@galaksikadin
|
Birileri doğar birileri ölürdü. Bir sevdiğimiz doğum yaparken diğer sevdiğimiz ölürdü. Yaşam da ölüm de bu doğanın kanunuydu. Doğmak bizim elimizde olmasa da doğurmak bizim elimizdeydi. Bir insana can vermek için ona yuva olmayı biz tercih ederdik. Peki ya ölüm? Ölümden kaçış var mıydı? Ölümden kaçabilir miydik? Bahar hastanede çok çabuk toparlanıp çıkmıştı. 2. günde eve çıkmışlardı. Geceleri yanında Ayfer teyze kalmıştı. Ben sürekli yanına gitmiştim ama İzel’i o günden sonra hiç görmemiştim. Bahar eve gelmeden önce ben onlara gidip evi düzenlemiş ve yemek yapmıştım. Kapı çaldığında yavaş adımlarla gidip kapıyı açtım. ‘’Hoşgeldiniz’’ dedim gülümseyerek. ‘’Hoşbulduk’’ dedi abim Ateş’in pusetini taşırken. Bahar’a destek olup eve girmesini sağladım. Hastane kokusunu üzerinden atmak için banyoya girmişti. Hakan abim ona yardım ederken bende Ateş’in yanına gittim. Çok tatlıydı. Küçücüktü. Kapı tekrar çaldığında gidip kapıya baktım. ‘’Hoşgeldin’’ dedim. Umut Ali gelmişti ve elleri doluydu. ‘’Hoşbuldum sevgilim’’ dedi ve ayakkabısını çıkartıp içeri girdi. Eğilip yanağımdan öpüp elindeki malzemeleri mutfağa götürdü. Sandalyeye oturup ‘’Nasılmış bakalım benim güzel karım ve güzel kızım’’ diyerek beni bacakları arasına çekti ve elini karnıma koydu. Kızım karnımda hareketlenmeye başladığında ‘’Bugün sen yoktun pek hareket etmedi. Seni hissedince çıkacak neredeyse karnımdan’’ dedim. Gülümseyerek karnımdan öpüp ‘’Bende seni çok özledim babacım’’ dedi. ‘’Aşkım bana yardım eder misin sofrayı serelim’’ dedim. Ayağa kalkıp yanağımdan uzunca öptü ve ‘’Ederim tabii. Hatta sen otur ben hallederim’’ dedi. ‘’Beraber yaparız hemen’’ dedim ve tabakları ayarladım. Bugün yanlarında ben kalacaktım. Ateş ağlamaya başladığında gidip beşikten aldım. Çok güzel ağlıyordu. Bizim de evimizde böyle güzel bir ses olacaktı yakında. Umut Ali de yanıma geldiğinde ‘’Tutmak ister misin?’’ dedim. ‘’Çok küçük bir yerini incitirim’’ dedi ve kucağımda izlemeye başladı. Bahar geldiğinde onun için hazırladığım yere oturdu. Ateş’i kucağına emzirmesi için verdiğimde Umut Ali mutfağa gitti. Abimde duştan çıkıp Ali’nin yanına gitmişti. Bahar’a Ateş’i emzirmesi için yardım ettiğimde ‘’İzel nerede?’’ diye sordu. ‘’Bilmiyorum bende görmedim’’ dedim. ‘’Yavuz da yok. Aralarında bir problem mi var?’’ ‘’Yavuz abim geldi hastaneye sürekli’’ dediğimde kapı çalmıştı. Ateş emdiğinde Bahar beşiğine yatırdı. İzel içeri girdiğinde yüzü solgun görünüyordu ve zayıflamıştı. İzel’le sarıldığımızda herkesi sofraya davet ettim. Mutfağa gittiğimde Yavuz abimle de sarıldım ve Ali’nin yanına oturdum. Tabağıma beni doyuracak kadar yemek aldığımda bir yandan da sohbete katılıyordum. Yemeğimizi yerken İzel’in aniden bayılmasıyla hepimiz paniklemiştik. Yavuz abim ne yapacağını bilemez haldeyken İzel’i kucağına aldı ve oturma odasına götürüp koltuğun üzerine yatırdı. ‘’İzel uyan güzelim aç gözlerini’’ dedi Yavuz abim İzel’in elini tutarak. ‘’Kalk hastaneye gidiyoruz’’ dedi Umut Ali. Yavuz abim yerinden kalkıp İzel’i kucağına aldığında kendimi fazla sıkmış olacağım ki sancı girdi. Duvara tutunmamla Umut Ali’nin elleri hemen belime dolandı. ‘’Narin’im iyi misin?’’ dedi endişelenerek. ‘’Sancı girdi’’ dedim karnımı tutarak. ‘’Hadi sende geliyorsun’’ dediğinde kolunu tutarak ‘’Gerek yok iyiyim’’ dedim. ‘’Narin hadi’’ dedi net ve sert bir dille. Bizim arabaya bindiğimizde Yavuz abim İzel’i dizine yatırmıştı. Umut Ali hızla arabayı hastaneye sürdüğünde tekrar kasıklarıma sancı girmişti. Acıyla yüzümü buruşturduğumda ‘’Narin’’ dedi Umut Ali endişelenerek. Yavuz abim arkada İzel’i uyandırmaya çalışıyordu. Umut Ali de bir bana bakıp bir yola bakıyordu. ‘’Hayır kızım şimdi değil lütfen annecim. Daha çok erken’’ diye söylenerek derin nefes alıp verdim. ‘’Ali çok sancım var’’ dedim kolunu sıkarak. ‘’Güzelim dayan az kaldı. Benimle beraber nefes al ver’’ dedi ve derin nefes alıp vermeye başladı. Elini sıkıca tuttuğumda onunla beraber nefes almaya başladım. Sonunda hastaneye geldiğimizde Asu hanım kapıda bizi bekliyordu. Umut Ali hızla arabadan indiğinde ‘’Hakan bey aradı durumu nasıl?’’ dedi. ‘’İzel baygın Narin’in de sancısı var’’ dedi yanıma gelerek. ‘’Narin için çok erken’’ dedi doktor yanımıza gelerek. İzel’i sedyeye alıp içeri aldıklarında yavuz abimde gitti. Sancım çok vardı ve ben çok korkuyordum. Arabadan indiğimde bacağımda hissettiğim ıslaklıkla koltuğa baktım ve sonra üstüme baktım. Kanamam olmuştu. Ali’nin gözünde gördüğüm korkuyla daha çok korktum. Umut Ali elimi sıkıca tutarak ‘’Korkma bir şey olmayacak’’ dedi. Beni bir odaya aldıklarında Umut Ali dışarıda kalmıştı. Acıyla bağırmaya başladığımda Asu hanım yanıma geldi. ‘’Asu hanım öncelik İzel’in lütfen ona gidin’’ dedim. Gözümden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırdığında gözlerimi sildim. ‘’İzel ile başka doktorlar ilgileniyor’’ dediğinde daha çok korkmuştum. Bir şey oluyordu. ‘’Durumu nasıl?’’ dedim. Asu hanım gözlerini kaçırarak ‘’Narin seni doğuma almalıyız’’ dedi ‘’Hayır hayır çok erken’’ dediğimde elimi tutup ‘’Biliyorum çok erken ama riski çok fazla’’ dedi. Sancı tekrar karnıma vurduğunda acıyla bağırdım. ‘’Güven bana’’ dedi ve elini omzuma koydu. ‘’Bir şey olmasın ona’’ dediğimde ‘’Söz veriyorum’’ dedi. ‘’İzel’i de kurtarın’’ dediğimde cevap vermeden hemşirelere döndü. ‘’Narin hanımı doğuma hazırlayın 32 haftalık gebe’’ dedi. Kafamı sedyeye yaslayıp gözyaşlarımı serbest bıraktım ve kızıma sarıldım. Ben çok acıya dayanmıştım buna da dayanacaktım. Ve kızım da annesi gibi güçlüydü. Beni bırakmayacaktı. Peki ya İzel’e ne olmuştu? Hemşirelerin yanıma gelip koluma bir iğne yapmasıyla gözlerim kapanmıştı. Umut Ali’den Saatler geçmişti ne Narin’den ne de İzel’den haber vardı. Yavuzla koridorda volta atarken Narin’in girdiği odadan Asu hanım çıktı. ‘’Umut bey?’’ dediğinde hızlı adımlarla yanına gittim. ‘’Narin’in durumu nasıl? Kızım nasıl?’’ dediğimde Yavuz İzel’in olduğu müdahale odasının kapısına oturdu. ‘’Narin hanımı acil doğuma almamız gerekiyor’’ ‘’Çok erken değil mi?’’ dedim endişelenerek. ‘’Narin hanımın çok fazla kanaması ve sancısı var böyle giderse hem anneye hem de bebeğe zarar verir. Hareketleri yavaşlamış bebeğin’’ Hayır ben bunu nasıl anlamamıştım. Ben her gün kızıma dokunur onu hissederdim. Son birkaç gündür yavaştı ve bugün Narin de söylemişti. Onlara bir şey olursa yaşayamazdım. ‘’İyi olacak mı ikisi de?’’ dedim. Onları kaybetme duygusuyla gözlerim dolmuştu. ‘’Elimden geleni yapacağım merak etmeyin’’ dedi ve doğumhaneye gitti. Narin baygın halde odadan çıktığında hızla doğumhaneye götürdüler. İzel’in doktoru da odadan çıktığında İzel’i de hızla doğumhaneye götürdüler. Yavuz korkuyla doktora bakarken hemen yanına gittim. ‘’İyi mi durumu?’’ dedi ‘’Yavuz bey’’ dedi doktor ‘’Geveleme ağzında söyle durumları nasıl?’’ diyerek bağırdı Yavuz. ‘’Yavuz’’ diyip kolunu tuttuğumda hızla kolunu çekti. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. ‘’İzel hanımın beyninde tümör var ve çok büyümüş. Tedavi edilmemiş’’ dediğinde Yavuz, doktorun yakasına yapıştı ‘’Ne saçmalıyorsun lan sen ne tümörü?’’ diye bağırdı. ‘’Ben beyin ve sinir cerrahı uzman doktor Ahmet Tekin. İzel hanımın raporlarına baktığımızda bu durumu bildiği ve başka bir hastanede tedaviyi reddettiğini görüyoruz’’ dediğinde Yavuz doktorun yakasını bırakıp geri çekildi. ‘’Eğer İzel hanım tedaviyi kabul etseydi bebeğinizi kaybedecektiniz muhtemelen kendisi bu yüzden tedaviyi reddetti’’ ‘’Benim bundan nasıl haberim olmaz’’ dedi kendi kendine sinirlenerek. ‘’İzel hanımı doğuma aldık’’ dediğinde Yavuz kendini toparlamaya çalışarak ‘’Yani?’’ dedi. ‘’Yavuz bey şimdi bir şey söylemek doğru olmaz ama her şeye hazırlıklı olun. Sizden imza almamız gerekiyor sizi resepsiyona kadar götürecekler’’ dedi ve gitti doktor. Yavuz sinirle elini duvara vurduğunda ne yapacağımı nasıl destek olacağımı bilmiyordum. İzel neden böle bir şey yapmıştı? Yavuzla beraber resepsiyona gidip işlemleri hallettiğimizde doğumhanenin önünde bekliyorduk. Yavuz yere çöküp kafasını elleri arasına almıştı. Bende banklara oturup dizlerimin üzerine dirseklerimi koyarak eğilmiştim. Hakan ve babaannem yanımıza geldiğinde kafamı kaldırıp ‘’Bahar’ı neden tek bıraktın?’’ dedim yorgunlukla. ‘’Annem yanında’’ dedi. Kaynanasına Ayfer teyzeye, anne diyordu. ‘’Durumları nasıl?’’ dedi babaannem ağlayarak. ‘’Bir şey belli değil’’ dedim ve kafamı eğdim. Bir ayağa kalkıyor bir oturuyordum. Bir sağa gidiyor bir sola gidiyordum. Ne yaparsam yapayım sığamıyordum. Yavuz da benimle aynı durumdaydı. Ben yine dik durmaya çalışıyordum ama o perişan haldeydi. Saatler geçiyordu ama içeriden hiçbir haber yoktu. Kapıya inip sigara yaktım. Derin bir nefes çektim ciğerlerime. Evet bırakmıştım ama şuan tutunacak dalım yoktu. İçeride can çekişiyordu. Kafamı gökyüzüne kaldırıp içime çektiğim dumanı üfledim. Sigaram bittiğine bir tane daha yaktım. Ve bir tane daha. Bir tane daha.. İzmaritleri çöpe atıp yukarı çıktığımda hala bir gelişme yoktu. Saat gece 4’ü geçtiğinde önce Narin’in doktoru Asu hanım çıktı, daha sonra İzel’in doktoru Ahmet bey çıktı. Birbirlerine acıyla baktıklarında telaşla hepimiz ayağa kalkıp doktorların yanına gittik. ‘’EE bir şey söyleyin artık’’ dedim sinirlenerek. ve ağzından o cümleler döküldü. ‘’Başınız sağolsun’’ --------- 🦋 --------- 🦋 --------- Dün sistemsel sıkıntıdan dolayı bölüm atamadım o yüzden bugün biraz erken atayım dedim💖☺️ Acaba acaba neler olduu?? Kime ne oldu?? Yorum yapmayı, oy vermeyi ve takip edip destek olmayı unutmayın lütfen 🙏🏻 🩷 Sizleri seviyorum.Hoşçakalın🤍🦋 |
0% |