@galaksikadin
|
2 hafta sonrası için gün aldığımızda çok heyecanlıydım. İçim içime sığmıyordu. Yolda Hakan arayıp akşam yemeğine davet etmişti. Umut Ali önce kabul etmese de Hakan’ın ısrarları sonucunda kabul etmişti. Hakanlara geldiğimizde her şey hazırdı. Ellerimizi yıkayıp sofraya oturduk. “Ellerine sağlık her şey çok güzel olmuş. Zahmet etmeseydin keşke” dedim Bahar’a. “Yok canım ne zahmeti. Gidecekmişsiniz ya o yüzden hep beraber bir akşam yemeği yiyelim dedik” “Her şey için teşekkür ederim” dedim ve gülümsedim. Yemeğimiz bittiğinde sofrayı toparlayıp çay demlemiştik. Çay hazır olunca oturma odasına geçip Umut Ali’nin yanına oturdum. Umut Ali ve Hakan bir şey hakkında konuşuyorlardı. Konuştukları konu bitince “2hafta sonrası için nikah tarihi aldık” dedi Umut Ali. “Vaaay kardeşim bu ne hız” “Gevşeme Hakan” dedi uyarır bir tonda. “Tamam tamam Allah tamamına erdirsin” dedi ve gelip Umut Ali’ye sarıldı. “Bak eğer bu hıyar seni üzer, sözünü dinlemezse gel bana söyle. Ben kulaklarını çekerim onun. Senin abin duruyor burda” dedi ve bana da sarıldı. “Umut Ali üzmez beni. Ama üzerse eğer söylerim merak etme” dedim ve güldüm. Hakan göğsünü kabartarak yerine oturduğunda Baharla da sarıldık. “Düğün hazırlıkları başlıyor o zaman” dedi Bahar. “Salonu falan ayarlamamız lazım. Salon sahibiyle bir konuşalım.” “Ben düğün istemiyorum. Nikah yeterli” dediğimde Umut Ali kaşlarını çatarak bana baktı. “Ne demek istemiyorsun” dedi Bahar şaşırarak. “Gerek yok düğüne. Sade bir nikah olsun” “Olmaz öyle şey” dedi Bahar itiraz ederek. “Bahar haklı olmaz öyle şey” dedi Umut Ali. “Düğünsüz düğün mü olur be. Oynıycaz daha biz” dedi Hakan ve parmaklarını şıklattı. Kimse bir şey söylemediği için konu kapanmıştı. Düğün törelerine göre gelin baba evinden telli duvaklı çıkardı. Annesi, babası, akrabaları yanında olurdu. Benim ne baba evim vardı ne de babam. Kimsem yoktu. Annem yanımda değildi. Çağıracak akrabalarım, arkadaşlarım yoktu. Tek başımaydım. Umut Ali bana doğru eğilerek “Eğer düşündüğüm şeyleri kafana takıyorsan yapma Narin’im. Senin telli duvaklı gelin olmanı istiyorum. İstediğin gelinliği giy, gül, oyna. O heyecanı yaşamanı istiyorum. Sen sadece hazırlıklara odaklan. Gerisini bana bırak” Sevilmek böyle bir şey miydi? Koşulsuz şartsız yanında olan birisi vardı. Seni seviyordu. Senin için çaba sarf ediyordu. Bende istiyordum gelinlik giymek, oynamak, eğlenmek fakat insanlardan çekiniyordum. Herkes beni yargılayacaklardı. “Kalk lan bi hava alalım” dedi Hakan ve ayağa kalkıp balkona gitti. Umut Ali’de sigarasını alıp peşinden gitti. “Siz şimdi Istanbul’a giderseniz ne zaman geleceksiniz.” “Ne yapacağımızı bilmiyorum. Umut Ali’yle konuşmadık daha hiç bir şey.” “Evi ayarlayabildiniz mi?” “Evet, ayarlamış. Hatta çok beğeneceksin dedi Umut Ali. Merak da ediyorum” “Evet bende merak ettim. Git gör. Ona uygun da eşya seçersin. Okuldan izin alabilseydim bende yardıma gelirdim” “Teşekkür ederim düşünmen yeterli” “Hacer teyze gelecek mi?” “Gelmez sanırım. Aramız pek iyi değil bu aralar” “Neden, yine ne oldu?” Hacer teyze ile konuştuğumuz bütün olayları eksiksiz anlattım. Birinin dinleyip akıl vermesine ihtiyacım vardı. “Aslında hiç böyle bir insan değildir Hacer teyze. Oğlu öldüğü için böyle davranıyor muhtemelen. Suçlayacak birisini bulamadı, Umut Ali’nin de tüm ilgisi sende olunca seni suçladı” “Elimden geldiği kadar yardım etmeye destek olmaya çalışırdım ama beni hep geri itiyor. Evine aldığı için bile pişman” “Sen o gün gelmeseydin, evine almasaydı Umutla tanışamayabilirdin. Gündüz kendi mesleğini yapıyor gece geç saatlere kadar da türkü barda çalışıyordu. O yüzden dışarda da karşılaşmazdınız. Sen Hacer teyze için üzülme elbet o da anlayacak neyin doğru neyin yanlış olduğunu. Sen şuan sadece Umut’a odaklan onun sana, senin mutluluğuna ihtiyacı var.” Cümlesini bitirdiğinde Hakan ve Umut Ali içeri geldiler. “Narin kalkalım mı?” “Oturuyorduk ne aceleniz var. Hatta kalın burda” dedi Bahar. “Biz gidelim yolumuz uzun. Hazırlanıcaz daha” dediğinde bende ayağa kalktım. Kapıda bizi yolcu etmeye geldiklerinde vedalaşıp arabaya bindik. “Hazırlanalım çıkarız yola” dedi Umut Ali. “Sabah mı çıksak. Sende yorgunsun dinlenmiş olursun biraz” “Uzun sürmüyor zaten 4-5 saatlik yol” “Olabilir ama yorgunsun uykun gelir” “Benzinlikte durur uyurum. Babaannemle kavga etmeden ayrılmak istiyorum. Biraz daha saçma sapan konuşmaya devam ederse saygımı yitireceğim” dediğinde cevap vermedim. Eve geldiğimizde çantalarımızı hazırlamak için odaya girdim. Umut Ali’de duş almak için banyoya girdi. Hacer teyze oturma odasında Kuran okuyordu. Geldiğimizi görmemezlikten gelmişti. İki tane küçük valiz hazırladığımda Umut Ali yanıma gelmişti. “Yavrum naptın” dedi ve elini belime koydu. “Çantalarımızı hazırladım. Bende duşa gireyim çıkalım” “Bekliyorum seni” dedi ve yatağa uzandı. Üzerime giyebileceğim rahat kıyafetler alıp banyoya girdim. Duşumu alıp kıyafetlerimi giyip saçlarımı kuruttum. Hazır olduğumdan emin olup Umut Ali’nin odasına gittim. Masanın üstündeki çantamı açıp içerisinden parfümümü çıkartttım ve sıktım. Umut Ali yataktan kalkıp yanıma geldi ve parmaklarıyla açık bedenime dokunup sırtıma sarıldı. “Böyle mi gideceksin” dedi boynuma gömülürken. Yaptığı hareketle nefesim kesilmişti. ‘Hıhı’ dedim sesimi toparlamaya çalışırken. “Üşümez misin?” dedi boynumdan öperek. “Montum var” “O montun hep üzerinde mi duracak?” “Sıcaklarsam çıkartırım” “Cıks. Çıkartma.” “Neden” dedim yutkunarak. Elini belime daha çok sararak “Kıskanırım” dedi. Böyle yaparsa ben dayanamam kiiii. Kollarında eririm kiiiii. “Başka bir şey giyeyim mi?” “Gerek yok” dedi ve boynumu huylandırdı. “Çı..çıkalım mı” dedim kekeleyerek. Boynumdan koklayıp öperek geri çekildi. “Montunu giy hasta olursun. Arabada çıkartırsın.” dedi ve çantaları aldı. Tüm sinir kaslarım gevşemişti. Montumu alıp Umut Ali’nin peşinden odadan çıktım. Kapının önüne çantalarımızı koyup oturma odasına geçtik. “Babaanne biz gidiyoruz” “Sonunda bu evde birinin yaşadığını anladınız” “Yapma babaanne yola gideceğiz” “Bana sormadınız karar verirken giderken neden soruyorsunuz?” “Sormuyoruz vedalaşıyoruz. Böyle uzatacaksan vedalaşmadan gideceğim” dedi net bir tavırla. Hacer teyze ayağa kalkıp Umut Ali’ye sarıldı. “Evden böyle mi gideceksin?” “Nasıl gideyim babaanne gelinliğimi mi giyeyim” “Sen iyice terbiyesiz oldun” dedi ve koluna vurdu. “Merak etme ev işlerini halledip döneceğiz. 2 hafta sonra nikah var. Sonrasında da temelli gideceğiz” “2 hafta mı? Baban daha yeni öldü farkında mısın sen? Beni kalpten mi götürmeye çalışıyorsun” “Farkındayım babaanne ben her şeyin farkındayım merak etme. Gidip evi ayarlayacağız sonra da düğün hazırlıklarına başlayacağız. Kendine dikkat et. Allah’a emanet” dedi ve elini öptü. Çekinerek bende elini öpmek için gittiğimde yüzüme bakmadı. “Babaanne” dedi Umut Ali uyarır bir tonda. Hacer teyze isteksiz bir şekilde elini uzattığında elini öpüp alnıma koydum. “Hadi Narin” dedi Umut Ali ve kapıda beni bekledi. Yanına gittiğimde çantaları alıp arabaya bindik. Hava soğuktu bu yüzden kaloriferi açmıştı Umut Ali. Sessizlik eşliğinde giderken telefon çalmaya başladı. Umut Ali telefonu açıp arabaya bağladı. “Çıktınız mı?” .. “Evet 1 saat oldu çıkalı” .. “Yollar nasıl kalabalıklık var mı?” .. “Şuanlık iyi gidiyor bir sıkıntı yok” .. “Tamam dikkat edin gidince ara” .. “Tamam” dedi ve kapattı. Arayan Hakan’dı. Gerçekten çok güzel bir arkadaştı. Ne kadar huyları pek benzemese de Hakan ve Umut Ali kardeş gibi büyümüşlerdi. Birbirlerine olan bağlılıkları çok güzeldi. “Yemek yiyelim sonra devam ederiz yola” dedi ve tesislerden birine girdi. “Montunu giy” dedi. Arabadan inip ceketini giydi ve yanıma gelerek elini belime koyup yemek yerlerine ilerledi. Dışarısı soğuk olduğu için içeriye oturmuştuk. Burası sıcaktı. Sandalyemi çekip oturmam için bekledi. Gülümseyip oturduğumda karşıma geçip oturdu. Çorba ve köfte sipariş vermiştik. Siparişleri beklerken Umut Ali telefonuyla bir şeyler yapıyordu. Bende etrafı izlemeye başladım. Garson siparişleri getirdiğinde yine konuşmadan yemeğimizi yemeye başladık. Umut Ali ceketini çıkartıp sandalyeye astı. “Yavrum sıcak içerisi terlemedin mi sen” “Bilmem çıkartma demiştin ya bir an çıkartasım gelmedi” dedim ve çorbamdan bir kaşık aldım. “Ben seni hep kıskanırım sen farklısın benim için. İstediğini giyebilirsin rahat ol. Sen zaten ne giyeceğini ne yapacağını bilen bir kadınsın. Benim görevim seni korumak” Söyledikleriyle bir daha aşık olmuştum. Bana güveniyordu. Ne yaptığıma karışmıyor beni destekliyordu. Montumu çıkartarak sandalyenin arkasına asıp yemeğime devam ettim. Köftesinden küçük bir parça alıp bana uzattı. Çatalından alıp yemeye başladım. Yemeğimiz bittiğinde hesabı ödeyip arabaya bindik. Yol boyunca sohbet etmiştik. “Önce eve bakarız. Beğenmezsen eğer başka bir yer buluruz” “Sen beğendiysen bende beğenirim kesin” “Ev güzel, kullanılmamış hiç. Arkadaşım Yavuz’un evi. O gün ev ararken beni çağırdı bu evi gösterdi. Beğenirsek kalabileceğimizi söyledi. Boş duruyormuş ne bir geliri var ne de ben kullanıyorum dedi. Evin yeri de güzel hoşuma gitti. Ama dediğim gibi seninde bakman lazım” “Kendisi nerede kalıyor?” “Onun kalacak çok yeri var. Bir kaç tane daha evi var. Ankara’da, İstanbul’da, Bursa’da daha bir kaç şehirde de evi var. Çok önemli değil onun için” “Karanlık bir tip mi?” dedim. Biraz endişelenmiştim. Filmlerde, kitaplarda okuduğum kadarıyla pek iyi oldukları sayılmazdı. Umut Ali’nin de onlardan birisi olmasını istemiyordum. “İşleri biraz karanlık diyebilirim. İyi insandır ama, bu zamana kadar bize bir yanlışını görmedim.” “Anladım” “Ne oldu?” “Bir şey olmadı” “Olmuş bir şey” “Onu da nereden çıkarttın” “Ses tonundan. Söyle bakalım” “Sende de öyle şeyler var mı diye merak ettim” “Mafyalıktan mı bahsediyorsun. Sence var mı?” “Bilmiyorum hiç gerçekte mafya görmedim ki” “Yok güzelim ben düzüm. Benden öyle ekşınlı şeyler bekleme. Düz benim hayatım. Şimdi sen varsın çiçek açtı işte” Söylediği şeye gülümseyip utandım. Uykum geldiği için sohbete devam etmedim. Uyumamak için direnirken “Narin’im direnme yatır koltuğu uyu biraz” dedi. “Yok olmaz öyle sen uyuyakalırsın” “Uyumam ben. Sen kapat gözlerini” “Hayır uyumayacağım” Son sözümün üstüne bir şey demedi. İlerideki tesiste yine durduğunda arabayı köşe bir yere park etti. “Uyuyoruz o zaman sabah devam ederiz” “Uykum yoktu benim. Sadece sıcaklık gözlerimi kapattırmaya çalıştı” “Tamam sevgilim uykun yoktu. Uyumak zorunda da değiliz biliyorum. Ama benim uykum geldi böyle mi kullanayım arabayı” dedi ve kolunu kolçağa koyup bana doğru eğildi. Göz göze bakıyorduk şuan. Kendime engel olamayıp elimi yanağına koyduğumda gözlerini kapattı ve avuç içimi öptü. “İyi ki varsın güzelim. İyi ki benimsin” “İyi ki” dedim ve tebessüm ettim. “İçim eriyor sana kadın. Sen böyle yaparsan ben nasıl dayanacağım?” Koltukta biraz toparlanıp kollarımı boynuna sardım. Elleri açılan tenime değince ürpermiştim. Kafasını boynuma gömüp derin nefes aldı. “Seni çok seviyorum” dedi boğuk bir sesle. “Bende seni seviyorum” Sarılmayı bırakıp yüzümü incelemeye başladı ve yavaş yavaş yaklaştı. Heyecanla bekliyordum. Dudaklarını dudaklarımla buluşturduğunda midemde havai fişekler patlamaya başladı. Dudaklarını öpmek güzel hissettiriyordu. Benim ilkimdi. Acemice karşılık veriyordum bu yüzden. Nefes nefese kaldığımda geri çekildim ve kendimi toparlamaya çalıştım. Aklıma gelen soruyla bir anda Umut Ali’ye döndüm “Senin kaç sevgilin oldu?” “Bu nereden çıktı şimdi?” dedi şaşırarak. “Sen benim iklimsin. Ben senin kaçıncınım?” “O nasıl laf öyle” dedi ve kaşlarını çattı. “Sende benim ilkimsin. Biriciğimsin” “Kaç sevgilin oldu?” Şuan onu kıskanıyordum. Bir önceki ilişkilerini karıştırmamam gerekiyordu fakat merak da etmiştim. “Güzelim geçmişin bir önemi yok hayatımda sen varsın ve bu hep böyle kalacak.” “O kadar mı çok oldu ya” dedim üzülerek. Belki bende onun ilki olmak istiyordum bu yüzden sormuştum soruyu. Ama ilki olmadığımı biliyordum nedense üzülmüştüm buna. “O kadar çok olmadı. 2 tane oldu sadece. Birisi lisedeydi diğeri de üniversitenin ilk yıllarında Hakan’ın zoruyla olmuştu. Merak etme ikisiyle de aramda hiç bir şey geçmedi arkadaş gibiydik. Sende benim ilkimsin. Sadece sen varsın” “Anladım” Sevgilisi olsa da ilki bendim. Buna sevinmiştim. Evet saçmaydı ama birisinin ilki olmak istiyordum sadece. Benden başka kimseyle arasında bir şey geçmesini istemiyordum. Elimi tutup “Gel buraya” dedi ve göğsüne çağırdı. Kafamı koyup sarıldığımda saçlarımdan öptü. “Böyle şeyleri düşünüp üzülme. Geçmişte kaldı her şey. Hayatımda sen varsın sadece sen kalacaksın.” Söyledikleriyle gülümseyip daha çok gömüldüm göğsüne. Bir süre sarılarak göğsünde yattım. Bir eli saçlarımla oynarken diğer eli de açık olan sırtımla oynuyordu. “Yavrum belin ağrıyacak böyle toparlan istersen” “İyiyim ben” dedim ve daha çok sarıldım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Elimi sakallarına götürüp oynamaya başladım. Eğilip alnımdan öptü. Yüzümün her tarafına küçük küçük öpücükler kondurmaya başladığında gözlerimi kapatmıştım. Yanaklarıma, gözlerime, burnuma, alnıma, kirpiklerime bile ufak öpücükler konduruyordu. En son dudağımla yanağımın kenarına uzun öpücük kondurup kapanışı dudaklarımda yaptı. -------- 🦋 --------- 🦋 ---------
Yeni bölümle geldiim. Biraz kısa sürdü ama bekletmek istemedim sizi. |
0% |