Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm

@floranincikolatasi

Bölüm-22

İntikam melekleri

                            

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bahçede İdil, Enes, ben ve Kerem sohbet ediyor ve şakalaşıyorduk. Her ne kadar eğleniyor gibi dursamda aklım hep Selçuk’taydı. Bize ne gibi zarar verecekti? Bir sürü soru vardı aklımda. Ayrıca ben öldürmemiştim oğlunu, Faruk şerefsizi vurmuştu. Sırf oğlu beni istiyor diye ben sevdiğimden mi vazgeçecektim? Onların dediğini yapmak zorundamıyım? Önüm, arkam, sağım, solum manyak dolu. Ne tarafa dönsem bir manyakla karşı karşıya kalıyorum. Kimseye bulaşmadığım halde gelip beni nasıl buluyorlar şaşıyorum. Kendi halinde takılan bir kızım, neden kimseye zarar vermediğim halde zarar vermişim gibi benden intikam almaya çalışıyorlardı. Onlar bize zarar veriyor fakat biz intikam alamayorduk. Bu saatten sonra dünyanın dönüşünü değiştirip, intikam meleği olmaya karar verdik. Bize yapılanlara susmayacaktık…

“Her şey çok güzle olmuş ellerinize sağlık.”

“Evet çok lezzetliydi.”

“Afiyet olsun size.” dedim İdil ve Enes’e. “Hadi gelin yukarı çıkalım.”

“Biz gidelim.” dedi İdil.

“Durun nereye? Biz daha yeni geldik ama!” arkamızdan gelen bir adam sesiyle hepimiz irkildik. Kapıda bir sürü adam bize bakıyordu.

“Siz kimsiniz?” kalbim yerinden çıkacaktı. Nedense çok korkmuştum.

“Sizi bir süre misafir edeceğiz. Hatta çok çok uzun bir süre.” dedi içlerinden biri.

“Defolun gidin!” Kerem çok sinirli gözüküyordu.

“Gideceğiz ama sizde geleceksiniz! Aksi takdirde sizi şu görmüş olduğunuz silahla öldürüp tam şuraya gömerim. Seçim sizin! Hanginizi gömüyorum?” dedi aynı adam. Son cümleyi söylerken silahı sallıyordu.

Mecbur gidecektik. Başka çaremiz var mıydı?

“Peki bizi götürürseniz öldürmeyeceğiniz ne malum?” bu soruyu Enes sormuştu.

“Uslu durursanız belki ölmezsiniz. Patron size cezanızı kesip geri gönderecek merak etmeyin.”

“Bize neyin cezasını kesecek? Ne yapmışız biz?” dedim çekinerek. Sesim çok titriyordu.

“Mert bey… sizin yüzünüzden ölmüş. Bize üç kişiyi getirmemizi istedi. Eğer yolda karşılaşırsanız diğer ikisinde getirin demişti.”

Üç kişi dedikleri Faruk bey, ben ve Kerem’di. Diğer ikisi dediğide Enes ve İdil’di. Niye çağırdımki? Benim yüzümden onlar da gelecek.

“Eh yeter! Getirin şunları.”

Adamlar bir elleriyle ellerimizi arkamızdan tutup, diğer elleriylede silahı başımıza tutuyordu. Sıra halinde yürümeye başladık. Siyah bir servisin önünde durduk. Kapı açılınca servise bindirildik. Okul servislerine çok benziyordu. Tek farkı simsiyah olmasıydı. Başımıza kim bilir neler gelecekti? Oradan nasıl kurtulacaktık? Yada kurulabilecek miydik?

Yolum kapkaranlıktı… yolumu aydınlatmam gerek.

 

Devam edecek…

 

-Son söz-

 

Selam!

Bu seri ikinci kitabımda devam edecek. Okuduğunuz için size sonsuz teşekkür ederim. Başka söyleyeceğim bir şey yok. Sağlıkla kalın.

Serinin ikinci kitabında görüşürüz. Yolunuzu aydınlatın :3

Loading...
0%