@floraaa_ny
|
MAVİNİN EN DERİN TONU
Bölüme başlamadan önce yıldıza basmayı yorum yapmayı ve hesabımı takip etmeyi unutmayın🫶🏻
Bölüm şarkısı: Buray/ Tac mahal
Keyifli okumalar🤍
~Yazardan~
"Kızlar babalarının yaptığı ve söylediği şeyleri asla unutmazlar. Kızlar aslında en çok babalarına kırılır ve en çok babalarına mutlu olurlar."
Lidya yavaş bir şekilde telefondan okuyup mırıldandı bu sözleri ardından dudaklarında görünüşü ufak ama anlamı çok büyük aynı zamanda burukluk içeren bir tebessüm oluştu çünkü söz çok doğru gelmişti ve babasını hatırlatmıştı.
Babası Lidyayı her zaman çok sevmiş her an incinebilecek bir çiçek gibi davranmıştı ve son anına kadar onu sevdiğini dile getirmişti. Özlemden burnunun direğinin sızladığını hissetti Lidya. Sol gözünden gelen bir damla yaşı sildi ve telefonu bıraktı.
Yavaş bir şekilde yataktan kalktı ve lavaboya doğru gitti. İşlerini görüp yüzüne maskesini sürdü ve lavabodan çıktı. Yatağının içindeki telefonu alıp komidinin üzerine bıraktı ardından yatağını toplamaya başladı. Yatağı topladıktan sonra arkasını döndü ve masanın önündeki sandalyedeki katlı elbiselerini gördü anlaşılan akşam İlay onu giydirmişti.
Elbiseleri alıp kirlilerini sepete attı ardından giyinme odasına gelip bugün giyeceği şeyleri çıkarttı. Biraz özenli ve ciddi giyinmeliydi çünkü bugün şirketine gidip işleri kontrol ediceklerdi Aramla. Kendiside anlıyordu işlerden ama Aram daha çok anladığı için bu şirket işlerini onunla yapıyorlardı.
Giyineceği şeyleri seçtikten sonra koltuğa bıraktı ve lavaboya gitti yüzündeki maskeyi yıkayıp serumlarını sürdü ardından lavabodan çıktı. Telefonunu alarak odadan çıkıp mutfakta kahvaltı hazırlayan İlayın yanına gitti. Mutfağa girdiğinde arkası dönük yumurta yapan İlaya doğru gitti ve sıkı sıkı sarıldı.
"İloşum günaydın" dedi. İlay'da gülümseyerek "günaydın Lidyoş" dedi Lidya İlay'dan ayrılarak "gece sanırım Aram beni getirdi"dedi ağzına masadaki salatalığı atarak. İlay'da yumurtanın pişmesiyle tüpü kapattı ve elindeki yumurtayla arkasını dönüp masaya giderken konuşmaya başladı.
"Evet Aram getirdi seni bırakıp üzerini değiştirmemi söyledi ve gitti. Sanki söylemese ben anlayıp değiştirmiycem gıcık şey" diyerek içini döktü İlay. Lidya İlayın söyledikleriyle gülerek "ya İlay niye öyle diyorsun benim minnoş sevgilim beni düşünüyor" dedi bir salatalık daha ağzına atarak.
İlay gözlerini devirip " ne demezsin o kadar minnoşki kapılara sığmıyor" dedi. Lidya ağzında salatıklarıyla "ne var sevgilimin boyu uzunsa hem bu zamanda boyu uzun sevgili kolay bulunmuyor" demeye çalıştı. İlay yerine oturup "yalnız sen onu değil o seni buldu" dedi
Lidyada kendi yerine oturup "ne şanslıyım işte yormamış minnoş sevgilim beni,kendi bulmuş"dedi gururla. İlay çayından bir yudum alıp "e ne diyelim Allah sendeki şanstan bizede nasip etsin tez zamanda inşallah" dedi çayını bırakıp dua edermiş gibi ellerini yüzüne sürüp.
Lidyada kahvaltısına başlamış ağzı dolu bir şekilde "Amin amin" demişti. Bir süre ikiside sessizce kahvaltı yaptılar ardından İlay Lidyaya bakarak "Bugünki planlarınızda ne var acaba Lidya hanım" dedi. Lidyada İlaya dönerek "bugün Aramla şirkete gidicez uzun zamandır gitmiyorum çünkü. sonrasında vaktim olursa ve sende müsait olursan mezuniyet için elbise bakmaya gidelim diyorum"dedi aklında ki planını anlatarak.
İlay Lidyanın dediğiyle biraz düşündü müsait olurmuyum diye. Ardından Lidyaya dönüp "bilmem o zaman bakarız eğer müsait olursam çıkarız"dedi. Lidya İlayı kafasıyla onayladı. Kahvaltının bitmesiyle İlay ve Lidya masayı toplamaya başladılar.
Lidya aklına gelenle ellerini kuruladı ve koşarak odaya gidip bilgisayarı getirdi ve Mahsun Kırmızıgül dinle açarak masayı toplamaya devam etti aynı anda şarkıyada eşlik ediyordu.
Dinle Bu şarkım sana dinle
Söyle Nasıl sevdiğimi söyle
Şarkının gelecek yerini bilen Lidya söylemeye hazırlanıp sözlerin başlamasıyla yüksek sesle söylemeye başladı
Müptela oldum aşka seninle kayboldum gözlerinde Uçurumsun sen bu bedende herşeyi bırakıp bir köşeye yanmaya hazırım ben seninle ateşlerde
Lidyanın şarkıyı söylemesiyle İlay ona
dönerek "Lidyoş bunları bana değil Arama söyle bence" dedi ve kıs kıs gülmeye başladı. Lidya omuz silkerek gülümsedi ve "söylerim ne olmuş ki" dedi. Sevgilisi değilmiydi sonuçta söylerdi.
Masayı toplayıp bir süre daha şarkı dinledikten sonra Lidya hazırlanmak üzere odasına geçti giyinme odasına girerek hazırladığı üstlerini aldı ve giyinmeye başladı. Üzerini giydikten sonra makyaj masasına oturup makyajını yaptı ardından saçlarınıda şekillendirerek saati ve küpesini takıp ayakkabılarını giydi.
Aynanın karşısına geçip kendine baktı üstüne siyah bir gömlek altına siyah kumaş pantolon giymişti ayağında ise siyah topukluları vardı bu üstlerine siyah çantasının yakışacağını düşünerek çantasını almak için dolaba yöneldi çantasını bulup aynanın önüne geldiğinde beğeniyle kendini süzdü çünkü kendiside biliyordu güzel bir kız olduğunu.
Lidya hazır olduğu için artık yavaş yavaş çıkması gerektiğini düşündü telefonunu yatağın üzerinden alıp çantasına koydu ardından komidinin üzerindeki arabasının anahtarınıda alarak odasından çıktı. Çıktığında kapıda İlayla karşılaştılar İlay "wow Lidya hanım yine çok güzelsiniz" diyerek beğeniyle süzdü Lidyayı.
Lidyada İlayın övgüsüyle etrafında döndü ardından saçını arkasına savurarak "tabi İloşum ne sandın ben boşuna demiyorum buralarda harcanıyorum diye" dedi kendini övüp böbürlenerek. İlayda gülerek "bencede bu yüzden ben hemen gidip miss world'ü ariyim senin gibisini kaçırmasınlar" dedi
Lidya ellerin hayır hayır dercesine sallayarak "yok yok sakın arama şimdi ben oraya çıkarsam Aram kıskançlıktan bir yerlere yığılır" diyip gülmeye başladı. İlay'da Lidyanın söylediğiyle gülerek gülüşünün arasında "ay evet,evet iyi akıl ettin bir de onunla uğraşmayalım" dedi nefeslenmeye çalışarak.
Lidya çok oyalandığı için kapıya doğru gitmeye başladı İlayda onun arkasından giderek vedalaştı. Lidya dışarı çıkıp arabasına doğru yürüdü arabasına binerek gözlüğünü taktı ve arabayı çalıştırarak yola çıktı.
Bir süre yolda gittikten sonra kırmızı ışıkta Aramı aramaya karar verip telefonunu aldı ve arabaya bağlayarak Aramı aradı. Telefonun açılmasıyla yeşil ışıkta yanmıştı. Lidyanın gaza basmasıyla Aramın sesi arabaya doldu.
"Efendim güzelim"
"Aram ben yola çıktım birazdan şirkette olurum sen ne zaman geleceksin"
"Bende şimdi yola çıkıyorum senden bi yarım saat sonra orada olurum Lidyam "
"Tamam Aram ama bak işin varsa gelme benim için işinden olma"
"Güzelim işim yok hem senin içinse işimden olsam ne olur ki"
"Yinede işinden olma ama sen"
"Tamam güzelim olmam"
"Hem Lidyam sen arabadayım dedin. Araba sürerken benimle mi konuşuyorsun"
"Evet ama zaten arabaya bağlı birşey olmaz sürüşüme engel değil"
"Güzelim bak ben sana daha kaç defa söyleyeceğim. Araba sürerken kimseyle konuşma tamamı"
"Tamam Aram konuşmam"
"Aferin güzelim,şimdi kapatıyorum inince bana haber ver tamamı"
"Tamam veririm"
"Görüşürüz güzelim Allaha emanet ol"
"Sende sevgilim"
Telefonu kapattıktan beş dakika sonra Lidya şirketin bahçesine giriş yapmıştı arabasını rastgele park ederek arabadan inmiş ve anahtarı valeye vererek şirkete doğru yürümeye başlamıştı.
Şirkete girmesiyle herkesin gözü ona çevrilmişti ve yanından geçenler başlarıyla selam vererek işlerine devam etmişti. Lidya gözlüğünü çıkararak asansöre doğru yürüdü ve düğmeye basarak gelmesini bekledi.
Lidya okul okuyordu evet ama sırf anne,babasının sürekli okumasını istediği için ve hayalinde ki meslek olduğu için yoksa Lidyanın bir işi ve parası zaten vardı. Okul hayatında nasıl tıpkı öbür öğrenciler gibiyse iş hayatındada öbür meslektaşları gibiydi sonuçta bakması gereken bir aile şirketi vardı.
Asansörün gelmesiyle Lidya asansöre bindi ve en üst kata basarak beklemeye başladı bazı katlarda birileri asansöre biniyor ve Lidyaya baş selamı vererek sessiz bir şekilde bekliyordu.
Asansörün en üst kata yani Lidyanın sadece kendi odasının sekreterinin ve toplantı odasının olduğu kata gelmesiyle Lidya asansörden indi ve odasına doğru yürümeye başladı odasının önüne geldiğinde durdu ve sekreterine dönerek "günaydın Sibel bana birazdan yapmamız gereken toplantıların olduğu bir rapor,imzalanması gereken evrakları ve geriye kalan yapılması gereken bütün işler hakkında bir evrak hazırlayarak getirirmisin" dedi.Sibel ayağa kalkarak "tabi efendim hemen" dedi
Bu işleri söylerken bile yorulmuştu. Uzun süredir şirkete gelemiyordu okulun sınavlarıyla vesaire uğraşayım derken işini çok boşlamıştı ve bu yüzden işleri birikmişti epey.
Lidya odasına doğru ilerleyerek kapıyı açtı ve odasına girdi kapıyı kapatıp masasına yöneldi,çantasını masaya bırakarak iş moduna geçti. Bilgisayarı açarak gelen maillere baktı evet sekreterleri bakıyordu ama o yinede gözden geçirmeyi tercih ediyor.
Bir süre bilgisayardan işlerini hallettikten sonra odanın kapısı çaldı ve içeriye Sibel girip "Lidya hanım istediklerinizi getirdim" dedi. Lidya Sibel'e bakmadan "tamam Sibel bırak buraya" diyerek masayı işaret etti.
Sibel eşyaları masaya bırakıp " efendim başka istediğiniz bir şey varmı"dedi. Lidya hâlâ Sibel'e bakmayarak "yok Sibel çıkabilirsin" dedi. Sibel arkasını dönüp kapıya doğru gitti kapıyı açıp çıkacağı zaman kafasına çarpan elle hafif geri çekilip elini alnına götürdü tam ses çıkartacağı ân Aramın sessiz olması için işaret vermesiyle sesini kesmiş dışarı çıkmıştı.
Aram sibelin çıkmasıyla kapıyı kapatıp bir süre sessiz bir şekilde Lidyayı izledi Lidya işine o kadar odaklanmıştı ki Aramın içeride olduğunu bile fark etmemişti. Aram bir süre sonra "güzelim acaba beni ne zaman fark edeceksin" dedi.
Lidya duyduğu sesle şaşırarak kafasını kaldırdı ve Arama bakıp "sevgilim ne zaman geldin sen,ben hiç kapı sesini duymadım" diyerek ayaklandı ve Arama doğru adımlayarak parmak uçlarına kalkıp boynuna sarıldı.
Aram Lidya'nın sarılmasına karşılık vererek gülmeye başladı ve "güzelim Sibel odadan çıktığı zaman girdim ve o zamandan beri buradayım" dedi. Lidya Aramın dediğiyle şaşırarak kafasını aramı görecek şekilde geriye çekip"şaka yapıyorsun sen o zamandan beri burdamısın"dedi.
Aram kafasıyla Lidyayı onaylayıp yüzünü avucuna aldı ve yanağına ardından alnına sıkı bir öpücük bırakıp kokusunu içine çekti. Lidya Aramın onun alnını öpmesiyle gözlerini kapattı ve burnuna gelen Aramın kokusunu içine çekti.
Aram tıpkı bir deniz gibi kokuyordu. Lidya o deniz kokusunu evi,kokunun sahibini ise ailesi olarak benimsemişti. Çok Huzur vericiydi kokusu Lidya için,bir ömür soluyabilirdi. Her yorulduğunda bu kokuda soluklanabilirdi.
Aram Lidyanın yüzünü bırakıp ellerini tuttu ve üzerine bir öpücük bırakarak "e güzelim işler nasıl gidiyor" dedi ve elindeki Lavantaları Lidyaya verdi. Aram masaya doğru yönelip Lidyayı sandalyesine oturttu ardından kendiside masanın etrafında dolanıp Lidyanın karşısında ki koltuğa geçti ve oturdu.
Lidya elindeki lavantaları masasında ki vazoya koydu. Alışmıştı artık lavantalara o yüzden tepki vermiyordu. Zaten teşekkür etmeye kalkışsa Aram Lidya'nın lafını ağzına tıkıyordu. Lidya oflayarak sırtını koltuğa yasladı ve "ya Aram gitmiyor ve bitmiyor bu işler tıkanmış kalmış sabahtır oturuyorum sadece bilgisayardaki işlerimi bitirebildim ve daha toplantılara bakıp yapmam gereken öbür işlere bakıp evrakları imzalamam gerekiyor" diyerek mızmızlandı.
Aram Lidya'nın bu haline gülümsedi çünkü çok tatlı gelmişti ona, şu an gidip yanaklarını ısırmamak için kendini zor tutuyordu. Aram elini Lidyaya uzatarak "ver bakalım ben senin işlerin nelermiş onlara bakayım sende imzalanması gereken evrakları imzala"diyerek yardımcı olmak için fikrini Lidyaya söyledi.
Lidyada Aramın söylediklerini onaylayıp imzalaması gerekenleri ayırarak kendi önüne bıraktı ardından geri kalanları Arama verdi. Aram Lidyanın yapması gerekenleri kontrol ederken Lidyada evraklarını imzalamaya başladı. Bir süre sonra Lidya içeçek istemiş ve içeceklerini içip arada sohbet ederek işlerini yapmaya devam ettmişlerdi.
🌊 🌊
Lidya kendi işlerini bitirmiş ardından Arama yardım etmek istemişti ama Aram az kaldığını söyleyip reddedince sessiz br şekilde oturmuş Aramı izliyordu. Aram kaşlarını çatmış ve dudaklarını değişik şekillere koyarak işini yapıyordu. Aramın dudağıyla yaptığı hareketleri gören Lidya bir anda kahkaha attı.
"Ya Aram bir şey söyliycem sabahtır seni izliyorumda acaba dudaklarınla derdin ne senin" dedi. Lidya Aramın dudaklarını yaptığı gibi yaparak "sabahtan beri şöyle yapıp duruyorsun" diyerek dahada güldü. Aramsa Lidyanın söylediğiyle kendine geldi ve yaptığı şeyi fark etti ardından kendide gülerek
"Ben sürekli öyleyim güzelim takıntı gibi,farkında değilim yaparken" diyerek kendini açıkladı ardından fark ettiği şeyle dudaklarına daha keyifli bir gülüş yerleştirip "hem sen niye beni izliyorsun ki" dedi
Lidya çekinmeden "sevgilim değil misin izleyemez miyim" dedi. Aram "tabi ki izleyebilirsin hatta en çok sen izleyebilirsin" diyerek böbürlendirdi sevgilisini. Lidya ayağa kalkıp aramın arkasına geçti ve boynuna sarılarak "e tabi ben izlerim hele başkası izlesin o zaman görürsün dünya kaç bucakmış" diyerek ufaktan tehdit etmişti.
Aram gülerek elini boynuna sarılı olan ellere götürüp öptü ardından "o kadar baktın bari yakışıklımıyım onu söyle sen" dedi. Lidya Aramın boynundaki ellerini çözüp geri kendi yerine geçerek "bilmem ki yani... idare edersin işte" dedi işi şakaya vurarak. Elini yanağına götürüp düşünüyormuş gibi parmağıyla ritim tuttu.
Aram duyduğu sözlerle kaşlarını havalandırıp ayağa kalktı ve kapıya doğru gitti. kapının önünde durup "e o zaman ben bi şu aşağıdaki kafeteryada oturan kızlara sorayım madem sen bilmiyorsun" diyip kapının kulpuna elini atmıştı ki Lidyanın sesiyle ve dudaklarında oluşan küçük tebessümle durdu.
Lidya "e sor bakalım ama dikkat et geri dönüşte birileri topuğuna sıkmasın mazallah" dedi. Lidya Aramın yanına adımladı tam yanında durduğunda kollarını göğsünde bağlayıp beklemeye başladı. Aram yanına gelen Lidyaya dönerek "merak etme sen,topuğuma sıksalarda gelirim,ucunda sen varsan tabi"dedi ve kolunu Lidya'nın beline sarıp göğsüne çekerek alnına bir öpücük bıraktı.
Lidya hemen yelkenleri indirmemek adına kafasını Aramı görecek şekilde geri yatırarak "tabii geleceksin gelmezsen o zaman birde" elini Aramın göğsüne vurarak "buradan vururum görürsün gününü" dedi tekrar tehdit etmeye devam ederek. Aram ise hiç bozuntuya vermeden "güzelim sen beni kalbimden vuramazsın" dedi. Lidya kaşlarını kaldırarak "nedenmiş o bal gibi vururum" diyerek bütün tavrını ortaya koydu.
Aram gamzelerini çıkartacak şekilde derin bir şekilde gülümseyip "sen beni zaten vurmuş kalbimin orta yerinden ikinciyi yapamazsın. Ha zamanla o yarayı tazelerim dersen o yara zaten seni her gördüğümde dahada tazeleniyor be güzelim" diyerek tekrar Lidyanın alnına öpücük bıraktı.
Lidyada kendi gamzelerini göstererek yelkenleri suya indirdi. Ardından parmak ucunda yükselip Aramın gamzesine derin bir öpücük bıraktı. Geri çekilerek "hadi yine iyisin Aram bey,şu laf yapan ağzın olmasa topuklar elden gidiyordu" dedi ve kıkırdayarak kafasını Aramın göğsüne koyup deniz kokusunu çekti içine.
Aramda çenesini Lidya'nın başının üstüne yaslayıp kokusunu çekti ve saç diplerini bir öpücük bırakıp "topukları kurtardığımıza göre tekrar soruyorum Lidya hanım ben yakışıklımıyım. Valla çok oturdu içime sen lafı eveleyip geveleyince" dedi. Lidya büyük bir kahkaha atarak kafasını tekrar geri yatırdı ve ellerini kaldırıp Aramın yanaklarını sıkıp çekiştirerek.
"Oyyy kıyamam ben sana tabi ki yakışıklısın hem çirkin olsan ben sana bakarmıyım ya" dedi gülerek. Aram kaşlarını kaldırıp "vay vay ha yani çirkin olsam bakmiycan" dedi alınmış gibi yaparak. Lidya gözlerini kısarak "yani pek bakacağımı düşünmüyorum tercihim yakışıklılar" dedi Aramı sinir etmek isteyerek.
Aramın bi andan Lidyanın yüzünü tutup yanağını sert bir şekilde ısırmasıyla Lidya ufak bir çığlık atıp ağlamaklı bir sesle dudaklarını büzüp "ya Aram yapma diyorum şunu niye yapıyorsun" diyerek mızmızlandı. Aram Lidya'nın bu haline büyük bi kahkaha attı bu defa gülme sırası Arama gelmişti.
Aram bu defa ısırdığı yeri öperek "eee sen istedin güzelim ben yapmadım" dedi. Lidya kaşlarını çatıp "yalan ya ben ne zaman istedim hiç hatırlamıyorum öyle dediğimi" dedi sinirli çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Aram gözlerini kısıp "güzelim senin konuşmana gerek yok ısırmam için"kaşlarıyla gözlerini işaret ederek "ahanda şöyle bakman yetiyor inanki" dedi Lidyayı daha çok sinirlendirerek.
Lidya sinirle Aramın kollarından çıkıp dönüp gidiyordu ki Aramın kolundan tutup kendine çekmesiyle göğsüne çarpması bir olmuştu. Aram Lidyanın beline sarılıp boynuna kafasını gömerek kokusunu içene çekti ardından öpücük bırakmaya başladı. Lidya ise alnını tutarak "taş mübarek kırdın kafamı ya" dedi. Aramın kafası Lidya'nın boynunda olduğu için her ne kadar boğuk olsada sesi Lidya güldüğünü anlamıştı
Aram geri çekilerek "güzelim benimde işlerim bitti zaten yemek yemeye gidelimmi" dedi. Lidya kendiside acıktığı için "tamam olur gidelim o zaman"diyerek onayladı ardından Aramın kollarını gevşetmesiyle Lidya kollarından çıkıp çantası ve gözlüğünü almaya gitti.
Çantası ve gözlüğünü eline aldıktan sonra odasındaki aynanın önüne gidip gözlüğünü saçlarına takarak üzerini düzeltti ve çıkmak için Aramın yanına adımladı. Aram ise telefonuna gelen mesajlara bakıp telefonu cebine koydu ve yanına gelen sevgilisinin elini tutarak odadan çıktılar.
Çıkmalarıyla Sibel ayaklanarak "Bir istediğiniz mi vardı efendim" dedi,çünkü lavaboya gitmişti ve bu arada aradıysa duymamış olmaktan korkmuştu. Lidya elini oturması için işaret ederek "yok Sibel biz çıkıyoruz bir şey olursa haber vermen yeter" dedi. Sibel hemen kafa sallayıp "tabi efendim iyi günler" dedi. Lidya "Sanada canım" dedi ve Aramla yürümeye başladılar.
El ele asansörün önüne geldiler ve beklemeye başladılar çok beklemeden gelen asansöre binerek aşağı indiler. Dışarı çıktıklarında Lidya gözlüğünü gözüne taktı onları gören vale hemen yanlarına gelerek "efendim iki arabayıda getirmemi istermisiniz?" dedi. Aram hemen Lidyadan önce davranıp "benimkini getir yeter" dedi. vale tam gidecekken Lidyanın konuşmasıyla durdu.
Lidya "benimkini de eve götürün sonra dönmeyeceğim" dedi. çünkü saat zaten geç olmuştu yemekten sonrada gelmeyi düşünmüyordu Aram onu eve bırakacağı için arabasını eve göndermek istemişti.Vale hemen onaylayarak arabayı getirmeye gitti.
Gelen arabayla Aram yan koltuğun kapısını açıp eliyle Lidyanın geçmesini işaret ederek "Leydim,buyrun" dedi. Lidya gülümseyerek arabaya bindi Aram Lidyanın kemerini takıp kapıyı kapattı ve arabanın önünde dolaşarak kendi tarafına geçti.
Koltuğa binip kemerini taktı ve arabayı çalıştırdı. Hemen ardından Lidyanın elini avucuna alıp dudaklarına götürdü ve içine ardından dışına sıkı bir öpücük bırakıp arabayı sürmeye başladı.Lidya ise Aramın alışık olduğu bu halini izledi her ne kadar alışık olsada dudaklarında derin bir tebessüm oluşuyordu elinde olmadan.
Lidya telefonun çıkararak arabaya bağladı ardından açmak için şarkı aramaya başladı aklına gelen şarkıyla hemen arama yerine girerek~Tarkan öp~ yazdı ve şarkıyı dinleyerek kendi yerinde oynamaya başladı.
🎶Bu yeni ben de kim aynada bakıştığım?
Bu yeni ben ben miyim kendimle tanıştığım?
Dünümle bugünüm can ciğer kuzu sarması
Geç oldu temiz oldu geçmişimin karması🎶
Lidya şarkıyı yüksek sesle söylemeye başladı kendi kendine oynayarak. Aram Lidyanın bu haline gülümseyerek gelecek olan bölümü bekledi. Şarkının devam etmesiyle Aram da Lidyaya katılarak söylemeye başladı.
🎶Yıkadı günahlarımdan beni masumiyeti
Cennetten gelen bir melekti sanki
Yıkadı günahlarımdan beni masumiyeti
Cennetten gelen bir melekti sanki🎶
🎶Her şeyim tastamam yapmaya çalıştığım
Yazlığım kışlığım bi' de yanına yakıştığım🎶
Lidya bu bölümde Arama dönerek anlamlı bir bakış attı.
🎶Dünümle bugünüm can ciğer kuzu sarması
Geç oldu temiz oldu geçmişimin karması🎶
🎶Yıkadı günahlarımdan beni masumiyeti
Cennetten gelen bir melekti sanki
Yıkadı günahlarımdan beni masumiyeti
Cennetten gelen bir melekti sanki🎶
Aram elleriyle direksiyona vurarak ritim tutup şarkıya eşlik ediyordu. Gelecek olan bölümü ışıklara geldiklerinde Aram Lidyaya dönerek çalmaya başlayan şarkıyı söyledi.
🎶Ben o şelale saçlara o ay o hilal kaşlara
Süzme bal o dudaklara Öp öp öp öp doyamadım
Sütten ak o gerdana bir çıkar ki meydana
Gel de uyma şeytana Bak bak bak bak duramadım🎶
Aramın Lidyaya bakıp şarkıyı söylemesiyle Lidya sonda duramamış Arama uzanıp yanağına bir öpücük bırakmıştı. Lidyanın öpücüğü bırakıp geri çekilmesiyle şarkı çalmaya devam etti bir süre sonra restoranda vardıklarında Aram arabayı durdurdu Lidya tam kapıyı açıp ineceği zaman Aram bileğinden tuttu. Lidyada böylelikle kapıyı kapatıp geri Arama döndü.
Lidyanın dönmesiyle Aram Lidya'nın yüzünü tutarak sıkı bir öpücük bıraktı ardından "hayırdır ya kendi öpücüğünü alıp iniyorsun beni niye hiç düşünmüyorsun" dedi ve tekrar bir öpücük bıraktı ardından Lidyanın konuşmasına izin vermeden "hem ben bir şey düşündüm" dedi. Lidya merakla gözlerine bakarak "ne düşündün" dedi
Aram gülümseyerek "bence biz bi an önce evlenmeliyiz çünkü ben artık seni her dakika yanımda,gözlerimi ise her sabah bu güzel yüzünle ve kokunla açmak istiyorum" dedi ve burnunu boynuna götürerek derin bir şekilde içine çekti kokusunu ardından devam etti "yanımda,evimde heryerde bu kokun ve sen olsun istiyorum" diyerek kokusunu çekmeye devam etti.
Lidyanın ise Aramın söyledikleriyle kalbi yerinde çıkacak gibi olmuştu. Evet Aramla sevgililerdi ve bu sevgililik olayını geçici ve ya heves olarak da görmüyorlardı ama Aramla evlenmek,onunla yaşamak,aile olmak,çocuklarını olması işte bu düşünceler onu bayıltacak kadar heyecanlandırıyordu.
Lidya heyecanını içine gömerek sakin tutmaya çalıştığı sesiyle konuyu değiştirmek istedi çünkü gerçekten bayılabilirdi heyecandan. Aram kafasını kaldırıp Lidyanın gözlerine baktığında Lidya elini kaldırıp Aramla kendi yüzünün arasına koydu ve "yok öyle Aram bey. Yüzüksüz evlenme teklifimi olurmuş hiç,o yüzden üzgünüm ama bu teklifin reddedildi" diyerek dudaklarını büzerek omuzunu kaldırıp indirdi.
Aram Lidya'nın yüzüne tekrar bir öpücük bırakarak "yüzük köpeğin olsun" dedi ve geri çekilerek "hadi inelim yoksa ben seni yiyeceğim şimdi" diyerek arabadan indi ve Lidyanın tarafına gelerek kapıyı açtı. Lidya gülümseyerek arabadan indi ardından Aramın elini tuttu ve kapıya doğru yürümeye başladılar.
İçeri geldiklerinde Aramın özel olarak ayırttığı masaya geçtiler yemek siparişlerini verip bir süre sohbet ederek beklediler. Yemeklerin gelmesiyle ikiside sakince yemeklerini yemeğe başladı. Lidya yemek yerken aklına gelen soruyla kafasını kaldırıp Arama baktı "Aram hani bizim mezuniyet varya akşamında mezuniyet için Pervin parti düzenleyecek okuldan çoğu kişi gidicek Pervin benim mezuniyet geliceğimi duyunca partiye gitmem içinde çok ısrar etti gitmeyi düşünüyorum eğer sende müsait olursan gelirmisin diyecektim" diyerek yemeğini ağzına koydu ve çiğnemeye başladı.
Aram kafasını sallayarak "tabii gelirim hem sormana gerek yok gel demen yeterli" dedi ve o da yemeğini yemeye devam etti Lidya onayı almasıyla aklına gelen bir başka şeyle tekrar konuşmaya başladı "ay Aram şimdi sen gelicen ya biz benim elbisem ve senin takımını aynı renk giyinelim" dedi ardından Aramın konuşmasına izin vermeyip devam etti "gerçi sen zaten siyah giyersin kesin o zaman bende siyah bir elbise bakıyım"
Aram gülümseyerek "çok doğru dedin güzelim bence sen direk siyah giyin biz zaten aynı giyinmiş oluruz"dedi Lidyada Aramın söylediğine gülerek "tamam o zaman rengine karar verdim sıra elbiseyi bulmada" dedi. Ağzına yemeğini atarak kaşlarını çattı ve " ya ufff ben daha mezuniyette ne giyeceğim onu bulamadım"dedi ve yemeğini yemeye devam etti.
Aram 'hmmm' gibisinden bir ses çıkarıp ardından "güzelim bence kırmızı bişeyler olsun hem cübbenle kombinlenir" dedi Lidya kafasını sallayıp "doğru diyorsun kırmızı mantıklı o zaman kırmızı elbisede bulmalıyım ben"diyerek kara kara düşünmeye başladı renge karar vermişti ama nasıl bulacaktı ki
💅🏻
Lidya ve Aram arabada beklerken Lidya artık sıkılıp İlayı aramaya karar verdi yemek yedikten sonra Aramın arkadaşı olan Urasın evine gitme kararı almışlardı. İlayı arayarak gelip gelmek istemediğini sormuştu Lidya,İlay ise hemen kabul etmişti böylelikle hazırlanmasını söylemiş telefonu kapatmıştı ve evin önüne gelmişlerdi ama şu an İlay ortada yoktu ve asıl sorun Lidyanın İlayı bir buçuk saat önce aramış olmasıydı.
Lidya arama bölümüne girip İlayı aramasıyla İlayın kapıdan dışarı çıkması bir olmuştu. Lidya derin bir nefes vererek aramayı durdurdu ve İlayı süzdü İlay üst olarak beyaz üzerinde bordo çizgiler olan bir kazak,lacivert bir kot pantolon,beyaz hafif topuklu bir ayakkabı ve bordo bir çanta takmıştı yani şimdi doğru konuşmalıydı İlay çok güzel olmuştu ama ağızlarınada sıçmıştı bir buçuk saat bekletmek ne demekti.
İlay hızlı adımlarla gelip arabaya bindi. Lidya arkasını dönüp İlayın yüzüne bakarak "İlay ALLAH rızası için bir buçuk saat ne yaptın" diyerek sorgular bir şekilde İlayın yüzüne baktı. İlay kendinden emin bir şekilde sırtını koltuğa yasladı ve "acaba ne yaptım kombin seçmek kolaymı ya" diyerek bezmiş gibi konuştu. Lidya "İlay zaten Uras'a gidecektik bir pantolon üst giyip geliceksn yani ne kombin seçiyorsun"dedi. İlay omuz silkerek "beni biliyorsun bir tık kendime fazla özen gösteriyorum" dedi
Lidya pişkin bir şekilde gülerek "tabii biliyorum ben Uras'a gideceğimiz günler özellikle ayrı bir özen gösterirsin" dedi. Lidyanın dediğiyle İlay mavi gözlerini kocaman açıp "Lidya canım benim ben hep özenliyim ve bence sen çok konuştun dön önüne" diyerek kaş göz hareketi yaparak tehdit etmeye çalıştı. Lidya önüne döndü ve İlayın tehditlerini gram umursamadı oh olsundu bu kadar bekletirse olacağı buydu.
Bu sırada Aram arabayı çoktan sürmeye başlamıştı ve gülerek konuşulanları dinliyordu. Lidyanın önüne dönmesiyle elini tuttu ve "Sanada selam İlay" diyerek İlaya selam vermediği için gönderme yaptı. İlay hemen öne eğilip "Sanada selam Aram ben zaten selam verecektim ama senin bu sevgilin susmadı ki" diyerek Lidyanın omuzuna küçük bir tokat attı. Lidya tokatı umursamadı çünkü şu an morali gayet yerindeydi ve hiç bozamazdı.
Aram Lidyanın elini öperek "sevgilime söz söyletmem konuştuysa haklıdır" dedi kesin bir dille Lidyanın arkasında durduğunu belirterek. İlay bu defa Aramın omzuna vurdu birlik olmuş üzerine geliyordu bu ikili "ay siz çok vıcık vıcık bir çift olmuşsunuz iğrenç" dedi midesi bulanıyormuş gibi sesler çıkararak.
Lidya İlayın söylediğiyle kendini Aramın tarafına uzatıp yanağına sıkı bir öpücük bıraktı "oh sevgilimde sevgilim" diyerek İlaya döndü. İlay kafasını sallayarak 'senden adam olmaz' der gibi bir bakış attı Lidyaya.
Yol İlay ve Lidyanın atışmalarıyla çok hızlı geçmişti ve Urasın evine varmışlardı bile Aram arabayı durdurup arabadan indi ardından arabanın önünden dolanıp Lidya ve İlayın kapısını açtı. Arabadan inmeleriyle aram anahtarı Urasın kapıdaki korumalarından birine vererek evin kapısına doğru yürüdüler.
kapıyı çalıp bir süre bekledikten sonra kapıyı hizmetli kadın açtı ve "hoşgeldiniz efendim" diyerek kapının önünden çekildi içeri girerek salona doğru yürümeye giderken İlay kadına ters bir bakış atmayı unutmadı ne gerek vardı bu kadına Uras kendi işini yapamıyormuydu da bu kadını tutmuştu.
Salona girmeleriyle kapıya gelen Urasla karşılaştılar Uras Lidya ve Aramı gördüğü gibi kollarını iki yanına açarak " ooo kimler gelmiş,siz bu evin yolunu bilirmiydiniz" dedi dalga geçerek,ardından Arama sarıldı Arama sarıldığında Aramın arkasındaki bir çift maviliği görmesiyle kalbi teklemişti. Arama daha sıkı sarılarak "ulan kedi olalı bi fare tuttun senin aklına kurban" dedi sessiz bir şekilde. Şu an Aramı çok seviyordu çünkü gözünü gönlünü şenlendirmişti sağolsun.
Aramdan ayrılarak Lidyaya gelişi güzel "hoşgeldin güzeller güzeli yengem" dedi ve hemen asıl kişiye dönerek dudaklarına anlamlı bir gülüş yerleştirdi elini uzatarak "hoşgeldin İlay" dedi sade bir şekilde. İçindekileri dökseydi susamayacağı ve kızı şoka koyacağı için kısa kesmişti.
İlay minnoş bir şekilde Uras'a doğru yürüyüp biraz yaklaştı gülümseyerek elini uzatıp Urasın elini tuttu ve cilveli bir şekilde "hoş buldum Uras"dedi bi süre bakışarak el sıkışmışlardı ardından ilk İlay kendine gelerek geri çekilmişti Urasın eliyle geçmesini işaret etmesiylede içeriye doğru yürüdü.
Lidyanın yanından geçerken Lidyanın sessiz bir şekilde"bize vıcık diyene bak" demesiyle tek kaşını havalandırıp kafasını hafif yan yatırıp kaldırarak "vıcık değilim ben işimi biliyorum" dedi ve koltuğa geçerek oturdu.
Lidya ağzı beş karış açık kalmış bir şekilde Aramla beraber İlayın karşısındaki koltuğa geçti. İlay cidden işini biliyordu. Uras gelip İlayın yanına oturdu ve "hayırdır hangi dağda kurt öldüde siz geldiniz" dedi kolunu koltuğun sırt bölgesinin üstüne koyarak.
Aram kolunun altına aldığı sevgilisinin saçlarını ucunu okşayarak "hiç öyle biraz takılalım diye geldik eğer beğenmediysen gidebiliriz bak" diyerek güldü. Uras Aramın lafını bitirmesiyle hemen "yok sakın gitmeyin ben çok mutlu oldum gördüğüme" dedi. Aram arkadaşının salaklığına gülerek "kimi gördüğüne sevindin Uras biz üç kişiyiz çünkü" demesiyle Uras söylediği şeyin farkına varıp "yani geldiğinize hepinizin gelmesine sevindim"diyerek toparlamaya çalıştı.
Lidya bu konuşmaya kıkırdamıştı çünkü Urasın niye böyle olduğunu çok iyi biliyordu gözlerini İlaya çevirip kaş göz hareketi yaparak 'senin yüzünden böyle oldu' demeye çalıştı. İlay ise Lidyanın söylemeye çalıştığını anlamıştı bu yüzden güldü ardından o da kaş göz hareketi yaparak 'ne sandın canım' gibisinden bir şeyler demeye çalıştı.
Bir süre Uras ve Aram sohbet ettikten sonra Lidya sıkılarak "ya bu ne böyle sadece siz konuşuyorsunuz" diyerek Aramın kolunun altından çıktı. Uras gülerek "yenge çok özür dilerim ama haftalardır adamın yüzünü göremeyince böyle oluyor" dedi
Lidya kaşlarını havalandırıp "niye göremiyormuşsun sen" dedi merakla Uras daha çok gülerek "niye olucak acaba senin yanından ayrıldığı mı var. Ben çok merak ediyorum bu adam işinde ve uyuduğunda sen yanında yokken nasıl dayanıyor" dedi Lidya duyduklarıyla tekrar Arama sarılıp "yanımda olucak tabii ben sevgilisiyim onun ne bekliyorsun,senin yanındamı duracaktı"diyerek omuz silkti ve daha çok Arama sokuldu.
Aram Lidyanın başına öpücük bırakıp daha sıkı sarıldı. Uras kaşlarını çatarak "ay siz çok vıcık vıcık bir çift olmuşsunuz iğrenç" diyerek midesi bulanıyormuş gibi yaptı. Bunu duyan kızlar ve Aram gülmeye başladılar Aram Uras'a bakarak "Uras inanırmısın arabada İlay da aynı şeyi söyledi" dedi gülme sebeplerini açıklayarak.
Uras gülümseyerek "kalp kalbe karşı derler Aramcım" dedi ve ayağa kalkıp "ben içeriden bir şeyler getireyim Damla'nın saati doldu o gitmiştir" diyerek odadan çıktı. İlay karşısındaki 'harika' çifti izlemeyi bırakıp telefonunu çıkarıp telefonla uğraşmaya başladı. Lidya ve Aram ise karşılarında oturmuş onlara göz deviren İlay dan habersiz kendi aralarında sohbet ediyorlardı.
Bir süre sonra Uras içeriden "Aram ulan gel yardım et bana" diyerek bağırdı Aram tam ayaklanacaktı ki İlay onu eliyle durdurup "siz ikiniz vıcıklığınızı bozmayın ben gider yardım ederim" dedi ve odadan çıkmak için ayaklandı Aram ve Lidya sırıtarak arkasından bakmış ardından Lidyanın konuşmasıyla tekrar konuşmaya devam etmişlerdi.
İlay yavaş adımlarla mutfağa giderken aynı anda etrafta usulca gezdirdi gözünü ev çok büyük ve güzeldi Urasın bu kadar parayı nereden getirdiğini Lidya da İlay da bilmiyordu İlay bunu merak ettiğinden sormak için aklının bir köşesine not etti.
Tam mutfak kapısına gelmişti ki içeriden bağırarak "ulan oğlum ben sana de-"diyerek çıkan Uras'a çarpmasıyla Urasın sözü yarıda kalmıştı ve gözleri mavinin en derin tonu olan gözlerin derinliklerine dalmıştı bu gözler kesinlikle normal değildi,İlay ise burnuna gelen Urasın kokusunda kaybolmuştu... Bölüm sonundan selamlarrr umarım bölümü beğenmişşinizdir Yıldıza basarmızınızzz buraya bir kalp bırakırmısınızzz Aram&Lidya İlay&Uras bölüm hakkında fikirlerinizi buraya yazınızzz canlarım aşağıdaki hesapları takip ederek büyütmenizi sağlarmısınızz. Hesaplar büyürse spoiler soru cevap yaparızzzz ınstagram:flor.aaa49 tiktok:flora_ny_ Seviliyorsunuz🤍
|
0% |