Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Taro'nun Uyarısı.

@flymiamibro2

Kenta, bir öğleden sonra yine koltuğunda oturuyordu. Güneşin sıcaklığı ve parlaklığı pencereye vuruyordu. Evin aşağısındaki yamaçta bulunan meyve bahçesi binlerce arının vızıldadığı, pembemsi beyaz çiçeklerden oluşan bir düğün coşkusu içerisindeydi. Güneş Adam Kenta'nın elinde bir sigara vardı, radyoda ise nostaljik bir şarkı çalıyordu. Gözlerini, karşısındaki tabloya sabitlenmişti. Tablo, ölen karısı Diana'nın tablosuydu. Yüzü narinlikle doluydu, gül kurusu dudakları, buğday tanesi kadar pürüzsüz bir teni, menekşe gözleri ve karga kanatı kadar siyah saçlara sahipti. Zarif bir eldiven takmıştı, kabarık kollu ve hoş, mavi bir elbise giymişti. Onun tablosuna bakan Kenta gülümsedi. Onun için her şeyi yapardı, ama o şimdi bir melekti.

Babası hüzünlenirken, Cerbeus Gümüş Şato'dan dönüyordu. Gümüş Şato, Luminara'daki çocukların gittiği bir okuldu. Cerbeus buraya gitmekten hep nefret etmişti, babası Güneş Adam'dı ve o her şeyi biliyordu. Aptal çocuklarla ders işlemeyi bir zaman kaybı olarak görüyordu. Üstün yetenekliler sınıfındandı. Üstün Yetenekliler sınıfında sadece kendisinin olması gerektiğini düşünüyordu. Gümüş Şato'daki diğer çocukları eziklemekten ise oldukça zevk alıyordu. Güneş Adamın oğlu olmasından dolayı, öğretmenler de dahil kimse sesini çıkaramıyordu. Bu da, Cerbeus'u daha da sadist ve bencil biri haline getiriyordu.

Aslında tüm öğrenciler ile uğraşmaktan keyif alıyordu, ama diğerlerinden daha çok uğraşmaktan zevk aldığı bir oğlan vardı; Arita, Arita Sato.

Onun çarpık dişlerinden, omuzlarına kadar uzama eğiliminde olan turuncu saçlarından, cılız vücudundan, yüzünün her tarafına dağılmış olan çillerinden, kemikli dizlerinden ve kısa boyundan.. kısaca onun hakkındaki her şeyden nefret ediyordu Cerbeus.

Aslında bunların hepsi, ona karşı duyduğu kıskançlık duygusundan dolayıydı. Arita’nın bir yeteneği vardı. O, kaval çalarak, güneşin ışınlarını kontrol edebiliyordu. Ve, Güneş Adam Kenta hariç kimse bunu yapamıyordu. Bu yetenek dünya üzerinde sadece Arita isimli çocukta ve Güneş Adam'da vardı. Cerbeus, Güneş Adam’ın oğluydu.

Arita'da böyle olağanüstü bir yetenek olsa da, kimse ona yaklaşmıyordu. O çok tuhaf bir çocuktu, on dört yıllık hayatı boyunca kimse onla arkadaş olma zahmetine girmemişti. Tuhaf ve aptal biri olarak dünyaya gelmişti ve öyle biri olarak kalacaktı.

Cerbeus, bunları düşünürken okuldan eve yürümeye devam ediyordu. Çok popüler bir çocuktu Cerbeus. Özellikle kızlar arasında. Okul çıkışlarında bile rahat bırakmazlardı onu. Cerbeus, sinir bozucu ve bencil bir çocuktu. İlgiden bunalmıştı. Daha çok peşinden gelmemeleri için, 'Hayaletli Yol.' dedikleri yola girdi. Hayranları onu takip etmeyi bıraktı. Hayaletli Yol'da, ıssız büyücülerin, hayaletlerin ve ruhların gezindiği söylenirdi. Ama Cerbeus, korkusuzdu. Büyük bir soğukkanlılıkla ilerledi. Yabani gül çalıları ile çevrili, derin tekerlek izleriyle dolu bir patikada yürürken karşısına siyah bir kedi çıktı. Cerbeus'un ayağına dolandı. Cerbeus, kaşlarını çattı. Siyah kedilerin uğursuzluk getirdiğine tüm kalbi ile inanıyordu.

"Kışş, kışş!" diyerek kediyi uzaklaştırmaya çalıştı. Cerbeus'un bu tavrı, kedinin pek hoşuna gitmişe benzemiyordu. Kedi, hırlayarak Cerbeus'un ayak bileğini dişlerinin arasına geçirip ısırdı.

"Seni, seni iğrenç yaratık!" diye bağırdı Cerbeus. Ama bu söyledikleri, kediyi daha da hırçın bir hale getirdi. Uzun siyah tüylerle kaplı bedeni, hafifçe titredi. Kedinin bedeni, yavaşça büyüdü. Bacakları uzadı ve tüyleri yavaş yavaş insan tenine dönüştü. Önce pençeleri, kolları ve bacakları insan biçimini aldı. Kedinin başı da şekil değiştirdi; yuvarlak kulakları küçüldü, sivri kulaklara dönüştü ve gözleri daha insani bir görünüme kavuştu. Sonunda, siyah kürkün yerini siyah saçlar aldı. Artık Cerbeus'un karşısında, bir kedi değil, genç bir adam duruyordu. Zarifliğini ve sessizliğini koruyarak, bir adım ileri attı. Her hareketi, tıpkı kedinin zarafetiyle doluydu.

Cerbeus, adamı baştan aşağı süzdü. Gözünün üstünden, çenesine kadar inen bir yara izi vardı. Vücudu tamamen insan vücuduna dönüşmüştü, ama kedi kulaklarına sahipti. Cerbeus'un yüzü şaşkınlıkla veya hayranlıkla parlamadı. Umursamadan, yürümeye devam etti. Kedi Adam, dudaklarına yayılan bir sırıtış ile Cerbeus'u takip etmeye başladı. Cerbeus, başı dik bir şekilde yoluna devam etti. Ama Kedi Adam, onu rahat bırakacağa benzemiyordu.

“Buraya bak, ufaklık.” diye seslendi Kedi Adam. Onunla emir verir gibi bir ses tonuyla konuşulmasına alışık olmayan Cerbeus, Kedi Adama döndü. Gözlerini, Kedi Adam'ın zümrüt gözlerine sabitleyerek, kendine güvenli bir duruş sergiledi.

“Sen kimsin?” diye sordu, alaycı bakışlarla. Kedi Adam, hafif bir gülümseme ile cevapladı.

“Ben Taro'yum.” dedi. “Beni tanımıyorsun, ama ben seni çok iyi tanıyorum.”

Cerbeus’un yüzündeki ifade değişti. Kaşlarını çattı. Kedi Adam Taro ise konuşmaya devam etti.

“Beni iyi dinle, Cerbeus.” dedi Taro, gözlerini Cerbeus'un gözlerine dikerek. “Senin gücünle övünmen, etrafındakilere üstünlük taslaman ve Güneş Adam'ın oğlu olman hiçbir şeyi değiştirmeyecek.” dedi.

Taro'nun gözleri tehlikeli bir şekilde parladı. Ama, o Cerbeus’un hassas olduğu konuları biliyordu. Dudaklarında bir sırıtma belirirken, onun boyuna gelmek için biraz eğildi.

“Arita, şu alay ettiğin çocuk.”

Arita’dan bahsedilince, Cerbeus’un gözleri irileşti. “O ucube umrumda değil.”

Taro, Cerbeus’u susturmak için işaret parmağını Cerbeus'un dudağına götürdü. “Laflarına dikkat et, bücür.” dedi. “O senden çok daha güçlü, fakat ne kadar güçlü olduğunu bilmiyor. Güçlerini nasıl kullanacağını bilmiyor, ben ise biliyorum. Eğer ona bir daha zarar verirsen, sadece seni ısırmakla kalmam.”

Cerbeus, kahkahayla güldü. Taro'nun işaret parmağını dudaklarının üzerinden çekti. “Bir daha bana dokunmaya cüret etme.” dedi. “O aşağılık, çilli surat seni niye bu kadar ilgilendiriyor?” Cerbeus, birkaç adım yaklaştı. ”Senin gibi bir yaratığın söylediklerini ciddiye alacak değilim.” dedi. “Güneş Adam’ın oğluyum, korkak bir çilli surattan ve bir kediden korkacak değilim.”

Taro, ufak bir kıkırdama bıraktı. “Bu senin son uyarın.” dedi. Belini hafifçe reverans verdi ve gözden kayboldu.

 

Loading...
0%