@galaksikadin
|
Öpüşmek 7 harfli bir kelimedir. İki insanın en sıcak tanışmasını sağlar. Yakınlık kurmayı da getirir. Bir yüzün, bir yüze karıştığı andır. Dudakların kavuşmasıdır. Karşılıklı birbirine geçiş eylemidir. Sıcak nefeslerin hissedilmesidir. Sevginin paylaşılmasını getirir. Dudaktan dudağa fısıldayıştır. Dillerin dudaklarla bütünleştiği andır. Kimi zaman aşkın bir ifadesidir ve bağlayıcıdır. Sözcükler kifayetsiz olduğunda konuşmanın kesilmesidir. Bir tür iletişim şeklidir; iki kişi arasında anlaşma yaratmadır. Aranızdaki buzu kırmanın ve samimiyet yaratmanın bir yoludur. Barış dolu, gönüllük eylemidir. Çağdaş dünyanın çiçeğidir ve kapıları da açandır. İki dudak arasındaki en kısa mesafedir. Dudakların dansıdır. Sıcak bir merhaba demeyi getirir. Bazen bir teşekkürdür, söz vermenin dışavurumudur. Sevişmenin de baslangıçıdır. Birbirine can vermektir. Kendini bulmadır ve yaşadığını anlamaktır. Huzur vericidir. Aşkın bir parçasıdır. Bir yazıda öpüşmekten şöyle bahsediliyordu ‘’İnsanların birbirinin ruhunu içine çekmesi olarak tanımlanmaktadır.’’ Umut Ali’den Boynuma doladığı kollarını kendine çekip dudaklarımızı birleştirdi. Yıllardır sevdiğim kadın şuan benim sözlümdü ve beni öpüyordu. Acemice ve istekle dudaklarımı öpmeye başladığında elimi beline doladım ve karşılık verdim. Yumuşacıktı. İsmi gibi dudakları da narindi. Geri çekilip gözlerime baktı. ‘’Ali’’ ‘’Söyle birtanem’’ Gözlerini kaçırıp boynuma doladığı elleriyle oynadı. Ne zaman utansa hep elleriyle oynuyordu. Belindeki elimle elbisenin üzerinden karnını okşadım. ‘’Ben senin olmak istiyorum’’ dedi utanarak. ‘’Benimsin zaten’’ dedim ve yanağına düşmüş saçıyla oynadım. ‘’Tam olarak senin olmak istiyorum’’ dedi bu sefer. Demek istediğini anlamıştım. ‘’Narin’im, ikimizde sarhoşuz güzelim’’ Onu reddettiğimi düşünecekti fakat şuan ben ondan daha çok istiyordum. Ama pişman olmasını istemiyordum. Onu beraber olmak için sarhoş ettiğimi düşünürse kafayı yerdim. Üzerindeki elbise beyaz tenine o kadar yakışmıştı ki. Onu bu elbiseyle gördüğümde nutkum tutulmuştu resmen. Gözlerimi alamamıştım. Kuğu demek az gelirdi. ‘’Sarhoş değilim’’ dedi kırgın bir tonda ve boynumdaki ellerini kendisine çekip karnına koydu. ‘’Güzelim bu haldeyken olmaz’’ ‘’Ne varmış halimizde’’ gözleri dolmaya başlamıştı. ‘’Sen beni istemiyorsun dimi’’ Bunları ayıkken söyleyemezdi biliyordum. Çok utanırdı. Şimdi sarhoşluğun verdiği kafayla rahat rahat söylüyordu. ‘’O nasıl laf öyle. Ben seni hep istiyorum. Tek isteğim sensin’’ dedim ve elini tutup öptüm. Ellerini elimden çekip duvar tarafına dönmüştü. Üzgünüm güzelim ama şimdi olmaz. Derin nefes verip sırtını okşadım. ‘’Git’’ dedi ‘’Nereye gideyim’’ ‘’Bilmiyorum git işte’’ ‘’Gitmemi mi istiyorsun?’’ dedim şaşırarak. Gerçekten çok kırılmıştı. Üzülmüş sesiyle ‘’Evet’’ dedi. Yataktan kalkıp saçlarını uzunca öptüm. Üzerini örtüp odada bulunan camı açtım. Cebimden sigara paketini çıkartıp bir dal yaktım. Narin’i izlerken sigaramı içiyordum. Sırtı dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Sigaramı bitirdikten sonra camı kapattım ve yatağa doğru ilerledim. Yatağın yanında yere diz çöküp saçını okşadım. Nefesi düzenliydi, uyuya kalmıştı. Bana kırgın uyumuştu. Kendimi kötü hissediyordum bu yüzden. Omzunu öpüp üzerini iyice örttüm ve odadan çıktım. Oturma odasına geçip oturdum. Nazım denen şerefsiz 80 bin tl istemişti. Yarın bankaya gidip çözmem gerekiyordu bu durumu. Koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım. ‘Anneee. Anne ne olur bırakma beni anneee’ Duyduğum sesle gözlerimi açtım. Koltuktan kalkıp hızlıca Narin’in yanına gittim. ‘’Anne benim suçum yok. Vallahi ben bir şey yapmadım. Özür dilerim anne’’ Yine kabus görüyordu. Yatağın yanında diz çöküp ‘’Narin’’ dedim sakince. Korkutmak istemiyordum bir anda. Kendi sesinden beni duymuyordu sürekli sayıklıyordu. Kendine vurmaya başladığında ayaklanıp ellerini tuttum. ‘’Narin uyan!’’ dedim belirgin bir sesle. Sıçrayarak kendine geldiğinde ağlayan gözleriyle bana baktı. Derin bir nefes çekip kollarını boynuma sardı. Belinden tutup saçını öptüm. ‘’Geçti güzelim yanındayım’’ ‘’Ali annemi gördüm. Bana çok kızıyordu. Beni suçluyordu’’ dedi ağlayarak. ‘’Kabus gördün sadece, geçti hepsi’’ dedim usulca. Kafasını boynuma gömüp daha çok ağlamaya başladı. Bir süre sarılarak ağladıktan sonra geri çekildi. Yüzünü avuçlarımın arasına alıp gözyaşlarını sildim ve alnını öptüm. ‘’Daha iyi misin?’’ ‘’Hıhım’’ dedi kafasını sallayarak. ‘’Saat kaç oldu. Hava aydınlanmış.’’ dedi. Kolumdaki saate bakıp ‘’8 buçuk olmuş’’ dedim. Üstündeki yorganı açtığında elbisesi daha çok yukarı çekilmişti. Yorganı üzerine örtüp ‘’Biraz daha uyu’’ dedim. ‘’Üstümü değiştirsem iyi olur’’ dedi utanarak. Yanakları al al olmuştu yine. ‘’Tamam’’ diyerek yataktan kalktım ve odadan çıkacakken tekrar seslendi ‘’Sen değiştirmeyecek misin?’’ dedi. ‘’Önce sen değiştir, birazdan ben gelir alırım kıyafetlerimi’’ dedim ve kafasını salladığında dışarı çıktım. Oturma odasından sigaramı alıp kapının önüne çıktım. Dışarısı yağmurluydu ve soğuktu. Kafamı gökyüzüne kaldırıp gözlerimi kapattım ve sigaradan derin bir nefes çekip ciğerlerime ilacını gönderdim. Bağımlıydım sigaraya. İçime çektiğim sigara dumanını üflerken arkamdan gelen kıpırtıya baktım. Pijamalarını giymişti ama üşüyordu belliydi. Kollarını birbirine dolamıştı. Terliklerini giyip yanıma geldi. ‘’Üşüyeceksin çok soğuk dışarısı’’ dedim. ‘’Seninde üstünde bir şey yok’’ ‘’Ben üşümüyorum’’ ‘’Şuan bende üşümüyorum’’ Yalancı. Soğuktan hemen burnu kızarmıştı. Yarım kalan sigaramı içerken kafamı gökyüzüne tekrar kaldırdım. İnce parmaklarıyla kolumdan tutup kafasını koluma yasladı. Kafamı çevirip saçlarından öptüm ve sarıldığı kolumu çekip omzundan sarıldım. Diğer elimde de sigaram vardı. Son nefesimi alıp söndürdüm ve attım. Kedi gibi iyice göğsüme sokulmuştu. Elimi yanağına götürüp yanağını okşadım. Ona temas etmeyi, bana dokunmasını çok seviyordum. ‘’Üşüdün hadi içeri geçelim’’ dedim. ‘’Üşümedim ki hava güzel’’ dedi itiraz ederek. ‘’Bir daha bana yalan söylersen kırmızı burnunu ısırırım senin.’’ dedim ve daha sıkı sarılarak kapıya ilerledim. Gülüp eve girdi. Gülmek çok yakışıyordu. Gülmesi için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Mutfağa gittiğinde bende odaya girip üzerimi değiştirdim. Tişörtümü giyerken kapıyı açtı ‘’Özür dilerim’’ dedi utanarak ve kapıyı kapattı. Gülüp tişörtümü giydim. ‘’Gelebilirsin’’ dedim sırıtarak. ‘’Üzerini değiştirdiğini bilmiyordum özür dilerim’’ dedi kafasını eğerek. ‘’Sorun değil’’ dedim ve dolabın kapağını kapattım. ‘’Hadi biraz daha uyu sen’’ dedim ve kapıdan çıkarken elimden tuttu. ‘’Bir şey mi oldu?’’ dedi masum gözleriyle. Henüz olmadı ama biraz daha böyle bakarsa her an her şey olabilirdi. ‘’Hayır’’ dedim kısa cevap vererek. ‘’Neden soğuk davranıyorsun o zaman’’ Kaşlarımı çattım. ‘’Farkında değilim sana öyle gelmiştir belki’’ dedim. ‘’Belki’’ dedi kısık bir sesle ve yatağa ilerledi. ‘’Sen nerede yatacaksın’’ ‘’Uyumam zaten ben daha. Biraz uzanırım içeride’’ ‘’Burada yatabilirsin istersen’’ dedi utanarak. Yan tarafa kayıp bekledi. Tekrar kabus görmekten korkuyordu. Yanına gidip diğer tarafına geçtim. Yatak başlığına yaslanarak gelmesini bekledim. Yatakta bana dönerek bağdaş kurup oturdu. Bir şey söyleyecekti anlamıştım. ‘’Ali’’ dedi eş zamanlı olarak. ‘’Efendim?’’ dediğimde anlık kaşlarını çatıp tekrar normal hale döndü. Saatlerce mimiklerini izleyebilirdim. ‘’Dün gece ne oldu?’’ dedi kızararak. Kaşlarımı çatıp ciddi bir tavra büründüm. ‘’Bir şey olmadı’’ dedim Şaşırarak gözlerime baktı. ‘’Nasıl?’’ ‘’Bir şey mi olması gerekiyordu?’’ ‘’Yani yok şey.. Ben o yüzden demedim’’ dedi aceleyle. ‘’Aslında bir şey oldu’’ dedim ve yaklaştım. Çok tatlı duruyordu. Gözlerini açarak baktı ‘’Ne oldu?’’ Biraz daha yaklaştım ve başından tutup kendime yaklaştırdım. Heyecanlanmıştı. Nefes alışverişleri hızlanmıştı. Dudaklarına öpücük kondurup geri çekildim ‘’İşte bu oldu’’ dedim ve tekrar yaslandım. Donup kalmıştı. Ne tepki veriyordu ne de cevap veriyordu. Haline gülüp ‘’Narin’’ dedim. Gözlerini çevirip baktı. ‘’Orda öyle duracak mısın?’’ dedim ve kolumu açtım. Biraz tereddüt ederek geldiğinde ‘’İstersen gidebilirim’’ dedim. Kafasını olumsuz anlamda sallayarak göğsüme yattı ve kolunu belime dolayarak sarıldı. Ellerim belinde yerini aldığında saçlarını koklayarak öptüm. Tokalarını çıkartıp saçlarını açmıştı. Çok seviyordum saçlarını. ‘’Narin’im’’ ‘’Hı’’ dedi kafasını kaldırmadan. Utanıyordu hala. Aklını kurcalayan konuyu da açmaya korkuyordu biliyordum. ‘’Merak etme başka bir şey olmadı. Bana güvenebilirsin.’’ dediğimde kafasını kaldırıp dolu gözleriyle baktı. İşte bundan korkuyordum. Yaşayacağı pişmanlıktan korkuyordum. ‘’Şuan korkuların var biliyorum. İleride evlendiğimizde ne olur diye de düşünüyorsun bununda farkındayım ama şunu bil ki sen tam anlamıyla hazır olana kadar birlikte olmayacağız. İstersen ömrümün sonuna kadar hazır olmadığını söyle ben seni yine çok seveceğim. Sakın bu yüzden senden vazgeçeceğimi, seni sevmeyeceğimi düşünme. Benim tek isteğim yanımda olman ve mutlu olman.’’ dedim elimi yanağına koyarak. Gözünden akan bir damla yaşı sildim. ‘’Teşekkür ederim. Beni anladığın için çok teşekkür ederim.’’ dedi mahcup bir şekilde. ‘’Teşekkür etmen gereken bir durum yok güzelim’’ dedim ve kafasını göğsüme yatırdım. Saçlarıyla oynamaya başladığımda telefon çaldı. Narin’in telefonuydu. Kalkıp komodinden aldı ve tekrar yatağa geldi. ‘’Hakan arıyor’’ dedi telefonu göstererek. ‘’Aç bakalım ne diyormuş’’ ‘’Efendim Hakan’’ .. ‘’Evet burada’’ .. ‘’Bilmiyorum. Vereyim mi?’’ .. ‘’Hakan seni istiyor’’ diyerek telefonu uzattı. Telefonu alıp ‘’Efendim’’ dedim ‘’Efendin kalem odasında seni bekliyor paşam. Neredesin sen sabahtan beri arıyorum açmıyorsun’’ ‘’Sabah sabah boş yapmak için mi aradın. Ne oldu?’’ ‘’Avukat aramış ulaşamamış sana. Beni aradı sizi bekliyormuş’’ ‘’Tamam sağol’’ dedim ve telefonu kapattım. Narin meraklı gözlerle bana bakıyordu. ‘’Çok uykun var mı?’’ dedim ‘’Hayır neden?’’ dedi ciddi bir tavırla. ‘’Avukat bekliyormuş da gitsek iyi olur’’ ‘’Tamam hemen hazırlanayım ben’’ dedi ve yataktan kalktı. Bende yataktan kalktığımda kolundan tutup kendime çevirdim. Bir elimi beline koyup diğer elimi yanağına koydum ve kendime çektim. ‘’Bugün hiçbir şey yüzünden canını sıkmanı istemiyorum tamam mı?’’ dedim. ‘’Söz veremem ama senin için deneyeceğim’’ dedi ve tebessüm etti. Yanağından öpüp odadan çıkarken donup kalmıştı yine. Şapşal kız. Lavaboya girip işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçip sigara içtim. Muhtemelen Narin üzerini değiştiriyordu. Kıyafetlerimi alabilmem içinde işinin bitmesini beklemem lazımdı. 2 dal sigara içtikten sonra oturma odasına geçip koltuğa oturdum. Telefonumu elime alıp baktığımda 7 cevapsız arama vardı. 4 tanesi avukattan 3’ü de Hakan’dandı. Avukatı arayıp telefonu açmasını bekledim. ‘’Umut bey günaydın. Eğer müsaitseniz Narin hanımla sizi merkezdeki pastanede bekliyorum’’ ‘’Tamam yarım saate gelmiş olacağız’’ dedim ve kapattım. Çok kısa bir konuşma olmuştu. İşime de gelmişti zaten. Bir an önce buradaki işleri halledip İstanbul’a gitmemiz gerekiyordu. Narin kapıyı açıp odaya girdiğinde kafamı ona çevirdim. Yine çok güzel olmuştu. Etek giyip üzerine badi giymişti. Saçlarını da dalgalı yapıp hafif makyaj yapmıştı. ‘’Hazırım ben’’ dedi ve kapının orda bekledi. Yerimden kalkıp yanına gittiğimde elimi uzattım. Elimi tuttuğunda kendi etrafında çevirdim ve ‘’Çok güzelsin’’ dedim. Utanarak gülümsedi. Elinden öpüp ‘’Sen biraz bekle bende hazırlanayım çıkalım’’ dedim ve odadan çıktım. Kendi odama girdiğimde dolaptan siyah pantolon ve siyah polo yaka kazak alıp giyindim. Parfümüde sıkıp odadan çıktım. Kol saatimi bağlarken oturma odasına girmiştim. Koltuğa oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. “Güzelim hazırsan çıkalım” dedim. Yerinden kalkıp yanıma geldi. “Hazırım çıkalım” dedi ve yakamı düzeltti. Bilmeden yaptığı hareketler beni öylesine mest ediyordu ki. “Çantamı alıp geliyorum” dedi ve odaya gitti. Bende ayakkabılarımı giyip kapıya çıktım. Ceplerimi kontrol ederken sigaramı almadığımı fark ettim. Narin çantasını alıp geldiğinde ayakkabısını giyecekken “Sevgilim sigaramı unutmuşum getirir misin” dedim. Şaşkın gözlerle bana bakıp içeri gitti. “Montunu da al” dedim çıkmadan. “Senin ceketin nerede?” “Benimkisi arabada” Montunu alıp çıktığında kapıyı kapatıp kilitledim ve arabaya doğru yürüdük. Montunu arka koltuğa koyup ön tarafa oturdu. Şoför koltuğuna oturduğumda kemerimi bağlayıp yola çıktım. Radyoyu açıp şarkı seçmeye başladı. Yabancı müzik çaldığında beğenerek arkasına yaslandı. “Muavinlik yapmayı öğreniyorsun bak” dedim gülerek. Şoförün yanında oturuyorsa muavinlik yapmayı öğrenecekti. Avukatın beklediği yere geldiğimizde arabayı park edip indik. Çantasını alırken yanına gittim. Çantasını alıp koluna taktığında elimi uzattım. Elimi hemen tutarak yürümeye başladı. Yanımda olduğunu hissetmek istiyordum. Her an ellerimden kayıp gidecek diye korkuyordum. Avukatın masasına geldiğimizde avukat ayağa kalkıp selam verdi. “Hoşgeldiniz Umut Bey. Hoşgeldiniz Narin Hanım” Narin elini uzatarak selam verdi. “Babamın avukatı Hüseyin bey” dedim avukatı tanıtarak. Narin tebessüm edip kafasını salladı ve sandalyeye oturdu. Garson geldiğinde yiyecek bir şeyler söyledik ve gönderdik. Narin doğru düzgün yemek yemiyordu. Her an hastalanacak, bir yerde düşüp kalacak diye tedirgindim. Bu yüzden yediğine emin olmak için ellerimle besliyordum. Şikayetçi de değildim bu konuda. “Umut bey, dilerseniz konumuza başlayalım” Avukatı onaylayıp dinlemeye başladım. “Babanızın köyde 3 arsası, babaannenizin oturduğu ev, İstanbul’da 2 dairesi, İstanbul’da kiraya verdiği bir dükkan mevcuttur. Bunlardan Hacer Hanıma oturduğu ev ve İstanbul’da ki 1 daire verilecek. Geri kalanı sizin üzerinize olarak konuşuldu. Ayrıca İstanbul'da ki dükkan bir kaç ay sonra boşa çıkacak. İsterseniz siz değerlendirin isterseniz tekrar kiraya verin.” “Tamam. Narin’in üzerine olacak hepsi” dedim net bir tavırla. Garson kahvaltılıkları getirip masaya bıraktığında Narin’e dönüp baktım. Konuşmaya katılmayıp bizi dinliyordu. Elleriyle oynuyordu. Gergindi. Elini tutup sakin olması için gözlerine baktım. Zorla tebessüm edip parmaklarımızı kenetledi. “Veysel bey söylemişti, bunun için evrakları hazırladım. Dilerseniz imzalamaya başlayalım.” “Bizim de avukatımız gelecek. Gelince imzalarız. Şimdi kahvaltımızı yapalım buyrun” dedim ve kahvaltıyı işaret ettim. Hüseyin bey teşekkür edip yemeyeceğimi belirtti ve kahvesini içmeye başladı. Narin masadaki hiç bir şeye dokunmamıştı. Elimi elinden çekip ekmeğe kaymak ve bal sürüp uzattım. Ağzını açıp ekmeği aldı. Tabağına kahvaltılıklardan koyup yemesini bekledim. Benim iştahım yoktu. Sigara içmem lazımdı. Arkadaşım olan Serdar geldiğinde selamlaştık. Serdar ve Hüseyin aralarında konuşurken ben Narinle ilgileniyordum. “Konuya mı odaklansan acaba” dedi sessiz bir şekilde. “Sen daha önemlisin” “Ben kendim yiyebiliyorum ama” dedi çatalını eline alarak. Cevap vermeden Hüseyin ve Serdar’ın konuşmasına döndüm. “Umut Bey’e de anlattım durumu ama sizde bilmiş olun. Veysel bey mal varlığını bu şekilde dağıttı.” “Umut herhangi bir sıkıntı yok. Babaannene ayrılan mirastan hariç diğerleri Narin’in üzerine olacak. İmzalayabilirsiniz.” dedi Serdar. Evrakları bir de ben okuduktan sonra Narin’e uzattım ve imzaladı. Ardından bende imzalayıp Hüseyin beye verdim kâğıtları. “İşimiz bitti mi bizim?” dedim. “Evet Umut bey” dedi Hüseyin “Biz müsaade isteyelim o zaman” dedim ve Narin’e döndüm. Sandalyeden kalkıp vedalaştı ve kapıya ilerledi. “Sen arabaya bin ben geliyorum” dedim ve anahtarı verdim. Siparişlerin ödemesini yapmak için kasaya gittim ve geri döndüğümde Serdar’a başımla selam verip dışarı çıktım. Arabaya bindiğimde anahtarı alıp arabayı çalıştırdım. “Şimdi nereye gidiyoruz?” dedi. “Benim biraz işlerim var onları halletmem gerekiyor” “Bahar aradı beni çağırıyor. İstersen beni onlara bırak” “Okula gitmemiş mi?” “Dersi erken bitmiş bugün” “Tamam” dedim ve sigaramı yakıp Baharlara sürmeye başladım arabayı. Narin’den Arabaya bindiğimde Bahar aramıştı beni. Bana bir haberinin olduğunu söyleyip, beni çağırmıştı. Umut Ali’nin de işi vardı zaten ayak bağı olmazdım. Umut Ali’yle konuştuktan sonra Bahar’a ‘Geliyorum’ diye mesaj atmıştım. 1 saatin ardından Baharların evine geldiğimizde kapının önünde durduk. “Kartın yanında dimi?” “Evet yanımda” “Tamam canım dikkat et. Ben işim bitince ararım seni” “Tamam sende dikkat et” dedim ve uzanıp yanağından öptüm. Tebessüm ederek baktı. Bende tebessüm ettim ve arabadan indim. Binaya girdiğimde asansörü çağırdım ve bekledim. Asansöre bindiğim an telefonum çaldı. Arayan Umut Ali’ydi. “Efendim” “Girdin mi eve?” “Asansördeyim” “Tamam sevgilim. Dikkat et” dedi ve arabayı çalıştırma sesi geldi. “Sende dikkat et” dedim ve kapattım. Dün gece öpüşmüştük. Geceye dair hiç bir şey hatırlamıyordum. Umarım rezil olacak bir şey yapmamıştım. Beni öptüğünde sanki kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyordum. Kötü hissetmemi istemediği için biraz uzak duruyordu. Asansör durduğunda zile bastım. Bahar kapıyı açıp gülümseyerek “Hoşgeldin” dedi ve sarıldı. “Hoşbuldum” diyerek sarılmasına karşılık verdim. İçeri girip oturma odasına ilerlediğimde Osman amcayla Ayfer teyze yoktu. Koltuğa oturup Bahar’ı bekledim. Bir kaç dakikanın ardından Bahar elinde çay tepsisiyle geldi. “Neden çağırmadın yardım ederdim” dedim kızarak. “Hazırdı zaten alıp geldim hemen” dedi ve yanıma oturdu. “Ee nasıl gidiyor anlat bakalım” dedi çayları bardaklara doldururken. “Bildiğin gibi her şey” dedim. Öpme detayını anlatmalı mıydım bilmiyordum. “Hiç mi bir şey yok” dedi üzülür gibi. “Yani aslında var gibi de yok gibi de” “Var mı yok mu?” dedi gülerek “Dün.. yani eve gittiğimizde, gece” “Evet Narin” dedi sabırsızlıkla “Öpüşmüşüz”dedim ve ellerimle oynamaya başladım. Çok utanmıştım ama birisinden yardım almam lazımdı. “Nasıl öpüşmüşüz derken?” dedi şaşırarak “Yani ben hatırlamıyorum” “Sadece bu kadar mı?” “Evet”dedim keskin bir tavırla “Detayını soramadım utandığım için. Devamı oldu mu dedim. Hayır güvenebilirsin bana dedi Ali” “Umut gerçekten çok güvenilirdir. O öyle diyorsa doğrudur.” dedi Bahar. “Evet biliyorum güveniyorum ona zaten. Biraz da bu konu hakkında konuştuk. Evlendikten sonra kendimi hazır hissedene kadar bekleyeceğini hatta hiç hazır hissetmesem bile hep seveceğini söyledi” “Bunun için ayrılacak birisi değil Umut. Bak canım, sen çok zor dönmelerden geçtin. Etkisini hala atlatamadın bunun farkındayız. Elimizden ne gelirse de yapmaya hazırız biz. Sen hiç bir şeyde acele etme bırak beklesin. Sadece ileri boyutundan bahsetmiyorum her konu için geçerli bu. Ve emin ol Umut çok sabırlıdır ve seni her zaman bekler.” dedi ve elimi destek olurcasına tuttu. Bekleyeceğini ben zaten biliyordum hiç şüphem yoktu ama başka birisinden duymak daha iyi gelmişti. “Teşekkür ederim. Şuan çok karmaşık duygular yaşıyorum. Geceleri hala kabuslarıma giriyor yaşadıklarım. Eğer o esnada bir anlık bile olanlar gözümün önüne gelirse kendisini suçlu hisseder. Ben bunu Ali'ye yapamam.” “Acele etme o yüzden” dedi Bahar. Uzun bir süre sohbet ettikten sonra Bahar müsade isteyip yanımdan gitti. Telefonumu alıp Umut Ali’ye mesaj attım. Siz: Ne yapıyorsun? Bir kaç dakika içerisinde bildirim geldi. Umut Ali: Araba kullanıyorum sen napıyorsun güzelim? Siz: Baharla oturuyoruz. Umut Ali: Bir sıkıntı yok dimi? Siz: Her şey yolunda merak etme. Umut Ali: Tamam dikkat et. Siz: Tamam canım. Telefonu bıraktığımda Bahar sevinçle yanıma geldi. Elinde tuttuğu şeyi bana uzattığında şok olmuştum. Gebelik testi vardı ve çift çizgiydi. Sevinçle Bahar’a sarılıp tebrik ettim. “Kesin ama dimi bazen yanlış çıkıyor çünkü” dedim. Gebelik testlerinin bazen yanlış sonuç verdiğini duymuştum. “Bugün hastaneye gidip kan tahlili verdim. 8 haftalık hamileyim.” dedi sevinerek. Tekrar sarılıp “Çok sevindim.Sağlıkla kucağınıza alın inşallah.” dedim. “Hakan’a ne zaman söyleyeceksin?” “Bugün söylemeyi düşünüyorum” “Tepkisini çok merak ettim” dedim gülerek. “Bu yüzden çağırdım seni de zaten. “Ben ne yapacağım ki” “Umut'ta gelsin akşam hep beraber akşam yemeği yeriz orda da söyleriz.” “Bence başbaşa söylesen daha iyi olur” “Umut, Hakan için çok değerli. Benim için de öyle. Yanında olursa daha iyi olur.” “Tamam Umut Ali’yle konuşayım ben” dedim ve telefonumu alıp balkona çıktım. Telefon çaldı fakat açılmadı. Balkonda bulunan sandalyeye oturup temiz havayı içime çektim. Seviyordum soğuk havaları. Telefonum çalmaya başladığında alıp açtım. “Güzelim işim vardı açamadım” “Olsun canım önemli değil” “Sen dışarda mısın?” dedi ciddi tonla. “Balkondayım. Hem seninle konuşmak için hemde hava almak için çıktım.” “Üstüne bir şey almadın kesin ve beni sinir etmek için çabalıyorsun” “Gireceğim hemen çok durmayacağım. İşin ne zaman biter?” “1-2 saate bitmiş olur. Sıkıldıysan gelip alayım seni” “Yok onun için sormadım. Bahar akşam yemeğe çağırıyor.” “Sen ordasın yiyin işte ikiniz” “Hep beraber olmamızı istiyor. Akşam bir şey konuşacak” “Ne konuşacakmış?” “Akşam öğrenirsin. Gelecek misin?” “Tamam kızma. Geleceğim.” “Kızmadım ya” dedim ve güldüm. “Şöyle gül işte. Neyse birtanem benim şimdi kapatmam lazım. Gelmeden önce ararım seni” “Tamam sevgilim dikkat et görüşürüz.” “Görüşürüz” dedi ve kapattı. Dışarısı baya soğuktu. İçeriye geçtiğimde Bahar mutfaktaydı. Yanına gidip Umut’un geleceğini söylediğimde çok sevinmişti. Sohbet ederek akşam için yemek yapmaya başladık. 2 saat sonra Umut Ali beni arayıp eksik bir şey olup olmadığını sormuştu. Bende pasta almasını söylemiştim. Hem kutlardık hemde benim canım istemişti. Sofrayı sererken kapı çaldığında Bahar kapıyı açtı. “Hoşgeldin” “Hoşbuldum” Gelen Umut Ali’ydi. Lavaboya gidip ellerini yıkadıktan sonra yanıma geldi. Elini belime koyup “Narin’im” dedi. Elimdeki tabakları bırakıp gülümseyerek “Hoşgeldin” dedim ve kısaca sarıldım. “Hoşbuldum” diyerek yanağımı öptü ve koltuğa oturmaya gitti. “Hakan da geliyormuş şimdi otururuz sofraya” dedi Bahar ve yemek tenceresini masaya bıraktı. “Osman amcayla Ayfer teyze nerede?” dedi Umut. Ben geldiğimde sormayı unutmuştum. Sadece yokluklarını farketmiştim fakat nerede olduklarını sormamıştım. “Hastaneye Veysel amcanın yanına gittiler.” dedi Bahar ve çalan kapıya baktı. Sofrada kalan son eksikleri tamamladığımda Hakan içeri geldi. “Naber Narin?” dedi ve sarıldı. “İyiyim senden naber?” “İyiyim. Bak bu adamla olmaktan memnun değilsen hemen bırakabilirsin” dedi ve Umut’a selam vererek sarıldı. “Gayet mutluyum” dedim gülerek. “Aldın mı cevabını” dedi ve Hakan’ın ensesine vurdu. “Zorla tutuyorsa gözlerini kırp ben anlarım” “Kocacım gelir gelmez saçmalamaya mı başladın.” dedi Bahar ve güldü. “Sofraya gelin hadi” dediğimde yerlerinden kalkıp masaya geldiler. Umut Ali’yle ben yan yana oturmuştuk. Hakanla da Bahar yan yana oturuyordu. Yemeğe başladığımızda Hakan sohbet açtı. “Istanbul’a yarın mı gidiyorsunuz?” “Yarın akşam üzeri çıkarız diye düşünüyorum. Şirketle konuştum İstanbul’da ki yere alacaklar beni. Biz seni oraya aldırıyoruz sen işlerini halledince başlarsın dedi müdür” “Buraya kimi alacaklar acaba. Umarım adam akıllı birini getirirler.” “Ebru tecrübeli birisini bulduk o gelecek diyordu” “Onun bulduğundan ne olur” “O da sizin bileceğiniz iş. Yarın akşam yola çıksak ev bulana kadar otelde kalırız. Sonra evi yerleştir falan derken bitince de işe başlarım” “Otelde mi kalacaksınız o kadar süre boyunca” dedi Bahar. “Başka çare mi var?” “3-4 gün sonra annemler gidiyor bekleyin beraber gidersiniz. Kalırsınız onlarda. “Yok olmaz öyle ne kadar süre kalacağımız belli değil” “Ne olacak sanki evde tek yaşıyorlar” “Ali sen ev bulana kadar ben gelmesem olur mu?” dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı. “Neden?” “Hacer teyzeye yardım edeyim biraz. Kadın çok yoruldu. En azından bi eve gelsin duş alsın. Dinlensin.” “Sen mi kalacaksın hastanede?” dedi sert tonla. “Evet bazen ben kalırım bazen Hacer teyze kalır.” “Babaannem kaldığı zaman sen nerde kalacaksın. Evde tek başına mı kalmayı düşünüyorsun?” dediğinde haklıydı. Evde tek kalamazdım. “Bizde kalır” dedi Bahar. “Yok olmaz öyle gidip beraber seçeriz evi. Kalırız otelde ne olacak sanki her şey var” “Sorun otelde kalmak değil ki. Hacer teyze eve hiç gitmiyor. Yoruldu iyice.” Umut Ali ısrarlarım ve kararlılığım sonucunda sustu ve bir şeyler düşündü. “Bu hafta bulamazsam evi eğer yine de gelir alırım seni” “Tamam olur” dediğimde Bahar’a bakıp tebessüm ettim. Beni misafiri olarak kabul etmişti. Yemeğimizi yediğimizde sofrayı toplamıştık. Çayları tepsiyle götürdüğümde Bahar’da pastaları tabaklara koyup getirmişti. Umut Ali’nin yanına oturduğumda kolunu omzuma attı ve beni biraz kendine çekti. Çilekli pasta almıştı. Pastamı iştahla kucağıma aldığımda ilk önce Umut Ali’ye uzattım. Çataldaki pastayı alıp yemeye başladığında bende yedim. Tadı çok güzeldi. Televizyon izleyerek pastamı yediğimde Umut hiç kıpırdamamıştı. Ne çay içmişti ne pastasını yemişti. Kulağıma eğilip “Beğendin mi?” dedi. Evet anlamında kafamı sallayıp bir çatal daha aldım pastadan. “Benim tabağımdaki pastayı da yiyebilirsin” dedi bu sefer. Aç gözlülük yapmayacaktım tabiki. Tabağımdaki pastayı bitirip tabağımı masaya bıraktım. Bahar yerinden kalkıp “Hadi tabu oynayalım” dedi “Hayatım ne tabusu gel film izliyoruz” dedi Hakan çayını içerek. Bahar bana göz kırpıp tekrar Hakan’a döndü “Aşkım televizyonu sonra da izleyebilirsin. Bak misafirlerimiz gelmiş biraz vakit geçirelim.” “Hayatım onlar misafir mi Allah aşkına” Normalde hemen atlardı Hakan ama bu sefer televizyona dalmıştı. Umut’a bakıp “Oynayalım mı?” dedim. “Kapat lan televizyonu oyun oynayacağız” dedi Hakan’a. Hakan oflayarak televizyonu kapattı ve bize döndü. “Siz ikiniz eşsiniz. Bizde ikimiz eşiz.” dedi Bahar ve kartları bize verdi. Ayağa kalkıp anlatmaya başladım. Kelime: Salon “Biz mekan olarak neredeyiz” “Evde” “Biraz daha küçült” “Odada” “Bu odaya ne deniyor” “Oturma odası” “Onun diğer adı ne?” “Salon” “Doğru. Bildin.” 3 kelime daha anlattığımda süremiz bitmişti. Anlatma sırası Bahardaydı. Kelime: Çatı “Hayatım burası neresi?” “Oturma odası” “Yok onun geneli” “Salon” “Hayır aşkım oturma odası, yatak odası, mutfak bunlar nerede oluyor” “Evde” “Evin yukarısında ne var?” “Komşu” “Aşkım evin yukarısında. Kırmızı hatta ne oluyor o “ “Çatı mı, baca mı hangisi?” “Tamam bildin çatıydı.” Hakan’a kelime anlatması gerçekten zordu. Çok farklı cevaplar verebiliyordu. Onlarda 2 tane anlattıklarında son anlatıma geçtiler. “Bu iki kelime. Birincisini anlatıyorum” “Tamam. Dinliyorum” “Birinci tekil şahıs” “O” “Senin bilgine tüküreyim” dedi Umut sinir olarak. Diğer anlattıklarını da çok zor bilmişti ayrıca birinci tekil şahıs denilince akla ilk ‘ben’ kelimesi geliyordu Hakan ‘o’ demişti. “Ben, sen, o” dedi saymaya başlayarak. “Tamam kabul ettik. İlk kelime ‘ben’. İkinciyi anlatıyorum şimdi.” Karnını eliyle yuvarlak yaptı. Bebek hareketini gösterdi. Elini karnına koydu. Umut Ali’yle göz göze geldiğimizde anladığını fark ettim ve tebessüm ettim. Göz kırpıp oyuna döndü. “Hamile” dedi bildiği için sevinerek. “Birleştir şimdi iki kelimeyi” “Ben hamile” dedi “Salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya” dedi Umut. “Şimdi onu söylerken nasıl söylersin” dedi Bahar hevesle. “Ben hamileyim” dedi Hakan. “Evet ben hamileyim” dedi Bahar gülerek. “Noooldduu baak bildik geçtik sizi” diye sevinerek Umut’a hava attı. Bir anda Bahar’ın dediği şeyi fark edip şaşkın gözlerle Bahar’a baktı. “Yoksa?” dedi şaşırarak “Evet baba oluyorsun” dedi Bahar. Hakan fırlayıp ayağa kalktı ve Bahar’ı kucağına aldı. Etrafında dönmeye başladıklarında Umut kolumdan tutarak kenara çekti bana çarpmasınlar diye. Yanına oturduğumda ikisini izliyorduk. O da sevinmişti ama pek belli etmiyordu. Hakan ve Bahar sevinçlerini yaşarken Umut Ali’nin pastasını alıp yemeye başladım. Şuan canım tatlı istiyordu. Çatala pasta alıp Umut’a döndüğümde sırıtarak beni izlediğini fark ettim. Yemesi için uzattığımda “Ben yemeyeceğim sen ye” dedi. “Teklif var ısrar yok” dedim ve ben yedim. Hakan Bahar’ı yere indirdiğinde Umut Ali’de ayağa kalkıp tebrik etti. Arkasından bende kalktım ve ikisine sarılarak tebrik ettim. “Baba oluyorum oğlum. Sende amca oluyorsun” dedi Hakan sevinçle. “Allah analı babalı büyütsün. Sağlıkla alın kucağınıza” dedi Umut ve tekrar sarıldı Hakan’a “Sağol kardeşim darısı senin başına” dediğinde moralim bozulmuştu. Hakan’a kızamazdım bu konuda. Çünkü aramızda olanları bilmiyordu. Bahar’a anlatmıştım ama Hakan bilmemeliydi. Umut Ali bana baktığında gözlerimi kaçırdım. “Sağol sağol” dedi ve Hakan’ın sırtına vurdu. Biraz zaman geçtikten sonra Baharla ortalığı toparlayıp balkonda oturan Umut Ali ve Hakan’ın yanına gittik. Umut Ali sigara içiyordu. Hakan’ın içtiğini pek görmemiştim. Kullanmıyordu sanırım. Umut Ali’nin yanına gittiğimde kalkıp yer verdi. Oturması için işaret verdiğimde elindeki sigarayı gösterdi. Sandalyeye oturduğumda elini saçlarıma götürdü ve bir tutam alıp parmağına doladı, sonra geri bıraktı. “Gidelim mi artık?” dedi Umut Ali “Kalın burda” dedi Hakan “Kıyafetlerimiz falan yok sabah yine bir sürü işim var” dedi ve sigarasını söndürüp küllüğe attı. Kapıda tekrar tebrik edip vedalaştıktan sonra aşağı indik. “Buralarda yer yoktu aşağı park ettim arabayı” dedi Umut ve elimi tuttu. Montumu yine almamıştım ve soğuktu. Umut'un da üstünde ceket yoktu. “Sen hasta olacaksın farkındasın dimi” dedi sarılarak. “Olmam” dedim kendimden emin bir şekilde. Ben ne soğuklara alışmıştım. “Ne kadar emin bir de kendinden” dedi ve cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtı. Arabaya bindiğimizde klimanın sıcak yerini sonuna kadar açtı. “Isınır birazdan” dedi ve yola devam etti. Yol boyunca hiç konuşmamıştık. İkimizde düşünceliydik. Eve geldiğimizde kapıyı açıp içeri girdim. Üzerimi değiştirmek için odaya ilerlediğimde geceliklerimi giydim. Odadan çıktığımda Umut Ali dış kapıdaydı. Oturma odasına gidip oturdum ve televizyon açtım. Dış kapının kapanma sesi geldi ve ardından Umut Ali odasına girdi. Kanallar arasında dolanırken eşofman ve tişört giyip gelmişti. Üşümüyor muydu, içerisi de soğuktu. Sobanın yanına ilerleyip sobayı yaktı. Yavaş adımlarla yanıma gelip oturdu. “Ne izliyorsun?” “Henüz bir şey izleyemiyorum hiç bir şey yok kanallarda” “Konuşalım mı biraz?” dediğinde televizyonu kapatıp ona döndüm. Ellerimi tutup dudaklarına götürdü ve öptü. “Senin burda bensiz kalmanı istemiyorum” dedi konuya girerek. “Bir şey olmaz ki Hacer teyzeye yardım edeceğim. Bir kaç gün kalacağım sadece.” “Babaannemi görüyorsun ne kadar konuşsam da düzelmedi” “Alışması gerekiyor ama bu duruma. Evleneceğiz çünkü.” Gözlerinin parladığını görebiliyordum şuan. “En ufak bir yanlışlarında hemen Baharlara gidiyorsun bende ertesi gün seni gelip alıyorum. Anlaştık mı?” “Anlaştık” dedim ve göğsüne kafamı koydum. İçerisi ısınmaya başlamıştı. Sobanın verdiği sıcaklığı ve huzuru seviyordum. Umut Ali’nin göğsünde gözlerimi kapatmıştım. --------- 🦋 --------- 🦋 --------- Ben geldiiimm🥳 Yeni bir kitaba daha başlamak istiyorum. Konu hakkında öneriniz varsa eğer yazarsanız sevirim.🌸 Bu hafta sonu ehliyet sınavım var. Çok heyecanlıyım🙃 Bölüm hakkında düşüncelerinizi yorumlarda bekliyorum. İyi okumalar🫶🏻☺️
|
0% |