Yeni Üyelik
59.
Bölüm

55. Bölüm - FİNAL

@galaksikadin

Umut Ali’den

Nazlı’m iyi değildi.

Birisi ailemden birine bir şey yapsa onu yerin dibine sokar ortadan kaldırırdım ama hastalığa çarem yoktu. Ne yapsam elimde kalıyordu.

Şirkette bulunan herkesin ailesi, çocuğuna kadar kan vermeleri istemiştim. Tanıdığım diğer mecralardan, iş ortaklarımdan bile kan vermeye gelmişlerdi fakat hiçbirinin kanı uymamıştı.

Narin ise hala hamile değildi. Nasıl hamile olacaktı ki bu stres halindeyken.

Güçlü durmaya çalışıyordum kızım, oğlum, karım için güçlü olmalıydım. Bana ihtiyaçları vardı üçünün de.

Hakan’ı aradığımda ‘’Umut?’’ diyerek telefonu açtı.

‘’Neredesin?’’

‘’Şirketteyim’’

‘’Geliyorum aşağı insene’’ dedim ve telefonu kapattım.

Yavuz gittiğinden beri Hakan’la beraber yürütüyorduk işi ve daha çok büyümüştü.

Yavuz’la görüşmüyorduk epeydir. Tamamen yeraltı dünyasına çekilmişti ve yurtdışına gitmişti. Bizimle iletişimini tamamen kesmişti.

Yiğit’i bir kez olsun arayıp sormamıştı. Fakat bizim çalışanlardan birisi sayesinde haberini aldığını biliyordum.

Sorgulamamıştım adamı ama anlamıştım.

Şirketin önüne geldiğimde Hakan’ı aldım ve sahil kenarına sürdüm arabayı.

Yol boyunca hiçbir şey konuşmamıştık.

Sahil kenarına geldiğimde bir dal sigara yaktım.

Hakan’a da uzattığımda o da yaktı.

‘’Anlat’’ dediğinde derin bir nefes çektim sigaramdan.

‘’Nazlı’m ellerimden kayıp gidiyor’’ dedim dumanı üfleyerek.

‘’Yurtdışından da bir sonuç çıkmadı’’ dedi lafımın üstüne.

Gözlerim dolmaya başladığında kafamı cama çevirdim.

Ağlıyordum. Ben ağlıyordum. Dik durmaya çalışacağım derken içime atıyordum.

Arabadan indim ve kaputa yaslandım.

Hakan inmemişti arabadan yalnız bırakmıştı beni.

Ağlayıp içimi döktükten sonra bir sigara daha yaktım. O da bittiğinde bir tane daha yaktım.

Hakan arabadan inip yanıma geldiğinde ‘’Umut ne yapmayı düşünüyorsun’’ dedi.

‘’Bilmiyorum’’

‘’Arasana’’

‘’Açmaz’’

‘’Ara sen’’ dediğinde yüzüne baktım.

Kafasını salladığında telefonumu çıkartıp rehbere girdim.

‘Yavuz ARSLAN’

Son çaremiz.

Telefon çaldı çaldı çaldı.. Açılmadı.

Bir daha aradım.

Bir daha aradım.

Ve bir daha aradım.

Açmadı.

Siz: İşim düştü sana ve önemli bir mesele.

Diyerek mesaj attım ve aramaya devam ettim.

Israrla aramaya devam ettiğimde telefonu açtı.

‘’Söyle’’ dedi.

‘’Önemli bir mesele olmasa aramazdım’’

‘’Anlat’’

‘’Kızım hasta. Lösemi tanısı koydular’’

‘’Devam et’’

‘’Yaklaşık 150-200 kişiye yakın kan tahlili verildi, yurtdışının ilik bankalarına bile başvuru yaptık fakat hiçbirinin kanı uymuyor. Bir şans olarak Narin’in hamile olması ve doğacak bebeğin göbeğinden alınan kök hücresiyle iyileşme ihtimali var. Fakat Nazlı’nın durumu gittikçe kötüleşiyor. Vakit kalmadı’’

‘’Benden ne istiyorsun?’’

‘’Gelip kan vermeni’’

‘’Gelemem’’

‘’Gelirsin. Senden sadece bunu istiyorum. Çaresizim Yavuz, kızım ellerimden kayıp gidiyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Yardımına ihtiyacım var’’

‘’Umut gelemem dedim’’

‘’Eyvallah’’ dedim ve telefonu kapattım.

‘’Ondan bize fayda yok’’ dedim Hakan’a dönerek.

Telefonum çaldığında belki bir ihtimal kararını değiştirmiştir sandım.

Narin arıyordu.

‘’Narin’im?’’ dedim telefonu açar açmaz.

‘’Ali, kemoterapi bitti şimdi odaya alacaklar’’

‘’Tamam geliyorum. Çocuklar bir şey yedi mi?’’

‘’Yiğit yedi, Nazlı’ya da azıcık çorba içirdim’’

‘’Sen?’’

‘’Canım istemiyor’’

‘’Narin’im’’

‘’Ali sende yemedin biliyorum’’

‘’Yemen gerektiğini de biliyorsun dimi?’’

‘’Evet’’

‘’Ne alayım?’’

‘’Nazlı çilekli pasta istiyordu’’

‘’Tamam sevgilim sen bir şey ister misin?’’

‘’Hayır’’

‘’Seviyorum seni’’

‘’Bende seni seviyorum’’ dedi ve telefonu kapattı.

‘’Hadi gidelim’’ diyerek arabaya bindim.

‘’Seni eve mi bırakayım?’’ dedim Hakan’a dönerek.

‘’Şirkete bırak arabam orda’’ dediğinde şirkete sürdüm arabayı.

Hakan’ı bıraktıktan sonra eve uğrayıp sigara kokusunu üzerimden atmak için duşa girdim ve temiz kıyafetler giydim. Dişlerimi fırçalayıp naneli sakız attım ağzıma.

Hafifte parfüm sıkmıştım.

Evden çıkmadan önce Narin’i arayıp bir şey isteyip istemediğini sordum.

Çocuklara ve kendine kıyafet istemişti.

2 ayrı çanta yapıp evden çıktım.

Hastaneye gitmeden önce pastaneye uğrayarak Nazlı için çilekli pasta, Yiğit içinde fındıklı çikolatalı pasta almıştım.

Oyuncakçıya da uğrayarak bir tane kumandalı araba, bir tane de konuşan bebek almıştım.

Eşyaları ve poşetleri alıp oda numarasını öğrendikten sonra kata çıktım.

Yiğit, Nazlı’nın yanına oturmuş bir şeyler anlatıyordu.

‘’Bakın kim geldi?’’ dedi babaannem.

‘’Baba’’ dedi ikisi de aynı anda.

Yanlarına gidip önce Yiğit’i yanaklarından öptüm daha sonra da Nazlı’yı öptüm.

‘’Babacım nasılsın?’’

‘’Buram acıyor’’ dedi kolunu göstererek.

İğne vurulduğu yerlerdi.

Eğilip kolunu öptüğümde gülümsedi.

Yanaklarından da öptüğümde oyuncaklarını verdim.

‘’Teşekkür ederim’’ dedi Yiğit.

Başının üstünden öptüm.

Nazlı’da oyuncağını beğendiğini belirten mırıltılar çıkarttığında babaanneme döndüm.

‘’Narin nerede?’’ dedim.

‘’Dışarı çıktı’’ dediğinde merak ederek bende çıktım.

Kapının önünde telefonumu çıkartıp aradığımda koridorda yankılandı telefon ve ardından Narin göründü.

Telefonu kapattığımda beni fark etti.

‘’Ali?’’

‘’Sevgilim neredeydin?’’ dediğimde elindeki kağıdı uzattı.

Alıp baktığımda gebelik testi olduğunu fark ettim fakat sonucu pek anlamadım.

‘’Hamileyim’’ dediğinde yüzüne baktım ve sarıldım.

‘’Şükür’’ dedim başının üstünden öperek.

Göğsüme başını yaslayıp belime sarıldı.

‘’Kurtulacak mı kızımız?’’ dedi ağlamaklı ses tonuyla.

‘’Kurtulacak tabii. Kardeşi iyi gelecek ona’’ dedim bir kez daha öperek.

Kafasını kaldırıp boncuk gözleriyle yüzüme baktığında dudaklarına öpücük bıraktım.

‘’Narin’im biliyorum çok üzülüyoruz. Kolay değil yaşadıklarımız ama böyle ağlama. Elimden bir şey gelmedikçe kafayı yiyorum’’

‘’Çok ağladı bugün Nazlı. Canı çok yanıyor’’ dedi gözyaşlarını akıtarak.

‘’Tek şansımız şuan bebeğimiz. Kendine dikkat etmen lazım bu yüzden’’ dedim saçlarını okşayarak.

‘’Ne yapacağımı bilmiyorum’’

‘’Bana yaslanacaksın. Ben yanındayım. Boncuk gözlerinden yaşlar akmayacak. Kızımız iyileşecek çünkü’’

‘’İnşallah Ali’’

‘’Doktorun yanına uğradın mı?’’

‘’Hayır’’ dedi kafasını sallayarak.

‘’Gel gidip bakalım’’ dedim alnından öperek.

Elini tutup Asu doktorun odasına gittiğimizde çıkacağını fark ettik.

‘’Asu hanım kusura bakmayın’’

‘’Estağfurullah buyrun Umut bey’’ dedi ve yerine oturdu.

‘’Kan tahlili verdim sonuçları çıkmış bakabilir misiniz?’’ dedi Narin sandalyeye oturarak.

Bende başında dikiliyordum.

‘’Hemen bakalım’’ diyerek ekrana baktı.

‘’Hayırlı olsun hamilesiniz’’ dedi tebessüm ederek.

‘’Narin hanım stresten uzak durmanız gerekiyor. Biliyorum sizin için çok zor fakat Nazlı’ya erken doğum yaptığınız için rahim duvarlarınız biraz güçsüz’’ dedi.

‘’Yani bu ne anlama geliyor?’’ dedim

‘’Sizi korkutmak istemem ama düşük tehlikesi olabilir. Dikkat etmeniz gerekiyor’’ dediğinde Narin ağlamaya başladı.

Elimi omzuna koyarak ‘’Kesin mi?’’ dedim.

‘’Kesin bir şey yok Umut bey. Dikkat etmeniz gerekiyor. En kötüsünü düşünmeyelim’’ dediğinde ‘’Teşekkür ederiz’’ dedim ve Narin’in elinden tutup dışarı çıktım.

Boynuma sarılıp ağlamaya başladığında sırtını okşadım sadece.

‘’Ben yoruldum Ali. Kızıma çare bulamamaktan, Yiğit’e yetememekten yoruldum. Bebeğimizin olacağını öğrendik fakat düşük tehlikesi varmış’’

Teselli edemiyordum artık. Teselli edecek kelimelerim yoktu.

Alnından öpüp ‘’Güçlü olmamız lazım. Çocuklarımızın bize ihtiyacı var’’ dedim.

‘’Hava alalım mı biraz. Babaannem çocukların yanında zaten şuan’’

‘’Olur’’ diyerek kafasını salladığında elinden tuttum ve kapıya çıktık.

‘’Narin’im, Nazlı’nın saçlarını kesmemiz lazım’’ dedim.

‘’Kesmesek olmaz mı?’’ dedi burukça.

‘’Daha fazla dökülecek. Böylesi daha iyi güven bana’’ dedim.

Hastane bahçesinde biraz dolandığımızda babaannem aradı. Nazlı bizi çağırıyormuş.

Beraber yukarıya çıktığımızda çocuklar pastalarını yediler.

‘’Nazlı’m’’ diyerek yanına gittim ve oturdum.

‘’Baba?’’ dedi minicik gözleriyle.

‘’Babacım, güzel kızım seninle bir şey konuşmamız lazım’’ dedim.

‘’Ne konuşucaz baba?’’

‘’Hani senin saçların dökülüyor ya’’ dediğimde kafasını salladı.

‘’Eğer saçlarını kesersek daha güzelleri uzayacak’’ dediğimde ‘’HAYIR’’ dedi bağırarak.

Narin yanımıza gelerek ‘’Miniğim, daha güzel çıkacak saçların’’ dedi.

‘’İstemiyorum. O zaman babam saçlarımı öpemez’’ dediğinde kalbime ok saplandı.

‘’Prensesim daha güzelleri çıkacak’’ dediğimde ağlamaya başladı.

Nazlı ağladıkça Narin de ağlıyordu.

Biraz ağlamasına izin verdikten sonra kucağıma aldım ve ikna etmeye çalıştım.

Kabul ettiğinde poşetlerin birisine koyduğum bezi yere serdik.

Saç tıraş makinamı elime aldığımda Narin hıçkırarak ağlamaya başladı.

Nazlı’nın saçını kesmeye başladığımda ‘’Artık saçlarımı öremeyecek misin?’’ dediğinde boğazımda bir yumru oluştu.

‘’Baba benim de saçlarımı keselim’’ dedi Yiğit.

‘’Hayır benim saçım yok senin saçların kalsın’’ dedi Nazlı ağlayarak.

Narin’in ağlamaları şiddetlendiğinde odadan dışarı çıktı.

‘’Melek kızım çok güzel oldun’’ dedim başının üstünden öperek.

‘’Gerçekten güzel oldum mu baba?’’ dedi.

‘’Prensesler gibi’’ dedim önünde eğilerek.

‘’Ama prenseslerin saçı olur’’

‘’Sen bambaşka bir prensessin. Sen bütün masallarda olan prenseslerden bile çok güzelsin ve güçlüsün’’ dedim alnından öperek. Narin toparlanıp odaya geri döndüğünde ‘’Annecim’’ diyerek yanımıza geldi.

Onlar sarılırken poşetlerin içerisinden saç bandajı çıkarttım ve Nazlı’nın kafasına taktım.

‘’’Baba bu çok güzeeeellll’’ dedi dolu gözleriyle.

‘’Senin gibi meleğim’’

‘’Sizi çok seviyorum’’ dediğinde hepimiz sıkıca sarıldık.

Narin, Nazlı’yı uyutmak için yanına uzandığında Yiğit’te dizime yattı.

Babaannem taksiyle eve gitmişti. Yiğit’i de gönderecektik fakat gitmek istemedi.

Çocuklar uyuduğunda Narin de uyuyakalmıştı.

Yiğit’i güzelce yatırıp üstünü örttüm ve saçından öptüm.

Narin’den

Hamileydim ama daha bebeğin doğumuna çok vardı.

Bu demek oluyor ki kızım daha çok acı çekecekti.

Kemoterapiye başlayalı 2 ay olmuştu. Bu süre zarfında ise kızım gitgide zayıflamış bir deri bir kemik kalmıştı.

Nazlı’ya zar zor yemek yedirirken kasıklarıma yine bir ağrı saplandı. Sabahtan beri ağrım oluyordu.

Umut Ali şirkete gitmişti sabah. Önemli bir toplantısı vardı.

Tekrar ağrı girdiğinde Nazlı’ya çaktırmamak için lavaboya gittim.

Kanamam olmuştu. Üzerimi değiştirip Nazlı’ya yeleğini giydirdim ve maskesini taktım.

Nazlı’yı bırakacağım kimse olmadığı için sandalyeye oturttum ve Asu hanımın yanına gittim.

‘’Hoşgeldin Nazlı’’ diyerek yanımıza geldiğinde ‘’Hoşbuldum’’ dedi Nazlı.

‘’Nasılsın güzelim?’’

‘’İyiyim Asu abla sen nasılsın?’’

‘’Bende iyiyim kuzum’’ dediğimde bana dönerek ‘’Hoşgeldin Narin’’ dedi.

‘’Hoşbulmadım’’ dedim karnımı tutarak.

Yüzümden acı çektiğimi anlamıştı.

‘’Kanamam oldu ve bıçak saplanır gibi ağrı giriyor’’ dediğimde kaşlarını çattı.

‘’Kontrol edelim mi?’’ diyerek sedyeye yatırdı.

Ultrasonla kontorl ettikten sonra ‘’Narin birkaç test isteyeceğim senden’’ dediğinde şüphelenmiştim.

‘’Bir sorun mu var?’’

‘’Bir şey söylemek için şuan çok erken’’ dediğinde yerimden kalktım.

‘’Ben tahlilleri sisteme girdim. Yaptır ve yanıma gel’’ dediğinde Nazlı’yı da alarak dışarı çıktım.

Çok fazla sancım vardı ve yürüyemiyordum.

Koridorda boş sandalyeye oturarak Ali’yi aradım.

Telefonu hemen açtığında ‘’Narin’im’’ dedi.

‘’Ali hastaneye gelebilir misin?’’ dedim ağlamamı gizleyerek.

‘’Bir sorun mu var? Nazlı’ya mı bir şey oldu?’’ dedi panikle.

‘’Nazlı aynı ama ben pek iyi değilim. Kanamam oldu. Asu hanım tahlil istedi, Nazlı’yla beraber gidemiyorum’’

‘’Güzelim şimdi mi söylenir bu. Sizi yalnız bırakmamalıydım hemen geliyorum biraz dayan’’ dediğinde ‘’Tamam’’ diyerek telefonu kapattım.

‘’Anne iyi misin?’’ dedi Nazlı korkarak.

‘’İyiyim annecim’’ dedim ellerini tutup.

‘’Neden ağlıyorsun o zaman?’’

‘’Birazcık karnım ağrıyor sadece’’

‘’Öpsem geçer mi?’’ dediğinde yanağını okşadım.

‘’Sen beni öpersen ben hemen iyileşirim’’ dedim ve yanağımı uzattım.

Maskesini çıkartıp öptüğünde ‘’Bak iyileştim bile’’ dedim zoraki tebessüm ederek.

Kendimi iyi hissettiğimde laboratuvara indim ve testleri verdim.

Laboratuvarda işim bittiğinde odaya çıkarken telefonum çaldı.

‘’Narin’im neredesiniz?’’

‘’Odaya geliyoruz şimdi’’

‘’Neredesiniz geleyim’’

‘’Geldik zaten’’ dedim ve telefonu kapattım.

Odaya girdiğimde Nazlı ‘’Baba’’ dedi sevinerek.

‘’Babacım’’ diyerek kucağına aldı Nazlı’yı.

‘’İyi misin?’’ dedi belimden tutarak.

‘’Ağrım var’’ dedim ve koltuğa oturdum.

‘’Ali çok sancım var’’

‘’Güzelim’’

Nazlı’yı sedyeye oturtup yanıma geldi.

Kanamam oluyordu yine. Acıyla bağırdığımda Nazlı korktu.

Umut Ali hemen kapıya çıkıp hemşirelerden birisini çağırdı.

‘’Eşim hamile kanaması oldu. Kızımın yanında durabilir misiniz?’’ dediğinde hemşire kabul etti.

Umut Ali beni kucağına alıp koşar adımlarla doktorun yanına gitti.

Sedyeye yatırdıklarında ‘’Dış gebelik oluşmuş’’ dediğinde acımın arasında ağlamaya başladım.

‘’Bir an önce almamız lazım bebeği’’

Umudum ellerimin arasından gidiyordu.

‘’Olmaz’’ dedim ağlayarak.

‘’Ne olmaz Narin’im’’ dedi Umut Ali endişelenerek.

‘’Kızımızın kurtulması gerekiyor’’

‘’Bu bebeğin faydası olmaz Narin’’ dedi Asu hanım.

‘’Ne gerekiyorsa yapın kurtarın karımı’’ dediğinde kafamı sedyeye koydum.

‘’Ameliyathaneyi hazırlayın’’ dedi Asu doktor.

Umut Ali’ye dönerek ‘’Affet beni’’ dedim.

Benim yüzümden olmuştu iyi bakamamıştım kendime.

‘’Şşş senin bir suçun yok’’ diyerek yanaklarımı tuttu ve gözyaşlarımı sildi.

‘’Kızımıza iyi bak’’ dediğimde hemşire beni bayılttı.

Ne olduğunu hatırlamıyordum.

Uyandığımda kasıklarımda ağrı vardı.

Yerimde toparlanmaya çalıştığımda kalkamamıştım.

Umut Ali cam kenarında duruyordu. Uyandığımı fark edince yanıma geldi.

‘’Narin’im nasıl hissediyorsun kendini?’’ dedi.

‘’Bitti Ali. Umudumuz bitti’’ dedim ağlayarak

Sarılıp başımın üstünden öptü.

Bir süre hamile olamayacaktım. Düzelmem gerekiyordu fakat Nazlı’nın buna dayanacak gücü yoktu.

‘’Nazlı’nın yanına gitmek istiyorum’’ dedim

‘’Dinlenmen lazım’’

‘’Ali beni kızıma götür. Lütfen’’

‘’Gel’’ diyerek kucağına alacağında ‘’Yürürüm’’ dedim.

‘’Bu halde yürümene izin vermem’’ dedi net bir şekilde.

‘’Ali’’ dedim yorgunlukla.

Derin bir nefes verip ‘’Bekle tekerlekli sandalye getireceğim’’ diyerek odadan çıktı.

Birkaç dakikanın ardından odaya tekrar geldiğinde yavaşça yataktan kaldırıp sandalyeye oturttu.

Nazlı’nın odasına gittiğimizde Yiğit’le sarılmış yatıyorlardı.

‘’Minik tırtıllar’’ diye seslendiğimde ikisi de bana baktı.

‘’Annee’’ diyerek üstüme koştuklarında Ali sarılarak durdurdu.

‘’Anneniz birazcık hasta bu yüzden dikkatli olmanız gerekiyor’’ dedi.

İkisine de sarılıp doya doya öptüğümde yatağa uzandık üçümüzde.

Yiğit sol yanımda, Nazlı sağ yanımda yatıyordu.

Yiğit okulda yaşadıklarını anlattı, Nazlı ise bugün gelen hemşireyle şakalaşmasını anlattı.

Sohbet ederek kızımı izlemeye başlamıştım.

Artık bir çaresi yoktu. ilik bekleyecektik. Bir şans olur diye bekleyecektik.

Umut Ali babaannemi bırakmak için gittiğinde bizde çocuklarla oyun oynamıştık.

Kapı tıklatılıp açıldığında Umut Ali 2 tane pastanın üstüne mum dikip gelmişti.

İkisi de tebessüm ederek Ali’ye baktıklarında gülüşlerine ömrümü verirdim.

‘’Yiğit oğlum ve Nazlı kızım için. İyi ki varsınız’’ diyerek yanımıza geldi.

Çocuklar mumları üflediğinde Umut Ali’yi öptüler.

‘’Ve Narin karım için’’ diyerek alnımı öptüğünde bende yanağını öptüm.

‘’Sende iyi ki varsın babam’’ dedi Nazlı.

‘’Kahraman babam’’ dedi Yiğit hayranlıkla.

Pasta yemeye başladıklarında her yerine bulaştırdılar.

Mutlulardı. Yüzleri gülüyordu ve bu Umut Ali sayesindeydi.

Yıkılmadan dik durmasının sayesinde en acımızda bile mutlu oluyorduk.

Biz birbirimizi çok seviyorduk.

Umut Ali de karşımıza sedyeye oturarak bizim küçükken bakkalda tanışma hikayemizi anlatmaya başladığında pür dikkat onu dinliyorlardı.

Daha sonrasında Hakan abimlerden çıktığımızda köpekten korkmamı anlatmıştı.

Birazda gülsünler diye abartarak anlatmıştı.

Odada yankılanan kahkahaların arasında kapı tıklatıldı.

Umut Ali kaşlarını çatarak ayağa kalkıp ‘’Gel’’ dedi.

Kapı açılıp içeriye girdiklerinde şok olmuştum.

Yavuz abimdi.

Ama yavuz abimden eser yoktu. Zamana yenik düşmüştü.

Saçı sakalı birbirine girmiş ve yaşlanmış görünüyordu.

Bambaşka birisiydi sanki karşımdaki.

Yataktan toplanacağım sırada Yiğit kaskatı kesilmişti resmen.

Pür dikkat kapıya bakıyordu.

‘’Yavuz?’’ dedi Umut Ali şaşırarak.

Abim bizim üzerimizde gözünü gezdirip ‘’Konuşalım mı?’’ dedi.

Umut Ali bize dönüp baktı ve tekrar abime döndü.

Eliyle kapıyı işaret edip dışarı çıktıklarında Yiğit hala kapıya bakıyordu.

‘’Oğlum’’ dedim omzuna dokunarak.

‘’Anne o abi kimdi?’’ dedi Nazlı.

Yiğit yataktan indiğinde ‘’Yiğit’’ dedim.

Böyle olmamalıydı. Yavuz abimi görmeliydi ama bu şekilde değil. Yiğit buna hazır değildi.

Yerimden yavaşça kalkıp ‘’Annecim’’ dediğimde kapıya yöneldi.

‘’Yiğit, annem dur. Bekle’’ dediğimde karnıma ağrı saplandı.

Acıyla inlediğimde Yiğit korkarak yanıma geldi.

‘’Anne’’ dediğinde sarıldım.

Ağlıyordu. Yiğit’im ağlıyordu. Hem de hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Tanımıştı babasını.

Fotoğraflardan görmesine rağmen tanımış hissetmişti.

Sarılıp ağlamaya devam ederken yere çöktü.

Bende onunla beraber yere oturduğumda ağlamaya başladım.

‘’Anne’’ diyerek yataktan indi Nazlı.

‘’Bir şey yok kızım korkma’’

‘’Gelmiş’’ dedi Yiğit ağlayarak.

‘’Gelmiş annecim’’ dedim başının üstünden öperek.

‘’Neden?’’ dedi. ‘’Neden geldi? Beni almaya mı geldi. Ben seni bırakmak istemiyorum’’

‘’Kimse seni benden alamaz. Sen benim oğlumsun. Sen gitmek istemediğin sürece seni asla bırakmam’’ dedim

Sıkıca sarılıp ‘’Peki ya babam?’’ dedi. Umut Ali’den bahsediyordu. ‘’Gönderir mi beni?’’

‘’Göndermez annecim’’

‘’Anne’’ dedi mümkünmüş gibi daha sıkı sarılarak.

Bende sıkıca kucakladığımda ağlamaya devam etti.

Sadece ağlıyordu konuşmuyordu.

‘’Gitsin. Gitsin’’ diye sayıklayarak ayağa kalktı bir anda.

Kapıya doğru gittiğinde ‘’Annecim dur lütfen’’ dedim.

Koşarak kapıdan çıktığında yerden yavaşça kalkıp peşinden gittim.

‘’Yiğit’’ dedim bağırarak.

Yavuz abimin karşısına geçip ‘’Neden geldin?’’ dedi.

Yavuz abim, Yiğit’in yüzüne bakamıyordu.

Kafası eğikti.

Yiğit’in yanına gittiğimde omzuna dokundum.

‘’Gideceğim’’ dedi abim kısık sesle.

Nazlı’da, Yiğit’in yanına gelip elini tuttu.

Nazlı’da biliyordu Yavuz abim ve İzel’i ama gördüğünde tanıyamamıştı. Şimdi ise Yiğit’in verdiği tepkiden gerçek babası olduğunu anlamıştı.

‘’Git’’ dedi Yiğit güçlü durmaya çalışarak.

Yavuz abim kafasını kaldırıp Yiğit’e baktığında ‘’Zaten hep git’’ dedi Yiğit.

‘’Oğlum’’ diyerek elini Yiğit’e uzattığında ‘’Ben senin oğlun değilim’’ diyerek bağırdı Yiğit.

Umut Ali’de, Yiğit’in deliliğine karşı ayağa kalkmıştı.

Abim kafasını tekrar yere eğdiğinde ‘’Sen beni bırakıp gittin. Tıpkı annem gibi beni bırakıp gittin. Ben seni hiç görmedim. Düşündüm ama seni. Babam olsan nasıl olur diyerek düşündüm ama bulamadım. Rüyalarıma geldin ama bana hiç sarılmadın’’ dedi ağlayarak.

Yaşına göre çok büyük laflardı bunlar. Yiğit’te olgun bir yapıya sahipti fakat bu kadarı hepimizi şaşırtmıştı.

‘’Bırakmak zorundaydım’’ dedi abim.

‘’Babalar bırakmaz, anneler de bırakmaz. Beni hiç sevmedin’’

‘’Ben seni çok sevdim’’

‘’Yalan söyleme’’ diye bağırdığında ‘’Yiğit’’ dedim.

Umut Ali kolumdan nazikçe tutup durdurdu.

Nazlı Yiğit’in elini sıkıca tutuyordu. Yiğit’in her zaman destek olduğu gibi şimdi de kızım destek oluyordu.

Yavuz abim yerinden kalkıp gittiğinde Yiğit ‘’Git gelme bir daha. Benim baban yanımda zaten’’ diyerek peşinden bağırdı.

Yavuz abim durup dönüp baktığında bir şey demeden gitti.

Yiğit bize dönerek ‘’Gitti’’ dedi ve ağlamaya başladı.

Umut Ali hemen kolları arasına alıp sıkıca sarıldı.

‘’Yanındayım’’ dedi.

‘’Özür dilerim’’ dedi Yiğit.

‘’Özür dileme babacım. Sen doğru olanı yaptın. İçinden geleni söyledin’’

Yiğit daha sıkı sarıldığında Nazlı’ da araya girip sarıldı.

Umut Ali ikisini de kucağına alıp odaya girdiğinde Yiğit koltuğa yatarak ağlamaya devam etti.

Nazlı yorgunluktan yatağa yatıp hemen uyuduğunda Yiğit’in yanına gittim.

Başını dizlerime koyup saçlarıyla oynamaya başladım.

Umut Ali cam kenarında kollarını bağlamış bizi izliyordu.

Yiğit sakinleştiğinde ayağa kalktı ve Umut Ali’nin karşısına geçti.

‘’Ben senin oğlunum dimi?’’ dedi sesi çatallaşarak.

‘’Her zaman’’ dedi Umut Ali önünde eğilerek.

Yumruklarını tokuşturup sarıldılar.

‘’Bugün seninle uyuyabilir miyim?’’ dedi Yiğit.

‘’Tabi paşam. Gel’’ diyerek yanıma geldiler.

Kalkıp yüzünün her ayrıntısını öptükten sonra Nazlı’nın yanına yattım.

‘’Baba seni çok seviyorum’’

‘’Bende seni çok seviyorum oğlum’’ diyerek yanağını ısırdı Yiğit’in.

Beraber kanepeye uzandıklarında Yiğit babasının göğsüne yattı.

Saçlarıyla oynayarak uyuttuğunda yavaşça yerinden kalktı ve yanıma geldi.

Dudaklarımdan öpüp ‘’Yavuz ilik verecek’’ dedi.

Gözlerim dolarak iliğin uyması için dua ettim.

‘’Sabah sonuçlar gelir’’ dedi

‘’Umarım olur sevgilim. Kızımız kurtulur inşallah.’’

‘’Kurtulacak. Şimdi uyu ve dinlen. Ben buradayım’’

‘’Uyumayacak mısın?’’ dediğimde yanağımı okşayarak.

‘’Kapat sen gözlerini’’ dedi.

Gözlerimi kapatıp umut dolu bir sabaha uyanmak için kendimi uykuya teslim ettim.

‘’Annnneeeee uyan annnneeee’’ diye bağıran Yiğit’in sesiyle gözlerimi açtım.

Başına bir şey geldi sanmıştım.

‘’Yiğit’’ dedim yataktan kalkarak.

Nazlı’yla beraber zıplıyorlardı.

Nazlı yorulup durduğunda yanıma geldi ve ‘’Anne iyileşeceğim’’ dedi.

Şaşkınca Umut Ali’ye döndüm.

‘’Nasıl?’’ dedim.

‘’Duydun işte’’ dediğinde Nazlı’ya sarıldım.

Yiğit’te gidip Umut Ali’ye sarıldığında odaya Nazlı’nın doktoru geldi.

‘’Merhaba Nazlı’’ dedi yanımıza gelerek.

‘’Merhaba’’ dedi Nazlı sevinerek.

‘’Seni şimdi götürmemiz lazım’’ dediğinde bize döndü Nazlı.

Olayı tam anlamamıştım. Neden erken uyandırmamışlardı ki. Bende ağrımdan dolayı uyanamamıştım.

‘’İyileşeceğim anne. Saçlarım çıkacak yine’’ dedi ağlayarak.

‘’İyileşeceksin annecim’’ dedim gözyaşlarını silerek.

Sıkıca sarılıp yanağından öptüğümde Umut Ali’nin yanına gitti.

‘’Baba yine saçlarımı öreceksin’’ dedi.

Umut Ali kucağına alarak ‘’Ben sana dedim daha güzelleri çıkacak diye. Dünyanın en güzel saçları senin olacak meleğim. Korkma tamam mı biz burda seni bekliyor olacağız’’ dedi ve öptü.

Sıra Yiğit’le vedalaşmaya gelmişti.

‘’Çilek ben seni burada bekleyeceğim. Hemen gel tamam mı?’’

‘’Tamam fındık bekle beni hemen geleceğim’’ dedi ve sarıldı.

Nazlı’yı hazırlayıp götürdüklerinde Umut Ali’ye yaslandım.

Kapısının önünde bekliyorduk.

Yavuz abimi de sedyeyle getirip içeri aldıklarında Yiğit gidişini izledi.

Abimin iliğiyle uyumlu çıkmıştı.

‘’Abim biliyor muydu?’’ dedim Umut Ali’ye dönerek.

‘’Biliyormuş demek ki’’ dediğinde Umut Ali’nin abime ulaştığını anlamıştım.

9 ay sonra

‘’Yumurtanın sarısı gitti pipinizin yarısı’’ diyerek Yiğit’le ve Ateş’le dalga geçiyordu Nazlı.

‘’Annecim çok ayıp’’ diyerek misafirleri karşıladım.

Yiğit paytak paytak koşmaya başladığında Nazlı kaçmaya başladı.

Kızım iyileşmişti. Yiğit ve Ateş sünnet olmuştu.

Bugün ise sünnet düğünü vardı. Salonda yapacaktık.

Umut Ali belimden tutarak ‘’Seni yememek için kendimi zor tutuyorum’’ dediğinde ‘’Neden tutuyorsun ki?’’ dedim cilveli bir şekilde.

Tek kaşını kaldırıp çapkın bir şekilde güldü.

Yanağımdan öpüp ‘’Evde görüşeceğiz seninle’’ dedi.

‘’Görüşelim kocacım’’ dedim gülümseyerek.

‘Bekle sen’ dermiş gibi kafasını sallayıp önüne döndü.

Misafirleri ağırlama faslı bittikten sonra oyun havasına geçmiştik.

Çocuklarım sağlıklıydı. Nazlı o günden sonra çok çabuk toparlanmıştı ve şuan iyiydi.

Yavuz abimi ameliyattan sonra hiç görmemiştim. Teşekkür bile edememiştim.

Dans müziği çaldığında Yiğit’le dans attik.

Umut Ali’de Nazlı’yla dans ediyordu.

‘’Şşt yakışıklı’’ dedi Umut Ali.

Yiğit pas vermezken ‘’Annecim beyefendi sana diyor’’ dedim gülerek.

‘’Buyrun beyefendi bir şey mi demiştiniz?’’ dedi kaşını kaldırıp Umut Ali’ye bakarak.

‘’Eşlerimizi değiştirebilir miyiz?’’ dedi Umut Ali.

‘’Yo’’ diyip tekrar bana döndüğünde güldüm.

Sonra tekrar Nazlı’ya dönüp ‘’Eşiniz güzelmiş değiştirebiliriz’’ diyip beni bıraktı ve Nazlı’ya gitti.

Şaşkınca beni bırakışını izlerken Umut Ali’nin eli belime dolandı.

‘’Aklımı başımdan almak için mi var oldun acaba?’’ dedi.

‘’Aklını başından almak için mi yoksa başına bela olmak için mi orasını bilemem’’ dediğimde;

‘’ Ey gönlümün sol yarısı. Hoştur bana senden gelen. Ya gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş. Kahrın da hoş, lütfun da hoş.

Sen ol da, ister yâr ol, ister yara; Lütfunda başım üstüne, kahrında.’’ dedi.

Düğünümüzde de bunu demişti. Aşk dolu bakışlarımla ona bakarken dudaklarıma küçük bir buse kondurdu.

Hafif hafif sallanarak dans ederken kafamı göğsüne yasladım.

Yaşadığım bütün her şey gözümün önünden film şeridi gibi geçmişti.

Zorlu günlerden geçmiştik. Çok acı çekmiştik ama artık her şey bitmişti. Mutluyduk.

Kafamı kaldırıp Ali’ye baktığımda göz kırptı.

‘’Ali ben hamileyim’’

1.Bölüm

Ben Narin Çelik. 20 yaşında lise mezunuyum. Üvey babamla beraber küçük harabeye benzer bir gecekonduda yaşıyoruz. İnsanların deyimiyle zayıf çelimsiz biriyim 49 kiloydum. Sanırım haklılardı da. Siyah gür saçlarım, gür kirpiklerim, ela gözlerim vardı. Fakat bunların yanı sıra berbat bir hayatım vardı.

55. Bölüm

Ben Narin Kara. 28 yaşında lise mezunuyum. Kızım, oğlum ve sevdiğim adamla mutlu bir yuvada yaşıyoruz. İnsanların deyimiyle çok şanslı biriyim. Sanırım haklılardı da. 7 yaşında iki evladım, kendime ait butik dükkanım ve beni her şeyden çok seven bir eşim vardı. Fakat bunların yanı sıra doğacak bir de bebeğim vardı.

--------- 🦋 --- SON --- 🦋 ----------

Ve SON..🥺

İçim buruk bir şekilde veda ediyorum sizlere..🦋🤍

Yorum yapmayı, oy vermeyi ve takip edip destek olmayı unutmayın lütfen 🙏🏻💖

İyi okumalar💓

Başka hikayelerde görüşmek üzere.

Kendizine çok çok iyi bakın. Hoşçakalın🥰❤️

Loading...
0%