Yeni Üyelik
30.
Bölüm

28. Bölüm - Düğün

@galaksikadin

Vuslat; buluşmak, kavuşmak demek. Genelde sevgiliye kavuşma anlamında kullanılır. Sıla kavuşmak istenen yer, belki sevgilinin yanı. Vâsıl ise kavuşan demek.

Acıya dönüşen bekleme, ölümcül erosun önkoşuludur; beklemek, ölümle sonsuzluğa ulaşacak tutkulu birlikteliğe yeryüzündeki katkıdır burada... Bu nedenle genç âşıklar için vuslat bir ütopyadır çoğunlukla; çünkü erotik yaşantıyı ölüm değil, yaşarken kavuşma bozar.

Yorgunluktan uyumamış bayılmıştım resmen. Alarmımın sesiyle uyandığımda lavaboya gidip ellerimi yıkadım. Dünkğ sürdüğüm kına kıpkırmızıydı. Çok hoşuma gitmişti.

Bildiğim kadarıyla evleneceğin kişi seni ne kadar seviyorsa kına o kadar kırmızı olurdu.

Bugün kuaföre Hacer teyze ve İzel de gelecekti.

Umut Ali: Günaydın sevgilim

1 saat önce mesaj atmıştı Umut Ali. Cevap vermeden direkt aradım çünkü neden aramayayım.

‘’Günaydınn’’ dedim mutluluğuma engel olamayarak.

‘’Benim günüm şimdi aydı. Günaydın’’

Gülümseyip ‘’Neden erken uyandın ki sen’’ dedim

‘’Misafirler geldi. Hem bugün büyük gün kollarımda olacaksın artık.’’

‘’Evimize ne zaman gideceğiz?’’

‘’Akşam yorgun oluruz o yorgunlukla yola çıkmayalım diyorum. Sabah gideriz olur mu? Eğer yok düğünden hemen sonra gidelim dersen yola çıkarız’’

‘’Yok haklısın ben yine yolda uyurum da sen çok yorgun olursun. Dinlenelim öyle gideriz.’’

‘’Burda kalırız sabah da yola çıkarız’’

‘’Olur sevgilim’’

‘’Sevgilim diyen ağzını yerim. Balayı için plan da yapamadık. İstanbul’a gidince işe başlamam gerekiyor’’

‘’Ben zaten istemiyordum ki balayı falan evimiz bizim için yeterli’’ çok masraf yapmıştık çünkü. Her şeyi Umut Ali’ye yüklemiştim. İstanbul’a gidince işe girip yardım etmem lazımdı ona.

‘’Aşk kadınım benim’’

‘’Kapatayım o zaman ben hazırlanayım kuaföre gideceğiz’’

‘’Tamam canım dikkat et’’ dedi ve telefonu kapattı.

Bahar ve abimde uyandıklarında direkt kuaföre gittik. Gelinliğim kuaföre gelecekti yine.

Kuaföre geldikten hemen sonra Umut Ali’de Hacer teyzeyi getirmişti.

Yavuz abim geldiğinde arkasından İzel’de geldi.

Umut Ali yanıma gelip bir elini belime koydu ve yanağımdan öptü.

‘’Oha oha abileri burda noluyor olum yürek mi yedin sen’’ dedi Hakan abim.

‘’Napıyım’’ dedi Umut Ali.

‘’Sen varya. Olum dua et kardeşimin sevgilisisin yoksa bunlara asla izin vermezdim’’

Abimin söylediği cümleye Ali kaşlarını çattı ve kafasına vurdu ‘’Sabah sabah ne dediğini bilmiyorsun sen herhalde’’ dedi.

Yavuz abim yanıma gelip ‘’Günaydın prensesim’’ dedi

Gülümseyerek ‘’Günaydın abim’’ dedim. İzel’de arkasından gelip ‘’Günaydın herkese’’ dedi.

Yavuz abim İzel’e dönerek ‘’Günaydın sende mi geldin?’’ dedi

‘’Bensiz olur mu?’’ dedi İzel gülerek.

Umut Ali konuşmanın ortasında yanıma gelip tekrar öptü ‘’Dikkat et tamam mı?’’ dedi.

‘’Höst oğlum abartma sende yanında biz varız’’ dedi Yavuz abim.

‘’Küfür edicem şimdi size ha. Bu şerefsiz aldı götürdü zaten iki gündür göremiyorum doğru düzgün, özledim’’ dediğinde utançtan kıpkırmızı oldum resmen.

‘’Eros oku götüne fena saplamış senin geçmiş olsun’’ dedi Hakan abim.

‘’Hakan kızlar var sövemiyorum. Berbere gidince uzun uzun söveceğim sana’’ dedi ve bana döndü tekrardan.

‘’Seviyorum seni’’ dedi ve yanağımdan tekrar öpüp gitti. Allahtan dudaklarımdan öpmüyordu Ali’ydi bu, umrunda olmaz yapardı.

Hacer teyze kahvaltılık bir şeyler getirmişti. Önce onları yedik ve hazırlanmaya başladık.

Gelinliğim geldiğinde giydim ve hazırlanmaya öyle devam ettim.

(Saç ve aksesuar)

(Makyaj)

Hacer teyze sadece hafif makyaj yaptırdı. Başörtüsü taktığı için saçlarını yaptırmamıştı.

İzel ve Bahar’da hazırlandıktan sonra beni beklediler. Son dokunuşlardan sonra bende hazırdım.

(Bahar)

(Pov: Avukat İzel)

Bahar birkaç fotoğraf çektiğinde dışarıdan korna sesleri gelmeye başladı. Heyecandan elim ayağım birbirine dolanmaya başlamıştı.

Kapıdan içeriye tüm karizmasıyla girdiğinde düşüp bayılacak gibiydim. O kadar çok özlemiştim ki kokusunu bir de böyle yakışıklılığıyla heybetiyle karşımda durunca koşup boynuna sarılasım vardı.

(Umut Ali)

(Yavuz Arslan)

(Hakan Yılmaz)

Tam önümde durup beni izlemeye başladı. Baştan aşağı her ince detayına kadar ezberine kazımak istercesine baktı.

‘’Damat bozuldu tamir edin’’ dedi Hakan abim. Herkes söylediğine gülerken Umut Ali hala beni izliyordu.

‘’Bu ne güzellik böyle. Cennetten düşen melek misin?’’

Söylediği cümleler o kadar güzeldi ki. Kelebekler uçuyor diyemezdim. Yere inip ayaklarının üstünde koşmaya başlıyorlardı resmen.

Elimden tutup bir İstanbul beyefendisi gibi parmaklarımın uçlarından öptü. ÖLÜYORDUM BU ADAMAA

Koluna girmem için kolunu uzattığında kolunu tuttum. Arabaya bindiğimizde yine Hakan abim sürüyordu arabayı.

Yavuz abim Hacer teyzeyle gelen misafirleri karşılamak için eve döndüler. Bizde fotoğraf çekimini yaptıktan sonra eve gidecektik.

Güzel kapalı bir mekana geldiğimizde fotoğrafçının yönlendirmesiyle güzel fotoğraflar çekmiştik.

‘’Bizi de çek bizi de çek’’ diyerek yanımıza geldi Hakan abim.

Fotoğraf çekimi bittikten sonra imam nikahı için hoca gelecekti bu yüzden eve dönmüştük. Evin önüne geldiğimizde hoca da gelmişti. Arabadan inip eve gittiğimizde Hakan abim bizden önce eve koşup kapıyı kapattı.

Biz ne yaptığını anlamaya çalışırken Umut Ali kapıya vurdu.

‘’Kapı açılmıyor’’ dedi abim.

‘’Hakan napıyorsun?’’ dedi Umut Ali sakin bir şekilde.

‘’Para sıkışmış araya’’

‘’Salak, gelin yanımda zaten açmazsan açma’’

Hakan abim kapıyı açıp beni elimden tuttu ‘’Doğru ben onu unuttum’’ dedi ve beni eve çekti. ‘’şimdi kapı açılmıyor’’ dediğinde hepimiz gülmüştük. Ev kalabalıktı yine, misafirler vardı.

‘’Al’’ dedi ve para uzattı. Abim parayı alıp saydığında ‘500’ tl vardı.

‘’Yetmez’’ dediğinde bir ‘500’ daha verdi.

‘’Cimrilik etme’’ dedi ve kapının arasından elini uzattı.

Yavuz abim ‘’Hakan uzatma’’ dediğinde ısrarla para istiyordu.

Umut Ali bir avuç para verdiğinde Hakan abim saydı. ‘3000’ tl vermişti. Abim parayı benim elime tutuşturup kapıyı açtı.

‘’Hoş geldin damat neredesin sen ağaç ettin bizi kapıda’’ dedi Hakan abim dalga geçerek.

Ne yapacağımı bilemez halde parayı elimde tutarken Yavuz abime döndüm. Almam der gibi elini salladı.

Bahar’a döndüğümde o da ‘’Almam’’ dedi

‘’Bari çantama koy’’ dediğimde parayı alıp çantama koydu.

Oturma odasına geçtiğimizde Hacer teyze başıma kırmızı duvağı örttü ve yere iki dizimizin üzerinde oturduk. Şahitliği Yavuz abim ve Hakan abim yapacaktı.

Her şey hazır olduğunda hoca dua etti ve ‘’Kızım mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun?’’

‘’Ben bir şey istemiyorum’’ dedim. Babasının bütün mirasını üzerime yapmıştı zaten daha ne isteyecektim.

‘’Olmaz öyle ev, araba ve üçümüzün ağırlığı kadar altın istiyoruz’’ dedi Hakan abim. Beni, Yavuz abimi ve kendini göstererek.

Şaşkınlıkla kafamı kaldırıp abime baktım. ‘’Kaldıkları ev zaten onun üzerine’’ dedi Yavuz abim. Buna da şaşırmıştım.

‘’Tamam o zaman Narin kaç kilosun?’’ dedi Hakan abim.

‘’49’’ dedim

‘’Kız sana hiç yemek vermiyorlar mı? 49 ne’’

‘’Abi sen kaç kilosun?’’ dedi Yavuz abime dönerek.

‘’95’’ dedi o da.

‘’Tamam bende 83 kiloyum. Narin’i düz 50 desen, bana düz 85 desen 135 yapar. 95 de abim olsa 230 yapar. 20 de senden olsa 250 yapar. Mehr-i muaccel olarak arabasını, Mehr-i müeccel olarak da 250 gram altın istiyoruz.’’ dedi abim.

Tam itiraz edecekken ‘’Kabul’’ dedi Umut Ali.

Şaşkın şaşkın bir abime bir Ali’ye bakarken hoca dua edip devam etti ‘’ Yunus kızı Narin, Veysel oğlu Umut Ali’yi eş olarak kabul ettin mi?’’ Yunus öz babamın ismiydi.

‘’Kabul ettim’’

‘’Kabul ettin mi?’’

‘’Kabul ettim’’

‘’Kabul ettin mi?’’

‘’Kabul ettim’’

‘’ Veysel oğlu Umut Ali, Yunus kızı Narin’i eş olarak kabul ettin mi?’’

‘’Kabul ettim’’

‘’Kabul ettin mi?’’

‘’Kabul ettim’’

‘’Kabul ettin mi?’’

‘’Kabul ettim’’

‘’Sizler de şahitlik ettiniz mi?’’

‘’Ettik’’ dedi Yavuz abim

‘’Ettik’’ dedi Hakan abim

‘’Bende şahitler ve misafirler önünde sizin nikahınızı kıydım. Hayırlı uğurlu olsun’’ dedi ve dua etti. Dua bittiğinde ayağa kalktık.

Umut Ali duvağımı açıp alnımdan öptü.

Düğün saati gelmek üzereydi. Bahar elinde kırmızı kuşakla gelip Yavuz abime verdi. Abim karşıma geçip dua etti ve kuşağı üç kere belime dolayıp bağladı.

‘’Allah ayırmasın. Hep mutlu olun’’ dedi ve sarıldı. Gözlerimden yaşlar süzüldüğünde Hakan abim de gelip sarıldı.

Bugün ağlamayacaktım. Kendimi tutacaktım.

Bahar’la sarıldıktan sonra Hacer teyzenin de elini öptüm.

Davul çalmaya başladığında Umut Ali’nin koluna girdim ve kapıya çıktık.

Arabalara binip salona doğru yola çıktık. Konvoy halinde düğün salonuna giderken Umut Ali elimi tuttu. Temasını hiç kesmek istemiyor gibiydi.

Salona geldiğimizde arabadan indik ve gelin odasına gittik.

Umut Ali hala elimi bırakmamıştı.

Hakan abim gelip Umut Ali’ye viski verdi. Son günlerde çok fazla içiyorlardı fakat hiç biri kendini kaybetmiyordu.

Umut Ali bardağı alıp bir yudum içti.

Eline uzanıp bardağı alacakken vermedi.

‘’Bende istiyorum’’ dedim.

‘’Olmaz’’

‘’Neden ya?’’

‘’Karnın aç. Önce bir şeyler ye yoksa çarpar’’

‘’Sende açsın’’

‘’Benim bünyem alışkın’’ dediğinde kapı tıklatıldı ve içeri genç bir çocuk girdi.

Elindeki yiyecek poşetlerini bırakıp tekrar gitti. Bahar boş koltuğa oturup kendi yemeğini iştahla yedi.

Yavuz abim yine misafirlerle ilgilendiği için yanımızda yoktu. yemeğimi alıp yemeye başladığımda acıktığımı hissettim.

Biz yemek yerken Hakan abim ve Umut Ali bir şey hakkında konuşuyorlardı.

Yemek bittiğinde Bahar’ın midesi bulandığı için tuvalete gitti. Hakan abimde peşinden gittiğinde Umut Ali’yle yalnız kalmıştık.

Elimi tutup ‘’Çok güzelsin. Gözlerimi senden alamıyorum’’ dedi ve yaklaşıp dudaklarımdan öptü.

Eğilip boynumdan da öptü ve geri çekildi.

Sanırım bu akşam o yakınlaşma olacaktı. Çok gergindim.

Yavuz abim odaya gelip nikah memurunun geldiğini söyledi ve bizi davet etti.

(Dans müziği)

Ayağa kalkıp hazırlandık ve Umut Ali’nin koluna girerek şarkı eşliğinde salona yürüdük.

Alkışlar ve ıslıklar eşliğinde salonun ortasına geldiğimizde kollarımı boynuna doladım. Elleri belimi bulup sıkıca kavradı. Dans etmeye başladığımızda her bir yandan fotoğraf video çekiliyordu.

Umut Ali şarkıya eşlik etmeye başladı.

Seni hep düşündüğümde, öptüğüm aklıma gelir
Seni ne çok sevdiğimi bir ben, bir Allah bilir

Dansımız bittikten sonra ikinci bir parça çaldı. Bu sefer herkes dans etmeye başladı.

Dans bittiğinde bizim için ayrılan masaya geçip oturduk. Nikah memuru geldiğinde resmi nikahımızı kıymaya başladı.

‘’Gelin hanım adınız soyadınız?’’

‘’Narin Çelik’’

‘’Damat bey adınız soyadınız?’’

‘’Umut Ali Kara’’

‘’Şahitler sizlerin adı soyadı?’’

‘’Yavuz Arslan’’

‘’Hakan Yılmaz’’

İkisi de kendi kullandıkları soy ismini söylemişlerdi.

‘’Bizlere evlenme isteğinizi beyan ettiniz. Beyanlara ve evlenmek için ibraz etmiş olduğunuz belgelere göre evlenmeye engel halinizin olmadığı anlaşılmıştır. Bir kere de sayın şahitler ve bizlerin huzurunda söyleyiniz. Sayın Narin Çelik hanım, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan özgür iradenizle iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta Sayın Umut Ali Kara beyefendi ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?’’

Hiç düşünmeden ‘’Evet’’ dedim.

‘’ Sayın Umut Ali Kara beyefendi, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan özgür iradenizle iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta Sayın Narin Çelik hanım ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?’’

Hakan abim bir anda ‘’ Son pişmanlık neye yarar. Herşeyin bedeli var’’ diye bağırdı. ‘’İyi düşün Umut’’

Umut Ali mikrofona doğru eğilip karizmatik bir şekilde bana baktı. Gözlerime baktı ve elimi tuttu

‘’Ey gönlümün sol yarısı. Hoştur bana senden gelen. Ya gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş. Kahrın da hoş, lütfun da hoş.

Sen ol da, ister yâr ol, ister yara; Lütfunda başım üstüne, kahrında. Yani kısacası Hakancım’’ dedi ve Hakan abime döndü ‘’Evet’’ dedi gözlerine baka baka.

Tüm salon alkışlarken memur bey devam etti ‘’Hakan bey damat bey vazgeçmedi maalesef. Evlenme beyanlarını duydunuz sizlerde şahit misiniz?’’ dedi ve güldü.

‘’Bizden kız almak kolay değil memur bey. Evet’’ dedi Hakan abim

‘’Evet’’ dedi Yavuz abim.

‘’Benim ve şahitler huzurunda evlenme isteğinizi bir kez daha beyan ettiniz. Bende yasaların bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı-koca ilan ediyorum’’ herkes tekrar alkışlarken memur bey defteri bana uzattı. Hepimiz sırayla imzaladık ve ayağa kalktık.

‘’Hayırlı, uğurlu olsun’’ dedi ve evlilik cüzdanını bana verdi. ‘’Damat bey gelini öpebilirsiniz’’ dedi.

Umut Ali yanaklarımı avuçlarının içerisine alıp alnımı öptü. Abimlerle de sarıldığımda bizi pistin ortasına çağırdılar. Müzik eşliğinde pasta geldi.

İşte en sevdiğim bölüme gelmiştik. Düğün pastası…

Bıçağı alacağımızda Hakan abim bıçağı aldı. ‘’Bıçak kesmiyor’’ dedi ve pis pis sırıttı.

‘’Hakan senin ben’’ dedi ve elini cebine attı.

Elini tuttum ve çatalı elime aldım ‘’Sende kalabilir abicim biz pasta yemeyeceğiz zaten’’ dedim ve güldüm.

‘’Bak seeen abine posta mı koyuyorsun sen’’

‘’Estağfurullah abicim’’ dedim ve elimi uzattım. Yüzünü buruşturarak bıçağı verdi.

Umut Ali sırıttığında ‘’Arkamda kapı gibi karım var. Benimle uğraşma’’ dedi

Hakan abim etrafına baktığında ‘’Bahar karıcım nerdesin bunlar beni eziyor’’ dedi ve güldü.

Pastayı kestiğimizde bizim için dilimlenmiş olan pastayı çatala aldık. Umut Ali önce pastayı bana yedirdi sonra ben ona pastayı yedirdim.

Şimdi de en sevmediğim bölüme gelmiştik. Takı töreni…

Umut Ali’yle boynumuza kurdele astılar. Herkes tek tek para taktığında üstümüz para olmuştu.

Yazardan beşi bir yerde

Değerli okuyucularımızın her birinden oy ve yorum

Hacer teyze 3 tane burma bilezik takmıştı.

Bahar altın kolye takmıştı.

İzel 1 tane tam altın takmıştı.

Yavuz abim 1 tane Trabzon hazır bilezik, 4 tane de burma bilezik takmıştı.

Takarken de ‘’İkisi annem için, ikisi babam için’’ demişti. Ağlamayacağım dedikçe ağlatacaklardı.

Sıra Hakan abime geldiğinde Umut Ali’nin önünde durdu.

Yavuz abim hızlıca anons yapan kişinin yanına çıkıp mikrofonu elinden aldı ‘’Gülermandan tam 50, 100, 150, 200, 250, 300, 350, 400, 450, 500. Tam 500 evro atıyor sağolsun varolsun’’ dedi. Salondan kahkahalar koparken bende güldüm.

(videoyu bilmeyenler için YouTube'a gülermandan 50 100 yazarsanız çıkıyor. Short videosu olduğu için koyamadım)

500 euroyu Umut Ali’nin kurdelesine astı ve tebrik etti. Benim yanıma da gelip bir tane bilezik taktı.

‘’Mutlu ol güzelim’’ dedi ve sarıldı.

‘’Bakalım damat bey gelin hanıma ne almış’’ diye anons yapıldı tekrar.

Umut Ali, Hacer teyzenin getirdiği kutunun içinden ucunda kelebek figürü olan kolyeyi alıp boynuma taktı ve alnımı öptü.

Bende Bahar’dan kutuyu istedim ve içerisinden saati alıp koluna taktım. Alkışlar eşliğinde takı töreni bittiğinde oyun havası çalmaya başladı.

Ben yine hiç durmadan oynamaya başlamıştım.

Umut Ali masada oturup viski içiyordu abimlerle.

Yorulup yanına gittim ve viskisini istedim. Biraz düşünüp bardağını uzattığında kafama diktim.

‘’Yavrum yavaş çarpacak’’ dedi ama artık çok geçti içmiştim bile. Bahar yanıma gelip beni tekrar kaldırdığında masada duran Yavuz abimin bardağını alıp onu da kafama diktim ve piste çıktım.

Etkisini oynadıkça daha çok göstermeye başlamıştı.

Umut Ali’yle karşılıklı oynamıştık. Karizmasını bozmadan öyle bir oynuyordu ki üstüne atlamamalıydım.

Düğün saati bittiğinde çoğu misafir vedalaşıp evine gitti. Yorgunluktan sandalyede otururken Umut Ali yanıma geldi ve oturdu. Elimi tutup öptü. Halay çekenleri izlerken Hacer teyze yanımıza geldi.

‘’Oğlum siz gidecek misiniz?’’

‘’Yok babaanne alkol aldım bu halde gidemeyiz’’

‘’Siz gidersiniz diye ben evi hazırlamadım’’ dediğinde gerilmiştim. Umut Ali bunu hissedip elimi sıktı.

‘’Gerek yok babaanne’’ dediğinde Hacer teyze anlamadı.

‘’Ben bugün Hakan’lar da kalırım öyleyse’’

‘’Gitmene de gerek yok babaanne. Sabah kahvaltı yaparız biz eve geçeriz’’ dedi.

‘’Tamam oğlum sen nasıl dersen’’ dedi ve gitti.

‘’Narin’im’’ dediğinde utanarak ona baktım. Evet üstüne atlamamak için zor duruyorum falan diyip artistlik yapsam da bunun sonu belliydi.

‘’Merak etme hazır olmadığını biliyorum’’ dedi

‘’Ama bugün olması gerekmiyor mu? Hacer teyze yanlış anlamaz mı?’’

‘’Bugün olacak diye bir zorunluluk yok. Olacak diye bir zorunluluk da yok sana daha önce de söyledim sevgilim. Beni kokundan mahrum bırakma yeter, çok özledim’’

Gözlerim dolu dolu gülümsediğimde oyun havası bitmişti. Düğünün sonuna geldiğimizde eve gitmek için dışarı çıktık.

Düğünün sonuna kalanlar arabalarına bindiler. Bizde düğün arabasına binip konvoy halinde Hacer teyzelerin evine gittik.

Arabadan indiğimizde Hakan abim, Hacer teyzeyi eve götürmek için ısrar etti. Hacer teyze kabul ettiğinde eşyalarını aldı ve evden çıktı.

Eve girip kapıda beklediğimde. Umut Ali eve girmeden önce Yavuz abim, Hakan abim, Serdar ve arkadaşları sırtına vurarak eve gönderdiler.

Kapıyı kapatıp kilitledi ve yanıma gelip beni kucağına aldı.

‘’Âdettendir’’ dedi ve odasına götürdü.

Odaya girdiğimizde beni yavaşça yere indirdi. Ceketini çıkartıp sandalyenin üzerine attı.

Kolumdan tutup kendine çektiğinde boynuma eğilip derin bir nefes çekti.

‘’Çok özledim seni’’ dedi.

Kollarımı boynuna dolayıp saçlarına dokundum. Şevkatle sarıldığında kokusunu içime çektim.

‘’Narin’im’’

‘’Ali’m’’

‘’Seni çok seviyorum. İyi ki benim oldun’’ dediğinde dudaklarına yapıştım.

Korkmayacaktım, sevdiğim adamdı o benim.

Ellerimi gömleğinin düğmelerine götürdüğümde parmaklarım titriyordu.

Ellerimi tutup dudaklarına götürdü ve öptü.

‘’Sevgilim eğer seni reddedeceğimi düşünmeyeceksen bugün yapmayalım. İkimiz de yorgunuz ve sen hazır değilsin’’

‘’Hazır olmak istiyorum. Ben seni istiyorum çünkü’’ dedim utanarak.

‘’Biliyorum istediğini, hissediyorum. Buna da beraber hazır olacağız ama evimizde’’

Evimizde olması beni daha rahat hissettirebilirdi. Bana ait bir ortam olacaktı çünkü.

‘’Tamam’’ dediğimde dudaklarımdan öptü.

Yavaş yavaş boynuma ıslak öpücükler bırakarak inmeye başladığında gözlerimi kapattım ve dudaklarını hissetmeye başladım.

Ellerim vücudunda dolanmaya başladığında geri çekilip gömleğini çıkarttı. Ama az önce yapmayacağız demiştik böyle yaparsa dayanamazdım ki.

‘’Karımsın artık gizlememe gerek yok. Gerçi ilk defa görmüyorsun’’ dedi ve sırıttı. Allahım çok güzel gülüyordu.

Kollarımdan tutup arkamı çevirdi ve saçlarımı yan tarafıma aldı. Boynumu tekrar öpmeye başladığında parmakları tenime değmişti.

Gelinliğin fermuarını tutup yavaşça indirdi.

Sırt kısmım açığa çıktığında sırtımı öptü.

‘’Ben çıkayım sen üstünü giyin’’ dediğinde kolundan tuttum ve durdurdum.

‘’Devam et’’ dedim.

‘’Narin’im’’

‘’Lütfen. Çok ileri gitmeyiz ama açık olmak istiyorum sana’’

Tekrar arkama geçti ve boynumu emerek öpmeye başladı. Elleri omzumu bulduğunda gelinliğin kollarından tuttu ve aşağı indirdi.

Gelinlik ayaklarımın altında yerle buluştuğunda sadece alt çamaşırım verdi.

Derin derin nefes alıp verirken sırtımdan sarılıp yanağımdan öptü.

‘’Sakin ol’’ dedi kulağıma fısıldayarak. Kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım.

‘’Duş alalım mı istersen?’’ dedi.

Bu fikir çok iyi gelmişti. Yorgunluğumuzu atmak için güzel olurdu. Ve zaten düğün boyunca çok terlemiştik.

Onayladığımda ‘’Beraber mi girelim ayrı ayrı mı?’’

‘’Beraber girelim’’

‘’Hımm tasarruf yapalım diyorsun bana uyar’’ diyip güldü. Havlularımızı alıp banyoya gittiğimizde duşakabine girip suyu açtım.

Pantolonunu çıkartıp yanıma geldiğinde iç çamaşırı üzerindeydi.

Sıcak su kafamızdan vücudumuza akarken göğsüne sarıldım.

‘’Özür dilerim’’ dedim.

‘’Neden özür diliyormuşsun?’’ dedi ve elleri sırtımda gezinmeye başladı.

‘’Beklentilerini karşılayamadım’’

‘’Narin’im, güzelim, güzel karım. Benim tek beklentim sensin. Bak kollarımdasın. Benim beklentim bu. Benim beklentim mutlu olman, gülmen, eğlenmen, iyi olman. Sen neden bu kadar taktın ki?’’

‘’Bilmiyorum’’

‘’Her şey ondan ibaret değil. Bunu çıkart aklından. Yaşadığın olayların etkisi var biliyorum. Ama böyle düşünürsen kendini de beni de yıpratırsın sevgilim. Sen yıpranınca bende yıpranıyorum çünkü’’

‘’Ama bende istiyorum’’

‘’İstediğini biliyorum. Bunu hal ve hareketlerinle de anlatıyorsun. Bu olayı mecburiyet olarak görürsen eğer aşamayız duvarlarımızı. Rahat ol, istemediğin hiçbir şey yapmam sana’’

‘’Bana dokunmanı istiyorum’’ dediğimde onun kadar bende şaşkındım söylediğim şeye.

Sesli bir şekilde yutkunup dudaklarını yaladı.

Açlıkla dudaklarına yapıştığımda belimden tutup bir elini de soğuk duvarı önlemek için duvara koydu ve elinin üzerine yasladı.

Dudaklarımdan boynuma, boynumdan göğüslerime indiğinde bir eli de bacağımı okşuyordu. Kafamı geriye atıp ellerimi saçlarına daldırdım.

Bir göğsümü emmeye başladığında eli kalçalarıma doğru çıkıp kalçamı sıktı. Dudaklarımdan küçük bir inilti koptuğunda daha çok sıktı.

Odada bıraktığımız telefon çaldığında hiç tepki vermeden devam ediyordu.

Telefon tekrar çaldığında yine umursamadı. Eli yavaş yavaş aşağı kayarken yine telefon çaldı.

‘’Bugün düğün gecesi ne diye ısrarla ararlar’’ dedi ve toparlandı.

‘’Suyun altına gir üşüme telefona bakıp geleyim’’ dedi ve havluyu beline sarıp banyodan çıktı.

Dokunuşlarını, öpüşlerini tenimde hissediyordum hala.

Nefesimi tutup sıcak suyun altına girdim. Umut Ali kapıyı hızla açtığında sıçrayıp suyun altından çıktım.

‘’Narin, Bahar'ı hastaneye kaldırmışlar"

--------- 🦋 ------- 🦋 ---------

Beklenen düğün sonunda geldi. Nasıl buldunuz düğünümüzü?

Ben oynamaktan çok yoruldum sizde yoruldunuz mu?

Onlar artık karı koca🤗

Peki ya bebeğe ne oldu?

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen 💖

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın 💙

(Hakan Yılmaz)

(Bahar Yılmaz)

(Umut Ali Kara)

Loading...
0%