@galaksikadin
|
(Bölümü lütfen şarkı eşliğinde okuyun) İyi okumalar🫶🏻 Hayatımız, kime bağlıydı. Bir insanın tek bir küçük dokunuşu kaç insanın hayatını etkileyebilirdi. Kader miydi? Düzen miydi? Böyle mi olması gerekiyordu? İnsanın kaderi neye göre planlanırdı? Bir çocuğun annesinden ayrı büyümesi, bir çocuğun öldü diye evlatlık verilmesi, bir çocuğun gerçek ailesi dururken başkası tarafından şiddetle büyütülmesi.. peki bu çocuklar tek bir ailenin üyeleriyse bu yaşananlar kimin kaderiydi? Her çocuğun kaderi ayrı ayrı yazıldı. Ama annenin acısı hep aynıydı. Dokuz ay karnında zorluklarla büyüt, doğur, besle farklı şehre gönderilsin. Dokuz ay karnında zorluklarla büyüt, doğur, besle öldü diye yetimhaneye bırakılsın. Dokuz ay karnında zorluklarla büyüt, doğur, besle rızan olmadan gönderildiğin evde şiddetle büyüsün. Hangisi daha acıydı, hangisi daha can yakıcıydı? Aynı aile, farklı kaderler, farklı yaşantılar.. Umut Ali’den Gece Narin uyuduktan sonra Yavuz’la baya dertleşmiştik. Birkaç saatte 3 paket sigara içmiştik. Yoğun bir gün olacağı için uyumuştuk. Sabahın köründe Yavuz’un çalan telefonuyla uyandık. Saate baktığımda daha uyuyalı 3 saat olmuştu. Oturma odasından çıkıp lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktığımda aslında ailelerini babam dağıtmıştı. En büyük suçlusu babamdı. Hem kendi ailesini hem Narin’in ailesini. Suçluluk duygusu öğrendiğimden beri içimi kemiriyordu. Lavabodan çıkıp odama girdim. Narin gece kabus görmeden uyumuştu. Rahat uyuduğu için sevinmiştim. Kokusu bütün odaya sinmişti. Ondan ayrı yatmayı sevmiyordum. Evde kimin olduğu umrumda olmadan Narin’in yanına yattım. Gözlerini zorlukla açıp ‘’Ali’’ dedi ağzını yediğim. ‘’Sevgilim’’ dedim ve kollarımı beline doladım. Sırtından sarılmıştım ‘’Senin ne işin var burda’’ dedi ‘’İstemiyorsan gideyim’’ dedim boynuna gömülüp kokusunu içime çekerek. ‘’Ondan demedim şaşırdım sadece’’ dedi ve bana döndü. Yüzünün her ayrıntısını ezberime kazırken göğsüme yaslanıp sıkıca sarıldı. Saçlarını koklayıp ‘’Ohh mis kokulum’’ dedim ve öptüm. Gül yüzü gülmeye başladığında yanaklarını okşadım. Çenesinden tutup kafasını kaldırdığımda bal dudaklarını öptüm. Elleri hemen saçlarımı bulurken belinden tutup kendime yasladım. Yakınında olmak ona dokunmak iyi geliyordu. Yaralarıma şifaydı. Çıkmazlarıma yoldu. Hayatıma verilmiş nimetti. Nefes nefese kaldığımızda ‘’Abim içeride yanlış anlar’’ dedi utanarak. ‘’Vaay şimdi öyle mi oldu. Bizim hanım abici çıktı iyi mi’’ dedim ve güldüm. ‘’Hayır öyle demek istemedim’’ diyerek kendini açıklamaya çalıştığında üzerine eğilip ‘’Nasıl demek istedin anlatsana’’ dedim ve dudaklarına odaklandım. Sigaraya bağımlıydım içmeden duramıyordum. Narin’e de bağımlıydım öpmeden kafayı yiyecek gibi oluyordum. ‘’Ali yapma’’ dedi ve elini göğsüme koydu. Kaşlarımı çatarak ‘’İstemediğin için mi yapma diyorsun?’’’ dedim. Bu benim için çok önemliydi çünkü. Eğer beni anlık istemiyor bile olsa bunu ona yapmamalıydım. Kollarını boynuma dolayıp ensemdeki saçlarla oynamaya başladı ‘’Haayırr’’ ‘’Ne hayır’’ ‘’Seni istiyorum tabi ki abim içerde ya hani yanlış anlar diye şey yaptım’’ dediğinde dudaklarını tekrar öptüm ve kafamı göğsüne koydum. Elleri saçlarımla oynadığında gözlerimi kapattım. Bir süre sonra uyuyakalmışım. '‘Alii, Ali kalk’’ sarsılarak uyandığımda hala Narin’in üzerinde yattığımı fark ettim. Kızı ezmiştim resmen saatlerdir. Zaten incecik zayıf bir şeydi. Yataktan kalktığında ‘’Niye daha erken uyandırmadın ezdim seni’’ ‘’Bende uyumuşum hissetmedim bile’’ ‘’Ağırlığımdan vücudun uyuştuysa hissetmezsin tabi’’ dediğimde güldü. Odadan çıktığında bende kalkıp üzerimi değiştirdim. Çıksak iyi olurdu artık. Oturma odasına gittiğimde Yavuz telefonuyla uğraşıyordu. Beni görünce kaşlarını çattı. ‘’Nerdesin olum sen’’ dedi ‘’Uyuyordum’’ dedim ve koltuğa oturdum. Narin’de üstünü değiştirip çekinerek odaya girdi ve ‘’Günaydın’’ dedi. Yavuz gülümseyip ‘’Günaydın’’ dediğinde bende ‘’Günaydın’’ dedim. ‘’Çıkalım mı?’’ dedi Yavuz ve ayağa kalktı. Bende ayağa kalktığımda ‘’Beni de Bahar’lara bırakır mısın?’’ dedi Narin. ‘’Olur yavrum kapıda bekliyoruz biz hazırlan gel’’ dedim ve kapıya çıktım. Arabanın önünde sigara yaktık ‘’Sen git istersen ben Hakan’ı da alır gelirim’’ dedim. ‘’Tamam konum atarım size’’ dedi ve gitti Yavuz. Sigaram bittiğinde Narin geldi ve gözleriyle Yavuz’u aradı. Tekrar kaybetme korkusu vardı bunu biliyordum. ‘’Yavuz abim nere gitti?’’ dedi. Daha önce de abi diyordu ama sahiplenerek söylemesini sevmiştim. Kendini yalnız hissetmesini istemiyordum. ‘’İşi vardı gitti. Hakan’ı alayım bende yanına gideceğim’’ dedim ve kapısını açtım. Arabaya bindiğinde bende kendi yerime oturdum. ‘’Ali şeyy’’ dedi elleriyle oynayarak. ‘’Söyle güzelim’’ ‘’O adamın yanına mı gideceksiniz?’’ ‘’Evet’’ ‘’Bende gelmek istiyorum’’ ‘’Nasıl bir ortama gideceğiz bilmiyorum. Seni bilmediğim yerlere sokmak istemiyorum’’ ‘’Bende o adamla yüzleşmek istiyorum. bir kere olsun görmek istiyorum’’ dedi ve kafasını eğdi. Çenesinden tutup kafasını kaldırdım ‘’Tamam sende gel’’ dedim. Gözleri parlayarak bana baktı ve ‘’Teşekkür ederim sevgilim, teşekkür ederim’’ dedi. Gülümseyip yola devam ettim. ‘’Bahar’a geleceğim demedin mi?’’ ‘’Yok dün çağırmıştı bende gelirsem haber veririm demiştim’’ Hakanların evinin önüne geldiğimizde Hakan’ı aradım ve aşağı indi. Narin’in olduğu cama gelip ‘’Naber kız?’’ dedi. Narin gözleri dolu dolu bakarken ‘’İyiyim’’ dedi. ‘’Sen neden ağlıyorsun. Dünden beri içim şişti ya. Film izleyelim dedik adam ailesine kavuştu bizim Bahar’da buna saatlerce ağladı’’ dedi Hakan sitemle. ‘’Sabah sabah ne gevezelik ettin be olum bin arabaya’’ dedim. ‘’AA sende mi burdaydın’’ ‘’Yok Narin tek geldi. Arabayı da yan koltuktan sürdü’’ ‘’Narin yapar, o kapasite var onda’’ dedi ve güldü. ‘’Bin lan arabaya’’ dedim sinirlenmiş gibi yaparak Arabasına bindiğinde peş peşe Yavuz’un attığı konuma gittik. Geldiğimiz ver bahçesi olan bir evdi. Yavuz’un yeni eviydi sanırım. Arabadan inip Narin’in elini tuttum. ‘’Sabah sabah buraya gelmemizin sebebi ne acaba daha kahvaltı bile yapmadım’’ dedi Hakan söylenerek. ‘’Seni doyurmak mümkün mü?’’ dedim Yavuz bizi evin bahçesinde bekliyordu. Geldiğimizi görünce kahvaltı dolu masadan kalkıp ‘’Hoşgeldiniz. Narin senin ne işin var burda’’ dedi kaşını çatarak. ‘’Gelmek istedim’’ dedi Narin. Yavuz başka bir şey demeyip yerine oturduğunda bizde oturduk. Hakan kahvaltılıkları görünce domuz gibi yemeye başladı. ‘’Yavaş ye lan boğulucan’’ dedim ‘’Acıktım olum napayım’’ ‘’Kıtlıktan mı çıktın Hakan’’ dedi Yavuz. Narin dalgın bir şekilde bir Yavuz’a bir Hakan’a bakıyordu. Elimi beline atıp ‘’Sen neden yemiyorsun?’’ dedim. ‘’Sen yemezsen ben yerim bak’’ dedi Hakan ve Narin’in tabağına saldırdı. ‘’Önündekileri ye lan’’ dedim ve tabağı Narin’in önüne çektim. Hakan doyduğunda evin çalışanları kahvelerimizi getirmişti. ‘’Ee neymiş bakalım konuşacağınız konu’’ dedi Hakan ve kahvesinden bir yudum alarak arkasına yaslandı. Sigaramı yakıp derin bir nefes çektim içime. Narin yerinde kıpırdandığında elimi bacağına koydum. Gergin bir şekilde bana baktığında sakin olması için bacağını biraz sıktım. ‘’Vay anasını ne kadar güzel anlattınız’’ dedi dalga geçerek. ‘’Hacı bu arada ev baya iyiymiş. Senin evi ne yaptın?’’ dedi sözünü bitirmeden. ‘’Duruyor o. Burası dedemin benim değil’’ Hakan şaşırarak ‘’Senin deden mi var lan’’ dedi Narin elimi tuttuğunda parmaklarımızı birbirine kenetledim. ‘’Var’’ dedi Yavuz sakince ‘’Yeni mi buldun aileni hayırlı olsun kardeşim’’ dedi Hakan sevinerek. ‘’Hakan benim sana bir şey anlatmam lazım’’ dedi Yavuz oturduğu yerde dikleşerek. Hakan’a anlatması Narin’e anlatması kadar kolay değildi bunun farkındaydı. O yüzden cümlelerini seçerek konuşmaya çalışıyordu. ‘’Sizde bir haller var ama hadi hayırlısı. Anlat dinliyorum’’ dedi Hakan ciddi bir tavırla. ‘’Öldü dediğim kardeşim vardı ya’’ ‘’Evet’’ Yavuz biraz duraksayıp ‘’Yaşıyormuş’’ dedi ‘’Hassiktir lan. Oha’’ ‘’Bir de kız kardeşim varmış’’ Hakan şaşkın bir şekilde bize baktığında Narin’in gözlerinden bir damla yaş aktı. ‘’Sana noldu kız sen niye ağlıyorsun’’ dedi Narin’e. Narin, Hakan’ın konuşmasıyla kendini tutamadı ve daha çok ağlamaya başladı. Narin’e dönüp kendime çektim. ‘’Sakin olman lazım’’ dedim ve yanağını okşadım. Kafasını sallayıp zorla kendini durdurdu ve elimi tuttu. Sıkıca ellerini tutarken Yavuz devam etti ‘’Narin'de ailesiyle tanıştı’’ dedi. Hakan kaşlarını çatarak bir Yavuz’a bir Narin’e baktı. Kafasında oturtturmaya çalışıyordu şuan. Hakan zeki birisiydi fakat aptala yatardı. Olayları hemen kendi süzgecinden geçirir öyle tepkiler verirdi. ‘’Dur dur bir dakika’’ dedi ve masaya yaklaştı. ‘’Sen kız kardeşini buluyorsun, aynı anda Narin’de ailesini buluyor doğru mu anlamışım’’ dedi. ‘’Evet doğru anlamışsın’’ dedi Yavuz. Hakan bana dönüp baktığında tepkisiz kaldım. ‘’Ne diyeceğimi bilemedim valla. Ama sizin adınıza gerçekten çok sevindim’’ dedi. Şaşkın olduğu ve anlam veremediği ses tonundan anlaşılıyordu. Uzun bir sessizliğin ardından ‘’Ölen kardeşim de Umut dersen düşüp bayılayım şuraya’’ ‘’Yok o değil’’ dedi Yavuz ‘’O kim peki?’’ dedi kaşlarını çatarak. Garip atmosfer vardı etrafta. Herkes çok gergindi. (Şarkıyı başa sarıp öyle okumanızı istiyorum) ‘’Hakan’’ ‘’Anasını satayım bir cümle söylüyorsun iki saat bekliyorsun adam akıllı anlatsana şu olayı’’ dedi sesini yükselterek. ‘’Sensin’’ dedi Yavuz ve tepkisini izledi. Hepimiz Hakan’ın vereceği tepkiyi izlerken kahkaha atıp ‘’Taşak geçme benimle’’ dedi. Yavuz cebinden üç kağıt çıkartıp masanın üzerine koydu. ‘’Ben boş bilgilerle gelip söylemem bunları size’’ dedi Hakan kağıdı alıp inceledikten sonra masaya fırlattı ve ayağa kalktı. Kağıdı elime aldığımda Narin Çelik – Yavuz Çelik DNA testi %99,99 uyumludur. Narin Çelik – Hakan Yılmaz DNA testi %99,99 uyumludur. Yavuz Çelik – Hakan Yılmaz DNA testi %99,99 uyumludur. ‘’Nasıl lan nasıl’’ dedi ve sinirle az önce oturduğu sandalyeye tekme attı. ‘’Sakin ol dinle’’ dedi Yavuz ayağa kalkarak. Bizde ayağa kalktığımızda Narin’i korumak amaçlı önüne geçtim. ‘’Siktiğimin kağıtlarına inanacağımı mı sanıyorsun’’ ‘’Sana neden yalan söyleyeyim’’ ikisi de birbirine bağırıyorlardı. ‘’Ben yetimhanede büyüdüm benim kimsem yok’’ cebinden cüzdanını çıkardı ve kimliğini eline aldı ‘’Bak burda ne yazıyor HAKAN YILMAZ’’ dedi ve kenara fırlattı. ‘’Hakan sakin ol anlatalım’’ dedim ‘’Sende mi biliyordun. Neden benden sakladın lan. Ben seni kardeşim bildim. Aynı tabaktan yemek yedik biz. Ben seni ailem bildim. Ama sen ne yaptın benden sakladın. Her bokumu ilk sana anlattım ben’’ dedi bağırarak. “Senden bir şey saklamadık bizde yeni öğrendik” dedim bağırarak. “Kendi kendine kurgu yapmadan dinle” “Dinliyorum anlat” dedi Yavuz’a dönerek. Yavuz bildiklerini anlattıktan sonra “Tek çözemediğim senin olayındı. Onu da kaldığın yetimhanedeki kayıtlara, hastane kayıtlarına baktıktan sonda dedemin karşısına çıktım ve sordum. Mecbur kalıp anlatmaya başladı” “Saçmalık” dedi Hakan ve sakinleşmeye çalışarak yüzünü elleri arasına aldı. “Devam et” diyerek sandalyeyi düzeltti ve oturdu. Bizde yerlerimize oturduğumuzda Yavuz anlatmaya devam etti. “Narin’in kardeşim olduğunu Umut sayesinde buldum. Araştırmalarım sonucunda babamın öldüğü tarihte Hakan Çelik diye birisinin ölmediğini öğrendim. 1 ay komada kalmışsın, sonra taburcu olup çıkmışsın hastaneden. Nereye gitmiş olacağını düşünürken diğer hastanelere de baktım fakat bir iz bulamadım. Korumalarımdan birisi neden yetimhanelere bakmadığımızı sorduğunda mantıklı gelmişti. Gidip araştırmasını söyledim. Dün Umut’la konuşurken haber geldi. Kaldığın yetimhanedeki kayıtlarda Hakan Çelik olarak kayıt altına alınmışsın. Fakat hemen sonrasında isim değişikliği yapılmış.” “Ben bunların hiç birini neden hatırlamıyorum. Daha iyi bir yalan bulamadın mı?” dedi bağırarak. “Ne yalan söyleyeceğim derdim ne seninle” dedi Yavuz da sinirlenerek. Narin o kadar gerilmişti ki elini tuttuğumda tırnaklarını avuç içlerini bastırıp kanattığını gördüm. “Elinin hali ne?” dedim telaşlanarak. Kafasını eğip eline baktığında farkında olmadan yaptığını anladım. Yavuz çalışanlardan birine seslenip krem ve yara bandı istedi. Kadın getirdiğinde eline bardaktaki suyu döküp kuruladım ve kremi sürdüm. Yara bandını da yapıştırıp avuç içini öptüm ve ellerini tuttum. Hakan hiç sesini çıkartmadan izliyordu. Konuya döndüğümüzde “Devam et” dedi ve masanın üstünde ellerini birleştirdi. “Seni yetimhaneye verdiklerinde hafıza kaybı yaşıyormuşsun. Bu yüzden hatırlamaman çok normal.” “Beni neden yetimhaneye vermiş” dedi elleriyle oynayarak. “O zamanlar yeraltı dünyası dedikleri zımbırtının sahibi dedeme takıntılıymış. Dedemi yerinden etmeye çalışıyormuş. Bu yüzden beni yatılı okula gönderip eğitim almamı sağlamış. Annemi, para karşılığında o herife sattığında Narin’de küçük olduğu için onunla göndermiş. Seni de ‘İki aslan bir posta’ sığmaz diyerek böyle bir şey yapmış” “Vay oruspu çocuğu hepimizin hayatına sıçmış” dedi ve tekrar yerinden kalktı. Otursa oturamıyordu, gitse gidemiyordu. Hiç bir yere sığamıyordu şuan. “Ben orda kendime sahip çıkmak için götümü yırttım. Hiç bir suçum yokken dayak yedim. Neden annem yok diye sorguladım. Beni seven bir ailem olması için canımı verirdim. Ben amına koduğumun temizlikçisi yüzünden tacize uğruyordum lan hayatım bitiyordu. Ne zorluklar altında kendimi büyüttüm. NEDEN ÇÜNKÜ BEYİMİZ BİZİ AYAK BAĞI OLARAK GÖRMÜŞ” bağırarak söylediği cümlelerle gözünden yaş aktı. Hakan’ı dinlerken Narin ayağa kalkıp “Abim” dedi ve Hakan’a sarıldı. Hakan, Narin’in sarılmasıyla yere çöküp daha çok ağlamaya başladığında hepimiz paramparça olmuştuk. Birbirlerine kavuştular fakat her birinin ayrı yarası vardı. Hakan’ın yaşadığı olayları bir tek ben biliyordum. Hakan bizde kalmaya başladıktan sonra bir akşam gazozlarımızı alarak top oynadığımız boş araziye gidip orada konuşmuştuk. Hakan sinirle gazoz şişesini kırdığında cam parçasını alıp kolumu kestim. O da kendi kolunu kestiğinde kan kardeşi olmuştuk. Şimdi onu böyle görmek canımdan can alıyordu resmen. Konuşmalarına elimden geldiği kadar karışmamaya çalışmıştım. Yerimden kalkıp Hakan’ın yanına gidip diz çöktüğümde bitkin bir halde Narin’in omzunda ağlıyordu. Yavuz da yanımıza gelip Narin’i yerden kaldırdı ve sarıldı. Hakan kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerindeki acıyı görmüştüm. “Duydun mu o lanet olası çöplükte savaş vermemin sebebi aileye fazlalık olmammış” Ayağa kalkıp elinden tutarak onu da ayağa kaldırdım. “Biz ne zorluklar üstesinden geldik seninle. Pes etmedik. Her şeyi beraber atlattık. Bak bunu da beraber öğrendik ve bunu da beraber atlatacağız. Biz seninle kan kardeşiyiz” dediğimde Hakan sarıldı. Yavuz yanımıza gelip elini Hakan’ın omzuna koydu. Hakan benden ayrılıp Yavuz’a döndü ve sarıldı. Narin öylece onları izlerken Hakan Narin’e dönüp “Gel buraya” dedi ve onu da aralarına aldı. Kollarımı bağlayıp onları izlediğimde içimde garip bir his olmuştu. Suçluluk duygusu. Babamın sarhoşluğu tüm aileyi darmadağın etmişti. Hakan bana dönüp “Lan ne dikiliyorsun orda. Gelmek için davetiye mi bekliyorsun” dediğinde yanlarına gidip bende sarıldım. Bir süre kendimizi toparladıktan sonra yerimize oturduk. Herkes kendi düşüncelerine daldığında kimse konuşmadı. Uzun bir sesslizlikten sonra konuşmaya başladım. “Hepinizden özür dilerim. Her şeyin böyle olmasının sebebi benim. Yuvanız bizim yüzümüzden dağıldı. Eğer o gece babama engel olabilseydim bunların hiç biri yaşanmamış olacaktı. Affedin beni” dedim. Narin masanın üzerindeki elimi tutup “Sende aileni kaybettin. Kendini neden suçluyorsun” dedi. Kendi acısına rağmen beni de düşünüyordu. “O gün engel olmam lazımdı” “Saçma saçma konuşma içimde hala sönmeyen öfke var damat falan dinlemem yumruğu geçiririm yüzüne” dedi Hakan. “Narin doğru söylüyor sen de bizim gibisin”dedi Yavuz. Olayı anlattıktan sonra hiç konuşmamıştı. “Nerede şimdi o it” dedi Hakan. “Bugün fenalaştı hastaneye kaldırdık” “Neyi var?” dedi Narin merakla. “Belden altı felçli. Aynı zamanda bağırsak kanseri” “Aldığı veballer içine ağır geldiyse” dedi Hakan. “İkinizden de özür dilerim. Kendimi dedemin işlerine o kadar çok kaptırmıştım ki ailemi hiç araştırma gereği bile duymadım” “Öldü bildiğin kişiyi araştırman saçma olurdu zaten” dedi Hakan. “Lan yoksa bizim tanışmamız planlı mıydı?” dedi cümlesine ek olarak. “Ne alaka olum. Senin çalıştığın yere gelip yemek yemeseydim sende üzerime o çorbayı dökmeseydin karşılaşamazdık.” dedi Yavuz. “Siz nasıl tanıştınız ki?” dedi Narin. “Hakan’la beraber okurken aynı zamanda lokantada çalışıyorduk. Bir gün Yavuz gelip çorba sipariş ettiğinde Hakan’la iddiaya girmiştik. Ben 20’ye kadar sayacaktım Hakan’da süre bitmeden çorbayı götürecekti. Bu akıllı süre bitecek diye masaya tabağı hızla bırakınca tabak kırıldı ve sıcak çorba Yavuz’un üstüne döküldü” dedim. “Tabi paşamız çok sinirlendi beni işten kovdurdu” dedi Hakan. “Ne yapsaydım özür bile dilemeden karşımda pişkin pişkin gülmeye başladın. Ayrıca ben şikayet ettim onlar kovdu seni” dedi Yavuz. Benim onlarla bir bağım olmasa da, onlar kendi aralarındaki bağı bilmese de biz kardeştik. Yavuz bizden hep bir adım geri dursa da biz beraber büyümüştük. “Ben şimdi abi miyim lan” dedi Hakan. Narin’e dönerek “Çen benim küçük kaydeşim mişin” dedi. Narin gülerek “Sevgilimin yanında ayıp oluyor abi” dedi. “Kız sen sevgili yaparken kime sordun?” dedi yalandan sinirlenerek. “Bizzat sen verdin kardeşim” dedim ve Narin’in elinden tuttum. “Konusu açılmışken hazırlıklar ne alemde” dedi Yavuz. “Siz İstanbul’dayken düğün salonunu ayarladım ben” dedi Hakan. “Hacer teyze kınayı kapıda yapıcağımızı söyledi” dedi Narin “Ne kapısı. Kapıda düğün mü olurmuş” dedi Yavuz. “Artık biz varız sahipsiz değilsin” dedi Hakan böbürlenerek “Drama yapma. En başından beri varsın zaten dingil” dedim ve kafasına vurdum. “Artık bir abi olarak varım. Bırak lan kızın elini. Kırarım o parmaklarını” dedi artistlenerek. “Hakan boş yapma” “Bak olum seni bir daha bu kızın yanında görmeyeceğim. Yoksa olacaklara karışmam” dediğinde bir elimle Narin’in gözünü kapatıp diğer elimle el hareketi çektim. “Tamam dalaşmayın” dedi Narin gülerek. “Abinle nasıl konuşuyorsun kız sen” dedi Hakan Narin’e sataşarak. “Uzatma lan burda ben dururken sana ne oluyor. Size günde 1 saat sadece telefonda görüşme izni veriyorum” dedi Yavuz. Narin gülüp olanları izlerken “Rüyanızda görürsünüz” dedim ve Narin’in elini tutarak arkama yaslandım. “Kız bak hele bana” dedi Hakan “Sen bu serseriyi seviyor musun” “Sensin lan serseri şerefsiz” dedim. “Seviyorum abi” “Abi kız seviyormuş yapacak bir şey yok” dedi Yavuz’a dönerek. “Verdik gitti o zaman” dedi Yavuz. Narin’e doğru eğilerek “İki kere verdiler seni. İki kere benim oldun artık kurtuluşun yok” dedim. Utanarak gülümsediğinde yanakları yine kızarmıştı. “Kurtulmak isteyen kim” dediğinde elini öptüm. “Lan benim daha bu olanları Bahar’a anlatmam lazım. Deseydiniz onu da getirirdim öğrenirdi burda. Şimdi en baştan kim anlatacak” dediğinde pes der gibi baktık. Biraz daha sohbet edip arabalara binerken Yavuz beni çağırdı. “Buyur” dedim “Estağfurullah ne buyurması” dedi. “Evi Narin’in üzerine yapacağım” “Hangi evi” “İstanbul’daki kaldığınız evi” “Narin için olan hiç bir şeye yok demem onu güvenceye almak benim önceliğim ama bu süre zarfında orada kalmam uygun olmaz” “Neden olmasın. Başka yere taşınıp kira ödemektense rahat rahat yaşayın. Çok acı çekmiş zaten, gururun yüzünden daha çok yıpratma kızı.” “Eyvallah. Ama diğer konu için ödemeni yapacağım” “O da Narin içindi. Ayrıca biz seninle de kardeşiz beraber büyüdük aramızda lafı olmaz. Kapattık sayıyorum onu da” dediğinde “Eyvallah” dedim ve sarıldım. Arabaya bindiğimde Narin Yavuz’a el salladı. Arabayı eve sürdüğümde Narin düşünceli şekilde yolu izliyordu. Eve gitmeden önce markete uğradım. “Evde her şey var ne alacağız” “Bizimkileri yemeğe davet edeyim diyorum. Mangal falan yaparız” “Güzle olurr” dedi sevinerek. Markete girdiğimizde kasap reyonuna ilerleyip mangal için malzeme aldım. İçecek aldıktan sonra ödemesini yapıp arabaya malzemeleri bıraktım ve tekele gittim. Düğün arifesi çağırılan misafir ayık gönderilmezdi. Eve giderken Yavuz’u ve Hakan’ı aradım ve akşam için davet ettim. Olayın üzerine böyle bir şey olması Narin’in alışması için iyi olabilirdi. Hakan ve Yavuz'un bu kadar kolay kabul etmelerinin sebebi Narin için olabilirdi. İkisi de Narin'in çektiği acıları biliyorlardı. Kendilerinden hariç onu düşünmüşlerdi ve hiç sorgulamadan kabul etmişlerdi. Eve girdiğimizde malzemeleri mutfağa bıraktım ve duşa girdim. Narin’den Duygularımı doğru düzgün açığa vuramamıştım. Yaşadığım olayların ağırlığı çocuksu sevincimi götürmüştü. Daha çok özlem ve keder vardı. Keşke annem de bir yerlerden çıkıp ölmedim deseydi ama maalesef kendi ellerimle toprağa gömmüştüm. Tepkilerimi içimde yumuşatıp öyle tepki veriyordum. Tam anlamıyla aileme kavuşamasam da abilerimle tanışmıştım. Eve geldiğimizde Umut Ali duşa girmişti. Bende salatayı yapmaya başladım. Hacer teyze mangal için etleri hazırlıyordu. “Narin seninle biraz konuşalım mı?” dedi. “Olur” dedim ve sandalyeye oturdum. Karşıma geçip oturduğunda “Bak kızım sana çok kötülük ettim. Bunun farkına vardım. Derdimi anlatacağım kimse yoktu bende komşularla dertleşiyordum. Onlar da hep bir ağızdan seni kötüleyince bir anlık cahillikle onlara inandım. Sen masumsun kızım. Sana kötü ithamlarda bulundum kusura bakma. Affedebilecek misin beni?” dedi ağlayarak ve elimi tuttu. Ne kadar çok affetmem gereken kişi varmış. Ben insanları affedecek kadar masum muydum ki? “Affedecek bir şey yok Hacer teyze seni de anlamaya çalışıyorum. Hepimiz zor dönemlerden geçtik, hepimizin sınanması farklı şekildeydi. Önemli olan yanlışın farkına varıp açık açık konuşmak. Aramızda affedilecek bir şey yok” dedim ve sarıldım. Sarılırken Umut Ali yanımıza geldi ve bir kolunu Hacer teyzenin omzuna bir kolunu da benim omzuma koyup saçlarımızdan öptü. Kapı çaldığında kendimizi toparlayıp kapıya baktık. Hakan ve Bahar gelmişti. Sırayla sarıldığımızda Hakan önümde durdu. “Sen şimdi benim kardeşim misin ya?” dedi ve bir kere daha sarıldı. Saçlarımı dağıtırken “Abi yapma” dedim sinirlenerek. Saçlarımın dağıtılmasını sevmiyordum. “Bak bak bir de karşılık veriyor” dedi ve güldü. Umut Ali ve Hakan abim bahçede mangalla uğraşırken bizde diğer malzemeleri hazırlıyorduk. Hava yağmurlu değildi fakat biraz soğuktu. Bahçeye yemek masasını kurup etlerin pişmesini beklemeye başladık. Hakan abim mangalı yakmaya çalışırken Umut Ali sinirle bir şeyler söylüyordu. Yanlarına gittiğimde ‘’Bak kızım bir daha düşün sen bununla evlenmeyi. Yolun yakınken dön kaç kurtar kendini. Daha iyisini buluruz sana çekilmez bu’’ dedi. Gülerek abime baktığımda ‘’Ben mutluyum abi’’ dedim. ‘’Bu kız da kafayı yemiş’’ dedi ve Bahar’ın yanına gitti. ‘’Narin’im nasılsın?’’ dedi Umut Ali mangalı yakarken. ‘’İyiyim galiba bilmiyorum duygularım birbirine girmiş bir halde’’ ‘’Bunları da atlatıcaz’’ ‘’Ben Hakan abimin bu kadar kolay kabul edeceğini düşünmüyordum’’ ‘’Hakan aklı başında birisidir. Seni de seviyor zaten. Yavuz’la da beraber büyüdüler. Şuan tek farklılık aranızdaki bağı öğrenmeniz. Sizde mağdursunuz bu durumdan, birbirinizi kırmadan tepki verdiğiniz için mutluyum. Hepiniz benim için çok değerlisiniz çünkü. Bir yanımda sevdiğim kadın, diğer yanda dostlarım’’ dedi ve etleri mangala koydu. Etler piştiğinde yavuz abimde geldi. Masaya oturup sohbetler eşliğinde yemeğimizi yerken Umut Ali rakıyı masaya koydu. ‘’Son zamanlarda çok zor dönemlerden geçtik. Kimimiz yakınını kaybetti, kimimiz ailesine kavuştu, acılar çektik, güldük, eğlendik. Birbirimizden asla kopmayıp büyük bir aile olduk. Geride bıraktığımız kötü günlerin yerini güzel günlere bırakması için kaldırıyorum bu kadehi” dedi Umut Ali elindeki kadehi kaldırdı. Yavuz ve Hakan’da kendi kadehlerini kaldırdılar. Bahar hamile olduğu için içki içmemişti. O içmeyince bende içmek istememiştim bu yüzden biz de meyve suyu bardaklarımızı kaldırdık. Gece yarısına kadar sohbet ederek kimi zaman güldük, kimi zaman yaşadığımız kötü anılara göz yaşı döktük. “Eee kayınço senin hakkında sesi güzel diyorlar getir bakalım şu bağlamayı” dedi Hakan abim dalga geçerek. “Eniştenim lan ben senin” dedi Umut Ali gülerek. Yerinden kalkıp bağlamasını alıp geldi ve akorunu ayarladı. “Çal keke çal” dedi Hakan abim. Bağlamanın tellerine vurup Ahmet Kaya’dan söylemeye başladı Beni burada arama, arama anne Umut Ali girişi yaptıktan sonra nakaratı Yavuz abim ve Hakan abim üçü beraber söylemeye başladı. (x2)Saçlarına yıldız düşmüş Nakaratı söyledikten sonra Umut Ali ara nameyi çaldı ve Hakan abimde şiiri okumaya başladı. Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Düşlerimle sınırsız, diretmişliğimle genç Şiir bittiğinde Umut Ali söylemeye başladı. Hepimiz ağlıyorduk. annesizliğimize, kimsesizliğimize. Beni burada arama, arama anne Nakaratı üçü birden bağıra bağıra söylemeye başladığında tüylerim diken diken olmuştu (x2)Saçlarına yıldız düşmüş Hakan abim ağlayarak söylemeye devam ettiğinde hepimiz kötü olmuştuk. Umut Ali daha fazla devam edemeyip çalmayı bıraktı. Birbirimize kardeş olarak alışmamız çok sürmemişti birbirimizi hemen sahiplenmiştik. Çünkü bizim aile olmaya ihtiyacımız vardı. Biz öğrendiklerimizle parçalanmamıştık, parçalarımızı birleştirip aile olmuştuk. --------- 🦋 ------- 🦋 ---------- Ben geldiiiimm 9k oldukkk🩷 Bölüm hakkında yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen 🫶🏻 Hoşçakalın💖 Bölümleri belirlediğimiz saatlerde paylaşayım diyorum ne dersiniz? Saat kaçta paylaşım yapılsın?
|
0% |