye çalıştığım bütün düşüncelerin beynime akın etmesine izin verdim.

 

Her ne kadar İlayın yanındayken annem ve babamı özlediğimi İlaydan,kendi düşüncelerimden,kendimden bile saklamaya çalışsamda yine yalnız kalmıştım ve Özlem duygusunu iliklerime kadar hissettmiştim

 

Şu bir buçuk yılda öğrendiğim iki şey vardı her özlem son bulmuyor,her giden bir gün dönmüyor. Evet İlay vardı ve her şeyimdi,o olmasaydı bilmiyorum belkide yapamazdım onsuz bir hayat düşünemiyorum.

 

Annem ve babam onlar bana öldükleri son dakikaya kadar sevgilerini göstermişlerdi ve hep güçlü olup ayakta durmamı,kimseye zayıf yönümü göstermemem gerektiğini söylemişlerdi.

 

Bende bu güne kadar hep dedikleri gibi yapmıştım. Ama bu dediklerinde benim için İki kişi hariçti,biri annem yerine koyduğum İlay , diğeri bakışlarında boğulduğum, deniz kokusunda huzuru,evimi bulduğum adam...

 

~2022 10 Ağustos~

 

Arzu hanım eşinin elinin üsündeki elini aldı ve telefonu çantasından çıkarıp bir tanecik kızı Lidya yı aradı."Alo annem ne yapıyorsun,nerdesiniz" Miraç bey karısının elini çekmesine başta anlam vermesede sonra kızını aradığını fark ettiğinde tebessüm etmişti.

 

Karısı kızı dışarı çıktığından beri arayıp duruyordu. Lidya ise telefonun öbür ucunda gülümseyerek "Annem daha 20 dakika önce aradın ve dışarıda oturuyoruz dedim. Eve gidince da ariacaktım seni zaten sen niye içini ferah tutmuyorsun"

 

"Nasıl tutuyum kızım sen gecenin bu saatinde dışarıdasın biz yollarda,dünya hali bu ne olur ne olmaz bilinirmi hiç"dedi arzu hanım sabahtandır içindeki sıkıntıyı dışa vurmamaya çalışarak konuşmuştu.

 

Miraç bey karısına hoporlere almasını söyledi karısının dediğini yapmasıyla o da konuşmaya başlamıştı "güzelim sen eğlen annen bende ama yinede dikkat et kendine annen bir yandan haklı ne olur ne olmaz bilinmiyor" Lidya babasının sesini duyduğunda gülüşünü dahada genişletti onu hayran hayran izleyen adamdan habersiz.

 

"Tamam canım babam siz neredesiniz,ne yaptınız, saat kaçta varırsınız,gece duracakmısınız yoksa devammı ediceksiniz ,bence durun gece sürme babam yorulursun hem ben gece uyuyor olurum siz kapıda kalırsınız sonra da soğuktan donarsınız"diyip merak ettiği ve söylemek istediği şeyleri dizmişti ard arda miraç bey alışıktı kızının konuşmalarına.

 

"Yok be kızım durmayı düşünmüyoruz hem az kaldı zaten , dışarda kalırsak en fazla pencereden ya da balkondan gireriz"diyerek güldü Lidya da telefonun ucunda gülmüştü. Arzu hanım ise kızı ve kocasını konuşmasını büyük bir huzurla izliyordu.

 

Hayatı boyunca baba sevgisi eksik büyümüştü Arzu hanım ve eşinin ve kızınında öyle olmasından çok korkuyordu. Şükür ki eşi kızı için canını vericek kadar sevgi besliyor ve dışınada vuruyordu.

 

Arzu hanım ortamı dahada neşelendirmek için sohbete katılıp"siz yine baba kız birleşip beni unuttunuz ama,ben en iyisi sizi bir daha konuşturmiyim" diyerek kıskanıyormuş gibi yaptı. Böylelikle dahada gülmüştü kızı ve eşi,Arzu hanımda amacına varmıştı. Onları yine güldürmüştü. Zaten hayattaki tek amacı eşi ve kızının mutluluğunu sağlamaktı.

 

Miraç bey yol karanlık olduğu için konuyu sonlandırmak adına "Güzel kızım dediklerimi unutma ve kimseye çok güvenme. Seni de çok sevdiğimi,çok sevdiğimizi unutma olurmu. Sen benim iki gözümün çiçeğisin,tek kızımsın kimse senin yerini alamaz bunu unutma tamamı ha bu arada o güzel gönlünüde öyle herkese kaptırma. Baktın benim gibi sevecek seni,o zaman belki kaptırabilirsin. Seni çok seviyorum güzel kızım"

 

Lidya babasının dedikleriyle hem duygulanmış hemde korkmuştu. İçine çöken ağırlıkla "Baba ya niye öyle diyorsun ne bu veda eder gibi"dedi hafif kızarak "bilmem ki kızım içimdekileri söylemek istedim" diyerek derin bir nefes aldı miraç bey "tamam babacım.bende seni çok seviyorum. İyi ki babamsın iyi ki varsın,hayatım boyunca hep arkamda durdun ve varlığını hep hissettirdin. Hem korkma senin gibi olmayan birine ben gönlümü kaptırmam zaten.Seni dinlerim hep dinlediğim gibi Seni çok seviyorum dikkat et babam"

 

Öyleydi Lidya hiç bir zaman babasından ve annesinden onay almadan,dinlemeden hareket etmezdi. Arzu hanım tekrar araya girip bu defa o konuşmaya başlamıştı. "E siz konuştuysanız bende konuşayım"dedi ve gülüştüler ardından arzu hanım ses tonunu bir tık ciddileştirip.

 

"Güzel kızım baban doğru diyor bu hayatta kimseye güvenme ,kimseye zayıf yönünü gösterme ve seni hep sevdiğimizi unutma. Sen benimde ilk göz ağrımsın,olmayan kız kardeşimsin herşeyimsin şu hayatta tek gayem sen ve babanın mutluluğu var olduğum sürecede sizi mutlu etmeye çalıştım ki yaptığımıda düşünüyorum." diyerek bir tık böbürlenmesiyle hepsinin yüzünde hatrı kalır bir gülüş peyda oldu. Arzu hanım devam etti "Şimdi sende bize birşey olursa ve yahut başka birşey sakın üzme kendini ben hayatım boyunca sizi güldürdüm kimse üzemez, üzmesin üzmesine izin verme olurmu seni çok seviyorum iyi ki senin annen olmuşum güzel kızım"

 

Arzu hanımın konuşmasından sonra Lidya daha da duygulanmıştı. Arzu hanım ise çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Lidya sesini düz tutmaya çalışarak "biliyorum canım annem,merak etme senin güldürdüğün bu yüzü kimse üzemez,sen varsan hiç üzemez bu yüzden sen hep ol olurmu ve bende seni çok seviyorum iyi ki senin kızın olmuşum" demişti Lidya

 

Bu konuşmadan sonra bir süre sessizlik olmuştu. Sonra ilk konuşan Lidya olup "Annem hadi öpüyorum sizi,ara verin yolda. Ben eve gidince seni ararım zaten" demişti.

 

Arzu hanım "tamam annem unutma aramayı ikimizde seni çok sev-" diyemeden arabanın karşısına bir anda atlayan tilkiyle çığlığı basmıştı. Arzu hanımın çığlığıyla Lidya yerinden sıçramış ve korkuyla "anne,anne ,anne ne oldu anne,anne konuşsana ne oldu" dedi bağırarak.

 

Telefonun öbür ucunda ise kıyamet kopuyordu.Çünkü miraç bey aracı tilkiye çarpmasın diye yoldan saptırmıştı ve böylelikle yolun kenarındaki demirlerin üzerinden arabayla suya düşümüşlerdi. Son anında yaptığı ise elini karısının eline atıp sıkı sıkı tutmak olmuştu. Arzu hanım ise içindeki korkunu sebebini anlamıştı.

 

İkiside beraber öldükleri için mutluydular ama yüreklerinde bir burukluk vardı. Kızları,iki gözlerinin çiçeği olan kızları,onu bırakmışlardı. Yalnız kalmıştı şimdi cennet bahçeleri ne yapardı onlar olmadan. Hem kardeşide yoktu,ya tutunacak bir dal bulamazsa diye geçirdiler içlerinden ve ardından gözlerini yumdular.

 

El ele,yan yana,bir daha açamamak üzere,ebediyete yumdular gözlerini.

 

Lidya ise telefonun ucunda "Anne lütfen ses ver baba sen ver bari lütfen"diyerek dizleri üzerine çöktü ve ağlamaya başladı onu göre İlay ve Aram ise hemen yanına gelmişlerdi İlay,Lidya yı sakinleştirmeye çalışırken Aram telefondan kim olduğuna bakıp,ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

Lidya İlaya sarılarak "İlay annem,ilay babam. İlay onlara bir şey olmasın lütfen. Onlar olmadan yapamam ben" dedi her söylediği kelimede ciğeri parçalanıyormuş gibi feryat ediyordu ve İlaya dahada sıkı sarılıyordu bunu fark eden İlay arkadaşına daha sıkı sarılarak "hayır hayır sakin ol anlayalım ne olduğunu Lidyam ne olur sakin ol sen böyle ağlarsan ben anlayamam ne olduğunu" Lidya görenlerin içini parçalayacak şekilde ağlıyordu.

 

Hissetmişti,O da hissetmişti,Babasıda hissetmişti,Anneside hissetmişti ama hiç biri düşünmek istememişti dilinin ucuna getirmek istememişti.

 

Ama kaderdi bu sen söylemeyince,sen istemeyince,olmayı verseydi neydi ki insanaların derdi...

 

İlay Lidyayı bırakmalıydı,çünkü ailesini arayıp ne olduğunu bulmaları lazımdı ama nasıl bırakıcaktı. O anda telefondakilerle konuşmaya çalışan Aramı fark etti şu an Lidyayı emanet edebileceği tek kişi Aramdı her ne kadar tanımasa bile sadece o vardı bu yüzden hemen seslenip "Aram,sen gel Lidyayı tut ben ailemi arıycam onlar baksınlar ne olduğuna" dedi. Aram gelip Lidyayı İlayın kollarından aldı İlay'da hemen telefonunu eline alarak ailesini aradı. Lidya ise farkında olmadan Aramın omzunda ailesi için ağlamıştı o gece boyunca .

 

Buydu işte dünya Lidya iki dakika önce kahkahalarla güldüğü anne ve babasını kaybetmişti.Ne çok acizdi insan oğlu,o an bir şey olmayınca sonrasında da bir şey olmayacak sanardı,oysaki hayat buydu ne olucağını kimse bilemezdi.

 

Lidya annesi ve babasını kaybetmişti o gece. Son konuşmalarını yapmışlardı. Yanında ise her zaman yanında olan İlay ve hiç tanımadığı ama kaderin çoktan ağlarını ördüğü Aram vardı.

 

~Günümüz Lidya~

 

Sokakta yürüyerek arabanın olduğu yere doğru ilerledim tam arabama binecekken o çok tanıdık olan arabayı gördüm ve kapıyı geri kapatıp onu izledim. Arabayı emanet bir şekilde park etti,sonra yan koltuğa uzandı ve eline lavantaları aldı. ben boşuna bu adamı sevmemişim işte.

 

Arabadan elinde her zaman aldığı Lavantalarla indi ve bana doğru yürümeye başladı. Siyah saçları,siyah kaşları,keskin yüz hatlarıyla çok yakışıklı duruyordu.

 

Onu süzmeyi bırakıp bende ona doğru adımladım ve yanına geldiğimde hiç durmadan sarıldım ona. "Lidyam günaydın"dedi beni alıp içene koyası varmış gibi sıkı sıkı sarılarak...

Yıldıza basmayı unutmayınızzzzzz

bölüm hakkında fikirlerinizi buraya yazabilirsinizzzz

ınstagram:flor.aaa49

tiktok:flora_ny_

seviliyorsunuz🤍

 

Loading...
0%