@galaksikadin
|
Gözlerimi açtığımda Umut Ali’nin göğsünde dünkü pozisyonda uyuyakaldığımızı fark ettim. Doğrulup belimi esnettim. Belim tutulmuştu resmen. Umut’un da boynu yan tarafa düşmüştü. “Ali kalk hadi” dedim omzuna dokunarak. Kaşlarını çatarak yavaş yavaş gözlerini açtı ve boynunu tuttu. “Burda uyuyakalmışız” dedim “Boynum ağrımış” dedi ve boynunu ovaladı. “İstersen biraz dinlen ben kahvaltıyı hazırlayınca uyandırırım seni” Biraz düşündükten sonra yanağımdan öpüp kalktı ve odasına gitti. Uyku sersemliğini üzerimden atıp banyoya gittim ve işlerimi halledip mutfağa geçtim. Çay demleyip, patates kızarttım. Yarım saatin ardından kahvaltı sofrasını hazırlayıp Umut Ali’nin odasına gittim. Yüz üstü yatıp kollarını yastığın altına koymuş öyle uyuyordu. Yanına gidip biraz inceledikten sonra yanağından öptüm. “Kahvaltı hazır” dediğimde gözlerini açıp bana döndü. Elimden tutup yatağa çekip oturttu. “Günaydın” dedim ve gülümsedim. “Günaydın boncuğum. Sen her sabah böyle uyandıracaksan gün hiç batmaz ki” dedi ve elimi tuttu. Yatakta doğrulup oturduğunda bende ayağa kalktım “Bekliyorum seni içeride” dedim ve oturma odasına gittim. Kahvaltı sofrasına oturduğumda çayları bardağa doldurdum ve beklemeye başladım. Umut Ali üzerini değiştirip geldi ve yanıma oturdu. “Ellerine sağlık” dedi. Gülümseyip bardağı önüne koydum. Kahvaltıya başladığımızda “Bugün İstanbul’a gideceğim” dedi Umut Ali çayından içerken. “Buradan kaç saat sürüyor gitmek?” “4-5 saat sürüyor” “Hımm” dedim. Moralim bozulmuştu biraz. Umut Ali’den ayrı kalmayı istemiyordum. Hacer teyze de çok yorulmuştu bu yüzden yanında durmak istiyordum. Modum düştüğü için iştahım da yoktu. “Narin’im ne oldu niye yemiyorsun?” “Canım istemiyor” “Yemedin ki hiç bir şey” Umut’un telefonu çaldığı için konu bölünmüştü. Telefonu alıp açtı “Efendim Hakan” … “İyiyim kahvaltı yapıyorum” … “Furkan’a dün söyledim evraklar diğer dolapta arka tarafta” … “Evet bugün Ümit beye mail atılması gerekiyor.” … “Tamam. Bugün çıkacağım yola” … “Gelmenize gerek yok yorulmayın” … “Tamam haber veririm” … “Sağol” dedi ve telefonu kapattı.
“Akşam yolcu etmeye geleceklermiş” “Kaçta gideceksin ki?” “Akşam biraz uyurum geceye doğru da yola çıkarım. Bak güzelim kalmak zorunda değilsin. Gel beraber gidelim hem seninde içine sinen bir ev olsun istiyorum” “Nasıl bir yer olduğu önemli değil sen ol yeter. Biliyorum mecbur olmadığımı ama vicdanım el vermiyor.” Saçımın uçlarını okşayıp elini belime koydu. “Bende yarın hastaneye giderim” “Ben yanında yokum diye babaannem sana saçma sapan şeyler söyleyip moralini bozarsa cevabını ver hiç çekinme” “İstanbul’a beraber gitsek daha çok kızabilirdi. Böylesi daha iyi. Aramızdaki sorunu çözmemiz lazım.” “Tamam sevgilim sen nasıl rahat edeceksen öyle olsun” dedi ve yanaşıp saçlarımdan öptü. Çok seviyordum böyle ilgili olmasını, sahiplenmesini, beni sevmesini. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Umut Ali işi olduğunu söyleyip gitmişti. Bende evi baştan aşağı temizlemeye başladım. Akşam üzeri işler bitince yemek yapmaya başladım. Umut Ali gittikten sonra 1 kere konuşmuştuk sadece. Gideceği için üzülüyordum. Biliyordum çok saçmaydı ben kalmayı istemiştim ama engel olamıyordum kendime. Yemeği yapıp duş almıştım. İşlerim tamamen bittiğinde oturma odasına geçip oturduğumda Umut Ali aramıştı. “Güzelim napıyorsun?” “İşim bitti, şimdi oturdum. Sen napıyorsun?” “Benimde işlerim bitti eve doğru geliyorum. Bir şey lazım mı? İstediğin bir şey var mı?” “İçecek alabilirsin istersen. Onun haricinde bir şey lazım değil” “Sen bir şey istiyor musun? Çikolata falan alabilirim.” “Yok teşekkür ederim istemiyorum” “Tamam canım” “Görüşürüz” dedim ve kapattım.
Koltuğa uzanıp televizyon kanallarında gezinmeye başladım. Eski bir aksiyon filmi çıkmıştı karşıma. İlgimi çektiği için izlemeye başladım. Filmin en heyecanlı yerinde kapı çalmıştı. Kalkıp kapıyı açtığımda Umut Ali gelmişti. “Hoşgeldin” dedim gülümseyerek. “Hoşbuldum güzelim” dedi ve içeri girip yanağımdan öptü. “Yorgun görünüyorsun” dedim elindeki poşeti alarak. “Biraz yoğun geçti günüm” “Duş al istersen iyi gelir. Bende sofrayı sereyim” Kafasını sallayıp odadan kıyafetlerini aldı ve banyoya gitti. Yemekleri tekrar ısıttım ve sofrayı sermeye başladım. Bugün gidecekti Umut Ali ve çok yorgundu. Umarım sağ salim giderdi. Endişeliydim onun için. Düşüncelere daldığımda odanın kapısı açıldı ve Umut Ali girdi. Saçları nemliydi. Benim saçlarımda nemliydi kurumamıştı hala. “Çok acıktım” dedi ve iştahla sofraya oturdu. Tabağına yemekleri koyduğumda hiç beklemeden yemeye başladı. Kendi tabağıma da biraz yemek koyup yemeye başladım. Yemeğimi beğenmesine çok sevinmiştim. Annem yemek yaparken hep onu izlerdim. Yaptığı yemekler hep çok lezzetli olurdu. Yemek boyunca hiç konuşmamıştık. Umut Ali ikinci tabağını da istediğinde gülümsedim ve tabağını doldurdum. “Gülme öyle. Sen yemek yaptın diye öğlenden beridir yemek yemiyorum” dedi kendini açıklayarak. “Afiyet olsun. İstediğin kadar yiyebilirsin” dedim ve güldüm. Tabağındaki yemeği bitirdiğinde arkasına yaslandı ve “Ellerine sağlık harika olmuş” dedi. “Afiyet olsun beğenmene sevindim” dedim ve sofrayı toparlamaya başladım. “Benim telefonla görüşmem gerekiyor hemen geliyorum” dedi ve kapıya çıktı. Tabakları toparlayıp mutfağı temizledim. Odaya girecekken Umut Ali de kapıyı kapatıp gelmişti. Beraber oturma odasına girip oturduk. “Bence uyu biraz yola gideceksin” dedim. “Uyurum sonra” dedi ve dizlerime uzandı. Elimi saçlarına götürerek oynamaya başladım. “Bugün boş yere yordun kendini” dedi aşağıdan yüzüme bakarak. “Yorulmadım ki. Severek yaptım” dedim. “Babaannemle konuştum bugün. Babamın durumu pek iyiye gitmiyormuş.” “Üzüldüm gerçekten. Keşke elimden bir şey gelse.” “Yapabileceğimiz bir şey yok” “İstanbul’a gitmeyi biraz ertelesen mi acaba. Veysel beyin yanında kalıp destek olalım. Moral veririz biraz” “Yüzüne her baktıkça annem geliyor aklıma. Sinirleniyorum” “Sinirinin geçmeyeceğini biliyorum ama yanında olsak iyi olabilir” “Sen yanında olacaksın. Eminim en iyi desteği sağlarsın” dedi ve elimi tutup öptü. Bu konu hakkında zorlamak istemiyordum. Zorlasamda dinlemeyecekti zaten. Sessizlik eşliğinde Umut Ali’nin saçlarıyla oynarken elimi sıkıca tutup gözlerini kapatmıştı. Sessizliğin arasında uyuduğunu fark ettim. Çok yoruluyordu. Ne kadar inkar etse de babasına üzülüyordu. Keşke elimden daha fazla bir şey gelseydi. Umut Ali uykulu gözlerini aralayıp ayağa kalktı. “Narin’im uyuyalım mı?” dedi ve elini uzattı. Elinden tutup yerimden kalktım. Odasına gittiğimizde yatağa uzanıp kolunu açtı. Hemen yanına yatıp göğsüne sarıldım. Saçlarımdan koklayarak öpüp sıkıca sardı beni. Telefonun ısrarcı çalmasıyla gözlerimi zorlukla açtım. Baş ucumuzda duran telefonu aldığımda Umut Ali homurdanarak “Kim o bu saatte?” dedi. “Hakan arıyor” “Aç” dediğinde telefonu açıp hoparlöre aldım. “Çıktın mı oğlum” dedi Hakan “Yok uyuyordum” dedi ve tek eliyle yüzünü sildi. “Gitmiyor musun lan. Haber vermeyince arayayım dedim” “Saat kaç ki?” “3’e geliyor saat” “Sabah giderim ya uykulu halde yola çıkmayayım” “Tamam sabah konuşuruz” “Tamam” dedi ve kapattı.
Telefonu kapatıp komodine koyarken Umut belimden daha çok sarıldı ve burnunu boyun girintime gömdü. “Burda güzeller güzeli sevgilim dururken gider miyim?” dedi uykulu sesiyle. Elimi saçlarına götürüp oynamaya başladım. Bir süre sonra uykuya daldığında bende gözlerimi kapatmıştım. Sabah olduğunda Umut Ali’yi rahatsız etmemeye dikkat ederek yataktan kalktım. Giyeceğim kıyafetleri yanıma alıp lavaboya gittim ve işlerimi hallettim. Mutfağa gittiğimde güzel bir kahvaltı hazırlamaya başladım. Bir yandan da yolda yemesi için atıştırmalık yapıyordum. Uzun uğraşlar sonucunda her şeyin hazır olduğuna kanaât getirip Umut Ali’nin odasına gittim. Kapıyı açıp girdiğimde Umut üstünü değiştirmiş yatağı topluyordu. “Ben hallederdim” “Elime yapışmadı ya. Yaptım işte” dedi ve elimden tutup kendine çekti. “Seni çok özleyeceğim” dedi. Yatağa otururken. “Bende seni özleyeceğim” dedim ve Umut Ali’nin eliyle oynamaya başladım. “O adam dışarıdayken tedirginim” dedi. “Hastanede olacağım bir yere gitmem. Seninle de sürekli konuşuruz zaten” “Konuşmak çok bir çözüm değil. Başına bir şey gelse yanında olamayacağım” “Merak etme bir şey olmayacak. Hiiihh fırında poğaça vardı” dedim ve fırlayıp yerimden kalktım. Koşar adımlarla mutfağa geldiğimde son anda yetişmiştim. Biraz daha geç kalsaydım kömür olacaktı. Yiyecekleri paket yaparken Umut Ali geldi. “Ellerine sağlık. Bu kadarını yiyebilecek miyiz?” “Yolda yemen için hazırladım bunları pakete koyuyorum” Arkamdan gelip elini belime koydu ve tepsiden poğaça alıp ısırdı. “Sıcaktır dikkat et” dedim telaşla. Yanacaktı. “Mükemmel olmuş” dedi ve bir ısırık daha aldı. Yaptığım şeyleri beğenmesi çok hoşuma gidiyordu. Senelerce istenmediğim bir evde büyümüştüm. Sürekli yargılanıyordum. Annem beni ne kadar korusa da babam baskın çıkıyordu. “Hadi otur sen geliyorum bende” “Çabuk gel” “Başlayabilirsin sen” “Bekliyorum” dedi ve içeri gitti. Oturma odasına döndüğümde Umut Ali telefonuyla oynuyordu. Beni görünce telefonu kapattı ve çayları doldurdu. Kahvaltımızı konuşmadan yapmıştık. Sofrayı toparladığımda Umut Ali de çantasını hazırlıyordu. Yanıma gelip “Güzelim çıkmam gerekiyor benim” dedi. “Anladım” dedim sadece. “Bak tekrar söylüyorum. Hazırlan beraber gidelim” dedi ve elimi tuttu. Boynuna sarılıp kokusunu içime çektim. Gözlerim dolmuştu. Elini belime sarıp sıkıca sarıldı. Geri çekilip sarılmayı bıraktığımda elini yanağıma koydu ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Öpüşüne acemice karşılık vermeye başladığımda kalbim delice atıyordu. Öpmeyi bırakıp geri çekildiğinde sersemlemiş gibi hissediyordum kendimi. “Seni seviyorum meleğim. Kendine çok dikkat et olur mu?” Kafamı göğsüne koyup beline sarıldım. Sarıldıkça kokusunun üstüme sindiğini düşünüyordum. Kapı çaldığında birbirimizden ayrıldık ve Umut kapıyı açmaya gitti. “Senin gidesin yok herhalde” dedi Hakan ve içeri girdi. “Naber kız” dedi ve sarıldı bana. “İyiyim sen nasılsın?” “Babayım daha ne olayım” dedi ve güldü. “Bahar neden gelmedi?” dedim. “Okulda dersini ayarlayamadı. Sen ne zaman çıkıyorsun?” diyerek Umut’a sordu. “Hazırım çıkıyorum şimdi” dedi Umut Bana dönerek “Seni hastaneye bırakayım mı?” dedi. Olumlu anlamda kafamı sallayıp üzerime pantolon giydim ve montumu alıp evden çıktım. Umut Ali kapıda sigara içerek Hakan’a bir şeyler anlatıyordu. Geldiğimi görünce sustular. Garip bir şeyler vardı ama neyse. ‘’Hadi gidelim’’ dedi ve arabaya bindi Umut. Hakan kendi arabasına bindiğinde bende arabaya bindim ve hastaneye gittik. ------------------ Odaya çıktığımızda Veysel bey uyuyordu. Hacer teyze de yorgunluktan bitik bir halde koltukta uyuyakalmıştı. Umut Ali, Hacer teyzenin yanına gidip eline dokundu ve uyandırdı. ‘’Oğlum, siz mi geldiniz?’’ dedi uykulu sesiyle. ‘’Babaanne ben İstanbul’a gidiyorum. Narin burada kalacak. İstersen seni de eve bırakayım biraz dinlen’’ ‘’Neden gidiyorsun?’’ dedi ciddi bir tonla. ‘’Konuşmuştuk bu konuyu hem de halletmem gereken işlerim var.’’ ‘’Baban buradayken bu halde bırakıp gidecek misin?’’ dedi sinirle. ‘’Dışarda konuşalım’’ dedi Umut ve kapıya çıktı. Hacer teyze de peşinden gittiğinde ayakta durmak yerine koltuğa oturdum. Veysel bey yavaşça gözlerini açıp ağzındaki maskeyi çıkarttı. ‘’Kızım hoş geldin’’ ‘’Hoş buldum Veysel amca. Nasılsın?’’ ‘’Daha iyi günlerim olmuştu’’ dedi. Çok bitkin haldeydi ve zor konuşuyordu. ‘’Umut nerde?’’ ‘’Kapıda Hacer teyzeyle konuşuyorlar’’ ‘’Anladım kızım. Çok tanışamadık seninle. Kimlerdensin. Aileni tanıyor muyuz?’’ ‘’Buralıyım diyebilirim’’ dedim sadece. Kendimi bildim bileli Ankara’da yaşıyordum. Umut Ali odaya girdiğinde önce bana bakıp sonra Veysel beye baktı. Sedyenin yanına gelip ‘’Nasılsın?’’ dedi Veysel beye. ‘’Hoş geldin oğlum. Seni gördüm daha iyi oldum’’ ‘’Ben İstanbul’a gidiyorum. Babaannemi de eve bırakacağım yanında birkaç gün Narin kalacak’’ dedi soğuk bir sesle. ‘’Annem kalıyordu Narin kızımız boşa zahmet etmesin’’ ‘’Olur mu öyle şey ne zahmeti. Hacer teyze de dinlenmiş olur hem’’ dedim. Veysel bey yarım yamalak gülümseyip havasını taktı ağzına. ‘’Narin’im bize biraz müsaade eder misin?’’ ‘’Tamam’’ dedim ve odadan çıktım. Hacer teyze hemşireyle konuşuyordu. Hemşire gidince yanımdan geçtiğinde ‘’Hacer teyze’’ dedim. Soğuk bir şekilde yüzüme baktı. ‘’Neden böyle davranıyorsunuz?’’ dedim hüzünlü bir sesle. ‘’Nasıl davranmamı istersin. Elalemin diline maskara ettin. Ben seni böyle bilmezdim’’ ‘’Ne yaptım ben size. Hani kızın olarak görüyordun beni, hani seviyordun?’’ ‘’Ben sana kızım dedim sen torunumun koynuna girdin’’ Dediği şeyle nutkum tutulmuştu. ‘’Ne diyorsun sen Hacer teyze olur mu öyle şey. Düşündüğün gibi hiçbir şey olmadı’’ ‘’Ateşle barut yan yana durmaz kızım. Sen ne kadar inkar edersen et ben olanları biliyorum.’’ Gözümden akan yaşlara engel olamamıştım. Ben tacize uğramışken böyle bir şeyi nasıl düşünebilirdim. Sadece sevmek sevilmek istemiştim. Kapı açılıp Umut Ali dışarı çıktığında yanıma geldi ve kaşlarını çatarak bana baktı. Hacer teyze odaya girip kapıyı kapattı. ‘’Neden ağladın sen?’’ dedi sert bir tonla. ‘’Öyle bir anda duygulandım önemli bir şey yok’’ dedim zorla gülümseyerek. ‘’Bir şey olmuş ve sen bana söylemiyorsun. Ne dedi babaannem.’’ ‘’Bir şey demedi onunla alakalı değil. Sen gidiyorsun ya biraz ona üzüldüm.’’ ‘’Güzelim neden üzülüyorsun gel gidelim diyorum’’ ‘’Olmaz. Sen evi bulana kadar burada kalıp yardım edeceğim.’’ Kapı açıldığında Hacer teyze çantasıyla dışarı çıktı. ‘’Güzelim ben gidiyorum. Kendine çok dikkat et. Telefonunu yanından ayırma.’’ ‘’Dikkat et olur mu? Yavaş git ve gidince beni ara’’ ‘’Ararım. Bir şey olursa beni ara. Hakan’ı da aramaktan çekinme yardımcı olacaklar ‘’ ‘’Tamam’’ dedim ve sarıldım. Hacer teyzenin bakışlarıyla karşılaştığımda geri çekildim. Umut Ali elimden tutup önce yanağımdan öptü sonra da elimden öptü. Gittiklerinde arkalarından el salladım ve odaya girdim. Veysel bey uyuyordu. Koltuğa ilerleyip oturduğumda Hacer teyzenin söylediklerini düşünüyordum. Yanımızda bir sürü insan olacağına bizi seven birisi olması yetiyordu. Tüm zorluklara rağmen elinizden tutan birisi olması yetiyordu. Benimde elimden Umut Ali tutmuştu. Bana yoldaş olmuştu. Beni koşulsuz sevmişti. Korumacı tavrıyla, konuşmasıyla, hal ve hareketleriyle bunu derinden hissettiriyordu bana Seviyordum onu. Beni sevmesini seviyordum. İnsanlar hep laf eder bir şey söylerlerdi. Ama karşılarında bir kadın şiddet gördüğünde hep sessiz kalır. Gözlerini kapatırlardı. -------- 🦋 ---------- 🦋 --------- Bu bölüm biraz geçiş bölümü gibi oldu. Bu hafta ehliyet kursum vardı o yüzden bölüm atamadım kusura bakmayın. Diğer bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın🫶🏻 |
0% |