Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@floraaa_ny

EBEDİ SÜRECEK RUHUMSUN

 

Bölüme başlamadan önce yorum yapmayı,yıldıza basmayı ve hesabımı takip etmeyi unutmayın🤍

 

Bölüm Şarkısı:Eylem aktaş/yüreğimden tut

 

Keyifli okumalar

 

 

Arkadan çalan şarkı sesiyle kulaklarım uğuldamaya başladı. Ellerim ağzımda şok olmuş şekilde etrafa bakarken gözlerim bulanıklaşmaya başladı. Gözlerimi kapatarak yaşların akmasına izin verdim çünkü akmadığı sürece etrafı görmeme izin vermeyecekti.

 

Gözlerimi usulca etrafta gezdirdim. Herkes bizi izliyordu;İlay,Uras,Pervin,Kübra,

Gizem,Tolga,Barış,Cengiz ve dahası neredeyse bütün üniversite buradaydı ve bizi izliyorlardı. Ama asıl önemli olan bu değildi asıl önemli olan şey karşımda ki görüntüydü.

 

Çünkü şu an yardeki lavanta buketleri,onlarca beyaz gül yaprakları,mumlar,süsler ve en önemlisi kocaman maket harflerle yazılı olan 'BENİMLE EVLENİRMİSİN' yazısıydı.

 

Tekrar dolan gözlerimi arka plandan aldığımda. Bayılmama sebeb olacak görüntüyü gördüm. Aram karşımda diz çökmüş elinde ise tektaş yüzük vardı.

 

Bu görüntü belki de normal bir görüntüydü ama benim için asla öyle değildi çünkü Aram bana öyle bir bakıyordu ki istesem tam şu an bütün ömrünü bana feda edecek gibi...

 

Ben öylece ellerim ağzımda, şok olmuş bir şekilde dolu gözlerle Aram'a bakarken Aram o güzel sesiyle konuşmaya başladı. Onunla beraber şarkı da arkadan kısık bir sese alınmıştı.

 

"Şarkıda da söylediği gibi ben esmer bir akşam vakti seninle yeniden doğdum Lidyam. Belki o gece senden çok şey çalmış olabilir ama o gece bana çok şey verdi. Benim o geceye kadar kaybedecek pek bir şeyim kalmamıştı,sadece yaşamak için yaşamam gerektiğini sanıyordum ama ben o geceden sonra yaşamak için yaşamadığımı anladım ben kaybettiğim kaderimde ki seni bulmak için yaşamışım. Sen benim yaşama sebebimsin Lidyam,sen benim bu hayattaki nefesimsin,sen benim ebedi sürecek ruhumsun. Şimdi ise ben kaderimi kaderinle,ömrümü ömrünle,ruhumu ruhunla tamamlamak istiyorum.

Bir ömür boyunca her uyandığımda, her anımda yanımda olur musun?

Toprak kokunu ömrüm boyunca solumama izin verir misin?

Lidyam....Benimle evlenir misin?"

 

Gözlerimde ki yaşlar konuşmasının bitmesiyle ardı ardına akmaya başladı. Söylediği sözlerin taşıdığı anlam ve bakışlarında ki anlam benim bir ömür yaşama sebebim olacak türdendi. Başımı usulca yukarı aşağı sallamaya çalıştım.

 

Kısılan sesim bana bile zor gelirken kendimi zorlayarak "evet...evet evlenirim!" dedim. Aram duyduğu kelimeyle hızla ayağa kalktı ve beni belimden tutarak dönmeye başladı.

 

Ben de Aramın beni hızla kaldırıp döndürmesiyle ufak bir çığlık attım ve kollarımı Aram'ın boynuna sararak kafamı boynuna gömdüm. Aramın durmasıyla bir süre öylece durduk ve ben gözyaşlarımı Aram'ın boynuna akıtmaya başladım.

 

Aram kafasını başımın üstüne getirerek saçlarımın arasına bir yere öpücük kondurdu ve kokumu içine çekti. Ardından kafamı kaldırarak yüzümü avucumun arasına alarak alnıma derin bir öpücük bıraktı yaptığı şeyle huzurla gözlerimi kapattım.

 

Aram geri çekilerek yüzük takmak için elimi avucuna aldı. Ben ise heyecanla ne yapacağımı bilemeyerek etrafta gözlerimi gezdirdim. Gözlerime yerdeki beyaz gül yaprakları çarptığında dudaklarım istemsiz bir şekilde büzüldü.

 

Kafamı Arama çevirdiğimde titreyen elleriyle yüzüğü takmaya çalıştığını gördüm. Büzdüğüm dudağım istemsiz titremişti "ama bu güllere yazık değil mi hepsi koparılmış" dedim kısık bir sesle.

 

Aram sonunda yüzüğü takıp kafasını kaldırdı ve bana bakarak gülmeye başladı. Ardından kolunu belime atarak beni kendine çekerek sıkı sıkı sarıldı. Saçlarımın arasına öpücük bırakarak "senin için değer" dedi.

 

Dediği şeyle büzdüğüm dudaklarımı düzelterek derin bir şekilde gülümsedim. Öylece dururken aklıma bizi izleyen arkadaşlarım geldi ve hızla kafamı kaldırarak onlara baktım.

 

İstem dışı oluşan utancımla onlara bakarken dudaklarında gördüğüm gülümsemeyle utanmam gerektiğini anladım. Hepsi öyle bir bakıyordu ki benden çok sevinmiş gibiydiler.

 

Bir adım gerilememle Aram elimi tuttu ve arkadaşlarıma doğru yürümeye başladık yanlarına geldiğimizde samimi olduğumuz bütün arkadaşlarımız bize teker teker sarıldı.

 

Hepsine sarıldıktan sonra hafif geride duran İlay gözüme çarptı. Mavi gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Gördüğüm görüntü benimde gözlerimi doldururken hızla İlaya giderek sıkı sıkı sarıldım.

 

İlay benim için başkaydı. O benim en zor ânımda bile yanımda olan ilk kişiydi. Düştüğümde kaldıran,ağladığımda sırtımı sıvazlayan kişiydi. İlaya kardeş demek yetmezdi. Çünkü İlay benim Annem,ablam,kız kardeşim,en yakın arkadaşım,sırdaşım,dostum, çocukluğum,ergenliğim,gençliğimdi.

 

İlay sarılışıma karşılık vererek konuştu. " ya hayır anlamıyor niye evet dedin ki hayır desen ne güzel ayrılmayacaktık" dedi titreyen sesiyle. Kaşlarımı hafif çatarak geri çekildim

 

"İlay ben daha evlenmedim" dedim. İlay omuz silkti "evleneceksin ama. Ne sanıyorsun sen evet diyip bitecek mi bu iş. Ayırılıcaz seninle"

 

Yanaklarını sıktım "bitmeyecek biliyorum ama bu bizim ayrılacağımız anlamına gelmiyor" yanaklarına öpücük bırakarak geri çekildim "hadi gel gidelim öbürlerinin yanına"dedim.

 

İlay kafasını sallayarak "gidelim hem benim dünyayı dar etmem gereken bir adet eniştem var daha" dedi. Gülerek kafamı iki yana salladım ve yürümeye başladık.

 

Aramların yanına masaya geldiğimizde İlayla Aramın karşısında durduk. Aram onun yanına gitmememle kaşlarını çatarak bana baktı. "Lidya güzelim gelsene buraya" dedi yanında ki boş yeri göstererek.

 

Ben daha konuşmadan İlay "gelmiyor Lidya oraya,zaten laflarınla etkileyerek evet dedirttin" diyerek çocuk gibi bana sıkı sıkı sardı kolunu. Yaptığı harekete ben gülerken Aram da gülmeye başlamıştı.

 

"Sen değil miydin bana bu evlenme teklifi için yardım eden" diyen Aramla İlaya döndüm. Ne yani İlay biliyor muydu. "İlay yardım etmişsin işte şimdi niye öyle diyorsun" dedim.

 

İlay çocuk gibi omuz silkerek kollarını göğsünde bağladı "ne bileyim ya ben senin kabul edeceğini" dedi. Kaşlarımı çatarak "niye kabul etmiyeyim ki" dedim merakla.

 

İlay sıkıntıyla oflayarak "onuda ben mi söyleyim kendin bulsaydın" dedi. Cevap vereceğim zaman Aram'ın yanıma gelip kolunu belime sarmasıyla ona döndüm.

 

"İlay iznin olursa ben sevgilimle dans edeceğim" dedi. İlay kaşlarını çatıp bize dönerek "5 dakikanız var sadece" dedi. Söylediği şeye gülerek Arama döndüm ve yürümeye başladım.

 

Ortaya gelmemizle yine aynı şarkı çalmaya başladı 'yüreğimden tut.'

Aram sağ elini belime sarıp tektaş olan sol elimi avucuna alıp hafif havaya kaldırdı. Bende boşta kalan sağ elimi onun omzuna koydum. Çalmaya başlayan şarkıyla dans etmeye başladık.

 

Sevdan kuşlar misali

Gelip kalbime kondu

 

Ömrüm kışlar gibiydi

Sonsuz bir bahar oldu

 

Esmer bir akşam vakti

Senle yeniden doğdum

 

Şarkıyı özellikle seçmişti çünkü öyleydi. Biz esmer bir akşam vakti karşılaşmıştık.

 

Benden çaldıkları, "Unut" dedikleri

Kaybettiğim kaderi buldum

 

O gece benden Annem ve Babamı çalmıştı. Aram'ı bulmamı sağlamıştı.

 

Dünyanın yükünü yazsalar payıma

Dost düşman bir olup çıksa da yoluma

 

Vazgeçmem senden yine de

Ben aşkla yürürüm ateşe

Yeter ki sen ellerimden tut

 

Eminim artık bu şarkıyı özellikle seçtiğine çünkü bizi anlatıyordu bu şarkı. Şarkının geri kalanı çalarken gözlerimi huzurla kapadım ve başımı omzuna yasladım.

 

Başımı yaslamamla biraz daha yavaşlayarak yerimizde sallanmaya devam ettik. Burnuma Aram'ın kokusu gelmesiyle kafamı biraz daha kaldırarak burnumu boynuna yaklaştırdım.

 

Kokusu bana huzur veriyordu. Her yorulduğumda gelip soluklanabileceğim ömrüm boyunca soluyabileceğim bir kokuydu. Parfüm kokusu değildi onun kendi kokusuydu biliyordum çünkü bu koku hiç bir yerde olmayan eşsiz bir kokuydu.

 

Bir süre sonra kafamı kaldırdım. Hafif çaprazımıza baktığımda gördüğüm görüntüyle kocaman gülümsedim. Bu gülüşümü gören Aram "neye gülüyorsun sen öyle güzel bir şekilde."

 

Söylediği şeyle kafamı hafif geri yatırarak bu defa ona gülümsedim. "Şimdi dans ediyormuş gibi dönelim sen arkana bak neye güldüğümü anlıyacaksın."

 

Söylediğim şeyle Aram kafasını sallayarak bana ayak uydurdu ve döndük. Aram gördüğü görüntüyle otuz iki diş sırıtarak. "Uras yine yapmış yapacağını" dedi. Çünkü Uras ve İlay dans ediyorlardı.

 

Şarkı bittiğinde masaya geçtik. Masaya geçmemizle Pervin ve Tolga yanımıza geldiler. Evet Pervin benim partiyi düzenlediğini sandığım arkadaşımdı.

 

Üniversitede tanışmıştık onunla. Başlarda pek anlaşamasakta sonradan nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde samimi olmuştuk. Zengin bir ailenin ilk ve tek kızıydı Pervin. Bu yüzden mi bilmiyorum ama gösterişi çok sever. Sürekli neşe saçardı etrafa.

 

Tolga ise büyük bir şirkettin sahibiydi. Pervinle tanışmaları da işi sayesinde olmuştu. Pervin'in babasıyla Tolga'nın ortak çalıştığı bir iş vardı. Bu iş sırasında Pervin ve Tolga tanışmış ve konuşmaya başlamışlardı.

 

Şimdi ise Tolga ve Pervin nişanlıydı. Düğün ve Nikahı ise her ne kadar sorduysak kesin bir cevap alamamıştık.

 

Çünkü pervinin İtalyada özel diktirdiği gelinlik ve nikah elbisesinin hazırlanmasını bekliyorlardı.

 

Pervin yanıma gelerek sıkı sıkı bana sarıldı. "Ayy Lidyoş aramıza hoşgeldin" dedi Pervin heyecanlı bir şekilde. Ayrılmamızla hafif geri çekildim. Merakla Pervine bakarak "n'oldu ki ben nereye geldim"dedim.

 

Pervin gülerek omzuma küçük bir şekilde vurdu ve Tolga'nın yanına geçti. Tolga'nın kolunu Pervinin beline sarmasıylada konuşmaya başladı.

 

"Şapşal şey bir yere gelmedin. Sen de artık evlenecek kızlar arasına girdin ya ondan bahsediyorum." Söylediği şeyle kafamı aşağı yukarı sallayarak "ha anladım. Hoşbulduk o zaman" dedim.

 

Aram'ın beni belimden tutup yanına çekmesiyle kesin bir cevap almayacağımı bildiğim o soruyu sordum. "Sizin düğün ne zaman" dedim ikisine sorarak.

 

Sorduğum soruyla Tolga bıkkın bir nefes vererek "çıkmaz ayın çıkmaz çarşambası." Kaşlarıyla Pervini işaret ederek "kendi düğününüz için bizi beklemek gibi bir hata yapacaksanız sakın diyeyim çünkü görünüşe göre uzun bir süre daha nişanlıyız biz."

 

Tolga'nın ardı ardına sıralamasıyla hafif bir şekilde güldüm. Çok dertliydi sanırım bu konuda. Pervin oflayarak Tolga'ya döndü. "Ama sevgilim kaç defa söyleyeceğim gelinliği bekliyoruz" diyen Pervinle Tolga'da Pervine döndü.

 

"Sorunda orada biz niye heryer gelinlik doluyken gelinlik bekliyoruz" dedi Tolga sıkıntılı bir sesle. Pervin dudağını büzerek "işte sorunda orada her yerde,herkes giyebilir" dedi.

 

Tolga ellerini iki yana açarak "e bizim herkesten farkımız ne" dedi meraklı bir bakış takınarak. Pervin kaşlarını çatarak sinirle Tolga'ya baktı. Evet bende trip ne zaman diye düşünüyordum.

 

Pervin parmağıyla kendini göstererek. "Ha yani ben herkesle aynıyım öyle mi Tolga???" dedi. Bu defada parmağını Tolga'ya sallayarak "o zaman git kendine başka birini bul hani ben herkesle aynıyım ya" dedi ve arkasını dönerek yürümeye başladı.

 

Pervinin gitmesiyle Tolga bize dönerek "kusura bakmayın gitmeliyim" dedi mahçup olmuş bir ses tonuyla.

 

Ve Pervinin gittiği yöne dönerek hızla adımlarla yürümeye başladı. "Aşkım bir dur bak sen...." diyerek konuşmasına başlamıştı bile.

 

Allah yardımcısı olsundu çünkü Pervin bir kere trip attı mı kolay düzelmez.

 

Bir süre sonra masamıza Gizem ve Barış gelmişti. Gizem yine benim üniversite arkadaşımdı onunla okulun ilk günü bir ders üzerinden tartışma yaparken tanışmıştık.

 

Gizem ve Barış sevgililerdi. Barış boks salonu sahibi ve hocasıydı. Gizemde Barışın salonunda boks yaptığı için tanışmışlardı. Şu an güzel bir ilişkileri vardı ve gayet güzel ilerliyordu. Ki bence bu ilişki evliliğe kadar gider di.

 

Bir süre sonra Aram ve Barışın sohbeti sıkıcı geldiği için Gizeme döndüm. "Gizem siz Barışla ciddi düşünüyor musunuz" dedim merak ettiğim soruyu sorarak.

 

Gizem sorduğum soruyla bana dönmüştü. "Yani ben şu yaşıma kadar hiç bir ilişkimi bu kadar uzatmadım" Barışa dönerek "birilerinin ciddi düşündüğünü anlarsam o zaman karar veririm ciddi düşünüp düşünmediğime" dedi.

 

Bizim konuşmamızla Aram ve Barış susarak bizi dinlemeye başlamışlardı. Barış Gizemin dediği şey ile kaşlarını havalandırırken "Bu bir mesaj mıydı" dedi Gizeme.

 

Gizem hafif gülerek "nasıl anladıysan" dedi ve bana döndü. Barış Gizemin yaptığı hareketle çarpık bir şekilde gülerken "ben çiçek ve çikolata almaya gidiyorum size iyi eğlenceler" diyerek arkasına döndü ve yürümeye başladı.

 

Barışın ciddi ciddi gitmesiyle şokla gülerek "aaa adam bu ân için bekliyormuş yıllardır"dedim. Gizem Barışın ciddi olduğunu anladığında elini alnına vurarak "aaa gitti" bize döndü "ben gidip durdurayım bunu yoksa gerçekten gidecek" dedi ve hızla gitti.

 

Gizemin masadan gitmesiyle Aramla sonunda baş başa kalmıştık. Ben yüzük olan parmağıma bakarak yüzüğümle aşk yaşarken Aram konuşmaya başlamıştı.

 

"eee güzelim istemeye ne zaman gelelim" dedi. Sorduğu soru ile içim burkulmuştu. Dudağıma tebessüm yerleştirerek Arama döndüm.

 

"Yavaş ol yavaş yeni evlenme teklifi ettin" dedim hafif kızgın bir sesle. Aram omuz silkerek "bir kere evet dedin sen. Bu saatten sonra durduramazsın beni" dedi. Arada kısa bir sessizlik oluştuğunda bakışlarım yerdeydi.

 

Mutluluğumuzu bozmak istemiyordum ama bu soruyla kendimi daha çok kemirmemek için bakışlarımı Aram'a çevirdim. O ise şu an düşündüğüm şeyi anlamak istercesine bana bakıyordu.

 

Kısık bir sesle "acaba annem ve babam yaşasaydı n'olurdu" dedim. Söylediğim şeyle Aram bana sıkı sıkı sarılarak "Lidyam öyle deme ama. Hem onlar yaşasaydı şu an kendini üzmene çok kızarlardı" diyerek beni teselli etmeye çalıştı.

 

Aradan her ne kadar zaman geçmiş olsada olmuyordu. İnsan bazen en mutlu ânında bile yokluklarını iliklerine kadar hissediyordu. Düşünmeden de edemiyordu acaba yaşasalardı ne olurdu,nasıl olurdu diye.

 

Bir süre sonra kızların gelip beni yanlarına çekmeleriyle asıl partinin şu an başladığını anlamıştım. Saat ilerlediği için çoğu kişi gitmiş ve biz sadece samimi olduğumuz arkadaşlarımızla kalmıştık.

 

Kızlarla dans ederken İlay bir anda ortadan kaybolmuştu. İlayın tekrar dönmesiyle erkeklerde yanımıza gelmişti. Aram benim yanıma gelirken Uras ve İlay ise yanımızdaydı. Çalan şarkının bitmesiyle yeni bir şarkı başlamıştı.

 

Çalan şarkıyla kocaman gülerek İlaya baktım. Şimdi anlaşıldı İlayın nereye gittiği. İlay ilk önce giderek şarkıyı açtırmış ardından da erkekleri yanımıza getirmişti.

 

Şarkıyla herkes dans ederek zıplıyordu. Bende onlara ayak uyduruyordum ama şu an daha önemli şeyler vardı. Mesela İlay ve Uras.

 

Sözlerin başlamasıyla İlay çok belli etmemeye çalışarak Uras'a bakarak şarkıyı söylemeye başlamıştı.

 

Kaç kere demeli bir insana

Biraz açık ol anlaşılmıyor

 

İlay pek çaktırmamaya çalışmıştı ama bu Urasın gözünden kaçar mı. Uras İlayın söylediği sözlerle öyle mi dercesine kaşlarını havalandırdı ve bu defa o söyledi şarkıyı. Ama İlay gibi değil direk İlaya bakarak söylemişti.

 

Hep bir şüphe bir soru kafamda

Beni sevmiyor yok yok seviyor

 

İkili artık direk birbirine bakarak şarkıyı söylemeye başlayınca. Bende bir şeyin farkına varmıştım. Bu ikisini yapmam lazımdı yoksa bunlar böyle böyle şarkılarla devam ederdi.

 

Önüme döndüğümde hafif yerimde zıplayarak Aram'a yaklaştım. Kulağına doğru "bizim bu İlay ve Urası yapmamız lazım" diyerek bağırdım.

 

Aram söylediğim şeyi anladığında kahkaha atarak "Lidya boş ver sevgilim sen onları sen bizi düşün bizi" dedi benim gibi bağırarak.

 

Omuz silkerek "ben ikisini de düşünüyorum. Hem sen bi şunlara baksana" dedim. Aram onlara baktığında daha da gür bir şekilde gülerek "aslında haklısın güzelim el atmasak böyle devam edecek bunlar" dedi.

 

Saat gece yarısına vardığı için evlere dönüyorduk. Şimdi ise ben ve Aram yine beraberdik. İlayı ise Uras getirme konusunda ısrar etmişti. Çünkü kavalyeliğini gün sonuna kadar yapmalıymış.

 

Yine her zaman ki gibi elimi tutan Arama döndüğümde pür dikkat yola baktığını gördüm. Benim ona baktığımı anlamış gibi bana döndü.

 

"Lidyam yine elimizi çeksene" dedi. Şimdi anlamıştım neden elimizi çektirdiğini. Gülmeye başladığımda "ha sen o yüzden elimizi çektirdin. Öncesi sonrası mı yapacaksın sen" dedim gülüşümüz arasında.

 

Aram gülümseyerek "hiç...öyle içimden geldi" dedi omuz silkerek. Telefonumu elime aldığımda kamerayı açtım ve yine ilk fotoğrafta ki gibi olan elimizi çektim ama bu defa elimde tektaş yüzük vardı.

 

Fotoğrafı çektikten sonra telefonumu çantama koyacağım zaman Aram'ın "bana da atsana fotoğrafları" demesiyle telefonu çantama koymayarak fotoğrafları ona attım.

 

Evin önüne gelmemizle Urasın arabasının döndüğünü gördüm. Yanımızdan geçerken kornaya basmış ve gitmişti.

 

Aram'ın kapıda durmasıyla vedalaşmış ve arabadan inmiştim. Evin kapısını açıp içeri girdiğimde dışarı bakıp Aram'a el salladığımda Aram karşılık verdi.

 

Ben içeri girmeden gitmeyeceğini anladığım için içeri girerek kapıyı kapattım. Kapatmamla gaz sesi gelmişti böylelikle Aram'ın gittiğini anlamıştım.

 

İçeri doğru yürüdüğümde İlay içerden seslenerek "Lidya gel salondayım" dedi. Söylediği şey ile ayaklarımı salona yönlendirdim. Salona geldiğimde İlayın ayağında ki topukluları çıkartarak koltuğa uzandığını gördüm.

 

İlayın karşısında ki koltuğa oturduğumda eğilerek topuklularımı ayağımdan çıkardım ve güzel bir şekilde köşe koydum. Ucuz değildi bu ayakkabılar ortalığa savuramazdım.

 

İlay gibi koltuğa uzandığımda "ay çok yoruldum" diyerek sızlandım. İlay kafasını sallayarak "bende bende ama değdi ya" kafasını bana çevirdiğinde "çok şükür seninle de artık rahat rahat konuşabilecem" dedi.

 

Bende kafamı ona çevirdiğimde kaşlarımı havalandırarak "ne alaka sen niye benimle konuşamıyordun" dedim. İlay benim gibi kaşlarını havalandırarak "ne alaka mı???Aram evlenme teklifi edeceğini söylediğinden beri ağzımdan kaçırmamak için seninle konuşmayı azalttım ben" dedi.

 

Söylediği şeyle kahkaha atarken "ay İlay Allah seni ne yapmasın sen ağzına sahip çıkamıyor musun" dedim. İlay yerinde oturduğunda omuz silkerek "yok çıkamıyorum" dedi küçük bir çocuk gibi.

 

Kahkaham gülüşe dönüştüğünde bir şey daha yeni dank etmişti kafama. Aram bana evlenme teklifi etmişti değil mi? Sol elimi gözümün önüne tuttuğum da gülümseyerek yüzüğe baktım.

 

Çok güzel bir yüzüktü. Yüzük çiçek şeklindeydi ve ortasında büyük bir tektaş vardı. Parıltısı ve büyüklüğüyle herkese ben buradayım diye bağırıyordu resmen.

 

İlayın "ohoo sen şimdiden böyleysen" demesiyle yüzüğe bakmayı bırakarak ona döndüm. "N'oldu İlay" diyerek oturdum bende. İlay "hiç bir şey olmadı. Sadece sana daha evlenme teklifi dememe kalmadan hayallere dalıp gittiğini gördüm" dedi.

 

Dediği şeyi bir tarafıma bile takmadan yüzüğüme baktım. Yüzüğü havaya kaldırıp ona gösterdiğimde "ama İlay çok güzel değil mi" dedim kocaman gülümseyerek.

 

İlay kafasını sen adam olmazsın dercesine iki yana sallayarak "çok" dedi 'o'harfini uzatıp. Ayakkabılarımı sağ elime alıp ayağa kalktığımda İlaya doğru yürüdüm.

 

İlayın yanına gelmemle sol elimi kaldırıp yüzüğü gözünün dibine sokarak "bak kafan kadar" ardından hemen elimi çekip arkama koyarak "çok bakma gözün kalır" dedim.

 

Söylediğim şeyi anlayan İlay gülmeye başladığında omuzuna vurarak "bir bakarsın elti olmuşuz ha ne diyorsun" diyerek göz kırptım ve hemen odadan kaçtım çünkü gelecek olanı biliyordum.

 

İlayın arkamdan bağırarak "Lidya seni sabah suyla yıkayacağım haberin olsun" diyerek tehdit etmesi pek umrumda değildi. Odaya geldiğimde direk giyinme odama geçtim ve ayakkabı dolabını açarak topuklularımı rafına bıraktım.

 

Ortada duran masanın üzerine çantamı bıraktığımda eldivenlerimi çıkardım lavaboya giderek ellerimi yıkadım. Çünkü dışardan geldiğimde ellerimi yıkamamıştım ve o ellerle etrafa dokunmazdım.

 

Giyinme odasına tekrar geldiğimde yüzüğümü çıkarıp kaybolmayacağına emin olduğum masanın üzerine bıraktım ve dolaptan pijamalarımla iç çamaşırlarımı hazırlayarak bir köşeye bıraktım.

 

Banyoya geldiğimde hızla elbisemi çıkarttım ve suyun altına girdim. Güzel bir şekilde duş aldıktan sonra bornozumu üzerime geçirdim ve giyinme odasına giderek iç çamaşırlarımı ve pijama takımımı giydim.

 

Giyindikten sonra banyoya geçerek yüzüme bakımlarımı yaptım. Bakım işim bittiğinde havlumu çıkartıp odama geldim. Saçımı kurutup kurutmamak arasında kaldığımda kurutmama kararı alarak yatağa ilerledim.

 

Aklıma yüzüğümün gelmesiyle giyinme odasına giderek yüzüğümü parmağıma taktım ve çantamdan telefonumu alarak odaya geçtim. Hızla yatağa girdiğimde telefonuma bildirim gelip gelmediğini kontrol ettim.

 

Gelen bir kaç mesaja cevap verdiğimde hızla telefonu kapatarak uyku pozisyonuna geçtim. Bir kaç dakika sonra gözlerimin kararmasıyla kendimi uykuya teslim ettim.

 

 

💍💍

 

Sabah uyanmamla Sibel'in beni araması bir olmuştu. Telefonu açtığımda Sibel bana bugün toplantı için hatırlatma yapmak adına aradığını söylemişti.

 

Sibelin söylediği şeyle hızla telefonu kapatmış ve hazırlanmaya başlamıştım çünkü bugün olacak toplantıyı kesinlikle unutmuştum.

 

Hazırlandıktan sonra hiç vakit kaybetmeden dışarı çıkmış ve arabama binmiştim. Şirketin kapısına gelmemle arabayı rastgele bırakarak anahtarı valeye vermiş ve içeri geçmiştim.

 

Asansörle kendi katıma çıkmamla Sibel hemen yanıma gelmiş ve toplantı hakkında bilgi vermişti. Odama geçtiğimde çantamı masaya bırakarak masada Sibelin hazırlayıp bıraktığı dosyaları almış ve çıkmıştım.

 

Yanımda Sibel'le toplantı salonuna geldik. Gelmemizle herkese selam vermiş ve baş köşede duran koltuğuma geçmiştim.

 

Uzun süren bir toplantı'nın ardından odama geçmiştim. Koltuğa oturarak çantamı elime aldım ve içinden telefonumu çıkardım. Telefonun ekranını açmamla gördüğüm bildirimlerle gözlerimi kocaman açtım.

 

Aram bana yüzlerce mesaj atmış ve bir o kadarda aramıştı. Onu daha çok merakta bırakmamak için arama bölümüne girdim ve Aramın numarasını üstüne bastım. Telefon kısa bir süre de açıldığında Aram'ın kızgın sesi kulağıma ulaşmıştı.

 

"Lidya sen saatlerdir neredesin Allah aşkına" diyen sevgilimle dudaklarımı birbirine bastırdım. Sanırım biraz sinirliydi.

 

"Toplantıdaydım Aram" dedim normla bir ses tonuyla. Aram "güzelim en azından bir haber verseydin ben meraktan çatladım burda" dedi. Kızan minnoş sevgilimle hemen konuşmaya başladım.

 

"Aram valla haber verirdim ama ben bugün toplantı olduğunu unuttuğum için alelacele çıktım o yüzden haber veremedim sana" diyerek kendimi savundum.

 

Ardından hafif cilveli sesimle "hem sen beni mi merak ettin" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. Aram yumuşamış sesiyle "merak ettim tabii güzelim,hem sanki ilk defa merak ediyor muşum gibi davranma" dedi.

 

Söylediği şeyle hemen konuşarak "aaaa tövbe ben öyle mi davranıyorum biliyorum ki sen elinde olsa bana takip cihazı takarsın" dedim.

 

Aram keyifli bir şekilde gülerek "takmadığı mı nerden biliyorsun" dedi. Gülerek rahat bir tavır takındım "takmamışsındır" Aramın ses çıkarmamasıyla kaşlarımı çatarak "takmamışsındır dimi" dedim.

 

Aramın tekrar ses çıkarmamasıyla gözleri mi kocaman açarak "oha Aram taktın mı gerçekten?" dedim hayretle.

Telefonun ucundan Aram'ın kahkaha sesinin gelmesiyle sinirle kaşları mı çattım. Dalga geçiyor salak.

 

Aram gülmeyi bırakarak "daha yapmadım ama en yakın zaman da yapacağım" dedi keyifli bir sesle. Bu defa sinirlenen taraf ben olarak "salak ya beni kandırıyor kapatayım ben de gör gününü" diyerek bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım.

 

Aramın beni tekrar tekrar aramasıyla telefonu sessize alarak keyifle önüme döndüm. Laptopu açarak işlerimi halletmeye başladım. Bir süre sonra Sibeli arayarak odama yeşil çay istedim.

 

Tercihim kahve yerine çaydı çünkü kahveyi oldum olası hiç sevmemişimdir. Yeşil çayımın gelmesiyle birlikte Sibel'den bir kaç evrak istemiştim.

 

Aradan iki saat geçmesiyle işlerim bitmişti. Şimdi ise lavaboya gitmem gerekiyordu. Yerimden ayaklanarak kapıya doğru adımladım ve kapıyı açarak dışarı çıktım.

 

Çıkmamla Sibel ayaklanarak "bir şey mi istemiştiniz efendim" dedi. Kafamı iki yana sallayarak oturması için işaret ederek "yok canım lavaboya gideceğim" diyerek yürümeye başladım.

 

Lavaboya geldiğimde işlerimi hallettim ve ellerimi yıkayıp kurulayarak dışarı çıktım. Farklılık olması için aşağı kafeteryaya inmeye karar vermiştim.

 

Asansörün önüne gelerek düğmeye bastım ve gelmesini bekledim. Asansörün gelmesiyle aşağı kafeteryaya indim.

 

Kendime içeçek bir şeyler bakarken hava çok sıcak olduğu için bir limonata almaya karar verdim. Limonatamı alarak tekrar yukarı çıktığım.

 

Sibel ayaklandı oturması için işaret vererek yürümeye devam ettim. Odanın kapısını açarak içeri girdiğimde bir bedene çarpmam la ufak bir çığlık atarak geri çekildim.

 

Elimi göğsüme götürerek nefes alıp verdim. Kafamı kaldırdığımda Aramı görmemle kaşlarımı çatarak "ödümü kopardın ya" diyerek kızdım.

 

Aram bana bir şey demeden beni odanın içine çekerek kapıyı kapattı. Bana döndüğünde bir şey dememe izin vermeden beni yanına çekerek alnıma derin bir öpücük bıraktı.

 

Yaptığı hareketle gülerken hafif geri çekilerek yüzüne baktım. "Hoş geldin" diyerek parmak ucuna kalkarak yanağına öpücük bıraktım.

 

Geri çekildiğimde "neden haber vermedin"diyerek konuşmasına izin vermedim. Aram kaşlarını çatarak "acaba neden vermedim telefonlarını açmadığın için olabilir mi" diyerek burnuma işaret parmağıyla vurdu.

 

Kaşlarımı havalandırarak keyifle güldüm "haaa ben sana kızınca telefonu sessize aldım öyle unutmuşum"dedim.

 

Aram bana yaklaştığında gelecek olanı anlayarak hızla kollarının arasından çıktım. Çünkü ısıracaktı beni. Arkamı dönerek masanın üstüne bakmamla lavanta buketi gözüme çarptı.

 

Masaya ilerleyerek Limonata mı masaya bıraktım ve lavantaları elime alarak boş vazoya yerleştirdim. Aramın karşımda ki koltuğa oturmasıyla bende limonatamı elime alarak hızla yanına gittim ve oturdum.

 

Arama dönerek "içeçek bir şey ister misin?"dedim. Aram kafasını iki yana sallayarak "sağol güzelim istemiyorum bir şey" dedi. Söylediği şeyle omuz silkerek sırtımı koltuğa yasladım. Ve konuşmaya başladık.

 

Bir süre sonra Aramın kolunda ki saate baktığım da Aradan yarım saat geçtiğini gördüm. Şu an ben Aramın kolunun altındaydım ve ona sıkı sıkı sarılıyordum.

 

Arama daha sıkı sarıldığımda Aram boğazını temizleyerek "Lidya bir şey konuşabilir miyiz" dedi. Söylediği şeyle kafamı sallayarak keyifle "olur konuşalım" dedim 'm' harfini uzatarak.

Aram kollarını açıp benden uzaklaştığında kaşlarımı çatarak yerimde dikeldim. Aramın yüzüne baktığımda oldukça ciddi duruyordu. Aram düz bir ses tonuyla "ciddi bir konu" dedi.

 

Söylediği şeyle içimde bir sıkıntı oluşmuştu. Neden bu kadar ciddiydi Aram? Ne konuşacaktık biz?

 

bölüm sonundan selamlarrr

nasılzınızzzzz

bölüm hakkında fikirlerinizi buraya yazabilirsinizzz

yorum yaptınızmııııı

yıldıza bastınızmııııı

buraya bir kalp bırakır mısınızzz

canlarım lütfen yıldıza basın olur mu?? Çünkü etkileşim vermeniz beni yazmaya daha çok teşvik ediyor

Instagram:flor.aaa49

Tiktok:Flora_ny_

Seviliyorsunuz🤍

 

 

 

Loading...
0%