Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@fullmoon

12.10.2020 / Kars-gizli tahrip eğitim üstü

İLAY ADİN

Ormanın içinde gizli tahrip eğitim üssünde beraber nöbet tutuğum Antepli susmak bilmeden konuşuyordu. Hayır ben ne halt yedimde bu geveze ile nöbete yazmışlardı beni, iyi adamdı ama fazla konuşuyordu be.

" eee teğmenim hayatınızda var mı birileri"


" Antepli, yorulmuşsundur sen biraz dinlen istersen ha"


"Yok teğmenim yorulmam ben"


" Ama ben yoruldum be Antepli kafa hani buda"


" Ama teğmenim başka türlü geçmez ki bu nöbet"


Bir çıtırtı sesi ile hemen silahımı kaldırıp nişan aldım küçük adımlarla sesin geldiği kar ile kaplanmış çalılıklara doğru yürüdüm.


" Hemen kim olduğunu söyle" sadece kısık sesler geliyordu. Çalılıklara iyice yaklaştığımda tekrar konuştum.


" Tekrar ediyorum kim olduğunu söyle ve teslim ol" bu sefer bir hırlama sesi geldi çalılıktan ve ardından ise kısık bir uluma. Zaten dibinde olduğum çalılığı silahımın namlusu ile biraz araladım karşılaştığım görüntü ise üstüne karlar düşmüş yavru bir Bozkurttu. Yaklaşmak için bir adım atmıştım ki hırlamaya ve dişlerini göstermeye başladı,


" Teğmenim dikkat edin ne yapacağı belli olmaz" Antepli arkamda nişan almış bekliyordu.

" Antepli sakin ol yavru ve yaralı sanırım"


" Teğmenim kurt o yavru da olsa" Antepliyi boş verip yavruya döndüm. Arka sağ patisinin üstüne basamıyordu, birazda kan olduğu az ve boz renkli tüylerinden belli oluyordu. Silahımı bacaklarımın arasına kıstırıp, üstümdeki kamuflaj montu çıkardım. Tekrar silahımı elime aldım ve sırtıma astım, montu da ellerimle açıp yavaşça yavruya yaklaşmaya başladım o ise hala hırlıyordu. Montu yavrunun üstüne doğru attım ve hemen kucağıma aldım.


" Antepli nöbet sen de ben şu yaramazı revire götürüyorum bi baksınlar, dikkatli ol" üssün geniş bahçesinden ana kapıya doğru hızlıca yürümeye başladım Allah'tan komutanlar yoktu gece olduğu için bahçede, yoksa sıkıntı çıkabilirdi. Uzun koridor 'un en sonunda olan reviri görünce daha da hızlandım zira bu yaramaz rahat durmuyor yavru ve yaralı olmasına rağmen sürekli hareket ediyor elimi, kolumu ısırmaya çalışıyordu. Sonunda revirin kapısına gelince ayağımla kapıya vurmaya başladım askeri doktor olan onur teğmen her daim revirde kalırdı çok geçmeden sesi duyuldu.


" Dingonun ahırı mı lan bura, devlet malı o kapı devlet" sinirli ve uykudan uyandığı belli olan gözleri ile onur göründü. Kucağımda hareket eden monta kaşlarını çatarak bakıyordu şimdi.

Onu ittirerek hemen içeri girdim.


" Teğmenim kapıyı kapatsanız mı artık acil bi durum var"


" Teğmenim o mont hareket mi ediyor yoksa ben mi yanlış görüyorum" kapıyı kapatırken hala şaşkın olan onur teğmen hareket eden monta kitlenmiş bakıyordu. Revirde bulunan sedyelerden birine yavruyu bıraktım üstündeki montu onu ürkütmeden kaldırdım. Zaten şaşkın olan gözleri yavru Kurt'u gördüğünde yerinden fırlayacaktı sanki.


" K..kurt mu o, manyak mısın İlay sen gerçi benimki de soru mu tabi manyaksın hatta delisin sen be"


" Sakin misin artık teğmenim, bu ufaklık yaralanmış ve yardıma ihtiyacı var." hala kapalı kapının yanında duran onur sonunda sakinleşmişti sanırım , "İlay farkında mısın bilmiyorum ama ben doktorum ,veteriner değil? " gerçekten mi onur ! Sanki ben bilmiyordum bunu.


"Onur bende biliyorum senin doktor olduğunu ama şimdi Taylan'ı uyandırsam Yüzbaşı'ya falan söyler zaten biliyorsun pek haz etmiyor benden." Onur bana sen ciddi misin der gibi bakıyordu. Sanki kötü bir şey yapmıştım .


" İlay tamam anlıyorum ama olmaz yani ben anlamam ki hem baksana hırçın bir şey zaten yanına yaklaştırmıyor beni yapamam ben."


" Onur hadi be bakıver, canı çok yanıyor belli ki hem ben tutacağım onu söz sen bak yarasına lütfen." Onur'un yüzüne baktığımda yumuşamış bir ifade görmek tam tahmin ettiğim gibiydi. Zira bu 3 ayda üste ki en iyi arkadaşım olmuştu kendisi . "Tamam İlay, ama sadece kontrol edeceğim eğer bir sıkıntı fark edersem hemen Taylan'ı uyandırırım. "


Kafamı salladım hızla yeter ki onur ikna olsundu, Onur yavaşça yavrunun yaralı patisine doğru hamle yaptığında yavru birden hırladı ve onura dişlerini göstermeye başladı." İlay acaba yardım mı etsen yoksa Taylan'ı mı arayayım hı arkadaşım ne dersin." hemen de tehdit ama ya olmaz ki böyle.


acaba adama yardım mı etsen İlay yoksa her an Taylan'ı arayacak sonra da metin yüzbaşı öğrenecek.


Aman tamam be. Yavrunun başına doğru eğildim mont ile yavaşça çenesinden tutup kendime çevirdim. Gözlerimiz buluştuğunda bir şey fark ettim gözlerinin kenarında ki tüyler nemli duruyordu. " çok mu canın yanıyor ufaklık, tamam şimdi onur abin yardım edecek sana ama sende sakin ol tamam mı küçük*"


"İlay o bir hayvan seni anlayamaz ."


" Ama hisseder onur, gözlerden anlarlar"


Onur sadece gülümsemekle yetindi, o işine geri dönerken bende yavruyla konuşmaya geri döndüm. 10 dakikanın sonunda onur yarayı temizlemiş ve gazlı bezlerle sarmıştı.


" Ben elimden geleni yaptım ama Taylan'a yine de bir göstermek de fayda var"


" Onur , biliyorsun Taylan'la anlaşamıyoruz şimdi bir sürü soru soracak olmaz be "


"sen bilirsin İlay ama bu onun açısından daha iyi olur." bunu söylerken başı ile yavruyu göstermişti. " sağ ol onur, haklısın ne kadar Taylan'ı sevmesem de ufaklık için bu daha iyi "


"Onu nasıl buldun bilmiyorum İlay ama sanırım ailesi yok. Gerçi kurtlar yavrularını bırakmaz ve sürülerinden ayrılmazlar acaba başından neler geçti?"


Sessiz kaldım belki onunda kayıpları olmuştu, bu ufaklıkta daha bu yaşında tatmıştı ailesizliği. Kurt'un gözlerine tekrar baktığımda o nemli gözleri yara acısından değil de verdiği kayıpların acısındandı. Bu ufaklıkla çok büyük bir benzerliğimiz var dı onu iyileştirip tekrar ormana bıraksam daha çok küçük ya tekrar yara alırsa ve bu sefer daha ciddi olursa , ya.. ya o da ölürse. Dışarıdan gelen bi havlama sesi ile küçüğün kulakları dimdik oldu etrafı ve kokuları aramaya başladı. İşte o an aklıma bir fikir geldi burası tahrip eğitim üssü ve tahrip köpekleri de var eğer izinleri alırsam bu yavru kurt çok iyi bir tahrip kurdu olabilir.


" Onur saat kaç " heyecanlı bir şekilde sorduğum soru karşısında onur, şaşırmış şekilde kolundaki saate baktı.


" Saat 9'a geliyor İlay da ne oldu yine ne geldi senin o zehir aklına " Metin yüzbaşı 8 de odasın da oluyor hemen gidersem yüzbaşı dosyalara dalmadan yetişirdim. Kapıya doğru giderken onura cevap verdim.


" Onur sen yavruya baksan ben Metin yüzbaşının yanına gidiyorum hemen gelirim." Koşarak dışarı çıktım koridor da koşarken arkadan Onur'un kısık sesi geliyordu.


" İlllayyy nereye beni bununla yalnız mı bırakacaksın, Teğmen adinnn kime diyorum bak hiç dinliyor mu."


Koşarak çıktığım 2 kat Metin yüzbaşının odasında son buldu. Kapıyı çalarak gir emrini bekledim,


"Gir" İçeri adım attığımda kapının karşısında ki pencerelerden ,kahverenginin ağırlıklı olduğu odaya ışık giriyordu, büyük masanın karşısına geçtiğimde iki sandalye ve masanın arkasında büyük bir kitaplık vardı.


"Eee teğmen ne oldu da sabahın bu saatinde nöbet yerinde değil de benim odamdasın."


Hemen selam verip rahat emri bekledim, emir gelince rahat da konuşmaya başladım.


" Komutanım gece nöbet anında yaralı yavru kurt buldum, Gece olması sebebi ile üsteğmen onur Alp tuğ yardımı ile ilk yardım yapıldı."


"Teğmen neden bu konuşmanın devamın da bir istek seziyorum"


"Komutanım biliyorsunuz tahrip uzmanları birlikte çalışacakları tahrip köpekleri sahiplenebilirler izin verir-"


"Teğmen bunları ben biliyorum zaten ama konusu olan bir kurt vahşi hayvan bu olmaz istiyorsan yavru köpeklerden sahiplenebilirsin. "


"Komutanım o bir yavru eğer eğitirsek bize çok faydası olur koku ve duyma duyusu diğer köpeklerden kat be kat daha fazla " Yüzbaşı biraz düşündü ve sonunda karar vermiş olmalı ki gözleri tekrar beni buldu.


"Peki o zaman teğmen ama o yavru sana zimmetli olacak ve kendi eğitimlerinin yanı sıra köpek eğitimlerine katılacaksınız eğer o kurt üssten her hangi birine zarar verirse askerlikten ihraç edilirsin." İşte olmuştu izin verilmişti ne kadar yorulacağım umurumda değildi biz iyi bir ekip olacaktık 2 yarım bir tam olacaktık. Gülümseyerek sertçe selam verdim.


"Emredersiniz komutanım "


" Şimdi söyle bakalım teğmen Adin bu yavru Kurt'un adı ne olacak"


biraz düşündüm o bir boz kurttu ve benim soğumuş kalbime o iyi gelecekti ona da ben .


" Buz komutanım onun adı buz."


Loading...
0%