Yeni Üyelik
44.
Bölüm

42. Bölüm - Kavuşma

@galaksikadin

Gözlerimi açtığımda kolumda serum takılıydı. Yavuz abim ve İzel odanın kapısının önündelerdi ve Yavuz abim İzel’e bir şeyler söylüyordu.

‘’Kendini o kadar yormamalısın sende güçsüz düşeceksin. Narin’le zor ilgileniyorum bir de aklım sende kalmasın’’ dedi ve İzel’in karnına dokundu.

Uyandığımın hala farkında değillerdi.

‘’Dün doktora gittim iyiymiş durumu’’ dedi İzel.

Neler oluyordu?

Şuan bunları düşünecek halde bile değildim. Benim Ali’nin yanına gitmem gerekiyordu.

Yerimden kalkıp serumu kolumdan çıkarttım ve sedyeden kalktım.

Abim yanıma gelerek ‘’Narin nereye?’’ dedi.

‘’Ali’nin yanına gideceğim’’ dedim ve kapıdan çıktım.

Yoğun bakımın önüne geldiğimde Hacer teyze ve Hakan abim vardı.

‘’Abi’’ dediğimde oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.

‘’Abim niye kalktın sen?’’ dedi ve elimi tutup destek oldu.

‘’Durumu nasıl? Bir şey olmadı dimi?’’

‘’Normale döndü’’ dedi Hakan abim

‘’Çok şükür’’ dedim ve Hacer teyzenin yanına oturdum.

Ağlamaktan o kadar bitkin bir hale düşmüştüm ki. Kolumu kaldıracak dermanım bile yoktu. Benim Ali’nin kollarında olup onun kokusunu içime çekmeye ihtiyacım vardı.

Hemşirelerden birisi gelip Ali’nin serumuna ilaç kattı ve gitti.

Ali hastaneye kaldırıldığından beri eve hiç gitmemiştim.

Hakan abim yanıma gelip önümde diz çöktü.

‘’Güzelim sana bir şey diyeceğim’’ dedi ve elimi tuttu.

‘’Abi gitmeyeceğim hiçbir yere’’ dedim net bir tavırla.

‘’Hemen hayır deme. Gidelim bir duş al üzerini değiştir, kendine gel. Beraber gidip geleceğiz. Seni bırakmayacağım. Hem Ali’ye de kıyafet ayarla arabada kalsın’’

Dediğiyle gözlerim ışıldamıştı resmen. Evet Ali çıkacaktı. Kurtulacaktı. İsmi gibi Umut’tu o, umudumdu.

‘’Ben buradayım kızım git biraz dinlen. Bebeğin için en azından’’ dedi Hacer teyze.

‘’Hemen geri geleceğiz ama söz mü’’

‘’Söz güzelim söz’’ dedi ve ayağa kalktı.

Son kez camdan bakıp ‘’Geleceğim hemen ve lütfen ben gelene kadar uyanmış ol’’ dedim. Duyacağını hissedeceğini biliyordum.

Asansörlere geldiğimizde Yavuz abim ve İzel gelmişti.

‘’Nereye?’’ dedi Yavuz abim.

‘’Narin’i eve götürüyorum kendine gelsin bi. Umut’a da kıyafet alsın’’

‘’Çıktı mı yoğun bakımdan?’’ dedi İzel

‘’Çıkmadı ama çıkacak’’ dedim.

Bir şeyler saklıyorlardı bizden.

Tahminlerim doğrultusunda da İzel hamileydi.

Peki böyle bir şeyi neden bizden saklıyorlardı?

Kimseyle ilgilenecek halim yoktu bu yüzden konusunu bile açmamıştım. Kendileri isterse söylerlerdi.

‘’Abi gidelim mi artık’’ dedim Hakan abime dönerek.

‘’Gidelim’’ dedi ve asansörü çağırdı.

Asansör geldiğinde bindik ve çıkış katına indik.

Arabaya bindiğimizde kafamı cama yasladım.

Sessizlik eşliğinde evin yolunu tutarken ‘’Bahar nerede?’’ dedim

‘’Tansiyonu düştü eve götürdüm. Çok inatçısınız ikinizde. Gidip dinlenseniz uyanınca zaten haber veririm ben size’’ dediğinde cevap vermeden tekrar kafamı cama yasladım.

Sitenin önüne geldiğimizde güvenlikler kapıyı açtı.

Eve girdiğimizde kendimi duşa attım hemen.

Sıcak su başımdan aşağı akarken Ali geldi aklıma. Yere çöküp ağlamaya başladığımda onu kaybetme düşüncesi tüm bedenimi ele geçirmişti.

Beni bırakmazdı ama. Bebeğimizi bırakmazdı.

Ebru yalan söylüyordu. Umut Ali benden başkasına dokunmamıştı. Bir ilişki içerisine girmemişti.

Peki o zaman neden küretaj işleminde Umut Ali’nin imzası vardı?

Önceliğim Ali’nin uyanmasıydı ama bu düşünce de içimi yiyip bitiriyordu.

Gözyaşlarım tükenene kadar yerde oturup ağlamıştım.

Kendimi toparlayıp hızlıca bir duş aldıktan sonra üzerimi giydim ve banyodan çıktım.

Yatak odasına girip Umut Ali için küçük bir çanta hazırlamıştım ve dış kapının önüne bırakmıştım.

Oturma odasına Hakan abimin yanına gittiğimde balkonda sigara içiyordu.

‘’Abi çıkalım’’ dedim.

‘’Saçların’’ dedi.

Elimi saçlarıma götürdüğümde ‘’Böyle gelmeyi düşünmüyorsun herhalde’’ dedi.

Islaklığından bahsediyordu ama yeterince zaman kaybetmiştik zaten.

‘’Uğraşamam abi şimdi’’ dedim

‘’Narin canımı sıkma hadi güzelim. Hasta olacaksın’’ dedi.

Çok zorluyordum sanırım onları ama umrumda değildi.

Balkondan içeri girip ‘’Sen saçını kurut bende sana sandviç yapayım’’

‘’Abi gerek yok’’

‘’Narin. Hadi!’’ dedi uyarır bir tonda.

Pes edip gidip saçımı kuruttum ve ördüm.

Mutfağa ilerlediğimde masanın üstünde sandviç duruyordu.

‘’Yolda yiyeyim bari’’ dedim.

‘’Çok inatçısın Allah Umut’a sabır versin’’ dediğinde gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı.

‘’Hadi çıkalım’’ dedi abim ve kapının önündeki çantayı aldı.

Bende sandviçi aldım ve evden çıktım.

Arabaya bindiğimizde yol boyunca zorla elimdeki ekmeği bitirmiştim.

Eğer bunu bitirmezsem abim gitmeyeceğini söylemiş ve yolu uzatmıştı.

Mecbur elimdekini yemek zorundaydım.

Kendimi ne kadar Ali’siz yemek yerken kötü hissetsem de iyi gelmişti.

Midem bulanıyordu fakat yemek yemediğim için istifra edemiyordum bu da beni güçsüz düşürüyordu.

Hastaneye geldiğimizde yoğun bakımın önünde bir kargaşa vardı. Koşarak yanlarına ilerlediğimde ‘’Ne oldu?’’ dedim panikle.

‘’Uyandı kızım’’ dedi Hacer teyze ve sarıldı.

Gözlerim bu sefer ona kavuşma düşüncesiyle dolmuştu.

Doktor içeriden çıktığında ‘’Narin hanginiz?’’ dedi.

Hacer teyzeden ayrılıp ‘’Benim’’ dedim.n

‘’Gözünüz aydın hastamız uyandı. Sizinle görüşmek istiyor. Nomalde izin vermemiz yasak ama hastamız çok ısrar etti. 5 dakikalığına içeri girebilirsiniz’’

Hemen hemşirelerin yanına gidip mavi önlük giydim. Saçlarıma da bone taktığımda içeri girdim.

Hava takılıydı. Gözlerini hafif aralamış bir yere odaklanmıştı.

Yavaş adımlarla yanına ilerleyip ‘’Ali’m’’ dedim.

Kafasını bana çevirip hava maskesini çıkarttı.

‘’Narin’im’’ dedi.

Gözümden akan yaşı silip elini tuttum.

‘’Nasılsın?’’ saçma bir soruydu. Nasıl olacaktı vurulmuştu.

Evet Ali vurulmuştu peki onu kim vurmuştu?

O telaşla aklıma gelmemişti.

‘’İyiyim ben. Sen kendine iyi bakmıyorsun ama biliyorum’’ dedi zorlukla.

‘’Sana bir şey olacak diye çok korktum’’ dedim ve tutmaya çalıştığım gözyaşlarım bana ihanet ederek akmaya başladı.

Titreyen ellerini kaldırıp gözyaşımı sildiğinde elini tutup öptüm.

‘’Sevgilim ben iyiyim. Kendine ve bebeğimize iyi bakman lazım’’

‘’Senin iyileşmen lazım’’

‘’Sen kendine bakmazsan ben iyileşemem’’

‘’Ali sana bunu kim yaptı?’’

‘’Tanımıyorum’’

‘’Abimin işiyle alakası var mı?’’

‘’Sanmam. Ben o işlere bulaşmadım şirketle ilgileniyorum ben’’ dedi zorlanarak.

‘’Tamam zorlama kendini’’ dedim ve elini tuttum tekrardan.

‘’Narin’im’’ dedi.

‘’Efendim?’’

‘’Eve git biraz dinlen. Söz iyi olacağım’’

‘’Hayır gitmiyorum’’

‘’Lütfen. Yorgun görünüyorsun endişeleniyorum sizin için. Aklım sende kalıyor. Şimdi git biraz uyu sonra yine gel’’

‘’Ali’’

‘’Lütfen’’

‘’Seni çok seviyorum’’

‘’Bende seni çok seviyorum sevgilim’’ dedi.

Elini öpüp yoğun bakımdan çıktım ve üzerimdekileri çıkarttım.

‘’Umut nasıl?’’ dedi Hacer teyze.

‘’İyi. Daha iyi olacak hele bir yoğun bakımdan çıksın’’ dedim ve Hakan abime döndüm.

‘’Abi beni eve götürür müsün?’’ dedim

Tek kaşını kaldırıp ‘’Bir sorun mu var?’’ dedi.

‘’Hayır Ali’ye söz verdim’’ dediğimde Yavuz abim gelip ‘’İzel’i de bırakacağım zaten gel götüreyim seni de’’ dedi.

‘’Ben buradayım o zaman’’ dedi Hakan abim.

‘’Hacer teyze hadi sende gel dinlenelim sonra beraber geliriz’’ dedim.

İlk önce kabul etmese de sonrasında kabul etmişti.

Yavuz abimin arabasına bindiğimizde İzel benim yanıma arkaya oturmuştu.

Yüzü solgun görünüyordu ve morali de bozuktu. Yüzünden anlaşılıyordu.

‘’İzel iyi misin?’’ dedim.

Kafasını olumlu anlamda sallayıp zorla tebessüm etti.

‘’Yavuz arabayı durdur’’ dediğinde abim dikiz aynasından baktı ve arabayı durdurdu.

İzel aşağı inip kusmaya başladığında bende indim.

Yavuz abim endişelenerek yanımıza geldiğinde İzel’in sırtını okşadı.

İzel rahatlayarak derin bir nefes aldığında arabaya binmek için hareket ettik.

İzel’in kolundan tutup ‘’Hamile misin?’’ dedim.

Garip bir bakışla gözlerime baktığında kafasını olumlu anlamda salladı.

‘’Neden söylemedin?’’ dedim.

‘’Yeni öğrendik bizde. Umut bu haldeyken söyleyemedik’’ dediğinde Yavuz abim seslendi.

‘’Hadi binin artık’’

Arabaya binip bizim sitenin önüne geldik.

Hacer teyzeyle eve çıktığımızda duşa girmişti.

Bende yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittim.

Yiyecekleri hazırlayıp masaya koyduğumda Hacer teyze geldi ve zorla da olsa yedik.

Pek konuşmamıştık. İkimizde düşünceliydik.

Mutfağı toparladıktan sonra ‘’Hacer teyze ben biraz dinleneceğim’’ dedim

‘’Tama kızım’’ dediğinde gidip yastık ve battaniye alıp Hacer teyzeye verdim.

Başka oda olmadığı için o da oturma odasında uyuyabilirdi.

Yatağa yatıp Ali’nin yastığına sarıldım. Kokusu sinmişti yastığa.

Yatağa yattığımda yorgunluğum kendini hemen belli etti ve gözlerimi kapattım.

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi açtım.

Komodinden telefonumu aldığımda Hakan abim arıyordu.

Bir şey oldu düşüncesiyle panikleyerek telefonu açtım ‘’Abi?’’

‘’Narin, Umut’u normal odaya alıyorlar haberin olsun. İyiye gidiyor durumu’’ dediğinde rahatlamıştım.

‘’Beni alabilir misin abi?’’

‘’Akınlar kapıda bekliyor’’

‘’Tamam hemen geliyorum’’ dedim ve yataktan kalktım.

Hacer teyzenin yanına gittiğimde dua ediyordu.

Duası bittiğinde ‘’Ali’yi normal odaya alıyorlarmış’’ dedim.

Ağlayarak bana sarıldı.

‘’Akın aşağıdaymış hadi gidelim’’ dediğimde yüzüme baktı.

‘’Akın kim?’’ dedi.

‘’Yavuz abimin iş arkadaşlarından birisi’’ dedim. Yalan değildi iş arkadaşıydı sonuçta.

Evden çıkıp arabaya bindik ve hastaneye gittik.

Oda numarasını öğrenip kata çıktık ve odayı bulup içeriye girdik.

Bahar, İzel, Hakan abim, Yavuz abim hepsi Umut’un yanındaydı.

Umut Ali uyuduğu için odada sessizlik vardı.

‘’Durumu nasıl?’’ dedi Hacer teyze.

‘’İyiymiş bir sıkıntı yok riski atlatmış. Kendiliğinden uyanmasını bekliyoruz şimdi’’ dedi Yavuz abim.

Herkes tekrar sustuğunda Hakan abim yerinde kıpırdanıp ‘’Kız doğdu galiba’’ dediğinde hepimiz şaşırarak ona baktık.

‘’Bakmayın öyle avel avel. Eskiden köylerde kız bebek olunca böyle sessizlik oluyormuş’’

‘’Hakan böyle saçma şeyleri nereden buluyorsun’’ dedi Yavuz abim.

Doktor odaya geldiğinde ‘’Oo maşallah ne bu kalabalık’’ dedi.

‘’Uyanmasını bekliyoruz’’ diyerek açıklama yaptı Hakan abim.

‘’Hepiniz mi?’’ dedi doktor.

‘’Yok sadece biz’’ diyerek Bahar’la kendini gösterdi. ‘’Bunları tanımıyoruz doktor bey’’ diyerek de bizi gösterdi.

Doktor anlamaz bakışlarla bakıp ‘’Sizleri dışarı almamız lazım. Hasta böyle dinlenemez. Yanında sadece 1 kişi refakatçi olarak kalabilir’’

‘’Ben eşiyim’’ dediğimde doktor kafasını salladı.

Herkesi dışarı aldığında bana dönüp ‘’Narin hanım, Umut bey zorlu bir ameliyat geçirdi. Riski atlattı diyebilirim ama ciddi bir ameliyat olduğu için eski sağlığına dönmesi biraz vakit alabilir. Çok iyi bakılması gerekiyor ve yorulmaması gerekiyor’’

‘’Merak etmeyin ben ona en iyi hallerde bakacağım’’

‘’Şüphem yok’’ dedi ve gülümsedi.

Doktor odadan çıktıktan sonra Ali’nin yanına ilerledim.

Yüzünü biraz inceledikten sonra odada bulunan kanepeye oturdum.

Uyanması için beklemeye başlamıştık.

Kafamı kanepenin başına koyduğumda ‘’Narin’’ dedi Umut Ali.

Ayağa kalkıp yanına gittiğimde ‘’Su var mı?’’ dedi.

Masanın üstünde duran şişeden bardağa su doldurup yanına gittim.

Yatağını biraz kaldırıp suyu içirdim.

‘’Doktoru çağırıp geliyorum’’ dedim ve odadan çıktım.

Dışardakilere de haber verdiğimde Yavuz abim doktoru çağırmak için gitti.

Herkes içeriye girdiğinde ‘’Prensesin geldi öptü seni uyandırdı’’ dedi Hakan abim.

‘’Nasılsın oğlum?’’ diyerek yanına yaklaştı Hacer teyze.

“İyiyim babaanne merak etme” dedi Umut Ali.

Herkes soruya boğduğunda bıkkınca nefes aldı. Ben yan tarafında biraz uzakta bekliyordum.

Elini uzatıp beni çağırdı.

Yanına gittiğimde elimi tuttu ve öptü.

Doktor gelip durumunu kontrol ettiğinde bir sorun olmadığını 3 gün kontrol altında olması için hastanede kalması gerektiğini söyledi ve gitti.

Akşam saati olduğunda herkesi eve göndermiştim zorla. Hacer teyze de gitmek istememişti ama bir şekilde onu da göndermiştim eve.

Umut Ali uyuduğunda bende koltuğa oturmuştum.

Biraz zaman geçtikten sonra odanın kapısı tıklatıldı ve içeriye yemek servisi yapan 2 tane çalışan girdi.

Yemekleri bırakıp gittiklerinde Umut Ali’nin yanına gittim ve yavaşça oturdum.

“Ali” dedim eline dokunarak.

Zoraki gözlerini açtığında “Sevgilim yemek yemen gerekiyor ilaç içeceksin” dedim.

Yatağını kaldırdığımda çorbasından içirdim.

“Ben sana her gün vuruluyorum neden her gün bu kadar ilgi görmüyorum” dedi sırıtarak.

Gülümseyip yemeğini yedirmeye devam ettim.

“Canının istediği bir şey var mı söyleyeyim getirsinler” dediğimde yüzünü buruşturup kıpırdandı.

“Var. Sen” dedi rahat bir pozisyona geçerek.

“Yok sana ben” dedim.

Kaşlarını çatarak “O niyeymiş?” dedi.

“İşte” dedim ve omuzlarımı silktim.

Vurulmuş olabilirdi, kıyamıyor olabilirdim ama benden bir şey gizliyordu.

“Ben burada vurulmuşum sen bana trip mi atıyorsun. Tribini bile özlemişim kadın” dedi ve kafasını yastığa koydu.

Ortamı yumuşatmayı iyi biliyordu ama çok kırılmıştım. Eve çıktığımızda soracaktım.

“Al bakalım” diyerek ilaçlarını içmesi için verdim.

“Yürümek ister misin?” dedim yanına giderek.

“İstemiyorum sen gelsene” dedi ve üstüne örtük olan pikeyi açtı.

“Hayır hastasın bir yerine vururum canın acır”

“Vurmazsın gel. Çok özledim seni kokunu içime çekeyim biraz”

Bende onu çok özlemiştim. Kollarında olmak istiyordum ama kalbinin hemen yan tarafından ameliyat olmuştu. Korkuyordum bir şey olur diye.

“Korkma gell” dedi ve elimi tuttu.

Yanına yavaşça yattığımda saçlarımdan öptü.

Göğsünde emanet gibi yatıyordum.

“Birtanem rahat ol”

“Yaralı yerine gelir”

“Gelmez o bu tarafta. Rahat yat sen. Asıl sen böyle emanet gibi yatınca ben daha çok yoruluyorum”

Kafamı kolunun üstüne bıraktığımda ellerimi tuttu.

Saçlarımdan koklayıp öpüyor özlem gideriyordu.

Kafamı kaldırıp kokusunu içime çektim ve boynunu sulu sulu öptüm.

“Hanımefendi bir de naz yapıyordu gelmemek için. Sömürdün resmen” dedi ve güldü.

Elini karnıma koyarak “Bebeğimiz nasıl?” dedi.

Zaten olmayan moralim iyice gitmişti.

Tişörtümün içinden tenime dokundu ve karnımı okşamaya başladı.

“Size doyamadan gitsem gözüm açık giderdim” dedi.

“Deme öyle ya. Gitmiyorsun hiç bir yere” dedim. Gitme düşüncesiyle bile gözlerim dolmuştu.

Başımın üzerinden öpüp “Uyu istersen biraz” dedi.

“Ben böyle çok yük oluyorum sana senin dinlenmen lazım”

“Hatun bak bıdı bıdı konuşma yerim o ağzını” dediğinde utanmıştım.

“Bak iyi hatırlattın sen neden beni hiç öpmüyorsun” dedi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

Dudaklarına uzandığımda sanki nefes almış derin bir iç çekti.

“Huzursun” dedi.

Koluna yaslanıp gözlerimi kapattım.

Bir kaç saat sonra uyandığımda Ali uyuyordu. Yavaşça yerimden kalkıp lavaboya gittim ve kustum. Elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüğümde telefon çalmıştı.

Hakan abim ve Yavuz abim görüntülü aramıştı.

Hacer teyze ve Hakan abimler Bahar’ın annesinde kalıyorlardı. Yavuz abimde kendi evindeydi.

“Napıyor lan o kerata?” dedi Hakan abim

“Abi ayıp” dedim

“Sus kız abine cevap verme” dediğinde Umut Ali “Ne diyor o gevşek?” dedi.

Telefonu yanına götürdüğümde “Vay benim aslan damadım nasılsın. Oralara gittin bizi unuttun”

“Burada bile rahat bırakmıyorsun”

“Bensiz nefes alamazsın sen oğlum” dediğinde araya Yavuz abim girdi.

“Nasıl oldun?”

“İyi işte yiyorum içiyorum yatıyorum”

“Oh yerin rahat. Bir deniz manzaran eksik. Kavun karpuz yata yata büyür.” dedi Hakan abim.

“En güzel manzara yanı başımda benim” dedi ve bana baktı.

Yanaklarımın kıpkırmızı olduğunu hissediyordum.

Biraz daha telefonla konuştular ve kapattık.

“Hadi biraz yürüyelim” dediğimde mızmızlanarak “Uykum var. Sevgili abin yüzünden uykum bölündü” dedi ve gözlerini kapattı.

“Ali lütfen yürüyüş yapman lazım”

“Narin’im boşver gel yatalım”

“Ali kalk yoksa trip atarım”

Yerinde kıpırdandığında “O kadar kalk dedim trip atmakla tehdit edince mi kalktın. Aşk olsun Ali”

“Aşk olsun sevgilim aşktan başka bir şey olmasın da o yüzden kalkmadım çok ısrar ettin diye kalktım”

“Tamam anladım ben”

“Sen neden bana sürekli Ali diyorsun?” dedi konuyu bambaşka yere çekerek.

“İsmin o çünkü”

“Ben senin ismini söylesem demediğini bırakmazsın”

“Sende diyorsun”

“Ne zaman demişim”

“Geçen gün söyledin”

“Sinirliydim o zaman”

“Belki bende sinirlidirim”

Konuşma esnasında ayaklarını yere sarkıtarak yatakta oturdu ve kaşlarını çarptı.

“Ne yaptım?” dedi.

Afallayarak “Hiç öylesine söyledim”

“Bana yalan mı söylüyorsun sen?”

“Ben sana yalan söylemiyorum”

“Kim yalan söylüyor?”

“Kimse yalan söylemiyor”

“Az önce sen yalan söyledin”

“Yalan söylemedim sadece konuyu çevirmeye çalıştım”

“Ne konusunu çevirmeye çalıştın?”

“Ali ne yapmaya çalıştığını anladım” dedim.

Ters köşe yaparak ağzımdan laf almaya çalışıyordu.

Elimden tutup beni yanına oturttu ve ellerimi avuçları arasına alıp uzunca öptü.

“Ben seni özlemişim kaç gündür yüzünü görmüyorum, kokunu almıyorum, sesini duymuyorum. Seninde özlediğini biliyorum ama geri çekiliyorsun”

“Hastasın diye”

“Sen benim karımsın yalan söylediğini kaçırdığın gözlerinden anlayabiliyorum. Aramızda gizli saklı olmamalı”

“Sen neden sakladın o zaman?”

“Neyi saklamışım ben?”

Konu aklıma geldiğinde gözlerim dolmuştu.

“Ali lütfen sırası değil” dedim

“Narin’im içini yiyip bitiren o kurt neyse anlat bana” dedi ve elini yanağıma koydu.

Gözümden akan yaşı sildiğinde “Bu haldeyken olmaz” dedim.

“Ne yapmamı istersin?”

“Yürüyelim sonra yat öyle anlatacağım”

“Anlatacaksın ama”

“Tamam anlatacağım” dediğimde kendine çekip başımın üstünden öptü.

Destek olması için kolumu uzattığımda ağırlığını vermeden ayağa kalktı.

Kolunun altına girdiğimde oda boyunca yavaş adımlarla dolandık.

Yatağa yattığında biraz zorlanmıştı. Yüzü acıyla buruşmuştu.

“Anlat bakalım” dedi arkasına yaslanarak

Yanına oturarak “Ali şimdi iyi değilsin canımızı sıkmasak. Eve gidince konuşalım.”

“Narin’im canını sıkan şeyler var anlat ki konuşup çözelim”

“Moralim bozuluyor konusu açılınca. Hastane odasında bu konuyu konuşup canımızı iyice sıkmak istemiyorum. Lütfen sevgilim”

“Tamam ama moralini bozmayacaksın. Senin üzülmeni sevmiyorum”

“Tamam” dedim ve ayağa kalkıp yanağından öptüm.

“Şimdi uyu ve dinlen. Güçlü olman lazım. Ben senden güç alıyorum” dediğimde elimi tutup öptü.

“Gel yanıma” diyerek yanında yer açtı.

Canını yakmamaya çalışarak yanına yattım ve boynundan öptüm.

-------- 🦋 ---------- 🦋 ----------

10 dakika dedim 1 saat oldu 😂

Öldürmedim Ali'yi sevinin😄💙

Hoşçakalın☺️❤️🫶🏻

 

 

Loading...
0%