@galaksikadin
|
Sabah olduğunda Umut Ali’nin telefonunun alarm sesiyle uyandım. Kalkıp alarmı kapattığımda Umut Ali yüzüstü yastığa sarılmış bir şekilde uyuyordu. Çıplak sırtındaki tırnak izlerime baktığımda gülümsedim. Dün çarşafta kanı gördüğümde çok korkmuştum. Evet biliyordum olacağını ama bu kadar olacağını bilmiyordum. Umut Ali’yle konuştuktan sonra rahatlamıştım. Dün biriyle kavga ettiğini söylemişti ve yaralıydı. Ne kadar merak etsem de soramadım sebebini. Yataktan kalkıp üzerimi değiştirdim ve lavaboya gidip işlerimi hallettim. Ali bugün işe gidecekti. Mutfağa girip krep yapmaya başladım. Birkaç hazırlıktan sonra her şey hazırdı. Odamıza gidip Umut Ali’nin yanına oturdum. Parmaklarımı sırtında gezdirirken homurdanarak gözlerini açtı. Sırtüstü yattığında “Günaydın” dedim gülerek. “Günaydın sevgilim” “Kahvaltı hazır hadi kalk” dedim ve yataktan kalktım. Benimle beraber yataktan kalkıp lavaboya gitti. Tüm nevresim takımını değiştirip yenilerini serdim. Umut Ali üstünü değiştirmek için odaya geldiğinde bende kirlileri makinaya atmak için banyoya gittim. Çamaşır makinasının içinde yıkanmış kıyafetleri gördüm. “Ali bunları sen mi yıkadın?” dedim seslenerek. “Evet ıslaktı kokmasın diye attım” dedi. Dün vurulduğunu saklamaya çalıştığı için yapmıştı sanırım. Kirli çamaşırları makinaya atıp yıkanması için çalıştırdım ve mutfağa gittim. Ev işi yapmayı, yemek yapmayı çok seviyordum. Şimdi kendi evimde olunca iki kat özen göstermek için çabalıyordum. Umut Ali mutfağa geldiğinde çayları doldurup bende oturdum. “Nasılsın sevgilim ağrın falan yok dimi?” dedi çayından içerek. “Yok hayır şuanlık iyiyim. Akşam geç mi gelirsin?” “Erken gelmeye çalışacağım. Akşam yemek hazırlama dışarda yeriz” “Tamam” dedim ve kahvaltıma devam ettim. Son zamanlarda yeme sorunu yaşamıyordum. Hatta acıkıyordum bile. Kahvaltımız bitmek üzereyken kolundaki saatine baktı ve ayağa kalktı. “Narin’im benim çıkmam lazım” dedi ve başımın üzerinden öptü. Yolcu etmek için ayağa kalktığımda “Kalkma kalkma ye sen” dedi. Onu dinlemeden ayağa kalkıp kapıya kadar gittim. Ayakkabılarını giyerken bende ceketini almıştım elime. Ceketi alıp üzerini giydiğinde “Dikkat et olur mu?” dedi ve elini yanağıma koyarak alnımı öptü. “Sende dikkat et. Kolay gelsin” dedim ve yanağından öptüm. Umut Ali evden gittiğinde kahvaltı masasını toparlayıp televizyondan müzik açtım ve günlük rutin işlerimi yaptım. Kendime bir kahve yaptığımda Hacer teyze arıyordu. “Efendim Hacer teyze?” “Nasılsın kızım?” “İyiyim Hacer teyze sen nasılsın?” “Bende iyiyim. Napıyorsun nasıl gidiyor. Öyle bir halini hatırını sormak için aramıştım” “İyi yapmışsın bende seni arayacaktım. Farklı bir durum yok aynı bildiğin gibi. Sen nasılsın sağlığın nasıl?” “İyiyim bende pazardan geldim” Biraz lafladıktan sonra telefonu kapattım ve kahvemi içerken iş ilanlarına baktım. Kurumsal bir şirkete sekreter aranıyordu. Arayıp görüştüğümde iş görüşmesine çağırmışlardı. Haber vermek için Umut Ali’yi aradım. “Yavrum” dedi telefonu açar açmaz. “Napıyorsun sevgilim?” “Çalışıyorum birtanem toplantı vardı ordan çıktım şimdi sen napıyorsun nasılsın? Bir sıkıntı var mı?” “Yok hayır hiçbir sıkıntı yok. Oturuyorum bende. Şey diyecektim sana” “Dinliyorum” “Ben bir iş buldum” “Sevgilim, hani dershaneye gidecektin” “Bu sene düşünmüyorum. Sana yardım etmek istiyorum” “Güzelim anlaşmıştık ya seninle. Sen derslerine odaklanacaktın gerisini ben halledecektim” “Konuşmuştuk sadece ben kabul etmemiştim” “Tamam şimdi ediyorsun” “Hem çalışıp hem sınavlara hazırlansam” “Çok yorulursun. Sadece derslere odaklanman daha iyi” “O zaman bana verdiğiniz arsalardan birisini satacağım” “Narin’im, sevdiğim. Sen bunları neden düşünüyorsun. Git gez, dolaş, kendine evimize bir şeyler al. Derslerine odaklan ne bileyim işte bir şeyler yap” “Ali’m düğündü, ev alışverişiydi, kıyafet alışverişiydi derken baya harcama yapıldı. Kıyamıyorum sana, yardım etmek istiyorum. Ya işe gireceğim ya da arsalardan birini satacağız.” “Sevgilim bunu akşam konuşalım mı?” “Olur ama iş görüşmesine gideceğim. Beni bekliyorlar” “Senin olana dokunmayacağım. İşe girmek istiyorsan girebilirsin. Ama kendine ayıracaksın o parayı. Birikim falan yapabilirsin artık sana kalmış” “Gidiyorum o zaman görüşmeye” dedim sevinerek. “Git sevgilim. Taksi çağır taksiyle git taksiyle geri dön” “Tamam seviyorum seni” “Bende seni seviyorum dikkat et” dedi ve telefonu kapattı. İkna etmesi biraz uzun sürse de sonunda ikna olmuştu. Kahve bardağımı yıkayıp üzerimi değiştirdim ve taksi çağırdım. Sitenin önünde taksiyi beklerken güvenlikçi abiyle tanışmıştım. Çok iyi birisiydi. 45-50’li yaşlarda kır saçlı bir amcaydı. Tek güvenlik yoktu birkaç kişi daha vardı ama onlarla pek tanışma fırsatım olmadı. Taksi geldiğinde binip adresi söyledim. Eve yaklaşık 1 saatlik mesafedeydi. Buraları bilmediğim için taksiyle gelmiştim. “Merhabalar iş görüşmesi için gelmiştim” “Buyrun hoşgeldiniz. Müdürümüz burada” dedi ve bir kadının yanına götürdü. Kadınla konuştuktan sonra uygunluğunu teyit etmiştim ve evrakları doldurmuştum. 2 güne kadar iş girişlerimin yapılacağını, beni çağıracaklarını söylemişlerdi. Umut Ali’yi arayıp haber verdiğimde gerek olmadığını dile getirse de hayırlı olsun demişti. Eve geldiğimde akşam dışarı çıkacağımız için yapacak bir işim yoktu. Oturma odasına geçip uzandım ve televizyon izledim. Biraz vakit geçirdikten sonra Umut Ali aramıştı. “Efendim sevgilim?” “Nasılsın güzelim?” “İyiyim sen nasılsın” “Bende iyiyim işlerim bitti. Bir şey lazım mı evin oralardayım.” “Hayır bir şey lazım değil.” “Tamam” dedi ve telefonu kapattı. Nereye gideceğimizi bilmediğim için ne giysem onu da bilmiyordum. Gelince sorar ona göre bir şey giyerdim. Biraz daha oyalandıktan sonra kapı çaldı. Yerimden kalkıp kapıyı açtığımda elinde çiçek saksısıyla duruyordu. “Hoşgeldin” dedim gülümseyerek. “Hoşbuldum” dedi ve yanağımdan öptü. “Koparılmış çiçek alsam solacaktı bende saksıda aldım” diyerek saksıyı uzattı. “Teşekkür ederim” dedim gülümseyerek. Eve girdiğinde çiçeği güneş alan bir yere koydum. Umut Ali odamıza gitmiş kıyafet ayarlıyordu kendine. “Hazırlanalım çıkarız” dedi “Nereye gideceğiz?” “Gitmek istediğin bir yer var mı?” dedi ve yanıma gelerek kollarını belime doladı. Kafasını boynuma gömüp öpmeye başladı. İçimde uyuyan kelebekler kanat çırpmaya başlamıştı. “Ben buraları bilmiyorum ki” dedim omzuna ellerimi koyarak. Boynumda kendine yol haritası çizerek öpmeye devam etmişti. “Önce bir yemek yiyelim sonra düşünürüz nereye gideceğimizi. Ben bir duşa gireyim” dedi ve boynumdan öpüp banyoya gitti. Giyeceğim kıyafetleri ayarladıktan sonra banyonun kapısına iki kere vurdum ve kapıyı açıp kafamı içeri uzattım Suyun altından çıkıp yüzündeki suları eliyle silerek bana baktı. “Gelebilir miyim?” dedim utanarak. “Gel tabi” dedi. Kıyafetlerimi çıkartıp yanına girdiğimde suya alışmak için biraz bekledim. Kollarını belime dolayarak kendine çekti ve sarıldı. Göğsüne kafamı koyduğumda su başımdan aşağı akıyordu. “Narin’im” dedi “Ali’m” “Seni çok özlüyorum” “Bende seni çok özlüyorum” dedim ve kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Dudaklarımı öpmeye başladığında elim boynuna gitti. Kalçalarımı tutup okşamaya başladığında dudakları arasına inledim. “Deli oluyorum sana” dedi boğuk bir sesle Öpüşleri arasında sıcak su daha da tenimi yakmaya başlamıştı. Eli kalçalarımdan kasıklarıma indiğinde kolundan destek aldım. “Ne kadar ıslanmışsın” dedi şehvetle Utanarak gözlerimi kaçırdığımda parmakları hareket etmeye başladı. Ayakta duramazken bir eliyle belimden sıkıca sarılarak daha hızlandı. “Ali” dedim Zevkle parmaklarımla kolunu sıktığımda ağzımdan kopan inlemeler daha çoğalıyordu. Bacaklarım kasılıp titremeye başladığımda kulağıma fısıldayarak “Rahatla” dedi ve belimden daha sıkı tutup göğsüne yaslanmamı sağladı. Dudaklarımı iştahla öpmeye başladığında utanarak elimi kasıklarına götürdüm. Utanmayacaktım artık açık olacaktım. Kendime bu telkinleri verirken kalbim beni dinlemiyor hızla çarpıyordu. Ereksiyon halindeyken boğuk bir şekilde inledi. Sırtımı çevirip sarıldı ve duvara yasladı. Bacağımı aralayıp yavaşça içime girdiğinde kendimi kasmıştım. “Kasma kendini” dedi ve belimi okşadı. Rahatlamaya çalıştığımda gel gitleri hızlanmaya başlamıştı. Bir süre sonra kasılarak rahatladığımızda kendine çevirdi ve dudaklarımı şevkatle öptü. “Seviyorum seni” diyerek yanağıma yapışan saçlarımı kulağımın arkasına aldı ve yanağımı öptü. Duş alıp banyodan çıktığımızda hazırlanmaya başladım Hazır olduğumda oturma odasına geçtim. Umut Ali balkonda sigara içiyordu. Yanına gidip “Aşk hazırım ben” dedim. “Çok güzel olmuşsun” dedi sırıtarak. Utanarak gülümsediğimde sigarasından derin bir nefes çekip söndürdü. “Hadi çıkalım” dedi ve balkon kapısını kapattı. Ceketlerimizi alıp kapıları kilitledik ve siteden çıktık. Arabaya bindiğimizde “Nereye gidiyoruz” dedim “Önce bir yemek yiyelim sonra Galata kulesine gideriz gezeriz biraz oraları” dedi. Söylediğini onaylayarak “2 gün sonra başlıyorum işe” dedim sevinerek. Elimden tutup öptü “Hayırlı olsun sevgilim” dedi ve elimi tutarak dizime koydu “Kendini yormamanı istiyorum. Kimseye de çok güvenme olur mu?” dedi sakince. “Tamam dikkat ederim’’ dedim. Sohbet ederken yemek yiyeceğimiz yere gelmiştik. Mekan sade bir yerdi fakat çok kalabalıktı. İstanbul genel anlamda kalabalık bir şehirdi. Arabayı park edip aşağı indiğimizde Umut Ali gelip elimi tuttu. Onun yanında kendimi güvende hissediyordum. Boş masalardan birine geçtiğimizde sandalyemi oturmam için çekmişti. Tebessüm ederek yerime oturduğumda karşıma geçip oturdu. Garson siparişlerimizi aldığında Umut Ali bana dönerek göz kırptı. Yaptığı harekete salak gibi sırıtmaya başlamıştım. ‘’Kolun nasıl oldu acıyor mu?’’ dedim ‘’Geçti acımıyor. Sıyırmıştı zaten ciddi bir şey yoktu’’ ‘’Senin için endişelendim’’ dediğimde elimi tuttu. ‘’Merak etme iyiyim ben. İş nasılmış bakalım anlat’’ ‘’Sekreterlik gibi bir şey. Sabah 8 akşam 5’’ ‘’Hımm’’ dedi ve sakalıyla oynadı ‘’Hayırlısı olsun bakalım’’ Garson siparişlerimizi getirdiğinde yemeye başladık. Lezzetliydi. Yemeklerimizi yerken Umut Ali işinden bahsetmişti. Sohbet ederken yemeğimizi bitirdik ve hesabı ödeyip dışarı çıktık. ‘’Gel Galata kulesinin oraya gidelim’’ dedi ve yürümeye başladı. Bir elimle elini tutup bir elimle de koluna sarıldım. Bilet alıp Galata kulesine çıktık. Manzara süperdi. Hayranlıkla şehri izlerken Umut Ali bir sigara yaktı. Derin bir nefes çekip diğer tarafa üfledi. Bir elini belime koyup kendine çekti. ‘’Buraya kiminle çıkıyorsan hayatının sonuna kadar onunla beraber oluyormuşsun diye duymuştum’’ dedim Ali’ye bakarak. ‘’Biz çıkmasak da beraber olacaktık’’ dedi ve yanağımdan öptü. Biri görmüş mü diye utanarak etrafıma bakarken gamzesini göstererek sırıttı. Gözlerimi kısıp ona baktığımda burnuma vurdu ve sigarasını içti yine. Kuleden indiğimizde arabaya binip sahil kenarına geldik ve daha yakın bir yere park ettik. Sahilin oraya geldiğimizde daha çok kalabalıktı. Bir grup sanatçı şarkı söylüyorlardı. Yakınlarına gidip dinlemeye başladık. Umut Ali sırtımdan sarıldı ve kulağıma eğilerek şarkıya eşlik etti. Sana nerden rastladım? Oldum derbeder Kendimi sana sakladım Senden daha güzel Kimseleri de takmadım Ölsem değişmem Kimseyi tanımadım ben Senden daha güzel ‘’Senden başkasını tanımadım ben’’ dedi ve yanağımdan öptü. Kafamı çevirip gülümsedim ve yanağından öptüm. Şarkı bittiğinde el ele yürümeye başladık. ‘’Midye sever misin?’’ dedi midyeciyi göstererek. ‘’Hiç denemedim nasıl tadı?’’ “Beğeneceksin gel” dedi ve midyecinin oraya gitti. “Hoşgeldin abim” dedi midyeci adam. “Hoşbulduk kolay gelsin” dedi Umut Ali ve bir tane midyeyi açıp üstüne limon sıktı. Midyeyi yediğimde tadını beğenmiştim. Umut Ali midyeyi açıp bana yedirirken gülerek beni izliyordu. Bir tane daha yedirdiğinde “Yeter bu kadar karnın ağrır” dedi ve elini sildi. “Güzeldi ya” dedim. Yine olsa yine yerdim. Baya sevmiştim. “Karnın ağrır” dediğinde üstelemedim. İyiyken kötü olmak istemiyordum sonra bir daha yiyebilirdim. Midyelerin parasını ödedikten sonra sahil kenarına geçtik. Ayakta durup Umut Ali’nin omzuna yaslandım. Sigarasını çıkartıp içinde bir dal aldı. Başımın üstünden öpüp sigarasını yakmıştı. Hiç konuşmadan denizin dalga sesini dinliyorduk. Bir anda üvey babamdan kurtulmuştum. Murat denen adam hapiste cezasını çekiyordu, abilerim vardı ve ben sevdiğim adamla evlenip İstanbul’a taşınmıştım. Yeni hayatım çoktan başlamıştı. Keşke babamı da bir kere görebilme şansım olsaydı. “Gidelim mi?” dedi Umut Ali. Olumlu anlamda kafamı salladığımda arabaya binip eve gitmiştik. Eve girdiğimizde üzerimi değiştirmiş ve elimi yüzümü yıkamıştım. Umut Ali oturma odasında koltuğa uzanmış televizyon izliyordu. Kahve yapıp dün aldığı tatlıdan ve pastadan tabaklara koyup yanına gittim. Tepsiyle odaya girdiğimde yerinde doğrulup oturdu ve masayı önüne çekti. Tabakları ve kahveyi masaya koyup yanına oturdum. Canım çok tatlı istiyordu. Pastayı önüme alıp yemeye başladığımda bir yandan da televizyondaki komedi filmini izliyordum. Kahve bardağımı elime alırken Umut Ali’nin beni izlediğini fark ettim. Ağzımda pasta varken “Niye öyle bakıyorsun” dedim. “Ağzın doluyken konuşma boğazına kaçacak” dedi. Ağzımdakini yutup “Beni niye izliyorsun yesene” dedim “Çok iştahlı yiyorsun seni izlemesi daha keyifli” dedi ve güldü. “Çilekli pasta ince çizgimiz” dedim çatalımla pastayı göstererek. Gülümseyip kahvesinden bir yudum aldığında kapı çaldı. Kaşlarını çatarak bardağı masaya koydu. Kalkıp kapıya bakacakken “Böyle açmayacaksın herhalde kapıyı” dedi ve önüme geçip kapıya ilerledi. Kapıyı açtığında “Buyrun?” dedi. “Merhaba kusura bakmayın. Ben karşı daireye yeni taşındım adım Banu. Anahtarı içeride unuttum yardımcı olur musunuz? Çilingiri de arayamıyorum telefonum da evde kaldı” dedi bir kız. Yanlarına gittiğimde Umut Ali bana baktı. Kıza dönüp “Merhaba bende Narin memnun oldum” dedim. Kadın gülümseyerek elini uzattı. Umut Ali bana bakarken ne yapacağını sorar gibiydi. “Yardım edecek misiniz?” dedi kız tekrar “Telefonumu alıp geleyim çilingiri arayalım” dedi Umut Ali. “Ne zaman gelir bilmiyorum bir deneseniz. Ocakta yemek de vardı” Cevap vermezken “Bu kapıların kartla falan açılacağını pek düşünmüyorum ama deneyelim” dedi ve içeri gidip kart alıp geldi. Önce omzuyla biraz kapıya vurdu. Omzu yaralıydı hala, ama hiç düşünmeden kapıya vuruyordu. Kartla biraz denediğinde kapının önünde durmuş onları izliyordum. Banu, Umut Ali’nin önüne doğru eğilmiş öyle izliyordu. Ali bana dönerek “Narin’im bıçak getirir misin?” dedi. Kadın bana dönerek baktı ve tekrar kapıya döndü. Gidip bıçak alıp geldiğimde alması için uzattım. Bıçağı alıp kapıyla biraz uğraştı. Tam kapıyı açtığında bıçakla elini kesti. Banu panikle Umut Ali’nin elini tuttuğunda elini çekip “Açtık kapınızı” dedi “Teşekkür ederim ama eliniz çok kötü oldu verin bakayım” dediğinde öylece onları izliyordum. “Gerek yok ben hallederim. İyi akşamlar size” dedi ve eve geldi. “Teşekkür ederim Umut” dediğinde kapıyı kapattım. Sinirle oturma odasına geçip oturduğumda Umut Ali de eline peçete bastırıyordu. Eline pansuman yapmadan gelip yanıma oturdu. Yarasına peçete tutmuştu sadece. “Yavrum ne oldu?” dedi elini dizime koyarak “Bir şey olmadı” dedim trip atarak ve kafamı televizyona çevirdim . Tamam yardım edebilirdi ama kız dibine düşmüştü resmen. Dizimi biraz sıkarak ona bakmamı sağladı. “Bİr şey yapmadım ki yardım ettim sadece” dedi “Tamam” dedim kollarımı bağlayarak tekrar televizyona baktım. “Sevgilim kadınla sen tanıştın, adını bile hatırlamıyorum. Ses etmeyince yardım ettim bende. Çilingir gelene kadar kapıda bekleyecekti” “Dibine düştü kız senin” “Hiç fark etmedim, ilgilenmedim ki” “Ali tamam” dedim ve sustum. Kolunu omzuma atarak beni kendine çekti ve yanağımdan öptü. “Senin tribini yerim kadın. Sen kıskandın mı” dedi gülerek. “Komik mi. Ayrıca kıskanamaz mıyım?” “Kıskanırsın sevgilim ama valla kadının yüzünü bile hatırlamıyorum. Hiç dikkat etmedim” dediğinde biraz yumuşamıştım. Yaralı elimi dizime koyduğunda elini tutup yarasına baktım. “Bunu nasıl yaptın?” dedim “Bir anda oldu bende anlamadım” dediğinde yerimden kalkıp krem aldım ve yarasına sürdüm. Elinin üstünü de öptüğümde o da başımdan öpmüştü. “Kıskanç sevgilim benim” dedi kendine çekip sarılarak. Göğsüne yatıp filme devam ettiğimizde yine pastayı yemeye başlamıştım. Tabağım bittiğinde Umut Ali’nin dizlerine yattım. Eli saçlarıma gittiğinde iyice mayışmıştım. Gözlerimi açtığımda yatağımda yatıyordum. Yan tarafıma dönüp baktığımda Umut Ali yanımda yoktu. Yerimden kalkıp oturma odasına gittiğimde sigarasını içerken telefonla konuşuyordu. “Ne yapsaydım Yavuz?” … “Aynen sen gelene kadar elini kolunu sallayarak gezerdi” … “Narin’in haberi yok” … “Tamam sağol sana da” dedi ve telefonu kapattı. Beni görünce kaşlarını çatarak “Niye uyandın sen?” dedi. “Bilmiyorum. Yanımda sen olmayınca merak ettim sana bakmaya geldim.” “Yavuz’la konuşuyordum” dedi ve balkonu kapatıp yanıma geldi. Elimden tutup odamıza yürüdüğünde yatağa yattık. Göğsüne yattığımda “All neyi bilmiyorum ben” dedim Derin bir nefes alıp verdi. “Narin’im” dedi ve saçlarımdan öptü. Ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. “Ali vuruldun, kavga ettim dedin. Abimle konuştuğunda da birinden bahsediyordun. Ne oluyor korkmaya başlıyorum” “Bu olaylarda Rüstem’in ve Nazım’ın parmağı varmış. Ankara’da ki doktoru onlar ayarlamış para karşılığında. Şu Hasan denen adam vardı ya sana sürekli çarpıp karşılaşmış gibi yapan. O da Murat’ın ayak işlerini yapıyormuş. Nazım, Rüstem’den para alarak Murat’ı hapisten çıkartmış. Araya adam falan sokmuşlar” Telaşla kafamı göğsünden kaldırarak “Ne! Çıkmış mı?” dedim “Sakin ol” dedi ve elimi tuttu. “Nasıl sakin olayım ya bir şey yaparsa” “Hiç bir şey yapamaz ben yanındayım. Ayrıca buralarda değil zaten” “Nerde?” dedim şaşırarak. Murat çok takıntılı birisiydi, istediğini almadan duracak bir yapıya sahip değildi. Elinde sonunda beni bulurdu. Belki Umut Ali’ye bile zarar verirdi. “Ölmüş” dediğinde o kadar çok şaşırmıştım ki. Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. “Nasıl ölmüş?” dedim “Bilmiyorum ölü bulunmuş” “Öldüren kişi bulunmuş mu?” “Evet teslim olmuş” dediğinde rahatlamıştım. Acaba niye öldürmüşlerdi. Bizden başkasına da zarar vermişti demekki. Bu durumun bizim başımıza gelmiş olmadığına sevinmiştim. Kurtulmuştuk Murat’tan. Peki ya Nazım ve dedem. “Dedemin nasıl parmağı var bu işte ne istemiş ki abimden, Bahar’dan” “Anlattığına göre Hakan’ı hiç istememiş. Evlatlık verilmesini falan istemiş ama baban kabul etmeyip karşı çıkmış buna. Baban o kazada ölünce de eline fırsat geçmiş. Önce öldü diye sevinse de ölmediğini anlayınca yetimhaneye vermiş. Şimdi tekrar karşısına çıkınca önce Hakan’ı mahvetmek istemiş sonra da seni kaçırtıp Murat’la evlendirmek istemiş.” “İyi de derdi ne niye bunları yapıyor?” “Psikopat işte. Eminim kendi de bilmiyor neden yaptığını” “Abimden ne istemiş olabilir ki? Ondan nefret edecek kadar ne yaşamış olabilir?” “İnan bende bilmiyorum” “Abim çok üzülmüştür” “Üzüntüden daha çok sinirlidir” dediğinde düşünceli bir şekilde ellerimle oynamaya başladım. “Merak etme hepsi düzeldi. Her şey geride kaldı. Ne Murat ne de Rüstem bir şey yapamaz artık” “Ona ne olmuş?” “Rüstem’e mi?” “Evet” “O da ölmüş” dediğinde gerçekten ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Bir süre sessiz kalıp hiç bir diyemedim. Umut Ali kolumdan tutup göğsüne çekti “Gel buraya. Düşünme sen bunları bak cezalarını çekiyorlar” “Korkuyorum ama” “Şşşş korkma bak ben yanındayım. Kimse bir şey yapamaz burdasın, yanımdasın, kollarımdasın, evimizdeyiz” “Ya üvey babam bir şey yaparsa” “Korkudan bir şey yapamaz o. Yavuz var, Hakan var, ben varım. Korkusundan bir şey yapamaz. Rahat ol kapat hadi gözlerini” “İyi ki varsın” dedim ve kollarımı beline daha çok sardım. “Sen iyi ki varsın meleğim” dedi ve saçlarımdan öptü. Tedirginliğim yavaş yavaş geçerken gözlerimi kapattım. ------- 🦋 -------- 🦋 --------- Bu hafta sonu bölüm paylaşımı yapmayacağım. Biraz kitap üzerinde düşünmem ve uyumam lazım ilham gelmiyor. Bölümü nasıl buldunuz? Yorum yapmayın ve oy vermeyi unutmayın lütfen🫶🏻 Instagram hesabı : galaksikadin Takip edip kitap hakkında veya sohbet için mesaj atarsanız konuşabiliriz. İsterseniz grup bile kurabiliriz🤗🧡 Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın 🤍
|
0% |