Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@floraaa_ny

KALBİMİN ATEŞİYLE ONUDA YAKTIM

 

Bölüme başlamadan önce yıldıza basarak yorum yaparsanız çok sevinirim:)

Medya:İlay

Bölüm şarkısı: Sinan Akçıl/seni bir tek.

Keyifli okumalar ;)

 

İlay ve Urasın çarpışması üzerine Ortama uzun bir süre sessizlik hakim oldu. Aslında diller konuşmamıştı ama gözler çok şey konuşmuştu. Uras karşısında ona bakan o mavi gözleri çözmeye çalışırken dünyadan soyutlanmış gibiydi şu an hiçbir şeyin farkında değildi ne İlayın beline sardığı kolunun,ne de içeride ona uzun uzun saydıran Aramın.

 

İlay Urasın kokusunu derin bir şekilde içine çekti bu kokuyu uzun bir süre unutmayacaktı. Daha önceden bir birleriyle konuşmuşlardı ve tanışmışlardı ama bu kadar yakın olmamışlardı. Hem bu yüzden hemde birbirlerine karşı çözemedikleri duyguları yüzünden ve tabii şu an ki yakınlıklarından dolayı ikiside şok olmuş transa girmiş gibiydiler.

 

İlay kendine gelmesiyle boğazını temizledi ve hafif geri çekilmeye çabaladı ama sadece çabaladı çünkü beline sarılı olan kollar geri çekilmesine asla izin vermiyordu. İlay daha çok böyle kalmamak ve Urası kendine getirmek adına ortamdaki sessizliği bozarak "Uras"diye seslendi ama Uras onu duymadı çünkü şu an çözmesi gereken bir çift mavi göz vardı.

 

İlay "Uras iyimisin" diyerek seslendi tekrar ama bu da fayda etmedi. İlay bu defa "Uras iyimisin hem çekilirmisin ben geçiyim" dedi Uras yine duymadı. İlay bıkmadan defalarca seslendi ama Uras asla kendine gelmiyordu. İlay en son zorunda kalarak istemeye istemeye elini kaldırdı ve Urasın yanağına bir şamar attı.

 

Tokatın etkisiyle kendine gelen Uras gözlerini kocaman açtı ardından kaşlarını çatarak hafif geriledi ve bir elini yüzüne götürdü. "kızım ne yapıyorsun sen kafayı mı yedin" diyerek sitem etti. İlay alt dudağını dişleri arasına almış pişman olduğunu belirten bakışlar atıyordu. İlayın bu bakışlarını gören Uras şu an bu kızı alıp içine saklamamak için bir neden aradı.

 

İlay hemen elini kaldırıp vurduğu yere koydu ve "ya Uras çok özür dilerim sana seslendim sen cevap vermeyince ben korktum ondan kendine gelmen için vurdum aslında bu kadar şiddetli vurmayacaktım ama nasıl oldu bilmiyorum" diyerek vurduğu yerin üstünü okşadı. Uras ise İlayın bu hallerine erimek üzereydi. Ayrıca şu an İlay onun yanağını mı okşuyordu? Evet kesinlikle erirdi.

 

Uras uzun uzun İlayın gözlerine baktı ardından belindeki elini hafif sıkılaştırdı böylelikle İlay ona daha çok yaklaşmıştı. İlay neler olduğunu idrak edip anlamaya çalışıyordu ama bu yakınlığı sağlıklı düşünmesine ve konuşmasına izin vermiyordu ki. Uras hafif kafasını aşağı eğerek İlayın kokusunu içine tam çekecekken içeriden "oğlum nerde kaldınız siz" diyerek mutfağa yaklaşan Aramın sesini duymalarıyla İlay hemen ellerini Urasın göğsüne koydu ve iteledi Urasın uzaklaşmasıylada hemen tezgahın önüne gitti.

 

Uras İlayın bu hareketine şok olmuştu çünkü o kendini daha geri çekmeden İlayın tezgahın önüne gitmesini ve hiçbir şey olmamış gibi davranmasını asla beklemiyordu. Mutfağa giren Aram "iki tabak taşımak bu kadar zormu gerçekten alacak gelecektiniz işte" diyerek söylendi. Uras kendine gelip "çok kolaysa gel kendin götür" diyerek eline iki tabak aldı ve Aramın eline tutuşturdu. Aram söylene söylene tabakları aldı ve gitti.

 

Uras Aramın gitmesiyle İlaya dönerek "yeminime hayatımda senden iyi rol yapanı görmedim" diyerek içini döktü. İlay Urasa yüzünü dönerek "bende senden narinini görmedim ufacık tokat attım bir bayılmadığın kaldı" dedi ama şu an ne dediğini o da bilmiyordu çünkü az önce ki yakınlığın etkisinden çıkamamıştı. Uras öylemi dercesine kaşlarını havalandırıp "kızım sen attığın o tokata ufak mı diyorsun" dedi hayrete düşmüş gibi.

 

İlay eline iki tane tabak aldı ardından omuz silkerek "ölmediysen sorun yok hem özür diledim zaten" diyerek mutfaktan kaçtı tabii bu sırada arkasından homurdanan Urası duymuştu ama daha fazla o ortamda duramayacağı için cevap vermeden çıkmıştı.

 

Odaya gelmesiyle Lidya hemen lafa atlayarak "maşallah mutfağa gidende gelemiyor" dedi. bunu duyan İlayın Lidyaya bakış atmasıyla Lidya usulca Aramın kolunun altına girdi ve sesini kesme kararı aldı.

 

Gelen içecek ve yiyecekleri sohbet ederek yediler ama şimdi daha büyük bir sorunları vardı bu bulaşıkları kim toplayacaktı. Uras öne eğilerek dirseklerini bacağına yasladı ve "oğlum az önce ben ve İlay getirdik şimdi siz topluyorsunuz" dedi. Aram ise yanındaki sevgilisinin elini eline alarak işaret parmağıyla üstünü okşadı ardından ayıplarcasına bir bakış takındı ve Urasa dönerek "ne demek biz topluyoruz,ulan sen misafirlerine bulaşık toplatmaya utanmıyor musun" dedi

 

Uras omuz silkerek "yok utanmıyor ben. Hem siz benim utancımı dert etmeyin hadi yallah bulaşıklar elinizden öper" dedi. Bu sırada ikilinin bu atışmasını gülerek izleyen Lidya ve İlay durumdan pek keyif alıyordu denemezdi. Tamam komikti ama sabahtandır tartışmak yerine kalkıp yıkasalar hallolmuştu.

 

Aramın "biz bu eve misafir olarak geldik hiç bir şekilde bulaşık toplamayız" demesiyle Uras tam söze atlıyacaktı ki Lidya bu durum daha fazla uzamasın diye Uras'tan önce davrandı ve "bence taş kağıt makas yapın kaybeden yıkasın" dedi

 

Lidyanın söylediğiyle üç gözde ona döndü ve anlamsız bakışlar atmaya başladı Lidya ne var derecesine başını sallayıp "ne yani bıraksam sabaha kadar tartışacaksınız yapın işte dediğimi" dedi. Aram ve Uras bir birlerine baktılar ardından aynı anda"tamam o zaman" dediler

 

******

 

~BİR BUÇUK SAAT SONRA~

 

"Güzelim varya sırf sen istedin diye yapıyorum ben bunları yoksa şimdi o Uras iti burda bunları yıkıyor olucaktı" dedi elindeki tepsiyi masaya bırakarak.

 

Taş kağıt makas yapmışlardı ve kaybeden taraf Aram ve Lidya olmuştu ama Aram "hile yapıyor bu şerefsiz" diyerek itiraz etmişti ve bir sürede bunun üzerine tartışmışlardı Lidya ise sonunda dayanamayıp olaya el atmıştı ve Arama "Aram bulaşıkları biz toplayalım" demişti

 

çünkü biliyordu Aram inat ettiyse orda bin bir dalavere çevirecekti,ama karşısındaki Urasta pek inatçı olduğu için bu iş uzayacaktı. Lidyada olayın bitmesi için bunu söylemişti Aramda Lidyayı kırmamak için her ne kadar istemesede kabul etmişti ve şimdi bulaşıkları makineye yerleştiriyorlardı.

 

Lidya elindeki bulaşığı makineye koyarak Arama döndü ve "sevgilim tabi ki biliyorum sen yaptırırsın Urasa ama ben büyüklük bizde kalsın dedim tamam mı? o yüzden hadi şimdi yardım et bakalım" dedi ardından elini Arama tabağı vermesi için uzatarak "hem dilin değil elin çalışsın hadi" dedi emrivaki bir şekilde.

 

Aramın dudağında çarpık bir gülüş belirmişti Lidyanın bu hareketiyle. Emir mi veriyordu güzel sevgilisi ona. Lidyanın bulaşık için uzattığı eli tutarak kendine çekti ve yanağını canını acıtmayacak şekilde ısırdı. Aramın bir anada kendini çekmesiyle ufak bir çığlık atan Lidya daha çekilmenin etkisinden çıkmadan Aramın onu ısırmasıyla acıyla inledi.

 

Aram kollarını Lidyanın beline sararak göğsüne yasladı tam yanağına öpücük bırakacağı zaman yanağına yediği şamarla ve itilmesiyle şok oldu. Lidya geri gitti ve işaret parmağını sallayarak "sen varya kesin köpeksin niye ısırıyorsun ya beni" dedi. Aram gülerek Lidyaya yaklaşıyordu ki Lidya eliyle onu durdurarak "yok öyle dünya hem ısır hem sarıl oh ne güzel dünya uzak dur benden! ne zaman insan olma kararı alırsan o zaman yaklaşırsın bana" dedi.

 

Aram Lidyanın söyledikleriyle gür bir kahkaha attı. Oysa ki Lidya çok ciddiydi söylediklerinde. Lidya Aramın gülmesini kolları göğsünde bağlı ve kaşları çatık bir şekilde izliyordu,şu an Aramı alıp boğma fikri ona çok cazip gelmişti.

 

Aram gülmesini sonlandırarak Lidyaya döndü ve "ben senden uzakmı kalacağım" dedi bir adım Lidyaya doğru atarak. Lidya kendinden emin bir şekilde başını salladı "evet ne zaman insan olursan o zaman yaklaşacaksın" dedi.

 

Aramın bir adım daha Lidya ya doğru gelmesiyle Lidyada bir adım gerilemişti ve sırtı arkasındaki tezgaha çarpmıştı, içinden 'yolun sonuna geldin Lidya şimdi sıçış zamanın' dedi. yani hafiften bir tırsmadım dese yalan olurdu.

 

Aram tezgaha çarpan Lidyayla keyifli bir şekilde gülümsedi. Lidya tekrar parmağını sallayarak "Aram bir adım daha atarsan çok kötü olur" dedi. Aram Lidyaya yaklaşıp kafasını Lidya'nın yüzüne eğerek "ne olur" dedi. Lidyanın nefesi tutulmuştu amacı neydi bu adamın.

 

Lidya kaşlarını çatarak "valla sen çok arsız oldun uzak dur benden" dedi. Aram gülerek Lidyanın yanağına bir öpücük bıraktı ve "güzelim bence boşuna o güzel ağzını yorma çünkü ben senden bir adım bile uzak olsam yinede sana çekilirim hem zaten ben senden asla uzak durmam" dedi

 

Lidya şu an eriyordu evet evet kesin eriyordu. Hem yaklaşmasıyla sıcak basmıştı,hemde söyledikleriyle. Bu adam kesinlikle kalbe zarardı. Aram kafasını biraz daha eğerek Lidyanın kokusunu içine çekti. Lidyada fırsat eline geçmişken kendine gelerek Aramın yanağını sert bir şekilde ısırdı.

 

Aram ısırığın etkisiyle acı bir şekilde inleyip geri çekildi. "güzelim ne yapıyorsun"dedi yanağını tutarken. Lidya elini göğsüne sürterek "ohhh ödeştik sen beni hep ısırıyorsun ben de seni ısırdım" dedi ve güldü keyfi şu an yerine gelmiş idi.

 

Aram gülerek "sen varya sen,bende sevgilim bana kıyamıyor dedim meğerse kandırmışın beni" dedi. Lidyada omuz silkerek "salak mı yazıyor benim alnımda niye kıyamıyormuşum sana gayet güzelde kıyarım" dedi

 

Aram yanağını tutmaya devam ederken Lidya "hadi ver tabakları yerleştirelim" dedi. Aram tabakları alarak Lidyaya uzatmaya başladı. Bir süre sonra mutfağı toplayıp salona geçtiler salonda otururken Uras bir anda ayağa kalkarak "Aram gelsene biraz iş hakkında sana danışmam gereken şeyler var" dedi.

 

Aram "oğlum otur işte sonra gösterirsin"dedi. Uras bir anda ciddileşti ve boğazını temizleyerek "önemli bir konu var Aram şu an" dedi. Aram Urası ne demeye çalıştığını anladı ve Lidyaya dönerek "güzelim siz oturun ben bir bakıp geleyim olurmu" dedi Lidya kafasını sallayarak "tamam sorun yok siz gidin" dedi.

 

Aram Lidyayı öperek ayaklandı ve Urasa doğru adımladı Uras "merak etmeyin çok ayrı kalmayacaksınız. Hemen mırç mırç oldunuz " dedi. Aram Urasın ensesine bir tokat atarak "yürü lan" dedi. Lidya ve İlay ise arkalarından gülüşüyorlardı.

 

Aram ve Urasın gitmesiyle Lidya hemen kalkıp İlayın yanına gitti. Lidya İlayı cimcikledi. "kız siz mutfaktan niye gelmediniz" diyerek sabahtır meraktan çatlamak üzere olduğu soruyu sordu. İlay kolunu tutarak "ahhh napıyorsun ya" dedi hem isyan ederek hemde konuyu değiştirmeye çalışarak.

 

Lidya gülerek "hiç konuyu değiştirme soruma cevap ver" dedi biraz daha cevap vermezse meraktan çatlayabilirdi çünkü. İlay bir şey yok bakışı atarak "birşey olmadı tabakları aldık geldik"dedi.

 

Lidya "tabii tabii zaten mutfak Çin'de olduğu için geç geldin" dedi ve İlayın omuzuna vurdu. "hadi hadi söyle ne oldu" İlay ofladı ve anlatmaya başladı çünkü biliyordu o anlatana kadar Lidya ısrar edecekti.

 

Lidyaya dönerek "ya bak şimdi ben mutfağa gidiyordum tam kapıya geldiğimde Urasla çarpıştık sonra bu far görmüş tavşan gibi dondu kaldı ben seslendim bu duymayıncada tokat attım ama sanırım biraz sert atmışım bu da buna söylendi bu kadar" dedi yaşananların üstünden geçerek.

 

Lidya kabul etmez gibi başını salladı "ne yani hiç birşey olmadımı" dedi üzülerek İlay kaşlarını çatarak "ne olmasını bekliyorsun acaba sen"dedi kızıyormuş gibi yaparak. Lidya eliyle oynayarak "ne bileyim yani böyle bir teklif,bir öpüc..."demeye kalmadan İlay Lidyanın omuzuna vurarak "arsız arsız konuşma beni dellendirme" dedi.

 

Lidya gülerek "ne yani hiçbirşey olmadı mı gerçekten. İlay en küçük yakınlaşma bile olduysa ve sen söylemiyorsan seninle ömrüm billah konuşmam" dedi. İlay gözlerini belertip "saçmalama Lidya"dedi.

Lidya yerinde zıplayarak "valla olmuş yoksa böyle yapmazdın. Ya İlay lütfen söyle" dedi.

 

İlay oflayıp "bak bir şey oldu ama abartı birşey olmadı sadece böyle değişik değişik baktı sonra tam kafasını bana doğru eğmişti ki Aramı duymamla ittirdim ben onu" dedi Lidya kahkaha atmaya başlamıştı bile.

 

İlaya dönerek "yani Aram gelmese" dedi e harfini uzatarak. İlay Lidyaya dönerek "saçmalama Aram gelmese bile bir şey olmayacaktı tamam hoşlanıyorum ondan ama aramızda bir durum yokken öyle bir şey yapamaz" dedi.

 

Lidya ciddileşerek "haklısın" dedi ardından bir süre daha sohbet ettiler.

Aradan bir süre geçmesiyle Lidya Aramları merak ederek yukarı çıktı.

 

Yukarı geldiğinde çalışma odasının kapısına doğru ilerledi kapı aralık kalmıştı. Tam içeri gireceği zaman Urasın konuşmasıyla durarak istemsiz bir şekilde onları dinlemeye başladı "Aram eminmisin görüşmeme konusunda bak kendisi çok kötü,hem işlerin başınada biri geçmeli" dedi Uras.

 

Aram çok kararlı bir şekilde "ben o gece yanan kalbimin ateşiyle onu da yaktım bu yüzden cehennemin dibine kadar yolu var ne oluyorsa olsun. O pis işlerine beni karıştırmaktan vazgeçsin,onun kalbimi ateşe verdiği gibi ben ruhumu ateşe vermem bunu bilsin." dedi kararlı olduğu belli olan ses tonuyla.

 

Lidya hiçbir şey anlamamıştı ne hakkında konuşuyorlardı. Urasın bahsettiği kişi kimdi? Arama ne yapmıştı? bahsettikleri işler neydi?Lidya daha çok dinlememek adına kapıyı tıklatarak içeri girdi ve gülümseyerek "sabahtır ne konuşuyorsunuz siz" dedi ve Urasın karşısında ki Aramın yanına gidip koltuğun kenarına oturdu.

 

Lidyanın oturmasıyla Aram hemen ayaklanarak Lidyayı kendi yerine oturtmuştu. Sevgilisini orada oturtacak değildi. Lidya gülümseyerek oturdu koltuğa. Aram ayakta durarak "işler hakkında konuşuyorduk güzelim öyle konuşurken dalmışız" dedi ardından devam ederek "hem sen niye geldin ki biz geliyorduk zaten" dedi.

 

Lidya omuz silkerek "sıkıldım ve geç oldu gidelim artık diyecektim" dedi. Uras lafa atlayarak "yenge beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum iki dakika bensizliğe dayanamıyorsun" dedi gülerek. Lidyada kafasını sallayarak "evet evet kesinlikle dayanamıyorum" dedi ardından Arama dönüp "gidelim mi artık" dedi. Bunu duyan Aram gülmeye başladı. "gidelim güzelim gidelim" Uras ayıplarcasına Lidyaya bakarak "ayıp oluyor yenge" dedi

 

Lidya ayaklandı. "ayıpsa bana ayıp sanane" dedi bir filme gönderme yaparak.

Aram sevgilisinin elini tutarak "hadi bizi geçir Uras biz gidelim" dedi. Uras "yolu bilmiyor musunuz gidin işte" dedi. Aram kaşlarını havalandırıp "tamam o zaman biz İlayı da alıp gidelim" dedi ve kapıya doğru adımlayıp odadan çıktılar.

 

Uras hemen ayaklanarak "canım kardeşim bekle geliyorum geçireyim sizi" dedi. Aram vuruşunu doğru yerden yapmıştı. Aram ve Lidya keyifle gülümseyerek merdivenleri indiler alt kata geldiklerinde Lidya Aramın elini bırakarak salona geçti ve hem eşyaları aldı hemde İlayı çağırdı.

 

Kapının önüne geldiklerinde kapıyı açıp otuz iki diş sırıtan Urası görmeleriyle ikiside sırıttı. Uras Arama sarılarak "söylediklerimi tekrar düşün" dedi sessiz bir şekilde ama Lidya duymuştu. Ardından Lidyaya dönerek el sıkıştı ve "güzeller güzeli yengem tekrar beklerim hepinizi" dedi. Hepinizi kelimesini bastırarak söylemişti.

 

İlaya geldiğinde sıra el sıkıştılar ve Uras "tekrar beklerim maviş hanım" dedi. İlay kaşlarını çatmaya çalışarak "ismim İlay" dedi. Uras gülerek "ama mavi gözlüsün" dedi. İlayda gülümseyerek "ama ismim İlay" dedi. Uras dişleri görünecek şekilde gülerek "tamam maviş İlay hanım" dedi. İlay güldü ve başını sallayarak elini geri çekti.

 

Üçlünün beraber dışarı çıkmasıyla Uras kapıyı kapattı ve içeri geçti. Aram ve Lidya önde kol kola yürürken İlayda arkalarından yavaş adımlarla geliyordu. Aram arabanın önüne gelmeleriyle ön koltuğun kapısını açtı ve Lidyanın oturmasını bekledi,Lidya oturduktan sonra saçlarının arasına bir öpücük bıraktı bu hareketiyle Lidyanın dudaklarında derin bir tebessüm oluştu.

 

Aram kapıyı kapatıp bu defada yavaş adımlarla gelen İlayın kapısını açtı. İlay Aramın bu hareketine gülerek "helal lan enişte biliyorsun işini" dedi ve arabaya bindi. Aramda gülerek "işimi bilmekten değil baldız ben centilmen bir adamım" dedi. İlay kafasını sallayarak "onu biliyoruz" dedi.

 

Aram kapıyı kapattı ve kendi koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırmasıyla hemen Lidyanın narin elini avucuna alarak derin bir öpücük bıraktı üstüne. Lidya bu harekete her ne kadar alışık olsa bile her seferinde karnında kelebekler uçuşuyordu.

 

Aramın arabayı sürmesiyle İlay ve Lidya sohbet etmeye başlamışlardı arada Aramıda konuşturmaya çalışsalar da Aram kısa cevaplar veriyordu çünkü her ne kadar iyi araba sürse de Lidya arabadayken üstün bir dikkatle sürüyordu arabayı.

 

Bir süre sonra arabanın evin önüne gelmesiyle Aram arabayı durdurdu ve Lidya ve İlaya döndü. İlay ikisini yalnız bırakmak adına "hadi Aram iyi geceler ben kaçar" dedi ve arabadan çıktı kapıyı kapatmadan önce Aram seslenerek "iyi geceler İlay" dedi ve böylelikle İlay kapıyı kapatıp eve doğru adımladı.

 

İlayın inmesiyle Lidya Arama sarılarak "iyi geceler sevgilim"dedi. Aramda kollarını Lidyanın beline dolayarak "sen yokken iyi mi geceler sence" dedi ve köprücük kemiğinin üzerindeki bene bir öpücük kondurdu. Lidya Aramın öpücüğüyle huylanarak kafasını Aramın kafasının olduğu tarafa yatırarak gülümsedi.

 

Lidya geri çekilerek "yine de iyi geceler olsun" dedi. Aram Lidyanın çekilmesiyle ellerini avucuna alıdı "sen istiyorsan olsun bakalım" diyerek avucunun içene öpücük kondurdu. Lidya "o zaman gideyim ben" dedi ve ellerini kendine çekti. Aram gülümseyerek "o zaman git sen" dedi. Lidya arabadan inip kapıyı kapatmadan Aram konuşarak "iyi geceler Lidyam" dedi. Lidya gülümsedi ve "Sanada ve dikkat et sevgilim" dedi.

 

Lidya kapıyı kapatarak arkasını döndü ve evin kapısının önüne adımlamaya başladı kapının önüne geldiğinde arkasını döndü ve Arama el salladı ardından içeriye geçti. İçeriye girip kapıyı kapatmasıyla dışarıdan araba sesini duydu ve Aramın gittiğini böylece anlamış oldu. Lidya İçeriden İlayın konuşma sesini duymasıyla kimle konuştuğunu merak ederek hemen topuklularını çıkardı ve o tarafa adımladı.

 

Salona geldiğinde koltukta oturup telefonla konuşan İlaya kaş göz hareketi yaparak 'kimle konuşuyorsun' dedi. İlay gülerek "Annemle konuşuyorum" dedi ardından telefonu dinledi ve Lidyaya "gelsene annem seninle konuşacak" dedi. Lidya zaten konuşmaya gitmeye hazırlandığı için gülümseyerek hemen İlayın yanına gitti ve telefonu eline alıp hoparlöre aldı.

 

"Alo Defne teyzem nasılsın" dedi Lidya sesinden belli olan sevgiyle. Defne Hanım kızı yerine koyduğu Lidyanın sesini duymasıyla sevinç dolu bir sesle "İyiyim sen nasılsın güzel kızım" dedi. Lidya Defne Hanımın söylediği kelimeyle derin bir tebessüm etti 'güzel kızım' annesi öyle derdi. Lidya düşüncelerini bir kenara bırakarak "bende iyiyim Defne teyzem"dedi. Defne teyze asıl arama nedenini dile getirerek "güzel kızım yarın bana kahvaltıya gelsenize" dedi.

 

Lidya İlaya baktı çünkü ona sormadan cevap vermek istemiyordu. İlay gözlerini kapatıp açarak 'tamam' demeye çalıştı. Lidya İlayı anlayarak "bir sorun çıkmazsa geliriz teyzem" dedi. Defne Hanım aldığı cevaptan memnun olarak "Kara oğlanın işi yoksa o da gelsin" dedi.

 

Lidya Defne Hanımın dediğiyle gülerek "sorarım teyzem kara oğlan müsaitse gelir" dedi. Defne Hanım "tamam güzel kızım söylersin,istediğiniz bir şey var mı hazırlayayım" dedi. Lidya "yok yok teyzem,sen ne yaparsan yeriz" dedi. Defne Hanım "o zaman ben size peynirli börek yaparım" dedi çünkü Lidyanın kahvaltı da börek yemeyi çok sevdiğini biliyordu.

 

Lidya "olur teyzem yeriz biz" dedi. Defne Hanım "kara oğlanın istediği bir şey varsa söyle olur mu kızım" dedi. Lidya Defne Hanımın Arama takıntısı olduğunu düşünmeye başlamıştı artık. Gülerek "sorarım teyzem sorarım" dedi. Defne Hanım mutlu bir şekilde "tamam o zaman ben sizi çok tutmayayım iyi geceler kızlarım" dedi. Lidya ve İlay aynı anda "iyi geceler" dediler ve telefonu kapattılar.

 

Lidya ayağa kalkarak "İlay ben uyumaya kaçar" dedi ve İlayın yanağına bir öpücük bıraktı. İlay "tamam hadi iyi geceler" dedi ve o da öptü Lidyayı. Lidya salondan çıkarak kendi odasına geçti İlk önce üzerini değiştirerek pijamalarını giydi ardından kirlilerini de alarak Lavaboya geçti.

 

Lavabo da kirlileri sepete attı ardından tuvalete girdi. Lavabodan çıkıp ellerini yıkadı,dişlerin fırçaladı ve yüzündeki makyajını silmeye başladı. Makyajını silip bakım kremlerini sürdü ve Lavabodan çıktı. Odaya girdiğinde telefonunu alarak yatağına girdi ve Arama mesaj atmak için WhatsApp'a girdi.

 

Siz: Aram uyudun mu?

 

A🤍: Evet güzelim uyudum.

 

Siz: Uyuduysan nasıl cevap veriyorsun acaba?

 

A🤍: Sen yazdıysan ben uyurkende cevap veririm.

 

Siz: Aferin 👏 sürekli bu performans ile devam etmeni bekliyorum

 

A🤍: Şüphen olmasın.

 

Siz: Tamam

 

Siz: Ben şey diyecektim Defne teyze yarın bizi kahvaltıya davet etti. Kara oğlanda gelsin dedi müsait misin yarın

 

A🤍: Sabah müsaitim. öğlenden sonra bir dava var,yani gelirim.

 

Siz: Tamam güzel, peki istediğin bir şey var mı? Varsa söylememi istedi.

 

A🤍: Yani hazır gelmişken seni vermelerini istiyorum.

 

A🤍: Kabul mü?

 

Siz: Kabul mü değil mi bilmiyorum ama bildiğim bir şey var o da Murat amcanın seni silahla kovalayacağı.

 

A🤍: Kabul edecekse eğer razıyım silaha.

 

Siz: Tamam o zaman ben arayıp sorayım Murat amcaya

 

A🤍: Yok güzelim sen şimdi arama uyuyordur rahatsız olmasın.

 

Siz: Yok arayayım ben,sonra sen uyuyamazsın meraktan

 

A🤍: Tamam güzelim ben ararım sen yorulma. Uyu sen,uyu.

 

Siz: Tamam ama bak sakın unutma

 

A🤍: Unutmam ben merak etme.

 

Siz: Etmem etmem

 

Siz: İyi geceler sevgilim.

 

A🤍: İyi geceler Lidyam.

 

Lidya Aramın mesajını beğenerek telefonu kapattı ve uyku pozisyonuna geçti çünkü artık gerçekten uykusu gelmişti.

 

                                   🪷

Lidya ve İlay sabah erken kalkarak hazırlanmış ve kapıda onları bekleyen Aramın arabasıyla İlay'ın ailesinin evine gelmişlerdi şu an ise kapıyı çalmış kapının açılmasını bekliyorlardı.

 

İlay tam elini kaldırıp tekrar zili çalacağı zaman kapı hızla açılmış ve içeride otuz iki diş sırıtan Defne Hanım ilk görünmüştü,ardından kapının arkasından çıkan İlay'ın kardeşi Aras görünmüştü onun da Defne Hanımdan eksik kalır bir yanı yoktu çünkü o da otuz iki dış sırıtıyordu.

 

Defne Hanım kollarını açarak geldi ve Lidyaya sarıldı sıkı sıkı "nasıl özledim sizi"diyerek daha da sıktı Lidyayı. Biraz daha sıkarsa Lidyayı boğacağını fark eden Defne Hanım Lidyaya sarılmayı bıraktı. Lidya sonunda nefes alarak konuşmaya başladı "bizde seni çok özledik teyzem" dedi ardından içeri geçerek Arasa sarıldı.

 

Aras"hoş geldin Lidya ablam" dedi m harfini uzatarak. Lidyada kollarını Arasa sararak "hoş buldum eşşek" dedi ve gülerek geri çekildi. Aras kaşlarını hafif çatarak "ayıp ettin be ablam" dedi ve güldü ardından kapıya dönmesiyle gördüğü adamla gözleri ışıldadı resmen. Hemen koşar adımlarla sarılan annesi ve İlaya çarparak Aramın yanına gitti ve kollarını açarak "aslan eniştem gelmiş hoş gelmiş" dedi yüksek sesle ve Arama sarıldı.

 

Aramda Arasa sarıldı ardından kafasını kolu altına alarak saçlarını karıştırdı ve "hoş buldum küçük kanarya" dedi çünkü ikisi de fanatik fenerliydi. Aras kafasını Aramın kolundan kurtarıp "eniştem bir bak bana benim nerem küçük Allah için" dedi isyan eder gibi çünkü gerçekten küçük değildi yaklaşık 1.85 boylarında 21 yaşında bir gençti.

 

Aram omuz silkerek "bana göre küçüksün" dedi aslında aralarında aşırı bir boy farkı yoktu sadece yedi cm vardı.

Aram kolunu Arasın omuzuna atarak içeri yürümeye başladılar. İçeri girmeleriyle İlaya sarılan Defne Hanım sonunda ayrılmış Hızla Aramın yanına gelmişti ve eliyle işaret ederek "Az eğil Kara oğlan" dedi.

 

Defne Hanımın söylediğiyle Aram hemen eğilmişti,böylece Defne hanım kolaylıkla Aramın yanaklarını sıkarak "sen kilomu vermişin kara oğlan" dedi. Aram yanaklarını kurtarmaya çalışarak "vermedim aslında" dedi. Konuşamadığı için bir değişik çıkmıştı sesi bu da Lidya ve İlay'ın gülmesine sebep olmuştu.

 

Aras eniştesinin bu haline dayanamayarak Annesi ve eniştesinin arasına girip "Anne ne yapıyorsun dağ gibi eniştemi ne hale getirdin" dedi. Defne Hanım kaşlarını çatarak oğluna döndü "sus sen eşşek sıpası terliği kafana yersen görürsün sen" diyerek sesini kesti Arasın.

 

Aras işittiği tehdit ile ellerini teslim oluyormuş gibi kaldırarak "enişte üzgünüm benim kafam terlik yemeye müsait değil ben daha bu kafayla sizi tedavi edeceğim" dedi sonlara doğru böbürlenerek.

 

Aras her ne kadar komik ve eğlenceli bir insansa oldukça zekiydi. Bunun göstergeside Dokuz Eylül Tıp fakültesini ilk yıldan kazanmasıydı ama bu zekiliği İlay için pek bir şey değildi. İlay Arasın yanına gelerek kafasına bir tokat attı ve "dur ben insanlığı ve bizi senin tedavilerinden kurtarayım" dedi.

 

Aras kafasını tutarak ablasına döndü "varya ilk ameliyatımı sana yapıcam"dedi.

İlay burun kıvırarak "ordan bakınca ameliyatlık bir tarafım var gibi mi duruyorum maşallah taş gibi kızım" dedi ve kollarını göğsünde bağladı. Yekta gülerek ablasının yanına gitti "sorunda orda dışardan bir sorun yok ama" baş parmağıyla İlay'ın kafasına vurarak "burayı bir baktırmak lazım"dedi.

 

İlay tam bir tokat daha Arasın kafasına geçireceği zaman Aras hızlı davranarak odaya topukladı. Arasın gitmesiyle İlay'da peşinden odaya gitmişti. Bu sırada olanları gülerek izleyen üçlü oldukça keyifliydi. Defne Hanım artık alışmıştı bunlara o yüzden böyle keyifliydi.

 

Defne Hanım "hadi gelin kahvaltıya geçelim" dedi güler bir yüzle ve önden odaya gitti. Lidya tam Defne Hanımın arkasından gitmek için adımlamıştı ki bileğine sarılan elle olduğu yerde durdu.

 

Aram Lidyayı tutarak sıkı sıkı sarıldı ve "sabahtandır şu anı bekliyorum" diyerek kokusunu içine çekti ardından Lidya'nın yüzünü avuçladı ve her bir noktasına öpücükler kondurdu. Lidya kafasını hafif geri çekerek "sen niye beni bu kadar özlüyorsun"dedi çok vahim bir şey söylüyormuş gibi.

 

Lidya'nın söylediği ile Aram içinde bir şeyler kopuyor sandı çünkü bu kız çok...çok fazlaydı onun için,bu güzellik... Aramın başına bela olan bu tatlılığı... kelimelerle anlatamayacağı kadar fazlaydı.

 

Aram başını yan yatırarak "sen niye bu kadar güzel ve tatlısın"dedi ve dışardan gören birinin asla tahmin edemeyeceği tatlılıkta gülümsedi. Lidya gülümseyerek "kalbimin sahibinin güzelliğindendir" dedi ve parmak ucuna kalkarak Aramın yanaklarına öpücük bıraktı.

 

Lidya'nın söylediğiyle içi eriyen Aram,Lidya'nın ondan ayrılmasıyla "kimmiş senin kalbinin sahibi" dedi mayhoş bir ses tonuyla. Lidya kollarını Aramın boynuna dolayarak "o kendini biliyor"diyerek göz kırptı.

 

Aramın yanağına son bir öpücük bıraktı ve kollarını çözerek bir adım geriledi "hadi gel gidelim yoksa birazdan Murat amca bizi basacak" dedi ve önden yavaş adımlarla yürümeye başladı. Aram gülerek Lidya'nın duymayacağı bir şekilde "az kaldı az" diyerek mırıldandı.

 

Lidya Arama dönerek "bir şey mi dedin sevgilim" dedi. Aram başını iki yana sallayarak "yok güzelim bir şey demedim". Arama başını sallayarak odaya giren Lidya'nın ardından Aramda odaya giriş yaptı.

 

Odaya girdiklerinde Murat Beyin kolları altındaki İlay ve karşılarında oturmuş ufak bir çocuk gibi azar işiten Aras çarpmıştı gözlerine. Lidya İlaya baktığında İlay,kardeşinin babasından işittiği azarın mutluluğuyla ağzı kulaklarında bir şekilde gülümsedi.

 

Arası azarlaması biten Murat Bey gözlerini kapıya çevirdiğinde Lidyayı gördüğünde gülerek "Lidya güzel kızım hoş geldin" dedi yüksek sesle ve İlay'ın olmadığı kolunu kaldırarak Lidya'nın gelmesini söylemişti bir nevi.

 

Lidya koşar adımlarla Murat Beyin kolunu altına girdi ve "hoş buldum Murat amcam"diyerek sıkı sıkı sarıldı. Murat Bey kolunun altına giren Lidyaya sarıldı bu sırada dudaklarında derin bir gülümseme vardı çünkü ailecek beraber olmayı çok seviyordu.

 

Kafasını kapıya çeviren Murat Bey kapıda gördüğü Aramla gülmeyi bıraktı ve burun kıvırarak "sende hoş geldin" dedi. Aslında Aramı seviyordu ama ne yalan söylesin Lidya ile sevgili olduklarını öğrendiği günden beri hep böyleydi. Aramda Murat Bey her ne kadar soğuk yapıyorsa yapsın asla terbiyesini bozmamış ve çok sıcak kanlı yaklaşmıştı çünkü biliyordu Murat Beyin Lidyayı kızı gibi gördüğünü.

 

Aram gülümseyerek Murat Beyin önüne geldi ve elini öpmek için hafif eğilerek elini uzattı. Aramı anlayan Murat bey gülerek elini uzatmıştı ama pekte belli etmemişti güldüğünü. Murat Beyin elini öpen Aram "hoş buldum Murat amcam" dedi ve karşılarındaki koltuğa oturdu.

 

Salonda bir süre gergin bir sessizlik oldu ardından salona elinde börek tabaklarıyla giren Defne Hanımın "börekler geldi hadi herkes sofraya" diyerek herkesin ayaklanıp masaya oturmasını sağladı.

 

Masanın baş köşesine Murat Bey oturdu,hemen sol tarafına eşi Defne Hanım,Defne Hanımın yanınada İlay oturdu. Murat Beyin sağ tarafındada sırasıyla Aram Yekta ve ortalarına da Lidya oturmuştu.

 

Murat Bey'in "afiyet olsun" demesi üzerine herkes yemek yemeye başlamıştı. Defne Hanım börek tabağını Lidyaya uzatarak "al bakalım güzel kızım" dedi. Lidya aldıktan sonra Arama uzatıp "sen de al kara oğlan" dedi. Aram tabaktan börek alacağı zaman tabağa uzanan elle durmak zorunda kaldı çünkü Murat Bey bütün tabağı istila edecek şekilde börek almaya çalışıyordu.

 

Murat Beyin uzun bir süre börek seçememesi üzerine Defne Hanım gülümseyerek dişleri arasında "Murat al böreğini artık beni dellendirme" dedi tehdit vari bir ses tonuyla. Murat Bey somurtarak bir börek aldı ve tabağına koydu böylelikle Aramda börek almayı başarmıştı.

 

                                     🌚

 

"İlay yeter yemin ederim sabahtan beri elbise deneye deneye bir haller oldu bana. Denek miyim ya ben"diyerek isyan etti Lidya,çünkü son giydiği elbiseyide İlay'ın beğenmemesi onu gerçekten çıldırtmıştı.

 

Defne Hanımlarda,Murat Beyin Arama sataşması Yektanın eniştesini koruma çabaları eşliğinde kahvaltı yapmışlardı. Kahvaltı bittikten sonra Aram davası olduğu için kalkmıştı bunun üzerine Lidya ve İlay'da alışverişe gidecekleri yere onları Aramın bırakmasını istemişlerdi.

 

Şimdi de mezuniyet için elbise bulmuş ve mezuniyet partisinde giymek için elbise seçiyorlardı aslında seçemiyorlardı çünkü Lidya'nın giydiği hiçbir elbiseyi beğenmiyordu İlay. Bir elbiseyi fazla kısa buluyor,birini fazla uzun,bir elbiseyi fazla abartı buluyor,birini fazla sade bu yüzdende Lidya çıldırmak üzereydi.

 

İlay elindeki elbise ile Lidyaya dönerek "bak bunu dene bu kesin çok güzel olucak" diyerek Lidya'nın isyanını es geçmiş ve sabahtandır tekrarladığı şeyi söylemişti. Lidya yanında ki koltuğa oturarak "denemiyorum ya,bana ne zaten denesemde bir sorun bulup beğenmeyeceksin" dedi ve kollarını göğsünde bağlayarak omuz silkti.

 

İlay Lidya'nın yanına oturarak tam bir şey söyleyeceği zaman Lidya önce davranıp İlay'ın sesini taklit ederek "bak ama bu çok yakışır eminim diyeceksin biliyorum " dedi. İlay masum bir şekilde gülerek "ama yakışacak eminim" dedi. Lidya İlayın bu hareketine gülerek ayağa kalktı ve elbiseyi İlayın elinden alarak "bak başka denemem haberin olsun" dedi ardından kabine doğru yürüdü. İlayın dudaklarında ise zafer gülüşü vardı.

 

Lidya bir süre sonra elbiseyi giymeyi başarmış ve şu an ağzının suları akarak kendine bakıyordu. Evet evet şu an kendine hayran olmuştu. Kendine bakmayı keserek kabinden çıktı ve İlayın yanına gitti. İlay Lidyayı gördüğünde mavi gözlerini kocaman açtı çünkü arkadaşı çok güzeldi.

 

İlay koşar adımlarla Lidya'nın yanına gitti ve üçyüz atmış derece etrafında döndü. Önüne geldiğinde kollarını kendi beline yerleştirerek "ben eminim demiştim" diyerek gururla Lidyaya baktı. Lidya gülerek "bende çok beğendim,hadi ben gidiyorum üstümü çıkarayım ve biz gidelim" arkasını dönerek kabine doğru ilerledi çünkü daha çok dayanamazdı. İlay Lidya'nın arkasından gülerek başını salladı ve elbiselerin içinde kaybolarak Lidyayı beklemeye başladı.

 

bölüm sonundan selamlarrr

umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur🌸

bölüm hakkında fikirlerinizi buranın üzerine tıklayıp çıkan artıya basarak yazabilirsinizzzz

İlay ve Uras çok şapşal değiller miiiii

En beğendiğiniz çift

Lidya&Aram

İlay&Uras

Murat beyin Arama olan tavrı peki 😅

sizce Aram neye az kaldığını söylüyor 🤔

yeni karakterleri beğendinizmiii

canlarım istediğiniz ya da merak ettiğiniz bir sahne varsa buraya yazabilirsiniz eğer vaktim olursa özel bölüm olarak ya da bölümlere ekleyerek yazarım🌸

aşağıya bıraktığım hesapları takip ederek büyütmemize yardımcı olur musunuzzz. Hesaplar büyürse spoili soru cevap yaparız ki zaten hesaplarda spoili videolar paylaşıyorummm

ınstagram:flor.aaa49

tiktok:flora_ny_

Seviliyorsunuz🤍

 

 

Loading...
0%