Yeni Üyelik
25.
Bölüm

24. Bölüm - Gerçekler

@galaksikadin

Umut Ali’den

“Yavuz’un soy adı neydi?” dedim

“Arslan”

“Emin misin?”

“Ne düşünüyorsun?”

“Hiç” dedim ve telefonu alıp Yavuz’u aradım.

“Bende seni arayacaktım Umut” dedi telefonu açar açmaz.

“Hayırdır bir sorun mu var”

“Konuşmamız lazım”

“Hakan’la kafedeyiz gel konum atıyorum” dedim ve telefonu kapatıp konum gönderdim.

“Neler oluyor olum bana da anlatsana” dedi Hakan.

“Yavuz geliyor açığa çıkacak her şey. Umarım düşündüğüm şey değildir”

“Ne düşündüğünü bana da mı söylesen acaba”

Konuşmanın ortasında Narin aramıştı. Telefonu açıp “Bebeğim” dedim.

Genzini temizleyerek cevap verdi. “Ali napıyorsun?”

“Oturuyoruz Hakan’la sen napıyorsun”

“Aynı hazırlıklara devam ediyoruz. Bahar geldi şimdi”

“Güzel. Bir sıkıntı yok dimi?”

“Yok canım sesini duymak istedim sadece”

“İyi yapmışsın sevgilim”

“Ne zaman gelirsin?”

“Biraz geç gelebilirim”

“Ali bir şey yok dimi”

“Yok sevgilim ne olacak. Hakan’la işleri toparlamaya çalışıyoruz. Sen merak etme”

“Peki öyle olsun”

Yavuz geldiğinde “Güzelim kapatıyorum. Dikkat et” dedim.

“Görüşürüz” dedi ve kapattı.

 

“Hoşgeldin Yavuz” dedik sırayla.

“Hoşbuldum” dedi düşünceli bir tavırla.

“Sen beni neden aramıştın?” dedi bana dönerek.

“Konuşmak için” dediğimde kaşlarını çattı.

Garsonu çağırıp birer kahve söyledik ve sigara yaktık.

“Evet dinliyorum” dedi konuyu bana atarak.

“Seninle açık konuşacağım Yavuz sende bana dürüst ol” dedim

“Rüstem Çelik hakkında bildiklerinin bu kadarla sınırlı olduğunu sanmıyorum” dedim ve kahvemden bir yudum aldım.

“Sen bu adama neden bu kadar taktın? Derdin ne?”

“Derdim Narin. Sen adamın hasta ve kimsesiz olduğuna kadar bulabiliyorsun ama ne hikmetse adresini bulamıyorsun. Sen hiç bir işi yarım bırakmazsın Yavuz seni tanıyorum” dediğimde yerinde dikleşti.

“Narin’le ne ilgisi var?” dedi.

“Sen adam hakkında ne biliyorsun” dedim sinirlenerek.

“Umut sakin” dedi Hakan.

“Sakinim sorularıma cevap ver” dedim Yavuz’a dönerek.

Bizden 2 yaş büyüktü ve mafyaydı. Mafyaların kendi aralarında kullandıkları isim oluyordu ama bizim Yavuz’un adı soyadı hep aynıydı. Ya da biz mi öyle sanıyorduk?

‘’Her şeyi anlatacağım ama önce Narin’le adamın ne gibi bir alakası var onu söyle’’ dedi.

‘’Narin’in dedesi oluyor’’

‘’Nasıl lan nasıl olur?’’ dedi bağırarak ve başka bir şey söylemeden masadan kalkıp gitti.

Hakan’la arkasından bakakaldık. Tam yerimizden kalkıp peşinden giderken telefonum çaldı.

‘’Narin ben seni sonra arayayım mı?’’ dedim aceleyle

‘’Ali, Bahar iyi değil’’ dedi telaşla. Yavuz’un peşinden gitmeyi bırakıp Hakan’a döndüm.

‘’Ne oldu neyi var?’’

‘’Bilmiyorum bayıldı bir anda’’

‘’Tamam geliyoruz sakin olmaya çalış sen’’ dedim ve telefonu kapattım.

‘’Ne oldu?’’ dedi Hakan.

‘’Bahar bayılmış’’ dediğimde koşarak arabaya gitti.

Peş peşe eve giderken Hakan o kadar hızlı gidiyordu ki her an kaza yapabilirdi.

45 dakikalık yolu 10 dakikada gelmiştik. Hakan kapıyı yumrukladığında Narin açtı. Telaşla içeri daldığında peşinden gittim bende.

Bahar koltukta halsiz bir şekilde yatıyordu. Hakan Bahar’ın yanında diz çöküp elinden tuttu.

‘’Bahar’ım nasılsın?’’

‘’Şuan iyiyim’’

‘’Hastaneye gidelim. Senin bu durumların hiç normal değil’’ dedi ve Bahar’ı kucağına alarak arabaya ilerledi. Bizde arabaya binip peşlerinden hastaneye gittik.

Bahar ve Hakan doktorun yanına girdiklerinde bizde kapıda bekliyorduk.

Bahar Hakan'ın koluna girerek yanımıza geldi.

"Ne oldu neyin varmış?" dedi Narin.

"Hamilelikte olur böyle şeyler korkmayın dedi doktor" Bahar doktorun dediklerini bize anlattıktan sonra hastaneden çıktık.

Bahar ve Hakan evlerine gittiklerinde bizde eve döndük.

Narin ve babaannem akşam yemeği için sofrayı hazırlarken duş alıp üzerimdeki yorgunluğu atmaya çalışmıştım.

Masaya oturduğumuzda aklım hala Yavuz’daydı.

‘’Oğlum iyi misin bi durgunsun’’ dedi babaannem.

‘’Yoğun bir gün oldu bugün üstüne de Bahar kötü olunca aklım ona takıldı’’

‘’Mide bulantıları normal ama onunki fazla oluyormuş. Doktor tahlil falan yapsaymış keşke’’

‘’Bizde anlamadık. Doktor gerek duymadı demek ki içeride ne oldu bilmiyoruz’’

Yemeğimi bitirip ‘’Ellerinize sağlık’’ dedim ve masadan kalkıp dışarı çıktım.

Sigaramı yakıp derin bir nefes çektim. Yavuz’un sakladığı şeyi bir an önce öğrenmem gerekiyordu.

Ciğerlerime çektiğim dumanı üflediğimde incecik kollar sırtımdan belime dolandı.

‘’Narin’im’’ dedim.

‘’Ali’m’’ dedi

‘’Ali’n kurban olsun sana’’

‘’İyisin dimi. Bir gerginsin bu aralar’’

‘’İyiyim sevgilim. İşler yoruyor biraz’’

‘’Düzenin çok mu bozuldu?’’ dediğinde kolundan tutup karşıma çektim. Sigaramı diğer elime alıp yüzüne gelen saçı kulağının arkasına aldım ‘’Senden önce düzenim yoktu benim asıl düzenim şimdi başlıyor’’ dedim.

‘’Ali’’ dedi heyecanla ‘’Sana bir şey dicem’’

‘’De bakalım’’

‘’Ben evimizi özledim biliyor musun’’

‘’Biliyorum sevgilim çünkü bende özledim’’

Telefonum çaldığında cebimden çıkartıp baktım. Yavuz arıyordu.

‘’Sevgilim, benim sigaram bitmiş sigara alıp geleyim sen içeri geç. Bir şey istiyor musun?’’ dedim.

‘’Şey aslında istiyorum ama bulabilir misin bilmiyorum’’ dedi elleriyle oynayarak.

‘’Söyle bakalım neymiş’’

‘’Kestane’’

‘’Kestane mi?’’

‘’Evet ama bulamazsan boşver’’

‘’Sevgilim benden bir şey istemiş gerekirse kestane fabrikası kurarım’’

‘’Fabrikasına gerek yok azıcık alsan yeter’’ dedi ve güldü.

Burnunu sıkıp içeri girmesi için bekledim. Eve girdiğinde arabama binip Yavuz’u aradım.

‘’Umut nerdesin?’’

‘’Dışardayım’’

‘Konuşmamız lazım acil’’

‘’Yine konu ortasında bizi mal gibi bırakmayacaksan konuşalım’’

‘’Birkaç şüphelerim vardı ve araştırdığımdan daha fazlasını buldum’’

‘’Narin evde beni bekliyor şuan işin yoksa bize gel çay içelim’’

‘’Akşam akşam rahatsız etmeyeyim sizi’’

‘’Saçmalama babaannem de sevinir seni görünce’’

‘’Tamam geliyorum’’ dedi ve telefonu kapattı.

Konuşma ortasında bizi bırakıp gitse de geri dönüş yapmıştı bu yüzden olayı uzatmaya gerek yoktu.

Birkaç markete baktıktan sonra kestaneyi alıp eve döndüm.

Zile basıp kapının açılmasını bekledim. Anahtarım vardı fakat kapı açılınca Narin’i karşımda görmeyi seviyordum.

Kapıyı açtığında ‘’Hoş geldin’’ dedi gülümseyerek

‘’Hoş buldum’’ dedim ve poşeti uzattım.

‘’Bulmuşsun’’

‘’Bulacağım tabi’’ dedim ve yanağından öpüp lavaboya giderek ellerimi yıkadım.

Babaannem kestaneyi yaparken sobanın üzerinde de çay kaynıyordu.

‘’Yavuz gelecek’’ dedim ve koltuğa oturdum.

‘’İstanbul’da değil miydi o?’’

‘’İşleri varmış burada onları halletmeye gelmiş’’

‘’Hım’’ dedi ve mutfağa gidip bardakları alarak tekrar döndü.

Babaannem Narin’e iyi davranıyordu. Eskisi gibi değildi. Bu durum beni sevindirmişti.

Yanıma oturduğunda bacağına dokundum. Utanarak bakış atıp televizyona odaklanmaya çalıştı.

Zil çaldığında kapıyı açmak için ayağa kalktığında ‘’Ben açarım’’ dedim ve ayağa kalktım.

Kapıya ilerleyip açtım. Babaannem peşimden gelip yanımda durdu. Onun yanında da Narin duruyordu.

‘’Yavuz oğlum hoş geldin seni görmek ne güzel. Kocaman olmuşsun’’ dedi ve Yavuz’a sarıldı.

‘’Hoşbuldum Hacer teyzem. 5 ayda o kadar kocaman olamam ya’’ dedi ve güldü.

‘’Naber Umut?’’ dedi ve bana da ilk defa karşılaşıyormuşuz gibi sarıldı. Bozmayıp ‘’İyiyim sen nasılsın?’’ dedim.

‘’Sağol’’ dedi ve Narin’e döndü. Bir süre bakıp ‘’Sen nasılsın Narin nasıl oldun?’’ dedi

‘’İyiyim Yavuz abi düzeldim’’ dedi sevecen bir şekilde gülümsedi.

Yavuz’un Narin’e karşı bakışları bir tuhaftı. Aşk sevgi gibi değil daha çok merhamet gibiydi.

Oturma odasına geçtiğimizde Narin çayları doldurdu. Babaannemde kestaneleri kavurup getirmişti.

Narin yanıma gelip oturduğunda iştahla kestaneden aldı fakat sıcak gelince eli yandığı içim hemen bıraktı.

Tabaktan kestaneyi alıp yüzünü soydum ve avcuna koydum.

Tek tek kestaneyi ayıklayıp önüne koyarken Yavuz ‘’Umut bi hava mı alsak’’ dedi.

‘’Olur’’ dedim ve çayımı alıp dışarı çıktım. Sigara paketini uzattığımda içerisinden bir dal alıp yaktı. Bir tane de ben kendime yaktığımda ‘’Narin’in ailesi nerede?’’ dedi.

‘’Yavuz sen sürekli Narin’i neden soruyorsun?’’

‘’Dedesinin nerede olduğunu kendisi bilmiyor mu?’’ dedi soruma cevap vermeden.

‘’Narin hiç görmemiş onu’’ madem soru sormak istiyordu bende cevabını verip sonra kendi sorularımın cevabını alırdım.

‘’Neden?’’

‘’Babam kaza yaptığında çarptığı tırı babası sürüyormuş. Babası orada ölünce dedesi annesini zorla Nazım denen adama vermiş’’

‘’Narin, Nazım’ın çocuğu mu?’’

‘’Olay olduğunda Narin 2 yaşındaymış’’ dediğimde sigarasından art arda dumanlar çekti.

‘’Başka kardeşi yok muymuş?’’

‘’Varsa da Narin bilmiyor. Dedesinin olduğunu da babamdan öğrendi zaten. Ben senin sorularını cevapladım sıra sende. Gerçek adın soyadın ne?’’ dedim.

Elindeki bardağı sıkıp ‘’Yavuz Arslan’’ dedi.

‘’Yavuz hadi kardeşim zorlama konuşalım bitsin’’ dedim ve sigaramı söndürüp yenisini yaktım.

‘’Rüstem benim de dedem’’ dediğinde tahminlerim doğru çıkmıştı.

‘’Yavuz Çelik’’ dedim. Ağır ağır kafasını salladığında beni onaylamış oldu.

‘’Narin’den haberin yok muydu?’’ dedim

‘’Sen dedemi sorduğunda kıllanmıştım zaten. Dedemle konuştum fakat bir şey söylemedi. Bugün de sen ısrarla Narin’le alakalı olduğunu söyleyince aralarındaki bağlantıyı bulmaya çalıştım’’

‘’Kardeşinin olduğunu bilmiyor muydun?’’ dedim ısrarla. Bilmemesi imkansızdı çünkü aralarında 10 yaş vardı. Babaları öldüğünde Narin 2 yaşındaysa Yavuz’da 12 yaşında aklı her şeye eren biri oluyordu. En azından kardeşini unutmayacak yaşta oluyordu.

‘’Ben 7 yaşındayken beni İstanbul’a yatılı okula gönderdiler. Ne annemden ne de babamdan haber alıyordum sadece arada sırada dedemi görüyordum.’’

‘’Peki Hakan Çelik kim? Nerede?’’

‘’Erkek kardeşimdi. Babam seyahate giderken kardeşimde gitmek istemiş. Biraz haylaz bir çocuktu bu yüzden dedem başından savmak için babamla göndermiş. O gün de trafik kazasında kardeşimde ölmüş.’’

‘’Peki anneni ve Narin’i neden hiç aramadın.’’

‘’Narin’den hiç haberim yoktu. Annemi de babamın cenazesinin olduğu gün başka bir adama kaçtığını söylediler. Ne kadar çok araştırıp yüzleşmek istesem de dedem hep aklıma girdi. Babama ihanet edeceğimi düşünüp araştıramadım sonra da önemini yitirmişti benim için.’’

‘’Narin’in kardeşin olduğunu nasıl anladın?’’

‘’Narin’i ilk gördüğümde yüzünde annemin hatırladığım simasını gördüm.’’ dediğinde telefonu çaldı.

Telefonu açtığında ‘’Efendim Sinan?’’ dedi.

..

‘’Emin misin?’’

..

‘’Hastane kayıtlarına baktınız mı iyice?’’

..

‘’Tamam’’ dedi ve kapattı.

Derin bir nefes alıp kafasını gökyüzüne çevirdi ‘’Bildiğim her şey yalanmış’’ dedi.

Elimi omzuna koyup destek olduğumu belirttim.

‘’Hakan’’ dedi

‘’Hangi Hakan’’

‘’Bizim Hakan. Benim ölen kardeşimmiş’’ dediğinde şok olmuştum.

Narin’in kardeşi olduğuna bu kadar şaşırmamıştım.

‘’Bugün bir yandan öldü bildiğim kardeşimin aslında senelerdir yanımda olduğunu, arkadaş gibi büyüdüğümüzü öğrendim. Diğer yandan da hiç bilmediğim kardeşimin ne zorluklarla büyüdüğünü öğreniyorum’’

‘’Narin’in yaşadıklarını biliyor musun?’’

‘’Bugün sizden ayrıldıktan sonra öğrendim hepsini ve delirdim resmen’’

‘’Zor günlerden geçti ama atlattı artık ben yanındayım’’

‘’Biliyorum sağol onu koruduğun için’’

‘’Ne yapmayı düşünüyorsun?’’ bir yandan can dostum Hakan diğer yandan canımdan çok sevdiğim Narin.

Kardeşim dediğim adam sevdiğim kadının abisi çıkmıştı. İkisinin de hiçbir şeyden haberi yoktu. Aklıma takılan soruyla Yavuz’a döndüm.

‘’Senin soyadını anladım. Yer altı dünyasında kullandığın soyisim, bu yüzden farklı. Peki ya Hakan’ın soyismi neden farklı. Sonuçta bu olaylar olurken Hakan 10 yaşında oluyor. İsmi soyismi gayet kimlikte yazar vaziyette.’’

‘’İşte tek takıldığım konu bu oldu’’

‘’Dedenle konuşmak lazım bunu’’

‘’Sabah yanına gideceğim. O kadar karmaşık bir haldeyim ki’’

‘’Ne yapacaksın?’’

‘’Hakan’ı arasak gelir mi?’’

‘’Bahar iyi değildi bırakıp geleceğini sanmıyorum’’

‘’Neden neyi var?’’

‘’Hamileliğinden dolayı kusuyor bu yüzden bitkin düşüyor’’

‘’Anladım’’

‘’Narin’e sen mi söylersin ben mi söyleyeyim’’

‘’Ne diyeceğim ki ben senin abinim kusura bakma 20 senede anca haberim oldu senden mi diyeceğim’’ Yavuz cümlesini bitirdiğinde arkadan gelen sesle kapıya döndük.

‘’Abim mi?’’ dedi dolu gözleriyle.

Elindeki bardakları kenara bırakıp yanımıza geldi.

‘’Umut, Yavuz ne saçmalıyor’’ dedi. Boncuk gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silip gözlerime baktı.

‘’Narin’im sakin ol önce’’

‘’Ne sakin olacağım abim diyor’’ dedi bağırarak.

Elini tutmak istediğimde hızla elini çekti ve Yavuz’a döndü ‘’Anlat’’ dedi.

Yavuz’un da gözleri dolmuştu. Narin’i böyle görmek ikimizi de üzmüştü.

‘’Narin’im sakin ol her şeyi anlatacağız’’ dediğimde Yavuz’un üstüne yürüyüp göğüslerine yumruklarını vurarak ‘’Annem o adamdan dayak yerken sen neredeydin. Ben o adam tarafından tacize uğrarken sen nerdeydin. Neden bulmadın bizi neden gelmedin. Neden? Neden? Neden?’’ bağırarak ağlamaya başladığında arkasından sarılıp kendime çektim ve saçlarını okşadım.

‘’Şşş geçti güzelim. Sakin ol’’ dediğimde göğsüme yaslandı ve ağlamaya devam etti.

Babaannem Narin'in bağırma sesine gelerek olanları duymuştu. Out gibi duran Yavuz'un yanına geldi ve ‘’İçeride konuşalım’’ diyerek Yavuz’u içeri geçmesi için kolundan tuttu.

Narin göğsümde ağlayıp sakinleştikten sonra kafasını kaldırdı ve dolu gözleriyle gözlerime bakıp ‘’Ali’’ dedi. Tuttuğu gözyaşları tekrar akmaya başladığında yanaklarındaki yaşları sildim.

‘’Biliyorum çok zor. Nasıl hissedeceğini bilmiyorsun. Ne yapman gerektiğini bilmiyorsun. Seni anlıyorum ama sakin olmaya ve anlamaya çalış. Yavuz’unda hiçbir şeyden haberi yokmuş o da hepsini bugün öğrendi. Senin yanında ben varım her zaman destekçinim fakat Yavuz’un kimsesi yok. Tepkini ver ama kırmadan’’ dedim.

Narin ne kadar benim canım olsa da Yavuz’un da halini biliyordum. Bize sadece kimliğini gizlemişti. Yavuz aynı Yavuz’du. Gençliğimde tanıdığım yalnız, kimsesiz Yavuz.

Narin göz yaşlarını silerek toparlanmaya çalıştı. ‘’Yanımda ol tamam mı?’’ dedi.

Elini tutup ‘’Bunu hiç bırakmayacağım’’ dedim ve elinin üstünden öptüm.

Narin’den

Uzun süredir dışarıda oldukları için çay götürmüştüm. Konuşmalarına kulak misafiri olduğumda Yavuz’un abim olduğunu öğrendim. Nasıl tepki vereceğimi bilememiştim. Gidip sarılmalı mıydım, bağırıp çağırmalı mıydım?

Annemden sonra bir abim olduğuna sevinsem de neden şimdi çıkmıştı karşıma. Neden her şeyi geride bırakacağım zaman çıkmıştı. Ben o zorlukları yaşarken, annem her gün dayak yerken neredeydi.

İçeriye girdiğimizde Yavuz kollarını dizlerinin üstüne yaslamış başını ellerinin arasına almıştı. Odaya girdiğimizi gördüğünde kafasını kaldırdı.

Yavaş adımlarla yürüyüp koltuğa oturduğumda Umut Ali’de gelip yanıma oturmuştu.

Yanımda olduğunu belli etmek için elimi sıkıca tuttu.

Yavuz’a dönerek ‘’Seni dinliyorum’’ dedim.

‘’Narin, nereden başlayacağımı bilmiyorum gerçekten kafam o kadar karmaşık ki.’’

‘’Neresinden başladığının bir önemi yok olduğu gibi anlat.’’

‘’Biz 3 kardeşiz’’ dediğinde gerilmiştim. Umut Ali’nin elini sıktığımda bir elini belime koydu sahiplenici bir tavırla.

Sakin olmak için derin bir nefes aldım. Ali beni sakinleştiriyordu, o yanımda olmasaydı nasıl karşılardım bu olayı düşünmek bile istemiyordum.

‘’Diğeri kim?’’

‘’Önce olayı anlatacağım. Her şeyi bildiğim kadarıyla gizlemeden saklamadan anlatacağım’’ dediğinde dikkatle onu dinlemeye başladım.

‘’7 yaşında dedemin kararıyla İstanbul’a gönderildim. Annemin göndermek istemediğini hatırlıyorum. O zamanlar benim bir küçük erkek kardeşim 5 yaşındaydı. Çok yaramaz bir çocuktu. Dedemden sürekli azar işitirdi. Ben okula gönderildikten sonra ailemle olan bağım kesildi, hiçbir şekilde onlarla görüşmedim. Haber alamadım onlardan. Gerek okul dersleri olarak gerek de fiziksel eğitim olarak sıkı bir çalışma hayatım vardı. Az çok işimi tahmin ediyorsundur. Dedem bu işe beni uygun görmüştü.’’

Kafamı olumlu anlamda salladım.

‘’Kazanın olduğu sene ben 12 yaşındaydım. Yaklaşık 5 senedir ailemden kimseyi görmemiştim. Dedem hariç. O her ay gelir beni kontrol ederdi. O gün yine eğitimdeydim. Eğitim alırken emanet edildiğim bir hoca vardı. Yanıma gelip babamın öldüğünü söylediğinde babamın yüzünü zorlukla gözlerimin önüne getirdim. O kadar çok özlemiştim ki onları. Daha doyamadan babamı kaybetmiştim. Hocamla beraber cenazeden hemen sonra Ankara’ya geldiğimde içimde annemi görme umudu da vardı. Bir yanım kan ağlarken diğer yanım seviniyordu. Eve geldiğimde gözlerimle annemi ve erkek kardeşimi aradım. Hiçbir yerde yoktular. Dedeme sorduğumda kardeşimin de babamla seyahate gittiğini onun da orada öldüğünü söyledi. Herkesi tek tek kaybettiğimi düşünürken annemi sordum. Bana cenazeden sonra bir adamla kaçtığını söylediğinde tutunacak dalım kalmamıştı. Tüm dallarım kırılmıştı. Babamı ve kardeşimi kaybederken, annemin ihanetine uğramıştım’’ dediğinde göz yaşlarım sel misali akmaya başlamıştı.

‘’Annem kaçmadı o adam zorla evlendirdi onu. Annem ihanet etmez’’ dedim annemi savunarak. Onun hiçbir suçu yoktu.

‘’Bana anlatılan buydu. Seni bile söylemediler bana.’’

‘’Neden aramadın hiç annemi. Neden bulmaya çalışmadın?’’

‘’Çok istedim fakat dedem hep beni engelledi. O kadınla yüz yüze gelirsem ihanetine ortak olacağımı söyledi. Çocuktum inandım. Sonrasında ise büyüdüm ve bir önemi kalmadı. Umut dedemi bana sorduğunda aklımı kurcalayan şeyler vardı. Dedemin yanına gidip annemi sordum. Hala bana yalan söylüyordu. Annemin kaçtığına ikna etmeye çalışıyordu. Dedemden öğrenemeyeceğimi anladığımda ise kendim araştırmaya başladım. Umut’la en son ki konuşmamızda ise parçalar yavaş yavaş yerine oturuyordu. Kapıda konuştuğumuzda da tam anlamıyla olayın gerçeğini öğrendim. Benim senden haberim yoktu. Bilsem seni bırakır mıydım? Sana dair en ufak bir ipucu bile ola bulmak için ömrümü verirdim. Nolur beni affet’’ dedi ve ağlamaya başladı.

Dayanamayarak yanına gidip oturdum ve elini tuttum.

‘’Seni koruyamadım, annemizi koruyamadım özür dilerim.’’ dedi ve daha çok ağlamaya başladı. Kollarımı boynuna doladığımda ‘’Senin hiçbir şeyden haberin yokmuş’’ dedim bende ağlayarak.

Birbirimize sarılıp ağladığımızda ‘’Öldü sandığım kardeşim yaşıyormuş, varlığını bilmediğim bir kardeşim varmış. Ben nasıl bir insanım hiç birinize sahip çıkamadım’’ dediğinde geri çekilip yüzüne baktım.

‘’Nasıl yaşıyormuş?’’

‘’Tek bulamadığım nasıl yaşadığı’’

‘’Kim olduğunu biliyor musun?’’

‘’Evet’’ dediğinde kalbim sıkışmaya başladı. Bu kadar olay çok ağır gelmişti.

‘’Nerede? O neden burada değil’’ dedim telaşla.

‘’Onun da bizden haberi yok’’

‘’Tamam gidelim yanına’’

‘’Narin’im sırası olmayabilir şuan. Onun da durumu çok karmaşık’’ dedi Umut Ali.

‘’Sen tanıyor musun?’’ dediğimde

‘’Sende tanıyorsun’’ dedi Yavuz abim.

‘’Çatlatmayın insanı doğru düzgün söyleyin’’ diyerek sinirlendim.

‘’Hakan’’ dediğinde Hacer teyzeyle aynı anda ‘’NE’’ demiştik.

‘’Bizim Hakan’’ dedi Hacer teyze.

‘’Evet babaanne bizim Hakan’’ dedi Umut Ali onaylayarak.

Nefes almakta zorluk çekerken Umut Ali’ye döndüm.

‘’Ali hava alalım mı?’’ dediğimde ayağa kalktım. Yerinden kalkıp elimi tuttu ve montumuzu giyip kapıya çıktık.

‘’Yürüyelim mi’’ dediğimde elimi öpüp çıkışa yöneldi.

Sokakları tek tek gezerken duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum.

‘’Hakan’a ne zaman söyleyeceksiniz?’’

‘’Bilmiyorum önce onun olayını da araştırmamız lazım’’

‘’Neden bana bir şey söylemedin?’’

‘’Emin olmadan bir şey söylemek istemedim. Şüphelerim vardı fakat tam anlamıyla senden 5 dakika önce emin oldum’’ dedi.

‘’Ne yapacağım peki ben. Hiçbir şey olmamış gibi devam mı edeceğim’’ dediğimde sokakta bulunan banka oturdu ve beni de yanına oturttu.

Ellerimi tutup ‘’Bak güzelim sana bu konuda ne yapman gerektiğini söyleyemem. Ne karar verirsen ver destek olabilirim. Bir anda ailem diye sahiplenemezsin ama bir şans verebilirsin çünkü onlarda senin kadar masum. Hayır ben onları kabul edemem dersen bir daha görüşmeyebilirsin. Ben ikisiyle de görüşmem, senin yanında olurum dersem yalan söylemiş olurum. Bu konuda tabi ki en büyük desteği sana veririm fakat Hakan benim de kardeşim biz beraber büyüdük. Yavuz’la sürekli beraber olmasak da bizi ailesi bildi. Eğer istemezsen sizi karşı karşıya getirmem.’’

‘’Onlar da bir şey bilmiyormuş ki. Onların bir suçu yok’’ dedim ağlayarak.

Umut Ali göz yaşlarımı silerek ‘’Yavuz da seninle aynı gün öğrendi. Hakan’ın hala haberi yok.’’ dedi.

Söyledikleriyle kararımı vermiştim. Abilerimdi onlar. Eğer kardeşleri olduğumu bilselerdi beni bırakmazlardı. Hakan’ı ilk tanıdığım günlerde bile hiç düşünmeden beni korudu bana abi olarak sahip çıktı.

‘’Abilerim onlar benim’’ dedim kararımı belli ederek.

Kollarını açıp ‘’Gel buraya’’ dedi. Göğsüne yaslanarak sıkıca sarıldım.

‘’Sen olmasaydın nasıl tepki verirdim bilmiyorum. İyi ki varsın’’ dediğimde saçlarımdan koklayarak öptü.

‘’Hava almak iyi geldi mi?’’ dedi. Olumlu anlamda kafamı salladığımda ‘’Gidelim’’ dedi ve ayağa kalkıp elimden tuttu.

Eve gittiğimizde Yavuz odanın içinde dört dönüyordu.

Geldiğimizi görünce durup bana baktı. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızıydı.

‘’Narin?’’ dedi. Yüzüne bakıp ‘’Abi’’ dediğimde gelip bana sarıldı.

‘’Abin sana kurban olur’’ dedi ve daha sıkı sarıldı.

Sarılmayı bırakıp ellerimi tuttu ‘’Affettin mi beni?’’ dedi

‘’Senin bir suçun yoktu’’

‘’Ne olursa olsun araştırmam gerekiyordu. Suçluyum beni affettiğini söyle lütfen’’

‘’Affettim’’ dediğimde tekrar sarıldı.

‘’Ben gideyim artık. Sizde dinlenin’’ diyip sarılmayı bıraktı.

‘’Nereye?’’ dedim ve Umut Ali’ye baktım.

‘’Gitme burda kal bugün sabah da Hakan’la konuşmaya gideriz’’

‘’Rahatsız etmeyeyim’’

‘’Ne rahatsızlığı sende benim oğlumsun’’ dedi Hacer teyze.

Yavuz abim kalmayı kabul ettiğinde sevinmiştim. İçimde bir kıpırtı olmuştu.

Yalnız değildim artık. Evet Umut Ali vardı fakat gerçek ailem de vardı.

‘’Narin sen benim odamda yatarsın bizde Yavuz’la burda yatarız.’’ dedi Umut Ali

‘’İyi geceler’’ dedim ve Umut Ali’nin odasına gittim. Üzerimi değiştirip yatağa oturduğumda kapı tıklatıldı.

‘’Gel’’ dedim ve Umut Ali içeri girdi.

Ayağa kalkıp ‘’Bir şey mi oldu?’’ dedim.

‘’Yavuz’a eşofman almaya geldim’’ dedi ve dolaptan giyecek kıyafet çıkartıp masanın üstüne koydu.

‘’Narin’im’’ dedi ve elimden tutup kendine çekti. Kollarımı boynuna doladığımda kafasını boynuma gömdü ve öpmeye başladı.

‘’Sen içeride mi yatacaksın?’’ dedim. Bu olayların üzerine kabus görmekten korkuyordum.

‘’Evet meleğim’’

‘’Ya kabus görürsem’’

‘’Bugün kafanı yastığa tedirgin olmadan koy. Bak seni koruyan iki kişiyiz. Hatta üç diyelim Hakan bilmese de kardeşi olduğunu seni hiç şüphesiz koruyor.’’

‘’Etrafımda üç tane heybetli adam var’’ dedim ve güldüm.

‘’Kimsem yokken bir anda çok güçlü bir ailem oldu çok garip’’ dedim ve kafamı göğsüne yasladım. Parmaklarımı saçlarımdan geçirip öptü.

‘’Seni çok seviyorum kadın’’ dedi ve yanağımı tutup dudaklarımdan öptü.

Dudaklarını özlediğimi fark ettim. Kollarım boynuna dolanarak daha çok kendime bastırdım.

Dudaklarımı sömürerek öpüyordu resmen. İçimde uçuşan kelebekler arşa çıkarken geri çekildim.

‘’Hadi git artık’’ dedim.

‘’İyi geceler sevdiğim’’ dedi ve boynumdan öptü.

‘’İyi geceler aşk’’ dedim ve bende yanağından öptüm. Kıyafetleri alıp odadan çıktığında ışığı kapatıp yatağa yattım.

Gözlerimi kapatıp anneme seslendim. ‘’Anne ben bugün abilerimle tanıştım. İkisi de çok iyi kalpliler. Senin çocukların oldukları o kadar belli ki. Ben mutlu olacağım anne. Sende huzurla uyu’’ dedim ve kendimi uykuya teslim ettim.

---------- 🦋 ---------- 🦋 ---------

Gerçekler açığa çıktı.
Bakalım Hakan nasıl tepki verecek.

Paylaşılan şarkılarla bölümleri okumak nasıl oluyor?

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen🫶🏻

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın💖

Loading...
0%