Yeni Üyelik
31.
Bölüm

29. Bölüm - Kayıp

@galaksikadin

Bazen birini kaybedersiniz ve aslında ona hiç sahip olamadığınızı anlarsınız.

Kaybetmek bazı durumlarda yalnızlaşmak anlamına da gelir. Vazgeçtiklerinizi değil ama kaybettiklerinizi özlersiniz.

Beklentiniz ne kadar büyükse kaybetmenin acısı da o kadar büyük olur.

Bazen kıymetini bilemediklerimizi kaybederiz ve o zaman anlarız onların hayatımızda ne kadar önemli olduğunu.

Kaybedersiniz, büyük acı duyarsınız ancak bu size daha iyi başlangıçlar yapma fırsatı sunar.

Kaybetmek bazen vazgeçmektir.

Kaybetmek bir yenilgi ise günümüzde birçok kişinin kabullenemeyip krize girdiği anlardır.

Umut Ali banyoya gelip Bahar’ın hastaneye kaldırıldığını söylediğinde banyodan apar topar çıktım ve üzerimi değiştirdim.

Umut Ali aceleyle üzerini giyindiğinde evden çıkıp arabaya bindik.

O kadar hızlı sürüyordu ki arabayı, korkudan kapının kenarını tutmuştum.

‘’Ali yavaş’’ dedim. Bana bakıp arabayı yavaş sürmeye başladı.

Hastanenin önüne geldiğimizde Umut Ali koşar adımlarla içeri koşmaya başladı. Bende peşinden gittiğimde sekretere kadın doğumun yerini sorup oraya gittik. Hakan abim ve Hacer teyze bir odanın kapısında bekliyorlardı.

Abim kafasını duvara vurarak bir şeyler söylüyordu.

‘’Hakan’’ dedi Umut Ali.

Abim, Umut Ali’ye dönüp ‘’Olum Bahar hiç iyi değil lan. İçerde şuan yanına almıyorlar’’ dedi ve ağlamaya başladı.

Umut Ali, Hakan abime sarılıp ‘’Bir şey olmayacak. Bahar çok güçlü. Ne oldu anlat’’

‘’Bilmiyorum kusarken bir anda düşüp bayıldı, kanaması oldu. Bende hemen hastaneye getirdim. Doktorlar içeride şuan.’’

Hacer teyzenin yanına geçip elini tuttum. Kötü görünüyordu.

Bir süre sonra doktor içeriden çıkıp yanımıza geldi

‘’Hakan bey, başınız sağolsun. Bahar hanımı acil kürtaja almamız gerekiyor. Bebek, iki hafta önce gelişimini durdurduğu için anneyi zehirlemeye başlamış. Bahar hanıma durumu anlattık fakat ısrarla kabul etmiyor. Sizin onayınızla kürtaj işlemlerini başlatabiliriz.’’ dediğinde abim duvara yumruk attı.

‘’Ne diyorsun lan sen, ne saçmalıyorsun’’ dedi ve doktorun yakasına yapıştı. Umut Ali abimin kolundan tutup kendine çekti.

‘’Sakin ol’’

‘’Ne sakin olacağım’’ dedi ve kolunu sertçe çekti. ‘’Bir hafta önce geldik ve sen hiçbir şey olmadığını söyleyip eve gönderdin. Şimdi gelip bana bebeğimin 2 haftalık ölü olduğunu söylüyorsun’’ diyerek bağırdı.

‘’Hakan bey biz araştırmalarımızı yaptık ve bir sonuca vardık’’ dedi doktor mahcup bir şekilde.

‘’Sikerim sizin sonucunuzu’’ diye bağırdı.

Hacer teyze yerinden kalkıp abimin yanına geldi ‘’Oğlum sakin olmamız lazım yapacak bir şeyimiz yok. Bahar’ı kurtarmalıyız’’ dediğinde abim doktorun yakasını bırakıp derin bir nefes aldı ve koridorda bir sağa bir sola yürüyüp elini tekrar duvara vurdu.

Aniden durup ‘’Tamam’’ dedi zorlukla.

Odadan gelen bağırma sesleriyle abim odaya girmek için kapıya yöneldi.

‘’Hakan bey, şuan Bahar hanımın yanına girmeniz doğru olmaz’’ dedi doktor ve abimi engelledi.

Abim sinirle doktora bakıp umursamadan odaya daldı.

Bizde peşinden odaya girdiğimizde ‘’Bahar’ım’’ dedi ve sedyenin yanına gidip elini tuttu.

‘’Hakan beni burdan götür’’ dedi ağlayarak.

‘’Bahar’ım, güzelim’’ dediğinde Bahar abimi susturup ‘’Hakan lütfen’’ dedi.

‘’Bahar hanım sizi kürtaja almamız gerekiyor’’ dedi doktor

‘’İstemiyorum dedim. İstemiyorum. Benim bebeğim yaşıyor. Yalan söylüyorsunuz. Eve gitmek istiyorum’’ diye doktora bağırmaya başladığında abim Bahar’ı sakinleştirmeye çalıştı

‘’Hakan beni buradan götürmezsen hakkımı helal etmem sana’’ dedi ağlayarak ve elini çekti.

‘’Sevgilim yapma böyle nolur’’ dedi abim ve Bahar’ın gözyaşlarını sildi.

Bahar kafasını çevirip ‘’Benim bebeğim yaşıyor ben iyiyim eve gitmek istiyorum. Eve götür beni. Dinlenirsem toparlanırım’’ dedi Bahar.

Doktor göndermemek için ısrar ederken, Bahar eve gitmek için ısrar ediyordu. Abim ne yapacağını bilmez halde derin bir nefes aldı.

‘’Abi bize müsaade eder misin?’’ dedim. Abim itiraz etse de Umut Ali ikna edip dışarı çıkartmıştı. Doktor da zorla dışarı çıktığında Bahar’ın yanına oturdum.

Kollarını boynuma dolayarak ağlamaya başladığında bende tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım.

‘’Narin benim bebeğim yaşıyor. Lütfen bana inanın ben bunu hissediyorum’’ dedi Bahar ağlayarak.

‘’Bir gariplik hissediyorum’’ dediğimde Bahar umutla gözlerime baktı.

Elini karnına götürüp ‘’Daha bir hafta önce kalp atışını duydum ben. Şimdi aynı doktor gelmiş bana iki haftadır ölü olduğunu söylüyor. Beni buradan çıkart lütfen, yardım et bana’’

‘’İhtimaller üzerine karar veremeyiz Bahar, seninde hayatın söz konusu’’

‘’Ben bebeğimi kaybettim Narin, benim bir yanım hep eksik kalacak artık’’ dediğinde tuttuğum gözyaşlarım tekrar aktı.

‘’Seni buradan çıkartırım ama hemen başka bir hastaneye gideceğiz, emin olacağız bu durumdan. Eğer gerçekten böyle bir durum varsa seni kurtarmamız gerekiyor’’

‘’Tamam başka bir hastaneye daha gidelim eğer o da aynısını derse itiraz etmeden kabul edeceğim’’ dediğinde kabul ettim. Çünkü bir gariplik hissediyordum bu işte.

Doktora kontrole geldiğimizde hiçbir sorunun olmadığını söyleyip emin bir şekilde eve göndermişti. Şimdi ise iki haftadır gelişimini tamamlamıyor, anneyi zehirliyor diyordu. Ne kadar doğruydu söyledikleri? Doğru olsa bile tek bir doktorun kararı ve ısrarıyla bebeğinden vazgeçebilir miydi bir anne? Uyuşmayan şeyler vardı.

Bahar’la aynı düşüncede olduğum için söyledikleri aklıma yatmıştı. Sırada abimi ikna etmek vardı.

Elini destek olurcasına tutup ‘’Abimle konuşacağım’’ dediğimde minnetle gözlerime baktı.

Odadan çıktığımda doktor abime bir şeyler anlatıyordu. Abim dalgın bir şekilde doktorun karşısında duruyordu fakat pek dinliyor gibi değildi.

Önce Umut Ali’yle konuşup ona anlatacaktım. Eğer Umut Ali beni onaylarsa abimi bir şekilde ikna ederdi o.

Kapıyı kapatıp abimlerin yanına ilerledim. ‘’Ali’’ dedim

Bana baktığında ‘’Bir gelebilir misin?’’ dedim.

Abim telaşla ‘’Bahar’a bir şey mi oldu yoksa’’ dedi

‘’Hayır abi, Ali’yle bir şey konuşmam lazım. Anlatacağım sana da’’ dediğimde abim merakla yanımıza gelecekken Umut Ali onu durdurdu ve yanıma geldi.

‘’İkna ettin mi Bahar’ı?’’ dedi.

‘’Hayır. Yani bir şartı var’’

‘’Ne şartından bahsediyorsun Narin, Bahar’ın hayatı söz konusu’’

‘’Biliyorum Ali, ama bir düşünsene o gün hastaneye geldiğimizde doktor kalp atışlarını bile dinledi. Hiçbir sorunu yok diyerek eve gönderdi. Şimdi aynı doktor kalp atışlarının yalan olduğunu söylüyor. Doktor değilim tam detayını bilemem ama garip bir şeyler var’’

Umut Ali biraz düşündü. ‘’Belki kendini belli etmedi o zaman’’

‘’Ölen bebeğin kalp atışını dinleyemezsin Ali’’

‘’Ne yapmamız gerekiyor peki şuan. Bahar’ın hayatını tehlikeye atmamamız lazım’’

‘’Bahar başka bir doktora daha görünmek istiyor. Eğer o doktor da aynı şeyleri söylerse kürtaj işlemini itiraz etmeden kabul edecek. Bende önce kalp atışlarını dinleyelim diyorum.’’

‘’Hani ölen bebeğin kalp atışını dinleyemezdik’’

‘’Evet işte. Doktor kalp atışlarını dinlemedi sadece ultrasonla baktı. Şimdi de kalp atışlarını dinlesin eğer duyulmazsa zaten doktor haklıdır. Bahar’ın şuan durumu iyi değil. Annelik duygusu ağır basıyor emin olmak istiyor. Eğer şimdi biz onun içindeki şüpheyi gidermeden zorla kabul ettirirsek çok büyük travma yaratır.’’

‘’Ya Bahar’ı da kaybedersek?’’

‘’Bizim çocuğumuz olduğunda böyle bir durum yaşasak hemen kabul mü edeceksin?’’

‘’Senin sağlığın daha önemli. Bebeğimiz belki olur belki olmaz ama sen olmadıktan sonra bebeğin bir önemi yok’’

‘’Ali lütfen. Anne olarak bu durumdan emin olmak istemesi çok normal. Hangi anne bir anda bebeğinden vazgeçer ki?’’

Derin bir nefes alıp ‘’Tamam konuşacağım Hakan’la’’ dedi ve abimin yanına gitti.

‘’Doktor bey bize biraz müsaade eder misiniz?’’ dedi Umut Ali.

Doktor ‘’Bahar hanımın çok zamanı yok hemen kürtaja almamız lazım’’ dediğinde Umut Ali sakinliğini bozarak ‘’Senin başka hastan yok mu bize biraz müsaade etsene’’ diyerek sesini yükseltti.

Doktor söyleyecek bir söz bulamayıp yanımızdan ayrıldı.

‘’Başka bir hastaneye daha gidelim. Bir anda bunun kararını verme. İyice araştırmamız lazım’’

‘’Ya zamanımız olmazsa. Çocuğumu kaybettiğim gibi karımı da kaybedersem’’ dedi ağlayarak.

‘’Bahar’ın psikolojisini de düşünmen lazım. O şuanda bir anne ve emin olmak istiyor. İzin ver başka bir doktora daha gidelim’’

‘’Koskoca hastanede başka doktor yok mu ona gösteririz. Ben zaman kaybedemem’’ diyerek bağırdığında doktor araya girdi.

‘’Şuan hastanede benden başka doktor yok. Diğer hastanelere götürmeye de vaktiniz olmayabilir. Her geçen dakika Bahar hanımın hayatına mal olabilir’’

‘’Ne yani koskoca hastanede sadece siz mi varsınız?’’ dedi Umut Ali

‘’Şuan bu alanda tek sorumlu doktor benim. İsteseniz de başka bir doktora ulaşamazsınız’’ dedi ısrarla.

‘’Bu ne saçmalık böyle. Biz bu durumdan emin olmak için başka bir doktora daha sormak istiyoruz’’

‘’Gelen doktor da aynısını diyecek. Vakit sizden gidiyor. Bebeğinizi kaybettiniz, karınızı da kaybetmek isterseniz seçim sizin’’ dedi abime bakarak.

Abim doktorun söylediği cümleyle kafasını kaldırıp doktora öldürücü bakışlar attı ‘’Ne dediğinin farkında mısın sen?’’ diyip üzerine yürüdüğünde Umut Ali abimi tuttu ve geri çekti.

‘’Tamam madem öyle kalp atışlarını dinleyeceğiz bebeğin’’ dedim.

‘’Kalbi atmayan bebeğin kalp atışlarını nasıl dinleyeceksiniz?’’ dedi dalga geçer gibi.

‘’Biz yine de dinlemek istiyoruz’’ dedim.

‘’Saçmalamayın. Ben sizin iyiliğiniz için çabalarken siz bana güvenmiyorsunuz’’ dediğinde Umut Ali bağırarak ‘’Güven vermiyorsun çünkü doktor’’ dedi.

''Siz neyin peşindesiniz?'' dedi abim bize bakarak.

''Bahar'ın içinin rahat etmesini istiyorum. İster gelir karına destek olursun, ister bize karşı çıkar engel olursun seçim senin Hakan. Ben Bahar'ı beş dakika bile burada tutmam'' dedi ve odaya girdi.

Bahar yastıktan kafasını kaldırıp baktı.

''Narin, Bahar’a hazırlanması için yardım et” dediğinde abim içeri girdi. “Umut ne planlıyorsun?” dedi.

“Kardeşim, bugüne kadar bana bir kere bile güvendiysen bugün de güven. Bahar benim kardeşimden öte. Ona bir şey olursa bende yaşayamam. Güven bana bir şey olmayacak” dedi ve abimin omzuna dokundu.

Abim çaresizlikle Bahar’a baktığında dayanamadı ve kabul etti.

Hacer teyze hiç bir şey demeden sadece izliyordu.

Abim, Bahar’ın yanına geldi ve elini beline koyarak odadan çıktı.

Doktor peşimizden gelerek “Mesuliyeti size ait. Başına bir şey gelirse siz sorumlusunuz” dediğinde “Doktor işine bak” dedi Umut Ali.

Hastaneden çıkarken Umut Ali ‘’Bizim arabaya geçin bu halde araba kullanamazsınız’’ dedi.

Arabaya bindiğimizde Bahar’ın yanına arkaya oturdum. Bahar başını omzuma yasladığında elini tuttum. Hacer teyze de yanımıza oturdu ve yola çıktık.

Umut Ali, Yavuz abimi aradı.

“Yavuz kusura bakma bu saatte rahatsız ettim”

‘’Estağfurullah bir sıkıntı yoktur inşallah’’ dedi

“Bizim Bahar’ın durumu pek iyi değil. Bildiğin güvenilir bir doktor var mı?”

‘’Nesi var hayırdır?’’

“Detayını sonra anlatırım bize acil doktor bulman lazım. Güvenilir ve işinde uzman olan”

‘’Güvendiğim bir doktor var fakat İstanbul’da. Siz hiç uğraşmayın buralarda direkt oraya gidin. Ben arıyorum doktoru”

“Tamam Yavuz” dedi ve kapattı.

“Babaanne seni eve bırakayım. Biz haber veririz sana” dedi ve eve sürdü. Kapıya geldiğimizde Hacer teyze eve gitti.

Bahar koltuğa uzanıp dizlerime yattı.

Abim kafasını elleri arasına almış sessiz sessiz ağlıyordu.

Yol boyunca arabada sadece ağlama sesleri vardı.

Öğleni bulduğunda İstanbul’a gelmiştik. Umut Ali, Yavuz abimi arayıp hastanenin konumunu istedi. Doktorun bizi beklediğini söyledi.

Bahar’ın yüzü solgun haldeydi.

“Ali yiyecek bir şeyler alalım. Bahar çok halsiz” dedim

Abim endişeyle arkasını dönüp Bahar’a baktı.

“Ben iyiyim hastaneye gidelim” dedi kısık sesle.

“Yavrum daha kötü olursun”

“Hakan bebeğimden daha önemli değil hiç bir şey” dedi bağırarak.

Belirsizlik sinirlerini bozmuştu.

Umut Ali arabayı hastaneye sürdü.

 

Abim Bahar’ın yanına gelip belinden destek oldu. Bahar yavaş adımlarla içeri yürüdüğünde abim dayanamadı ve kucağına aldı.

Umut Ali’de elimden tuttu ve peş peşe hastaneye girdik.

“Bahar Yılmaz” dedi abim.

Sekreter hemen yerinden kalkıp “Benimle gelin” dedi ve bir odaya gitti.

Doktor bizi beklediği için Bahar’ı hemen odaya aldı.

“Narin sende benimle gelir misin?” dedi. Umut Ali’nin elini bırakıp odaya girdim.

Bahar’ı sedyeye yatırdılar.

“Neyiniz var bana anlatır mısınız?” dedi doktor.

“Neyi olduğunu sen bize söyleyeceksin” diye bağırdı abim.

“Abi sakin ol” dedim be kolunu tuttum.

“Bırak Narin” dedi ve kolunu çekti.

“Hakan bey ya sakin olun ya da dışarı çıkın lütfen. Hastayı kötü etkiliyorsunuz”

Abim derin bir nefes alıp Bahar’a baktı ve sakinleşmeye çalıştı.

Bahar ağlayarak “1 aydır sürekli kusuyorum. Bir iki kere de bayıldım. Ankara’da doktora gittiğimizde hiç bir şeyimin olmadığını söyledi ve bebeğimin kalp atışlarını dinletti. Dün gece kanamam olunca apar topar hastaneye gittik. Bebeğimin 2 hafta önce gelişimini tamamlamayı bıraktığını ve beni zehirlemeye başladığını söyledi”

“Bebeğin kalp atışlarını dinlemeyi istedik ama doktor bir bahaneyle bizi sürekli geçiştirdi. Bir an önce kürtaja almak için ısrar etti” dedim.

“Karnınızı açın bir kontrol edelim” dediğinde ultrason cihazını alıp karnına jel döktü.

Doktor biraz inceledikten sonra kaşlarını çatıp Bahar’a baktı. “Sizden tahlil falan istedi mi?”

“Hayır ilk gittiğimde tedbir amaçlı kalp atışını dinlemek istemiştik. Tahlil falan hiç bir şey istemedi. Dün gece de acil kürtaja almamız gerekiyor dedi doktor.”

Ağlayarak anlatmaya başladı.

Bahar’ın elinden tuttum. Akan gözyaşlarımı gizlemeye çalışarak destek olmaya çalıştım.

“Sizden kan tahlili istiyorum. Tahlillerimizi yaptırırken benim ismimi verin ve aciliyetinin olduğunu söyleyin. Bahar hanım bir şeyler yediniz mi?”

“Hayır”

“Kan tahlilinden sonra mutlaka yemek yiyin. Zorla da olsa bir şeyler yiyin”

“Bebeğim yaşıyor mu?” dedi Bahar umutla

“Bahar hanım önce tahlillerinizi yaptırın sonrasında konuşalım. Emin olmadan bir şey söylemek istemiyorum”

Abim Bahar’a destek olup ayağa kaldırdı.

Abim ve Bahar odadan çıkıp laboratuvara gittiler.

Umut Ali’nin yanına gittiğimde bana sarıldı.

“Ne dediler?”

“Bir şey demedi tahlil istedi”

Yavuz abim bulunduğumuz kata geldiğinde “Umut” dedi.

Umut Ali’den ayrılıp abime döndüğümde abim bana sarıldı.

“Ne dediler?”

“Kan tahlili istedi” dedim abime sarılarak.

“Bahar nasıl?”

“Çok bitkin”

Abim başımın üstünden öpüp doktorun yanına girdi.

Hakan abim ve Bahar geldiğinde doktora haber verdik ve yemek yemek için dışarı çıktık.

Hastanenin yanında bulunan kafeteryaya girdik. Çorba sipariş edip beklemeye başladık.

Bahar kafasını masaya koyup gözlerini kapattığında abimde sırtını okşadı.

Çorbalar geldiğinde sessizce yemeğimizi yiyip tekrar hastaneye döndük.

Bahar elimden tutup odaya benimle beraber girdi.

Doktor ekranındaki sonuçları incelerken oturmamız için masasının önündeki sandalyeleri gösterdi. Hakan abim, Yavuz abim ve Umut Ali’de odaya girdiğinde, Hakan abim Bahar’ın başında durdu, Umut Ali’de benim yanıma geldi.

‘’Bahar hanım, kullandığınız herhangi bir ilaç var mı?’’

‘’Hayır vermediler’’

‘’Bakın Bahar hanım gittiğiniz doktorun size vitamin vermesi gerekiyordu. Değerleriniz çok düşük olduğu için bebek güçsüz kalmış ve kalp atışlarında azalma var’’

‘’Bebeğim yaşıyor yani’’ dedi Bahar sevinerek.

‘’Evet yaşıyor’’ dediğinde hepimiz şok olmuştuk.

Bahar ağlayarak abimin boynuna sarıldığında bizde sevinerek birbirimize sarıldık.

‘’Ben dedim yaşıyor dedim. Hissediyorum dedim’’

‘’Bahar hanım diğer doktor neden böyle bir şey söyledi bilmiyorum. Vücudunuz çok yorgun düşmüş ve vitaminsiz kalmışsınız. Şuanda görünen riskli bir durum yok fakat 1-2 hafta kendinizi hiç yormadan dinlenmeniz ve yazdığım ilaçları düzenli olarak kullanmanız gerekiyor.’’

‘’Oğlum yaşıyor yani?’’ dedi Hakan abim inanamayarak.

‘’Evet Hakan bey, oğlunuz da karınız da gayet iyi’’

‘’Teşekkür ederim teşekkür ederim. Bana inandığın için bana destek olduğun için çok teşekkür ederim’’ dedi ve bana sarıldı.

Gözyaşlarımı silip daha sıkı sarıldım.

‘’Uzun yola gitmesinde sorun olur mu?’’ dedi Yavuz abim.

‘’1 hafta kişisel ihtiyaçları hariç yataktan kalkmayıp dinlense iyi olur’’ dedi doktor bey.

‘’Bizde kalıyorsunuz o zaman. Hiçbir yere gitmek yok’’ dedim

‘’Evimde dinlenirim’’ dediğinde Umut Ali de itiraz etti.

‘’Peki doktor bey, diğer doktor neden böyle bir şey söyledi?’’ dedi Hakan abim.

‘’Hakan bey nedenini bilmiyorum. Bu konu hakkında sizlere bir şey söyleyemem ama emin olmak istediğiniz için gerçekten mutlu oldum. Araştırmak her zaman iyidir.’’

‘’Bebeğimin kalp atışlarının sesini duyabilir miyim?’’ dedi Bahar ağlayarak.

Doktor kabul edip sedyeye yattığında hepimiz bebeğin kalp atışlarının sesini duymuştuk ve sevinçle derin bir nefes alıp birbirimize sarılmıştık.

Hastaneden rahatlamış bir şekilde çıkıp bizim eve gittik.

Bahar için oturma odasına yatak yaptım.

‘’Evin çok güzelmiş’’ dediğinde teşekkür ettim.

‘’Yat hadi dinlen sen. Bende sana çorba yapayım’’ dedim ve mutfağa gittim.

Hakan abim, Yavuz abim ve Umut Ali mutfakta konuşuyorlardı.

‘’Bunun altında yatan şeyi bulmam lazım’’ dedi Hakan abim sinirli bir şekilde.

‘’Bulucam merak etme. Yanına kar bırakacağımı mı sanıyorsun?’’ dedi Yavuz abim.

‘’Araştırıp bunu da bulacağız ama şimdi bunu düşünme. Bahar’ın yanında olup toparlanması için destek olmamız lazım.’’ Dedi Umut Ali.

Konuşmalarını dinlerken bir yandan da yemek hazırlamıştım. Sofrayı serip yemeğimizi yedik. Bahar’ın uyuması için odadan çıktığımızda Umut Ali’yle odamıza geçtik.

Sarılıp ‘’Narin’im’’ dedi

‘’Ali çok korktum bir şey olacak diye’’

‘’Bizde çok korktuk. Sizi dinlediğimiz için o kadar mutluyum ki şuan’’

‘’O doktora ne olacak şimdi?’’

‘’Neden böyle bir şey yaptığını araştıracağız. Sen bunları düşünme şimdilik. Bahar’ın yanında ol. Ona yardımcı ol’’

‘’Olacağım zaten. Göndermiyorum hiçbir yere. Abim istiyorsa gitsin’’

‘’Çok yorucu bir gün oldu. Hadi yatıp dinlenelim. Sabah ola hayrola’’ dedi ve alnımdan öptü.

Yatağa yatıp Umut Ali’ye sarıldım ve gözlerimi kapattım.

------- 🦋 -------- 🦋 ---------

Son dakika da yetişen bir bölüm oldu. Hatalarım için kusura bakmayın lütfen☺️

Bölümü nasıl buldunuz?

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın 💖

Hoşçakalın🥰

Loading...
0%