Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@fullmoon

Hellllllo.... Nasılsınız canlar. Bölümün gelmesi biraz uzun sürdü kusura bakmayın. Yorumlarda buluşmak üzere.

Yıldızı parlatmayı unutmayalım canlar.

İlay'ın anlattıklarından sonra odada sessizlik olmuştu dakikalardır kimseden ses çıkmıyordu. Umay oturdu koltuktan kalkıp hızlıca ilay'a sarılmıştı.

" Bana acımanız için anlatmadım umay sadece 'derin bir nefes aldı genç kadın ardından konuşmasına devam etti ' bunu daha önce kimse ile paylaşmamıştım buz hariç"

" Eğitimin ilk günü seni arayan o yaşlı kurt fethi bey miydi." Buruk bir tebessüm oluştu ilay'ın yüzünde özlemişti yaşlı kurt'u.
" Evet o günden sonra ayrılmadık hiç, tabi yaşlı kurt 'un göreve gittiği zamanlar hariç"

" Peki komutanım fethi bey şuan nerede "

" Kendileri Ankara'da polis özel harekat müdürü "

Odadaki bu sessizliğe ve hüzüne bir son vermek isteyen ekin ve selim kaş göz işareti ile anlamışlardı.
" Komutanım sizin sakin bir yapınız var gibi öyle çok kavga etmemişsinizdir yani "

Ekin'in sorduğu soru ile selim başını olumsuzca sallamıştı. Bu soru ile İlay da gülmeye başlamıştı ilay hakkında tam bir bilgileri yoktu ama selim azda olsa biliyordu, tahrip eğitimde onun sinirlenince nasıl bir insana dönüştüğü dilden dile yayılmıştı .
" Ekincim sen hiç ilay komutanımı görevde iken gördün mü? Yada duydun mu kuyaş'ın yaptıklarını?"

" Yok valla sadece imzanızı biliyorum bir de kurtardıklarınızı"

" Buna şaşırdım işte çita eğitimde çok konuşulur ama demek sadece bizim bölgede duyulmuş yaptıkları siz sadece kurtardıklarını biliyorsunuz. Ee anlatayım o zaman ben size Tahrip eğitimde duymuştum sınırda ailelerinden alınıp dağa çıkartılan çocukları kurtarmak için yapılan bir operasyona katılmış komutanım, kuyaş adını daha yeni almış o zamanlar. Dört gün boyunca dağ taş yürümüşler kampa ulaştıklarında birisinin içeri sızması gerekmiş çocukları kurtarmak için komutanım gönüllü olmuş tabi diğerleri de dışarıyı temizliyorlarmış, yarım saat içinde ne yaptıysa artık tim geldiğinde komutanım çocukları kurtarmış tabi bu duylunca elebaşları dahil bir kaç kişi o çadıra gelmiş. Timin kalanı geldiğin de 15 kişiyi devirmiş ele başları olarak düşünülen puştunda ağzı yüzü kaymış. Diğer puştlara da bir uyarı vermek için, komutanım kampta sadece bir tane çadır bırakmış diğerlerini havaya uçurmuş ardından kalan çadıra buzun çamurlu bir pati izini bırakıp üstüne de o malûm sözü yazmış 'KUYAŞ YAKMAK İÇİN GELDİ' o gün kuyaş imzası doğmuş yani o günden beri komutanım zafer kazandığı her operasyonda bunu yapmış bazen yazarak bazen ise sadece buzun pati izi ile "

( kirli beyaz bir çadırda bu pati izi gibi düşünün canlar)

Odadaki tim hayretle komutanlarına bakıyordu onlar duymamıştı bunları TSK sadece kuyaş ve buz'un zorlu operasyonlarda ki başarılarını biliyordu. Tahrip eğitim bilirdi o operasyonlarda olanı.

"Komutanım bir gün o an'a tanık olmak isterim"
Ekin cümlesini bitirir bitirmez ilay'ın telefon sesi doldurmuştu odayı telefonuna baktığında ekranda binbaşı ÇEVİK yazıyordu genç kadın hızlıca cevap verdi aramaya.

" Emredin komutanım"

" Teğmen ADİN hemen tim'ini toplayıp 10 dakikaya karargahta oluyorsunuz"
İlaya cevap verme vakti bırakmadan telefon kapanmıştı.
" Duan çabuk kabul oldu ekin, kurt timi hemen hazırlanıyorsunuz 5 dakikaya karargahta oluyoruz."
Kurt timi duydukları ile birden ayağa kalktı zaten hazırladı ilay odasında uyuyan buzu uyandırmak için seslenmeye başladı.
" Buz hadi oğlum temizlik vakti gelmiş yine"
Genç kadın bunu alay ile söylemişti ve buz bu ses tonunu bilirdi.

Barış, selim buz ilayın arabasına binerken Umay ve ekin yediz'in arabası ile yola çıkmışlardı.

🔆

Sonunda karargaha gelen tim arabaları park edip koşar adımlarla içeri girmişlerdi.
"Siz hazırlanmaya başlayın"
İlay ve buz binbaşının odasına gelmişlerdi kapıyı çalıp yavaşça açtı ilay kapıya doğru bakan binbaşı ÇEVİK ilayı gördüğünde yüzünde var olan endişeli ve sinirli ifadesini biraz yumuşatarak konuşmaya başladı.
"Gel teğmen ADİN"
İçeri giren ilay koyu maun masanın karşısında ellerini arkasında birleştirerek rahat duruşunda buz ise hemen sol yanında binbaşı ya doğru bakıyordu.
Binbaşı ÇEVİK oturduğu siyah sandalyesinden kalkarak ikilinin yanına geldi.
"Teğmen acil kod ile hazırlanıyorsunuz darlıca bölgesinde keşif yapmak için bulunan komando birliğine pusu atılmış ve sivil yerleşim yerine çok yakınlar" söylediği her bir kelime de ki nefreti ve siniri adeta yüzünden okunuyordu binbaşının. İlay duydukları ile kaşları çatıldı, elleri yumruk oldu aklına gelen ile daha da sıktı yumruğunu yavaşça yutkundu genç teğmen tedirgin ses tonu ile konuştu.
" Komutanım ŞEHİDİMİZ, yararlımız var mı?" Zorlukla sormuştu genç teğmen, bu soruyu her soruşunda içini bir korku kaplardı.
" Allah'a şükür teğmenim şu anlık yok diye biliyoruz ama ellerinde olan cephanenin az kaldığı bilgisini aldık en son "

" Komutanım izniniz ile daha fazla oradaki kardeşlerimizi bekletmeyelim"

" Teğmen 5 dakika için de tam teçhizat hangarda olun "

"Emredersiniz komutanım " selamını verip çıkmıştı odadan ilay.

Binbaşının odasının bulunduğu katta koridorun sonun da İlay'ın odası bulunuyordu genç kadın odasına girdiği gibi koyu gri demir dolabından operasyon kamuflajlarını çıkarıp masasının üzerine bıraktı. Hızlıca pantolonunu giyip sağ bacağına kasaturasını sıkıca bağladı, baldırında olan silah kılıfına silahının şarjörünü kontrol ederek koydu, beline de kendinin özel yaptırdığı lazer kesim bıçaklarının koydu. Nerdeyse beline uzanan saçlarını sıkı bir örgü ile ensesinde topuz yapmıştı. Kendi hazırlığı bittiğinde buzun karnına kadar uzanan yelek tasmasını giydirip hangara doğru yola koyuldular.

(İlayın yaptırdığı bıçaklar ve kılıfı)

🔆

Hangara geldiklerinde umay hazırlanmak için hangarın arka tarafında bulunan odaya ilerledi, erkekler ise genel alanda hazırlanmaya başladılar. Hazırlanmaları bittiğinde silahlarının temizlik ve ayarlarını kontrol etmeye gelmişti özellikle ekin MG3 piyade tüfeğini sürekli siliyor ve mg3'ün sehpasını monte ediyordu. Bir şarjörü silaha takmış birini çantasına koymuştu şimdi de üçüncü şarjörü çantasına koymak üzere idi.

"Ekin oğlum bir tane daha mı alsan az gibi sanki onlar"

" Valla abi bana da öyle geliyor ama komutanım kızmasın "

Yediz bundan adam olmaz der gibi gülümseyip konuşmasına devam etti.
" Yok oğlum al sen niye kızsın komutanım alt tarafı 25 kapasiteli şarjörden bir 40 kapasiteli den de iki tane aldın niye kızsın demi yani"

" Tabi yediz yani az bunlar selim gibi 5 kilo C3, 4 kilo TNT ve 6 tane de dinamit almadım o daha fazla "

" Az olmuş onlar selim çar bombası alsaydın oğlum."
Yediz şaşkınlık ile selime baktı ama baktığı adam sanki onun hakkında konuşulmamış gibi el bombalarını özenle yeleğine ve çantasına koyuyordu.

Umay ise üzerini giyinip hazır bir şekilde gelmişti erkeklerin yanına.
" Oo siz niye hazır değilsiniz bakalım beyler, ben geç hazırlandım diye kendime kızıyordum ama siz benden de geç kalmışsınız."

Umay'ın sesini duyan yediz hızla arkasında olan umaya döndü operasyon için giydiği kamuflajlar genç kadının esmer tenine çok yakışmıştı, omuzlarının biraz altında olan saçlarını ensesinde sıkıca topuz yapmıştı. Genç adam onu incelerken umay da onu inceliyordu genç adamın uzun boyu ve yapılı vücuduna giydiği her kıyafet gibi kamuflajları da çok yakışmıştı sağ elinde kabzasını yere koyduğu BORA-12 silahının namlusundan tutuyordu bu ona daha fazla karizma katıyordu.

Onların bakışmaları sırasında ilay ve buz hangara giriş yapmıştı onları gören ekin birbirlerine dalmış olan ikiliyi sahte bir öksürük ile uyarmıştı. Komutanlarının geldiğini fark eden tim hangarın ortasında sıralanmış hazır ol da bekliyorlardı onların bu halini gören buz ilayın yanından ayrılarak sıranın başında olan yedizin yanına gidip arka patilerinin üzerine oturdu, ön patileri üzerinde durarak başını ilaya çevirmişti.

" Kurt hazır mısınız!"

Kurt timi korkusuzca komutanlarına bakarak ve dimdik duruşlarıyla vermiştiler cevaplarını, İlay sözlerine devam etti " Birazdan o çakalların kardeşlerimizi kuşattığı cehennemden çıkarmaya gideceğiz bir sorun istemiyorum kurt."

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM " Kurt timinin cevabının ardından ilay arkasından gelen binbaşı ile sertçe komutanına dönüp selam verdi. " Kurt timi eksiksiz operasyona hazırdır komutanım."

Konuşmasını bitirdikten sonra sıranın en başına geçerek komutanını dinlemeye başladı.
" Tim çok fazla konuşmayacağım gidin ve o çocukları cehennemden çıkarın komutanınız ejderde size detaylı bifiring verecek SAĞ SALİM DÖNÜN KURTLAR ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN."

"SAĞOLUN KOMUTANIM "
Arkalarındaki bankta her daim hazır olan sırt çantalarını alıp ejdere bindiler. Hepsi yerlerine oturduklarında barış da ejderi sürmeye başlamıştı

" Yaklaşık 4 saat önce, darlıca bölgesinde sivil yerleşim yerine 500 metre uzaklıkta keşif için çıkan komanda birliği pusuya düşürülmüş, sadece keşif için çıktıklarından fazla cephane almamışlar yanlarına ellerinden geleni yapmış aslanlar ama son şarjörleri kalmış acil kod ile destek istemişler."

İlay bifiring konuşmasını tamamladığında, sıkınca bir nefes veriş sesi duyuldu ardından ise titrek, az da olsa belli olan korku ile bir soru yankılanmıştı Ejder Yalçın'ın duvarlarında.

"Komutanım peki kardeşlerimizden ..."
Her kelimesinden sonra derin bir nefes vermişti barış, ilay sormak istediği soruyu anlamıştı ama adamın konuşmasının bitmesini bekledi.

" ŞEHİT var mı yada yaralımız"

" Şükür şu anlık yok haniball" Bu onların son konuşmalarıydı sessiz ama bir o kadar da gürültülü geçmişti zaman.

🔆

Bölgeye geldiklerinde ejderi biraz uzak bir derde durdurmuştu barış, yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş yapmışlardı. Kulaklarına dolan silah sesleri ile yaklaştıklarını anlamışlardı ilay sağ elini biraz yukarı kaldırarak yumruk yapıp biraz aşağı indirdi diğerleri bu hareketi ile oldukları yerde durdular buz zaten ilay ne zaman dursa duruyor ne zaman devam etse ona uyuyordu.

" Haniball telsiz" barış hemen telsizi komutanına verdi ilay telsizden ayarlamalar yaparak komando birliğine bağlanmaya çalıştı bir iki denemeden sonra telsizden sesler gelmeye başlamıştı.

" ŞİMŞEK-59, KURT-1 konuşuyor"

" ŞİMŞEK-59, yüzbaşı PARS dinlemede KURT-1 "

" Teğmen ADİN ÖZEL KUVVETLER geldik yüzbaşım, kaç kişiler, yerleri ve dağılımları ne durumda"

" Teğmenim kuzey tarafından geliyorlar yaklaşık 50 kişilik bir gruptu , yaklaşık 20-25 dakika önce yerleşim yerine girmeye çalıştılar. Sivilleri toplayıp güvenli sayılabilecek bir yere yerleştirdik."

" Tamam yüzbaşım, siz sivilleri koruyun gerisi bizde."

İlay hızla arkasında onu dinleyen timine döndü.

" Keskin sen kuzey tarafını rahat görebileceğin bir tepeye konuşlan" Yediz ilaya başı ile onay vererek ortadan kayboldu.

" Çita yerleşim yerinin yakınlarına, Tahrip evlerin ve komandoların zarar görmeyeceği şekilde C3 hazırla ve geçebilecekleri yollara yerleştir daha sonra çitanın yanına git , Karaca ve haniball biz arkalarında olacağız çapraz ateşte kalacaklar şimdi kurt timi ALLAH yardımcımız olsun."

Herkes yerlerine geçtiğinde ilay kulaklığına basarak konuşmaya başladı.

" Kurt herkes yerlerinde mi" İlk yediz cevap verdi.

" Tam karşınızda ki tepedeyim komutanım ."

" Biz hazırız komutanım." Çitada onay verdiğinde son kişi olarak selim kalmıştı ama ondsan ses yoktu.

" Tahrip durum ne" Yine ses yoktu biraz endişelenmişti ilay.

" Tahrip durum bilgisi ver hemen" bu sefer sesi sert çıkmıştı.

" Kusura bakmayın komutanım ben bu bebekler ile ilgilenirken fazla dalgın oluyorum."

" Senin dalgınlığını si....."

" Çita! Tahrip, o bebekleri yerleştirdiysen yerine geç" uyarı dolu sesi ile konuştu gen komutan.

" Emredersiniz komutanım"

" Atışım ile başlıyoruz kurt " İlay silahının dürbününden nişan almıştı bile derin bir nefes alarak karşısındaki şerefsizin anlından vurmuştu. Onun ardından hepsi ateşlemişlerdi silahlarını.

Aradan geçen 15 dakika sonra darlıca dağının etekleri kana bulanmıştı ve hainler kurt timinden kurtulmak için köye doğru ilerlemiş ama bu seferde selimin kurduğu bombalara yakalanmışlardı. İlay umay ve barış oldukları yerden yavaş adımlar ile köye doğru ilerliyordu, yeni yerine yerleşen kuyaş yeniden nişan aldığında bu sefer dürbünden gördüğü sıradan biri değildi. O'ydu güneş gözlü siyah ve yeşil puşisi saçlarını ve yüzünün yarsını kapatıyordu tek gözleri açıktaydı ve o an ilay durdu başını hafif kaldırıp tekrar baktı aynı yerde duruyordu adam ama bu sefer onun da silahının namlusu ilaya çevrilmişti.

" Karşılaştık sonunda bu sefer kurtulamazsın güneş göz."

" Tekrar karşılaştık süverce keşke bu dağlarda olmasaydı tanışmamız, Başka bir yıldızda en güzel halimizle karşılaşalım güzel asker"

Tüm silah seslerinin arasından bir silah sesi yükselmişti birisi vurulmuş ama iki can yanmıştı.

Pişttt! YILDIZI PARLATMAYI UNUTMA GÜZELLİK😉^_~

 

Loading...
0%