Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm - İtiraf

@galaksikadin

1k olduk🥳

Destek olan herkese teşekkür ederim🌸 İyi ki varsınız🤍

İyi okumalar🌼

----------- 🦋 -------- 🦋 ---------

‘’O kadar emin olma’’ dedi arkadan birisi.

Arkamı dönüp baktığımda Umut Ali gelmişti. O kadar çok utanmıştım ki yanlış bir şey yaparken annesine yakalanan çocuklar gibi hissediyordum şuan.

Kızardığımı hissedebiliyordum. Kafamı yere eğdim ve parmaklarımla oynamaya başladım.

Umut Ali yanımıza gelip ‘’Bahar, Hakan seni arıyordu’’ dedi ve tam önümüzde durdu.

‘’Ben bir gidip bakayım ne diyormuş’’ dedi ve omzuma destek olurcasına dokunup yanımdan kalktı.

‘’Narin?’’ diyerek seslendi ve yanıma oturdu Umut Ali.

Şuan ona bakmaya o kadar çok utanıyordum ki. ‘’Kafanı kaldırır mısın?’’ dedi tekrar.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım ama tekrar eğdim. ‘’Şuan konuşmak istemiyorum’’ dedim sessizce.

‘’Neden?’’ dedi. Sesinden tebessüm ettiği anlaşılıyordu.

‘’İstemiyorum’’ dedim tekrardan

‘’Tamam bizde konuşmayız’’ dedi ve ıslık çalmaya başladı.

Utangaç bakışlarla kafamı kaldırıp ona baktım ve göz göze geldik

‘’Babaannem aradı köye gidiyormuş yine. Orada tanıdığı biri hasta ona bakmak için arada böyle gidiyor’’ dedi. ‘Hım, iyi’ gibi garip bir ses çıkarttım ve diğer tarafa bakmaya başladım.

‘’Şimdi konuşmak istiyor musun?’’

‘’Hayır. Ne duydun bilmiyorum ama konuşmak istemiyorum bu konu hakkında’’

‘’Duymamam gereken bir şey mi duymuş oldum?’’

‘’Bilmiyorum’’

‘’Duymasam daha mı iyiydi?’’

‘’Bilmiyorum’’

‘’Ama duydum artık konuşmamız lazım. Hiçbir şey olmamış gibi mi devam edeceksin?’’

‘’Bilmiyorum’’ dedim bıkkın sesle. Konuşma o kadar hızlı ilerliyordu ki düşünmeden cevap vermeye başlamıştım.

‘’Ne duyduğumu nereden biliyorsun?’’

‘’Konuşmanın üzerine geldin işte duymuştursun’’

‘’Hangi konuşmanın üzerine geldim?’’

‘’Baharla konuştuğumuz konunun üzerine geldin işte’’

‘’Baharla ne konuşuyordunuz?’’

‘’Duyduğun şeyi işte’’

‘’Ne duydum ki?’’

‘’Senden hoşlandığımı’’
Beni oyuna getirmişti ve bende bu oyuna yenik düşmüştüm.

Yerimden kakıp nereye gittiğimi bilmeden ilerlemeye başladım. Umut Ali hızlıca yanıma geldi ve acıtmadan bileğimden tuttu.
‘’Narin’’ dedi usulca
‘’Umut Ali konuşmak istemiyorum dedim sana’’
‘’Ama ben konuşmak istiyorum’’
‘’Neden konuşmak istiyorsun duydun işte bırak kolumu’’ dediğim an kolumu nazikçe bıraktı.

‘’Sen söyledin bitti mi her şey, bu kadar mı? Karşındakini dinlemeyecek misin?’’

‘’Ne söyleyeceğini biliyorum’’

‘’Bu yüzden mi kaçıyorsun. Bence bilsen kaçmazsın’’

‘’Biliyorum işte.’’ dedim ve dolu gözlerimle kahverengi gözlerine baktım. Güneş ışıkları yansıdığı için gözleri çok güzel görünüyordu şuan.

‘’Bir daha söylesene ne duyduğumu’’ dedi sırıtarak

‘’Dalga geçiyorsun işte’’ dedim sinirlenerek ve yürümeye devam ettim

‘’Seviyorum’’ dedi ardımdan seslenerek
Yanıma yaklaştığını hissediyordum

‘’Ben seni yeni değil yıllardır seviyorum Narin.’’ dedi ve kolumdan tutarak beni kendine çevirdi.

Tuttuğum göz yaşı damla damla akmaya başlamıştı. Nasıl yıllardır seviyordu?
‘’Nasıl?’’ dedim

‘’Nasılı mı var seviyorum’’

‘’Nasıl yıllardır?’’ dedim cümlemi tekrar ederek.

‘’Uzaktan işte. Cemal Süreya’nın bir lafı vardır; ‘Dokunulmasa da, görülmese de. Kalpte yer verilir bazısına. Nedensiz.’ der. Nedeni, nasılı yok.’’

‘’Madem beni uzun zamandır seviyorsun bana neden söylemedin hiç’’

‘’Ben seni tanıyorum, sen beni tanımıyorsun. Karşına bir anda çıkıp seni korkutsa mıydım? Gördüğüm o ilk andan beri aklımdasın. O masumluğun, güzelliğin aklımdan hiç çıkmıyor. Ama şuna emin ol, eğer senin bu kadar acı çektiğini görsem duysaydım hiç çekinmeden karşına çıkardım. Seni o bataktan kurtarırdım.’’

‘’Neden gelmedin?’’

‘’Çok masumdun. Aramızdaki yaş farkından dolayı beni abin olarak görürsün sandım. O yüzden karşına çıkmamaya özen gösterdim. Çocukluk aklıydı işte. Sonrasında lise üniversite derken farklı şeylere odaklandım. Sende hayatını düzene koymuştursun diye kalbime sakladım.’’

‘’Hayatımı düzene sokmak mı? Bu hiç olmadı aksine beni ilk gördüğün günden beri dibe batıyorum.’’

Gözümden yaşlar akmaya devam ediyordu. Keşke daha önce tanısaydım.
‘’Özür dilerim’’ dedi samimiyetle.

Etrafımızda kimse yoktu. iki ağaç ortasında ayakta bekliyorduk. İkimizde ne diyeceğimizi bilmiyorduk. Ellerimle oynamaya başlamıştım. Umut Ali’de beni izliyordu.

‘’Narin’’ diyerek sessizliği bozdu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

‘’Sana sarılabilir miyim?’’ demişti. Gözleri mi dolmuştu onun. Evet evet gözleri dolmuştu. Ama ben sana kıyamam ki yaa. Şuan onu hırpalayarak sevmek istiyordum.
Ben ne diyordum. Narin kızım kendine gel saçmalama.

İlerleyip parmak uçlarımda yükselerek kollarımı boynuna doladım. Aramızda yaş farkı olduğu gibi boy farkı da vardı. Karşı karşıya durduğumuzda kafam göğüs hizasına geliyordu. Kısa ve ince bir yapıya sahiptim. Umut Ali’nin ise uzun ve heybetli yapısı vardı. Yanında küçücük kalıyordum.

Kollarını belime dolayıp kafasını boynuma gömdü.

Biraz öyle sarıldıktan sonra saçlarımdan öperek benden ayrıldı.

‘’Gidelim mi?’’ dedi. Elimin tersiyle gözlerimi sildikten sonra gülümsedim ve kafamı salladım. Yol boyunca ikimizde konuşmamıştık.

Kamp kurduğumuz alana geldiğimizde Bahar ve Hakan gülerek bir şeyler konuşuyorlardı.

Yanlarına yaklaştığımızda Bahar imalı gözlerle bana bakıyordu. Tebessüm ederek sandalyeye oturdum.

‘’Bir an kaybolduğunuzu düşünüp polise haber verecektim’’ dedi Hakan gülerek. Bahar Hakan’ın dizine uyarırcasına vurdu ve güldü.

‘’Doyurdun mu karnını mızmız bebek’’ dedi Umut Hakan’a takılarak.

‘’Evet doyurdum karım sağolsun’’ dedi Bahar’a aşkla baktı.

‘’Bahar olmasa senin halini düşünemiyorum. Açlıktan bir yerde ölür kalırdın herhalde’’ dedi ve yanıma oturdu.

Hakan gülerek yanındaki topu Umut’a attı. ‘’Hadi oturmaya mı geldiniz kalkın oyun oynayalım’’ dedi ve Bahar’ın elinden tutarak ayağa kalktı.

‘’Ben oynamıyorum siz oynayın’’ diyerek topu Hakan’a tekrar fırlattı Umut.

Hakan topu tutarak bana gel işareti yaptı. Ayağa kalkıp yanlarına gittim. Voleybol oynamaya başlamıştık.

‘’Kız sen küçük bir şeysin ama maşallah her şey geliyor elinden’’ diyerek topu attı Hakan

‘’Ben okulda voleybol kulübündeydim.’’ dedim ve topa vurdum.

Umut Ali sigarasını yakmış bizi izliyordu.

Hakan topa hızlı vurduğu için top diğer tarafa uçmuştu. Topu almaya gittiğimde Hasan topu eline alarak bekliyordu.

‘’Topu verir misin?’’ dedim ve almak için topa uzandım. Topu vermemek için diğer tarafa çekti.

‘’Bunu mu istiyorsun?’’ dedi gülerek.
‘’Topu verir misin dediğime göre’’dedim imayla. Gülüşü daha da arttı.

‘’Ver lan şu topu’’ diye kükredi Umut. Yanıma gelip beni gerisine çekmişti.

‘’Sana noluyor dostum Narin’le konuşuyorum.’’ dedi Hasan meydan okurcasına

‘’Nereden Narin oluyor lan. Ne bu samimiyet?’’ dedi sinirlenerek. ‘’Topu ver ve uza hadi dostum’’ ellerini yumruk yapıp açıyordu devamlı.

Elini tuttum ‘’Boşver gidelim’’ dedim ve kendime çektim. Gözlerine itiraz etmemesi için baktım.

Adama tekrar dönüp ‘’Götüne sok topu’’ dedi ve elimi sıkıca tutup geri döndü.

Hakan her an bir şey olacak diye hazırda bekliyordu.

Yanlarına ilerlediğimizde sandalyelere oturduk. Umut Ali hala çok gergin ve sinirliydi. Cebinden sigara çıkartıp yaktı ve derin nefes çekti.

‘’Boşverin oynasın çocuk’’ dedi Hakan ortamı yumuşatmaya çalışarak.

‘’Bak bir daha seninle konuşmaya çalıştığını görürsem sakın beni durdurmaya çalışma bu sefer seninle bozuşuruz’’ dedi Umut bana bakarak.

‘’Aaa tamam yeter amma gerildiniz ya biraz anın tadını çıkartın’’ diyerek ayağa kalktı Bahar.

Hepimiz ona odaklanıp ne yapacağını izlemiştik.
Cebinden telefonunu çıkartarak bir şeyler yaptı ve bize döndü ‘’Hadi tabu oynayalım’’

Hakan oturduğu yerde doğrularak ‘’Tamam’’ dedi. Bende ‘’Olur’’ dedim. Umut Ali ses vermemişti.

‘’Tamam o da oynuyor’’ dedi Hakan Umut’un yerine

‘’Kim kimle olacak’’ dedim.

‘’Valla sizi bilmem ben karımla olacağım’’ dedi Hakan.

‘’Yok öyle bir şey biz Narin’le olacağız, sizde Umut’la olacaksınız.’’dedi Bahar.

‘’Ben bununla olmam ya’’

‘’Ben seninle olmak için bayılıyordum zaten’’ dedi Umut ve böylelikle oyunu oynayacağını söylemiş oldu.

‘’Karıcım ben seninle olayım bunlar da ikisi olsun’’ diyerek parmağıyla bizi gösterdi

‘’Kocacım mızıkçılık yapma ’’ dedi ve öpücük attı Bahar.

Hallerine gülüyordum. Çok samimilerdi. Hakan genel anlamda çok eğlenceli birisiydi. Sinirlendiğinde ise gerçekten korkutucu olabiliyordu. Bahar da çok kibar ve dost canlısıydı. İkisinden de çok güzel arkadaş oluyordu.

Hakan ne kadar ısrar etse de Bahar kabul etmemişti bu yüzden biz ikimiz olmuştuk.

-Bahar: ‘’Önce biz başlıyoruz’’

-Hakan: ‘’Niye önce siz, ilk biz başlayalım’’

-Bahar: ‘’Tamam al adi önce siz başlayın’’ dedi ve telefonu uzattı.

Hakan sevinerek telefonu aldı. Ben Hakan’ın söylediği yasaklı kelimelere bakacaktım, Bahar da Umut Ali’nin yasaklı kelimelerine bakacaktı. Bu yüzden yer değiştirdik.

-Hakan: ‘’Bak başlıyorum bana odaklan’’

>Kelime: Avize
> Yasaklı kelimeler: Lamba, Kristal, Tavan, Işık, Aydınlık

‘’Evde takılan şey’’

‘’Perde’’

‘’Hayır o değil’’

‘’Lamba’’

‘’Heh işte onu nereye takıyoruz, süslü bir şey’’

Umut Ali sırıtmaya başladı

‘’Pisleşme’’ diyerek güldü Hakan
‘’Avize’’ diyerek doğru cevabı vermiş oldu Umut Ali.

‘’Yes bee’’ diye sevindi Hakan ve devam etti.

>Kelime: Adem Elması
> Yasaklı kelimeler: Erkek, Gırtlak, Cennet, Boğaz, Havva

‘’Evet anlatmaya başlıyorum’’ diyerek konuya girdi Hakan ‘’Bunlar kovuldu’’

‘’Nerden kovuldu’’

‘’Güzel bir yerden’’

‘’Güzel bir yerden niye kovuldular’’

‘’Ona mı takıldın gerçekten. Dünyaya gelmeden önce birileri bir yerden kovulmuştu kimdi onlar’’

‘’Adem ve Havva’’

‘’Heh işte Adem ilk kelime. İkinci kelimede kütür kütür yenir. Güzeldir tadı.’’

‘’Adem elması’’

‘’Olum iyi ki seninle olmuşuz aferim’’

‘’Süre bitti’’ dedi Bahar

‘’İyi de daha 2 tane anlattık.’’ diye itiraz etti Hakan

‘’Hızlı anlatsaydın kocacım alıyım telefonu.’’

Hakan telefonu Bahar’a verdi ve süreyi kendisi aldı.

‘’Anlatıyorum hazır mısın?’’ dedi Bahar

‘’Hazırım başla’’ dedim ve yerimde kıpırdandım. Umut Ali sürekli bana bakıyordu göz göze geliyorduk.

‘’Umut Ali’de olan bir şey’’

Umut’a bakıp cevap verdim ‘’Gamze’’
Kaşlarını hafif çatarak tebessüm etti

"Devam ediyorum."

"Tamam"

‘’Eve neyle gireriz?’’

‘’Anahtar’’
"Doğru"

‘’ Hakan oyun oynarken ne yapıyor?’’

‘’Oyun dedin tabu’’ dedi Umut Ali

‘’Zaaa noolduu’’ dedi Hakan sevinerek. Bu hareketine hepimiz gülmüştük.

‘’Evde ne izleriz? Büyük ekranlı’’

‘’Televizyon’’

‘’Onu neyle çalıştırırız’’

‘’Kumandayla’’

‘’Kumandayı neyle çalıştırırız’’
Biraz düşündüm ve ‘’Pil’’ dedim aynı anda Hakan da ‘’Süre bitti’’ dedi.

Bu sefer anlatma sırası Umut Ali’deydi, oyunu başlattığında

‘’Ohoo size gamze geliyor pil geliyor bize gelene bak’’

‘’Aa sende mi mızıkçılık yapıyorsun’’ dedim

‘’Ben bunun gibi miyim’’ dedi ve göz kırptı.

‘’Bunu anlamaz geç. Bunu hiç anlamaz bunu da geç. ‘’

‘’Ne geçip duruyon anlatsana’’

‘’Ben anlatırım da sen anlamazsın bunları’’

‘’Niye ben mal mıyım?’’

‘’Evet’’ dedi Umut hazır cevap olarak

‘’Anlatıyorum dinle. Biz nerde oturuyoruz’’

‘’Oturmak dedin. Tabu.’’ dedi Bahar

‘’Lan olum düzgün anlatsana. Kelimeler gözünün önünde dikkat et’’ diye sinirlendi Hakan

‘’Sus da dinle. İnsan değil’’

‘’Bitki mi?’’

‘’Onun bir büyüğü’’

‘’Ağaç’’

‘’Gerizekalı öyle değil. İnsan değil, bitki de değil ne olabilir’’

‘’Hayvan mı?’’

‘’Evet. Bu bir hayvan. Sarı, mavi, yeşil bunlar ne oluyor.’’

‘’Renk oluyor bunu da mı ben öğretiyim’’ dedi böbürlenerek.

‘’Bu renkli hayvan’’

‘’Hayvanlar genelde renkli olur. Renksiz hayvan görmedim.’’

‘’Bulunduğu ortamın rengini alıyor.’’

‘’Hee. Kertenkele miydi lan o. Neydi o hayvanın adı.’’ diyerek bana döndü ve sordu.

‘’Timsah’’ dedim

‘’Yok kız timsah değil o yeşil sadece onu biliyorum.’’ dedi ve tekrar Umut Ali’ye döndü. Gülmeye başladım. Umut Ali gülüşüme bakıyordu. Oyunla çok ilgilendiği söylenemezdi.

‘’Neydi olum lan? Tamam hatırladım işte geç diğerine’’

‘’Öyle olmuyor canım ismini söyleyeceksin. Bak süreniz de azalıyor.’’ dedi Bahar.

‘’Kirpi değildi, tilki hiç değildi.’’

‘’Yok zürafa. Al şunu ya süre bitti zaten’’ dedi Umut Ali telefonu Bahar’a uzatarak.

‘’Sen bu yaşa kadar nasıl yaşadın bu beyinsizlikle.’’ dedi Umut Ali, Hakan’a takılarak.

‘’Bulunduğum ortamda çok gerek duymadım.’’

‘’Öyle mi canım’’ dedi Bahar.

‘’Yok karıcım arkadaş ortamından bahsettim ben’’ diyerek kendini savundu Hakan.

‘’Aynı arkadaş ortamındaydık biz hatırlatırım.’’

‘’Bak başımı yaktın gördün mü’’ dedi Umut’a dönerek.

Gülmeye başladığımızda Hakan Bahar’ın gönlünü almak içi yanına gitti.
Hava kararmaya başlamıştı.

‘’Tamam hadi yeter bu kadar oyun acıkmadınız mı?’’ diyerek konuyu çevirdi Umut Ali.

‘’Acıktık. Hazırlayalım yemekleri’’ dedi Hakan.

Bahar dalga geçiyordu bu yüzden konuyu uzatmamıştı. Etrafı toparlayıp yemekleri hazırlamaya başladık. Biz Umut’la aşağıda konuşurken Hakan odun toplayıp getirmiş.

Hakan etlerin harcını yaparken, Umut Ali de mangal yakmaya başlamıştı.

Bahar’la sofrayı sermeye başladığımızda Umut’ta etleri kızartıyordu.

Elimde tabakla Umut’un yanına gittim

‘’Hoş geldin’’ dedi mangalı yelpazeyle yellerken

‘’Hoş buldum tabak getirdim sana’’ dedim ve elimdeki tabağı uzattım. Elimden alıp yanındaki masanın üzerine koydu.

‘’Acıktın mı?’’

‘’Birazcık’’

‘’Nasıl hissediyorsun kendini?’’

‘’Açık hava iyi geldi. Ortam da kafamı dağıtmama yardımcı oluyor.’’

‘’İyi gelmesine sevindim.’’ dedi ve pişen etlerden birisini alıp böldü. Üfleyerek soğuttu ve yemem için uzattı.

Ağzımı açıp eti aldım ve çiğnemeye başladım. Tadı gerçekten güzeldi ve acıktığımı hissetmiştim.

‘’Biz orda et bekleyelim Narin hanım burda hepsini yesin’’ diyerek geldi Hakan

‘’Bende nerde kaldı bu diyordum. İtin çomağını hazırla’’ dedi Umut ve elindeki eti yedirdi bana.

‘’Gel şunlara bak’’

‘’Ver biraz da benim elimin lezzeti geçsin’’ dedi ve mangalın başına geçti.

Umut Ali elindeki eti verdiğinde sıcaktı ve ağzım yanmıştı. Yaklaşıp üflemeye başladı. Bu hareketiyle donup kalmıştım.

‘’Gel su iç’’ dedi ve masaya doğru ilerledi. Bardağa su doldurup uzattı. Elinden alıp suyu içtim.

‘’Oturun hadi’’ dedi Hakan ve pişen etleri getirdi. Masaya oturup yemeye başladık. Umut Ali yanımda oturuyordu. Kendisi yemeyip sürekli benim tabağıma dolduruyordu.

‘’Ben hepsini yiyemem yeter bu kadar’’ dedim dayanamayarak.

‘’Yediğin kadarını ye’’ dedi ve çatalıyla dilimlediği eti uzattı.Sohbet ederek, gülerek yemeğimizi yedik.

Hakan arabadan rakı getirdi ve masaya koydu. Dördümüze de bardak getirip doldurdu.

‘’Ben daha önce hiç içmedim’’ dedim

‘’İçmek zorunda değilsin’’ dedi Umut

‘’Dene istersen beğenmezsen içme’’ dedi Bahar.

Bardağı elime alıp önce kokladım. Bir yudum alıp yüzümü buruşturdum. Acı bir tadı vardı.

‘’Su iç üzerine’’ dedi Umut ve çatalıyla da peynir uzattı. Suyu içip üzerine peyniri yedim. Garip bir tat bırakmıştı ağzımda ama hoşuma gitmişti.

‘’Bir anda içme yavaş yavaş iç çarpar. Kötü olursun.’’ dedi Hakan ve kendi bardağındakini kafasına dikti.

Hava iyice kararmıştı ve biraz esmeye de başlamıştı. Hakan kalkıp Bahar’la benim olduğum yere ateş yakmaya başladı.

Bizde Bahar’la daha kalın kıyafetler giymek için çadıra geçtik. Üzerlerimize ekstra hırka giyip çıktık.

Umut’un ceketini de alıp götürdüm. Teşekkür edip üzerine giyindi.

Hakan ateşi yaktıktan sonra tekrar oturdu ve bardağını kaldırdı. ‘’Neye kaldırıyoruz?’’ dedi ve cevap bekledi

‘’Güzel günlere’’ dedi Bahar. Bizde bardaklarımızı alıp kadeh kaldırdık.

Bardağımdaki rakıyı kafama diktiğimde boğazımdan mideme bir sıcaklık dalgası geçti.

‘’Yavaş iç’’ diyerek uyardı Umut

‘’Karışma kıza’’ dedi Hakan ve kalkıp tekrar arabaya gitti. Elinde bağlama ile geri dönüp Umut’a verdi. Umut elinden alarak ‘’Biraz daha zaman geçseydi’’ dedi

‘’Sen başla zaman geçer’’ dedi Hakan.
Umut Ali bağlamanın akordunu ayarlayarak ‘’Ne çalayım?’’ dedi.

‘’Takıl kafana göre’’ dedi Hakan ve boş bardakları doldurdu.

Ağır ağır bağlamanın tellerine vurmaya başladı. Pür dikkat izliyordum. Çok güzel çalıyordu. Bana bakarak sözleri söylemeye başladı ;

O yâr gelir yazı (da) yaban gül olur (yâr yâr)
Yüzün görsem tutulur dilim lâl olur (yâr yâr)
Aşka düşen divâne gezer del’olur (yâr yâr)

Sesi huzur vericiydi. Hakan bardağını tekrar kafasına dikti ve o da eşlik etmeye başladı;

Evlerine vara (da) gele usandım (yâr yâr)
El kızını ben kendime yâr sandım (yâr yâr)
Yüreğime hançer (de) soktu gül sandım (yâr yâr)

Gözlerim dolmaya başlamıştı yine. Önümdeki kadehi kafama diktim ve bardağı uzattım.

Mezarımı derin (de) kazın dar olsun (yâr yâr)
Altı lâle üstü (de) sümbül gül olsun (yâr yâr)
Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun (yâr yâr)

Son nakaratı gözlerimin içine bakarak söylemişti. Onun ölme düşüncesi, onu da kaybetme düşüncesi daha çok ağlamama sebep olmuştu. Şarkıyı bitirip elimi tuttu ve dudaklarına götürüp uzunca öptü.

Kimse konuşmuyordu. Sadece benim sessiz ağlamalarım vardı.

Umut Ali bardağını kafasına dikti ve sigarasını yaktı. Bardağı doldurması için uzattı. Hakan benim bardağımı da doldurup önüme koydu.

Umut Ali eğilerek ‘’İçme istersen daha fazla’’ dedi. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp bardağı elime aldım ve onu da kafama diktim

‘’Ahmet Kaya’dan çalsana dedi Bahar. Umut bağlamayı tekrar eline aldı ‘’Siz de eşlik edeceksiniz ama’’ dedi ve çalmaya başladı.

Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk
Gözüm yaşarıyor, yüreğim yanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Gözüm yaşarıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle

Bağlamanın tellerine daha yavaş vurmaya başladı. O esnada Hakan şiire girdi;

Biri saksımızı çiğneyip gitti
Biri duvarları yıktı, camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi, bizi yaraladı
Biri şarabımızı döktü, soğanımızı çaldı
Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı, olmasaydı sonumuz böyle

Şiir bittiğinde Umut Ali tellere belirgin bir şekilde vurarak kendisi söylemeye başladı;

Gözüm yaşarıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Gözüm yaşarıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Dağlarda çoban ateşiydik
Dolanarak mavzer yatağına
Ceylanın pınara inişiydik
Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle

Sazın tellerine yavaşça vurup bitirdi.
‘’Ağzına sağlık kardeşim’’ dedi Hakan

‘’Eyvallah, senin de yüreğine sağlık’’ dedi Umut cevap olarak

Şarkı bitene kadar ağlamıştım. Keşke sonum böyle olmasaydı. Keşke daha iyi şartlar altında büyüseydim. Annem yaşasaydı. Babam yaşasaydı. Beni seven bir ailem olsaydı keşke.
Keşkeler keşkeler keşkeler…

Ortam çok ağırdı fakat güzeldi. Etraf dönmeye başlamıştı sanki.

Hakan bir anda şarkı söylemeye başladı;

(x2)Yatırdım, yatırdım dam üstüne
(x2)İrkildim, düştüm can sesine
(x2)Havar havar, can Hatice
(x2)Gözleri ceylan Hatice
Men sana kurban Hatice
Muha muha, can Hatice

dedi ve Bahar’ın yanağından makas aldı.

Beklemediğimiz için hepimiz bir anda gülmeye başlamıştık.

Sohbet edip, şarkı söylemiştik ve saat baya geç olmuştu.

Ben çok içmiştim bu yüzden kafam güzeldi şuan. Umut Ali fazla içmemişti. Hatta hiç içmemişti diyebilirdim.

Hakan da pek sarhoş sayılmazdı. Bizim Bahar’la kafamız çok güzeldi ve şuan saçma bir şeye kahkahalarla gülüyorduk.

Bahar kusmaya başlayınca Hakan onu götürmüştü.

Sönmeye yakın olan ateşin önüne Umut Ali’yle yan yana oturmuş hiç konuşmadan ateşin çıtırdayan seslerini dinliyorduk.

Kafamı kaldırıp gökyüzündeki yıldızlara baktım. Yıldız kaymıştı yine ‘’Bak yine yıldız kaydı’’ dedim parmağımla göstererek. ‘’Dilek tuttum’’ dedim sevinçle

‘’Ne diledin bu sefer?’’ dedi Umut bana bakarak.

Parmağımı olmaz der gibi sallayarak ‘’Tutulan dilek söylenmeeez’’ dedim uzatarak.

Gülümseyip ‘’Tamam’’ dedi.

Gamzesi belli oluyordu. Bayadır gamzesini görmüyordum ve ona çok yakışıyordu gamzesi.

‘’Ali’’

‘’Narin’im?’’

‘’Gamzen var’’

‘’Evet var sanırım’’

‘’Sanırım mı? O nasıl sanırım ya gayet kocaman gamzen var’’ dedim saçmalayarak.

Gülümsemesi daha dagenişledi. Gamzesi tam anlamıyla ortaya çıktı.

‘’Seni öpebilir miyim?’’ dedim bir anda. Şuan ne yaptığımı bilmiyordum. Sarhoşluğun etkisiyle düşünemiyordum.

Donup kaldı cevap vermedi. Kafamı yana yatırıp masumca baktım.
‘’Seni öpmek istiyorum’’ dedim tekrardan ‘’Öpiyim mi?’’

‘’Öp’’

Usulca yaklaştım ve yanağındaki gamzeye uzunca öpücük kondurdum.

Yanağı yumuşacıktı. Sakalları yanağınının yumuşaklığını koruyor gibiydi. Biraz geri çekildim. Aramızda çok az mesafe vardı.

Kafasını çevirip bana baktı. Nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Yutkundu.

Kendini toparlayarak ‘’Hadi yatırayım seni’’ dedi ve ayağa kalkarak elini uzattı.

‘’Uykum yoook. Uyumak istemiyoruuuum’’ dedim çocuk gibi.

‘’Olmaz öyle kalk hadi’’ dedi ve elimden tutarak ayağa kaldırdı. Belimden tutarak destekledi ve çadıra götürdü.

İçeriden Hakan çıktı. ‘’Bahar’ı yatırdım istersen sende buraya yat’’ dedi bana

‘’Ben Ali’yle yatacağım’’ dedim ve kafamı göğsüne yasladım.

Her yer dönüyordu ve midem bulanmaya başlamıştı.

‘’Ali midem bulanıyor’’ dedim.

Ağaçların yanına götürdü beni. Kusmaya başlamıştım. Saçlarımı tek eliyle tutup diğer eliyle de düşememem için belimi sıkıca kavramıştı

‘’Rahatladın mı?’’ dedi saçlarımı kulağımın arkasına koyarak. Olumlu anlamda kafamı salladım ve başımı omzuma yasladım.

Çadıra geldiğimizde ayakkabılarımı çıkartmam için yardımcı oldu.

Başımı yavaşça yastığa koyup ‘’İyi geceler güzelim’’ dedi ve üzerimi örttü.

Gülümsedim ‘’Sen hani bana güzelim, Narin’im falan diyorsun ya çok hoşuma gidiyor’’ dedim ve elimi yanağına koydum.

Gülümseyip ‘’Biliyorum’’ dedi.

Şaşırarak yüzüne baktım. Tam bir soru daha soracaktım ki ‘’Uyu artık sabah konuşuruz’’ dedi.

Gözlerim kapanmaya hazır bir şekilde bekliyordu. Talimatıyla gözlerimi kapattım. Yanımdan kalkıp gideceği zaman ‘’Gitme. Sende yat benimle’’ dedim.

Biraz bekledi. Yorganı açıp yanıma uzandı. Yuvasına kavuşmuş kedi gibi göğsüne yattım. Kollarını bedenime sarıp saçlarımı öptü.

‘’Ali’’

‘’Narin’im’’

‘’Bir şey diyim mi?’’

‘’De bakalım’’

‘’Sen böyle bana sarılıyorsun ya. Benim böyle buralarımda sanki bir şeyler uçuyor’’ dedim ve kalbimi göstedim.

‘’Kelebek o güzelim. Bende de oluyor’’

‘’Yaa sende de mi oluyordu’’ dedim şaşırarak. Şuan onu görmüyordum çünkü gözlerim kapalı konuşuyordum.

Alnımdan öptü ve ‘’Uyu boncuğum’’ dedi.

Huzurla kendimi uykuya teslim ettim.

Umut Ali’den
Kollarımda uyuyordu yine. İçtiğim kadehler değil çiçek kokusu sarhoş ediyordu beni.

Bana karşı ilgisi olduğunu Bahar söylemişti. Acaba olabilir mi diye düşünürken bugün tesadüfen konuşmalarını duymuştum.

Yıllardır onu rahatsız etmemek için çok çaba sarf etmiştim. Babaannemin yanına sırf onu görebilmek için geliyordum.

Çocuktum saftım. Benden kaçar diye yanına yaklaşmıyordum. Büyüdüm bu seferde hayatında biri vardır diye yaklaşmadım.

Bilseydim bu sıkıntıların içine düştüğünü canım pahasına korurdum.

Şuan bile onu nasıl koruyacağımı bilmiyordum. Yanına yanaşan en ufak erkek bireyde savunmaya geçiyordum. Zaten bıraksaydı o marketteki adamın ağzını yüzünü de dağıtacaktım da izin vermedi.

Çok kırılgan ve narindi. İsmi gibi kendi de narindi. Nasıl davranacağımı kestiremiyordum. Onu kırmak, üzmek istemiyordum. Kendimden bile korumaya çalışıyordum.

Yanımda olunca, bana sığınınca karşıma kim gelirse gelsin eceli olurdum.

Uykusunda homurdanıp bir şeyler söyledi ve boynuma daha çok sokuldu.

Uçup gitmesinden çok korkuyordum.

Uzun zaman sonra ona kavuşmuşken benden gitmesinden korkuyordum.

Her kayan yıldız görmesinde sevinerek dilek tutuyordu. Bu hareketi çok hoşuma gidiyordu. Çok masumdu.
Ne dilediğini söylemese de. Onun hep iyi olmasını ve onu koruyabilmeyi diliyordum ben.

‘’Ali’’ dedi uykulu sesiyle. Bana Ali demesi o kadar çok hoşuma gidiyordu ki.

Herkes bana Umut derken o herkesten farklıydı. Annem gibi o da Ali diyordu bana.

‘’Yanındayım güzelim. Buradayım’’ dedim ve saçlarını okşamaya başladım.

Saçlarını, saçlarının kokusunu çok seviyordum. Simsiyah saçları beline değiyordu. Beyaz tenine çok yakışıyordu.

Elleri incecikti. Bedeni çok zayıftı.
Elini avucumun içine alıp okşamaya başladım.

Boncuk gözlerini aralayıp yüzüme baktı.

Gülümseyip sırtını döndü ve kafasının altındaki koluma sarıldı.

Aklımı başımdan alıyordu bu kadın.

Sırtına sarılıp boynuna kafamı yasladım. Kokusu ciğerlerime doluyordu. Gözlerimi kapatıp daha çok sarıldım ve kulağına fısıldadım

‘’Huzurla uyu miniğim’’

----------- 🦋 ---------- 🦋 ---------

Bölümü nasıl buldunuz?

Ben yazarken çok eğlendim umarım sizde beğenirsiniz.

Narin ve Umut Ali yakışıyor mu sizce?

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen💖

ŞARKILAR:

O Yar Gelir - Cengiz ÖZKAN

Olmasaydı Sonumuz Böyle - Ahmet KAYA

 

Loading...
0%