@galaksikadin
|
Umut Ali gittikten sonra bankta hayatı sorgulamıştım. Hava kararmaya başladığında telefonumu çıkartıp aradım fakat açmadı. Birkaç defa üst üste aradıktan sonra telaş etmiştim. Hakan’ı arayıp sorduğumda haberinin olmadığını söyledi ve bulacağını söyledi. Telefonu kapatıp merak içinde haber beklerken çok üşümüştüm. Bu yüzden hastaneye tekrar girdiğimde kantine ilerledim. Boş bulduğum sandalyelerden birine oturdum. Soğuktan ve ağlamaktan başım delice ağrımaya başlamıştı. Kollarımı masanın üzerinde birleştirip kafamı kollarımın üstüne koydum ve gözlerimi kapattım. Telefonumun çalmasıyla gözlerimi açtığımda saatin 1’e geldiğini gördüm. Hakan arıyordu. ‘’Efendim Hakan?’’ ‘’Neredesin Narin?’’ ‘’Hastanenin kafeteryasındayım’’ ‘’Umut oralarda mı?’’ ‘’Hayır bulamadın mı yoksa’’ ‘’Hiçbir yerde yok’’ ‘’Hakan bul lütfen onu çok endişeliyim’’ dedim panikle. ‘’Tamam bulacağım sen de haber alırsan beni mutlaka ara’’ ‘’Tamam’’ dedim ve telefonu kapattım. Umut Ali’yi tekrar tekrar arıyordum fakat açmıyordu. Mesajlara girip ‘’Ali lütfen cevap ver’’ yazdım. Endişe ve merak duygusu o kadar çoktu ki yerimde duramıyordum. İçeride nefes alamayıp dışarı çıktığımda banka oturdum tekrardan. Uzaktan birisi koşarak yanıma geldiğinde Umut Ali sanmıştım fakat Hakan gelmişti. ‘’Ne oldu neden bu kadar telaşlısın Ali’ye mi bir şey oldu yoksa?’’ ‘’Veysel.. Veysel amca ölmüş’’ dedi nefes nefese kalarak ve içeri koşmaya başladı. Olduğum yerde idrak etmeye çalışırken gözümden bir damla yaş düştü. Daha fazla beklemeyip koşar adımlarla Veysel beyin odasına çıktım. Hacer teyze kapıda feryat figan ağlarken beni fark etti ve üstüme doğru gelip sertçe tokat attı. ‘’Ben seni kızım bildim. Evime aldım. Sen ne yaptın? Allahın cezası geldin ve yuvamı dağıttın. Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın. Oğlum senin yüzünden öldü. Git defol. Defol burdan’’ dedi ve göğsüme vurarak itekledi. Hakan yanımıza gelip beni Hacer teyzeden kurtardı. ‘’Hacer teyze kendine gel ne yapıyorsun?’’ dedi sakinleştirmeye çalışarak. ‘’Sende bunlara yardım ettin. Torunumun aklını çelip tüm mal varlığını üzerine yaptırdı. Sonra da geldi yavrularımı birbirine düşman etti’’ dedi ve Hakan’ın üzerinden bana saldırmaya çalıştı. Bir anlık boşlukla tekrar tokat attığında arkadan Umut Ali’nin bağırması yankılandı koridorda. ‘’BABAANNE!’’ Yanımıza gelip beni kendi arkasına çektiğinde sadece ağlamakla yetiniyordum. Ne yapacağımı ne düşüneceğimi ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Oradan oraya savruluyordum. Kendimi savunacak gücüm bile yoktu. Hacer teyzenin üzerine yürüyüp ‘’Bir daha Narin’in üzerine yürüyüp elini kaldırırsan, saçının bir tek teline zarar verirsen. Ne ölüne ne ölüme’’ dedi. Şok olmuş bir vaziyette söylenenleri dinlerken Umut Ali yanıma geldi ve sarıldı. Kollarımı beline dolayıp daha çok ağlamaya başladım. Odadan çıkan sedyeyle Umut’tan ayrılmak için geri çekildim fakat bırakmayıp daha çok sarıldı. Kafamı kaldırıp baktığımda gözleri kan çanağına dönmüştü resmen. Hacer teyzenin kopardığı feryatlarla koridorlar inlemişti. Bir anda yere yığıldığında Hakan tutmaya çalıştı. Yanına gitmek için ayrılmaya çalıştığımda hala beni bırakmıyordu. ‘’Ali yardım edelim’’ dedim telaşlı bir şekilde fakat cevap vermedi. Olanları sadece izliyordu. Hemşireler gelip Hacer teyzeye müdahale yaptıktan sonra bir odaya götürdüler. Umut sonunda benden ayrılıp koltuklara oturdu ve kollarını dirseklerine yaslayarak kafasını ellerinin arasına aldı. Yanına oturup elimi sırtına koydum ve sıvazladım. Sabaha kadar bankta hareketsizce oturduk. Sabah olduğunda Hakan gelip cenaze işlemlerini hallettiğini söyledi. Cenaze arabasıyla mezarlığa gittiğimizde Hacer teyze yine fenalaşmıştı. Tüm mahalleli buradaydı. Kadınlar Hacer teyzeye yardım ederken ben yanına gitmeye çekiniyordum bu yüzden kenarda Baharla beraber bekliyordu. Dünden beri üzerimde hala Hakan’ın ceketi vardı. Bahar geldiğinde kendi montlarından birisini getirmişti. Cenaze namazı kılındıktan sonra herkes Umut Ali’ye ve Hacer teyzeye başsağlığı dileyip gitmişlerdi. Umut Ali hiç iyi görünmüyordu çok endişeliydim onun için. Hakan hepimizi toparlayıp arabaya bindirdiğinde Umut Ali ve Hacer teyze kendi evlerine gitmişti. Bahar’ın ısrarı sonucunda beni kendi evlerine götürmüştü. Baharlara geldiğimizde duş alıp üzerime Bahar’ın siyah kıyafetlerden giyindim ve siyah başörtüsü taktım. Oturma odasına geçip oturduğumda Hakan gelip ‘’Hayatım sen dinlen istersen’’ dedi Bahar’a. Hamile olduğu için endişeleniyordu. ‘’Bende geleceğim Narin’i tek bırakamam’’ ‘’Sen dinlen istersen ben hallederim’’ dedim ve ayağa kalktım. ‘’Olmaz öyle’’ dedi ve ayağa kalktı. Arabaya binip Hacer teyzelerin evine gittiğimizde bahçe kalabalıklaşıyordu. Herkes başsağlığına geliyordu. Gözlerimle Umut Ali’yi aradım fakat göremedim. Erkekler bahçedeydi, kadınlar ise evin içerisindeydi. Hacer teyze ağıt yakarak ağlıyordu. Bir kadın mutfakta bir şeyle uğraşırken Baharla beraber yanına gittik. ‘’Bahar kızım helva yapılacak malzemeleri bulamadım bir yardımcı olsana’’ dedi kadın ‘’Tamam Sultan teyze biz hallederiz sen içeri geçip oturabilirsin’’ dedi Kadın beni baştan aşağı süzerek mutfaktan çıktı. Bahar helva malzemelerini çıkartıp helva kavurmaya başladığında cama yaslanmış Bahar’ı izliyordum. Aklıma annemin cenazesi gelmişti. Bu kadar kalabalık değildi. Hatta hiç kalabalık değildi. Cenaze namazında bir iki kişi vardı. Onların gözü önünde de üvey babamdan dayak yemiştim. Umut Ali mutfağa girdiğinde gözlerimden akan yaşı sildim. İçeri girdiğinde beni fark edip yanıma geldi. Gözleri kıpkırmızı ve yorgun görünüyordu. ‘’Nasılsın?’’ dedi durgun sesiyle. ‘’Sen nasılsın?’’ dedim ‘’Bilmiyorum’’ Sessizlik olduğunda 8 yaşlarında bir kız çocuğu gelerek ‘’Hoca seni çağırıyor Umut abi’’ dedi ve gitti. Umut alnımdan öperek mutfaktan çıktı. Bahar helvayı kavurduktan sonra misafirlere dağıtmak için tabaklara koydu. Hocanın hoparlörden Kuran okuma sesi yükseldiğinde ağlamaya başlamıştım tekrardan. Akşamüzeri herkes başsağlığı dileyip evlerine dağılmıştı. Evde Umut Ali, Hakan, Bahar, Hacer teyze, Sultan teyze ve ben kalmıştım. Sultan teyze, Hacer teyzeye yardım ederek odasına götürdü. Bahar ve Hakan da vedalaşıp evlerine gitti. Evi toparlamaya başladığım esnada Umut Ali banyoya girmişti. Sultan teyze yanıma gelip ‘’Sen şu Nazım’ın kızısın dimi’’ dedi. Üvey kızıyım diyerek düzelttim içimden. Olumlu anlamda kafamı sallayıp tekrar işime odaklandım. ‘’Baban nerelerde son zamanlarda etrafta görünmüyor’’ diyerek koltuğa oturdu. ‘’Bilmiyorum’’ dedim kısaca. ‘’İnsan babasının nerede olduğunu bilmez mi’’ ‘’Babam değil o benim’’ dedim sakin olmaya çalışarak. ‘’Seni büyütüp besledi. Emek verdi sana o kadar inkâr etme bunları’’ ‘’Siz ne biliyorsunuz da bu kadar rahat yorum yapabiliyorsunuz’’ ‘’Biz bileceğimizi biliyoruz. Senin nankörlüklerin Umut’u kandırma çabalarını herkes biliyor’’ ‘’Senin işin yok mu evine gitsene kocan bekliyordur’’ dedi Umut kapıda bekleyerek. Sultan teyze ayıplar bakışlarla Umut’a bakıp ayağa kalktı ve odadan çıktı. Umut Ali kadını yolcu ettikten sonra kapıyı kapattı ve yanıma gelip elimden tutarak odasına götürdü. Belimden sarılıp boynuma sokulduğunda kollarımı omzuna doladım ve kafamı göğsüne koydum. Ensesindeki saçlarla oynamaya başladım. Saçları ıslaktı. ‘’Narin ben çıkmazdayım ne yapacağımı bilmiyorum. Düşünceler beynimi kemiriyor resmen’’ dedi ve boynuma daha çok gömülüp koklayarak öptü. Benden ayrılıp camı açtı. Sigarasını yakıp içmeye başladığında yanına ilerledim. ‘’Her şey o kadar karmaşık ki. İşin içerisinden çıkamıyorum. Sert bir kayaya çarptım’’ Sigarasından derin bir nefes çekti fakat üflemedi. ‘’Öğrendiklerimizi algılaması zor. Bende ne yapacağımı ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Nasıl davranmam gerekiyor bilmiyorum’’ dedim. ‘’Benim hiçbir şeyden haberim yoktu buna inan lütfen. Ve benden gitme. Kimsesizim Narin. Ne kadar kızsam da ne kadar nefret etsem de babam öldü. Annem, kardeşim, babam. Hepsi öldü. Ben neden yaşıyorum ki?’’ Gözleri dolu dolu söylediği cümleler içimi parçalamıştı. Verecek cevap söyleyecek söz bulamıyordum. Durumu iyi değildi şuan. Bende iyi değildim. Kendime çarem yokken Umut Ali’ye çare olmaya çalışmam ne kadar doğru olurdu ki. Sigarasını bitirdikten sonra “Narin’im uyuyalım mı?” dedi ve camı kapattı. Yatağa yatıp kollarımı açtım. Yanıma gelip başını göğsüme yasladı ve belimden sarıldı. Saçlarına ufak ufak öpücükler kondururken bir yandan da ensesindeki saçlarla oynuyordum. Nefes alışverişleri düzene girdiğinde uyuduğunu anlamıştım. Yorgunlukla bende gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
Sabah uyandığımda aynı pozisyonda uyuduğumuzu fark ettim. Umut Ali’yi uyandırmamaya çalışarak yataktan kalktım. Kıyafetlerimi alarak banyoya girip işimi hallettim. Mutfağa gittiğimde Hacer teyze sandalyeye oturmuş ilaç içiyordu. “Uyanmış prensesimiz” dedi soğuk bir tavırla. “Ben size ne yaptım neden böyle davranıyorsunuz” dedim üzgün bir sesle. Dayanamıyordum artık böyle davranmasına. Hiç bir suçum yokken herşeyin suçlusu ben olmuştum. “Daha ne yapacaksın. Oğlumla çocuğunun arasını bozdun” “Ben bir şey yapmadım açıktı zaten araları” “Düzeliyordu. Sen o çeneni tutsaydın oğlum şuan yaşıyor olabilirdi. Senin yüzünden stres yaptı ve kalp krizi geçirdi” “Ne yapsaydım Ali’den saklasa mıydım sizin gibi?” “Saklasaydın. Nerden geldin de musallat oldun bize. Seni eve alan, korumaya çalışan aklıma tüküreyim. Senin amacın asıl mirasmış” Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Durdurmak istiyordum fakat olmuyordu . “Bu olaylar olurken haberim bile yoktu. Ben istemedim paranızı Ali zorla yaptırdı” “Tabi canım sende istemem yan cebime koy hesabı yaptın dimi. Ne fenasın sen” dedi iğrenir bir tonda. “Babaanne seni defalarca uyardım. Narin benim eşim olacak, seninde gelinin olacak iyi davran ona dedim sen beni dinlemedin ama. Şimdi otur tek başında koca evinde.” dedi ve elimden tutup dışarı çıktı. Arabaya bindiğimizde bir şey demeden arabayı çalıştırdı. “Bu akşam İstanbul’a gidiyoruz” dedi bir anda. “Daha cenazemizin üzerinden bir gün geçti olmaz öyle” “Gömüldü bitti gitti işte. Yapılacak başka bir şey yok” dedi. Bu kadar kolay değildi. Biliyordum onun da içi acıyordu ama dışına göstermemeye çalışıyordu. “Nikah için günde almamız lazım” dediğinde iyice şaşırmıştım. “Ali acele etmemeliyiz” “Acele etmiyoruz bir an önce düzene girmesi lazım artık her şeyin” “Nikah işlemlerini sonra halledebiliriz” “Halledemeyiz. Hatta önceliğimiz o olmalı. Nikah olmadan seni rahat bırakmayacaklar” “Bari biraz zaman geçsin” “Biz günü alalım zaman geçmiş olur zaten” Ne kadar inatçı birisiydi. Hiç dinlemiyordu söylediklerimi. Sakin bir mekana geldiğimizde arabayı park edip aşağı indik. Elimden tutup içeri girdiğimizde boş bir masaya bulup oturduk. Fresh bir ortama sahipti. Garson geldiğinde Umut Ali kahvaltılık bir şeyler sipariş etti. Canım hiç bir şey yemek istemiyordu. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu ona da şaşırıyordum. Telefonu çaldığında cebinden çıkartıp baktı. “Efendim Yavuz” … “Sağol kardeşim” … “Yok yok bir sıkıntı yok ev konusunda anlaştık. Narinle beraber İstanbul’a geleceğiz zaten o da görür. …. “Evet tamam. Görüşürüz”
Meraklı gözlerle Umut Ali’ye bakarken garson geldi. Siparişleri bırakıp gittiğinde “Yavuz, İstanbul’da arkadaşım var demiştim ya o işte” Anladım dercesine kafamı sallayıp kahvaltılıklara baktım. Midemi o kadar dolu hissediyordum ki iştahım yoktu. “Ye hadi çok işimiz var daha” dedi ve tabağına kahvaltılık alarak yemeye başladı. Tabağıma birazcık kahvaltı koyup zorla yemeye başladım. “Burdan hastaneye gidip sağlık raporu alalım. Sonra vesikalık çektirir oradan da belediyeye gideriz” “Ali çok acele ediyoruz sanki. Hacer teyze iyi değil şuan. Millet cenazesi yeni oldu düğün yapıyorlar derler." “Narin milletin ne dediği umrumda değil. Evet cenazemiz var. Dün gömdük 1 hafta da yasını tutarız bitti işte. Sandığın kadar üzülmedim ben merak etme. Yaşım artık üzülme çağlarını çoktan geçti. Babam değil de amcam ölmüş gibi. Uzak geliyor. Ben babamı hayatımdan sileli çok uzun yıllar olmuştu zaten görmüyordum. Çıkıp gelene kadar varlığını bile hatırlamıyordum.” Benim için çok zor olan bir durum onun için o kadar zor gelmiyordu. Yaş gereğince de benden çok fazla olgun olduğu için daha aklı başında tepkiler verebiliyordu. “Anladım” dedim sadece ve tabağımla oynamaya başladım. “Sen düşünme bunları ben halledeceğim. Sen sadece bana güven, yanımda ol. Hadi şimdi kahvaltını yap işlerimizi halledelim” dedi ve güven vermek için elimi tuttu. “Benim senden başka kimsem yok. Bir tek sen varsın” dedim gözlerine bakarak. Elimi dudaklarına götürüp öptü. “Ye hadi hiç bir şeye dokunmadın daha” dedi ve elimi bıraktı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra hastanede nikah işlemleri için kan tahlili verdik. Sonuçlarımızı alıp belediyeye nikah tarihi için başvurduk. Heyecanlıydım. Garip bir histi. 2 hafta sonrası için uygun tarih bulmuştuk. -------- 🦋 --------- 🦋 ---------- 2 hafta sonra düğünümüz var. NARİN & UMUT ALİ Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.🫶🏻 Yeni bölümde görüşmek üzere Hoşçakalın💖 |
0% |