Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm - Yaralı Geçmiş

@galaksikadin

İnandığınız, güvendiğiniz şeyler sarsıldığında boşluğa düşersiniz. Nedenini sorgularsınız fakat bir sonuca varamazsınız. Aksine daha da bataklığa batarsınız. Birisi gelip size gerçeği anlattığında acaba doğru mu diye düşünürsünüz. Belki doğru, belki yanlış bunun bir önemi olmaz. Önemli olan hayatınız boyunca bir kez sarsılan güveninizin bir daha eskisi gibi olmayacak olması.


Umut Ali bara gideceğini mesaj attıktan sonra aramıştım. Önce biraz kızsam da ona güveniyordum ve yanlış yapmayacağına inanıyordum.

Öpücük attığında gülerek hastane odasına çıktım. Hacer teyze gelmişti bende hava almak için dışarı çıkmıştım. O esnada Umut Ali’yle konuşmuştum.

Odanın bulunduğu kata geldiğimde hemşire odadan çıktı. Kapıyı tam örtmemişti.

Kapının önüne geldiğimde tam içeri girecektim ki ‘’Anne bunu kimse bilmemeli’’ dedi Veysel bey.

‘’Nasıl yaparsın sen böyle bir şey. Karına bunu nasıl yaptın.’’ Dedi ve ağlamaya başladı Hacer teyze.

İçeri girmekten vazgeçip konuşmalarına kulak misafiri oldum.

‘’Ne yapsaydım anne. O adama vereceklerdi.’’

‘’Yaptın da ne oldu sanki vermediler.’’

‘’Yetişemedim’’

‘’Evliydin sen evli. Ne yetişmesinden bahsediyorsun. İki çocuğun vardı senin’’

‘’Seviyordum anne. Aşıktım Zehra’ya’’

Zehra kimdi? Veysel bey kime aşıktı? Ve evliyken aşık olduğunu söylüyor.

‘’Yıllarca hep onu sevdim ben. Evlendiğini öğrendiğimde çaresizce onu aradım. Ta ki o kazada ölen kişi için kan parasını götürdüğümde tekrar gördüm orada. Çok çaresizdi. Kucağında bebeğiyle yapa yalnız kalmıştı. Ben orada tekrar vuruldum o kadına anne’’ dedi ve ağlamaya başladı Veysel bey.

‘’Hem kendi yuvanı yıktın hemde kadının yuvasını yıktın. Oğlunla, Narin’in yüzüne nasıl bakacaksın?’’

Benim mi? Zehra dedi. Tır dedi. Hayır hayır bu doğru değildir inşallah.

‘’Narin de Umut’ta bunu bilmeyecek anne sakın bak. Ben senelerdir oğlumun hasretiyle yanıp tutuşuyorum.’’

‘’O kızı hiç mi düşünmüyorsun. Hem annesiz hem babasız. Çaresiz bir başına kaldı sebi.’’

‘’Narin annesini sevdiğimi öğrenirse ve gerçek babasının o kazada öldüğünü öğrenirse Umut’a söyler’’

Duyduklarımla gözlerimden yaşlar firar etmeye başlamıştı. Kalbim sıkışıyordu. Nefes alamıyordum.

Başım dönmeye başladığında duvardan destek alarak dışarı çıktım.

Zar zor kendimi banka attığımda delice ağlamaya başladım. Nasıl olurdu bunlar? Tam her şey düzeldi derken bu acı gerçekle nasıl baş edecektim. Cebimden çıkarttığım telefonla Umut Ali’yi aradım fakat açmadı. Bir süre sonra tekrar aradığımda yine açmadı.

Nefesim kesilircesine ağlamaya başlamıştım. Telefon çalmaya başladığında toparlanmaya çalıştım ve bitkin bir şekilde açtım.

‘’Ali lütfen gel’’ dediğimde dayanamamış tekrar ağlamaya başlamıştım.

‘’Yavrum ne oldu?’’

‘’Ali iyi değilim lütfen gel’’

‘’Tamam güzelim sakin ol. Ben çıktım geliyorum. Ne oldu bana anlat’’

‘’Baban..’’ dedim ve sustum. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.

‘’Babanın çarptığı tırda ölen adam öz babammış’’ dedim bir anda ve ağlamaya devam ettim.

‘’Hakan’ı arıyorum seni gelip alıyor. Bende en kısa sürede orada olacağım.’’

‘’Ali ben hiç iyi değilim’’

‘’Sakin ol bir tanem. Geliyorum dayan birazcık’’

‘’Ali’’ dedim zorlukla.

‘’Efendim sevgilim. Söyle hayatım’’

‘’Babanla annemin ilişkisi varmış’’

Telefonda sessizlik olduğunda panikle ‘’Ali’’ dedim.

‘’Hakan’ı arıyorum seni gelip alıyor ayrılma sakın bir yere’’ dedi ve telefonu kapattı.

Duyduklarımı ağlamalarımın eşliğinde düşünürken Hakan ve Bahar koşarak yanıma geldiler.

Ayağa kalkıp Bahar’a sarıldım ve ağlamaya devam ettim.

‘’Şşş tamam geçti’’ diyerek saçlarımı okşadı.

‘’Bahar iyi değilim. Nefes alamıyorum sanki’’

Bahar sarılmayı bırakıp ellerimden tutu ve az önce kalktığım banka tekrar oturttu beni.

‘’Sakin ol derin derin nefes al’’

‘’O adamın dikkatsizliği yüzünden babamda ölmüş. Bir de yetmezmiş gibi annemi seviyormuş’’ dedim ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

“Sakin ol lütfen harap etme kendini. Önce bir sakinleş sonra konuşalım.” dedi sakinleştirmeye çalışarak.

“Hadi bize gidelim” dedi Hakan.

“İstemiyorum” dedim ve ağlamaya devam ettim. Kendimi kandırılmış gibi hissediyordum.

Annem sevgisine karşılık vermiş miydi?

Görüşüyorlar mıydı? Hiç bir şey bilmiyordum.

“Beni annemin mezarına götürür müsün?” dedim Hakan’a.

“Olur kalk hadi. Şunu da üstüne giy” dedi ve üzerindeki ceketi çıkartıp verdi.

Arabaya bindiğimizde Umut Ali aramıştı fakat açmamıştım. Şuan kimseyle konuşmak istemiyordum.

Hakan’ın telefonu çaldığında açtı.

“Efendim Umut?”

..

“Yanımda. Annesinin mezarına gidiyoruz”

..

“Yavaş gel bak kaza yapacaksın bir de seninle uğraşmayalım”

..

“Tamam”

 

Yakınlarda tek mezarlık vardı. Bu yüzden nerede olduğunu söylememiştim.

Geldiğimizde arabadan inip gelmelerini beklemeden annemin mezarının oraya gittim.

"ZEHRA KALENDER

03.05.1982 - 15.10.2022

RUHUNA FATİHA"

2 sene olmuştu annem benden ayrılalı. Ondan ayrılmak bana zor gelmişti.

Mezarının bulunduğu toprağa oturduğumda ağlamalarım daha çok arttı.

Hem babamın ölümüne sebep olmuştu hemde annemi seviyordu. Ve ben de o kişinin oğlunu seviyordum.

Umut Ali’nin hiçbir şeyden haberi yoktu bunu biliyordum.

‘’Anne ben bugün yüzünü bile hatırlamadığım babamın ölümüne sebep olan adamı buldum. Ve ben o adamın oğluna aşığım. Sence babam bana kızar mı anne? Peki ya sana kızar mı anne. O adam seni seviyormuş. Sende onu seviyor muydun? Hiç görüştün mü anne o adamla. İlişkin var mıydı anne?’’ delice ağlamaya başlamıştım. Nefeslerim kesilirken çaresizce haykırıyordum.

Bahar yanıma gelip belime dokundu. Bir şeyler söyledi fakat duymadım bile.

Annemin benimle konuşmasını istiyordum. Bana her şeyi anlatmasını istiyordum.

Uzun bir süre annemin toprağına sarılarak ağladım. Dışarısı çok soğuk olduğu için Bahar, Hakan’ın ısrarları üzerine arabaya geçmişti.

Hakan ise hemen yanımda yere oturmuş beni bekliyordu.

Güneş ışıklarını bulutların arasından yansıtarak sabah olduğunu anlatıyordu bize.

Gözyaşlarım ağlamaktan kurumuştu. Toprağın üzerinde bitkin bir şekilde yatarken ‘’Narin’im’’ diye bir ses duyduğumda kapıdan gelen Umut Ali’yi gördüm.

Koşar adımlarla yanıma gelip yere diz çöktü ve kollarını açtı.

Kollarımı boynuna doladığımda ‘’Geldim güzelim, geldim Narin’im’’ dedi ve saçlarımı öperek okşadı.

‘’Ali’’ dedim gözyaşlarım akmaya başlarken.

‘’Narin’im’’

‘’Ali, nefes alamıyorum. Buram böyle daralıyor gibi’’ dedim ve kalbimi gösterdim. Kollarımdan tutarak beni yerden kaldırdı.

‘’Özür dilerim meleğim. Çok özür dilerim. Affet beni lütfen’’ dedi ve daha sıkı sarıldı.

‘’Senin bir suçun yok ki’’ dedim göğsüne sarılırken.

Bahar arabadan inip yanımıza geldi. ‘’Hadi gidelim’’ dedi Umut ve belimden tutup arabaya yönlendirdi.

Umut Ali’ye yaslanarak arabaya yürüdüm.

Arabaya bindiğimde çok ağır sigara kokusu vardı. Yol boyunca kaç paket bitirmişti acaba.

Şoför koltuğuna oturduğunda kaloriferi çalıştırdı ve arabayı sürmeye başladı.

Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Sadece elimi tutmuştu.

Hastanenin önünde durduğumuzda şaşkın gözlerle Umut Ali’ye bakıyordum.

‘’Neden buraya geldik?’’

‘’Öğreneceğiz her şeyi’’ dedi ve arabadan indi.

Sinirle arabadan inip karşısına geçtim ‘’Ben öğreneceğimi öğrendim’’

‘’Narin’im gidip konuşacağız’’

‘’Ben o adamın yüzüne nasıl bakacağım’’

‘’İstersen arabada bekleyebilirsin. Ben gidip bunun hesabını soracağım’’ dedi ve hastaneye doğru yürümeye başladı.

Çaresizlikle peşinden ilerleyip odanın bulunduğu kata çıktık.

Saat daha çok erkendi. Bu saatlerde hemşire gelip kan şekerini ölçüyordu. Bu yüzden uyanıklardı muhtemelen.

Umut Ali destursuz odaya daldığında bende içeri girdim.

Tahmin ettiğim gibi Veysel bey de, Hacer teyze de uyanıklardı.

‘’Oğlum sen ne zaman geldin?’’ dedi Hacer teyze.

‘’Anlat’’ dedi Umut, Veysel beye bağırarak. Ağzında hava takılı olan maskeyi çıkartıp bitkin bir sesle ‘’Neyi anlatayım oğlum’’ dedi.

‘’Sen sakladığın şeyleri iyi biliyorsun’’

‘’Neyin var Umut senin. Ne bağırıyorsun?’’ dedi Hacer teyze.

‘’Beni aptal yerine koydun. O gün ölen adamın kimsesi yok dedin. Ulaşamadık ailesine dedin. Aptal yerine koydun beni. Hadi bana hiç acımadın anneme de mi acımadın. Kızın öldü senin, karın öldü, oğlun komada kaldı, yuvan dağıldı lan senin. Sen gidip ölümüne sebep olduğun adamın karısına mı göz diktin.’’ diye bağırmaya devam ettiğinde gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Tepkisizce söylediklerini dinliyordum sadece.

‘’Ne? Sen..’’

‘’Ben bunları nereden biliyorum dimi. Tabi Umut aptalın birisi bunu nasıl öğrenir’’

‘’Sen mi söyledin kız? Geldin yuvamızı dağıttın’’ dedi Hacer teyze ve üzerime yürüdü.

Umut Ali önüme geçerek ‘’Hoop babaanne orada dur’’dedi.

Hacer teyze şaşkınlık ve sinirle yerinde durdu. Ağlamalarımı bastırmak için elimi ağzıma kapattım. Mutlu olamıyordum ben. Kaderimde mutluluk kavramı yok gibiydi.

‘’Ne duydunuz bilmiyorum ama düşündüğünüz gibi değil’’ dedi Veysel bey soluk sesiyle. Gitgide kötü oluyordu.

‘’Anlat o zaman’’ dedi Umut bağırarak. Sakin olması için koluna dokunduğumda vücudu sinirden kaskatı olmuştu.

Veysel bey yattığı yerden doğrulup oturur pozisyona geldi.

‘’Kızım öncelikle senin baban olduğunu bilmiyordum. Zaten isteyerek yapmadım. Sarhoştum. Kazadan 20 gün sonra Rüstem bey kan parası istemişti benden’’

‘’Rüstem bey kim?’’ dedim

‘’Babanın babası tanımıyor musun?’’

‘’Bunun bir önemi yok devam et’’ dedi Umut Ali.

‘’Parayı götürdüğümde Zehra’yı orada tekrar gördüm. Kucağında küçücük bir kız çocuğuyla bir şeye hazırlanıyordu. Ben onu senelerdir seviyordum. Babanla evlendiğinde izine ulaşamadım. O kazada gördüğümde de tekrar bırakmak istemedim. Gözlerindeki o acı içimi sızlatmıştı.’’

‘’Annem öldü lan benim annem. Senin karın öldü. Onun acısını yaşayacağına uçkurunun peşine düşmüşsün.’’

‘’Umut babanla düzgün konuş’’ diyerek araya girdi Hacer teyze.

‘’Babaanne sen karışma. Sana ayrı sinirliyim oynama benim ayarlarımla’’ dedi Umut Ali. Kükrüyordu resmen.

‘’Annenle boşanacaktık biz zaten’’

‘’Boşanamadan ölünce ayak altından çekildi diye düşündün sende dimi’’

‘’Yok öyle bir şey. Ben acısını hep yüreğimde sakladım’’

‘’Belli daha 1 ayı olmadan elalemin karısına sarkmışsın’’

‘’Elalemin karısı dediğin benim annem’’ dedim sinirle. Annem böyle bir şey yapmamıştır güveniyordum ben ona.

Umut Ali bana baktıktan sonra tekrar Veysel beye döndü.

‘’O gün içmemin sebebi annenin boşanmayı kabul etmemesiydi. Eve gelip sakince boşanmak istediğimi söyledim fakat annen bunu kabul etmedi.’’

‘’Madem boşanmayı kabul etmiyor bende öldüreyim mi dedin’’

‘’Sen ne diyorsun lan’’ diyerek ayağa kalkmaya çalıştı Veysel bey.

‘’Doğruları duymak zor mu geldi’’ dedi ve üzerine yürümeye başladı Umut Ali. Gitmemesi için kolundan tutup kendime çektim.

‘’Umut sakin’’ dedim uyararak. Kolunu elimden çekip ‘’Devam et’’ dedi sinirle. Ellerini yumruk yapmıştı. Öyle bir sıkıyordu ki parmak eklemleri bembeyaz olmuştu.

‘’Anlatılacak başka bir şey yok’’ dedi ve yastığa başını koydu.

‘’Annem biliyor muydu onu sevdiğini’’ dedim Umut Ali’nin önüne geçerek.

‘’Biliyordu’’ dediğinde gözümden bir damla yaş firar etti.

‘’Karşılıklı mıydı sevginiz?’’

‘’Annen babanı çok seviyordu ona ihanet edeceğini düşünerek bana karşılık vermedi. O adama vereceklerini öğrendiğimde beraber kaçmayı teklif ettim fakat kabul etmedi. Eğer o gün beni kabul etseydi şuan yaşıyor olabilirdi’’ dediğinde annem karşılık vermediği için sevinmeli miydim üzülmeli miydim bilmiyordum.

‘’Tabi kabul etseydi yaşatırdın. Nasıl olsa annemi öldürmüştün. Birini öldürüp birini yaşatırdın’’

‘’Annenle aramızdaki ilişki uzun süredir yoktu’’

‘’Başka kadınlara gitmek yerine anneme değer verseydin şuan o da yaşıyor olabilirdi. Sen aileni öldürdün’’

‘’Hepsi annenin suçuydu. Eğer boşanmayı kabul etseydi ben buraya onlar için gelmeyecektim’’

‘’Para için hem annemi hem kardeşimi öldürdün sen. Bak gör şimdi ne haldesin’’

‘’Adam olsaydın da annene sahip çıksaydın o zaman’’

‘’Çocuktum lan çocuk. Küçüktüm daha. Annemi ve kardeşimi senden koruyacak gücüm yoktu. Her içip geldiğinde annemle kavga ediyordun. Bir kere babalık yapmadın bize.’’

‘’Öğrendiniz işte çıkın şimdi odadan’’ dedi Veysel bey ve maskeyi ağzına takıp tekrar yattı.

Umut Ali sinirle hastaneden çıktığında peşinden sesleniyordum.

‘’Ali dur beni bekle’’

‘’Lütfen dur’’

Umut Ali beni duymayarak arabasına bindi ve gitti.

Yolun ortasına çöküp ağlamaya devam ettim. Yapayalnızdım. Kimsesizdim.

Bir süre daha ağladığımda yoldan geçen bir hanımefendi yanıma gelerek ‘’İyi misiniz?’’ dedi ve kolumdan tutarak ayağa kaldırdı.

Cevap vermeden kolumu çekip banklara doğru yürüdüm.

Yorgunlukla kendimi bankın üzerine attım ve oturdum. Gök gürüldeyip yağmur damlaları yer yüzüne indiğinde gözyaşlarım da yağmur damlalarına karışarak akmaya devam ediyordu.


 

----------- 🦋 ---------- 🦋 ---------

Merhabaa ben geldim yine🙃

Yeni bir kitap yazmayı planlıyorum sizce konusu ne olmalı? Nasıl bir şey okumak istersiniz?

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen🫶🏻🌸

Loading...
0%