Yeni Üyelik
35.
Bölüm

33. Bölüm - Sade Bir Gün

@galaksikadin

Bir insanı ne kadar severseniz ona güveniniz de o kadar tam olur. Güven ve sevgi eş değerdir.

Güvenin olmadığı yerde sevgi olmaz, sevginin olmadığı yerde güven olmaz.

Bir insanı ne kadar çok seversen o kadar çok güvenirsin. Ne kadar sevilirsen o kadar değer görürsün. Sevdiğin kişinin seni sevmesi ve değer vermesi dünyanın en güzel duygusudur.

Ben Umut Ali’ye gözüm kapalı güveniyordum. Beni sevdiğini o kadar güzel hissettiriyordu ki sevgisizliğimi unutuyordum. Bana bakışı, gülüşü, hitapları, değer verişi, söylediğim her şeyi sorgulamadan kabul edip yapması beni ne kadar çok sevdiğini gösteriyordu.

Bazen dil söyleyemez, kalp hisseder, bazen en ufak bir hareketi belli eder sevgisini.

Ne olursa olsun vazgeçemezsiniz. Her anınız, her saniyeniz O olur.

Sabah erkenden uyanıp kahvaltı hazırlamıştım ve Umut Ali’yi işe uğurlamıştım. Yavuz abimin doğum günüydü bugün. Bu yüzden abimleri akşam yemeğine davet etmiştim.

Az çok duyduğum kadarıyla Yavuz abimle İzel’in ilişkisi vardı. Umut Ali söylemişti bana da. Bu yüzden İzel’i de davet etmiştim.

Gün boyu hazırlık yapmıştım. Hiçbir şey eksik olsun istemiyordum. Duş alıp hazırlandıktan sonra yorgunlukla kendimi koltuğa bıraktım ve telefon çaldı.

‘’Efendim?’’ dedim.

‘’Napıyorsun sevgilim?’’

‘’İşim şimdi bitti. Kendimi koltuğa attım’’

‘’Kendini neden bu kadar çok yoruyorsun’’

‘’Her şey eksiksiz olsun istiyorum. Sende pasta almayı unutma lütfen’’

‘’Yavuz bu yaşına kadar hiç pasta üflemedi’’

‘’Gerçekten mi? Neden?’’

‘’Sevmediğini söyledi. Bir kere biz pasta alıp götürdük. Mumları üzerinden çıkartıp Hakan’ın yüzüne attı pastayı’’

‘’Hiiihh umarım şimdi de bizim yüzümüze atmaz’’ dedim gülerek.

‘’Sence buna cüret edebilir mi?’’ dedi ciddiyetle

‘’Abim yapmaz zaten’’

‘’Yapamaz da’’

‘’Tamam Ali ya şaka yaptım’’

‘’Tamam sevgilim niye kızıyorsun?’’ dedi sakin bir tonda.

‘‘Özledim ben seni’’ dedim konuyu değiştirerek

‘’Geleyim mi?’’ dedi çapkın bir sesle

‘’Gel bekliyorum’’ dedim meydan okurcasına

‘’Bak gelirim’’

‘’Geelll’’

‘’Aç kapıyı’’

Dalga geçtiğine emindim. Beni kandırıyordu şuan.

‘’Açıyor musun inip arabadan anahtarı mı alayım?’’ dedi.

‘’Dalga geçme benimle’’

‘’Kapıyı aç da gör bakalım’’ dediğinde ayağa kalkıp kapıyı açtım.

Karşımda kapının kenarına yaslanmış sırıtarak duruyordu.

‘’Ne yaptın ışınlandın mı?’’ dedim şaşırarak.

Tek kaşını kaldırarak çapkın bir şekilde güldü ve ‘’Sen gelmemi istemedin mi? Özledim dedin, seni istiyorum dedin bende geldim’’ dedi ve belimden tutup eve girerek kapıyı kapattı.

Kafasını boynuma gömerek öpmeye başladığında hala şoktaydım. Ben onu öylesine demiştim. Tamam özlemiştim ama geleceğini beklemiyordum.

‘’Seni istiyorum demedim seni özledim dedim’’

Geri çekilip gözlerini kısarak baktı. ‘’Ne yani beni istemiyor musun? Geri mi gideyim?’’

‘’Hayır öyle mi dedim ben şimdi’’

‘’Evet gayette öyle dedin seni istemiyorum dedin daha ne diyeceksin?’’

‘’Yanlış anladın beni’’

‘’Bence gayet doğru anladım’’ dedi ve belimi bıraktı

‘’Ya Alii gerçekten öyle demedim’’ dedim ve koluna sarıldım.

‘’Gönlümü alman lazım’’ dedi ve yanağını uzattı.

Parmak uçlarımda yükselerek yanağını uzunca öptüm ‘’Barıştık mı?’’ dedim çocuksu bir edayla.

‘’Hayır’’ dedi net bir tavırla.

‘’Kocacııım barışalım mı?’’ dedim cilveli bir şekilde ve kollarımı boynuna doladım.

Sırıtarak bana bakıp kollarını belime doladı.

‘’Beni istemiyor musun sen ben seni çok istiyorum’’ dedi

‘’İstiyorum’’ dedim.

Zaferine ulaşmış bir edayla gülümseyip beni kucağına aldı.

Omzuna vurarak ‘’Çok gıcıksın’’ dedim

‘’Aşığım’’ dedi ve yanağımdan öperek odaya götürdü.

‘’Ali gelecekler şimdi’’ dedim

“Beklerler” dedi ve beni yatağa yatırıp üzerindeki gömleği çıkarttı.

“Senin ceketin nerede?” dedim. Sabah ceketle gitmişti gelirken getirmemişti.

“Arabada” dedi ve üzerime gelmeye başladı. Midemdeki kelebekler havalanmaya başlayınca aynı zamanda sıcak da basmıştı.

Dudaklarıma geldiğinde iştahla öpmeye başlamıştı. O kadar iştahla öpüyordu ki başım dönmeye başlamıştı.

Kapı çaldığında “Hay ben böyle işin a..” dediğinde elimi ağzına kapattım ve yataktan kalktım.

“Geldiler bak” dedim.

Odadan çıkıp kapıyı kapattım ve üstümü düzeltip çalan kapıya baktım.

Bahar ve Hakan abim kapıdaydılar.

Gülümseyerek “Hoşgeldiniz” dedim ve sarıldım. Onlara o kadar çok alışmıştım ki bir kaç gün görmeyince özlemiştim. Oturma odasına geçtiklerinde Umut Ali de üzerini giyinip gelmişti.

Sohbet ederken tekrar kapı çaldı. Ayağa kalkıp kapıya bakacakken Umut Ali’de benimle geldi.

Yavuz abim ve İzel gelmişti.

“Hoşgeldiniz” dedim sevecen bir şekilde.

“Hoşbulduk güzelim” dedi ve sarıldı abim.

İzel’de samimi bir şekilde gülümseyip “Hoşbuldum. Nasılsın Narin” dedi

“İyiyim İzel sen nasılsın?”

“Bende iyiyim teşekkür ederim” dedi ve sarıldı.

Herkes oturma odasına geçerken ben mutfağa gitmiştim. Sabah Umut Ali gitmeden önce yemek masasını oturma odasına götürmüştük.

Kimse gelmeden önce masayı hazırlamıştım sadece yemekler götürülecekti.

Tezgahın önünde salata sosunu hazırlarken Umut Ali’nin elleri belime dolandı ve boynumu açıp öptü.

Huylanarak boynumu kapattığımda daha fazla öpmeye başladı.

“Ali biri gelecek” dedim

“Banane” dedi ve devam etti. Salata kasesini elime alıp ona döndüm ve kaseyi uzattım.

“Hadi yardım et bana aşkım” dedim ve uzanıp dudaklarından öptüm.

“Gece görüşücez seninle” dedi gülerek ve içeri gitti.

Her şey hazır olduğunda masaya oturmuştuk.

“Abi İzel’le nasıl tanıştınız anlatsana” dedim sohbet açarak.

“Biz zaten tanışıyorduk. Bizim bir takım işleri sağolsun İzel halletmişti. Sizin düğünden sonra da böyle olduk işte” dedi ve İzel’e bakıp göz kırptı.

“Vah vah zavallı İzel. Sen bu hödükle nasıl baş edicen?” dedi Hakan abim.

Özlemiştim onun böyle espritüel hallerini.

“İzel onu yontar adam eder” dedi Umut Ali.

Abim “Sizin gibi olurum işte” dediğinde

Bahar’la aynı anda “Ne varmış hallerinde” dedik ve güldük.

“Ne o korkuyor musun yoksa” dedi İzel.

“Yok hayatım neden korkayım yani bunlar şimdi kılıbık oldular ya o yüzden dedim ben”

“Sen benim istediklerimi yapmayacak mısın?”

“Yapıcam neden yapmayayım”

“Ahaaa işte başladı” dedi Hakan abim ve güldü.

Sohbetler ve gülmeler eşliğinde yemeğimizi yedikten sonra fazlalıkları toplamıştık.

Mutfağa geçtiğimde Umut Ali’ye mesaj attım.

Siz: Ali pasta nerede?

Ali’m🖤: Arabada

Siz: Arabada değil burda olması gerekiyordu

Ali’m🖤: Aklımı başımdan aldın. Eve nasıl çıktığımı mı hatırlıyorum.

Siz: Alıp gelmen lazım o zaman

Ali’m🖤: Yemesinler boşver

Siz: Aliiii hadi

Son mesajımı attıktan sonra rakı masası için hazırlıkları yapmaya başlamıştık.

Bahar o günden sonra toparlanmıştı. Ayfer teyze iyi bakmıştı ona. Hatta biraz kilo bile almıştı.

İzel’le de sohbet etmiştik çok tatlı birisiydi. Avukat olmasından dolayı açık sözlü, dik duruşlu, yapısal olarak biraz sert birisiydi.

Umut Ali arabadan pastayı alıp geldi. Pastaya mumları koyup yaktığımızda İzel benim götürmem için ısrar etmişti.

Pastayı elime alıp oturma odasına gittiğimde ışığı kapattılar.

Hep bir ağızdan “İyi ki doğdun Yavuz” nidaları kopuyordu. Tam önünde durup üflemesi için bekledim.

Üfleyip bana baktığında “İyi ki doğdun abim” dedim ve güldüm. Pastaya parmağını batırıp burnuma sürdüğünde “Abii” dedim uyarır bir tonda.

“Tabi Narin’in yüzüne atamıyorsun dimi ben olsam ağzıma bile sıçardın” dedi Hakan abim. Hepimiz güldüğümüzde pastayı götürdüm. Sarılıp doğum gününü kutlamıştık.

Rakı masası kurulduğunda yerlerimize tekrar oturduk. Umut Ali en başta ben onun yanında, benim yanımda Bahar, diğer baş köşede Hakan abim, karşımızda da yan yana Yavuz abimle İzel oturuyordu.

Hakan abim her zamanki gibi şişeyi eline almıştı.

Bahar hariç hepimizin bardağına doldurduğunda ilk kadehi kaldırmıştık.

Aile olmak güzeldi, mutlu olmak daha güzeldi. Hayatımda hep beni seven ailem olmasını istemiştim. Annem ve babam yanımda olmasa da abilerim, kız kardeşlerim ve sevdiğim adam yanımdaydı. Mutluyduk.

Bahar’ın bebeği sağlıklıydı. Yavuz abimin ilişkisi vardı. Benim mutlu bir evliliğim vardı ve çok seviliyordum.

Masada duran elimi tutup öptü Umut Ali. Gözlerim dolu dolu ona bakarken göz kırptı. Desteğini her zaman hissediyordum.

“Sizin evde de hiç müzik yok” dedi Hakan abim Unut Ali’ye laf atarak. “Şu bülbül sesini duyalım bakalım aslanım” dedi ve güldü.

“Sen söyleyeceksin ama” dedi Umut Ali

“Abimin de sesi güzel o söyler” dediğinde şaşırmıştım. Yavuz abimin de mi sesi güzeldi.

Umut Ali asılı bağlamasını alıp geldi ve akort ayarladı. Bağlamanın tellerine vurduğunda tüylerim ürpermişti.

İlk girişini yaptığında gözümden bir damla yaş aktı.

(x2)Telli turnam selam götür

Sevgilimin diyarına

(x2)Üzülmesin ağlamasın

Belki gelirim yarına, cananıma

Yavuz abim eşlik etmeye başladığında Umut Ali susmuştu.

Umut Ali çalıyordu abim söylüyordu ve çok güzel gür bir sesi vardı.

Hasret kimseye kalmasın

Sevdalılar, ayrılmasın, ayrılmasın

Ben yandım eller yanmasın

Sevdanın aşkın narına, cananıma

Gönüle hasret yazıldı

Sevgiye mezar kazıldı

Gönüle hasret yazıldı

Sevgiye mezar kazıldı

İki damla yaş süzüldü

Gözlerimin, pınarına, pınarına

İki damla yaş süzüldü

Gözlerimin, pınarına, pınarına

“İzninizle” dedi Yavuz abim ve ayağa kalktı. İzel’in önünde eğildiğinde hepimiz şaşırmıştık.

“Güzel gözlüm. Seni ilk gördüğüm andan beri kendimde değilim. Benim gibi bir gaddarı dinginledin sen. Senin sayende ben oldum. Ailemin gerçeklerini öğrendiğimde sen yanımdaydın elimi hiç bırakmadın, bana güç verdin. Her saniyemde senin yanımda olmanı istiyorum. Seni çok seviyorum benimle evlenir misin?”

Evet zaten ağlamaya meyilli birisi olduğum için şuan gözyaşlarım sel olmuştu.

İzel’inde gözleri dolu doluydu. Ayağa kalkarak “Evet bende seni çok seviyorum” dediğinde abim yüzüğü parmağına taktı be kalkıp alnından öptü.

Alkışlamaya başladığımızda Hakan abim ıslık çaldı. “Aha biri daha başını yaktı. İzel senden bahsettim. Ne güzel karışanın yoktu şimdi bu denyozla nasıl baş edeceksin” dedi gülerek.

“Ben yontarım onu” dedi İzel. Yavuz abim bozularak İzel’e baktığında güldük.

Umut Ali eline tekrar sazını alıp söylemeye başladığında bu sefer bende eşlik ettim.

Umut Ali şaşırarak bana baktığında devam ettim.

Yürüyorum ey yar insanların arasında

Kimi yorgun kimi dökük kanar sabır yarasında

Özlüyorum seni zamanla barışamadım

Geçip gidiyor ömrüm günlere doyamadım

Ucum yok bucağım yok

Saklımdasın ey yar haberin yok

Yıllar geçti sönmedi ateş

Yanıyorum ey yar haberin yok

Üşüyorum ey yar yangınların ortasında

Yürek kırgın yürek talan kanar sevda yarasında

Kahırlı yılları çizdin alnıma

Dost eyledin beni göçüp giden kuşlara

O da susmadan bana eşlik etmişti. Beraber şarkıyı söylemiştik.

Son kez bağlamanın teline vurup bitirdi. Elimi tutup öptü ve “Seni seviyorum” dedi.

Tebessüm ederek yüzüne baktım.

Sohbetler, türküler, gülmeler eşliğinde gece yarısını çoktan geçmiştik.

Rakı bittiğinde İzel’in yardımıyla etrafı topladım ve kahve yaptım. Kahvelerimiz bittiğinde “Biz kalkalım artık” dedi Yavuz abim.

“Burada kalın” dedi Umut Ali

“Sabah iş var” dedi Yavuz abim ve yanıma geldi. “Bu hıyar seni üzmüyor dimi” dedi.

“Yok abi üzmüyor çok mutluyum ben. Sende mutlu ol” dedim ve sıkıca sarıldım.

Başımın üstünden öperek “Sen mutluysan bende mutluyum” dedi.

Benden ayrıldığında Hakan abim geldi “Bak evimiz her zaman açık sana bunu bil. Eğer kurtulmak istersen hemen şimdi götüreyim seni” dedi.

“Abiiii” dedim gülerek

“Tamam tamam” dedi gülerek.

Hepsiyle sarılıp vedalaştığımda evden çıktılar.

Umut Ali duşa girmişti. Bende etrafı toplamaya başlamıştım. Çok içmemiştim bu yüzden sarhoş değildim.

Umut Ali banyodan çıkıp odaya girdiğinde bende duş almak için girmiştim.

Sıcak suyun altında tüm yorgunluğum giderken uykum gelmeye başlamıştı.

Havlumu belime sarıp odaya geçtiğimde Umut Ali tavanı izliyordu. Geldiğimi görünce pis pis sırıtmaya başladı ve ayağa kalktı.

“Gece görüşeceğiz demiştim” diyerek kolunu belime sardı ve boynumu öpmeye başladı.

“Yorulmadın mı sen ya. Sabah işte var” dedim.

“Yorulmadım” dedi ve boynumu öpmeye başladı. Elleri vücudumda dolanırken yatağa doğru ilerledi ve havlumu açarak düşmesini sağladı.

“İşte cennet bahçesi” dedi sırıtarak.

Söylediği kelimeler, dokunuşları, öpüşleri, nefesi aklımı başımdan alıyordu.

Öpmeye başladığında çıplak tenine dokundum.

Yavaş yavaş yatağa yatırdığında öpüşmeye başlamıştık.

Birbirimizin tenine doyduğumuzda kafamı göğsüne yasladım.

“Ali”

“Söyle Narin’im”

“Yarın işe gideceğim ya hani. Ya yapamazsam, ya beni beğenmezlerse”

“Senin yapamayacağın hiç bir şey yok meleğim elinden gelenin en güzelini yaparsın sen. Kimsenin beğenmesine gerek yok ben seni beğeniyorum her zerrenle” dedi ve elini sırtımda gezdirdi.

“Bana bu kadar destek olduğun için teşekkür ederim seni çok seviyorum”

“Ben sana hep destek olacağım, hep yanında olacağım, hep seni seveceğim” dedi ve saçlarımdan öptü. “Sesin de çok güzelmiş”

“Teşekkür ederim” dedim utanarak.

“Sabah seni ben bırakırım işten çıkınca da ara geleyim alayım seni” dedi ve alnımdan öptü.

Her cümlesinden sonra beni öpüyordu. Öpücükleriyle ve rahatlamayla gözlerim kapanmak üzereydi. Belki de kapanmıştı. Son duyduğum “İyi uykular sevgilim” sözleriydi.

--------- 🦋 --------- 🦋 ----------

3 günün ardından mutlu ve sade bir bölüm geldi.

Kitabın finalini çok fazla uzatamayacağım bir kaç olay daha olacak ve final yapacağım.

Başka bir kitap daha yazmayı düşünüyorum ama tam konuyu oturtturamadım. Fikir önerilerine açığım.
Yorum yapmayı ye oy vermeyi unutmayın lütfen🥰

Hoşçakalın💖🫶🏻

Loading...
0%